2. Su aritma dogada dogal bir proses olarak işlerken dünya nüfusunun kalabaliklaşmasi,
sanayileşme gibi su kaynaklarinin hizla kirlenmesine ve temiz su kaynaklarinin giderek
tükenmesine yol açmiştir. Insanlik bu noktada yapay ve hizli yöntemlerle suyun arindirilmasi
metodlarini bulma yoluna gitmek zorunda kalmiştir. Birçok insan günümüzde su aritma
kelimesini antipatik olarak karşilamaktadir. Halbuki dogal kaynak sulari diye adlandirilmiş
olan sular bile aritilmiş sudur. Doganin arittigi su insanligin teknolojide bilinçli bilinçsiz hizli
bir şekilde ilerlemesi ile yetersiz kalmaktadir. Bugün birçok yeralti suyu yeryüzüne kirli bir
şekilde çikmaktadir. Maalesef doganin aritma kapasitesine zarar vermiş durumdayiz. Burada
insanligin yapabilecegi iki husus var. Birincisi kirletmiş oldugumuz sulari arindirma işlemi ile
doganin kendi aritabilecegi seviyelerdeki kirlilik durumuna getirmek (atiksu aritimi) ikincisi
doganin çabuk aritamadigi temiz su kaynaklarini da yine aritma işlemi ile sagligimizi
bozmayacak seviyelere getirmek (su aritma ya da temizsu içme suyu aritimi). Tabi yaşam
kaynagimiz suyu ve çevremizi kirletebilecek diger unsurlar da (hava, kati atik, vs.) göz
önünde bulundurulmali ve doganin aritma kapasitesini bilerek ona aşamayacagi yük
getirmemeliyiz.
4. . Yüzeysel sular çeşitli etmenlerle kirlenir, buharlaşma vasıtasıyla suyun
en saf hali gökkyüzüne taşınır ve bu su yine çoğunlukla temiz bir kaynak
olarak gökyüzünden yeryüzüne inerek canlı yaşamının devamını teşkil
eder. Yine yüzeyde çeşitli etmenlerle kirletilen sular topraktaki çeşitli
katmalardan geçerek bir süzülme (filtrasyon) vasıtasıyla barındırmış
olduğu kirliliklerden arınır. Tabi suyun burada tamamen saf halde
olduğu beklenemez. Yeraltında bulunan çok çeşitli kayaçlar su içerisinde
çözünerek suya farklı özellikler kazandırır. Bu işlemler yeraltında
yüzlerce yıl sürebilmektedir. Şifalı suların çoğunluğu bu şekilde
oluşmuştur. Yapay olarak icat edilen su arıtma teknikleri de yine
doğadan ilham alınarak gerçekleştirilmiş tekniklerdir. İnsanoğlunun
bekleyecek zamanı kalmamıştır. Bu yüzden doğadaki su arıtma prosesi
taklit edilerek doğadan çok daha hızlı bir şekilde arıtma işlemini
gerçekleştirebilmemiz gerekmektedir. Suyun yer altında ilerleyerek
kirliliklerinden arınması takip edilerek kopyalanan filtrasyon sistemleri
bilimin de katkısıyla doğadakinden çok daha hızlı sonuç vermektedir.
Yine doğadan esinlenerek iyon değişimi prensibi ile sudaki kirlilikler
zararsız olam maddelerle yer değiştirmek suretiyle arındırılmaktadır.
Bitkilerdeki osmatik basınç farkından çok yoğun ortamdan az yoğun
ortama geçişin tersinden esinlenerek reverse osmosis (RO, ters osmoz)
su arıtma sistemleri icat edilmiştir.
5. . Ancak günümüzün teknolojisinde bile su içerisindeki zararli yararli madde ayirimi yapip
aritma işlemi yapilamamaktadir. Ancak suyun saflaştirildiktan sonra istedigimiz özelliklere
getirilebilmesi mümkündür. Buna karşin dogadaki çeşitli sular bulunduklari ortam
münasebetiyle farkli özellikler gösterebilmektedir. Bu özellikleri saglayan dogal mineraller ve
su moleküllerinin yapisidir. Su saflaştirildiktan sonra bu minerallerin ilavesi ile su
moleküllerine bu özellikler tekrar kazandirilabilmektedir. Bu şekilde etkin bir su aritma
prosesi işlemiş olacaktir.
6.
7.
8. MEKANİK ÖN TEMİZLEME İŞLEMİ
Ön aritmada atiksudaki kagit, paçavra, plastik, metal gibi iri kati maddeler ile kum ve yag-gres
gibi maddelerin ayrilmasi işlemi uygulanmaktadir. Bu maddeler bu aşamada
uzaklaştirilmadigi takdirde pompalar ve çamur giderme ekipmanina, vanalara, borulara
zarar vererek aritmada problemlere yol açabilir. Askida katilari gidermek için de bazen
ince izgaralar ve elekler kullanilir.
9. a)Eleme
Kaba Izgaralar: Kaba izgaralar koruyucu ekipman olduklarindan ilk ünite olarak
kullanilirlar. En yaygin olarak kullanilan kaba izgaralar: çubuk izgaralar, elekler ve
ögütücülerdir. Çubuk izgaralar, elekler ve ögütücülerle ilgili özet bilgi Tablo 4.1 de
verilmiştir. Endüstriyel atiksu aritma tesislerinde kaba izgaralara gerek olmayabilir.
Çubuk izgaralar: Izgara araligi 20-40 mm mertebesinde olup evsel atiksu ile gelebilecek
40 mm’den iri maddeler (çöp, naylon, ahşap malzeme v.b) izgarada tutulur ve zaman ayarli
temizleme mekanizmasi ile taranarak atiksudan uzaklaştirilir. Bu maddelerin aritma
tesisinde mevcut mekanik ekipmanlara zarar vermemesi ve boru hatlarinda tikaniklik
yaratmamasi için mutlaka uzaklaştirilmasi gereklidir.
10. b)Kum tutucular
Burada kum olarak tanimlanan maddeler, kum, taş, cüruf gibi yogunlugu veya çökelme
hizi, biyolojik aritimda parçalanabilen organik maddelere kiyasla daha yüksek olan
maddelerdir. Yumurta kabuklari, kemik parçaciklari, tohumlar, kahve parçaciklari ve
yemek artiklari gibi organik parçaciklar da bu kapsama girmektedir. Kum olarak giderilen
maddeler çogunlukla inert ve oldukça kurudur. Kum kompozisyonu çok farkli olabilir.
Üç tip kum tutucu vardir:
• Yatay akişli, dikdörtgen veya kare planli
• Havalandirmali,
• Vorteks akimli.
11. Aritma sistemlerinde dengelemenin amaci atiksu karakteristiklerindeki degişiklikleri
minimize ederek aritim kademelerinde optimum şartlari saglamaktir. Dengeleme ünitesinin
boyutu ve tipi atik suyun miktari ve degişimi ile ilgilidir. Dengeleme tanki, atiksu
debisindeki farkliliklari ve üretimden dolayi zaman zaman atilan veya istemeyerek dökülen 79
bazi konsantre atiksu akimlarini biriktirebilecek boyutta dizayn edilir
12. c)Ön Çöktürme
Ön çöktürme, hareketsiz şartlarda özel tasarimi yapilmiş çöktürme tanklarinda çökebilen
ve yüzebilen katilarin ayrilmasidir. Ön çöktürme tanklarinin üç ana fonksiyonu vardir:
• Çökeltme ile sividan katilari (çamur) ayirma,
• Yüzdürme ile sividan katilari (köpük, yag, yüzen birikintiler) ayirma,
• Katilari yogunlaştirma.
13. SEDİMENTASYON
Suda asili maddelerin dibe çökmesini saglayan fiziksel aritma prosesine sedimentasyon adi
verilir. Sedimentasyonun düzgün bir şekilde yapilmasi için siviyi titizlikle transfer edecek pompa
sistemlerine ihtiyaç vardir. Bu pompa sistemleri, çöken maddenin pompadaki önemli parçalarla
temas etmesini engeller ve aşinmayi azaltir.
14.
15. Koagülasyon ve Flotasyon
Koagülasyon ve flokülasyon prensip olarak kollidal
ve askidaki kati maddelerin tümünün floklar haline
getirilmesi anlamina gelmektedir. Oluşan bu floklar
daha sonra çökeltme ile sudan uzaklaştirilmakta ve
sudaki kolloidal ve asili halde bulunan kirlilik veren
maddeler giderilmiş olmaktadir.
16. Koagülasyon ve flokülasyon işleminin kullanildigi
aritma tesislerinde bu sistemlerin
boyutlandirilmasinda önce verimlilige etki eden
faktörlerin bilinmesi gerekir. Bu faktörler, ham
suyun bulanikligi, sudaki kolloidlerin ve askidaki
kati maddelerin miktar ve özellikleri, suyun pH
degeri, koagülasyon ve flokülasyon prosesinin
çeşidi, hizli ve yavaş kariştirmada bekleme süreleri,
suyun sicakligi ve alkalinitesi, sudaki iyonlarin
miktar ve özellikleri ve kullanilan kimyasal
maddelerin cins ve dozu olarak sayilabilir.
Iyi bir koagülasyon için gerekli optimum koagülant
dozunu belirlemek için laboratuar şartlarinda
gerçekleştirilecek jar-test deneyinden yararlanilir.
17. jar-test deneylerinin planlanması, analizi ve sonuçların
değerlendirilmesinde de kullanılabilmektedir ve su sıcaklığının
15 ° C ile 25 C
olması halinde iyi sonuçlar vermektedir (AWWA, 1990).
Su sıcaklığının düşük olması halinde daha dikkatli
kullanılması gerekmektedir. Düşük sıcaklıkların tüm
arıtma işlemlerinde olumsuz etkiye sahip olduğu
bilinmektedir. Koagülant madde olarak alüminyum
sülfat kullanılması halinde en etkili koagülasyon,
pH’ nın 4.8 ile 6.8 değerleri arasında
gerçekleşmektedir
18.
19. FİLTRASYON
: Suda çözünmeyen kum. kil ve tortu gibi kati maddeleri fiziksel olarak aritmak;su içerisinde tat,
koku ve renk olarak açiga çikan organik maddeleri kimyasal olarak aritmak; bu aritim
aşamalariyla suyu tortusuz,renksiz ve berrak bir hale getirme işlemine filtrasyon denir.
20. KUM FİLTRE ÇEŞİTLERİ
a) Yavaş süzen kum filtreleri; 1827 yilinda Simpson tarafindan kullanilmiştir. Bu süzgeçler, 2,5-3
metre derinliginde betonarme havuzlar olup, bir tesisteki süzgeç yüzeyleri toplami 1000-6000
m2dir. Havuz tabani belirli egilimdedir. En altta dayanikli tugla tabakalari üzerine yerleştirilmiş
60-80 cm kalinliginda taş ve kaba çakil tabakasi, sonra 2-3 cm tane büyüklügündeki çakillardan
5-10 cm'lik bir tabaka, bunun üstünde de 1-1,5 cm büyüklügünde çakillardan 10 cm kalinliginda
bir tabaka, en üstte yine, 0,5 cm büyüklügündeki çakildan veya kumdan yapilmiş bir tabaka
bulunur. Bu tabakalarin görevi üstüne konacak olan süzücü kum tabakasini tutmaktir. En üste
konulan saf silisli kum taneciklerinin çapi 0,5-1,5 mm olmalidir. Kumun yüksekligi bir metredir.
Üstte 1 m su bulunur.
Süzgeç olarak kullanilan kum havuzlarinin önce altindan basinçli su verilerek hava
habbeciklerinin çikmasi ve kumlarin iyice yerleşmesi saglanir. Sonra 12 saat dinlendirilir ve
süzülecek su yukaridan gönderilir. Su yüksekligi belli bir seviyeye gelinceye kadar alttan su
birakilmaz. Bu su 24 saat bekletilir ve ondan sonra vanalar açilarak üstten ham su gönderilerek
süzgeç çaliştirilir. Bu süzgeçlerden geçen su oldukça berraktir. Mikroplarin yaklaşik % 98'i
tutulmuştur. Geriye kalan mikrop % 1-2 bile olsa patojen mikrop ihtimali düşünülerek
ilaçlanmasi(dezenfekte edilmesi) gerekir. Bu süzgeçler m2 yüzey başina 10 m3/gün su verirler.
Tikaninca yikanirlar.
21. b) Çabuk süzen süzgeçler: Bunlar ilk defa 1885 yilinda uygulandi. Yavaş süzen süzgeçlere göre
daha küçük çaptadir. Bu süzgeçler kimyasal metodlarla ilk temizligi yapilmiş sulari süzerler.
Bazan da ilk süzgeç olarak kullanilirlar. Bu süzgeçin kumlari 0,35-1 mm büyüklügündedir. Kum
tabakasi yüksekligi 70 cm kadardir. Diger tabakalar yavaş süzen süzgeç gibidir. Bu süzgeçlerin
temizligi hemen hemen hergün veya günaşiri yapilir. Önce alttan basinçli hava, sonra basinçli su
vererek temizligi yapilir. Bu süzgeçler diger süzgeçten 20-30 misli küçük oldugu halde süzme hizi
10 defa daha çoktur.
Bu süzgeçlerden geçen sular iyice kokusuz, renksiz ve gayet berraktir. Yalniz mikrop tutma
kabiliyeti yüzde 70-80 kadardir.
c) Küçük süzgeçler: Bunlar az masrafli küçük süzgeçler olup, az bir su ihtiyacini karşilamak için
kullanilir. Bu süzgeçlerin süzücü kismi, taş, kömür, porselen, selüloz gibi maddelerden yapilir.