SlideShare una empresa de Scribd logo
1 de 127
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
       İŞLETME FAKÜLTESİ İŞLETME İKTİSADÎ ENSTİTÜSÜ
    İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI




ETİK KAVRAMI VE BİR SİVİL TOPLUM KURULUŞUNUN
    ETİK ANLAYIŞINA İLİŞKİN BİR UYGULAMA




           DANIŞMAN: DOÇ. DR. FATİH SEMERCİÖZ
            HAZIRLAYAN: EVRİM GÖZENER - 772




                        OCAK 2008

                                                       i
İşletme Fakültesi İşletme İktisadî Enstitüsü 772 no’lu öğrencilerinden Evrim
GÖZENER’in bitirme tezi olarak yaptığı “Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum
Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama” başlıklı çalışması, 10.01.2008
tarihinde, değerlendirilerek başarılı bulunmuştur.




Danışman:
Doç. Dr. Fatih SEMERCİÖZ




                                                                              ii
ÖZ


       Bu çalışma, etik kavramının teorsinin ve kâr amacı gütmeyen bir işletmede
uygulanma süreçleri ve model olarak Türk Kardiyoloji Derneği’nin etiksel karar
verme ve yaptırım dayanaklarını mercek altına almayı amaçlamaktadır.


       Günümüzde etik, ahlâk felsefesi içinde önemli yeri olan; işletmelerde karar
verme, uygulama, vizyon, misyon ve işletme stratejilerinin her aşamasında var olan
başlı başına bir uygulama alanı olarak karşımıza çıkmaktadır.           Bu uygulamalar
içinde etik; karar vermeden strateji geliştirme ve eylemlendirmeye, işletme içi analiz,
sorun ve avantajlarından, dış çevre fırsat ve tehditlerini tanımaya kadar her
aşamada belirleyici bir unsurdur.


       İşletme kararlarıyla işletme kültürünün içinde yadsınmaz bir parça olan etik,
uyumsal yaptırım ve kuralların analiziyle ortaya çıkan, uygulamada sistematiği
işletme kültürünün adeta bir parçası olarak görmemizi sağlayan kurallar bütünüdür.


       Bu çerçevede, ilk olarak ahlâk, etik, işletmeler için etik bilincin önemi ve
etiksel karar verme, uygulama ve işletme çıktı aşamalarındaki kavramsal niteliği ve
yazında yer alan makale ve çalışmaların incelenerek atıflandırılması söz konusu
olacaktır. İkinci aşamada, etik kodların kâr amacı gütmeyen bir işletme örneğinde
ne şekilde uygulandığı ve yaptırımlandırıldığı mercek altına alınacaktır. Son olarak,
örnek model üzerinden kâr amacı gütmeyen işletme uygulamalarında karşılaşılan
çözüm yolları ve çözüme giden karar raporlarını incelenerek etik kodların model
işletme üzerindeki etkileri ve hadise çözümlerindeki katkıları ile örneklendirilecektir.




                                                                                       iii
ÖNSÖZ


       Bu çalışmanın amacı, etik kavramlarının kâr amacı gütmeyen bir işletme olan
Türk Kardiyoloji Derneği yapısı içinde araştırılmasıdır.


       Kâr amacı güden ve gütmeyen işletmelerde, stratejik varlığın işletme
kazanımları, işletmenin saygınlığı ve varlık sebebinin devamlılığını sağlayacağını
savunan bu çalışmanın birinci bölümünde, ifade edildiği gibi, etik kodların kavramsal
analizi açıklanacaktır.   Bilindiği gibi, literatürde etik ve ahlâk kavramı neredeyse
özdeş kullanılmakta ancak uygulamada farklılık arz etmektedir.                 Dolayısıyla,
öncelikle bu iki kavramın kargaşalığını çözmek üzerinde durulacak, tümdengelimsel
bir yöntemle etik kavramını işletme etiği, tıp bilimi içerisinde etik ve hekimlikte etik
bilinç konularıyla harmanlandırılacaktır.      Bir sonraki aşamada ise, yazında TKD
tüzüğü ve TKD alt birimlerinden olan Etik Kurul yönetmeliği ve uygulamalarının
incelenmesi, dirsek temasında olduğu Türk Tabipleri Birliği Kanunu ve Dernekler
Kanunu masaya yatırılarak TKD’nin gerek kendi içinde gerekse üyelerine uyguladığı
kurallar bütünü ve yaptırımları incelenerek örneklendirilecektir.


       İfade   edildiği   gibi;   çalışmada,    Türk   Kardiyoloji   Derneği    tüzük   ve
yönetmelikleri, Türk Tabipleri Birliği tüzük ve kuralları ve Dernekler Kanunu’nun etik
kavramını teorik ve pratikte içeren maddeleri incelenmiştir. Söz konusu maddelerin
Türk Kardiyoloji Derneği çalışmalarındaki fonksiyonları mercek altına alınmıştır.


       Şüphesiz ki, her işletme günümüz koşullarında verimli olarak sürekliliğini
devam ettirebilmek ancak yeni açılımlara uygun davranış modelleri geliştirerek
aktörlerin stratejik kararlarıyla hedeflerini hayata geçirebilmektedir.           Nedeni,
işletmeler ancak öngördükleri stratejik kararların niteliği ile dinamik pazar
koşullarında var olabilmektedirler. Şayet, işletme kararlarının etkileşenleri tatminkâr
seviyede değilse, işletme ve aktörlerinin öngörülerindeki uygulamalar sınırlı bir
çerçevede kalacaktır. Bir başka değişle, bu çerçeveyi genişletmek kararların etik
davranışa uygunluğu ve karar verme sürecinin her aşamasında var olması ile
mümkün olabilecektir.




                                                                                         iv
Diğer taraftan, etik kurallar ile işletme misyon ve vizyonu örtüştüğünde
karşımıza stratejik düşünen ve hedeflerine ulaşmada ilkeli tavırların eylemlendirildiği
ve bu eylemlerin devamlılığının sağlanacağı bir yönetim biçimi karşımıza çıkacaktır.


       Bu çalışmanın literatürde “etik” konusunda nadir bulunan kaynakların
içerisine bir tuğla olarak gireceği umut edilmekte, etik konulu çalışmaların gün
geçtikte artacağı öngörüsü ile bilgilerinize sunulacaktır.




Evrim GÖZENER
Ocak 2008




                                                                                     v
TEŞEKKÜR


       Çalışmamın her aşamasında desteklerini yanımda hissettiğim emekli ilkokul
öğretmeni annem Türkay Gözener ve örnek bir bürokrat olan babam Baki
Gözener’e; çalışmalarımda profesyonel işletmecilik tecrübesi ve birikimi ile yol
gösteren Sayın Ahmet Ünver’e; çalışma hayatı ile birlikte öğrencilik yaşamımı
sürdürme çabalarımı göz ardı etmeyerek derslerinde farklı bakış açıları ve
danışmanlığında hoşgörüsü ile Sayın Fatih Semerciöz’e teşekkürlerimi sunarım.


       Vicdanımın sesini dinlemeyi kendi yaşamlarıyla örneklendirerek öğreten
annem Türkay Gözener ve babam Baki Gözener’e.


Saygılarımla.




                                                                                vi
İÇİNDEKİLER


ÖZ..............................................................................................................................iv
ÖNSÖZ.......................................................................................................................v
TEŞEKKÜR...............................................................................................................vii
İÇİNDEKİLER...........................................................................................................viii
ŞEKİL LİSTESİ...........................................................................................................x
TABLO LİSTESİ..........................................................................................................x
GİRİŞ..........................................................................................................................1
BÖLÜM I.....................................................................................................................3
           Etik ve Etikle İlişkili Kavramlar : Etik - Ahlâk Ayrımı........................................3
                      1.1. Ahlâk.............................................................................................3
                      1.2. Etik................................................................................................7
                      1.3. İşletme Etiği................................................................................10
                      1.4. Etik Kodların Tanımı ve İçeriği....................................................15
                      1.5. İşletme Yönetiminde Etik............................................................16
                      1.6. Tıp Etiği.......................................................................................22
                      1.7. Etik ve Hekimlik..........................................................................25
                      1.8. Sivil Toplum Kuruluşları ve Etik..................................................27
BÖLÜM II..................................................................................................................32
           TKD’de Etik...................................................................................................32
                      2.1. Türk Kardiyoloji Derneği (TKD)...................................................32
                      2.2. Türk Kardiyoloji Derneği Tarihi...................................................33
                                 2.2.1. Bir Organizasyon Olarak TKD
                                 (Organizasyon Şeması).........................................................35
                      2.3. TKD’de Etik.................................................................................36
                      2.4. TKD’nin Üyelerine ve İlişki İçinde Olduğu İşletmelere
                      Karşı Etik Anlayışı..............................................................................38
                      2.5. Hekimler Arasındaki İlişkilerde Etik.............................................39
                                 2.5.1. Meslektaşlar Arasında Saygı.......................................41
                                 2.5.2. Mesleki Dayanışma......................................................41
                                 2.5.3. Yetkinlik Dışı Faaliyet Yasağı.......................................42
                                 2.5.4. Odaya Bildirme Yükümlülüğü.......................................42
                                 2.5.5. Konsültasyon................................................................42


                                                                                                                              vii
2.5.6. Hekim ve Hasta Hekim İlişkileri....................................43
                                           2.5.6.a. Rıza ve “Aydınlatılmış Onam”........................44
                                           2.5.6.b. Yüksek Sağlık Şurası....................................44
                     2.6. Bilimsel Araştırma ve Yayınlarda Etik.........................................45
                     2.7. Medya İlişkilerinde Etik...............................................................47
                     2.8. Hekimler ve Sanayi Kuruluşları Arasında Etik............................50
                     2.9. Alternatif Tıp Yöntemleri ve Etik.................................................51
                     2.10. TKD Etik Kurul İncelemelerinin Sonuçları.................................53
                     2.11. Türk Kardiyoloji Derneği Genel Müdürü (CEO) İle Söyleşi.......55
SONUÇ.....................................................................................................................61
KAYNAKÇA..............................................................................................................63
EKLER......................................................................................................................68
          Ek.1. Tıbbı Deontoloji Tüzüğü.......................................................................69
          Ek.2. TTB Hekimlik Meslek Etiği Kuralları.....................................................80
          Ek.3. Türk Kardiyoloji Derneği Tüzüğü..........................................................91
          Ek.4. “Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi” Dergisi Yayın Yönetmeliği..............101
          Ek.5. Türk Kardiyoloji Derneği’nin Kardiyoloji Uluslararası Yayınları Teşvik
          Ödül Programı Uygulaması Esasları...........................................................102
          Ek.6.       Türk      Kardiyoloji        Derneği        Kardiyoloji        Araştırma         Destek        Fonu
          Yönetmeliği..................................................................................................104
          Ek.7.       Türk       Kardiyoloji         Derneği         Genç        Araştırmacı          Teşvik        Ödülü
          Yönetmeliği..................................................................................................107
          Ek.8. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi.............................110




                                                                                                                        viii
ŞEKİL LİSTESİ


Şekil 1. Ahlâk, Değerler ve Etik Arasındaki İlişkiler...................................................20


TABLO LİSTESİ


Tablo 1. Kıyaslanabilir Yönetimsel Değerler.............................................................21




                                                                                                       ix
“Üstümde yıldızlı gök,
içimde ahlâk yasası”.


      Immanuel Kant
Giriş


        Sivil toplum kuruluş sayılarının gittikçe çoğaldığı günümüzde, gerek ticari
gerekse gayri ticari işletme yapılarında hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Bu hızlı
değişim çerçevesinde sorunlar ve bu sorunların içinde “etik” yer almaktadır.


        Geçerliliğinin gittikçe önem kazandığı “etik” kavramının gerçekte ne anlam
ifade ettiğini bulmak zihinlerde anlam benzerliğine yol açan “etik” ve “ahlâk”
kavramlarının tanımlarının yapılması ile mümkün olacaktır.


        Yaşamın getirdiği dinamik olgular çağımızda bireylerin davranışa ilişkin
kaygılarına neden olur. Bu nedenledir ki “yapabilir olma”nın her durumda “yapma”ya
izin verip veremeyeceği ya da yapmaya bir gerekçe sağlayıp sağlayamayacağı
sıkça sorgulanmaktadır. Etik anlayışının İşletme yönetimi ve kültürüne sindirilmenin
öneminin yaşamsal önem kazandığı günümüz yönetim stratejilerinde kimi
sektörlerde karşılaşılan etik sorunların artmasının ya da artan sorunların farkına
varılmasının bir sonucudur.


        Özellikle sivil toplum örgütlerinin örnek davranış modeli yansıtması
gerekliliğinden, etik ve ahlâk kavramı ön plana çıkmakta hatta hayati önem
taşımaktadır. Bu nedenle gerek ticari gerekse gayri ticari işletmeler için uygulanma
ve örgüt kültürüne sindirilme niteliği taşıyan etik, işletmelerin imajlarının belirgin bir
göstergesidir.   Dolayısıyla, etik konusunda oluşabilecek problemler henüz ortaya
çıkmadan yöneticiler problemi engelleyici önlemler almalıdır. Bu da örgüt içinde etik
kültürün oluşturulması ile mümkün olacaktır.         Bir başka ifade ile, etik işletme
yönetimleri için hayatidir ve yöneticiler etik değerleri kurumsallaştırıcı çalışmalarda
bulunmalıdır.


        Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ahlâk, etik kavramı
yanında işletmele etiği, etik kodların tanımı ve içeriği, işletme yönetiminde etik, tıp
etiği, etik ve hekimlik, sivil toplum kuruluşları ve etik başlıkları irdelenecektir. Ahlâk
ve etik kavramının tanımı ve amlamlaştırılması üzerine yapılan araştırmalarda
görüldüğü üzere, aslında birbiri için geçmiş olan ahlâk ve etik kavramı tanımlanacak,
aralarındaki farklılık mercek altına alınacaktır.



                                                                                        1
Çalışmanın örneğinin sunulduğu ikinci bölümde, içinde bulunduğu sektörde
ulusal ve uluslararası arenada kâr amacı gütmeyen bir örgüt olan ve yönetimde etik
değerlerin öneminin vurgulanması bilinci ile işleyişteki planlama, organize etme,
yürütme, kontrol ve tüm bu fonksiyonların içinde yer alan koordinasyona etiksel
davranışı sindiren Türk Kardiyoloji Derneği’nin etiğe bakışı ve etik konusundaki
çalışmaları dillendirilecektir.


          Şüphesiz ki, işletme fonksiyonları içinde etik kavramını sindirmek başlı
başına bir iştir ve üretimdeki hızı etkileyebilir. Ancak yine bilindiği üzere, gerek ticari
gerekse gayrı ticari işletmeler için kurumsallaşmış etik değerlerden oluşan bir
savunma mekanizması işletmenin sektör içinde duruşunu, vizyonunu ve sürekliliğini
sağlar.


          Özetle; bu çalışmada, başta “etik” ve “ahlâk” kavramı olmak üzere, günümüz
işletme uygulamalarında yürütülen etik kavramı mercek altına alınarak yaklaşık 50
senelik bir geçmişe sahip olan gayri ticari bir kuruluş örneklendirilecektir. Ancak,
örnek işletmenin etik bilincin kuruluş aşamasında nasıl ifadelendirildiği yer
alamayacak güncel çalışmaları ve kurumsallaşmış etik kültürüne değinilecektir.




                                                                                         2
Bölüm I


Etik ve Etikle İlişkili Kavramlar : Etik - Ahlâk Ayrımı


       Etik ve etiksel bakışı inceleyen bu çalışmanın ilk bölümünde; ilk olarak, etik
ve ahlâk kavram kargaşasının sınırları çizilecek, daha sonra etik kavramı
netleştirilerek işletme etiği kavramına değinilecektir.




1.1.Ahlâk

       "İnsan, ihtiyaçlarını bir çok yoldan karşılayabilir; onların neler olacağını ahlâk
belirler" (Kantar, 2006 : İç Kapak).

       Çalışmanın olgunlaşması için yapılan gerek Türkçe gerekse İngilizce yayın
taramalarında görüldüğü üzere “etik” ve “ahlâk” neredeyse aynı anlamı yüklenen
hatta birbirinin yerine kullanılan iki ayrı kavram olduğu anlaşılmıştır. Etik ve ahlâk,
birbirinden farklı anlamları taşıyor olmasına rağmen, bu çalışmada ahlâkı etikten
ayırmak yerine aralarındaki farklılık üzerinde durmak gerekliliği sonucu doğmuştur.


       Ahlâk, bir sosyal bilim dalı olarak toplum içerisinde oluşturulmuş örf ve
adetlerin, değer yargılarının, normların ve kuralların oluşturduğu sistemin bütününü
inceler.    Bu sistem; bireyin, grubun ya da tüm toplumun doğru ve yanlış
davranışlarını belirlemekte ve yönlendirmektedir (Aktan, 2001 : 92 - 93). Başka bir
anlatımla ahlâk; bir kişinin, bir grubun, bir halkın, bir toplumsal sınıfın, bir ulusun, bir
kültür çevresinin belli bir tarihsel dönemde yaşamına giren ve eylemlerini
yönlendiren, inanç, değer, norm, buyruk, yasak ve tasarımlar toplulugu ve ağidir
(Özlem, 2004 : 14 - 15). Ahlâktan belli bir grupta, belirli bir zamanda geçerli olan
değer yargıları sistemi, “iyidir”, “kötüdür”, anlaşılır.    Meslek Ahlâkı bağlamındaki
ahlâk’tan kastedilen, belirli bir meslekte - özellikle doğrudan doğruya insanla ilgili bir
meslekte-, uyulması gereken davranış kuralları anlaşılır. Bu kurallara da dünyanın
neresinde olunursa olunsun (belirli bir çevreye bağlı olmaksızın), bu mesleği yapan
herkesin uyması istenir (Kuçuardi 1997 : 32).




                                                                                          3
İş hayatında “ahlâk” kavramı yerine “etik”, meslek etik ilkeleri veya kuralları
terimleri ile kullanılır.    Etik, yasalar ile ilişkili olup, ahlâk ilkelerine ve toplum
kurallarına dayanan hukuk ile doğrudan bağlantılıdır.                Yasalar ahlâk ve toplum
kurallarına dayandığından, etik ilkelerle toplum kuralları kısmen örtüşür.                 Adalet,
ödev, yükümlülük, hak gibi kavramlar hem ahlâk hem de hukuk alanında yer alır.
Hukuk, temelde toplumsal yaşam kurallarının, insan yaşamının kutsallığının,
bireysel bütünlüğün ve dokunulmazlığın, mülkiyetin siyasal yetkinin tecavüzüne
karşı korunmasını içerir (Davran, 2000 : 139 - 152).


        Etik davranış, yalnızca yasal sorumluluklarla ilgili değildir. Yasal açıdan suç
olmayan bir konu etik olmayabilir. Etik bir konu da yasalarda yer almayabilir. Bu
nedenle etik, bir kavram ve anlayış çerçevesinde ele alınarak uluslararası hukukta
ve Birlesmis Milletlerde de yer alir (www. tihv.org.tr).


        “Etik” yunanca “ethos”, “moral” ise Latince “mos” kelimesinden gelir.                   Dil
bilimi yaklaşımına göre, “ethos” ile “mos” arasında bir fark bulunmamakta ancak
işleyişte farklı ifadelere atıf yapmaktadır. Ahlâk’ın sınırları çizilmiş bir sosyal yapıda,
iyi ve kötü sayılan davranış modelleri olduğu anlaşılır.              Böylece ahlâk, davranış
modellerine yönelik farklı değer yargılarının1 bütünü olarak karşımıza çıkar. Başka
bir ifadelendirilme ile “ahlâk, bireylerin birbirleri veya dış çevre ile oluşan ilişkilerinde
kendilerinden “yapmaları istenen” davranışlarla “toplum düzenini sağlayan bir
kurallar ve normlar bütününü oluşturur” tanımı ile ahlâkın toplumsal bir olgu olduğu
ifadelendirilmiştir.
(http:// www.tspakb.org.tr/toplantilar/paneller/etik/stansal.htm)


        Her toplumun kendine özgü bir ahlâk anlayışı vardır, bu anlayış kültür, etnik
yapı, anane ve zaman gibi birçok değişkene bağlı olup toplumdan topluma hatta
yöreler arasında ve zaman süreçleri ile doğru orantılı olarak değişerek farklılık
gösterir2. Değer yargıları kültür gruplarına göre değişir. Bir başka ifade ile; değer
yargıları, farklı kültür grupları ya da topluluklarında farklı veya aynı kültür grubu
içinde farklı zamanlarda değişebilir.

1
  Kişilerin belirgin koşullar altındaki ilişkilerinde gözlemlenebilir eylemleri hakkında oluşturulan
yargılardır.
2
  Ancak burada ahlâk kavramı ile adab-ı muaşeret kavramının aynı anlama gelmediğini belirtmek
gerekir. Örneğin, toplum içinde bireyin isteyerek kabul edilemeyecek bir davranışta bulunması ahlâk
yoksunluğu değil, davranış hatası olarak ifadelendirilir.


                                                                                                  4
Ahlâk, “toplumsal bir bilinç, davranış ve ideolojik ilişki biçimi; bir toplumsal
oluşuma, sınıfa, kesime özgü, tarihsel ve somut olarak belirlenmiş, bunların belli bir
topluluğa, sınıfa, devlete ya da tümüyle topluma olan tutumunu kurallandıran törel
görüşler, değerler, normlar, ilkeler, ilişki ve davranış biçimlerinin tümüdür” (Çalışlar,
1983; 10).


        Ahlâk kelimesi başka bir ifadelendirme ile “ahlâklılık”tır.    Ahlâklılık, kültür
grupları birbirinden ayırmaksızın genel geçer doğruları kabul eden bir anlam ifade
eder. Örnek olarak; “insan ayrımı yapmamak”, “grubu ne olursa olsun, eşit koşullar
altında karşımızdakilere eşit muamele yapmak”, “işkence yapmamak” verilebilir.
Diğer bir değişle “ahlâklılık” insan değerinin bilgisi, bireyin diğerleri arasında
farklılığını yaratan, bilme, değerlendirme, seçim yapma, eylemlendirme gibi
değerlerinin anlamını taşır.


        Ahlâk kelimesinin diğer bir anlamı ise “etik”tir. Etik, mantık ve ontoloji ile
birlikte felsefenin en eski disiplinlerinden biridir.     Etik yapılması gereken bir
etkinlikten ziyade insana ilişkin ahlâkî sorunlarla ilgili doğrulanabilir ya da
yanlışlanabilir bilgiler ortaya koyan ya da koyması beklenen, felsefenin bir alt
disiplinidir (Tepe, 1999: 9 - 12).


        K.E. Goodpaster (1984; 6) ahlâkî sağduyu (moral common sence)
isimlendirmesinde pratikte etik değerlerin sınıflandırıldığı kategorizeleştirme aşağıda
maddelendirildiği gibidir;
    o   başkalarına zarar vermekten kaçınma ve başkalarının haklarına saygılı olma,
    o   sözlerine ya da yaptığı anlaşmalara sadık kalma,
    o   kanunlara itaat etme,
    o   yalan söylememe ya da hile yapmama,
    o   başkalarına gelecek zararlara engel olma,
    o   ihtiyacı olanlara yardım etme,
    o   adil olma,
    o   yukarıda sayılan seçenekleri başkalarının lehine güçlendirme


        Bütün bu tanımların ardından ahlâk, kültürel değerler göz önünde
bulundurularak toplulukların özgün ve geniş tabanlı, ancak zaman içinde



                                                                                       5
değişebilen, yazılı olmayan davranış modelleri geliştirilmesi olarak tanımlanabilir.
Ahlâk ile etiğin bu kadar birbiri içine geçme nedeni ise, ahlâkın etiğin araştırma
konusu olmasından ileri gelir.


        Etik; bir disiplin olarak, ahlâk ise etiğin günlük yaşam pratiğine yansıyan
kurallarıdır. Ancak, daha önce de ifade edildiği üzere ahlâk, kültür grupları arasında
farklılık gösterir ve farklı kültür gruplarındaki bireylerin kuralları aynı hatta benzer bile
olmayabilir.


        İfade edildiği gibi ahlâk; grup, topluluk ve toplumlara göre farklılık gösterir.
Zaman içinde değişerek günlük yaşam getirileri sonucunda şekillenir. Bu nedenle,
grup, topluluk ya da toplum içerisinde değişen koşullar yasak olan bir eylemi daha
sonra hoş görebilir ya da aynı eylem farklı gruplarda farklı anlamlandırılabilir.
Örneğin, ilkel yaşam koşullarını incelendiği Yeni Gine adalarında antropolojik bir
kültür çalışması yapan Malinowski, 1960’larda söz konusu adada yaşayan grupların
“anaerkil” yaşadıklarını ve evlenme ritüeli içinde evlenecek kadının ailesinin
evlenecek erkeğin ailesine “drahoma3” vermesini bir gelenek olarak ele alınırken,
ülkemiz dahil birçok ülkede bahsedilen ritüelde “başlık parası4” söz konusu
olmaktadır.


        Ahlâk; anlaşıldığı üzere, grup, topluluk ve toplumların tarihlerine göre
şekillenen, kimi zaman kemikleşen ancak değişmez bir kural olarak değişebilen
toplumsal bir kavramdır.


        Ahlâk ile etiğin arasındaki nüansın açıklaması ise kişilerin karşılaştıkları
durumlar karşısında verdikleri tepkidir. Diğer bir ifadelendirmeyle birey, günlük ya
da profesyonel yaşamında, karşılaştığı bir durum içerisinde neyin doğru neyin yanlış
olduğuna ancak kendisi karar verir. Bu da birey için, “değerli olanın” ya da “doğru
veya değerli eylemin ne olduğunu soran sorular” bir eylemi ahlâk bakışıyla niteliksel


3
   Drahoma, hristiyanlarda gelin tarafının damada götürdüğü mal veya para Avrupa ülkeleriyle
Türkiye'deki Rum ve Ermeniler arasında, ailesinin kız evlada ayırdığı drahoma bir işletmeyi yönetmek,
sürdürmek, ailesine bağlı olmadan yaşayabilmek amacıyla da verilir. Avusturya Medenî Kanunu'nda
drahoma zorunlu kılınmış; İsviçre ve Alman Medenî Kanunları'nda kabul edilmemiştir. Ailenin kızlarına
verdikleri drahoma genellikle damada geçer. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Drahoma).
4
  İslam ülkelerinde evlenecek kızın ailesine kızın evleneceği erkek yada erkek ailesince verilen para,
taşınmaz mülk gibi maddi değeri olan mal. Ülkemizde bu geleneğe genelde Güneydoğu anadolu,
Doğu anadolu ve Karadeniz bölgeslerinde rastlanır.(http://www.die.gov.tr/tkba/paper1_2rev1.pdf).


                                                                                                    6
olarak sorguladığından; ahlâk, iyi, ödev, gereklilik, müsaade gibi, etik kavramının
içerisinde yer alır; yani ahlâk, etiğin karar verme mekanizmasında devreye giren bir
olgudur (Tepe, 1999 : 12-14).


        Ahlâkın incelenmesi, etiksel karar vermede önemli bir aktör olmasından bu
çalışmada anlatılıp örneklendirilecektir. Dolayısıyla, “ahlâk” tanımı ve toplumdan
topluma işleniş farklılıklarının açıklanmasının ardından, bundan sonraki bölümde
“etik” kavramının tanımı açıklanacaktır.




1.2. Etik


        “Etik, felsefenin, insanın oluşturduğu bu değerler evrenini inceleyen, onu
"iyi", "kötü" ya da "onaylanabilir", "onaylanamaz", "doğru", "yanlış" biçiminde
yorumlayan bir alt dalıdır” (http://www.medicine.ankara.edu.tr/internal_ medical/
forensic_medicine/etiknedir.html).


        Acar (2000 : 11)’a göre etik; geçmiş ve bugüne ilişkin doğru ve yanlış
ölçülerin anlatımıdır. İnsanların töresel ya da ahlâksal ilişkilerini, davranış biçimlerini
ve görüşlerini anlatan bir felsefe dalıdır. Kullanılan ahlâk terimlerini ya da ahlâki
yargıların statüsünü analiz eden etik, takılan ahlâki tutumların ardında yatan
yargıları ele alır.


        Etik sözcüğü Yunanca “ethos”, anlamı “karakter” olan, yani “töre”
sözcüğünden türemiş ve töre bilimi olarak da tanımlanmaktadır. Etik, bir başka ifade
ile; yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlâkın üzerinde yeniden düşünülerek
varılan sonuçlarla, lokal bir kavram olarak daha evrensel bir yapı sergiler.


        Etik tartışmaların temeli “insanın eylemlerini ahlâki bakımdan değerli ya da
değersiz kılan”ın ne olduğudur. Çünkü insan, yapısı gereği, istekleri doğrultusunda
diğerleri ile görüş birliği içinde olmamakta ve çelişmektedir. Etik, çelişen istekler
konusunda bireylerin çatışmalarını çözümleyecek ilkelerin belirlenmesi sürecine
ilişkin tartışmalara odaklanır. Bu nedenlerden dolayı “etik” kavramının tanımlanması
kolay değildir. (Acar, 2000 ; 11 - 14).



                                                                                         7
Görüldüğü gibi etik, insan eylemini konu alır ancak unutulmaması gereken,
bu eylemlerin her türlü insan faaliyetinden ziyade ahlâkiîliği vurgulayan eylemler
olmasıdır. Herkesin işini ve görevini insanlığın yayarı doğrultusunda en iyi şekilde,
doğru ve tam olarak yapması ve kimseye zarar vermemesi etiğin temel alanıdır.
Etik, insanın yaptıklarından ve edimlerinden vicdanî bir sorumluluk alması ve kendini
içsel olarak mutlu hissetmesidir.   Etik kavramı, bir grup insanın belirli amaçlarla
oluşturduğu norm bütünleri, değeri bilinen ve ortaklaşa oluşturulmuş ölçütler ve
değerler anlamında da kullanılır (Kuçuradi, 1999b : 115 - 120).         Normlar, etik
değerleri koruyucu kararların alınmasında ve eylemde bulunulmasında yeterli
olmayabilir; çünkü her durum eşsizdir ve tektir (Tepe, 2000 : 121 - 136). Bir norma
uygun olarak davranırken koşullara bağlı olarak, etik davranılmıyor olabilir.     Etik
değerlerin felsefi bilgisine sahip olunursa, kişi etik eylem olanağına sahip olabilir
(Kuçuradi 1999b : 115 - 120) ve mesleğini etik değerleri koruyarak yerine getirebilir
(Kuçuradi 1999a : 47).


       Etik değerler birbirleri ile tutarlı olmalıdır (Coughlan 2001 : 147 - 162). Bir
başka ifadelendirme ile etik değerlerde karşılaşılan çelişkili kavramlar etiksel karar
verme ve uygulamamda işletme çalışnalarını yanlış yönlendirebilir. Örnek olarak
dünyasal bir işletme olan Pepsi örnek gösterilebilir. Pepsi, etik değerlere bağlı ve
kurumsal yapılanmasında etik değerleri uyguladığı bilinmektedir.        Ancak Pepsi
pazarlama departmanı işletmenin ezeli rakibi Coca Cola’ya saldırgan bir tutumla
reklam çalışmaları yapmaktadır. Pepsi makinesine boyu yetişmediği için Coca Cola
makinesinden iki kutu cola alan çocuğun kutuların üstüne çıkarak Pepsi’yi alabilmesi
etik değerlerin rakiplerle mücadelede Dünya devlerince bile çiğnendiğini gösteren bir
örnektir (Canadian English CBC Televizyon kanalında 1994’de yayınlanmıştır).
Sonuç olarak, etik kodların genel işletme tavrında uygulanıyor olması, firmanın her
departmanınca uygulanması anlamına gelmeli, pratikte de bölümler arasında çelişki
olmamalıdır.


       Sorumluluk etiği, yapılması gereken eylemi, davranışı ve tutumu durumun
kendisine özgü koşulları ve davranışın sonuçları açısından tanımlamaktır.
Sorumluluk etiği, durumsal etik olarak da adlandırılır.      Durumsal etik, belirgin
olmayan koşullarda duruma göre tutum ve davranış biçiminin değişmesidir (Keskin,
1999 : 120 - 125).



                                                                                    8
Etik davranışta yayacılık ilkesi vardır. Bu ilke, temel ve tüm dünyada geçerli
ideallerin olmaması ancak, çoğunluk için iyi olanın yapılmasıdır. Doğru eylemde
bulunmak için neyin yapılmak durumunda olunulduğu felsefe ile bağlantılı değildir;
çözüme yönelik bir davraniş biçimidir (Kuçuradi 1999b : 115 - 120).


           Etik, insanların ilişkilerini değerlendirme ve tutumlarını belirleyen değer
ölçütleridir.    Dolayısıyla etik, aynı zamanda, felsefi bir yaklaşımdır ve bir felsefe
dalıdır.     Felsefi etikte, günlük yaşamda belirli durumlarda insan onuruna zarar
vermeden, ya da en az zarar verecek ölçüde eylemde bulunabilmenin ana koşuludur
(Kuçuradi 1999b : 115 - 120). Etik ilkeler bireyleri belirli bir durumda kabul edilebilir
veya kabul edemez (doğru ve yanlış), davranışlar hakkında bilgilendirmek için
biçimlendir (Malloy ve Fennell, 1998; 453 - 461). Yani, bireyin belirli bir durumda
nasıl doğru ve uygun davranacileceği etiğin konusudur.


           Belirli bir koşulda uygun davranışın gerçekleşmesi için yalnızca etik ilkeleri
yazmak yeterli değildir.      Bir meslek dalı için geliştirilen iş etiği kurallarının etkili
olabilmesinin ön koşul, kurallara tüm paydaşlarca gereksinim duyulmasıdır. İlkelerin
anlaşılabilir ve paydaşlar tarafından kabul edilebilir olması, oluşturulma sürecinde
ilgili tarafların dahil edilmesine bağlıdır. İlke ve kuralların tarafsız, adil ve kapsamlı
bir biçimde, herkesin yararına olacak düzenlemeleri içereceği konusunda ortak bir
görüşün olması gerekir (Akan, 2007 : 7 - 20). Bu nedenle, öncelikle ilgili meslek
dalında paydaşların, etik ilkelerin oluşma sürecine dahil edilmesi gerekir.


           Etik, iyi insanlar yetiştirilmesine katkıda bulunmak için kimi bilgiler ortaya
koymak biçiminde de tanımlanır. Etik davranış, insanın kimseyi kandırmamasını,
başkalarına zarar vermemesini, mesleğini kötüye kullanmamasını, insana yakışır
şekilde davranmasını ve davranışlarının sorumluluğunu benliğinde hissetmesini
içerir. Çevre etiği, işletme etiği, yönetim etiği, siyaset etiği, basın etiği, halkla iliskiler
ve reklamcılık etiği üzerinde durulan başlıca meslek etikleridir. Bireylerarası ilişkileri
içerdiğinden meslek etikleri birbirine benzer, kesisir ve cakisir (Tepe, 2000 : 121 -
136).      Mesleğin en dogru ve iyi biçimde yapılabilmesi için etik her iş dalı için
gereklidir. Meslek etiği belirli değer ölçütleriyle belirlenir. Ölçütler (normlar) dünya
görüşünden, kültürden, ideolojiden ve dinden bağımsız değerlerdir (Kuçuradi, 1999b
: 115 - 120).



                                                                                             9
Daha önce bahsedildiği üzere etik, temellendirilmiş sonuçlara varmayı
amaçlayan herhangi bir konuda saptamaya gitmeden önce yapılacak eylemleri
ahlâk çerçevesinde değerlendirme olanağı sunan ölçütleri geliştiren bir kavramdır.
Etiğin başlıca amacı ise, bireyin davranışlarını ahlâki niteliği bakımından aydınlatma
ve ahlâki eylemin, insanın isterse gerçekleştirebileceği, istemezse vazgeçebileceği
keyfi bir eylem olmadığını; aksine, insan olarak varlığına ilişkin vazgeçilmez bir
niteliğin ifadesi olduğunu gösterebilmektir (Acar, 2000 : 13).


       Etik; karar vermeye dayalı, bireylerin vicdan muhasebesi yaparak sadece
kendileri için değil, aynı zamanda sosyal bir varlık olmalarından dolayı içinde
bulundukları   topluluğa    zarar   vermeyecek      nitelikte    uyguladıkları   eylemler
topluluğunun şekillenmesi için yol gösterir.    Dolayısıyla Martin Buber’in de altını
çizdiği gibi etik kaynağının, kişisel bir seçim yapma süreci olarak, bireyin içinden
gelen “ses” olarak tanımladığı “vicdan” olduğunu savunur (Pehlivan, 1998 : 33 - 35).


       Çalışmanın bundan önce teoride “ahlâk” ve “etik” kavram tanımları
yapılmıştır. Şüphesiz ki etik, işletme biliminde kurumsallaşmış bir işletme kültürü
yaratmak ve bu kültürle bağlantılı olarak “değer” yaratmak için önemlilik arz
etmektedir. Çalışmanın bundan sonraki kısımlarında teorik olarak açıklanan ahlâk
ve sektörel olarak evrensel bir kurallar bütünü olarak sayılabilecek “etik” kavramının
işletmelerde uygulanmasının önemi açıklanacaktır.




1.3. İşletme Etiği


       Liberalizm’in babası Adam Smith: “ekonomik hayat, sosyal hayatın derinine
gömülmüştür.     Faaliyette bulunduğu toplumun alışkanlıklarından, ahlâkından ve
göreneklerinden ayrı algılanamaz; bir başka ifade ile, ekonomi tek başına kültürden
koparılıp tek başına ele alınamaz” demiştir (Fukuyama, 1998 : 27).


       Bilindiği gibi, işletmelerin çoğunun amacı kâr elde etmek olduğundan,
yöneticiler verdikleri kararlarla işletmelerine sağlayacakları faydaları ve değeri göz
önünde bulundurmalı ancak aynı zamanda kârın işletmenin içinde bulunduğu




                                                                                      10
çevrenin bir unsuru olarak hukuka ve etik değerlere uygun olmasına önem
göstermelilerdir.
        Kültürün etkisi toplum yaşamının her kademesinde etkili olduğu gibi
ekonomik yaşamda da baskındır.           İş etiği kavramı bu konuda uzun senelerce
çalışan Weber sonrası batıda yerleştiği yer itibarıyla işgörenlerin sabahları erken
kalma ve fiziksel ya da zihinsel olarak uzun saatler emeğini tüketmeye dair bir genel
anlayış değildir. Çünkü insan sermayesine (bilgi ve eğitim), teknolojiye, yeniliklere,
organizasyona ve diğer faktörlere dayanan modern zenginlik onu yaratmada
kullanılan basit emek miktarından çok nitelikleriyle ilişkilidir (Fukuyama, 1998 : 52).


        İşletme yönetimi ve örgüt kültürü içinde etik kavramının işgörenlere
sindirilmesi esasına dayanan bir örnek bir çalışma olarak, Raymond Baumhart’ın
araştırmasında yüz iş adamına “etik nedir?” şeklinde sorulan sorulara verilen
yanıtlar şunlardır:


    o   Görüşmeye gelmeden önce etik kavramını araştırdım, hiçbir şey anlamadım.
    o   Etik, duygularımın bana doğru olduğunu söylediği şeydir. Bunun standardı
        yok ve ve bu durum bana sorun yaratıyor.
    o   Etik bireysel ve toplumsal refah bakımından kabul edilmiş standartlardır.
        Doğru olduğuna inandığımız şeydir (Pehlivan, 1998: 6-11).


        İşletme yönetiminde etik kavramına daha sonra değinilecektir ancak burada
vurgulanmak istenen, öneminin tartışılmasının bile gereksiz olduğu etik anlayışın
kavranmasında en başta yöneticilerin kavram kargaşalarını çözmeleri ve etiği
yönetimin    kavramsal    bir   boyutu    olarak   görmesi    gerekliliğin   vurgulanmak
istenmesidir. Zira, daha sonra da değinileceği gibi, işletmelerde baş aktörler diye
tanımladığımız yönetimin rolü; işletmenin misyonuna, imajına, iç müşterilerinin
tutumlarına yön vermektir.


        İşletme bilimi, işletme yöneticiliği, yönetim vasıfları ve liderlik bilindiği gibi
sadece çok sıkı çalışma, tutumluluk, akılcılık, yenilikçilik kapasitesi ve riske açık
olma gibi niteliklere atfedilen erdemler olmasına karşın dürüstlük, güvenilirlik, işbirliği
ve diğer insanlara karşı görev bilinci gibi sosyal niteliği olan bir dizi erdemsel
unsurların olduğu bir bütündür. Dolayısıyla, iş dünyasının büyük ölçüde güvene



                                                                                        11
dayanması ilk kademede sayılan niteliklerin yanında ikinci kademenin en önemli
unsurlarından biri olan ahlâk ve beraberinde getirilen güvenirlik işletmelerin;
yöneticilerin ayakta kalmasını ve rakiplere karşı sürdürülebilir rekabet avantajı
sağlamasının ön koşuludur.          James Bradfor’un üzerinde durduğu gibi modern
ekonomik yöntemlere göre para kazanmak ancak kanunlara uygun olarak yapıldığı
sürece       erdem      ve     ustalığı     yansıtır     (www.econ161.berkeley.edu/pfd-
files/Protestant_Ethic.pdf).


         Birçok bilim insanına göre işletmelerde yöneticiler karar organıdır. İşletme
yöneticileri karar verirken, aldıkları kararların “kârlılık”, “kanunlara uygunluk” ve “etik”
anlayış standartlarının karlışanması bilincinde olmalıdırlar (Conry, Gerald, Fox, 1993
: 30).


         Bu bağlamda, işletmelerin serbest piyasa ekonomisinde faaliyet gösterirken
etik kavramının benimsenen değerlerinin faydalarını;


    o    Etik değerleri benimseyerek sürekli bir gelişim içinde bulunmaları ve
         verimlilikte gözle görülür bir iyileşme olması,
    o    Etik değerlerin işletme içinde gelişerek müşteriye yansıtan firmaların
         “seçilen” statüsüne geçerek rekabet avantajı sağlamaları,
    o    Etik değerlerin sosyal sorumlulukla birleşerek işletmeye artı değer
         kazandırması ve halkla ilişkiler birimlerinde bu değerin yansıtılması olarak
         ele almamız mümkündür (Ülgen, 2003 : 8).


         Bilindiği gibi, işletmecilik, başlı başına bir ticari davranış ve varlık sürekliliği
mantığını beraberinde getirir.      Bu da ilke olarak, belli bir zamanda veya zaman
aralığında birçok hedefe eldeki mevcut kaynaklarla ulaşılmaya çalışılan, her hedefe
ilişkin etiksel çatışmaları sorgulayan bir anlayıştır.       Bilindiği üzere, günümüzde
işletme yöneticilerinin genel geçer bir doğru olarak bildikleri “sorumluluk” bilinci ve
işletme içinde olması gereken etiksel bilinç aynı zamanda akıllı davranışta bulunmak
demektir.    Bir başka ifade ile, işletme yöneticileri sözde kısa ve verimli anti-etik
bilinçle ulaşılan kazançların akıllıca kararlar olmadığının bilincindedirler.        Çünkü,
daha önce de ifade edildiği üzere; etiksel işletme bilinci ve yönetimi bir işletme için
verimlilik, seçilen olma ve halka yönelim konularında önemli bir kaynaktır.



                                                                                          12
Allensbach Demoskopie Enstitüsü araştırmalarına göre etiksel bilincin
meslek gruplarına dağılımı konusunda yapılan araştırmalar, ilginçtir ki sosyal algı
yapısında yöneticilerin etiksel bilinci, aşağıdaki şemadan da görüleceği üzere,
önemsemediklerini ortaya koyar.


       Meslek sıralamalarında zirvedeki mesleklerin toplumsal güven konusunda
hekimler birinci sırada yer alırken üst yöneticilerin alt sıralarda boy gösterdiği
saptanmıştır.


   1. Doktorlar                                     %81
   2. Papazlar                                      %40
   3. Avukatlar                                     %36
   4. Üniversite Profesörleri                       %33
   5. Diplomatlar                                   %32
   6. Yazarlar                                      %28
   7. Eczacılar                                     %27
   8. İş adamları / kadınları                       %26
   9. Mühendisler                                   %26
   10. Atom Fizikçileri                             %25
   11. İlkokul Öğretmenleri                         %24
   12. Büyük firma yöneticileri                     %17
   13. Gazeteciler                                  %17
   14. Eğitim danışmanları                          %15
   15. Askerler                                     %9
   16. Politikacılar                                %9
   17. Kitapçılar                                   %9
   18. Sendika Yöneticileri                         %8


       Tablodan da anlaşılacağı gibi, işletme biliminde aktif rol üstlenen yöneticilerin
etik anlayışının birçok meslek grubuna göre az olduğu ve 12. sırada yer aldığı
görülmektedir (Tepe, 2000 : 78 - 79).


       Konunun başında da üzerinde durulduğu üzere, işletme yöneticilerinin etik
davranışın ve bilincinin bir kültür olarak işgördükleri insan kaynaklarına sindirmesi



                                                                                     13
gerekliliği önemlilik arz etmektedir. Zira, yöneticilerin etik davranışın uzun vadede
kârlılık getireceği bilinci, kısa vadeli anti - etik davranış modellerini sergilemelerini
etkilemelidir (Ulrich ve Thielemann, 1993 : 879 - 898 ; Vitell ve Davis, 1990 : 489 -
494).


        Bu bağlamda işletme yöneticilerinin her kademede Goodpaster (1984 : 8)’ın
“ahlâksal sağduyu” başlığı altında önerdiği aşağıdaki kuralları dikkate almaları
araştırılan kaynaklarda dikkat çekmektedir. Bu kurallar:


   o    Kimseye (doğrudan) zarar verme,
   o    Başkalarının hakkına saygı göster,
   o    Kimseye yalan söyleme ve kimseyi kandırma,
   o    Verdiğin sözleri tut ve sözleşmelere sağdık kal,
   o    Yasaya saygılı ol,
   o    Başkalarını tehlikeden koru,
   o    İhtiyacı olanlara yardım et,
   o    Adil ol!
   o    Bu kuralları göre hareket etmeleri için diğer insanları yüreklendir.


        Görüldüğü üzere, her kademe yöneticinin işletmesi için uzun vadede kârlılık
ve sürdürülebilir rekabet avantajı sağlaması yukarıda bahsi geçen 9 altın kuralla
özetlenmektedir.


        İşletmeler ve yöneticilerinin ilişki içinde oldukları sektör, tedarikçiler, devlet
kurumları, rakipler, bağlı bulundukları hukuk sistemi gibi kurum, kuruluş, örgüt ve
kişilere karşı olan sorumlulukları ve bu sorumlulukların yerine getirilme derecesi
ahlâki bir tutum ve etiksel bir bilincin göstergesidir. Bu göstergenin nitel alanda
ölçülmesini amaçlayan bir kuruluş olarak Etik Değerler Merkezi (ERC), 1998 - 1999
yıllarında kimyasal sanayi kuruluşlarından biri olan Merck Saharp & Dome firması ile
ülkemizdeki işletmelerde etik anlayışın ne şekilde daha etkili olabileceğini
sonuçlandıran bir fizibilite etüdü yapmıştır.     Bu olumlu gelişme sonucunda etik
bilincin göstergesi konusunda hizmet verecek bir sivil toplum organizasyonun
kurulması kararı alınarak 2000 yılının Ekim ayında Türkiye Etik Değerler Merkezi
(TEDMER) kurulmuştur (Ülgen, 2003 : 9 - 10).



                                                                                       14
TEDMER etik konulu çalışmalarında işletmelerle olan dirsek temasları
yanında, üniversitelerde de etik klüpleri kurma konusuna önem vermektedir. Bunun
en önemli nedeni, bugünün öğrencilerinin yarının işletme çalışanları hatta yönetici
ve liderleri olmasındandır. Bir başka ifade ile, bireylerin profesyonel yaşamlarında
etik kültürünün işgördükleri işletme için ne ifade ettiğinin köşe taşlarını sindirmelerini
sağlamak amaçlamak ve bu değerleri akademik ortamdan iş yaşamına taşımalarını
sağlamaktır.
(http://merc.com/about/cr/policies_performance/social/ethicalpracties.html)


       Ahlâk ve etik tanımı ve ayrımı yapılırken bahsedilen “etik” bilincin ahlâktan
daha evrensel bir nitelik taşıdığıydır. Bu bağlamda etik, işletme literatüründe ve
özellikle İngilizce kaynaklarda “kod”lanma eğilimi ile karşımıza çıkmaktadır.


       Çalışmanın bu bölümünde, iş ve işletme etiği üzerinde durulmuşken, etik
kodların varlığından söz edilmesi gerekliliği doğmuştur. Dolayısıyla etik konusuna
önem veren işletmeler etik uygulamalarında bütünlük sağlamak ve karşılarına
çıkabilecek sorunlara çözüm bulmak için etik kodları ve etik davranış kuralları
geliştirme eğilimindedir. Bu nedenle, işletme etiğine atıf yapılarak etik kodların ne
anlam ifade ettiğinin açıklanacağı “etik kodları” bölümüne geçilecektir.




1.4. Etik Kodların Tanımı ve İçeriği


       İşletme dış çevresinde gerçekleşen ekonomik, siyasal ve kültürel değişimler
uygulamada kimi zaman erozyona uğrayan etik kavramının her zaman gündemde
kalmasına neden olmuştur. Görüldüğü üzere her zaman güncelliğini koruyan bir
konu olarak etik kavramı yazında farklı tanımlamalarla karşımıza çıkmaktadır.


       Pater ve Gils (2003 : 764); etik kodları ahlâki uyum, bir başka değişle ahlâki
standartlar, temel değer ve prensipler ile organizasyonun uyumuna atıf yaparak
işgörenlerin davranışlarına veya işletmenin tümüne rehberlik eden resmi ve yazılı
dokümanlar olarak tanımlamaktadırlar.       Öztürk (2001 : 9 - 23) ise; etik kodların
işletme girdi ve çıktıları arasında kabul edilebilinir standartlar olarak işgören
davranışlarının minimum özellikler bütünü olduğunu belirtmektedir. Yapılacak işlerin



                                                                                       15
bir oyun olduğunu ifade eden Ersel (1998 : 14 - 15)’e göre; etik kodlar kuralların
belirlendiği ve aktörlerin seçeneklerinin sınırlandırıldığı bir oyunun sınırlarını çizme
çabasıdır.


       Bir başka tanıma göre etik kodlar nitel veya nicel, genel veya özel alanda
zorlayıcı ve yasal nitelikli kurallar bütünü veya sürekli bir revizyon hali olan karmaşık
eğitim ve öğretim sisteminin bir unsurudur (Plant, 1994 : 221).


       Anlaşıldığı üzere etik kodlar işgörenlerin ahlâkî çıkmaza düştüğü noktada
hareket yönüne kılavuzluk eden yönlendirici sistemli ve yazılı kurallar bütünüdür.


       Şüphesizdir ki, etik kodları tanımlarından da anlaşılacağı üzere, işletmelerde
kurumsallaşma yolunda öngörülen etik kültürün işgörenlerce benimsenmesi, başarılı
bir etik programı ve sözle uygulanan etik kodların yazılandırılması ile mümkündür.
Etik kod uygulamaları, kurumsal bilincin ve dolayısıyla standardın gelişmiş olduğu
işletmelerde işgörenlerin çalıştıkları kurumdan gurur duymalarını, kendilerini
güvende hissetmelerini ve işleri ile ilgili kaygılarını ortadan kaldıran bir faktördür
(Palazzo, 2002, 197 - 198).


       İşletmelerde    etik   bilinci   ve   etik   kodlarının   kavranmasının   önemine
değinildikten sonra, örgüt yönetiminin vazgeçilmez bir parçası olan yönetim etiği
içerikli “İşletme Yönetiminde Etik” başlıklı bölümde yöneticilerin etiksel davranış
modelleri ve konu hakkındaki araştırmalarla elde edilen sonuçlara değinilecektir.




1.5. İşletme Yönetiminde Etik


       Açıklamlardan da anlaşılacağı üzere etik, örgüt içinde dış çevreye karşı
ayırıcı bir kültür aynı zamanda bütünlük sağlayan bilinçtir ve etik sorunlar neyin
erdem ve neyin erdem olmadığına ilişkin sorulara yanıt arar.


       İşletme etiği, örgüt için gerek stratejik gerekse yakın gelecekle igili olarak
verilen kararlarda; aynı zamanda işletmelerde yaşanacak köklü değişimler sırasında
neyin doğru, neyin yanlış olduğuna ilişkin davranışların yönetilerek örgüt kurallarının



                                                                                      16
ve değerlerinin bütünü yaratmaktır.       Çünkü etik, ortak kültürün parçaları olarak
değerlerle ilgilenir ve neyin doğru neyin yanlış olduğuna ışık tutar. Dolayısıyla etik
bir problem, organizasyonun çevresine zarar verebileceği bir durum olarak
algılanabilir.   Bu bağlamda yapılan The Conference Board’un düzenlediği bir
konferansta yapılan araştırmada 100 üst düzey yöneticiye sorulan sorulardan çıkan
en önemli sonuçlardan biri de; bir işletme için olabilecek bir skandalın milyon dolarlık
kayıp anlamına geldiğini ve bu şekilde oluşabilecek bir durumun önlenmesi için
verilecek bir eğitimin etik bir lider önderliğinde oluşturulacak kültürün yerini
tutmayacağı şeklindedir (Ülgen, 2003 : 10).


        Yönetim işlevi, örgüt içerisinde organizasyon kültürünün oluşumunda hayati
önem taşıyan bir unsurdur. Yönetici davranışları ve aldığı kararlarla işgörenlere
model olandır. Yöneticiler yaptıkları işlere kendi kişilik özelliklerini de kattıkları için
güvenilirlik, dürüstlük, adalet, hoşgörü gibi davranışı etkileyen faktörler hem
işgörenlerin tavrının hem de örgüt kültürünün şekillenmesini sağlar (Hackworth,
2001 : 2 - 3).


        Günümüzde yönetim işlevinin öneminin giderek artmasıyla yöneticiler, etik
kuralların ve bu kurallara uyulmadığı takdirde, şirket imajının zarar görmesinin,
hukuki yaptırımların, müşteri kaybının sonuçlarıyla kesilecek faturaların oldukça
pahalı olduğunun farkındadırlar.      Ancak gözlemlenebilen ve bilinen bir gerçeklik
olarak artık bir işletmeyi etik kurallar çerçevesinde yönetmek; ekonomik baskılar,
siyasi ortam, değişim, büyüme, küçülme, teknoloji etkisi ve değişen toplumsal
değerlere uyum süreçleri gibi nedenlerden dolayı, eskisinden daha güçtür.
Dolayısıyla, etik değerlerin örgüt kültürüne sindirilmesi gerektiğinde uygulanacak bir
eylem değil, tüm sağlam temelli işletme stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olarak
sürekli geliştirilmeli ve uygulanmalıdır (Girard, 1999 : 15).


        Daha önce de bahsedildiği gibi, dış çevre ve yakın çevre değişimleri
yöneticileri etik sorunlarla yüz yüze getirmektedir. Ancak sağlam bir etik içselliği ve
değer sistemini sindirmiş bir yönetici ilkelendirdiği davranışların oluşmasında sağlam
bir temel oluşturmuş demektir.




                                                                                        17
İşletmelerde etik davranışının benimsenmesi üst yönetimden başlayarak orta
düzey yöneticilere aktarılmalı ve örgütün tüm işgörenlerine yayılmalıdır. Bilindiği
gibi, işgörenlerin çoğu ilkelendirdikleri davranış modellerini toplum içerisindeki
tavırlarıyla sosyalleştirirler; diğer bir ifade ile bireyler, tutum ve davranışlarını toplum
içine aktarırlar. Bu da bir işletmenin ahlâki sorumluluğu ve etik kültürünün toplumsal
yönünün önemine atıf yapar.


       Yöneticiler etik değerler ve ahlâk anlayışları ile çelişmek zorunda
olabilecekleri durumlarla karşılaşabilirler. Bu durumlarda yönetici ne yapmalıdır?
Unutulmaması gereken, işletme içinde benimsenen etik değerler işletmenin içinde
bulunduğu endüstriye ait davranış kurallarıdır. Bu aşamada tek bir çıkış noktası
aramaktan ziyade yönetici bulunduğu halkadan çıkarak karar vereceği soruna
dışardan bakmalıdır. Kritik olan karar verme sürecinde yönetici, içinde bulunduğu
endüstrinin ahlâkına ayrı düşmeyecek bir karar almalıdır. Diğer bir ifadelendirme ile,
işletmelerin endüstri içinde var olan ayrı birer birim olarak öznel değerleri vardır.
Yönetici, işletme etik değerlerini göz önünde bulundurarak durumsallık yaklaşımı
çerçevesinde endüstri değerlerine ters düşmeyecek bir karar alabilir (Hodgess,
Kuratko, 1991 : 666 - 667).


       İşletme uygulamalarında ve örgüt kültürüne yerleştirilmek istenen etiksel
bilinç, önceki bölümlerde bahsedilen “etik kodları”nın oluşturulması sonrasında
yöneticilerin işgörenlerine işletme içerisinde belirlenen etik davranış standartlarını
açıklamaları ile oluşur. Bilindiği gibi bir işletmenin kurumsallaşabilmesi etik bilincin
işgörenlerce sindirilmesi ve bu bilinci davranış modellerine yerleştirmesi ile olur.


       Ancak, kimi zaman örgütün etik kültürü ile uygulamada karşılaşılan olaylar
çelişebilir. Bir başka ifade ile bir yönetici kurumunun etik kurallarına taban taban zıt
karar almak zorunda kalabilir. Bu durumsal olgunun süreklilik arz etmeyeceği açık
ise yönetici işletme çıkarlarını gözeterek kendi iradesi dışında oluşan ve
değiştiremeyeceği olaylar karşısında etik dışı karar alabilir.                Yöneticilerin
karşılaşabilecekleri etik çıkmazları çözmesi için yetkilendiren kişilere ahlâk ajanı
denmektedir.      Ahlâk ajanları kimi zaman yönetici ya da işletme sahibinin
belirleyeceği bir kişi ya da yöneticinin takendisi olabilir (Ülgen, 2003 : 12 -13).




                                                                                         18
Özetle, yönetici davranışları ve yöneticinin işyerini yönetme şekli örgütün etik
yapısını ve kodlarını belli eder. Dolayısıyla yöneticiler aldıkları kararlar ve yönetim
şekilleri ile örgütün etik kültürünü yakın ve dış çevreye aynı zamanda işgörenlerine
yansıtırlar.


        İşletme yönetiminde etik başlığı altında değinilecek son konu ise, bir önceki
paragrafta bahsi geçen endüstriye ilişkin davranış kuralları yanında kişisel değerlerin
yöneticiler için ön plana çıkabilme durumudur. Şekil 1’de yönetimde ahlâk, etik ve
değer ilişkisine açıklık getirilecek, Tablo 1’de ise yöneticilerin karar verme sürecinde
etkili olabilecek değerler açıklanacaktır.




                                                                                     19
Ahlâk, Değerler ve Etik Arasındaki İlişkiler




                                                                                                            Birine faydası
                               Kültürel ve dinsel gelenekler                                                dokunmak




Analiz sürecine           Amaca yönelik              Davranışın                 Yönetimin ahlâki
ait etik değerler         ahlâki değer               ahlâki                     çıkmazları
                          yarğıları                  standartları




                                                                                                            Birine zarar
                             Sosyal ve ekonomik durum                                                       vermek




 Şekil 1. Ahlâk, Değerler ve Etik arasındaki ilişkiler
 Kaynak: Larue Tone Hosmer, “Strategic Planning as if Ethics Mattered”, Strategic Management Journal, Vol.15, 1994, s.24
Kıyaslanabilir Yönetimsel Değerler
                            I. EVRE                                                      II. EVRE                                                        III. EVRE
                KÂR MAKSİMİZASYONUNA                                           DÜRÜSTLÜĞE DAYANAN                                                  YAŞAM YÖNETİMİNİN
                    DAYANAN YÖNTEM                                                      YÖNETİM                                                          KALİTESİ
                                                                                   Ekonomik Değerler
1. Olgunlaşmamış kişisel çıkar                              1. Kişisel çıkar                                                 1. Aydın kişisel çıkarlar
Benim için iyi olan ülkem için de iyidir                    2. Katkıda bulunanların çıkarları                                2. Katkıda bulunanların çıkarları
Kâr maksimize edici                                         Şirket için iyi olan, ülke için de iyidir.                       3. Toplumun çıkarları
Para ve sağlık çok önemli                                   Eldeki kârla tatmin olan                                         Toplum için iyi olan, şirket için de iyidir
İşçi alınan ve satılan bir eşya gibidir                     Para önemli, fakat insanlar da öyle                              Kâr gerekli, fakat...
Yönetimin sorumluluğu yalnızca sahiplerinedir               Müşterileri kandırmayalım                                        İnsanlar paradan daha önemlidir.
                                                            İşçi haklarının farkında olmalı                                  Satıcı dikkat etsin
                                                            Yönetimin sorumluluğu sahiplerine, müşterilerine,                Çalışanlar saygınlığına (önemli olduğuna) ikna edilmeli
                                                            çalışamlarına, tedarikçilerine ve diğer katkıda bulunanlara      Yönetimin sorumluluğu sahiplerine, katkıda bulunanlara ve
                                                            karşıdır.                                                        topluma karşıdır
                                                                                   Teknolojik Değerler
Teknoloji çok önemlidir                                     Teknoloji önemlidir, fakat insanlar da önemlidir                 İnsanlar teknolojiden daha önemlidir
                                                                                     Sosyal Değerler
Çalışanların kişisel problemleri evde kalmalıdır            Çalışanların ekonomik ihtiyaçlarının ötesinde ihtiyaçları        Bir kişiyi bütün olarak kiralıyoruz
                                                            olduğunun da farkındayız
Sağlam bireyci bir kişiyim ve işimi hoşuma gittiği gibi     Bireyci biriyim, fakat grup katılımının değerini biliyorum       Grup katılımı başarımızın temelidir
yönetirim
Azınlıklar, beyazlardan daha aşağıdadır. Ona göre           Azınlıklar toplumda yer edinmiştir ve bu yer benim               Azınlıklar da, sizin ve benim gibi insamdır
muamele görmelidirler                                       bulunduğum konumdan aşağıdadır
                                                                                     Politik Değerler
Hükümetin en iyi olduğu şey, az yönetmektir                 Hükümet zorunlu olarak kötüdür                                   İş dünyası ve hükümet toplumun sorunlarını çözmek için
                                                                                                                             işbirliği yapabilir
                                                                                    Çevresel Değerler
Doğal çevre insanın kaderini kontrol eder                   Kişi çevreyi kontrol edebilir ve kendi çıkarları doğrultusunda   Daha kaliteli bir yaşam sürebilmek için çevreyi korumalıyız.
                                                            kullanabilir
                                                            Estetik Değerler
Estetik değerler mi? Onlar da ne?                           Estetik değerleri anlıyorum. Fakat, bize göre değil.             Estetik değerlerimizi korumalıyız ve kendimize düşeni
                                                                                                                             yapacağız.


      Tablo 1. Kıyaslanabilir Yönetimsel Değerler
      Kaynak: Richard M. Hodgetts ve Donald F. Kuratko, Management, 1991, s.667
                                                                                                                                                                                            21
Çalışmanın ana konusunu oluşturan etik ve etiğe bağlı olarak açıklanan
ahlâk kavramlarının teoride nasıl dillendirildiği aktarıldı.   Bu perspektifle işletme
bilimi içerisindeki hayati unsurlardan biri olan yönetim ve yönetimde görev alan
kişilerin karar vermelerinde etkili olabilecek değerler tablo ve şekille çerçevelendi.
Bu aşamada, çalışmada oturtulan tümdenvarım tekniği uyarınca konunun daha
özeline inilerek tıp alanında etik kavramına değinilecektir.




1.6. Tıp Etiği

       Tıp etiği, tıbbın ve sağlık alanındaki bilimsel ve pratik çalışmaların etik
yönden değerlendirilmesi ve ahlâkî ikilemlere bir çözüm bulunmasını hedefleyen
disiplindir (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C4%B1p_eti%C4%9Fi).

       Temel etik anlayışının ahlâkî değerlere ve dolayısıyla etik değerlerin
oluşumuna atıfta bulunulduğu bu çalışmanın önceki bölümlerinde değinilmeyen bir
konu olarak bu bölümde “değer” sorunlarının çözümlerinde tıp bilimi içinde özne -
nesne ve araç - amaç ayrımının önemine değinilecektir.


       Tıbbî etik bağlamında özne hekim, nesne(ler) ise, hasta(lar), cerrahi bir
teknik ya da bir ilaçtır. Özne ve nesne(ler)in içinde bulundukları koşullara bağlı
kalınarak hekim - hasta ilişkisi etiğin ve dolayısıyla tıp alanında uygulanmakta olan
“biyoetik”in temel sorunlarındandır.


       Biyoetik ve tıp uygulamalarında etik yaklaşımların içerisinde mercek altına
alınması gereken bir diğer nokta da etik sorunların çözümünde daha önce de
bahsedildiği üzere amaç - araç ayrımıdır. Şöyle ki; klinik tıp uygulamalarında amaç,
hekim için her ne şart altında olursa olsun hastanın tedavi edilmesidir. Oysa bir
araştırma grubunda olan hekim için amaç sadece hastayı tedavi etmek değil aynı
zamanda araştırmayı tamamlamaktır.


       Günümüzde gerek tıp gerekse araştırma etiği alanında yer alan değişik
tanımlamalar, akıl yürütmeler, değerlendirmeler ve çözüm önerilerinde ilkelerin
merkezi bir rol oynadığını görmekteyiz. Bir başka ifadelendirme ile, etik alanında
ortaya çıkan “kurallar” ya da “duygusal” anlatımlar kendilerini kabul ettirebilmek için
belli ilkelere dayanarak rehber yapmaktadırlar. Ancak bugün dünyada ve ülkemizde


                                                                                    22
gelinen nokta, tıbba ilişkin meslekî değer konularının gittikçe artan bir hızla
“yükümlülük” ve “hukuk” alanından, “değer tartışması” ve “etik” alanına kaymasıdır
(Leeuwen, 1968 : 304).


        Yasal ve ahlâkî yükümlülüklerin her biri, belirgin birer "kural"dır. Bu kuralları
hekimin kendisi değil, önceki bölümlerde üzerinde durulduğu gibi onun da içinde
olduğu bir birey olarak bir parçasını oluşturduğu toplum belirler. Bu kurallardan her
biri belirli bir değer sorununun yanıtıdır. Bu kuralların bilgisine "deontoloji" denir ve
gerçek / tüzel her kişinin bu kuralları bildiği, ayrıca bu kurallara uymakla yükümlü
olduğunu da bildiği varsayılır. İlgili bireyden önceden belirlenmiş özel / tek durum
ve kuralların bir ilkeye dayandırılması sonuçta, kişilere ilişkin tutum, davranışların
etik yönden farklı / doğru bulunmasına destek olmaktadır.

        Genel geçer bir doğru olarak bir ahlâkî ilke üzerinde düşünüldüğü konuya
ilişkili olarak, düşünceler evreninin içindeki merkezde yer alıyor ise “ağırlık” taşır. Bu
ağırlık düşüncenin konuya verdiği katkının önemine işaret eder. Ağırlık nedenleri ilk
olarak, belirli bir kültürel gelenekle yoğrulmuş bir toplumun düşünce - değer
sistemini nasıl etkilediğinden ve toplumun kültürel, toplumsal ve inanç sistemine
nasıl adapte ettiğiyle bağlantılıdır.       Bir başka ifade ile belirgin ahlâkî nosyonlar,
zaman içinde ağırlık kazanır. İkinci olarak, temel ahlâkî düşüncelerin ne tür geçişlere
maruz kaldığıdır. Bu geçişlerde, bilindiği gibi, toplumsal, kültürel, tarih, sosyoloji ve
felsefe önemli aktörlerdir. Son olarak ise, ilkelere yüksek ahlâkî kararlar kadar önem
verilmesidir. Yani, ağırlık verilen öğe, ilkelerden çok düşüncedir.


        Bahsedilen bu üç aşama özerk - toplumsal yarar ile zarar ve adalet dengesi
gerektirir. Bütün bu tartışmalarda belirtilen nosyonlar hemen hemen eşit ağırlığa
sahip   olmakla    birlikte,   hangisinin     tıp   alanında   karar   verme   aşamasında
ağırlıklandıracağı tahmin edileceği üzere kuramsal tartışmalarla gösterilemez.
Dolayısıyla, etik ilkelerin ağırlığı ilk bakışta toplumun ahlâkî bir konuda kabul ettiği
kültürel ve eleştirel düşünce sisteminin merkezinde yer alan çekim gücü ile doğru
orantılıdır. Çekim ahlâk değerleri bütünü içinde yaşayan bir sosyal grubun toplu
etkilenmeden ve grup içinde gelişen ahlâkî niteliklerden ileri gelir. Bir başka ifade
ile, belli bir düşünce toplumun sosyal ve tarihi yapısı ile örtüşüyorsa kamusallaşır
ancak marjinal ve olağandışı ise görülmez, uygulanmaz, eylemlendirilmez olur.




                                                                                       23
Daha önce de belirtildiği üzere, genel geçer bir doğru olarak, tıbba ilişkin
mesleki değer konuları yükümlülük ve hukuk alanından değer tartışmaları ve etik
alanına kaymaktadır. Bir hekime icra ettiği sanatı içerisinde yükümlülüklere uyup
uymayacağı ya da uymak isteyip istemeyeceği sorulmaz; onun bu kuralları bildiği
varsayılarak uyması istenir ya da zorlanır. İnsan sağlığı gibi hayatî bir alanda görev
yapan tıp bilimcileri için taktir edilmelidir ki, değişimin yaşayan her toplumda
vazgeçilmez olduğudur ve kararlarının açık uçlu sorularla bağlantılı olarak
çözümlenmemiş kurallara bulunacak çözümlerin her zaman kabul görmediğidir.
Bilindiği gibi, toplumsal değişim ya da gelişim ne kadar hızlı ise tıp biliminin içinde
bulunduğu olaylara ilişkin normatif sorunlarının sayısı ve yaratacağı çelişkiler o
derecede artar. Netice olarak, başlı başına bir çelişki arz eden tıp biliminin açık uçlu
normatif sorunlara cevap arama etkinliği bir tür “etik” çatışmadır ve bu alanda iş
gören her birey kendi bulunduğu tutumlar sistemine ve bireysel değerler sistemine
dayanarak bu etkinliğin içinde başlı başına bir karar organıdır.

           Tıbbi Etik alanında karşılaşılan her sorunun çözümünün doğrulanmasında
ilke olarak deontoloji ve hukuk sistemi de devreye girer.                        Deontoloji ve hukuk
sisteminin yaptırımları verilen etik kararlarda hiç şüphesiz ki evrensel ve ulusal
alanda        alınmış     kararlar    ve    sistemlerle      karşılaştırılarak   toplum   değerlerine
adaptasyonu ve “dünyada bu konuda benzer ne tür kararlar alınıyor” yaklaşımı ile
bağlayıcıdır. Ancak, hukuk ve deontoloji bakış açısıyla ortaya çıkan karar metni,
bağlayıcılığı ve tersi durumlarda uygulanacak yaptırımları ile tartışılmaktan çok
gerekli toplumsal kuralların işlendiği bir karar bütünüdür. Dolayısıyla tıp alanında
alınmış bir kararın eleştirel bir ortamda ele alınması, hukuk, deontoloji ve toplum
kuralları süzgecinden de geçirilerek, aslında etik mekanizmasını hayata geçirmekle
eş anlamlıdır.


           Teoloji5 ve hukuk gibi normatif bilimler ile etiğin ilişkisi, konunun
akademisyenlerince incelenmiştir, incelenmektedir. Hukuk, insan eylemlerini konu
alan bir bilim dalı olmasından etiği yasalara uygunluğunca inceler. Bilindiği gibi
hukuk, dışa yansıyan eylemleri kendi normları çerçevesinde çatışmayı azaltarak
sorunu eşitlik ilkesine dayandırır. Bir başka ifadelendirme ile hukuksal normlar,
yasalarla şekillenir ve toplumun her üyesinin hakkını güvence altına alarak söz
konusu eylemleri bağlayıcı kılan düzeni temsil eder. Hukuk kuralları ahlâkî normlar

5
    Din bilimi (http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=teoloji).


                                                                                                  24
olmamakla birlikte bağlayıcılığı ve kanunların işlerliğini “ahlâk”la çözen bir
mekanizmadır.      Çünkü, eşitlikçi / demokratik bir hukuk düzeni, ahlâkî öncüller
üzerinde kurulur ve adalet mutlak bir değer olarak toplumun tüm fertlerince kabul
edilir (Letwin, 1965 : 88).


       Karar verme eylemi içerisinde kendini ahlâkî bir talebi yerine getirmekle
yükümlü gören kişi, hangi meslekten olursa olsun, verilecek olan karardan
etkilenecek olan diğer bireyler açısından vereceği kararı gözden geçirmesi ve
durumun gereklerine göre sınırlaması gerektiğini bilmelidir. Ancak, bireyler doğal
nitelikleri gereği her zaman “vicdan” muhasebesi yaparak diğer bireylerin
özgürlüklerine saygı göstermedikleri görülür. İşte bu aşamada bir hukuk düzeni ya
da etik kararlar devreye girer. Dolayısıyla hukuk normları ve etiksel bilinç ahlâklığın
dolaylı bir ifadesi olarak karşımıza çıkar: çünkü birey hukuk kurallarının çiğnendiği
aşamada      cezalandırılacağını   bilmekte    ancak    etiksel   bilinç   ile   hukuksal
cezalandırmalara     maruz    kalmadan,    ancak    yine   benzer    bir   cezalandırma
mekanizması olarak, toplumdan, topluluktan ya da sosyal gruptan dışlanır.


       Sonuç olarak, etik değerlendirme bireylerde gerek profesyonel gerekse
sosyal yaşamlarında bir iç görüş sağlar vereceği kararda bir ön görüş oluşturmasına
neden olur. Tıp gibi bilimsel ve insan yaşamının konu olduğu bilgi üretiminin ve
kararların gerçekleştiği farklı kültür gruplarında bilinen tek gerçeklik olarak “evrensel
etik ilkeler” bağlayıcıdır. Bu bağlamda tıp etkinliğinde, tıbbi araştırmalarda ve insan
sağlığına yönelik çözümlerde yönlendirici olan temel etik anlayış söz konusudur.
Çünkü, ancak bu ilkelerin dikkate alınmasıyla farklı kültür kalıplarında yapılan
çalışmalar “aynı düzeyde” etik standartlara sahip olabilir (Arda, 1992 : 45 -48).




1.7. Etik ve Hekimlik

       Hekimlik mesleği, tek tek hastalarla sürekli olarak genel ve özelin sentezini
gerektirmesi gerekliliğinden, tıp bilimi içerisinde uygulama alanı olan bir sanattır.
Hekimler, insan sağlığını; din, dil, ırk, mezhep gözetmeksizin (Bkz. Hipokrat Yemini
S. 41) bireylerin sadece “insan oldukları” için sağlığını korumakla ve iyileştirmekle
yükümlüdür. Hekim sanatını icra ederken koruyucu ve tedavi edici kararlar da
bireyseldir. Hekimlik mesleğinin bireysel olmasından, karar almada hekimin bilgi


                                                                                      25
birikimi, deneyimi ve içinde bulunduğu toplumun normlarına uyumu mesleğinin bir
parçasıdır.


        Etik, en geniş anlamda, doğru eyleme ilişkin öğretidir. Bu nedenledir ki etik,
yanlış eylemde de bulunabilineceğini, dolayısıyla eyleyenin eylemde bulunurken
çeşitli derecelerde özgür olabileceğini varsayar.


        Bu tanımların ardından, insan sağlığının içinde olan bir meslek olarak
hekimliği neden etiğine gerek duyulduğu tartışılan konular arasındadır.               Bunun
nedeni, tıpta etiğin başlıca konusunun beşeri ilişkilere dayandırılması gelmektedir.
Diğer bir ifadelendirme ile ahlâkî sorgulamanın doğasında hekim ile hasta
arasındaki ilişkinin ahlâkî yönünün, hekimin yaptığı hayati işin her aşamasında kritik
olmasındandır.

        Açıktır ki, hekimin işini insana yakışır biçimde yapabilmesi için sadece teknik
kurallar yeterli değildir ve hekimlik etkinliği, yapılan işin teknik açıdan etkili bir şekilde
gerçekleştirilmesinden ibaret de değildir.       Çünkü hekimlik etkinliği sadece hasta
insanın içinde bulunduğu durumda tedaviye yönelik pragmatik buyruklardan ibaret
değil aynı zamanda hastanın kişi olarak tanınmasını gerektiren ahlâk buyruğunu da
yerine getirmek durumundadır (Tepe, 2000: 35 - 52).

        Her meslekte olduğu gibi hekimlik mesleğinde yapılacak olan eylemlere
ilişkin yol gösterici etik ilkeler vardır (Mc Cullough ve Johnsen, 1991 : 1 - 4). Bu
ilkelerin yol göstericiliği ile hekim sadece etik bir davranış sergilemekle kalmaz, aynı
zamanda toplumda kabul gören genel yaklaşım biçimlerinden dolayı eylemlerini
yasalar karşısında da savunabilir kılar.


        Etik ilkelerin tıp bilimi içerisinde nasıl kullanılması gerektiğine dair
çalışmaların isimlerinden, Amerika’lı tıbbi etikçiler Tom L. Beauchamp ve James F.
Childress'ın çabaları tıp etiği konusunda hekimlere yol gösterici olmuştur
(Beauchamp ve Childress 1994 : 17 - 19).                Biyomedikal Etiğin İlkeleri isimli
kitaplarında Beauchamps ve Childress tıp alanında etik teorinin ilkelerini açıklamış
ve öncelikli bir ağırlıklandırma ve sıralama izin vermeden bir temel ile oluşturarak
kendilerinin "bileşik kuram-kompozit teori" olarak adlandırdıkları bir kuramı
önermişlerdir.




                                                                                           26
Karar verme sürecinde karışıklık ve açmazların hekimleri sorguladığı             /
zorladığı noktalarda teori her zaman belirgin özelliklerin genel geçer doğrular
olduğuna ilişkin bir çerçeveye dayanır. Beauchamp ve Childress herhangi bir etik
ilkenin bir ötekine karşı üstünlüğü olmadığını; durumların / olayların koşullarına göre,
bu ilkelerden herhangi birinin seçileceği ya da feda edilebileceğini ileri sürerler. Bu
bağlamda ilkeleri sınırlandırarak, bazı ilkeleri "Temel ilke" olarak adlandırırlar. Bu
dört temel ilke şunlardır:


    1. Yarar sağlama ilkesi,
    2. Zarar vermeme ilkesi,
    3. Özerkliğe saygı ilkesi,
    4. Adalet ilkesi (Aydın ve Ersoy, 1995: 48 - 52).

         Biyoetik konusundaki son dönem yayınlara bakıldığında da, sürekli olarak
dört ilkenin yinelendiği, etik ilke ve kuramların yansız bir biçimde açıklandığı,
okuyucuya bunların hepsini mi seçmeleri yoksa bunlardan birini mi seçmeleri
konusunda bir açıklama yapılmadığı görülür.           Ancak bilinen bir gerçeklik olarak
bahsi geçen ilkelerin uluslararası sağlık kuruluşlarının etik kodlarında yer aldığıdır.


         Çalışmanın başından bu yana aktarılan “ahlâk”, “etik”, “işletme etiği”, “tıp
etiği” ve son olarak “hekimlik etiği” kavramlarının sonucunda anlatılmak istenen, her
meslekte olması gereken kurallar bütünü olan etik yapının topluma hizmet eden her
kuruluşça işlenip uygulanmasıdır.        Çünkü etik değerlendirme yaptıkları işlerde
bireylere bir iç görüş sağlar, olayları algılamalarına yardımcı olur ve öngörüşe zemin
hazırlar.

         Üzerinde durulan ve örnek teşkil eden hekimlik mesleği, etik kuralların bir
bütün olarak akademilerden başlayarak bireylere aşılandığı ve zamanla bir kişilik
özelliği olarak benimsendiği davranış kalıplarıdır.




1.8. Sivil Toplum Kuruluşları ve Etik

         Sivil Toplum, ilk olarak ülkemizde 1970’lerde literatürde kendisini gösteren,
 özüne      inildiğinde   Jean-Jacques   Rousseau’dan       Hegel’e   oradan    Marx’ın



                                                                                      27
yazınlarında var olan bir oluşum olarak karşımıza çıkar. Peki, nedir sivil toplum
kuruluşu ya da kısaca STK?


       Prof. Dr. Belge’ye göre STK, devletin doğrudan müdahale edemediği alan
ve durumlarda, yurttaşların işlerini kendilerince ilişkilerini yönettikleri toplumsal bir
alandır (http://stk.bilgi.edu.tr/docs/belge_std_1.pdf).         Yine bir STK (Tarih Vakfı)
Genel Sekreterine göre ise de; STK’lar bir ülkede yurttaşların ortak ilgi, ortak çıkar,
ortak özlemleri için devlet dışında yanyana gelerek kendi entelektüel ve maddi
potansiyellerini    birleştirdikleri,    çaba   gösterdikleri   katılım   biçimlerine   denir
(http://www.ntvmsnbc.com/news/142991.asp).


       Menşeyi toplum olan STK’ların bu çalışma ile ilişkili olarak ahlâk ve etik
kavramını da içerdiği gerçeği kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkar.

       Bir STK her ne amaçla kurulmuşsa, toplum ihtiyaçları doğrultusunda
Devlet’in yetişemediği ya da o alanda ihtiyacı karşılayamadığı durumlarda var olur.
Bir başka ifade ile STK’lar çok çeşitli amaçlarla kurulur ve amaçları toplumda var
olan bir grubu temsil etmektir.


       STK’ların varlığının Demokrasi’nin genel ve şart unsurlarından biri olduğuna
dayandırılma eğilimi vardır.            STK’lar toplumdaki grup ya da zümreleri temsil
ederler ve bu temsilin hukuki boyutu ve kimi zaman devlet üzerinde yaptırımları
vardır.


       Sosyolojik perspektif çerçevesinde, bilinen bir gerçeklik olarak, toplumlara
bakmanın birçok çeşidi olduğu ve bu bakışların hiçbiri ile STK’ların ele
alınamayacağıdır.      Bunun nedeni STK’lar başlı başına toplumun takendisidir.
Dolayısıyla STK’ların kendilerine, üyelerine, topluma, devlete ve evrensel olarak
insanlığa hizmet etmek gibi dertleri vardır. Şüphesiz ki bu dert ediniş, hukuksuz,
ahlâk kuralları ve etiksel bir düşünüş dışında olamaz.


       STK’lar başlı başına birer işletme olup tüzel kişilikleri vardır. Çalışmanın
örneği olan Türk Kardiyoloji Derneği yapısında da bahsedileceği üzere, STK’lar
üyelerinin amaçları doğrultusunda ortak bir payda oluşturarak çalışmalar yaparlar.
Bu ortaklık tarafların birbirine üstünlüğünü, çıkar ilişkisini veya kendi amaçları
doğrultusunda kullanmayı taşımayacak bir dayanışmayı içermelidir. Oluşacak bu



                                                                                           28
ortaklık ve dayanışma sivil toplum kültürünü geliştirmeli, STK’ların bağlı
 bulundukları topluma, ahlak, etik ve hukuk sitemine bağlı kalınarak “ortak iyi”yi
 yakalayabilecek bir çalışma yapısını geliştirerek ortaya koymalıdır.


         STK’lar daha önce de ifade edildiği gibi, toplum ve bileşenlerinin ortak
 çıkarlarını gözeterek “örnek” teşkil etmelidir. Bu bağlamda STK’lar etik kaygılara
 bağlı olarak ve bu kaygılarla çalışmalarını gerçekleştirirler.


        STK’lar kuruluş amaçları, misyon ve vizyon oluşturmalarında oluşumlarının
 yapısına uygun değerler geliştirirler. Bunlar değerler:


    o   Yurtseverlik, doğaseverlik, insan severlik.
    o   Bağımsızlık

    o   Karsızlık
    o   Çıkar gözetmeme

    o   Gönüllülük
    o   Tüzel kişilik

    olarak tanımlanabilir.


        STK’lar ortak ilgi alanında çalışmalar yapabilirler. Bir başka ifadelendirme
ile; benzer ya da aynı konularda farklı amaçlar gözeten STK’lar kurulabilir. Bu
bağlamda, STK’ların aralarında bir koordinasyon ve ortak eylem planları
oluşturulabilir.    Dolayısıyla, aşağıdaki maddeler benzer ya da farklı amaçlarla
kurulmuş STK’ların ortak amaçlarla topluma hizmet etmelerini olanaklı kılar.

        Aynı ilgi alanına yönelmiş STK‘lar arası ilişkilerde;


    o   İş birliğinde verimi düşürmeyen, iktidar mücadelesine yol açmayan
        yapılanma,
    o   Enformasyonu paylaşmak,
    o   Görüşlerin çeşitliliğine saygı göstermek,
    o   Hem seçici, hem de yarışmacı olmamak.
    o   Sivil yapının tekelleşmesini engellemek, tekelleşme yerine, konular
        ölçeğinde güç birliği, ortaklık ve dayanışma kültürünün geliştirilmesini
        sağlamak.


                                                                                  29
Farklı ilgi alanlarında olanlar dâhil, tüm STK’larla ortak ilişkilerde ise;


   o   Açıklık, şeffaflık, iyi niyet içinde olmak,
   o   Her türlü çıkar ilişkisinin dışında olmak,
   o   Konuşma ve yazışma adâbına uymak,
   o   Kanıtsız, karalama kampanyasına girmemek, kendini güçlendirmek veya
       başkasını zayıflatmak için yalan haber yaymamak,
   o   Eşitlerin birliğinden oluşan katılımcı sahayı paylaştığının bilincinde olmak,
   o   İş birliğine açık olmak, birlikte üstlenilen sorumluluğu paylaşmak,
   o   Enformasyonun serbest ve doğru zamanda akışını ve paylaşımını
       sağlamak,
   o   Kaynakların israfının önlenmesini sağlamak,
   o   İzinsiz kuruluş adı kullanmamak,
   o   Ulusal ve Uluslararası kaynakların fon sağlamaktaki amacını araştırmak,
   o   Birbirleriyle olan ilişkilerde bu ortak değerler ile ilkeleri ve katılımcı ortak
       sahayı paylaşırken ilkeli birlikteliği kabul etmek.
   o   İşbirliğinde etik kurallara uymayan STK’lara yönelik olarak, savunma hakları
       saklı kalmak kaydıyla yapılması gerekenler;
   o   A) Ayıplama,                     B) Dışlama,


olanaklarına başvurulur (http://www.siviltoplum/siviltoplum-etik.htm).


       STK’ların yukarıda bahsedilen değeri, benzer ve farklı amaçtaki kuruluşlar
arasında      oluşturulan   maddelerde       görüldüğü   gibi,   toplum   çıkarlarına   ters
düşmeyecek ve gönüllülük esasına dayalı değerler ve bu değerlerle bağlantılı karar
mekanizmalarının oluşumu söz konusudur.              Bu maddeler, daha önce de ifade
edildiği üzere, toplumum değer yargılarından, hukukundan, ahlak uygulamaları ve
yaptırımlarından son olarak da etikten ayrı tutulamaz.


       Çalışmanın ilk bölümünde açıklanan ahlak, etik, işletme etiği, yönetimde
etik, tıp etiği, etik kodlar, hekimlik etiği, STK ve etik kavramları ikinci bölümde
anlatılacak     olan    Türk   Kardiyoloji    Derneği    çalışma    ve    uygulamalarında
örneklendirilecektir.




                                                                                          30
Çalışmanın örneği olarak, ulusal ve uluslararası ortak kuruluşlarla işbirliği
içinde çalışmalar yürüten Türk Kardiyoloji Derneği, örnek bir Sivil Toplum Kuruluşu
olarak topluma hizmet eden tüzel kişilikli bir işletmedir. Açıklandığı üzere ikinci
bölümde Türk Kardiyoloji Derneği’nin yapısı ve tıpta bilimsel uzmanlık derneği olma
kimliği ile etik çalışmaları aktarılacaktır.




                                                                                   31
Bölüm II : TKD’de Etik




2.1. Türk Kardiyoloji Derneği (TKD)


        Yasal    tanımıyla     dernek;     “kazanç,     paylaşma   dışında   kanunlarla
yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere en az (7) yedi
gerçek veya tüzel kişinin bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle
oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları”dır
(http://www.dernekler.gov.tr/_Dernekler/Web/Gozlem2.aspx?sayfaNo=79).


        Türk Kardiyoloji Derneği, sivil toplum örgütü olarak, istatistikî sonuçlara
dayandırılan verilere göre diğer hastalıklara nazaran ülkemizde açık en yaygın
sağlık sorunu ve kayıplarının yaşandığı kardiyoloji alanında, ülkemizde fiilî olarak
görev yapan kardiyologlar ve Türk halkı başta olmak üzere, alanında bilimsel
çalışmalar organize eden, aynı zamanda benzer çalışmalara destek veren ve halk
sağlığını bilinçlendirici uygulamalar üreten bir bilimsel uzmanlık derneğidir.

        Türk Kardiyoloji Derneği’nin ana hedefi; toplumsal ve mesleki eğitimi,
araştırmaları destekleyerek Türk halkının kalp - damar sağlığını korumaktır
(http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=136).

        TKD’nin çalışma amaçları ise, TKD Tüzüğüne göre aşağıdaki gibi
sıralanmaktadır:


    o   Kardiyovasküler alanda yapılan araştırma, çalışma ve gelişmeleri izlemek,
        teşvik etmek, desteklemek
    o   Kalp ve damar hastalıklarına ilişkin mediko-sosyal çalışmalarda bulunmak
    o   Eğitici ve öğretici toplantılar düzenlemek
    o   Bu çalışmalar için vakıf ve müesseseler kurmak
    o   Dış ülkelerde bu konularda çalışan bilimsel kuruluşlarla işbirliği yapmak.


(Bkz. Ek 3, TKD Tüzüğü Md. 4)




                                                                                     32
2.2. Türk Kardiyoloji Derneği Tarihi


           Türk Kardiyoloji Derneği, kuruculuğunu 27 Kardiyolog hekimin üstlendiği
gayri ticari bir işletme olarak 21 Mayıs 1963 günü İstanbul Postası gazetesinde
yayınlanan basın haberi ile resmen kurulmuştur.


           1980      yılında      Bakanlar   Kurulu’nca   kararlaştırılıp   Cumhurbaşkanı’nca
onaylanması sonucunda, Resmi gazetede ilan edildiği üzere kamu yararına çalışan
derneklerden biri olmuştur.


           1963’de TKD kurulmuş, 1976, 1984, 1988, 1994,1997, 1998 ve en son 2002
yılında, 31 Aralık 2002 yılında Ekonomi Gazetesinde ilan edildiği üzere, TKD
Tüzüğü son şeklini almıştır (Bkz. Ek 3 TKD Tüzüğü).


           TKD Yönetim Kurulu Başkanlığında 1963’den bu yana mükerrer seçilen
başkanlar dahil toplamda 5 başkan görev almıştır.


           2004 yılında Türk Kardiyoloji Derneği Yeterlilik Kurulu6 (TKYK)’nun ilk Genel
Kurulu toplanarak ilk yönergeyi kabul etmiş ve bu kurulun başına 4 yıl süre ile görev
yapacak bir Başkan ve bir Genel Sekreter seçilmiştir. TKYK, ilk Yeterlilik sınavını
2005 yılında yapmıştır.


           Türk Kardiyoloji Derneği’nin tarihçesinde yer alan Uluslararası başarıları ise;


       o    2005      Haziran’ında     Lüksemburg’da      toplanan     Avrupa   Kalp   Sağlığı
            Konferansı’na katılan TKD, 29 Haziran 2005’te Sağlık Bakanlığı ile birlikte
            “Lüksemburg Bildirgesi”ni imzalamıştır.


       o    Türkiye henüz Avrupa Birliği’ne tam üye olmadığı halde, TKD, Lüksemburg
            Bildirgesi doğrultusunda ESC (Europen Society of Cardiology) ve EHN
            (Europen Heart Network) işbirliği ile hazırlanan 4 yıllık Avrupa Kalp Sağlığı
            Programı’nın (Euro Heart Projesi), katılabileceği tüm alt projelerine katılmak



6
    http://www.tkd.org.tr/tkyk/


                                                                                           33
üzere proje dosyalarını tamamlayıp göndermiş ve tüm dosyaları kabul
       edilmiştir.


   o   2005 yılında yapılan Ulusal Kardiyoloji Kongresinde EBAC akreditasyonu
       alan TKD, halen sürekli tıp eğitimi konusunda kapsamlı programlar
       oluşturup, uygulamaktadır.


olarak sıralanmaktadır (http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=137).


       TKD’nin bir nasıl bir işletme olduğunun üzerinde durulduğu ve tarihinin
açıklandığı bölümün ardından tıp eğitimi alanında organizatör kimliğini koruyan
kardiyoloji alanında bilimsel uzmanlık derneği sıfatıyla ülkemizde tek olarak işleyişini
sürdüren örgütün; organizasyon yapısının, alt birimleri ve işlevlerinin şema halinde
gösterildiği “TKD Organizaston Şemasi” ile ilgili ikinci bölüme geçilecektir.




                                                                                     34
2.2.1. Bir Organizasyon Olarak TKD (Organizasyon Şeması)




                                                           35
Koslowski (Tepe, 2000 : 42)’nin penceresinden poietik çerçevede hekimliğin
hem sanat hem de bilim olduğunu savunarak; insana sağlığını yeniden kazandırmak
amacıyla insan üzerinde gerçekleştirilen üretici bir etkinlik olarak tanımladığı
hekimliğin ve bir uzmanlık alanı olarak kardiyolojinin sivil toplum örgütü nosyonu ile
harmanlayan TKD çatısında inceleneceği 3. bölümde “etik” kavramının örgüt içindeki
işlenişi ele alınacaktır.




2.3. TKD’de Etik

        Temel olarak, TKD organizasyon şemasından da görüldüğü üzere, TKD
Yönetim unsurları ve üyelerinden istenen tıp alanında kardiyoloji’nin ülkemizde
sürekli gelişimine destek olacak çalışmalar yapmaktır.


        Her işletmede olduğu gibi, gayri ticari bir işletme olan TKD, işleyişte Bölüm
I’de vurgulanmış ana tema “Etik” üzerinde çalışmalar yapmakta, hatta konunun
hassasiyetinin önemini ve değerlendirilmesini organizasyonun içinde bir alt birim
oluşturarak “Etik Kurulu”na bırakmaktadır.


        Bu bağlamda, TKD’nin etik kavramının hassasiyet odaklanmasının Sağlıkta
Kalite İyileştirme Derneği ön koşulları ile bağdaştıracak olursak, aşağıdaki
maddelerin TKD isleyişinde ve dolayısıyla etik kurul çalışmalarında temel kavram
olarak benimsenip uygulandığı göze çarpmaktadır.

        Bu bağlamda, TKD’nin ilişkili olduğu kurumlardan biri olarak, Sağlıkta Kalite
İyileştirme Derneği kurallarının TKD iç isleyişinde teorik olarak nasıl sindirildiği
özetlenecek, daha sonra TKD Etik kurulu çalışmaları mercek altına alınacaktır.

    o   Hukukun Üstünlüğü; başta Anayasa ve Dernekler Kanunu olmak üzere TKD
        tüzüğünün işleyişte uygulanması, TKD ilgi alanındaki konularda var
        olabilecek hukuki boşlukların giderilmesine öncelik tanımak,

    o   Hasta güvenliğine odaklılık; sağlıkta kalitenin hasta güvenliği olduğu bilinci
        ile, kurumsal bir dernek olarak, hekimleri bilinçlendirici çalışmalara önderlik
        etmek,




                                                                                    36
o   Açıklık ve şeffaflık; TKD’nin ulusal ve uluslararası faaliyetlerinin üyeler ve
       kamu ile paylaşılması, tüm üyelerin faaliyetlerde aktif olarak görev almasını
       teşvik edici uygulamalarda yönlendirici olması,

   o   Güvenilirlik ve gizlilik; kişilerin ve / veya kurumların sahip olduğu mahrem
       bilgileri   ilgili   kişi   ve   kurumların   izni   olmadan   üçüncü    şahıslarla
       paylaşılmaması,

   o   Hesap verebilirlik; üyelerden gelebilecek bilgi isteği ve / veya dernek
       faaliyetleri konusunda kamudan gelebilecek soruları açık olarak cevaplamak,
       üyelerin yaptığı çalışmalarla ilgili olarak yönetim gerekli gördüğü takdirde söz
       konusu çalışmaları deklare etmek,

   o   İşbirliği ve çıkar çatışmaları; TKD’nin bağımsız bir kuruluş olduğu göz önüne
       alınarak, herhangi bir politik, ekonomik veya sosyal çevre, ekip veya baskı
       grubu ile ilişki söz konusu olamaz. Derneğin herhangi bir başka kuruluşla
       ilişkilerini belirleyen tek parametre, yapılan aktivitelerle ilgili işbirlikleridir.
       Sağlık sektörü ile ilgili tüm kuruluşla, kardiyoloji alanı ile ilişkili bilimsel
       çalışma yapan kurumlarla işbirliği yapabilir.

   o   Finansal ilişkiler; TKD kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak, mali destek
       aldığı kurumları ve sponsorlukları kamuya duyurur. Ayrıca, kamuya olan
       sorumluluğunun bir yansıması olarak, yaptığı tüm aktivitelerde en yüksek
       kaliteyi yakalamak için optimum harcama bütçesi kullanmaya çaba gösterir
       ve tüm üyelerinin de bu yaklaşım içinde olmasını bekler.


       Başlıkları ile yönetim kademeleri, alt birimleri ve üyelerinde, teori ve
uygulamada tahlil edilmiş ve sindirilmiştir.


       İşleyişte, temel olarak, “Etik Kurul”dan beklenen, kardiyologlara etik
anlayışını vurgulamak ve kardiyologların çalışmalarında danışabilecekleri bir kılavuz
hazırlamaktır.


       Bu kılavuz, aşağıdaki ana baslıkları TKD Etik Kurulu çalışmalarını
özetlemektedir. Aşağıda yer alan konu başlıklarına bu çalışma boyunca değinilecek
ve baslıkların “TKD ve Etik” bakış acısıyla nasıl eylemlendirildiği açıklanacaktır.




                                                                                        37
I.   Resmi ve özel sağlık kuruluşlarının hekim ve hastalarla ilişkilerinde ve
         meslek kararlarında etik,
    II. Hekimler arası ilişkilerde etik,
    III. Bilimsel yayınlar ve araştırmalarda etik,
    IV. Medya ve etik,
    V. Hekimler ve sanayi kuruluşları arasında etik,
    VI. Alternatif tip yöntemleri ve etik.


         Yukarıdaki vurgulanan maddelerden anlaşılacağı üzere, TKD Etik Kurulu,
kardiyolog ve ilgili meslek grubu üyeleri hastalarının sağlığı ve bakımını, kendi ilgi
duydukları konuların önünde tutmak, önceliği hasta sağlığı ve iyileştirilmesine
vermek durumundadır.

         Bahsi geçen açıklamaların yer aldığı TKD’de Etik ana başlığının altında
önümüzdeki alt başlıklarda sırasıyla; TKD Etik Kurulu çalışmalarının ve kararlarının
açıklanacağı, kurumlar ve kişiler arası etik anlayışı aktarılacaktır.




2.4. TKD’nin Üyelerine ve İlişki İçinde Olduğu İşletmelere Karşı Etik Anlayışı

         TKD ve TKD Etik Kurul çalışmaları önceki bölümlerde de açıklandığı üzere,
“üyelerinin bilimsel çalışmalarında uygulamaları gereken kurumsal etik kuralların
uygulanmasına ışık tutmak”tır (TKD Basılmamış Etik Kurul Raporları, 8 - 9).

         Bu bağlamda TKD, kamu ve özel hastanelerde görev yapan üyelerinin hekim
ve hasta ilişkilerinde aldığı kararlarında öngördüğü mevzular arasında; iş ahlâkı,
hekim sorumlulukları ve hastane etik kurullarının işleyiş sorunları gibi öncelikli
olması gereken hadiseleri ele alır.

         Hastaneler, bağımsız birer işletme olarak; topluma hizmet etmek, varlığını
sürdürmek ve kâr elde etmek gibi amaçları olan kuruluşlardır. Söz konusu amaçlar
uygulama esnasında deontolojik kurallar çerçevesinde yapılmalıdır. Bilindiği gibi,
hastanelerde üreticiler hekim ve yardımcı sağlık personeli, tüketiciler ise hasta ve
yakınlarıdır.




                                                                                   38
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama
Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama

Más contenido relacionado

Similar a Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama

Mustafa Değerli - 2007 - Bir iş fikri: Organizasyonel Etik Akreditasyonu (ORE...
Mustafa Değerli - 2007 - Bir iş fikri: Organizasyonel Etik Akreditasyonu (ORE...Mustafa Değerli - 2007 - Bir iş fikri: Organizasyonel Etik Akreditasyonu (ORE...
Mustafa Değerli - 2007 - Bir iş fikri: Organizasyonel Etik Akreditasyonu (ORE...Dr. Mustafa Değerli
 
Üniversite Kütüphaneciliğinin Etik Boyutu / Ethical Dimension of Academic Lib...
Üniversite Kütüphaneciliğinin Etik Boyutu / Ethical Dimension of Academic Lib...Üniversite Kütüphaneciliğinin Etik Boyutu / Ethical Dimension of Academic Lib...
Üniversite Kütüphaneciliğinin Etik Boyutu / Ethical Dimension of Academic Lib...Selma Aslan
 
H.TEZCAN UYSAL - KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK MODEL ...
H.TEZCAN UYSAL - KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK MODEL ...H.TEZCAN UYSAL - KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK MODEL ...
H.TEZCAN UYSAL - KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK MODEL ...H.Tezcan Uysal
 
Araştırmayontemleriunalaydersnotlari
AraştırmayontemleriunalaydersnotlariAraştırmayontemleriunalaydersnotlari
AraştırmayontemleriunalaydersnotlariSevinç Berrin Arslan
 
Bütünleşik ahp topsis-vikor uygulaması
Bütünleşik ahp topsis-vikor uygulamasıBütünleşik ahp topsis-vikor uygulaması
Bütünleşik ahp topsis-vikor uygulamasıAhmet S.
 
Isl201 u işletmelerde sorumluluk
Isl201 u işletmelerde sorumlulukIsl201 u işletmelerde sorumluluk
Isl201 u işletmelerde sorumlulukhaticei
 
Kurumsal itibar-ynetimi-ve-bir-uygulama-corporate-repautation-management-and-...
Kurumsal itibar-ynetimi-ve-bir-uygulama-corporate-repautation-management-and-...Kurumsal itibar-ynetimi-ve-bir-uygulama-corporate-repautation-management-and-...
Kurumsal itibar-ynetimi-ve-bir-uygulama-corporate-repautation-management-and-...Ümit İsmailoğlu
 
Etik Kurul Çeşitleri ve Görevleri
Etik Kurul Çeşitleri ve GörevleriEtik Kurul Çeşitleri ve Görevleri
Etik Kurul Çeşitleri ve GörevleriLevent Sabah
 
Yeraltı Araştırmalarında Mühendislik ve Etik
Yeraltı Araştırmalarında Mühendislik ve EtikYeraltı Araştırmalarında Mühendislik ve Etik
Yeraltı Araştırmalarında Mühendislik ve EtikAli Osman Öncel
 
07 i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci
07   i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci07   i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci
07 i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreciSerdal KOÇİYİT
 
Bilişim etiği ve öğretimi 12
Bilişim etiği ve öğretimi 12Bilişim etiği ve öğretimi 12
Bilişim etiği ve öğretimi 12deubotetijenakada
 
Bilişim Etiği ve Öğretimi
Bilişim Etiği ve ÖğretimiBilişim Etiği ve Öğretimi
Bilişim Etiği ve ÖğretimiEmre Aydın
 

Similar a Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama (20)

Mustafa Değerli - 2007 - Bir iş fikri: Organizasyonel Etik Akreditasyonu (ORE...
Mustafa Değerli - 2007 - Bir iş fikri: Organizasyonel Etik Akreditasyonu (ORE...Mustafa Değerli - 2007 - Bir iş fikri: Organizasyonel Etik Akreditasyonu (ORE...
Mustafa Değerli - 2007 - Bir iş fikri: Organizasyonel Etik Akreditasyonu (ORE...
 
Üniversite Kütüphaneciliğinin Etik Boyutu / Ethical Dimension of Academic Lib...
Üniversite Kütüphaneciliğinin Etik Boyutu / Ethical Dimension of Academic Lib...Üniversite Kütüphaneciliğinin Etik Boyutu / Ethical Dimension of Academic Lib...
Üniversite Kütüphaneciliğinin Etik Boyutu / Ethical Dimension of Academic Lib...
 
H.TEZCAN UYSAL - KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK MODEL ...
H.TEZCAN UYSAL - KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK MODEL ...H.TEZCAN UYSAL - KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK MODEL ...
H.TEZCAN UYSAL - KONUT YAPI KOOPERATİFLERİNDE GÜVEN İLİŞKİSİNE YÖNELİK MODEL ...
 
Araştırmayontemleriunalaydersnotlari
AraştırmayontemleriunalaydersnotlariAraştırmayontemleriunalaydersnotlari
Araştırmayontemleriunalaydersnotlari
 
Bütünleşik ahp topsis-vikor uygulaması
Bütünleşik ahp topsis-vikor uygulamasıBütünleşik ahp topsis-vikor uygulaması
Bütünleşik ahp topsis-vikor uygulaması
 
Isl201 u işletmelerde sorumluluk
Isl201 u işletmelerde sorumlulukIsl201 u işletmelerde sorumluluk
Isl201 u işletmelerde sorumluluk
 
Kurumsal itibar-ynetimi-ve-bir-uygulama-corporate-repautation-management-and-...
Kurumsal itibar-ynetimi-ve-bir-uygulama-corporate-repautation-management-and-...Kurumsal itibar-ynetimi-ve-bir-uygulama-corporate-repautation-management-and-...
Kurumsal itibar-ynetimi-ve-bir-uygulama-corporate-repautation-management-and-...
 
İş Etiği | Business Ethics
İş Etiği | Business Ethicsİş Etiği | Business Ethics
İş Etiği | Business Ethics
 
Etikkk
EtikkkEtikkk
Etikkk
 
İşletmelerde Etik
İşletmelerde Etikİşletmelerde Etik
İşletmelerde Etik
 
Etik Kurul Çeşitleri ve Görevleri
Etik Kurul Çeşitleri ve GörevleriEtik Kurul Çeşitleri ve Görevleri
Etik Kurul Çeşitleri ve Görevleri
 
Etige giris
Etige girisEtige giris
Etige giris
 
Yeraltı Araştırmalarında Mühendislik ve Etik
Yeraltı Araştırmalarında Mühendislik ve EtikYeraltı Araştırmalarında Mühendislik ve Etik
Yeraltı Araştırmalarında Mühendislik ve Etik
 
90 kg00002
90 kg0000290 kg00002
90 kg00002
 
07 i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci
07   i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci07   i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci
07 i̇şletmelerde öğrenen organizasyon süreci
 
Etik nedir
Etik nedirEtik nedir
Etik nedir
 
90 kg00016
90 kg0001690 kg00016
90 kg00016
 
işletmelerde etik yönetimi
işletmelerde etik yönetimiişletmelerde etik yönetimi
işletmelerde etik yönetimi
 
Bilişim etiği ve öğretimi 12
Bilişim etiği ve öğretimi 12Bilişim etiği ve öğretimi 12
Bilişim etiği ve öğretimi 12
 
Bilişim Etiği ve Öğretimi
Bilişim Etiği ve ÖğretimiBilişim Etiği ve Öğretimi
Bilişim Etiği ve Öğretimi
 

Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama

  • 1. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İŞLETME FAKÜLTESİ İŞLETME İKTİSADÎ ENSTİTÜSÜ İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI ETİK KAVRAMI VE BİR SİVİL TOPLUM KURULUŞUNUN ETİK ANLAYIŞINA İLİŞKİN BİR UYGULAMA DANIŞMAN: DOÇ. DR. FATİH SEMERCİÖZ HAZIRLAYAN: EVRİM GÖZENER - 772 OCAK 2008 i
  • 2. İşletme Fakültesi İşletme İktisadî Enstitüsü 772 no’lu öğrencilerinden Evrim GÖZENER’in bitirme tezi olarak yaptığı “Etik Kavramı ve Bir Sivil Toplum Kuruluşunun Etik Anlayışına İlişkin Bir Uygulama” başlıklı çalışması, 10.01.2008 tarihinde, değerlendirilerek başarılı bulunmuştur. Danışman: Doç. Dr. Fatih SEMERCİÖZ ii
  • 3. ÖZ Bu çalışma, etik kavramının teorsinin ve kâr amacı gütmeyen bir işletmede uygulanma süreçleri ve model olarak Türk Kardiyoloji Derneği’nin etiksel karar verme ve yaptırım dayanaklarını mercek altına almayı amaçlamaktadır. Günümüzde etik, ahlâk felsefesi içinde önemli yeri olan; işletmelerde karar verme, uygulama, vizyon, misyon ve işletme stratejilerinin her aşamasında var olan başlı başına bir uygulama alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu uygulamalar içinde etik; karar vermeden strateji geliştirme ve eylemlendirmeye, işletme içi analiz, sorun ve avantajlarından, dış çevre fırsat ve tehditlerini tanımaya kadar her aşamada belirleyici bir unsurdur. İşletme kararlarıyla işletme kültürünün içinde yadsınmaz bir parça olan etik, uyumsal yaptırım ve kuralların analiziyle ortaya çıkan, uygulamada sistematiği işletme kültürünün adeta bir parçası olarak görmemizi sağlayan kurallar bütünüdür. Bu çerçevede, ilk olarak ahlâk, etik, işletmeler için etik bilincin önemi ve etiksel karar verme, uygulama ve işletme çıktı aşamalarındaki kavramsal niteliği ve yazında yer alan makale ve çalışmaların incelenerek atıflandırılması söz konusu olacaktır. İkinci aşamada, etik kodların kâr amacı gütmeyen bir işletme örneğinde ne şekilde uygulandığı ve yaptırımlandırıldığı mercek altına alınacaktır. Son olarak, örnek model üzerinden kâr amacı gütmeyen işletme uygulamalarında karşılaşılan çözüm yolları ve çözüme giden karar raporlarını incelenerek etik kodların model işletme üzerindeki etkileri ve hadise çözümlerindeki katkıları ile örneklendirilecektir. iii
  • 4. ÖNSÖZ Bu çalışmanın amacı, etik kavramlarının kâr amacı gütmeyen bir işletme olan Türk Kardiyoloji Derneği yapısı içinde araştırılmasıdır. Kâr amacı güden ve gütmeyen işletmelerde, stratejik varlığın işletme kazanımları, işletmenin saygınlığı ve varlık sebebinin devamlılığını sağlayacağını savunan bu çalışmanın birinci bölümünde, ifade edildiği gibi, etik kodların kavramsal analizi açıklanacaktır. Bilindiği gibi, literatürde etik ve ahlâk kavramı neredeyse özdeş kullanılmakta ancak uygulamada farklılık arz etmektedir. Dolayısıyla, öncelikle bu iki kavramın kargaşalığını çözmek üzerinde durulacak, tümdengelimsel bir yöntemle etik kavramını işletme etiği, tıp bilimi içerisinde etik ve hekimlikte etik bilinç konularıyla harmanlandırılacaktır. Bir sonraki aşamada ise, yazında TKD tüzüğü ve TKD alt birimlerinden olan Etik Kurul yönetmeliği ve uygulamalarının incelenmesi, dirsek temasında olduğu Türk Tabipleri Birliği Kanunu ve Dernekler Kanunu masaya yatırılarak TKD’nin gerek kendi içinde gerekse üyelerine uyguladığı kurallar bütünü ve yaptırımları incelenerek örneklendirilecektir. İfade edildiği gibi; çalışmada, Türk Kardiyoloji Derneği tüzük ve yönetmelikleri, Türk Tabipleri Birliği tüzük ve kuralları ve Dernekler Kanunu’nun etik kavramını teorik ve pratikte içeren maddeleri incelenmiştir. Söz konusu maddelerin Türk Kardiyoloji Derneği çalışmalarındaki fonksiyonları mercek altına alınmıştır. Şüphesiz ki, her işletme günümüz koşullarında verimli olarak sürekliliğini devam ettirebilmek ancak yeni açılımlara uygun davranış modelleri geliştirerek aktörlerin stratejik kararlarıyla hedeflerini hayata geçirebilmektedir. Nedeni, işletmeler ancak öngördükleri stratejik kararların niteliği ile dinamik pazar koşullarında var olabilmektedirler. Şayet, işletme kararlarının etkileşenleri tatminkâr seviyede değilse, işletme ve aktörlerinin öngörülerindeki uygulamalar sınırlı bir çerçevede kalacaktır. Bir başka değişle, bu çerçeveyi genişletmek kararların etik davranışa uygunluğu ve karar verme sürecinin her aşamasında var olması ile mümkün olabilecektir. iv
  • 5. Diğer taraftan, etik kurallar ile işletme misyon ve vizyonu örtüştüğünde karşımıza stratejik düşünen ve hedeflerine ulaşmada ilkeli tavırların eylemlendirildiği ve bu eylemlerin devamlılığının sağlanacağı bir yönetim biçimi karşımıza çıkacaktır. Bu çalışmanın literatürde “etik” konusunda nadir bulunan kaynakların içerisine bir tuğla olarak gireceği umut edilmekte, etik konulu çalışmaların gün geçtikte artacağı öngörüsü ile bilgilerinize sunulacaktır. Evrim GÖZENER Ocak 2008 v
  • 6. TEŞEKKÜR Çalışmamın her aşamasında desteklerini yanımda hissettiğim emekli ilkokul öğretmeni annem Türkay Gözener ve örnek bir bürokrat olan babam Baki Gözener’e; çalışmalarımda profesyonel işletmecilik tecrübesi ve birikimi ile yol gösteren Sayın Ahmet Ünver’e; çalışma hayatı ile birlikte öğrencilik yaşamımı sürdürme çabalarımı göz ardı etmeyerek derslerinde farklı bakış açıları ve danışmanlığında hoşgörüsü ile Sayın Fatih Semerciöz’e teşekkürlerimi sunarım. Vicdanımın sesini dinlemeyi kendi yaşamlarıyla örneklendirerek öğreten annem Türkay Gözener ve babam Baki Gözener’e. Saygılarımla. vi
  • 7. İÇİNDEKİLER ÖZ..............................................................................................................................iv ÖNSÖZ.......................................................................................................................v TEŞEKKÜR...............................................................................................................vii İÇİNDEKİLER...........................................................................................................viii ŞEKİL LİSTESİ...........................................................................................................x TABLO LİSTESİ..........................................................................................................x GİRİŞ..........................................................................................................................1 BÖLÜM I.....................................................................................................................3 Etik ve Etikle İlişkili Kavramlar : Etik - Ahlâk Ayrımı........................................3 1.1. Ahlâk.............................................................................................3 1.2. Etik................................................................................................7 1.3. İşletme Etiği................................................................................10 1.4. Etik Kodların Tanımı ve İçeriği....................................................15 1.5. İşletme Yönetiminde Etik............................................................16 1.6. Tıp Etiği.......................................................................................22 1.7. Etik ve Hekimlik..........................................................................25 1.8. Sivil Toplum Kuruluşları ve Etik..................................................27 BÖLÜM II..................................................................................................................32 TKD’de Etik...................................................................................................32 2.1. Türk Kardiyoloji Derneği (TKD)...................................................32 2.2. Türk Kardiyoloji Derneği Tarihi...................................................33 2.2.1. Bir Organizasyon Olarak TKD (Organizasyon Şeması).........................................................35 2.3. TKD’de Etik.................................................................................36 2.4. TKD’nin Üyelerine ve İlişki İçinde Olduğu İşletmelere Karşı Etik Anlayışı..............................................................................38 2.5. Hekimler Arasındaki İlişkilerde Etik.............................................39 2.5.1. Meslektaşlar Arasında Saygı.......................................41 2.5.2. Mesleki Dayanışma......................................................41 2.5.3. Yetkinlik Dışı Faaliyet Yasağı.......................................42 2.5.4. Odaya Bildirme Yükümlülüğü.......................................42 2.5.5. Konsültasyon................................................................42 vii
  • 8. 2.5.6. Hekim ve Hasta Hekim İlişkileri....................................43 2.5.6.a. Rıza ve “Aydınlatılmış Onam”........................44 2.5.6.b. Yüksek Sağlık Şurası....................................44 2.6. Bilimsel Araştırma ve Yayınlarda Etik.........................................45 2.7. Medya İlişkilerinde Etik...............................................................47 2.8. Hekimler ve Sanayi Kuruluşları Arasında Etik............................50 2.9. Alternatif Tıp Yöntemleri ve Etik.................................................51 2.10. TKD Etik Kurul İncelemelerinin Sonuçları.................................53 2.11. Türk Kardiyoloji Derneği Genel Müdürü (CEO) İle Söyleşi.......55 SONUÇ.....................................................................................................................61 KAYNAKÇA..............................................................................................................63 EKLER......................................................................................................................68 Ek.1. Tıbbı Deontoloji Tüzüğü.......................................................................69 Ek.2. TTB Hekimlik Meslek Etiği Kuralları.....................................................80 Ek.3. Türk Kardiyoloji Derneği Tüzüğü..........................................................91 Ek.4. “Türk Kardiyoloji Derneği Arşivi” Dergisi Yayın Yönetmeliği..............101 Ek.5. Türk Kardiyoloji Derneği’nin Kardiyoloji Uluslararası Yayınları Teşvik Ödül Programı Uygulaması Esasları...........................................................102 Ek.6. Türk Kardiyoloji Derneği Kardiyoloji Araştırma Destek Fonu Yönetmeliği..................................................................................................104 Ek.7. Türk Kardiyoloji Derneği Genç Araştırmacı Teşvik Ödülü Yönetmeliği..................................................................................................107 Ek.8. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi.............................110 viii
  • 9. ŞEKİL LİSTESİ Şekil 1. Ahlâk, Değerler ve Etik Arasındaki İlişkiler...................................................20 TABLO LİSTESİ Tablo 1. Kıyaslanabilir Yönetimsel Değerler.............................................................21 ix
  • 10. “Üstümde yıldızlı gök, içimde ahlâk yasası”. Immanuel Kant
  • 11. Giriş Sivil toplum kuruluş sayılarının gittikçe çoğaldığı günümüzde, gerek ticari gerekse gayri ticari işletme yapılarında hızlı bir değişim yaşanmaktadır. Bu hızlı değişim çerçevesinde sorunlar ve bu sorunların içinde “etik” yer almaktadır. Geçerliliğinin gittikçe önem kazandığı “etik” kavramının gerçekte ne anlam ifade ettiğini bulmak zihinlerde anlam benzerliğine yol açan “etik” ve “ahlâk” kavramlarının tanımlarının yapılması ile mümkün olacaktır. Yaşamın getirdiği dinamik olgular çağımızda bireylerin davranışa ilişkin kaygılarına neden olur. Bu nedenledir ki “yapabilir olma”nın her durumda “yapma”ya izin verip veremeyeceği ya da yapmaya bir gerekçe sağlayıp sağlayamayacağı sıkça sorgulanmaktadır. Etik anlayışının İşletme yönetimi ve kültürüne sindirilmenin öneminin yaşamsal önem kazandığı günümüz yönetim stratejilerinde kimi sektörlerde karşılaşılan etik sorunların artmasının ya da artan sorunların farkına varılmasının bir sonucudur. Özellikle sivil toplum örgütlerinin örnek davranış modeli yansıtması gerekliliğinden, etik ve ahlâk kavramı ön plana çıkmakta hatta hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle gerek ticari gerekse gayri ticari işletmeler için uygulanma ve örgüt kültürüne sindirilme niteliği taşıyan etik, işletmelerin imajlarının belirgin bir göstergesidir. Dolayısıyla, etik konusunda oluşabilecek problemler henüz ortaya çıkmadan yöneticiler problemi engelleyici önlemler almalıdır. Bu da örgüt içinde etik kültürün oluşturulması ile mümkün olacaktır. Bir başka ifade ile, etik işletme yönetimleri için hayatidir ve yöneticiler etik değerleri kurumsallaştırıcı çalışmalarda bulunmalıdır. Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde ahlâk, etik kavramı yanında işletmele etiği, etik kodların tanımı ve içeriği, işletme yönetiminde etik, tıp etiği, etik ve hekimlik, sivil toplum kuruluşları ve etik başlıkları irdelenecektir. Ahlâk ve etik kavramının tanımı ve amlamlaştırılması üzerine yapılan araştırmalarda görüldüğü üzere, aslında birbiri için geçmiş olan ahlâk ve etik kavramı tanımlanacak, aralarındaki farklılık mercek altına alınacaktır. 1
  • 12. Çalışmanın örneğinin sunulduğu ikinci bölümde, içinde bulunduğu sektörde ulusal ve uluslararası arenada kâr amacı gütmeyen bir örgüt olan ve yönetimde etik değerlerin öneminin vurgulanması bilinci ile işleyişteki planlama, organize etme, yürütme, kontrol ve tüm bu fonksiyonların içinde yer alan koordinasyona etiksel davranışı sindiren Türk Kardiyoloji Derneği’nin etiğe bakışı ve etik konusundaki çalışmaları dillendirilecektir. Şüphesiz ki, işletme fonksiyonları içinde etik kavramını sindirmek başlı başına bir iştir ve üretimdeki hızı etkileyebilir. Ancak yine bilindiği üzere, gerek ticari gerekse gayrı ticari işletmeler için kurumsallaşmış etik değerlerden oluşan bir savunma mekanizması işletmenin sektör içinde duruşunu, vizyonunu ve sürekliliğini sağlar. Özetle; bu çalışmada, başta “etik” ve “ahlâk” kavramı olmak üzere, günümüz işletme uygulamalarında yürütülen etik kavramı mercek altına alınarak yaklaşık 50 senelik bir geçmişe sahip olan gayri ticari bir kuruluş örneklendirilecektir. Ancak, örnek işletmenin etik bilincin kuruluş aşamasında nasıl ifadelendirildiği yer alamayacak güncel çalışmaları ve kurumsallaşmış etik kültürüne değinilecektir. 2
  • 13. Bölüm I Etik ve Etikle İlişkili Kavramlar : Etik - Ahlâk Ayrımı Etik ve etiksel bakışı inceleyen bu çalışmanın ilk bölümünde; ilk olarak, etik ve ahlâk kavram kargaşasının sınırları çizilecek, daha sonra etik kavramı netleştirilerek işletme etiği kavramına değinilecektir. 1.1.Ahlâk "İnsan, ihtiyaçlarını bir çok yoldan karşılayabilir; onların neler olacağını ahlâk belirler" (Kantar, 2006 : İç Kapak). Çalışmanın olgunlaşması için yapılan gerek Türkçe gerekse İngilizce yayın taramalarında görüldüğü üzere “etik” ve “ahlâk” neredeyse aynı anlamı yüklenen hatta birbirinin yerine kullanılan iki ayrı kavram olduğu anlaşılmıştır. Etik ve ahlâk, birbirinden farklı anlamları taşıyor olmasına rağmen, bu çalışmada ahlâkı etikten ayırmak yerine aralarındaki farklılık üzerinde durmak gerekliliği sonucu doğmuştur. Ahlâk, bir sosyal bilim dalı olarak toplum içerisinde oluşturulmuş örf ve adetlerin, değer yargılarının, normların ve kuralların oluşturduğu sistemin bütününü inceler. Bu sistem; bireyin, grubun ya da tüm toplumun doğru ve yanlış davranışlarını belirlemekte ve yönlendirmektedir (Aktan, 2001 : 92 - 93). Başka bir anlatımla ahlâk; bir kişinin, bir grubun, bir halkın, bir toplumsal sınıfın, bir ulusun, bir kültür çevresinin belli bir tarihsel dönemde yaşamına giren ve eylemlerini yönlendiren, inanç, değer, norm, buyruk, yasak ve tasarımlar toplulugu ve ağidir (Özlem, 2004 : 14 - 15). Ahlâktan belli bir grupta, belirli bir zamanda geçerli olan değer yargıları sistemi, “iyidir”, “kötüdür”, anlaşılır. Meslek Ahlâkı bağlamındaki ahlâk’tan kastedilen, belirli bir meslekte - özellikle doğrudan doğruya insanla ilgili bir meslekte-, uyulması gereken davranış kuralları anlaşılır. Bu kurallara da dünyanın neresinde olunursa olunsun (belirli bir çevreye bağlı olmaksızın), bu mesleği yapan herkesin uyması istenir (Kuçuardi 1997 : 32). 3
  • 14. İş hayatında “ahlâk” kavramı yerine “etik”, meslek etik ilkeleri veya kuralları terimleri ile kullanılır. Etik, yasalar ile ilişkili olup, ahlâk ilkelerine ve toplum kurallarına dayanan hukuk ile doğrudan bağlantılıdır. Yasalar ahlâk ve toplum kurallarına dayandığından, etik ilkelerle toplum kuralları kısmen örtüşür. Adalet, ödev, yükümlülük, hak gibi kavramlar hem ahlâk hem de hukuk alanında yer alır. Hukuk, temelde toplumsal yaşam kurallarının, insan yaşamının kutsallığının, bireysel bütünlüğün ve dokunulmazlığın, mülkiyetin siyasal yetkinin tecavüzüne karşı korunmasını içerir (Davran, 2000 : 139 - 152). Etik davranış, yalnızca yasal sorumluluklarla ilgili değildir. Yasal açıdan suç olmayan bir konu etik olmayabilir. Etik bir konu da yasalarda yer almayabilir. Bu nedenle etik, bir kavram ve anlayış çerçevesinde ele alınarak uluslararası hukukta ve Birlesmis Milletlerde de yer alir (www. tihv.org.tr). “Etik” yunanca “ethos”, “moral” ise Latince “mos” kelimesinden gelir. Dil bilimi yaklaşımına göre, “ethos” ile “mos” arasında bir fark bulunmamakta ancak işleyişte farklı ifadelere atıf yapmaktadır. Ahlâk’ın sınırları çizilmiş bir sosyal yapıda, iyi ve kötü sayılan davranış modelleri olduğu anlaşılır. Böylece ahlâk, davranış modellerine yönelik farklı değer yargılarının1 bütünü olarak karşımıza çıkar. Başka bir ifadelendirilme ile “ahlâk, bireylerin birbirleri veya dış çevre ile oluşan ilişkilerinde kendilerinden “yapmaları istenen” davranışlarla “toplum düzenini sağlayan bir kurallar ve normlar bütününü oluşturur” tanımı ile ahlâkın toplumsal bir olgu olduğu ifadelendirilmiştir. (http:// www.tspakb.org.tr/toplantilar/paneller/etik/stansal.htm) Her toplumun kendine özgü bir ahlâk anlayışı vardır, bu anlayış kültür, etnik yapı, anane ve zaman gibi birçok değişkene bağlı olup toplumdan topluma hatta yöreler arasında ve zaman süreçleri ile doğru orantılı olarak değişerek farklılık gösterir2. Değer yargıları kültür gruplarına göre değişir. Bir başka ifade ile; değer yargıları, farklı kültür grupları ya da topluluklarında farklı veya aynı kültür grubu içinde farklı zamanlarda değişebilir. 1 Kişilerin belirgin koşullar altındaki ilişkilerinde gözlemlenebilir eylemleri hakkında oluşturulan yargılardır. 2 Ancak burada ahlâk kavramı ile adab-ı muaşeret kavramının aynı anlama gelmediğini belirtmek gerekir. Örneğin, toplum içinde bireyin isteyerek kabul edilemeyecek bir davranışta bulunması ahlâk yoksunluğu değil, davranış hatası olarak ifadelendirilir. 4
  • 15. Ahlâk, “toplumsal bir bilinç, davranış ve ideolojik ilişki biçimi; bir toplumsal oluşuma, sınıfa, kesime özgü, tarihsel ve somut olarak belirlenmiş, bunların belli bir topluluğa, sınıfa, devlete ya da tümüyle topluma olan tutumunu kurallandıran törel görüşler, değerler, normlar, ilkeler, ilişki ve davranış biçimlerinin tümüdür” (Çalışlar, 1983; 10). Ahlâk kelimesi başka bir ifadelendirme ile “ahlâklılık”tır. Ahlâklılık, kültür grupları birbirinden ayırmaksızın genel geçer doğruları kabul eden bir anlam ifade eder. Örnek olarak; “insan ayrımı yapmamak”, “grubu ne olursa olsun, eşit koşullar altında karşımızdakilere eşit muamele yapmak”, “işkence yapmamak” verilebilir. Diğer bir değişle “ahlâklılık” insan değerinin bilgisi, bireyin diğerleri arasında farklılığını yaratan, bilme, değerlendirme, seçim yapma, eylemlendirme gibi değerlerinin anlamını taşır. Ahlâk kelimesinin diğer bir anlamı ise “etik”tir. Etik, mantık ve ontoloji ile birlikte felsefenin en eski disiplinlerinden biridir. Etik yapılması gereken bir etkinlikten ziyade insana ilişkin ahlâkî sorunlarla ilgili doğrulanabilir ya da yanlışlanabilir bilgiler ortaya koyan ya da koyması beklenen, felsefenin bir alt disiplinidir (Tepe, 1999: 9 - 12). K.E. Goodpaster (1984; 6) ahlâkî sağduyu (moral common sence) isimlendirmesinde pratikte etik değerlerin sınıflandırıldığı kategorizeleştirme aşağıda maddelendirildiği gibidir; o başkalarına zarar vermekten kaçınma ve başkalarının haklarına saygılı olma, o sözlerine ya da yaptığı anlaşmalara sadık kalma, o kanunlara itaat etme, o yalan söylememe ya da hile yapmama, o başkalarına gelecek zararlara engel olma, o ihtiyacı olanlara yardım etme, o adil olma, o yukarıda sayılan seçenekleri başkalarının lehine güçlendirme Bütün bu tanımların ardından ahlâk, kültürel değerler göz önünde bulundurularak toplulukların özgün ve geniş tabanlı, ancak zaman içinde 5
  • 16. değişebilen, yazılı olmayan davranış modelleri geliştirilmesi olarak tanımlanabilir. Ahlâk ile etiğin bu kadar birbiri içine geçme nedeni ise, ahlâkın etiğin araştırma konusu olmasından ileri gelir. Etik; bir disiplin olarak, ahlâk ise etiğin günlük yaşam pratiğine yansıyan kurallarıdır. Ancak, daha önce de ifade edildiği üzere ahlâk, kültür grupları arasında farklılık gösterir ve farklı kültür gruplarındaki bireylerin kuralları aynı hatta benzer bile olmayabilir. İfade edildiği gibi ahlâk; grup, topluluk ve toplumlara göre farklılık gösterir. Zaman içinde değişerek günlük yaşam getirileri sonucunda şekillenir. Bu nedenle, grup, topluluk ya da toplum içerisinde değişen koşullar yasak olan bir eylemi daha sonra hoş görebilir ya da aynı eylem farklı gruplarda farklı anlamlandırılabilir. Örneğin, ilkel yaşam koşullarını incelendiği Yeni Gine adalarında antropolojik bir kültür çalışması yapan Malinowski, 1960’larda söz konusu adada yaşayan grupların “anaerkil” yaşadıklarını ve evlenme ritüeli içinde evlenecek kadının ailesinin evlenecek erkeğin ailesine “drahoma3” vermesini bir gelenek olarak ele alınırken, ülkemiz dahil birçok ülkede bahsedilen ritüelde “başlık parası4” söz konusu olmaktadır. Ahlâk; anlaşıldığı üzere, grup, topluluk ve toplumların tarihlerine göre şekillenen, kimi zaman kemikleşen ancak değişmez bir kural olarak değişebilen toplumsal bir kavramdır. Ahlâk ile etiğin arasındaki nüansın açıklaması ise kişilerin karşılaştıkları durumlar karşısında verdikleri tepkidir. Diğer bir ifadelendirmeyle birey, günlük ya da profesyonel yaşamında, karşılaştığı bir durum içerisinde neyin doğru neyin yanlış olduğuna ancak kendisi karar verir. Bu da birey için, “değerli olanın” ya da “doğru veya değerli eylemin ne olduğunu soran sorular” bir eylemi ahlâk bakışıyla niteliksel 3 Drahoma, hristiyanlarda gelin tarafının damada götürdüğü mal veya para Avrupa ülkeleriyle Türkiye'deki Rum ve Ermeniler arasında, ailesinin kız evlada ayırdığı drahoma bir işletmeyi yönetmek, sürdürmek, ailesine bağlı olmadan yaşayabilmek amacıyla da verilir. Avusturya Medenî Kanunu'nda drahoma zorunlu kılınmış; İsviçre ve Alman Medenî Kanunları'nda kabul edilmemiştir. Ailenin kızlarına verdikleri drahoma genellikle damada geçer. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Drahoma). 4 İslam ülkelerinde evlenecek kızın ailesine kızın evleneceği erkek yada erkek ailesince verilen para, taşınmaz mülk gibi maddi değeri olan mal. Ülkemizde bu geleneğe genelde Güneydoğu anadolu, Doğu anadolu ve Karadeniz bölgeslerinde rastlanır.(http://www.die.gov.tr/tkba/paper1_2rev1.pdf). 6
  • 17. olarak sorguladığından; ahlâk, iyi, ödev, gereklilik, müsaade gibi, etik kavramının içerisinde yer alır; yani ahlâk, etiğin karar verme mekanizmasında devreye giren bir olgudur (Tepe, 1999 : 12-14). Ahlâkın incelenmesi, etiksel karar vermede önemli bir aktör olmasından bu çalışmada anlatılıp örneklendirilecektir. Dolayısıyla, “ahlâk” tanımı ve toplumdan topluma işleniş farklılıklarının açıklanmasının ardından, bundan sonraki bölümde “etik” kavramının tanımı açıklanacaktır. 1.2. Etik “Etik, felsefenin, insanın oluşturduğu bu değerler evrenini inceleyen, onu "iyi", "kötü" ya da "onaylanabilir", "onaylanamaz", "doğru", "yanlış" biçiminde yorumlayan bir alt dalıdır” (http://www.medicine.ankara.edu.tr/internal_ medical/ forensic_medicine/etiknedir.html). Acar (2000 : 11)’a göre etik; geçmiş ve bugüne ilişkin doğru ve yanlış ölçülerin anlatımıdır. İnsanların töresel ya da ahlâksal ilişkilerini, davranış biçimlerini ve görüşlerini anlatan bir felsefe dalıdır. Kullanılan ahlâk terimlerini ya da ahlâki yargıların statüsünü analiz eden etik, takılan ahlâki tutumların ardında yatan yargıları ele alır. Etik sözcüğü Yunanca “ethos”, anlamı “karakter” olan, yani “töre” sözcüğünden türemiş ve töre bilimi olarak da tanımlanmaktadır. Etik, bir başka ifade ile; yanlışı doğrudan ayırabilmek amacıyla ahlâkın üzerinde yeniden düşünülerek varılan sonuçlarla, lokal bir kavram olarak daha evrensel bir yapı sergiler. Etik tartışmaların temeli “insanın eylemlerini ahlâki bakımdan değerli ya da değersiz kılan”ın ne olduğudur. Çünkü insan, yapısı gereği, istekleri doğrultusunda diğerleri ile görüş birliği içinde olmamakta ve çelişmektedir. Etik, çelişen istekler konusunda bireylerin çatışmalarını çözümleyecek ilkelerin belirlenmesi sürecine ilişkin tartışmalara odaklanır. Bu nedenlerden dolayı “etik” kavramının tanımlanması kolay değildir. (Acar, 2000 ; 11 - 14). 7
  • 18. Görüldüğü gibi etik, insan eylemini konu alır ancak unutulmaması gereken, bu eylemlerin her türlü insan faaliyetinden ziyade ahlâkiîliği vurgulayan eylemler olmasıdır. Herkesin işini ve görevini insanlığın yayarı doğrultusunda en iyi şekilde, doğru ve tam olarak yapması ve kimseye zarar vermemesi etiğin temel alanıdır. Etik, insanın yaptıklarından ve edimlerinden vicdanî bir sorumluluk alması ve kendini içsel olarak mutlu hissetmesidir. Etik kavramı, bir grup insanın belirli amaçlarla oluşturduğu norm bütünleri, değeri bilinen ve ortaklaşa oluşturulmuş ölçütler ve değerler anlamında da kullanılır (Kuçuradi, 1999b : 115 - 120). Normlar, etik değerleri koruyucu kararların alınmasında ve eylemde bulunulmasında yeterli olmayabilir; çünkü her durum eşsizdir ve tektir (Tepe, 2000 : 121 - 136). Bir norma uygun olarak davranırken koşullara bağlı olarak, etik davranılmıyor olabilir. Etik değerlerin felsefi bilgisine sahip olunursa, kişi etik eylem olanağına sahip olabilir (Kuçuradi 1999b : 115 - 120) ve mesleğini etik değerleri koruyarak yerine getirebilir (Kuçuradi 1999a : 47). Etik değerler birbirleri ile tutarlı olmalıdır (Coughlan 2001 : 147 - 162). Bir başka ifadelendirme ile etik değerlerde karşılaşılan çelişkili kavramlar etiksel karar verme ve uygulamamda işletme çalışnalarını yanlış yönlendirebilir. Örnek olarak dünyasal bir işletme olan Pepsi örnek gösterilebilir. Pepsi, etik değerlere bağlı ve kurumsal yapılanmasında etik değerleri uyguladığı bilinmektedir. Ancak Pepsi pazarlama departmanı işletmenin ezeli rakibi Coca Cola’ya saldırgan bir tutumla reklam çalışmaları yapmaktadır. Pepsi makinesine boyu yetişmediği için Coca Cola makinesinden iki kutu cola alan çocuğun kutuların üstüne çıkarak Pepsi’yi alabilmesi etik değerlerin rakiplerle mücadelede Dünya devlerince bile çiğnendiğini gösteren bir örnektir (Canadian English CBC Televizyon kanalında 1994’de yayınlanmıştır). Sonuç olarak, etik kodların genel işletme tavrında uygulanıyor olması, firmanın her departmanınca uygulanması anlamına gelmeli, pratikte de bölümler arasında çelişki olmamalıdır. Sorumluluk etiği, yapılması gereken eylemi, davranışı ve tutumu durumun kendisine özgü koşulları ve davranışın sonuçları açısından tanımlamaktır. Sorumluluk etiği, durumsal etik olarak da adlandırılır. Durumsal etik, belirgin olmayan koşullarda duruma göre tutum ve davranış biçiminin değişmesidir (Keskin, 1999 : 120 - 125). 8
  • 19. Etik davranışta yayacılık ilkesi vardır. Bu ilke, temel ve tüm dünyada geçerli ideallerin olmaması ancak, çoğunluk için iyi olanın yapılmasıdır. Doğru eylemde bulunmak için neyin yapılmak durumunda olunulduğu felsefe ile bağlantılı değildir; çözüme yönelik bir davraniş biçimidir (Kuçuradi 1999b : 115 - 120). Etik, insanların ilişkilerini değerlendirme ve tutumlarını belirleyen değer ölçütleridir. Dolayısıyla etik, aynı zamanda, felsefi bir yaklaşımdır ve bir felsefe dalıdır. Felsefi etikte, günlük yaşamda belirli durumlarda insan onuruna zarar vermeden, ya da en az zarar verecek ölçüde eylemde bulunabilmenin ana koşuludur (Kuçuradi 1999b : 115 - 120). Etik ilkeler bireyleri belirli bir durumda kabul edilebilir veya kabul edemez (doğru ve yanlış), davranışlar hakkında bilgilendirmek için biçimlendir (Malloy ve Fennell, 1998; 453 - 461). Yani, bireyin belirli bir durumda nasıl doğru ve uygun davranacileceği etiğin konusudur. Belirli bir koşulda uygun davranışın gerçekleşmesi için yalnızca etik ilkeleri yazmak yeterli değildir. Bir meslek dalı için geliştirilen iş etiği kurallarının etkili olabilmesinin ön koşul, kurallara tüm paydaşlarca gereksinim duyulmasıdır. İlkelerin anlaşılabilir ve paydaşlar tarafından kabul edilebilir olması, oluşturulma sürecinde ilgili tarafların dahil edilmesine bağlıdır. İlke ve kuralların tarafsız, adil ve kapsamlı bir biçimde, herkesin yararına olacak düzenlemeleri içereceği konusunda ortak bir görüşün olması gerekir (Akan, 2007 : 7 - 20). Bu nedenle, öncelikle ilgili meslek dalında paydaşların, etik ilkelerin oluşma sürecine dahil edilmesi gerekir. Etik, iyi insanlar yetiştirilmesine katkıda bulunmak için kimi bilgiler ortaya koymak biçiminde de tanımlanır. Etik davranış, insanın kimseyi kandırmamasını, başkalarına zarar vermemesini, mesleğini kötüye kullanmamasını, insana yakışır şekilde davranmasını ve davranışlarının sorumluluğunu benliğinde hissetmesini içerir. Çevre etiği, işletme etiği, yönetim etiği, siyaset etiği, basın etiği, halkla iliskiler ve reklamcılık etiği üzerinde durulan başlıca meslek etikleridir. Bireylerarası ilişkileri içerdiğinden meslek etikleri birbirine benzer, kesisir ve cakisir (Tepe, 2000 : 121 - 136). Mesleğin en dogru ve iyi biçimde yapılabilmesi için etik her iş dalı için gereklidir. Meslek etiği belirli değer ölçütleriyle belirlenir. Ölçütler (normlar) dünya görüşünden, kültürden, ideolojiden ve dinden bağımsız değerlerdir (Kuçuradi, 1999b : 115 - 120). 9
  • 20. Daha önce bahsedildiği üzere etik, temellendirilmiş sonuçlara varmayı amaçlayan herhangi bir konuda saptamaya gitmeden önce yapılacak eylemleri ahlâk çerçevesinde değerlendirme olanağı sunan ölçütleri geliştiren bir kavramdır. Etiğin başlıca amacı ise, bireyin davranışlarını ahlâki niteliği bakımından aydınlatma ve ahlâki eylemin, insanın isterse gerçekleştirebileceği, istemezse vazgeçebileceği keyfi bir eylem olmadığını; aksine, insan olarak varlığına ilişkin vazgeçilmez bir niteliğin ifadesi olduğunu gösterebilmektir (Acar, 2000 : 13). Etik; karar vermeye dayalı, bireylerin vicdan muhasebesi yaparak sadece kendileri için değil, aynı zamanda sosyal bir varlık olmalarından dolayı içinde bulundukları topluluğa zarar vermeyecek nitelikte uyguladıkları eylemler topluluğunun şekillenmesi için yol gösterir. Dolayısıyla Martin Buber’in de altını çizdiği gibi etik kaynağının, kişisel bir seçim yapma süreci olarak, bireyin içinden gelen “ses” olarak tanımladığı “vicdan” olduğunu savunur (Pehlivan, 1998 : 33 - 35). Çalışmanın bundan önce teoride “ahlâk” ve “etik” kavram tanımları yapılmıştır. Şüphesiz ki etik, işletme biliminde kurumsallaşmış bir işletme kültürü yaratmak ve bu kültürle bağlantılı olarak “değer” yaratmak için önemlilik arz etmektedir. Çalışmanın bundan sonraki kısımlarında teorik olarak açıklanan ahlâk ve sektörel olarak evrensel bir kurallar bütünü olarak sayılabilecek “etik” kavramının işletmelerde uygulanmasının önemi açıklanacaktır. 1.3. İşletme Etiği Liberalizm’in babası Adam Smith: “ekonomik hayat, sosyal hayatın derinine gömülmüştür. Faaliyette bulunduğu toplumun alışkanlıklarından, ahlâkından ve göreneklerinden ayrı algılanamaz; bir başka ifade ile, ekonomi tek başına kültürden koparılıp tek başına ele alınamaz” demiştir (Fukuyama, 1998 : 27). Bilindiği gibi, işletmelerin çoğunun amacı kâr elde etmek olduğundan, yöneticiler verdikleri kararlarla işletmelerine sağlayacakları faydaları ve değeri göz önünde bulundurmalı ancak aynı zamanda kârın işletmenin içinde bulunduğu 10
  • 21. çevrenin bir unsuru olarak hukuka ve etik değerlere uygun olmasına önem göstermelilerdir. Kültürün etkisi toplum yaşamının her kademesinde etkili olduğu gibi ekonomik yaşamda da baskındır. İş etiği kavramı bu konuda uzun senelerce çalışan Weber sonrası batıda yerleştiği yer itibarıyla işgörenlerin sabahları erken kalma ve fiziksel ya da zihinsel olarak uzun saatler emeğini tüketmeye dair bir genel anlayış değildir. Çünkü insan sermayesine (bilgi ve eğitim), teknolojiye, yeniliklere, organizasyona ve diğer faktörlere dayanan modern zenginlik onu yaratmada kullanılan basit emek miktarından çok nitelikleriyle ilişkilidir (Fukuyama, 1998 : 52). İşletme yönetimi ve örgüt kültürü içinde etik kavramının işgörenlere sindirilmesi esasına dayanan bir örnek bir çalışma olarak, Raymond Baumhart’ın araştırmasında yüz iş adamına “etik nedir?” şeklinde sorulan sorulara verilen yanıtlar şunlardır: o Görüşmeye gelmeden önce etik kavramını araştırdım, hiçbir şey anlamadım. o Etik, duygularımın bana doğru olduğunu söylediği şeydir. Bunun standardı yok ve ve bu durum bana sorun yaratıyor. o Etik bireysel ve toplumsal refah bakımından kabul edilmiş standartlardır. Doğru olduğuna inandığımız şeydir (Pehlivan, 1998: 6-11). İşletme yönetiminde etik kavramına daha sonra değinilecektir ancak burada vurgulanmak istenen, öneminin tartışılmasının bile gereksiz olduğu etik anlayışın kavranmasında en başta yöneticilerin kavram kargaşalarını çözmeleri ve etiği yönetimin kavramsal bir boyutu olarak görmesi gerekliliğin vurgulanmak istenmesidir. Zira, daha sonra da değinileceği gibi, işletmelerde baş aktörler diye tanımladığımız yönetimin rolü; işletmenin misyonuna, imajına, iç müşterilerinin tutumlarına yön vermektir. İşletme bilimi, işletme yöneticiliği, yönetim vasıfları ve liderlik bilindiği gibi sadece çok sıkı çalışma, tutumluluk, akılcılık, yenilikçilik kapasitesi ve riske açık olma gibi niteliklere atfedilen erdemler olmasına karşın dürüstlük, güvenilirlik, işbirliği ve diğer insanlara karşı görev bilinci gibi sosyal niteliği olan bir dizi erdemsel unsurların olduğu bir bütündür. Dolayısıyla, iş dünyasının büyük ölçüde güvene 11
  • 22. dayanması ilk kademede sayılan niteliklerin yanında ikinci kademenin en önemli unsurlarından biri olan ahlâk ve beraberinde getirilen güvenirlik işletmelerin; yöneticilerin ayakta kalmasını ve rakiplere karşı sürdürülebilir rekabet avantajı sağlamasının ön koşuludur. James Bradfor’un üzerinde durduğu gibi modern ekonomik yöntemlere göre para kazanmak ancak kanunlara uygun olarak yapıldığı sürece erdem ve ustalığı yansıtır (www.econ161.berkeley.edu/pfd- files/Protestant_Ethic.pdf). Birçok bilim insanına göre işletmelerde yöneticiler karar organıdır. İşletme yöneticileri karar verirken, aldıkları kararların “kârlılık”, “kanunlara uygunluk” ve “etik” anlayış standartlarının karlışanması bilincinde olmalıdırlar (Conry, Gerald, Fox, 1993 : 30). Bu bağlamda, işletmelerin serbest piyasa ekonomisinde faaliyet gösterirken etik kavramının benimsenen değerlerinin faydalarını; o Etik değerleri benimseyerek sürekli bir gelişim içinde bulunmaları ve verimlilikte gözle görülür bir iyileşme olması, o Etik değerlerin işletme içinde gelişerek müşteriye yansıtan firmaların “seçilen” statüsüne geçerek rekabet avantajı sağlamaları, o Etik değerlerin sosyal sorumlulukla birleşerek işletmeye artı değer kazandırması ve halkla ilişkiler birimlerinde bu değerin yansıtılması olarak ele almamız mümkündür (Ülgen, 2003 : 8). Bilindiği gibi, işletmecilik, başlı başına bir ticari davranış ve varlık sürekliliği mantığını beraberinde getirir. Bu da ilke olarak, belli bir zamanda veya zaman aralığında birçok hedefe eldeki mevcut kaynaklarla ulaşılmaya çalışılan, her hedefe ilişkin etiksel çatışmaları sorgulayan bir anlayıştır. Bilindiği üzere, günümüzde işletme yöneticilerinin genel geçer bir doğru olarak bildikleri “sorumluluk” bilinci ve işletme içinde olması gereken etiksel bilinç aynı zamanda akıllı davranışta bulunmak demektir. Bir başka ifade ile, işletme yöneticileri sözde kısa ve verimli anti-etik bilinçle ulaşılan kazançların akıllıca kararlar olmadığının bilincindedirler. Çünkü, daha önce de ifade edildiği üzere; etiksel işletme bilinci ve yönetimi bir işletme için verimlilik, seçilen olma ve halka yönelim konularında önemli bir kaynaktır. 12
  • 23. Allensbach Demoskopie Enstitüsü araştırmalarına göre etiksel bilincin meslek gruplarına dağılımı konusunda yapılan araştırmalar, ilginçtir ki sosyal algı yapısında yöneticilerin etiksel bilinci, aşağıdaki şemadan da görüleceği üzere, önemsemediklerini ortaya koyar. Meslek sıralamalarında zirvedeki mesleklerin toplumsal güven konusunda hekimler birinci sırada yer alırken üst yöneticilerin alt sıralarda boy gösterdiği saptanmıştır. 1. Doktorlar %81 2. Papazlar %40 3. Avukatlar %36 4. Üniversite Profesörleri %33 5. Diplomatlar %32 6. Yazarlar %28 7. Eczacılar %27 8. İş adamları / kadınları %26 9. Mühendisler %26 10. Atom Fizikçileri %25 11. İlkokul Öğretmenleri %24 12. Büyük firma yöneticileri %17 13. Gazeteciler %17 14. Eğitim danışmanları %15 15. Askerler %9 16. Politikacılar %9 17. Kitapçılar %9 18. Sendika Yöneticileri %8 Tablodan da anlaşılacağı gibi, işletme biliminde aktif rol üstlenen yöneticilerin etik anlayışının birçok meslek grubuna göre az olduğu ve 12. sırada yer aldığı görülmektedir (Tepe, 2000 : 78 - 79). Konunun başında da üzerinde durulduğu üzere, işletme yöneticilerinin etik davranışın ve bilincinin bir kültür olarak işgördükleri insan kaynaklarına sindirmesi 13
  • 24. gerekliliği önemlilik arz etmektedir. Zira, yöneticilerin etik davranışın uzun vadede kârlılık getireceği bilinci, kısa vadeli anti - etik davranış modellerini sergilemelerini etkilemelidir (Ulrich ve Thielemann, 1993 : 879 - 898 ; Vitell ve Davis, 1990 : 489 - 494). Bu bağlamda işletme yöneticilerinin her kademede Goodpaster (1984 : 8)’ın “ahlâksal sağduyu” başlığı altında önerdiği aşağıdaki kuralları dikkate almaları araştırılan kaynaklarda dikkat çekmektedir. Bu kurallar: o Kimseye (doğrudan) zarar verme, o Başkalarının hakkına saygı göster, o Kimseye yalan söyleme ve kimseyi kandırma, o Verdiğin sözleri tut ve sözleşmelere sağdık kal, o Yasaya saygılı ol, o Başkalarını tehlikeden koru, o İhtiyacı olanlara yardım et, o Adil ol! o Bu kuralları göre hareket etmeleri için diğer insanları yüreklendir. Görüldüğü üzere, her kademe yöneticinin işletmesi için uzun vadede kârlılık ve sürdürülebilir rekabet avantajı sağlaması yukarıda bahsi geçen 9 altın kuralla özetlenmektedir. İşletmeler ve yöneticilerinin ilişki içinde oldukları sektör, tedarikçiler, devlet kurumları, rakipler, bağlı bulundukları hukuk sistemi gibi kurum, kuruluş, örgüt ve kişilere karşı olan sorumlulukları ve bu sorumlulukların yerine getirilme derecesi ahlâki bir tutum ve etiksel bir bilincin göstergesidir. Bu göstergenin nitel alanda ölçülmesini amaçlayan bir kuruluş olarak Etik Değerler Merkezi (ERC), 1998 - 1999 yıllarında kimyasal sanayi kuruluşlarından biri olan Merck Saharp & Dome firması ile ülkemizdeki işletmelerde etik anlayışın ne şekilde daha etkili olabileceğini sonuçlandıran bir fizibilite etüdü yapmıştır. Bu olumlu gelişme sonucunda etik bilincin göstergesi konusunda hizmet verecek bir sivil toplum organizasyonun kurulması kararı alınarak 2000 yılının Ekim ayında Türkiye Etik Değerler Merkezi (TEDMER) kurulmuştur (Ülgen, 2003 : 9 - 10). 14
  • 25. TEDMER etik konulu çalışmalarında işletmelerle olan dirsek temasları yanında, üniversitelerde de etik klüpleri kurma konusuna önem vermektedir. Bunun en önemli nedeni, bugünün öğrencilerinin yarının işletme çalışanları hatta yönetici ve liderleri olmasındandır. Bir başka ifade ile, bireylerin profesyonel yaşamlarında etik kültürünün işgördükleri işletme için ne ifade ettiğinin köşe taşlarını sindirmelerini sağlamak amaçlamak ve bu değerleri akademik ortamdan iş yaşamına taşımalarını sağlamaktır. (http://merc.com/about/cr/policies_performance/social/ethicalpracties.html) Ahlâk ve etik tanımı ve ayrımı yapılırken bahsedilen “etik” bilincin ahlâktan daha evrensel bir nitelik taşıdığıydır. Bu bağlamda etik, işletme literatüründe ve özellikle İngilizce kaynaklarda “kod”lanma eğilimi ile karşımıza çıkmaktadır. Çalışmanın bu bölümünde, iş ve işletme etiği üzerinde durulmuşken, etik kodların varlığından söz edilmesi gerekliliği doğmuştur. Dolayısıyla etik konusuna önem veren işletmeler etik uygulamalarında bütünlük sağlamak ve karşılarına çıkabilecek sorunlara çözüm bulmak için etik kodları ve etik davranış kuralları geliştirme eğilimindedir. Bu nedenle, işletme etiğine atıf yapılarak etik kodların ne anlam ifade ettiğinin açıklanacağı “etik kodları” bölümüne geçilecektir. 1.4. Etik Kodların Tanımı ve İçeriği İşletme dış çevresinde gerçekleşen ekonomik, siyasal ve kültürel değişimler uygulamada kimi zaman erozyona uğrayan etik kavramının her zaman gündemde kalmasına neden olmuştur. Görüldüğü üzere her zaman güncelliğini koruyan bir konu olarak etik kavramı yazında farklı tanımlamalarla karşımıza çıkmaktadır. Pater ve Gils (2003 : 764); etik kodları ahlâki uyum, bir başka değişle ahlâki standartlar, temel değer ve prensipler ile organizasyonun uyumuna atıf yaparak işgörenlerin davranışlarına veya işletmenin tümüne rehberlik eden resmi ve yazılı dokümanlar olarak tanımlamaktadırlar. Öztürk (2001 : 9 - 23) ise; etik kodların işletme girdi ve çıktıları arasında kabul edilebilinir standartlar olarak işgören davranışlarının minimum özellikler bütünü olduğunu belirtmektedir. Yapılacak işlerin 15
  • 26. bir oyun olduğunu ifade eden Ersel (1998 : 14 - 15)’e göre; etik kodlar kuralların belirlendiği ve aktörlerin seçeneklerinin sınırlandırıldığı bir oyunun sınırlarını çizme çabasıdır. Bir başka tanıma göre etik kodlar nitel veya nicel, genel veya özel alanda zorlayıcı ve yasal nitelikli kurallar bütünü veya sürekli bir revizyon hali olan karmaşık eğitim ve öğretim sisteminin bir unsurudur (Plant, 1994 : 221). Anlaşıldığı üzere etik kodlar işgörenlerin ahlâkî çıkmaza düştüğü noktada hareket yönüne kılavuzluk eden yönlendirici sistemli ve yazılı kurallar bütünüdür. Şüphesizdir ki, etik kodları tanımlarından da anlaşılacağı üzere, işletmelerde kurumsallaşma yolunda öngörülen etik kültürün işgörenlerce benimsenmesi, başarılı bir etik programı ve sözle uygulanan etik kodların yazılandırılması ile mümkündür. Etik kod uygulamaları, kurumsal bilincin ve dolayısıyla standardın gelişmiş olduğu işletmelerde işgörenlerin çalıştıkları kurumdan gurur duymalarını, kendilerini güvende hissetmelerini ve işleri ile ilgili kaygılarını ortadan kaldıran bir faktördür (Palazzo, 2002, 197 - 198). İşletmelerde etik bilinci ve etik kodlarının kavranmasının önemine değinildikten sonra, örgüt yönetiminin vazgeçilmez bir parçası olan yönetim etiği içerikli “İşletme Yönetiminde Etik” başlıklı bölümde yöneticilerin etiksel davranış modelleri ve konu hakkındaki araştırmalarla elde edilen sonuçlara değinilecektir. 1.5. İşletme Yönetiminde Etik Açıklamlardan da anlaşılacağı üzere etik, örgüt içinde dış çevreye karşı ayırıcı bir kültür aynı zamanda bütünlük sağlayan bilinçtir ve etik sorunlar neyin erdem ve neyin erdem olmadığına ilişkin sorulara yanıt arar. İşletme etiği, örgüt için gerek stratejik gerekse yakın gelecekle igili olarak verilen kararlarda; aynı zamanda işletmelerde yaşanacak köklü değişimler sırasında neyin doğru, neyin yanlış olduğuna ilişkin davranışların yönetilerek örgüt kurallarının 16
  • 27. ve değerlerinin bütünü yaratmaktır. Çünkü etik, ortak kültürün parçaları olarak değerlerle ilgilenir ve neyin doğru neyin yanlış olduğuna ışık tutar. Dolayısıyla etik bir problem, organizasyonun çevresine zarar verebileceği bir durum olarak algılanabilir. Bu bağlamda yapılan The Conference Board’un düzenlediği bir konferansta yapılan araştırmada 100 üst düzey yöneticiye sorulan sorulardan çıkan en önemli sonuçlardan biri de; bir işletme için olabilecek bir skandalın milyon dolarlık kayıp anlamına geldiğini ve bu şekilde oluşabilecek bir durumun önlenmesi için verilecek bir eğitimin etik bir lider önderliğinde oluşturulacak kültürün yerini tutmayacağı şeklindedir (Ülgen, 2003 : 10). Yönetim işlevi, örgüt içerisinde organizasyon kültürünün oluşumunda hayati önem taşıyan bir unsurdur. Yönetici davranışları ve aldığı kararlarla işgörenlere model olandır. Yöneticiler yaptıkları işlere kendi kişilik özelliklerini de kattıkları için güvenilirlik, dürüstlük, adalet, hoşgörü gibi davranışı etkileyen faktörler hem işgörenlerin tavrının hem de örgüt kültürünün şekillenmesini sağlar (Hackworth, 2001 : 2 - 3). Günümüzde yönetim işlevinin öneminin giderek artmasıyla yöneticiler, etik kuralların ve bu kurallara uyulmadığı takdirde, şirket imajının zarar görmesinin, hukuki yaptırımların, müşteri kaybının sonuçlarıyla kesilecek faturaların oldukça pahalı olduğunun farkındadırlar. Ancak gözlemlenebilen ve bilinen bir gerçeklik olarak artık bir işletmeyi etik kurallar çerçevesinde yönetmek; ekonomik baskılar, siyasi ortam, değişim, büyüme, küçülme, teknoloji etkisi ve değişen toplumsal değerlere uyum süreçleri gibi nedenlerden dolayı, eskisinden daha güçtür. Dolayısıyla, etik değerlerin örgüt kültürüne sindirilmesi gerektiğinde uygulanacak bir eylem değil, tüm sağlam temelli işletme stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olarak sürekli geliştirilmeli ve uygulanmalıdır (Girard, 1999 : 15). Daha önce de bahsedildiği gibi, dış çevre ve yakın çevre değişimleri yöneticileri etik sorunlarla yüz yüze getirmektedir. Ancak sağlam bir etik içselliği ve değer sistemini sindirmiş bir yönetici ilkelendirdiği davranışların oluşmasında sağlam bir temel oluşturmuş demektir. 17
  • 28. İşletmelerde etik davranışının benimsenmesi üst yönetimden başlayarak orta düzey yöneticilere aktarılmalı ve örgütün tüm işgörenlerine yayılmalıdır. Bilindiği gibi, işgörenlerin çoğu ilkelendirdikleri davranış modellerini toplum içerisindeki tavırlarıyla sosyalleştirirler; diğer bir ifade ile bireyler, tutum ve davranışlarını toplum içine aktarırlar. Bu da bir işletmenin ahlâki sorumluluğu ve etik kültürünün toplumsal yönünün önemine atıf yapar. Yöneticiler etik değerler ve ahlâk anlayışları ile çelişmek zorunda olabilecekleri durumlarla karşılaşabilirler. Bu durumlarda yönetici ne yapmalıdır? Unutulmaması gereken, işletme içinde benimsenen etik değerler işletmenin içinde bulunduğu endüstriye ait davranış kurallarıdır. Bu aşamada tek bir çıkış noktası aramaktan ziyade yönetici bulunduğu halkadan çıkarak karar vereceği soruna dışardan bakmalıdır. Kritik olan karar verme sürecinde yönetici, içinde bulunduğu endüstrinin ahlâkına ayrı düşmeyecek bir karar almalıdır. Diğer bir ifadelendirme ile, işletmelerin endüstri içinde var olan ayrı birer birim olarak öznel değerleri vardır. Yönetici, işletme etik değerlerini göz önünde bulundurarak durumsallık yaklaşımı çerçevesinde endüstri değerlerine ters düşmeyecek bir karar alabilir (Hodgess, Kuratko, 1991 : 666 - 667). İşletme uygulamalarında ve örgüt kültürüne yerleştirilmek istenen etiksel bilinç, önceki bölümlerde bahsedilen “etik kodları”nın oluşturulması sonrasında yöneticilerin işgörenlerine işletme içerisinde belirlenen etik davranış standartlarını açıklamaları ile oluşur. Bilindiği gibi bir işletmenin kurumsallaşabilmesi etik bilincin işgörenlerce sindirilmesi ve bu bilinci davranış modellerine yerleştirmesi ile olur. Ancak, kimi zaman örgütün etik kültürü ile uygulamada karşılaşılan olaylar çelişebilir. Bir başka ifade ile bir yönetici kurumunun etik kurallarına taban taban zıt karar almak zorunda kalabilir. Bu durumsal olgunun süreklilik arz etmeyeceği açık ise yönetici işletme çıkarlarını gözeterek kendi iradesi dışında oluşan ve değiştiremeyeceği olaylar karşısında etik dışı karar alabilir. Yöneticilerin karşılaşabilecekleri etik çıkmazları çözmesi için yetkilendiren kişilere ahlâk ajanı denmektedir. Ahlâk ajanları kimi zaman yönetici ya da işletme sahibinin belirleyeceği bir kişi ya da yöneticinin takendisi olabilir (Ülgen, 2003 : 12 -13). 18
  • 29. Özetle, yönetici davranışları ve yöneticinin işyerini yönetme şekli örgütün etik yapısını ve kodlarını belli eder. Dolayısıyla yöneticiler aldıkları kararlar ve yönetim şekilleri ile örgütün etik kültürünü yakın ve dış çevreye aynı zamanda işgörenlerine yansıtırlar. İşletme yönetiminde etik başlığı altında değinilecek son konu ise, bir önceki paragrafta bahsi geçen endüstriye ilişkin davranış kuralları yanında kişisel değerlerin yöneticiler için ön plana çıkabilme durumudur. Şekil 1’de yönetimde ahlâk, etik ve değer ilişkisine açıklık getirilecek, Tablo 1’de ise yöneticilerin karar verme sürecinde etkili olabilecek değerler açıklanacaktır. 19
  • 30. Ahlâk, Değerler ve Etik Arasındaki İlişkiler Birine faydası Kültürel ve dinsel gelenekler dokunmak Analiz sürecine Amaca yönelik Davranışın Yönetimin ahlâki ait etik değerler ahlâki değer ahlâki çıkmazları yarğıları standartları Birine zarar Sosyal ve ekonomik durum vermek Şekil 1. Ahlâk, Değerler ve Etik arasındaki ilişkiler Kaynak: Larue Tone Hosmer, “Strategic Planning as if Ethics Mattered”, Strategic Management Journal, Vol.15, 1994, s.24
  • 31. Kıyaslanabilir Yönetimsel Değerler I. EVRE II. EVRE III. EVRE KÂR MAKSİMİZASYONUNA DÜRÜSTLÜĞE DAYANAN YAŞAM YÖNETİMİNİN DAYANAN YÖNTEM YÖNETİM KALİTESİ Ekonomik Değerler 1. Olgunlaşmamış kişisel çıkar 1. Kişisel çıkar 1. Aydın kişisel çıkarlar Benim için iyi olan ülkem için de iyidir 2. Katkıda bulunanların çıkarları 2. Katkıda bulunanların çıkarları Kâr maksimize edici Şirket için iyi olan, ülke için de iyidir. 3. Toplumun çıkarları Para ve sağlık çok önemli Eldeki kârla tatmin olan Toplum için iyi olan, şirket için de iyidir İşçi alınan ve satılan bir eşya gibidir Para önemli, fakat insanlar da öyle Kâr gerekli, fakat... Yönetimin sorumluluğu yalnızca sahiplerinedir Müşterileri kandırmayalım İnsanlar paradan daha önemlidir. İşçi haklarının farkında olmalı Satıcı dikkat etsin Yönetimin sorumluluğu sahiplerine, müşterilerine, Çalışanlar saygınlığına (önemli olduğuna) ikna edilmeli çalışamlarına, tedarikçilerine ve diğer katkıda bulunanlara Yönetimin sorumluluğu sahiplerine, katkıda bulunanlara ve karşıdır. topluma karşıdır Teknolojik Değerler Teknoloji çok önemlidir Teknoloji önemlidir, fakat insanlar da önemlidir İnsanlar teknolojiden daha önemlidir Sosyal Değerler Çalışanların kişisel problemleri evde kalmalıdır Çalışanların ekonomik ihtiyaçlarının ötesinde ihtiyaçları Bir kişiyi bütün olarak kiralıyoruz olduğunun da farkındayız Sağlam bireyci bir kişiyim ve işimi hoşuma gittiği gibi Bireyci biriyim, fakat grup katılımının değerini biliyorum Grup katılımı başarımızın temelidir yönetirim Azınlıklar, beyazlardan daha aşağıdadır. Ona göre Azınlıklar toplumda yer edinmiştir ve bu yer benim Azınlıklar da, sizin ve benim gibi insamdır muamele görmelidirler bulunduğum konumdan aşağıdadır Politik Değerler Hükümetin en iyi olduğu şey, az yönetmektir Hükümet zorunlu olarak kötüdür İş dünyası ve hükümet toplumun sorunlarını çözmek için işbirliği yapabilir Çevresel Değerler Doğal çevre insanın kaderini kontrol eder Kişi çevreyi kontrol edebilir ve kendi çıkarları doğrultusunda Daha kaliteli bir yaşam sürebilmek için çevreyi korumalıyız. kullanabilir Estetik Değerler Estetik değerler mi? Onlar da ne? Estetik değerleri anlıyorum. Fakat, bize göre değil. Estetik değerlerimizi korumalıyız ve kendimize düşeni yapacağız. Tablo 1. Kıyaslanabilir Yönetimsel Değerler Kaynak: Richard M. Hodgetts ve Donald F. Kuratko, Management, 1991, s.667 21
  • 32. Çalışmanın ana konusunu oluşturan etik ve etiğe bağlı olarak açıklanan ahlâk kavramlarının teoride nasıl dillendirildiği aktarıldı. Bu perspektifle işletme bilimi içerisindeki hayati unsurlardan biri olan yönetim ve yönetimde görev alan kişilerin karar vermelerinde etkili olabilecek değerler tablo ve şekille çerçevelendi. Bu aşamada, çalışmada oturtulan tümdenvarım tekniği uyarınca konunun daha özeline inilerek tıp alanında etik kavramına değinilecektir. 1.6. Tıp Etiği Tıp etiği, tıbbın ve sağlık alanındaki bilimsel ve pratik çalışmaların etik yönden değerlendirilmesi ve ahlâkî ikilemlere bir çözüm bulunmasını hedefleyen disiplindir (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C4%B1p_eti%C4%9Fi). Temel etik anlayışının ahlâkî değerlere ve dolayısıyla etik değerlerin oluşumuna atıfta bulunulduğu bu çalışmanın önceki bölümlerinde değinilmeyen bir konu olarak bu bölümde “değer” sorunlarının çözümlerinde tıp bilimi içinde özne - nesne ve araç - amaç ayrımının önemine değinilecektir. Tıbbî etik bağlamında özne hekim, nesne(ler) ise, hasta(lar), cerrahi bir teknik ya da bir ilaçtır. Özne ve nesne(ler)in içinde bulundukları koşullara bağlı kalınarak hekim - hasta ilişkisi etiğin ve dolayısıyla tıp alanında uygulanmakta olan “biyoetik”in temel sorunlarındandır. Biyoetik ve tıp uygulamalarında etik yaklaşımların içerisinde mercek altına alınması gereken bir diğer nokta da etik sorunların çözümünde daha önce de bahsedildiği üzere amaç - araç ayrımıdır. Şöyle ki; klinik tıp uygulamalarında amaç, hekim için her ne şart altında olursa olsun hastanın tedavi edilmesidir. Oysa bir araştırma grubunda olan hekim için amaç sadece hastayı tedavi etmek değil aynı zamanda araştırmayı tamamlamaktır. Günümüzde gerek tıp gerekse araştırma etiği alanında yer alan değişik tanımlamalar, akıl yürütmeler, değerlendirmeler ve çözüm önerilerinde ilkelerin merkezi bir rol oynadığını görmekteyiz. Bir başka ifadelendirme ile, etik alanında ortaya çıkan “kurallar” ya da “duygusal” anlatımlar kendilerini kabul ettirebilmek için belli ilkelere dayanarak rehber yapmaktadırlar. Ancak bugün dünyada ve ülkemizde 22
  • 33. gelinen nokta, tıbba ilişkin meslekî değer konularının gittikçe artan bir hızla “yükümlülük” ve “hukuk” alanından, “değer tartışması” ve “etik” alanına kaymasıdır (Leeuwen, 1968 : 304). Yasal ve ahlâkî yükümlülüklerin her biri, belirgin birer "kural"dır. Bu kuralları hekimin kendisi değil, önceki bölümlerde üzerinde durulduğu gibi onun da içinde olduğu bir birey olarak bir parçasını oluşturduğu toplum belirler. Bu kurallardan her biri belirli bir değer sorununun yanıtıdır. Bu kuralların bilgisine "deontoloji" denir ve gerçek / tüzel her kişinin bu kuralları bildiği, ayrıca bu kurallara uymakla yükümlü olduğunu da bildiği varsayılır. İlgili bireyden önceden belirlenmiş özel / tek durum ve kuralların bir ilkeye dayandırılması sonuçta, kişilere ilişkin tutum, davranışların etik yönden farklı / doğru bulunmasına destek olmaktadır. Genel geçer bir doğru olarak bir ahlâkî ilke üzerinde düşünüldüğü konuya ilişkili olarak, düşünceler evreninin içindeki merkezde yer alıyor ise “ağırlık” taşır. Bu ağırlık düşüncenin konuya verdiği katkının önemine işaret eder. Ağırlık nedenleri ilk olarak, belirli bir kültürel gelenekle yoğrulmuş bir toplumun düşünce - değer sistemini nasıl etkilediğinden ve toplumun kültürel, toplumsal ve inanç sistemine nasıl adapte ettiğiyle bağlantılıdır. Bir başka ifade ile belirgin ahlâkî nosyonlar, zaman içinde ağırlık kazanır. İkinci olarak, temel ahlâkî düşüncelerin ne tür geçişlere maruz kaldığıdır. Bu geçişlerde, bilindiği gibi, toplumsal, kültürel, tarih, sosyoloji ve felsefe önemli aktörlerdir. Son olarak ise, ilkelere yüksek ahlâkî kararlar kadar önem verilmesidir. Yani, ağırlık verilen öğe, ilkelerden çok düşüncedir. Bahsedilen bu üç aşama özerk - toplumsal yarar ile zarar ve adalet dengesi gerektirir. Bütün bu tartışmalarda belirtilen nosyonlar hemen hemen eşit ağırlığa sahip olmakla birlikte, hangisinin tıp alanında karar verme aşamasında ağırlıklandıracağı tahmin edileceği üzere kuramsal tartışmalarla gösterilemez. Dolayısıyla, etik ilkelerin ağırlığı ilk bakışta toplumun ahlâkî bir konuda kabul ettiği kültürel ve eleştirel düşünce sisteminin merkezinde yer alan çekim gücü ile doğru orantılıdır. Çekim ahlâk değerleri bütünü içinde yaşayan bir sosyal grubun toplu etkilenmeden ve grup içinde gelişen ahlâkî niteliklerden ileri gelir. Bir başka ifade ile, belli bir düşünce toplumun sosyal ve tarihi yapısı ile örtüşüyorsa kamusallaşır ancak marjinal ve olağandışı ise görülmez, uygulanmaz, eylemlendirilmez olur. 23
  • 34. Daha önce de belirtildiği üzere, genel geçer bir doğru olarak, tıbba ilişkin mesleki değer konuları yükümlülük ve hukuk alanından değer tartışmaları ve etik alanına kaymaktadır. Bir hekime icra ettiği sanatı içerisinde yükümlülüklere uyup uymayacağı ya da uymak isteyip istemeyeceği sorulmaz; onun bu kuralları bildiği varsayılarak uyması istenir ya da zorlanır. İnsan sağlığı gibi hayatî bir alanda görev yapan tıp bilimcileri için taktir edilmelidir ki, değişimin yaşayan her toplumda vazgeçilmez olduğudur ve kararlarının açık uçlu sorularla bağlantılı olarak çözümlenmemiş kurallara bulunacak çözümlerin her zaman kabul görmediğidir. Bilindiği gibi, toplumsal değişim ya da gelişim ne kadar hızlı ise tıp biliminin içinde bulunduğu olaylara ilişkin normatif sorunlarının sayısı ve yaratacağı çelişkiler o derecede artar. Netice olarak, başlı başına bir çelişki arz eden tıp biliminin açık uçlu normatif sorunlara cevap arama etkinliği bir tür “etik” çatışmadır ve bu alanda iş gören her birey kendi bulunduğu tutumlar sistemine ve bireysel değerler sistemine dayanarak bu etkinliğin içinde başlı başına bir karar organıdır. Tıbbi Etik alanında karşılaşılan her sorunun çözümünün doğrulanmasında ilke olarak deontoloji ve hukuk sistemi de devreye girer. Deontoloji ve hukuk sisteminin yaptırımları verilen etik kararlarda hiç şüphesiz ki evrensel ve ulusal alanda alınmış kararlar ve sistemlerle karşılaştırılarak toplum değerlerine adaptasyonu ve “dünyada bu konuda benzer ne tür kararlar alınıyor” yaklaşımı ile bağlayıcıdır. Ancak, hukuk ve deontoloji bakış açısıyla ortaya çıkan karar metni, bağlayıcılığı ve tersi durumlarda uygulanacak yaptırımları ile tartışılmaktan çok gerekli toplumsal kuralların işlendiği bir karar bütünüdür. Dolayısıyla tıp alanında alınmış bir kararın eleştirel bir ortamda ele alınması, hukuk, deontoloji ve toplum kuralları süzgecinden de geçirilerek, aslında etik mekanizmasını hayata geçirmekle eş anlamlıdır. Teoloji5 ve hukuk gibi normatif bilimler ile etiğin ilişkisi, konunun akademisyenlerince incelenmiştir, incelenmektedir. Hukuk, insan eylemlerini konu alan bir bilim dalı olmasından etiği yasalara uygunluğunca inceler. Bilindiği gibi hukuk, dışa yansıyan eylemleri kendi normları çerçevesinde çatışmayı azaltarak sorunu eşitlik ilkesine dayandırır. Bir başka ifadelendirme ile hukuksal normlar, yasalarla şekillenir ve toplumun her üyesinin hakkını güvence altına alarak söz konusu eylemleri bağlayıcı kılan düzeni temsil eder. Hukuk kuralları ahlâkî normlar 5 Din bilimi (http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=teoloji). 24
  • 35. olmamakla birlikte bağlayıcılığı ve kanunların işlerliğini “ahlâk”la çözen bir mekanizmadır. Çünkü, eşitlikçi / demokratik bir hukuk düzeni, ahlâkî öncüller üzerinde kurulur ve adalet mutlak bir değer olarak toplumun tüm fertlerince kabul edilir (Letwin, 1965 : 88). Karar verme eylemi içerisinde kendini ahlâkî bir talebi yerine getirmekle yükümlü gören kişi, hangi meslekten olursa olsun, verilecek olan karardan etkilenecek olan diğer bireyler açısından vereceği kararı gözden geçirmesi ve durumun gereklerine göre sınırlaması gerektiğini bilmelidir. Ancak, bireyler doğal nitelikleri gereği her zaman “vicdan” muhasebesi yaparak diğer bireylerin özgürlüklerine saygı göstermedikleri görülür. İşte bu aşamada bir hukuk düzeni ya da etik kararlar devreye girer. Dolayısıyla hukuk normları ve etiksel bilinç ahlâklığın dolaylı bir ifadesi olarak karşımıza çıkar: çünkü birey hukuk kurallarının çiğnendiği aşamada cezalandırılacağını bilmekte ancak etiksel bilinç ile hukuksal cezalandırmalara maruz kalmadan, ancak yine benzer bir cezalandırma mekanizması olarak, toplumdan, topluluktan ya da sosyal gruptan dışlanır. Sonuç olarak, etik değerlendirme bireylerde gerek profesyonel gerekse sosyal yaşamlarında bir iç görüş sağlar vereceği kararda bir ön görüş oluşturmasına neden olur. Tıp gibi bilimsel ve insan yaşamının konu olduğu bilgi üretiminin ve kararların gerçekleştiği farklı kültür gruplarında bilinen tek gerçeklik olarak “evrensel etik ilkeler” bağlayıcıdır. Bu bağlamda tıp etkinliğinde, tıbbi araştırmalarda ve insan sağlığına yönelik çözümlerde yönlendirici olan temel etik anlayış söz konusudur. Çünkü, ancak bu ilkelerin dikkate alınmasıyla farklı kültür kalıplarında yapılan çalışmalar “aynı düzeyde” etik standartlara sahip olabilir (Arda, 1992 : 45 -48). 1.7. Etik ve Hekimlik Hekimlik mesleği, tek tek hastalarla sürekli olarak genel ve özelin sentezini gerektirmesi gerekliliğinden, tıp bilimi içerisinde uygulama alanı olan bir sanattır. Hekimler, insan sağlığını; din, dil, ırk, mezhep gözetmeksizin (Bkz. Hipokrat Yemini S. 41) bireylerin sadece “insan oldukları” için sağlığını korumakla ve iyileştirmekle yükümlüdür. Hekim sanatını icra ederken koruyucu ve tedavi edici kararlar da bireyseldir. Hekimlik mesleğinin bireysel olmasından, karar almada hekimin bilgi 25
  • 36. birikimi, deneyimi ve içinde bulunduğu toplumun normlarına uyumu mesleğinin bir parçasıdır. Etik, en geniş anlamda, doğru eyleme ilişkin öğretidir. Bu nedenledir ki etik, yanlış eylemde de bulunabilineceğini, dolayısıyla eyleyenin eylemde bulunurken çeşitli derecelerde özgür olabileceğini varsayar. Bu tanımların ardından, insan sağlığının içinde olan bir meslek olarak hekimliği neden etiğine gerek duyulduğu tartışılan konular arasındadır. Bunun nedeni, tıpta etiğin başlıca konusunun beşeri ilişkilere dayandırılması gelmektedir. Diğer bir ifadelendirme ile ahlâkî sorgulamanın doğasında hekim ile hasta arasındaki ilişkinin ahlâkî yönünün, hekimin yaptığı hayati işin her aşamasında kritik olmasındandır. Açıktır ki, hekimin işini insana yakışır biçimde yapabilmesi için sadece teknik kurallar yeterli değildir ve hekimlik etkinliği, yapılan işin teknik açıdan etkili bir şekilde gerçekleştirilmesinden ibaret de değildir. Çünkü hekimlik etkinliği sadece hasta insanın içinde bulunduğu durumda tedaviye yönelik pragmatik buyruklardan ibaret değil aynı zamanda hastanın kişi olarak tanınmasını gerektiren ahlâk buyruğunu da yerine getirmek durumundadır (Tepe, 2000: 35 - 52). Her meslekte olduğu gibi hekimlik mesleğinde yapılacak olan eylemlere ilişkin yol gösterici etik ilkeler vardır (Mc Cullough ve Johnsen, 1991 : 1 - 4). Bu ilkelerin yol göstericiliği ile hekim sadece etik bir davranış sergilemekle kalmaz, aynı zamanda toplumda kabul gören genel yaklaşım biçimlerinden dolayı eylemlerini yasalar karşısında da savunabilir kılar. Etik ilkelerin tıp bilimi içerisinde nasıl kullanılması gerektiğine dair çalışmaların isimlerinden, Amerika’lı tıbbi etikçiler Tom L. Beauchamp ve James F. Childress'ın çabaları tıp etiği konusunda hekimlere yol gösterici olmuştur (Beauchamp ve Childress 1994 : 17 - 19). Biyomedikal Etiğin İlkeleri isimli kitaplarında Beauchamps ve Childress tıp alanında etik teorinin ilkelerini açıklamış ve öncelikli bir ağırlıklandırma ve sıralama izin vermeden bir temel ile oluşturarak kendilerinin "bileşik kuram-kompozit teori" olarak adlandırdıkları bir kuramı önermişlerdir. 26
  • 37. Karar verme sürecinde karışıklık ve açmazların hekimleri sorguladığı / zorladığı noktalarda teori her zaman belirgin özelliklerin genel geçer doğrular olduğuna ilişkin bir çerçeveye dayanır. Beauchamp ve Childress herhangi bir etik ilkenin bir ötekine karşı üstünlüğü olmadığını; durumların / olayların koşullarına göre, bu ilkelerden herhangi birinin seçileceği ya da feda edilebileceğini ileri sürerler. Bu bağlamda ilkeleri sınırlandırarak, bazı ilkeleri "Temel ilke" olarak adlandırırlar. Bu dört temel ilke şunlardır: 1. Yarar sağlama ilkesi, 2. Zarar vermeme ilkesi, 3. Özerkliğe saygı ilkesi, 4. Adalet ilkesi (Aydın ve Ersoy, 1995: 48 - 52). Biyoetik konusundaki son dönem yayınlara bakıldığında da, sürekli olarak dört ilkenin yinelendiği, etik ilke ve kuramların yansız bir biçimde açıklandığı, okuyucuya bunların hepsini mi seçmeleri yoksa bunlardan birini mi seçmeleri konusunda bir açıklama yapılmadığı görülür. Ancak bilinen bir gerçeklik olarak bahsi geçen ilkelerin uluslararası sağlık kuruluşlarının etik kodlarında yer aldığıdır. Çalışmanın başından bu yana aktarılan “ahlâk”, “etik”, “işletme etiği”, “tıp etiği” ve son olarak “hekimlik etiği” kavramlarının sonucunda anlatılmak istenen, her meslekte olması gereken kurallar bütünü olan etik yapının topluma hizmet eden her kuruluşça işlenip uygulanmasıdır. Çünkü etik değerlendirme yaptıkları işlerde bireylere bir iç görüş sağlar, olayları algılamalarına yardımcı olur ve öngörüşe zemin hazırlar. Üzerinde durulan ve örnek teşkil eden hekimlik mesleği, etik kuralların bir bütün olarak akademilerden başlayarak bireylere aşılandığı ve zamanla bir kişilik özelliği olarak benimsendiği davranış kalıplarıdır. 1.8. Sivil Toplum Kuruluşları ve Etik Sivil Toplum, ilk olarak ülkemizde 1970’lerde literatürde kendisini gösteren, özüne inildiğinde Jean-Jacques Rousseau’dan Hegel’e oradan Marx’ın 27
  • 38. yazınlarında var olan bir oluşum olarak karşımıza çıkar. Peki, nedir sivil toplum kuruluşu ya da kısaca STK? Prof. Dr. Belge’ye göre STK, devletin doğrudan müdahale edemediği alan ve durumlarda, yurttaşların işlerini kendilerince ilişkilerini yönettikleri toplumsal bir alandır (http://stk.bilgi.edu.tr/docs/belge_std_1.pdf). Yine bir STK (Tarih Vakfı) Genel Sekreterine göre ise de; STK’lar bir ülkede yurttaşların ortak ilgi, ortak çıkar, ortak özlemleri için devlet dışında yanyana gelerek kendi entelektüel ve maddi potansiyellerini birleştirdikleri, çaba gösterdikleri katılım biçimlerine denir (http://www.ntvmsnbc.com/news/142991.asp). Menşeyi toplum olan STK’ların bu çalışma ile ilişkili olarak ahlâk ve etik kavramını da içerdiği gerçeği kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkar. Bir STK her ne amaçla kurulmuşsa, toplum ihtiyaçları doğrultusunda Devlet’in yetişemediği ya da o alanda ihtiyacı karşılayamadığı durumlarda var olur. Bir başka ifade ile STK’lar çok çeşitli amaçlarla kurulur ve amaçları toplumda var olan bir grubu temsil etmektir. STK’ların varlığının Demokrasi’nin genel ve şart unsurlarından biri olduğuna dayandırılma eğilimi vardır. STK’lar toplumdaki grup ya da zümreleri temsil ederler ve bu temsilin hukuki boyutu ve kimi zaman devlet üzerinde yaptırımları vardır. Sosyolojik perspektif çerçevesinde, bilinen bir gerçeklik olarak, toplumlara bakmanın birçok çeşidi olduğu ve bu bakışların hiçbiri ile STK’ların ele alınamayacağıdır. Bunun nedeni STK’lar başlı başına toplumun takendisidir. Dolayısıyla STK’ların kendilerine, üyelerine, topluma, devlete ve evrensel olarak insanlığa hizmet etmek gibi dertleri vardır. Şüphesiz ki bu dert ediniş, hukuksuz, ahlâk kuralları ve etiksel bir düşünüş dışında olamaz. STK’lar başlı başına birer işletme olup tüzel kişilikleri vardır. Çalışmanın örneği olan Türk Kardiyoloji Derneği yapısında da bahsedileceği üzere, STK’lar üyelerinin amaçları doğrultusunda ortak bir payda oluşturarak çalışmalar yaparlar. Bu ortaklık tarafların birbirine üstünlüğünü, çıkar ilişkisini veya kendi amaçları doğrultusunda kullanmayı taşımayacak bir dayanışmayı içermelidir. Oluşacak bu 28
  • 39. ortaklık ve dayanışma sivil toplum kültürünü geliştirmeli, STK’ların bağlı bulundukları topluma, ahlak, etik ve hukuk sitemine bağlı kalınarak “ortak iyi”yi yakalayabilecek bir çalışma yapısını geliştirerek ortaya koymalıdır. STK’lar daha önce de ifade edildiği gibi, toplum ve bileşenlerinin ortak çıkarlarını gözeterek “örnek” teşkil etmelidir. Bu bağlamda STK’lar etik kaygılara bağlı olarak ve bu kaygılarla çalışmalarını gerçekleştirirler. STK’lar kuruluş amaçları, misyon ve vizyon oluşturmalarında oluşumlarının yapısına uygun değerler geliştirirler. Bunlar değerler: o Yurtseverlik, doğaseverlik, insan severlik. o Bağımsızlık o Karsızlık o Çıkar gözetmeme o Gönüllülük o Tüzel kişilik olarak tanımlanabilir. STK’lar ortak ilgi alanında çalışmalar yapabilirler. Bir başka ifadelendirme ile; benzer ya da aynı konularda farklı amaçlar gözeten STK’lar kurulabilir. Bu bağlamda, STK’ların aralarında bir koordinasyon ve ortak eylem planları oluşturulabilir. Dolayısıyla, aşağıdaki maddeler benzer ya da farklı amaçlarla kurulmuş STK’ların ortak amaçlarla topluma hizmet etmelerini olanaklı kılar. Aynı ilgi alanına yönelmiş STK‘lar arası ilişkilerde; o İş birliğinde verimi düşürmeyen, iktidar mücadelesine yol açmayan yapılanma, o Enformasyonu paylaşmak, o Görüşlerin çeşitliliğine saygı göstermek, o Hem seçici, hem de yarışmacı olmamak. o Sivil yapının tekelleşmesini engellemek, tekelleşme yerine, konular ölçeğinde güç birliği, ortaklık ve dayanışma kültürünün geliştirilmesini sağlamak. 29
  • 40. Farklı ilgi alanlarında olanlar dâhil, tüm STK’larla ortak ilişkilerde ise; o Açıklık, şeffaflık, iyi niyet içinde olmak, o Her türlü çıkar ilişkisinin dışında olmak, o Konuşma ve yazışma adâbına uymak, o Kanıtsız, karalama kampanyasına girmemek, kendini güçlendirmek veya başkasını zayıflatmak için yalan haber yaymamak, o Eşitlerin birliğinden oluşan katılımcı sahayı paylaştığının bilincinde olmak, o İş birliğine açık olmak, birlikte üstlenilen sorumluluğu paylaşmak, o Enformasyonun serbest ve doğru zamanda akışını ve paylaşımını sağlamak, o Kaynakların israfının önlenmesini sağlamak, o İzinsiz kuruluş adı kullanmamak, o Ulusal ve Uluslararası kaynakların fon sağlamaktaki amacını araştırmak, o Birbirleriyle olan ilişkilerde bu ortak değerler ile ilkeleri ve katılımcı ortak sahayı paylaşırken ilkeli birlikteliği kabul etmek. o İşbirliğinde etik kurallara uymayan STK’lara yönelik olarak, savunma hakları saklı kalmak kaydıyla yapılması gerekenler; o A) Ayıplama, B) Dışlama, olanaklarına başvurulur (http://www.siviltoplum/siviltoplum-etik.htm). STK’ların yukarıda bahsedilen değeri, benzer ve farklı amaçtaki kuruluşlar arasında oluşturulan maddelerde görüldüğü gibi, toplum çıkarlarına ters düşmeyecek ve gönüllülük esasına dayalı değerler ve bu değerlerle bağlantılı karar mekanizmalarının oluşumu söz konusudur. Bu maddeler, daha önce de ifade edildiği üzere, toplumum değer yargılarından, hukukundan, ahlak uygulamaları ve yaptırımlarından son olarak da etikten ayrı tutulamaz. Çalışmanın ilk bölümünde açıklanan ahlak, etik, işletme etiği, yönetimde etik, tıp etiği, etik kodlar, hekimlik etiği, STK ve etik kavramları ikinci bölümde anlatılacak olan Türk Kardiyoloji Derneği çalışma ve uygulamalarında örneklendirilecektir. 30
  • 41. Çalışmanın örneği olarak, ulusal ve uluslararası ortak kuruluşlarla işbirliği içinde çalışmalar yürüten Türk Kardiyoloji Derneği, örnek bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak topluma hizmet eden tüzel kişilikli bir işletmedir. Açıklandığı üzere ikinci bölümde Türk Kardiyoloji Derneği’nin yapısı ve tıpta bilimsel uzmanlık derneği olma kimliği ile etik çalışmaları aktarılacaktır. 31
  • 42. Bölüm II : TKD’de Etik 2.1. Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Yasal tanımıyla dernek; “kazanç, paylaşma dışında kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere en az (7) yedi gerçek veya tüzel kişinin bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları”dır (http://www.dernekler.gov.tr/_Dernekler/Web/Gozlem2.aspx?sayfaNo=79). Türk Kardiyoloji Derneği, sivil toplum örgütü olarak, istatistikî sonuçlara dayandırılan verilere göre diğer hastalıklara nazaran ülkemizde açık en yaygın sağlık sorunu ve kayıplarının yaşandığı kardiyoloji alanında, ülkemizde fiilî olarak görev yapan kardiyologlar ve Türk halkı başta olmak üzere, alanında bilimsel çalışmalar organize eden, aynı zamanda benzer çalışmalara destek veren ve halk sağlığını bilinçlendirici uygulamalar üreten bir bilimsel uzmanlık derneğidir. Türk Kardiyoloji Derneği’nin ana hedefi; toplumsal ve mesleki eğitimi, araştırmaları destekleyerek Türk halkının kalp - damar sağlığını korumaktır (http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=136). TKD’nin çalışma amaçları ise, TKD Tüzüğüne göre aşağıdaki gibi sıralanmaktadır: o Kardiyovasküler alanda yapılan araştırma, çalışma ve gelişmeleri izlemek, teşvik etmek, desteklemek o Kalp ve damar hastalıklarına ilişkin mediko-sosyal çalışmalarda bulunmak o Eğitici ve öğretici toplantılar düzenlemek o Bu çalışmalar için vakıf ve müesseseler kurmak o Dış ülkelerde bu konularda çalışan bilimsel kuruluşlarla işbirliği yapmak. (Bkz. Ek 3, TKD Tüzüğü Md. 4) 32
  • 43. 2.2. Türk Kardiyoloji Derneği Tarihi Türk Kardiyoloji Derneği, kuruculuğunu 27 Kardiyolog hekimin üstlendiği gayri ticari bir işletme olarak 21 Mayıs 1963 günü İstanbul Postası gazetesinde yayınlanan basın haberi ile resmen kurulmuştur. 1980 yılında Bakanlar Kurulu’nca kararlaştırılıp Cumhurbaşkanı’nca onaylanması sonucunda, Resmi gazetede ilan edildiği üzere kamu yararına çalışan derneklerden biri olmuştur. 1963’de TKD kurulmuş, 1976, 1984, 1988, 1994,1997, 1998 ve en son 2002 yılında, 31 Aralık 2002 yılında Ekonomi Gazetesinde ilan edildiği üzere, TKD Tüzüğü son şeklini almıştır (Bkz. Ek 3 TKD Tüzüğü). TKD Yönetim Kurulu Başkanlığında 1963’den bu yana mükerrer seçilen başkanlar dahil toplamda 5 başkan görev almıştır. 2004 yılında Türk Kardiyoloji Derneği Yeterlilik Kurulu6 (TKYK)’nun ilk Genel Kurulu toplanarak ilk yönergeyi kabul etmiş ve bu kurulun başına 4 yıl süre ile görev yapacak bir Başkan ve bir Genel Sekreter seçilmiştir. TKYK, ilk Yeterlilik sınavını 2005 yılında yapmıştır. Türk Kardiyoloji Derneği’nin tarihçesinde yer alan Uluslararası başarıları ise; o 2005 Haziran’ında Lüksemburg’da toplanan Avrupa Kalp Sağlığı Konferansı’na katılan TKD, 29 Haziran 2005’te Sağlık Bakanlığı ile birlikte “Lüksemburg Bildirgesi”ni imzalamıştır. o Türkiye henüz Avrupa Birliği’ne tam üye olmadığı halde, TKD, Lüksemburg Bildirgesi doğrultusunda ESC (Europen Society of Cardiology) ve EHN (Europen Heart Network) işbirliği ile hazırlanan 4 yıllık Avrupa Kalp Sağlığı Programı’nın (Euro Heart Projesi), katılabileceği tüm alt projelerine katılmak 6 http://www.tkd.org.tr/tkyk/ 33
  • 44. üzere proje dosyalarını tamamlayıp göndermiş ve tüm dosyaları kabul edilmiştir. o 2005 yılında yapılan Ulusal Kardiyoloji Kongresinde EBAC akreditasyonu alan TKD, halen sürekli tıp eğitimi konusunda kapsamlı programlar oluşturup, uygulamaktadır. olarak sıralanmaktadır (http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=137). TKD’nin bir nasıl bir işletme olduğunun üzerinde durulduğu ve tarihinin açıklandığı bölümün ardından tıp eğitimi alanında organizatör kimliğini koruyan kardiyoloji alanında bilimsel uzmanlık derneği sıfatıyla ülkemizde tek olarak işleyişini sürdüren örgütün; organizasyon yapısının, alt birimleri ve işlevlerinin şema halinde gösterildiği “TKD Organizaston Şemasi” ile ilgili ikinci bölüme geçilecektir. 34
  • 45. 2.2.1. Bir Organizasyon Olarak TKD (Organizasyon Şeması) 35
  • 46. Koslowski (Tepe, 2000 : 42)’nin penceresinden poietik çerçevede hekimliğin hem sanat hem de bilim olduğunu savunarak; insana sağlığını yeniden kazandırmak amacıyla insan üzerinde gerçekleştirilen üretici bir etkinlik olarak tanımladığı hekimliğin ve bir uzmanlık alanı olarak kardiyolojinin sivil toplum örgütü nosyonu ile harmanlayan TKD çatısında inceleneceği 3. bölümde “etik” kavramının örgüt içindeki işlenişi ele alınacaktır. 2.3. TKD’de Etik Temel olarak, TKD organizasyon şemasından da görüldüğü üzere, TKD Yönetim unsurları ve üyelerinden istenen tıp alanında kardiyoloji’nin ülkemizde sürekli gelişimine destek olacak çalışmalar yapmaktır. Her işletmede olduğu gibi, gayri ticari bir işletme olan TKD, işleyişte Bölüm I’de vurgulanmış ana tema “Etik” üzerinde çalışmalar yapmakta, hatta konunun hassasiyetinin önemini ve değerlendirilmesini organizasyonun içinde bir alt birim oluşturarak “Etik Kurulu”na bırakmaktadır. Bu bağlamda, TKD’nin etik kavramının hassasiyet odaklanmasının Sağlıkta Kalite İyileştirme Derneği ön koşulları ile bağdaştıracak olursak, aşağıdaki maddelerin TKD isleyişinde ve dolayısıyla etik kurul çalışmalarında temel kavram olarak benimsenip uygulandığı göze çarpmaktadır. Bu bağlamda, TKD’nin ilişkili olduğu kurumlardan biri olarak, Sağlıkta Kalite İyileştirme Derneği kurallarının TKD iç isleyişinde teorik olarak nasıl sindirildiği özetlenecek, daha sonra TKD Etik kurulu çalışmaları mercek altına alınacaktır. o Hukukun Üstünlüğü; başta Anayasa ve Dernekler Kanunu olmak üzere TKD tüzüğünün işleyişte uygulanması, TKD ilgi alanındaki konularda var olabilecek hukuki boşlukların giderilmesine öncelik tanımak, o Hasta güvenliğine odaklılık; sağlıkta kalitenin hasta güvenliği olduğu bilinci ile, kurumsal bir dernek olarak, hekimleri bilinçlendirici çalışmalara önderlik etmek, 36
  • 47. o Açıklık ve şeffaflık; TKD’nin ulusal ve uluslararası faaliyetlerinin üyeler ve kamu ile paylaşılması, tüm üyelerin faaliyetlerde aktif olarak görev almasını teşvik edici uygulamalarda yönlendirici olması, o Güvenilirlik ve gizlilik; kişilerin ve / veya kurumların sahip olduğu mahrem bilgileri ilgili kişi ve kurumların izni olmadan üçüncü şahıslarla paylaşılmaması, o Hesap verebilirlik; üyelerden gelebilecek bilgi isteği ve / veya dernek faaliyetleri konusunda kamudan gelebilecek soruları açık olarak cevaplamak, üyelerin yaptığı çalışmalarla ilgili olarak yönetim gerekli gördüğü takdirde söz konusu çalışmaları deklare etmek, o İşbirliği ve çıkar çatışmaları; TKD’nin bağımsız bir kuruluş olduğu göz önüne alınarak, herhangi bir politik, ekonomik veya sosyal çevre, ekip veya baskı grubu ile ilişki söz konusu olamaz. Derneğin herhangi bir başka kuruluşla ilişkilerini belirleyen tek parametre, yapılan aktivitelerle ilgili işbirlikleridir. Sağlık sektörü ile ilgili tüm kuruluşla, kardiyoloji alanı ile ilişkili bilimsel çalışma yapan kurumlarla işbirliği yapabilir. o Finansal ilişkiler; TKD kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olarak, mali destek aldığı kurumları ve sponsorlukları kamuya duyurur. Ayrıca, kamuya olan sorumluluğunun bir yansıması olarak, yaptığı tüm aktivitelerde en yüksek kaliteyi yakalamak için optimum harcama bütçesi kullanmaya çaba gösterir ve tüm üyelerinin de bu yaklaşım içinde olmasını bekler. Başlıkları ile yönetim kademeleri, alt birimleri ve üyelerinde, teori ve uygulamada tahlil edilmiş ve sindirilmiştir. İşleyişte, temel olarak, “Etik Kurul”dan beklenen, kardiyologlara etik anlayışını vurgulamak ve kardiyologların çalışmalarında danışabilecekleri bir kılavuz hazırlamaktır. Bu kılavuz, aşağıdaki ana baslıkları TKD Etik Kurulu çalışmalarını özetlemektedir. Aşağıda yer alan konu başlıklarına bu çalışma boyunca değinilecek ve baslıkların “TKD ve Etik” bakış acısıyla nasıl eylemlendirildiği açıklanacaktır. 37
  • 48. I. Resmi ve özel sağlık kuruluşlarının hekim ve hastalarla ilişkilerinde ve meslek kararlarında etik, II. Hekimler arası ilişkilerde etik, III. Bilimsel yayınlar ve araştırmalarda etik, IV. Medya ve etik, V. Hekimler ve sanayi kuruluşları arasında etik, VI. Alternatif tip yöntemleri ve etik. Yukarıdaki vurgulanan maddelerden anlaşılacağı üzere, TKD Etik Kurulu, kardiyolog ve ilgili meslek grubu üyeleri hastalarının sağlığı ve bakımını, kendi ilgi duydukları konuların önünde tutmak, önceliği hasta sağlığı ve iyileştirilmesine vermek durumundadır. Bahsi geçen açıklamaların yer aldığı TKD’de Etik ana başlığının altında önümüzdeki alt başlıklarda sırasıyla; TKD Etik Kurulu çalışmalarının ve kararlarının açıklanacağı, kurumlar ve kişiler arası etik anlayışı aktarılacaktır. 2.4. TKD’nin Üyelerine ve İlişki İçinde Olduğu İşletmelere Karşı Etik Anlayışı TKD ve TKD Etik Kurul çalışmaları önceki bölümlerde de açıklandığı üzere, “üyelerinin bilimsel çalışmalarında uygulamaları gereken kurumsal etik kuralların uygulanmasına ışık tutmak”tır (TKD Basılmamış Etik Kurul Raporları, 8 - 9). Bu bağlamda TKD, kamu ve özel hastanelerde görev yapan üyelerinin hekim ve hasta ilişkilerinde aldığı kararlarında öngördüğü mevzular arasında; iş ahlâkı, hekim sorumlulukları ve hastane etik kurullarının işleyiş sorunları gibi öncelikli olması gereken hadiseleri ele alır. Hastaneler, bağımsız birer işletme olarak; topluma hizmet etmek, varlığını sürdürmek ve kâr elde etmek gibi amaçları olan kuruluşlardır. Söz konusu amaçlar uygulama esnasında deontolojik kurallar çerçevesinde yapılmalıdır. Bilindiği gibi, hastanelerde üreticiler hekim ve yardımcı sağlık personeli, tüketiciler ise hasta ve yakınlarıdır. 38