SlideShare una empresa de Scribd logo
1 de 18
21
       Vgotsky’ye göre yetişkinin,çocuğun bilgiyi içleştirmesine bilgiyi kazanmasına
yardım edebilmesi için iki noktayı belirlemesi gerekir.Bunlardan birisi,çocuğun
herhangi bir yetişkinin yardımı olmaksızın,bağımsız olarak kendi kendine
sağlayabileceği     gelişim    düzeyini   belirlemektedir.İkincisi    ise,bir   yetişkinin
rehberliğinde çalıştığında gösterebileceği potansiyel gelişim düzeyini belirlemektir.Bu
ikisi arasındaki arasındaki fark,çocuğun “gelişmeye açık alanı”dır.Vygotsky’in gelişim ve
eğitime getirdiği en önemli kavram gelişmeye açık alandır.
        O halde Vygotsky’e göre öğretim,çocuğun gelişimini ileriye götürebildiği ölçüde
iyidir.Öğretim,çocuğun gelişmeye açık alanını etkili olarak kullanmasını sağlamalıdır.Bu
nedenle,doğrudan bire bir öğretim ve çocukların çocuklarla ve yetişkinlerle
etkileşimlerini sağlayan öğretim biçimleri çocuğun bilişsel gelişiminde önemli rol oynar.
        Çocuğun bilişsel gelişim ilerlemesinde,diğer bir deyişle yakınsal gelişim alanının
etkili olarak kullanılmasında öğretmen,diğer yetişkinler ve diğer çocuklar önemli
katkılar da bulunurlar.Bu nedenle okullar,öğretmenler,çocukları çalışmalarında aşırı
derecede bağımsız bırakmamalıdır.Aşırı bağımsızlık,bilişsel gelişimi yavaşlatmaktadır.
Gelişimin tam olarak sağlanabilmesi için,çocuğun sistematik olarak daha karmaşık hale
gelen bu olayları,olguları tam olarak anlayabilmesi için ise yetişkinin ya da o alan da
uzman olan herhangi bir kişinin yardımına ihtiyaç vardır.
                                    ≋ DİL GELİŞİMİ≋
          Dil gelişimi zihinsel gelişimin bir parçasıdır.Zihinsel gelişime paralel olarak
oluştuğu kabul edilir.Dil gelişimi olgunlaşmaya ve öğrenmeye bağlıdır.Dil gelişiminde
aynı yaştaki çocuklar benzer özellikler gösterir.
                               Dil Gelişimi İle İlgili Görüşler
      Davranışçı Yaklaşım           Sosyal Öğrenme Kuralı          Biyolojik Yaklaşım
-Bebekler kendilerini iste-     -Bebek için anne-babanın       -Dil gelişimini biyolojik
dikleri sonuca götüren di-      model olması,çocuğun onları    (genetik) ve psikolojik
li öğrenirler.                  taklit etmesi,anne-babanın     temellere göre inceleyen
-Dil gelişimi taklit(bebek-     pekiştirmesi ve düzenli        yaklaşımdır.
ler günlük konuşma diline       bilgiler   vermesiyle    dil   -Chomsky’ye göre insan
benzer sesler çıkarırlar)ve     öğrenilir.                     beyninin belirli bölgeleri
pekiştirme(ödüllendirme)yo-     -Çocuk sosyalleşme süreci      dilin kazanılmasından ve
luyla olur.                     içinde modelleri gözlemle-     öğrenilmesinden sorumlu-
                                mesi ve taklit etmesiyle       dur.Bu       bölüm      tüm
                                öğrenir.                       insanların dili öğrenmele-
                                                               rini sağlar.
                                                               -İnsanlar          doğuştan
                                                               konuşma       ve    iletişim
                                                               yeteneğine sahip olarak
                                                               doğar.

Biyolojik Yaklaşım:Yaklaşımlar içinde en önemlisi Chomsky’in kuramıdır.
-Birey doğuştan dil kazanma kapasitesine sahiptir.İnsan beyninin belirli bölgeleri dilin
öğrenilmesine aittir.
-İnsanlar dil öğrenirken önce cümle yapısını kavrar sonrada bu cümle yapılarından
farklı cümle yapılarına dönüştürme yaparak yeni cümleler üretirler.
22
-Çocuklar yürümeyi öğrendikleri gibi,biyolojik olarak belli bir olgunluğa eriştikten
sonra konuşmayı öğrenirler.
-Çocuklar dil öğrenmede sırasıyla önce isimleri sonra fiilleri sonrada sıfatları öğrenir.
※Dil gelişimi 2 evrede incelenir.
1-Okul Öncesi Dönem:

1.Agulama-              Bebek çeşitli sesler        çıkarır,ihtiyaçları   için   ağlar.Sesleri
Babıldama               bilinçsizce çıkarır.
Evresi(0-6 aylar)        ⇛ ör ‘agu’

2.Heceleme Evresi       Anlamsız sesler yok olup anlamlı hece ve sözcüklerin çıkarılmaya
(6-12 aylar)            başlandığı dönemdir.Yani hece hece okur.
                        ⇛ ör ba-ba,ma-ma,geh-geh
3.Tek sözcük evresi     Konuşmada kritik dönemdir.Bu dönemde çocuk çevreyi
(12-18 aylar)           keşfetmeye çalışır.Tek sözcükle çok şey anlatmaya çalışır,fakat
                        ne dediği tam olarak anlaşılmaz.
                        ⇛ ör Çocuğun sadece ‘kedi’ demesi.
                        Çocuk kedi demesiyle ‘kedi burada’,‘kedi gitti’ anlamlarını söylemek
                        ister.
                        ⇛ ör ‘Top’ dediğinde ‘Top nerede’,‘Top oynadım’,‘Top büyük’ gibi
                        değişik anlamlar çıkar.
4.Telgrafik             Sözcüklerin birleştirilmesi dönemidir.Kullanılan kelime sayısı
konuşma dönemi          artar.İki kelime peş peşe söylenerek anlamlı sözcükler oluşturu-
(18-24 aylar)           lur.
                        ●Sözcükler arasında bağlaç kullanılmaz.
                        ⇛ ör ‘Anne su’,‘Baba geldi’
                        Baba geldi diyen çocuk,baba işten geldi demek istemektedir.

5.İlk Gramer            Cümlelerine dil bilgisi kurallarını ekler.Kelime hazinesi genişler.
   Dönemi               2.5 yaşında ortalama sözcük dağarcığı 400
(24-60 aylar)           ⇛ ör ‘Yemek yiyorum’,‘Annem geldi’


2-Okul Dönemi Dil Gelişimi:Bu dönemde artık birey dili kurallarına göre öğrenmeye
kolaydan zora doğru öğrenmeye başlar.Karmaşık dil yapılarını kullanmaya
başlar.Okuma-yazma öğrenilir.
                                   ≋ 3-KİŞİLİK GELİŞİMİ ≋
♨Bu gelişimde          ⇉FREUD           ⇉ERİKSON
KİŞİLİK:Bir kişiyi diğerlerinden ayıran;bireyin doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı
özelliklerin bir bütünüdür.
Kişiliğin iki boyutu vardır:
1-Bir kişiyi diğerlerinden ayıran özellikler.
2-Yapılan davranışların devamlı olması lazımdır.
       Biz bunlara bakarak bir kişinin kişiliği hakkında bilgi edinebiliriz.Kişilik gelişimi bir
süreçtir.Belli bir yaştan sonra kişilik gelişmez diyemeyiz.
             Duygularımız,yeteneklerimiz,güdülerimiz,huyumuz,sosyal,psikomotor ve bilişsel
özelliklerimiz,karakter ve değerlerimiz,inançlarımız,tutumlarımız,görüşlerimiz kişiliğimizi
oluşturur.
23
            Kişilik kuramlarından,Freud’un “Psikoseksüel Gelişim” kuramı ve Erikson’un
“Psiko Sosyal Gelişim” kuramları vardır.
                      FREUD’UN PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM KURAMI
                               (PSİKOANALİTİK KURAM)
1-Psikanalitik Kuram: Temel Kavramlar
        Freud kişilik gelişimi bakımından ilk çocukluk yıllarındaki(0-6 yaş) yaşantıların
önemini vurgular.Psikolojide en etkili kavramlardan biri olan psikanalizi ortaya
atmıştır.Bu kurama göre,normal gelişimin sağlanabilmesi için,gelişimin her döneminde
bireyin temel ihtiyaçlarının doyurulması gerekir.Eğer temel ihtiyaçlar karşılanmazsa
kişilik gelişimi engellenir.

Psikoanalitik (psikanaliz) kuramın 4 temel kaynağı vardır.Bunlar:
      Temel Güdüler
      Bilinçaltı Süreçler
      Psişik Determinizm
      Enerji Modeli
□Temel Güdüler:Cinsellik ve saldırganlıktır.Bunlar daha sonra libido(yaşam)[
LİBİDO=cinsel yaşamın kaynağı ve cinselliği ister,cinsel arzudur ] ve thanatos (ölüm)
olarak ifade edilmiştir.
□Psişik determinizm;Hiçbir davranışın şans eseri veya kaza ile sebepsiz olarak
meydana gelmediği ilkesidir.Yaptığımız,düşündüğümüz,hissettiğimiz her şey zihnimizin
ve bilinçaltı yaşantılarımızın dışa vurumudur.
□Enerji İlkesi;libodo kavramı ile ilişkilendirilebilir.Psişik mekanizmalar bir tür enerji
sistemleri bütünüdür.Bu enerji dönüşür ancak asla kaybolmaz.
□Bilinçlilik;Freud’a göre insanın bilinçlik durumu üç bölümden oluşmaktadır.Bunlar
bilinç,bilinçaltı,bilinçdışı’dır.
Bilinç,farkında       olduğumuz       yaşantıların bulunduğu     yerdir.Gerçeklik   ilkesi
bağlamında,gerçeklere uyumu önde tutan,mantıksal düşüncenin egemen olduğu zihinsel
süreçlerin bulunduğu alandır.
Bilinçaltı,(bilinç öncesi),Kişinin belirli bir anda bilincinde ayırt edemediği bir çok
düşünceleri ve anları vardır.Bunların bazıları bilinçli bir çaba ile bilinç düzeyine
çağrılabilir.Bu çeşit düşüncelere bilinçaltı düşünceler adı verilir.
⇛ ör Bir süre önce karşılaştığımız bir olayı artık bilincimizden tümüyle silmiş gibi
olabiliriz.Ancak bu olayla ilgili bir çağrışım ,bir uyaran tüm olayın yeniden bilincine
dönmesini sağlayabilir.Bu tür bilinçten silinmiş sanılan ve uyaranlarla bilince gelebilen
anılar,duygular bilinçaltı niteliği taşırlar.
Bilinçdışı, Kişinin özel bir çabası ile bilince çağrılamayan, farkına varılamayan
yaşantıların saklı olduğu ruhsal dönemdir. Bu yaşantılar ancak bazı özel yöntemlerle:
hipnoz,uyutum,serbest çağrışım vb. ile bilince çıkartılabilir.Freud kişiliğin büyük bir
kısmının bilinç dışında oluştuğunu belirtmiştir.
          Bireyin sürekli olarak istediği,yada sıkıntı olabilecek durumların sebebini tam
olarak bilemediği arzu yada sıkıntılar vardır.Bunlar bilinç dışındaki etkinliklerdir ve
sürekli bireyi farkına varmadan etkilemektedir.Psikanaliz kişinin bilinç dışındaki
sorunları gün ışığına çıkararak çözümlemeye çalışır.
2-Psikanalitik Kişilik Kuramı
Freud’a göre kişilik 3 kısımdan oluşur. İd,ego,süper ego.
24
İd(Alt benlik): İd insanın doğuştan beri sahip olduğu tüm güdülerinin toplamıdır.İd
sürekli olarak isteklerine doyum sağlamak istemektedir. Kişiliğin en ilkel
yönüdür.Sürekli haz aramaktadır.Her arzuyu gerçekleştirmek ister. Buradan da
anlıyoruz ki ego nu mu tatmin ediyon sözü aslında id ini mi tatmin ediyon şeklinde
olmalıdır(bu espri jinyanın).İd kişiliğin temel taşıdır.Doğuştan getirilir ve ruhsal enerji
kaynağıdır.Aynı zamanda içgüdülerin de kaynağıdır.Yani insan da bulunan iki
içgüdü(libido ve saldırganlık) id den kaynaklanır.Bu alanda ruhsal enerji,içgüdüler
şeklinde ortaya çıkar ve bir an önce doyurulmak ister. Bir anlamda insanın hayvani
yönü.(egoist bir kişilik takınır birey.)                                                 )

        Gerçek dışı,karşılanması zor istek ve arzularla,bireyin içsel dürtülerinin mutlaka
doyurulması gerektiği şeklinde işlevi bulunmaktadır.Diğer iki sistemin çakılması için
gerekli olan gücüde sağlar.Birey toplumsal kuralları hiçe sayarak kafasına göre
davranır. İd ise her şeyi ister. Bireyde bulunan iki iç güdü(libido[cinsel yaşam enerjisi]
ve saldırganlık) id’den doğar.yani id hem libidoyu hem de saldırganlığı kapsar.
⇛ ör Bir çocuğun arkadaşının oyuncağını elde etmek için arkadaşıyla kavga ederek elinden
alması.
Ego(Ben): İd’i denetim altında tutmaya çalışan kişilik birimidir.Ego çevresindeki
nesnelerin hangileriyle ilişki kuracağını seçer ve hangi güçlerin ne biçimde doyum
bulması gerektiğine karar verir.Aynı zamanda id’in,süperegonun ve dış dünyanın karşı
konulmaz istekleri arasında arabuluculuk yapar.Ego akılcı,mantıklı kişilik bölümüdür ve
kişiliğin karar organıdır.İdin hangi isteklerinin karşılanacağına “ego” karar verir.İdin
isteklerini süper egonun onayından geçirerek dış dünyadaki nesnelerle doyurmaya
çalışır.Egonun bilinçli ve bilinçdışı olmak üzere iki yönü vardır.
            “İd ile ilişkilerinde; egoyu,kızgın bir atın gücünü dizginlemeye çalışan bir
süvariye benzetebiliriz.”
⇛ ör Bir çocuğun arkadaşının oyuncağını kibarca isteyip alması.
Süperego(Benlik):Çocuğun            öğrenmiş         olduğu        toplumsal         kuralları
gelenekleri,görenekleri,vicdan        ve    ahlak    kurallarını    içerir.Kişiliğin   ahlaki
yönüdür.Süperego ya göre her davranış mutlaka çevresel kurallara uygun olmalıdır.Her
zaman toplumsal kurallar ön plandadır.
-İd kişiliğin biyolojik bölümünü,ego psikolojik,süperego toplumsal bölümlerini oluşturur.
    Bir toplumun “vicdanı”,o toplumun bireylerinin süperegosunda yer alır ve süperego
bireyin davranışlarını sürekli süzgeçten geçirerek bireye,”bu yaptığın doğru,aferin!”ya
da “bu yaptığın yanlış,utan kendinden!” mesajlarını verir.Ego ise hem idi memnun
etmeye çalışır,hem de süperego tarafından azarlanmaktan kurtulmak ister.

        Freud,insanı saldırgan ve cinsel dürtüleri denetim altına alması gereken olumsuz
ve yıkıcı bir varlık olarak tanımlamıştır.Toplumun baskıları olmayıp da bireyler cinsel ve
saldırgan       enerjileri     rahatça      boşaltabilselerdi     psikolojik     sorunları
olmazdı.Freud,davranışların kökeninde,toplumu ve kültürü ele almadığı için
eleştirilmektedir.
3-Psikoseksüel Gelişim Dönemleri:5 dönem de incelenir.
1.Oral Dönem(0-1 yaş)
2.Anal Dönem(1-3 yaş)
3.Fallik Dönem(3-7 yaş)
25
4.Latans(=Gizil) Dönem (7-11 yaş)
5.Genital Dönem (11-18 yaş)

1.ORAL DÖNEM( 0-1 YAŞ):
- Bu dönem id’in egemenliği altındadır.
- En önemli organ ağızdır.
-Oral dönemde temel haz kaynağı emmedir.Bebek eline geçen her şeyi,dokunduğu her
şeyi ağız yoluyla tanımaya çalışır.
-Bu dönem de bebeğin beslenmesi ve emzirilmesi önemlidir.
-Anne tarafından çocuğun memeden erken kesilmesi,ya da aksine çok uzun
emzirilmesi,onun bu döneme bağlı olmasına neden olmaktadır.Yani emme ihtiyacı,daha
sonraki yaşamında da sürmektedir.
  ⇛ ör İleriki yaşlarda çocuğun sinirli ve gergin olduğunda tırnak yemeleri,Freud’un oral
bağımlılık olarak tanımladığı durumun bir göstergesidir.
2.ANAL DÖNEM(1-3 YAŞ):
-Bu dönem idrar ve dışkı çıkarma ile ilgilidir.
-Haz kaynağı içerde biriken dışkısını tutmak yada bırakmak.
-En önemli organ dışkılamanın olduğu organdır.
-Tuvalet kontrolü eğitimi önemlidir.Çocuğun tuvaleti ile ilgili anne-babanın,bakıcının
tutumu çocuğun kişiliğini etkiler.
-Çocuk bu dönem de kendini ve çevreyi kontrol etmeyi öğrenir.
-Hoş görüsüz,katı,baskıcı yolla tuvalet eğitimi veren anne-baba yada bakıcılar,çocuğun
bu döneme bağımlı olmasını sağlarlar.
-Tuvalet eğitimi iyi olanlar yaratıcı,üretken,aktif olurlar.Kötü olanlar inatçı,cimri,aşırı
düzenli veya aşırı düzensiz,saldırgan olurlar.
3.FALLİK DÖNEM(3-7 YAŞ):
-Bu dönemin haz kaynağı cinsel organdır.
-Çocuk karşı cinsteki ebeveyne açık olarak daha fazla sevgi gösterir.Erkek çocuk
annesine karşı cinsel bir yakınlık beslemesi,kız çocuğun da babaya karşı cinsel yakınlık
istemesi normal karşılanmalıdır.
4.LATANS [GİZİL] DÖNEM (7-11 YAŞ):
-Çocuk cinsel konulardan hoşlanmaz ve kendini daha çok oyuna verir.
-Çocuklar sevgi gösterilerini ev dışında arkadaşlarına yöneltirler.
-Ergenlik fırtınası öncesindeki durgunluk dönemidir.
5.GENİTAL DÖNEM(11-18 yaş):
-Hızlı fiziksel gelişme ve buluğa erme ile cinsel dürtüler artar.
-Cinsel gelişim artar,üreme sistemi gelişir.
-Ergen ebeveynle ilişkilerini düzenlemek,çatışmalarını çözümlemek ihtiyacındadır.
-Karşı cinsle arkadaşlık kurulur.
               FREUD’UN KURAMINA GÖRE BAZI BİREYSEL DURUMLAR
Ⅰ.Engelleme:
       Organizmanın amacına ulaşmasının engellenmesi durumudur.Birey engellendiğin-
de yeni bir uyum aramaya ve amacına başka yollardan ulaşmaya çalışır.Çocuk engellen-
diğinde gösterdiği en büyük tepki saldırganlıktır.Bununla birlikte engellenme durumunda
ortaya çıkan diğer tepkiler şunlardır.
        -öfke ve kızgınlık              -aşırı bağımlılık
26
         -çevreden kaçınma                       -bencil tutum
         -aşırı duyarlılık                       -kompleksler

       İhtiyaçlar,güdüler,org. yada çevreden gelen türlü nedenlerle bazen tatminsiz
kalır ve ereğine ulaşamaz.
⇛ ör Ağır bir hasta yakınınıza yetişmek için uçakla başka şehre gitmek istiyorsunuz.Ama
hava şartlarının bozulması yüzünden uçaklar hareket etmiyor;gidemiyorsunuz.Böyle bir hal
öfkeye,çaresizlik duygusuna yol açar.
                                                      Engel

                                   güdü                                Kaygı,yılgı
                                                                       iç gerilimler

      Bu türlü engellemelerin sınırlı bir şekli,insanı daha çok çalışıp başarı yollarını
araştırmaya sevk etmesi bakımından bazen faydalı olabilir.Ama bazen de bu
engellemelerin uyardığı öfke,kaygı ve aşırı gerginlik halini yenemeyen insanlarda bir
takım kompleksler gelişebilir.
Ⅱ.Çatışma:
      Güdülerin tatminsiz kalmasının bir başka nedeni de,içimizde birbirine ters düşen
iki güdünün rekabetidir.Her insanda bulunan çok çeşitli güdüler arasında birbiriyle
bağdaşmayanlar bireyi aynı zamanda bir birine zıt davranışlara güdeleyebilir.İnsan
bunlardan hangisine karar vereceğini kestiremez ve sıkıntılı bir duruma girer.




                                                                 Gelişme ihtiyacı

                Sinemaya mı?                                      Yoksa kütüphaneye mi?



           Eğlenme ihtiyacı
                                                 ÇATIŞMA

Çatışmanın belli başlı 3 tipi vardır.
1.Yanaşma-Yanaşma:
                                                   Birey bazen kendisi için aynı derecede iki ereğin
etkisinde kalabilir.                        etkisinde kalabilir.
kjlıuuı999ııııııııııııııııııııııııııııııı    ⇛ ör Bir ayakkabıcı dükkanında çok beğendiğimiz iki
ayakkabını                                   ayakkabıdan birini seçmek zorunda kaldığımız zaman bu
    +                             +          türlü bir çatışmaya girebiliriz.




Yanaşma-Yanaşma çatışması:
Birey birbirine zıt iki çekici
27
ereğe de aynı zamanda ulaşmak
isteğindedir.Birey ikiye ayrılama-
yacağından bu mümkün olamaz.
2.Kaçınma-Kaçınma:             Birey iki hoş olmayan durum arasındadır.Bu durumda bu
                               bu durumda bireyde alanı terk etme,kaçma eğilimi görüle-
                               bilir.
                               ⇛ ör Hem dişimiz ağrıyor hem de dişçiden pek çok korkuyor-
                               sak,bir kaçınma-kaçınma çatışması meydana gelir.
                                       Bir memur hiç sevmediği işinde çalışmak veya bunun
sağladığı                      sağladığı geliri kaybetmek tehlikesi arasında bulunabilir.


3.Yanaşama-Kaçınma:
                              Birey aynı zamanda hem çekici hem de itici bir durum kar-
                              şısındadır.İnsan aynı nesneye karşı hem sevgi hem de nef-
                              ret duyabilir.
                               ⇛ ör Tombul birisi,rejim yapıp zayıflamak istiyor ama bir
                                          yandan da pastayı çok seviyor.Böyle bir durumda
pasta karşı-
                                       sında yanaşma-kaçınma çatışmasına     düşer .

Ⅲ.Savunma Mekanizmaları:
           Savunma mekanizması,farkında olmadan.bilinçsiz olarak kaygıdan kurtulma
çabasına verilen isimdir.Belirli ortamlar bireyde kaygıya yol açıyorsa,bu tür ortamlarda
birey bilmeden savunma mekanizmalarını kullanmaya başlar.
Savunma mekanizmalarının ortak özellikleri:
1.Savunma mekanizması kullanan birey,davranışın gerçek işlevinin farkında değildir.Sa-
vunma mekanizmalarına,bu anlamda,bilinçsiz davranışlar olarak bakılır.
2.Savunma mekanizmalarının etkisi altında,gerçeği olduğundan biraz daha farklı
algılarız.
3.Savunma mekanizmaları kaygımızı azaltmada gerçekten etkindir ve yaşamımızda
ortaya çıkan zor durumları kendimizi yıpratmadan atlatmamıza yardımcı olur.
4.Savunma mekanizmaları herkes tarafından kullanılır ve normal bir davranış biçimi
olarak kabul edilir.
5.Savunma mekanizmaları egoyu korurlar,bu nedenle ego savunma mekanizmaları olarak
da adlandırılabilir.

Temel Savunma Mekanizmaları:
Mantığa Bürünme(Bahane Bulma):Mekanizması yapmış olduğu belirli bir davranışı
hafifletici mazeretler bulma biçiminde kendisini gösterir.Birey mazeretler
bularak,kendi davranışlarını olduğundan daha az yanlış ya da tuhaf gösterme
eğilimindedir.
⇛ ör Akşam misafir geldi çalışamadım öğretmenim.
⇛ ör Sınavda kopya çekerken yakalanan öğrenci,bu yüz kızartıcı davranışı örtbas etmek için,
“Herkes öğrenciyken kopya çeker.” gibi bir genelleme yaparak,kendi davranışını makul gös-
termeye çalışır.
⇛ ör Çok para harcayarak büyük borçlar altına giren kişi,“Borç yiğidin kamçısıdır.”gibi bir
söyleyişin arkasına sığınarak borçlanma davranışını olumlu bir atılım gösterme çabasındadır.
28
Bu tür mantığa bürünme ve makul gösterme çabaları,bireyin kaygısını geçici olarak
azaltarak,zor ve utanç verici bir durumu bireyin kolaylıkla atlatılmasına yol açar.

Pollyanna Davranışı:Hayal kırıklığı yaratan her durumda iyi bir taraf görme şeklindeki
uyum mekanizmasıdır.
⇛ ör “İşten çıkarıldım. Zaten iyi bir tatile ihtiyacım da vardı.”demesi
Karşıt Tepki Geliştirme:Gerçek duygularımızı göstermek,içinde bulunduğumuz durum
içinde uygun kaçmayacağından,gerçek duygularımızı zıt fakat o durum içinde kabul
edilebilen duyguları göstermeye başlarsınız.Buna karşıt tepki geliştirme adı verilir.

⇛ ör Sevdiğiniz bir ablanız,kocası kazada ölünce,iki çocuğunu alarak sizinle oturmak üzere
yanınıza geldi.Zamanla ablanız sizin yaşamınıza karışmaya başladığını ve çocukların sürekli
gürültü yaparak sizin çalışmanızı olumsuz yönde etkilediğini görüyorsunuz.İçinizde ablanıza
ve çocuklarına karşı bir kızgınlık belirmeye başlıyor,ne var ki içinizdeki öfkenin farkına
varınca,suçluluk hissediyorsunuz.Çünkü,kocasının ölümünden sonra ablanıza ve çocuklarına
yardımcı olacak tek kişi sizsiniz.Gerçekte hissettiğiniz kızgınlığı göstermek uygun olmadığı
için,kızgınlık duygusunun yerine onlara şefkat ve sevgi duygusu göstermeye çalışıyorsunuz.Bu
davranışınız,karşıt tepki geliştirmeye bir örnektir;şefkat gösterisi yaparak,kızgınlık
duygusunun ortaya çıkaracağı kaygıdan kurtulmuş oluyorsunuz.
Bastırma:Engelleme ya da çatışma nedeniyle doyumsuz kalan bir güdünün yada ihtiyacın
meydana getirdiği sıkıntılı durumdan kurtulabilmek için bireyin                   bu ihtiyacını
görmezlikten gelmesi,düşünmemeye ve inkar etmeye çalışarak bunu bilinç dışına itmeye
çalışmasına Bastırma denir.
⇛ ör Trafik kazasında çocuğunu kaybeden bir annenin çocuğu hiç ölmemiş gibi davranması.
⇛ ör Mesala sürekli depremlerin olduğu bir bölge var.Bu bölgede her 30 yılda bir son derece
şiddetli depremler olduğu saptanmıştır.Böyle bir depremde binlerce kişi hayatını
kaybeder.Büyük bir kitle,sanki böyle bir olasılık yokmuş gibi hareket eder.
Yansıtma(Başkalarına suçu atma):Bireyin kendisinde bulunan kusurları başkalarında
görme davranışına yansıtma adı verilir.Birey,yansıtma yoluyla kendisinde bulunan
olumsuz yönleri ”zorunlu ve gerekli” imiş gibi gösterir.
⇛ ör Başkalarına hiç yardım etmeyen ve sürekli kendi çıkarını gözleyen bencil biri,“Herkes
kendi başının çaresine bakıyor,kimse bir diğerine yardım eli uzatmıyor,”diyerek,etrafındaki
kimseleri suçlar.
Kendisinde bulunan kötü özellikleri başkalarında görerek birey kendini,olumsuz
özellikler açısından başkalarından farklı görmez.Birey yansıtma davranışında
bulunarak,”Ne yapayım,herkes böyle,bende böyle olmak zorundayım;böyle davranmam
yaşamın zorunlu bir sonucu,benim elimde olan bir şey yok.”mesajını verir.
⇛ ör Sınavda düşük not alan öğrencinin öğretmeni suçlaması.
⇛ ör Yeterli olmayan bir öğretmenin öğrencilerin ilgisizliğini neden olarak ileri sürmesi.
Özdeşleşme:Birey kendinde bulunan özellikleri özenilir bulmadığı zaman,kendisi
olmaktan çıkıp,istediği özelliklere sahip başka biriymiş gibi kendini algılamaya ve
davranmaya başlar.Kendisini bir başkasının yerine koyma ve davranma
eğilimine,özdeşleşme adı verilir.
⇛ ör Çirkin bir genç kız,kendini beğendiği bir film artistiyle özdeşleştirerek,o artist gibi
giyinip,süslenerek çirkinliğini unutur.
⇛ ör Genç bir erkek,mahallenin kabadayısıyla kendini özdeşleştirerek bedeninin zayıflığının
doğurduğu kaygının üstüne çıkar.
29
Yer Değiştirme:Bizde kaygı uyandıran sorun,gücümüzün yetmediği bir kimse,yada
denetimimiz altında olmayan bir olaysa,kaygımızı veya kızgınlığımızı gücümüzün yettiği
bir kimseye yöneltiriz.
⇛ ör İş yerindeki müdüre kızan memur,öfkesini evdeki karısına boşaltır.Memurun
karısı,kocasına ifade edemediği kızgınlığı denetimi altında olan,gücünün yettiği çocuklarını
azarlayarak ifade eder;çocukta evdeki kediyi yada köpeği tekmeler.
Yüceltme:Bireyin taşıdığı olumsuz dürtüleri,duyguları toplumun kabul edemeyeceği
yasak vb. bir davranışı toplumun olumlu bulduğu bir davranış,eylem biçimine çevirerek
olumlu şeyler yapmasıdır.
⇛ ör Saldırganlık dürtüsü yoğun olan bir çocuğun boksa eğilim duyarak herkesin
olumladığı,alkışladığı büyük bir boksör olması gibi.
Yüceleştirmeyi diğer savunma mekanizmalarından ayıran en temel fark her hangi bir
sıkıntıya karşı ortaya konmamasıdır. Diğer tüm savunmaların aşırı olusu hastalık
olurken bunda böyle bir şey söz konusu değildir.
Hayal dünyasına kaçma(Avunma):İçinde bulunulan durum kaygı uyandıran bir
durumsa,hayal dünyasına kaçıp orada daha hoş bir durum içinde kendimizi
düşünerek,içinde bulunduğumuz durumun ortaya çıkardığı kaygıdan kurtulmuş oluruz.
⇛ ör Çok borcu olan birinin piyangodan para kazandığını hayal etmesi.
⇛ ör Tembel bir öğrencinin kendini sınıfın en çalışkanı olarak düşünmesi.
Telafi:Bireylerin kendisini zayıf gördüğü bir alandaki eksikliğini başka bir alandaki
başarısıyla telafi etmeye çalışmasıdır.
⇛ ör İşinde başarısız olan bir iş adamının başkanı olduğu derneği çok iyi yönetmesi.
⇛ ör Erkeklerin dikkatini çekmeyen çirkin bir kız,çalışıp başarılı bir biçimde doktorasını
yapar ve bilim alanında başarılı bir kimse olarak herkesin dikkat ve taktirini çeker.
İnkâr:Birey önce yapmış olduğu bir davranışı kabul etmeyip,inkâr ederek de bir
savunma mekanizması gösterebilir.
⇛ ör Çirkin bir davranışta bulunan kimse,“Hayır ben hiçbir zaman o kişiye kaba
davranmadım,sürekli saygılı davrandım.”diyerek daha önceki davranışını inkâr eder.
Savunma Mekanizmalarının Faydaları:
-Engellemelerin ve çatışmaların meydana getirdiği gerginlikleri geçici de olsa azaltır.
-Engelleme durumlarında daha gerçekçi ve etkili çözümler üretebilmek için bireye
zaman kazandırır.
-Bireyin çatışmalara ve engellemelere karşı direncini artırır.
-Bazı savunma mekanizmaları ( yüceltme gibi ) sosyal olarak değerli sonuçlar (sanat
eserleri gibi) doğurur.
-Bazı savunma mek. (ödüllenme gibi) olağanüstü başarılarda aracılık yapar.
Savunma Mekanizmalarının Yetersizlikleri:
-Bireye zaman kazandırır ama sorunu tam olarak çözmez.(Belirtileri yok eden ama
tedavi etmeyen ilaçlar gibi)
-Sosyal anlamda olumlu sonuçlar doğursa da kişiyi asla tam doyuma ulaştırmaz.
-Bazı durumlarda,bazı kimselerde mekanizmalar,bireyin gerçek durumu fark etmelerini
engeller.
-Aşırı durumlarda ciddi uyumsuzluk ve ruh hastalıkları meydana gelebilir.



                             BAZI DAVRANIŞ TARZLARI
Duyarlılık Kazanma:Bir alana ya da nesneye olan ilgililiğin ve verimliliğin artmasıdır.
30
⇛ ör “Ben doğaya duyarlıyım.” diyen birisi diğer insanlara göre doğaya karşı daha
hassasım anlamını vermektedir.Öğretmenlik mesleğine duyarlığı olan bir öğretmen kendisini
geliştirerek verimliliğini artırmaya yönelir.
Duyarsızlaştırma:Duyarsızlaştırma,organizmanın belli bir uyaranla sürekli karşılaşması
sonucunda,giderek o uyarana tepkide bulunmamasıdır.Birey bazı uyarıcıların ortaya
çıkardığı olumsuz durumlara karşı tepki ya da savunma gücünü geliştirir.
⇛ ör Hastanede göreve başladığında ilk olarak acil serviste çalışan bir hemşire,ilk günlerde
gelen ağır hastalar ve ölümle sonuçlanan olaylardan olumsuz etkilenmiş,bir süre sonra ise bu
duruma karşı olumsuz etkilenme tepkisini bırakmıştır.
Alışkanlık Kazanma:Piaget’e göre bir bebek,bir uyarana ya da nesneye verdiği tepkiyi
bir süre sonra alıştığı için vermez.
⇛ ör Babasının aldığı oyuncak bir bebeğe her gördüğünde sevinç çığlıkları atan ve sevinen
çocuk,bir süre sonra alıştığı için bu tepkileri vermez.
Okul Öncesi Dönemde Girişimciliği Geliştirme
♦ Çocukların kendileri için seçim yapmalarına izin verilmelidir.
♦ Çocukların seçtikleri etkinliklerde başarılı olmalarına olanak sağlanmalıdır.
♦ Çocukların farklı roller oynamalarını mümkün kılan etkinlikler geliştirilmelidir.
♦ Çocuklar yapmaya çalıştıklarına destek olunmalıdır.
♦ Çocukları yapma,etme,yasak,dokunma gibi yönlendirmelerden kaçınılmalıdır.



İlköğretimde Çalışkanlığı(Başarıyı) Destekleme:
  Öğrencilere sorumluluk verilmelidir.
  Öğrencilere gerçekçi mesleki modeller gösterilmelidir.
  Her öğrencinin performansının olumlu yönlerini belirlemeli ve desteklemelidir.
  Öğrenciye başarma yetenekleri açısından cesaret verilmelidir.
  Başarılı olanlar ilan edilmelidir.
  Öğrencilerin işbirliği içerisinde çalışmaları sağlanmalıdır.
  Bu dönemde yaptıkları beğenilmeyen,yüksek başarı beklenen ve başkaları ile
kıyaslanan çocuklar aşağılık duygularını geliştirirler.Bu nedenle,bu tip davranışlardan
kaçınmak gerekir.




                    ERİKSON’UN PSİKO-SOSYAL GELİŞİM KURAMI
-Kişiliğin oluşumunda,biyolojik etkenler ile birlikte sosyal çevre de(toplumsal etmenler)
önemlidir.
-Erikson da Freud gibi gelişimde kritik dönemler olduğuna inanmaktadır.
-Her dönem de atlatılması gereken bir kriz,bir çatışma bulunmaktadır.İnsanların
sağlıklı bir kişilik kazanmalarında bu krizlerin ya da çatışmaların başarılı olarak
atlatılması önem taşımaktadır.
-Kriz tam olarak çözümlenemezse,yaşamın daha sonraki dönemlerinde bu kriz devam
eder ve çözümleninceye kadar devam eder.
-Erikson,Freud’dan farklı olarak,kişilik gelişiminde sadece 0-6 yaş döneminin önemli
olduğu değil,kişilik gelişiminin yaşam boyu devam ettiğini ileri sürmüştür.
31
          Sağlıklı kişilik gelişimi için olumlu olarak çözümlenmesi gereken krizler ve
bunların yer aldığı dönemlerin özellikleri aşağıda sırasıyla verilmiştir.
1.Evre:Güvene Karşı Güvensizlik(0-1):
-Bebekler çevredeki dünyaya güvenebilecekleri ya da güvenemeyeceklerine ilişkin
temel duygular edinirler.
-Çocuğu dünyasında,anne ya da bakıcısı birinci derecede önemlidir.
-İhtiyaçlarını giderirken annenin çocuğu sevmesi,okşaması,sıcaklığını hissettirmesi,ilgi-
lenmesi,çocuğun gerek kendisine,gerekse çevresine güven duygusunun temellerini
atmaktadır.
⇛ ör Annesinin kendini sevdiğinden,bırakmayacağından emin olan çocuk,annesine,çevresin-
deki dünyaya güvenir.
-Çocukta,iyimserlik ve mutlu olmanın temelleri atılır.Sonuç olarak çocuk,kendini
sevilmeye değer bulur.Verileni alırken bir yandan da verebilmek için gerekli benlik
temelini oluşturur.
-Aksi durumda ise,annenin yada yerine geçen yetişkin tarafından reddedilen,soğuk
davranılan,ihtiyaçları yerinde ve zamanında sevgiyle karşılanmayan çocukta kendisine
ve çevresindeki dünyaya karşı güvensizlik meydana gelir.Sosyal ilişkilerden kaçınır.
2.Evre:Bağımsızlığa Karşı Utanma ve Şüphecilik(1-3):
-Bu dönem de çocukların çoğu yürümekte,başkalarıyla iletişim kurabilecek kadar
konuşmaktadırlar.
 -Çocuklar artık bağımsız eylemlerden zevk almaya başlarlar.Kendi çevrelerini kontrol
etmek,güçlerini göstermek isterler.
-Çocuğun kendini özgür hissetmesi gerekir.Kendi kendine yemek yeme,eşyalarını
toplama,giyinme ve soyunma vb. Bunları yaparken döker,kırar,kirletebilir.Çocuk
azarlanmamalı,kızmamalı,çabaları desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
-Aşırı koruyucu,kısıtlayıcı ailelerin tutumu çocuğun özerkliğini engeller.Bu nedenle
anne babaların tehlikelerin olmadığı ortamlarda çocukların serbest bırakmaları ve
onlara bir şeyleri başarabilme fırsatını vermeleri gerekir.
-Kendisine fırsat verilmeyen bir işi başarmanın heyecanını yaşayamayan çocuklar,ileriki
yaşlarda,çekingen,kendi başına karar veremeyen özellikler görülür.
3.Evre:Girişkenliğe Karşı Suçluluk Duyma(3-7):
-Bu dönem de çocuk hareketli,meraklı ve öğrenmeye isteklidir.Çevresindeki olayları
anlayabilmek için sürekli sorular sorar,girişimlerde bulunur.
-Eğer çocuk sorduğu sorular yüzünden azarlanır,davranışları eleştirilirse girişkenliği
engellenmiş ve suçluluk duyguları geliştirilmiş olur.Suçlanan çocuk,araştırmadan
vazgeçerek kendi kabuğuna çekilir.
-Çocuğun araştırma girişimlerini destekleyerek,sorduğu sorulara anlayabileceği
biçimde uygun cevaplar veren,sevecen ve ilgili yetişkin ebeveynler çocuğun bu dönemi
başarıyla atlatmasına yardımcı olur.

4.Evre:Başarıya[Çalışkanlığa] Karşı Aşağılık Duygusu(7-11):
-Bu dönemde çocuğun ilkokula gitmesiyle arkadaşlar ve öğretmenin çocuk üstündeki
etkisi artarken anne-babanın etkisi giderek azalmıştır.
-Çocuk bir şeyler üretmek ,yaptığı işlerde başarılı olmak isteyecektir.
-Bu dönem çalışkanlık duygusunun edinildiği dönemdir.Çocuk okuma,yazma,hesap gibi
bilgileri edinirken,kendisi ile aynı yaşlarda olan diğer çocuklarla kendini karşılaştırır ve
32
kendisinin çalışkan olup olmadığına karar verir.Çocuk kendini başkaları ile
karşılaştırdığında eğer çalışkan olduğu izlenimi edinemezse aşağılık duygusuna kapılır.
  -Bunu ortadan kaldırmak için öğretmen her çocuğun kendi gücü ölçüsünde
sorumluluklar verilerek başarılı olmasını,başarıyı tatmalarını sağlamalıdır.
-Yaptığı işte başarılı oldukça kendisine güven duyacak,böylece çalışma ve başarılı olma
güdüleri artacaktır.
-Kendisinin yeterince başarılı olmadığı inancına giren,engellemelerle karşılaşan kişi
aşağılık duygusuna kapılır.
 -Bu dönem de çocuğu başkalarıyla kıyaslamamalıyız.
⇛ ör Bugün inşaat yüksek mühendisi olan Ahmet Bey’in bir anısı
        İlkokulu bitirmek üzeredir.Öğretmenleri çocuklara hangi alanlara yönelecekleri
konusunda önerilerde bulunmaktadır.Sıra Ahmet’e geldiğinde öğretmen;“Sen sakın
matematikle ilgili bir alan seçme,başarılı olamazsın” der.İlkokul döneminde çocuk olan
Ahmet’e bu sözler öylesine yerleşir ki ortaokula gittiğinde bütün derslerden başarılı olmasına
rağmen matematiği bir türlü başaramamaktadır.Ahmet,matematik dersine çalışmaya
başladığında ilkokul öğretmeninin sözleri kulağında çınlamakta ve bu onu
engellemektedir.Ahmet,zorla matematikten geçer ve              ortaokulu tamamlar.Lisedeki
matematik dersinin öğretmeni,öğrencileri yüreklendirir ve herkesin                matematiği
öğrenebileceğini,başarılı olacağını söyler.Bu sözler Ahmet’e de cesaret verir.Ahmet o yıl
matematiği başarabildiğini görünce daha çok çalışarak matematikte çok başarılı olur.Bugün
Ahmet,ODTÜ’den mezun bir inşaat mühendisidir.
5.Evre:Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası(11-17):
-Ergenlik döneminde birey kendine “Ben kimim?” sorusunu sorar ve cevap aramaya
başlar.Bu soruyu cevaplarken,ana-babasından çok,akran gruplarından etkilenir.
-Genç bir kimlik aramaya başlar.Sonuçta çocuk ergenlik döneminden ya “kimliğini
kazanmış” olarak,ya da “kimlik karmaşası” ile çıkar.Başarılı bir şekilde kimlik sorununu
çözerse,kendine güvenen,kendinden emin bir kişi olarak yaşamını sürdürebilir ve
başarılı olur.Ne yapmak istediğine karar veremeyen,bir işten öbürüne atlayıp
bocalayan,çocuk gibi davranan yetişkinler,henüz kimlik sorununu halledememişlerdir.
-Kimlik bocalamasına yol açan etkenler üç grupta toplanır.
1.Düşünce sistemindeki değişiklikler.
2.Cinsel rollerdeki değişmeler.
3.Meslek seçimine yönelme.
6.Evre:Dostluk Kazanmaya Karşı Yalnız Kalma:
-Genç yetişkinlik dönemidir.
-Ergenlik döneminde kimliğini bulan kişi,artık kimliğini kaybetme korkusuna
kapılmaksızın başkalarıyla yakınlıklar,dostluklar kurabilir.
-Karşı cinsle ilişkilerde arkadaşlık,sevgi ağırlık taşır.
-Dostluklar sağlam temeller üzerine oturtulur.Kurulan ilişkilerde karşılıklı alışverişin
ötesinde bir duygu yatar.Birey çevresindeki kişilere karşılık beklemeden verebilir.
-Gencin yaşamında evlilik konuları ve evlenme önemli bir yer tutar.
-Bu dönemdeki krizi sağlıklı olarak atlatan kişi güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve
alma gücüne sahip olur.
-Bu dönemi başarıyla atlatamayan birey dostluk ilişkisi kurmada güçlük çeker,birey için
istenmeyen ve sağlıksız olan psikolojik yalnızlığa itilebilir.
7.Evre:Üretkenliğe Karşı Duraklama:
-Orta yetişkinlik dönemidir.
33
-Üreticilik kavramı;topluma yararlı işler gerçekleştirmek,sonraki kuşaklara rehberlik
yapılmasıdır.
-Kişi evinde çocuk yetiştirerek,işinde atılımlar yaparak topluma yararlı olmaya çalışır.
-Üretken olamayan bireyler bir işe yaramama duygusuna kapılabilirler ve durgunluk
dönemine girerler.Sahte,köksüz ilişkiler kurar.
8.Evre:Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk:
-İleri yetişkinlik dönemidir.
-Birey önceki 7 evrenin birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuş,güvenli,mutlu,sevi-
len ve sayılan kimsedir.Ya da umutsuzluklar içinde,uyumsuz,hırçın bir insan
görünümündedir.
-Kimliğine uygun düşen rolü bulabilen kişi,bütünlük duygusuna sahiptir.İstediği biçimde
yaşayarak yaşlandığına inanır ve kendisiyle övünür.Kendisini üstünlük ve sınırlılıklarıyla
kabul eder.
-Kimliğini bulamamış,üretken olamamış kişi,yaşlılığında da huzurlu olamaz ve yaşamını
boşa geçirdiğine inanır.Bunun yanında ölüm korkusu ve umutsuzluk duyguları gelişir.
                               Erikson’un Dört Kimlik Statüsü
Başarılı Kimlik Statüsü:Bireyler herhangi bir kararsızlık durumunda(bunalım
durumunda)etkin karar alarak tercih yaparlar.Verdikleri kararın doğru olduğunu kabul
etmektedirler ve karalarından memnundurlar.Diğer insanların kendisini kabul ettiğine
inanır.
 Erken (ipotekli) Bağlanmış Kimlik Statüsü:
-Kimlikle ilgili tüm kararlar anne-baba yada otorite olarak kabul edilen diğer kişiler
tarafından alınmıştır.Ergenler kendileri ile ilgili kimliği diğer insanların vermeleri kabul
etmiştir.
-Birey benlik arayışına hiç girmez.Anne-babanın yada diğer yetişkinlerin kendisi için
belirlediği kimliğe girer.
Moratoryum kimlik statüsü:
-Kimlik bunalımı yaşayan ve çözüm yolu bulamayan bireylerin durumudur.Karasız ve boş
vermiş kişiliğe ve böyle gelmiş,böyle gider anlayışına sahiptirler.
-Ergenlik döneminde görülen vurdumduymazlık ve amaçsızlık,morotaryumun başlıca
belirtisidir.
-Yaşamları boyunca hiçbir kişi veya düşünceye bağlanmazlar.Kim oldukları ve ne
yapmak istedikleri,nelere önem verdikleri belirsiz ve karışıktır.
-Dengesiz aile ilişkilerin yaşandığı ortamlarda daha çok ortaya çıkar.
Kasırgalı(dağınık) kimlik statüsü:
-Bunalımın yaşanmadığı,bağlanmanın da olmadığı durumdur.
-Bir kimliğe bağlanmaktan tamamen kaçınırlar.
-Durumdan memnun değillerdir,kendileri için benimseyeceği yeni bir kimlik
geliştirmekten kaçınırlar.
-En az etkileşim ve yönlendirme.
-Ergenlerin kendileriyle en ilgili olduklari statüdür.

                            ≋ 4- AHLAK GELİŞİMİ ≋
♨Bu gelişimde       ⇉PİAGET    ⇉KOHLBERG
      Ahlak;toplumun içinde kişilerin benimsedikleri,uymak zorunda oldukları biçimleri
ve kurallarıdır.
34
     Ahlak gelişimi;temelde çocukların belirli davranışları “ iyi ya da kötü ” olarak
değerlendirmeleri biçimidir.

                              PİAGET’İN AHLAK GELİŞİMİ
-Piaget,çocukların ahlak gelişimlerini anlamada,kuralları nasıl yorumladıklarını
öğrenmenin önemli olduğunu düşünmüştür.
-0-5 yaşları ahlak öncesi dönemdir.Bu nedenle oyunlarında,davranışlarında kuralları pek
uygulamazlar.
-Ahlak gelişimini 2 dönemde incelemiştir.
           a) Dışsal Kurallara Bağlı Dönem(6-12 yaş)
           b) Özerklik dönemi(12-+ yaş)
A)Dışsal Kurallara Bağlı Dönem(6-12):
-Başkalarına bağımlıdır.
-Çocuklar kuralların değişmezliğine inanır.Kurallara uymayanların otomatik olarak
cezalandırılması gerektiğini düşünür.
-Kayıtsız şartsız otoriteye uyma söz konusudur.
-İşlenen suçun önem derecesini,suça bağlı olarak ortaya çıkan fiziksel sonuçlar
belirler.Sonuçta daha fazla zarara yol açan suçlar,daha az fiziksel zarara yol açan
suçlara göre daha kötüdür.Yani sonuç önemlidir.Niyet önemli değil.
⇛ ör Niyeti ne olursa olsun,büyük leke yapan çocuk,küçük leke yapan çocuğa göre daha
suçludur.
B)Özerklik Dönemi(12- +):
-Kuralların insanlar tarafından oluşturulduğu ve gerektiğinde değiştirilebileceği
bilincine varır.
-Ceza artık kuralların ihlal edilmesiyle otomatik olarak uygulanması gereken bir durum
değildir.
-Davranışın iyi yada kötü olması altında yatan niyete bağlıdır.
⇛ ör Emre,babasının masada unuttuğu dolma kalemle oynayarak,masa örtüsüne küçük bir
damla mürekkep akıtmış.
            Can,babasının masada üzerinde bıraktığı dolma kalemin mürekkebinin bittiğini
görmüş.Babasına yardım amacıyla mürekkep şişesine eli çarpmış ve masa örtüsünde
kocaman bir leke oluşmuştur.
      Dışsal Kurallara Bağlı Döneme göre : Can suçlu
      Özerklik Döneme göre                 : Emre suçlu
                            KOHLBERG’İN AHLAK GELİŞİMİ
Kohlberg ahlaki gelişimi üç dönemde incelemiştir.Ve her düzey de kendisi içinde ikiye
ayrılır.
         a)Gelenek öncesi düzey
         b)Geleneksel düzey
         c)Geleneksel sonrası düzey
Ⅰ.GELENEK ÖNCESİ DÜZEY:
-Dışa bağımlılık vardır.
-Olayları sonuçlarına göre değerlendirir.
-Cezadan kaçınır.Ödül getiren davranış iyi,ceza verilen davranış suçtur.
35
1.Aşama:Ceza ve İtaat Eğilimi                2.Aşama:Saf çıkarcı
- Sadece otoriteye uyar ve cezalandırıl-     -Çocuğun kendi ihtiyaç ve isteklerinin
maktan kaçar.                                karşılanması önemlidir.
-Cezadan kaçındığı için kurallara uyar.      -Ödüle ulaşmak(kendisi) için kurallara
-Olayların sonucuna göre değerlendirme       uyar.
esastır.Niyet önemli değildir.               -Çıkarcılık ön plandadır.Hep kendisi ön
⇛ ör Annesine yardım ederken kaza sonucu     plandadır.
sonucu beş tabak kıran çocuk,bilerek iki     ⇛ ör“Sen benim sırtımı kaşı,bende seninkini”
tabak kıran çocuktan daha suçludur.          -Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.
                                             -Komşudan ekmeğim bitmiş deyip ekmek
                                             istiyorsun.Oda diyor ki senin de buğday
                                             tarlaların var.Bana bir kilo buğday ver sana
                                             ekmek vereyim diyor.

Ⅱ.GELENEKSEL DÜZEY:
-Birey için aile,grup ve ulusun beklentileri her şeyden önemlidir.
-Otoritenin kuralları kabul edilir,sorgulanmaz.
-Empati gelişir.
3.Aşama: İyi çocuk eğilimi-Kişiler Arası 4.Aşama:Kanun ve Düzen Eğilimi
Uyum Eğilimi                                   -Akran        gruplarının      kurallarının
-Akran gruplarıyla işbirliği gözlenir.         yerini,toplumun kuralları ve kanunları
-İyi davranış demek,başkalarına yardım almıştır.
etmek ya da onları mutlu etmektir.             -Kanuna,düzene uyma eğilimi vardır.
- Burda geçen “iyi” kelimesi görecelidir.      -Kanunlar soru sorulmaksızın izlenir.
Yani benim iyi kavramımla seninki farklı
olabilir.
-Kurallara sadece ceza yada kendisi için
değil aynı zamanda başkalarını mutlu
etmek için yapmaya çalışır.
⇛ ör Sana bir şeyler ısmarlayabilirim.
⇛ ör Seni sevdiğim için sana kopya
verebilirim. Arkadaşı tarafından iyi çocuk
olarak kabul ediliyor çünkü 'zor zamanda'(!)
yetişti.

Ⅲ.GELENEK SONRASI DÜZEY:
- Kişi toplumu ve kanunları aşmış aklı ve mantığı ile gerçekçi olmaya yönelmektedir.
- İnsan haklarının gözlendiği ve evrensel değerlerin benimsendiği dönemdir.
- Kohlberg’in ahlak anlayışına göre gelişimin en üst noktasını gelenek ötesi düzey
oluşturur.
36
5.Aşama:Sosyal Sözleşme Eğilimi                 6.Aşama:Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi:
-Yasalar toplum yararına olmalıdır.             -Birey,tüm insanlar eşittir düşüncesine
-Kurallar toplum yararına değiştirilebilir.     sahiptir.
-Kanunlar,sosyal düzeni korumak,temel           -İnsan hakları ve evrensel değerler temel
yaşama ve özgürlük haklarını güvence            ölçüdür.
altına almak için gerekli görülmektedir.        -Bu ilkeleri ihlâl eden kanunlara,
⇛ ör Kimse başka birisinin özel eşyasını izin   uyulmamalıdır.
almadan alamaz,bir kişi konuşurken sözü         ⇛ ör Ben İran’da yaşıyorum.Şeriat var.Ama
kesilmez.                                       ben diyorum ki her ne suç olursa
                                                olsun(rejim) ben öldürmem,ülkemdeki kanun
                                                ne olursa olsun benim kendi kanunum
                                                önemlidir.


       ” Hans’ın karısı ölümcül bir hastalığa yakalanmıştır.Doktorlar ancak bir eczacının
geliştirdiği bir ilacın fayda edeceğini söylerler.Hans eczacıya gider.Eczacı oldukça
yüksek bir fiyat ister.Hans istenen paranın ancak yarısını bulabilir.Eczacıya yarısını
teklif eder.Eczacı kabul etmez.Yarısını daha sonra ödemeyi teklif eder.Eczacı gene
kabul etmez.Hans da akşam eczaneye girip ilacı çalar.Hans suçlu mudur?Suçluysa
neden suçludur,suçsuzsa neden suçsuzdur.
1-Hans suçludur.Polisler onu yakalar ve cezalandırır.( Ⅰ. Aşama )
2-Hans suçsuzdur.Karısı için böyle bir şey yapmıştır.İnsan karısı için böyle
davranmalıdır.Çünkü karısı da onun için böyle yapardı.( Ⅱ.Aşama )
3-Hans suçludur.Toplumdaki insanlar onu ayıplar.( Ⅲ.Aşama )
4-Hans suçludur.Kanuna aykırı davranmıştır.Kanunlar toplumsal düzeni sağlamaya
yarar.Toplumsal düzeni bozmuştur.( Ⅳ.Aşama )
5-Hans suçludur.İnsanlar toplum içinde birbirlerinin özel eşyalarına saygı göstermek
zorundadır. ( Ⅴ. Aşama )
6-Hans suçsuzdur.İnsan hayatı her şeyden önce önemlidir.Bir insanın hayatı söz
konusu olduğunda hırsızlık caizdir.( Ⅵ. Aşama)
                                  ≋ BENLİK GELİŞİMİ ≋
♨Bu gelişimde        ⇉ ROGERS ⇉ MASLOW

                             ROGERS VE BENLİK KURAMI

-Rogers Teropatik Öğrenme kuramında bireyin ilgi,yetenek ve özelliklerine göre özgür
bir ortamda eğitilmesi üzerinde durmuştur.
-Rogers’a göre insancıl yaklaşımı Fenomoloji kavramı ile açıklamıştır.Bireyi yalnızca
dıştan değil iç dünyasını da anlamak gereklidir.Böylece bireyin iç dünyasını
çözümlemeyi ön planda tutmaktadır.
Kişilik gelişimini 2 boyutta ele almıştır.
                         *Benlik
                         *Öz Benlik
BENLİK:Benlik eşittir kimliktir.İnsanın tutumları,davranışları,huylarıdır ve gelişim
süresiyle devam eder.Herkeste ortaktır.ör:yeme,içme gibi.
37
ÖZ BENLİK:Benzerlikler ve farklılıklar var.Öz benliğin özünde iyilik vardır.Ama
bazen sapmalar olabilir.Öz benlik kötüye yöneliyorsa bunun nedeninin baskı görmesi
engellenmesidir.ör:müzik,resim yetenekleri,ses farklıdır.
                       MASLOW VE İHTİYAÇLAR HİYARARŞİSİ
-Maslow’a göre temeldeki bir güdünün ihtiyacı karşılanmadan bir üst düzeydeki
güdülere hazır olmaz.
-İnsan davranışlarını güdüleyen onun ihtiyacı




                                 Kendini
                              Gerçekleştirme

                                  Saygı

                                  Sevgi                          3.İhtiyaç

                                 Barınma                          2. İhtiyaç

                                Yeme-İçme                         1.İhtiyaç



                                    Anne-Baba Tutumları
Demokratik ana-baba:
-Ana-babalar bir takım isteklerde bulunan ve belirli ölçüde kontrol edenlerdir.
-Tutarlıdırlar.
-Sevgilerini hissettirir ve iletişim kurarlar.
-Kural koyar ama mantığını açıklar ve eleştirileri dinlerler.
-Bazen cezaya başvurular.Ama daha çok olumlu davranışları ödüllendirirler.
-Çocuklar kendilerinden memnun,kendine güvenen,atılgan,kendilerine saygıları
yüksektir.
Otoriter ana-baba:
-Çocukları kontrol ederler ama onları dinlemezler.
-Çocuklarıyla az ilgilenirler.
-Soğuk ve katı olurlar,ceza ve emirleri fazladır.
-Çocuklar çekingen,mutsuz ve huzursuzdur.
-Başkalarına güvenmezler,derslerde başarı düşüktür.
İzin verici(Boş vermeci) ana-baba:
-Boşvermercidirler.
-Kural koymazlar.
-Çocuktan bir şey istemezler.
-Cezalandırmadan kaçınırlar.
-Genellikle tutarsız ve güvensizdirler.
38
                             Bazı Bireysel Farklılıklar(Özellikler)
1.Denetim Odağı:Bireyin olayların nedenlerini nerede aradığı ve görmeye çalıştığı ile
ilgilidir.İki türlüdür.
      -İçten denetimli olayların nedenini kendilerinde görür.
      -Dıştan denetimli olayların nedenini dışarıda ararlar.
⇛ ör Kötü not alan içten denetimli öğrenci,yeterince çalışmadığını,dıştan denetimli öğrenci ise
öğretmenin zor soru sorduğunu düşünür.
Dıştan denetimli insanları sık sık yönlendirme,kontrol ve teşvik etmek gerekir.
2.Cinsiyet Rolü: Kişinin toplumda cinsiyetine verilen özellikleri taşımasıdır.Erkek
bireylerin erkeksi özellikleri,kız bireylerin kadınsı rolleri benimsememesidir.
         ‘’Androjen Kişilik:Kadın ve erkek her iki cinsinde olumlu yönlerini geliştirmeye
yönelik kişilik durumudur.
⇛ ör Bayanların otobüs şoförlüğü yapması.
⇛ ör Bir erkeğin aşçılık yapması.
⇛ ör Bir erkeğin ağlaması(ağlama davranışı bayan davranışı olarak değerlendirilir.)
3.Özsaygı: Kişinin kendisi ile ilgili olumlu duygularıdır.Öğrencilerin saygı ihtiyacı vardır.
⇛ ör Çocuklar el tercihi konusunda zorlanarak öz saygıları engellenmemelidir.Çocuklar el
tercihi yönünde sağ ellerini kullanmaları için yönlendirilmeli fakat bu konuda baskıcı yada
ısrarcı olmamalıdır.Çünkü biyolojik kökenli olan bu durum ruh sağlığını olumsuz etkiler.
4.Algısal Seçicilik(ayırtedicilik):
- Algıda Seçicilik:Birey çevredeki uyarıcıları kendi özellikleri,ihtiyaçları ve
beklentilerine göre seçer ve dikkat eder.
⇛ ör Karnı aç olan birisi için çevredeki yiyecek kaynakları ile ilgili uyarıcılar dikkat seçer ve
seçilir.
- Çevredeki uyarıcıların ayırt edilmesidir.
- Çevredeki uyarıcılardan önce hareketli nesneler dikkati çeker.
- Farklı nesneler aynı uyaranlar içerisinde ayırt edicidir.
- Zıt olan renkli uyaranlar daha ayırt edicidir.
5.Fenomolojik Yaklaşım:
Fenomen:Kendini ve dış dünyayı kendine özgü bir biçimde algılayan kişinin “öznel
yaşantısı”dır.Fenomolojik yaklaşım,bireyin davranışlarını anlayabilmek için onun kendine
özgü anlayışını ve yaşantısını bilmeye dayanır.Bireyin davranışını biçimlendiren en
önemli faktör,onun kendini ve çevreyi o andaki anlamlandırmış biçimi yani o andaki
bireyin o andaki fenomenidir.
6.Hemostatik(Denge) Durumu:Canlı varlıkların yaşayabilmesi için organizmanın
oksijen,kandaki şeker,su,beden ısısı gibi öğeleri belli sınırlar(denge) içinde tutması
gerekir.Organizma değişen bu öğelere karşı fizyolojik dengesini korumak zorundadır.
⇛ ör Beden ısısın birkaç derece yükselebilmesi ağır hastalığa bazen ölüme de sebep olabilir.
7.Özdeşleme:Bireyin özendiği ve beğendiği başka birine benzemeye ve onun gibi
davranmaya çalışır.
⇛ ör Bir çocuk doktor olan babası gibi giyinmeye ve davranmaya çalışır.

Más contenido relacionado

La actualidad más candente

Eğitim Psikolojisi / Gelişim
Eğitim Psikolojisi / GelişimEğitim Psikolojisi / Gelişim
Eğitim Psikolojisi / GelişimS. Y.
 
EğItim Bilimleri 6
EğItim Bilimleri 6EğItim Bilimleri 6
EğItim Bilimleri 6derslopedi
 
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012wikioogle
 
adler ve bireysel psikoloji
 adler ve bireysel psikoloji adler ve bireysel psikoloji
adler ve bireysel psikolojiAli Çekiç
 
GelişImpsikolojisi1
GelişImpsikolojisi1GelişImpsikolojisi1
GelişImpsikolojisi1derslopedi
 
GelişIm Psikolojisi
GelişIm PsikolojisiGelişIm Psikolojisi
GelişIm Psikolojisiderslopedi
 
Freud ve psikoseksüel gelişim dönemleri
Freud ve psikoseksüel gelişim dönemleriFreud ve psikoseksüel gelişim dönemleri
Freud ve psikoseksüel gelişim dönemlerimassive501
 
Psikanalitik Yaklasim
Psikanalitik YaklasimPsikanalitik Yaklasim
Psikanalitik Yaklasimkpssmaskotu
 
öğRenci özellikleri(ali durna)
öğRenci özellikleri(ali durna)öğRenci özellikleri(ali durna)
öğRenci özellikleri(ali durna)poyraz92
 
Gelişim Kavramı ve Gelişim Psikolojisi
Gelişim Kavramı ve Gelişim PsikolojisiGelişim Kavramı ve Gelişim Psikolojisi
Gelişim Kavramı ve Gelişim Psikolojisidrgrzm
 
Gelişim ilkeleri
Gelişim ilkeleriGelişim ilkeleri
Gelişim ilkelerimassive501
 
GelişIm Psikolojisi
GelişIm PsikolojisiGelişIm Psikolojisi
GelişIm Psikolojisiderslopedi
 
Vygosky Sunum
Vygosky SunumVygosky Sunum
Vygosky Sunum20092969
 
3 gelişim psik. giriş
3   gelişim psik. giriş3   gelişim psik. giriş
3 gelişim psik. girişKenan Polat
 
Zeka ve kişilik
Zeka ve kişilikZeka ve kişilik
Zeka ve kişilikdnzozylvc
 
Kpss Eğitim Bilimleri
Kpss Eğitim BilimleriKpss Eğitim Bilimleri
Kpss Eğitim BilimleriKPSS Analiz
 
Alternati̇f Okullar / Alternative Schools
Alternati̇f Okullar / Alternative SchoolsAlternati̇f Okullar / Alternative Schools
Alternati̇f Okullar / Alternative SchoolsS. Y.
 

La actualidad más candente (19)

Eğitim Psikolojisi / Gelişim
Eğitim Psikolojisi / GelişimEğitim Psikolojisi / Gelişim
Eğitim Psikolojisi / Gelişim
 
EğItim Bilimleri 6
EğItim Bilimleri 6EğItim Bilimleri 6
EğItim Bilimleri 6
 
GelişIm 1
GelişIm 1GelişIm 1
GelişIm 1
 
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012
Www.kpss10.com gelişim psikolojisi 2012
 
adler ve bireysel psikoloji
 adler ve bireysel psikoloji adler ve bireysel psikoloji
adler ve bireysel psikoloji
 
GelişImpsikolojisi1
GelişImpsikolojisi1GelişImpsikolojisi1
GelişImpsikolojisi1
 
GelişIm Psikolojisi
GelişIm PsikolojisiGelişIm Psikolojisi
GelişIm Psikolojisi
 
Freud ve psikoseksüel gelişim dönemleri
Freud ve psikoseksüel gelişim dönemleriFreud ve psikoseksüel gelişim dönemleri
Freud ve psikoseksüel gelişim dönemleri
 
Psikanalitik Yaklasim
Psikanalitik YaklasimPsikanalitik Yaklasim
Psikanalitik Yaklasim
 
öğRenci özellikleri(ali durna)
öğRenci özellikleri(ali durna)öğRenci özellikleri(ali durna)
öğRenci özellikleri(ali durna)
 
Gelişim Kavramı ve Gelişim Psikolojisi
Gelişim Kavramı ve Gelişim PsikolojisiGelişim Kavramı ve Gelişim Psikolojisi
Gelişim Kavramı ve Gelişim Psikolojisi
 
Gelişim ilkeleri
Gelişim ilkeleriGelişim ilkeleri
Gelişim ilkeleri
 
GelişIm Psikolojisi
GelişIm PsikolojisiGelişIm Psikolojisi
GelişIm Psikolojisi
 
Vygosky Sunum
Vygosky SunumVygosky Sunum
Vygosky Sunum
 
3 gelişim psik. giriş
3   gelişim psik. giriş3   gelişim psik. giriş
3 gelişim psik. giriş
 
Zeka ve kişilik
Zeka ve kişilikZeka ve kişilik
Zeka ve kişilik
 
Kpss Eğitim Bilimleri
Kpss Eğitim BilimleriKpss Eğitim Bilimleri
Kpss Eğitim Bilimleri
 
Eğitim
EğitimEğitim
Eğitim
 
Alternati̇f Okullar / Alternative Schools
Alternati̇f Okullar / Alternative SchoolsAlternati̇f Okullar / Alternative Schools
Alternati̇f Okullar / Alternative Schools
 

Similar a GelişIm 2

EğItim Bilimleri 1
EğItim Bilimleri 1EğItim Bilimleri 1
EğItim Bilimleri 1derslopedi
 
Psikoseksuel gelisim donemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Psikoseksuel gelisim donemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org)Psikoseksuel gelisim donemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Psikoseksuel gelisim donemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Www.Kpss10.Com Bilis
Www.Kpss10.Com BilisWww.Kpss10.Com Bilis
Www.Kpss10.Com Bilismassive501
 
Burunerkpss10i
Burunerkpss10iBurunerkpss10i
Burunerkpss10imassive501
 
Bilissel Duyussal Ogrenme Kuramlari
Bilissel Duyussal Ogrenme KuramlariBilissel Duyussal Ogrenme Kuramlari
Bilissel Duyussal Ogrenme Kuramlariosskpss
 
Bilissel Duyussal Ogrenme Kuramlari
Bilissel Duyussal Ogrenme KuramlariBilissel Duyussal Ogrenme Kuramlari
Bilissel Duyussal Ogrenme Kuramlarikadirhoca.com
 
Okul öncesinin önemi
Okul öncesinin önemiOkul öncesinin önemi
Okul öncesinin önemiCanan Gürkan
 
Okul oncesi psikososyal gelisim ve ruh sagligi
Okul oncesi psikososyal gelisim ve ruh sagligiOkul oncesi psikososyal gelisim ve ruh sagligi
Okul oncesi psikososyal gelisim ve ruh sagligiGuzel Gunler Poliklinigi
 
EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4derslopedi
 
çOcuk gelisimiveegitimialani
çOcuk gelisimiveegitimialaniçOcuk gelisimiveegitimialani
çOcuk gelisimiveegitimialanibakiodemis
 
Ruhsal ci nsel-ve_ruhsal-toplumsal_ge_lisim (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Ruhsal ci nsel-ve_ruhsal-toplumsal_ge_lisim (fazlası için www.tipfakultesi.org)Ruhsal ci nsel-ve_ruhsal-toplumsal_ge_lisim (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Ruhsal ci nsel-ve_ruhsal-toplumsal_ge_lisim (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
keşke'siz bir yaşam için iletişim becerileri kitap özeti
keşke'siz bir yaşam için iletişim becerileri kitap özetikeşke'siz bir yaşam için iletişim becerileri kitap özeti
keşke'siz bir yaşam için iletişim becerileri kitap özetiHatice Sak
 
Kpss Sari Kitap
Kpss Sari KitapKpss Sari Kitap
Kpss Sari Kitapderslopedi
 
09c6503cd778e22a2c35d6ad9f937a0d
09c6503cd778e22a2c35d6ad9f937a0d09c6503cd778e22a2c35d6ad9f937a0d
09c6503cd778e22a2c35d6ad9f937a0dgrandad12
 

Similar a GelişIm 2 (20)

Eğitim
EğitimEğitim
Eğitim
 
EğItim Bilimleri 1
EğItim Bilimleri 1EğItim Bilimleri 1
EğItim Bilimleri 1
 
Psikoseksuel gelisim donemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Psikoseksuel gelisim donemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org)Psikoseksuel gelisim donemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Psikoseksuel gelisim donemleri (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Www.Kpss10.Com Bilis
Www.Kpss10.Com BilisWww.Kpss10.Com Bilis
Www.Kpss10.Com Bilis
 
Burunerkpss10i
Burunerkpss10iBurunerkpss10i
Burunerkpss10i
 
Bilissel Duyussal Ogrenme Kuramlari
Bilissel Duyussal Ogrenme KuramlariBilissel Duyussal Ogrenme Kuramlari
Bilissel Duyussal Ogrenme Kuramlari
 
Bilissel Duyussal Ogrenme Kuramlari
Bilissel Duyussal Ogrenme KuramlariBilissel Duyussal Ogrenme Kuramlari
Bilissel Duyussal Ogrenme Kuramlari
 
Okul öncesinin önemi
Okul öncesinin önemiOkul öncesinin önemi
Okul öncesinin önemi
 
Okul öncesi egitimin önemi
Okul öncesi egitimin önemiOkul öncesi egitimin önemi
Okul öncesi egitimin önemi
 
Okul oncesi psikososyal gelisim ve ruh sagligi
Okul oncesi psikososyal gelisim ve ruh sagligiOkul oncesi psikososyal gelisim ve ruh sagligi
Okul oncesi psikososyal gelisim ve ruh sagligi
 
EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4EğItim Bilimleri 4
EğItim Bilimleri 4
 
Tomasello pp
Tomasello ppTomasello pp
Tomasello pp
 
çOcuk gelisimiveegitimialani
çOcuk gelisimiveegitimialaniçOcuk gelisimiveegitimialani
çOcuk gelisimiveegitimialani
 
Ruhsal ci nsel-ve_ruhsal-toplumsal_ge_lisim (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Ruhsal ci nsel-ve_ruhsal-toplumsal_ge_lisim (fazlası için www.tipfakultesi.org)Ruhsal ci nsel-ve_ruhsal-toplumsal_ge_lisim (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Ruhsal ci nsel-ve_ruhsal-toplumsal_ge_lisim (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
keşke'siz bir yaşam için iletişim becerileri kitap özeti
keşke'siz bir yaşam için iletişim becerileri kitap özetikeşke'siz bir yaşam için iletişim becerileri kitap özeti
keşke'siz bir yaşam için iletişim becerileri kitap özeti
 
Kpss Sari Kitap
Kpss Sari KitapKpss Sari Kitap
Kpss Sari Kitap
 
10.2 im
10.2 im10.2 im
10.2 im
 
Kreshen teorisi
Kreshen teorisiKreshen teorisi
Kreshen teorisi
 
Otizm Beden dili
Otizm Beden diliOtizm Beden dili
Otizm Beden dili
 
09c6503cd778e22a2c35d6ad9f937a0d
09c6503cd778e22a2c35d6ad9f937a0d09c6503cd778e22a2c35d6ad9f937a0d
09c6503cd778e22a2c35d6ad9f937a0d
 

Más de derslopedi

AtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaAtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaderslopedi
 
AtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaAtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaderslopedi
 
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunu
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi SunuEndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunu
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunuderslopedi
 
2 Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1
2    Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti12    Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1
2 Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1derslopedi
 
Milli Muca Gazete Manthetleri
Milli Muca Gazete ManthetleriMilli Muca Gazete Manthetleri
Milli Muca Gazete Manthetleriderslopedi
 
Turkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasi
Turkiye Cumhuriyetinin Dis PolitikasiTurkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasi
Turkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasiderslopedi
 
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruzderslopedi
 
1 Ilk Zaferimiz
1 Ilk Zaferimiz1 Ilk Zaferimiz
1 Ilk Zaferimizderslopedi
 
Sivas Kongresi
Sivas KongresiSivas Kongresi
Sivas Kongresiderslopedi
 
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...derslopedi
 
Sevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasi
Sevr Ant,Dzenl Ordunun KurulmasiSevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasi
Sevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasiderslopedi
 
Mondrostan Sonra
Mondrostan SonraMondrostan Sonra
Mondrostan Sonraderslopedi
 
Istiklal Milletimindir
Istiklal MilletimindirIstiklal Milletimindir
Istiklal Milletimindirderslopedi
 
InkıLap Tarihi
InkıLap TarihiInkıLap Tarihi
InkıLap Tarihiderslopedi
 
Erzurum Kongresi
Erzurum KongresiErzurum Kongresi
Erzurum Kongresiderslopedi
 
DoğU Ve GüNey Cep
DoğU Ve GüNey CepDoğU Ve GüNey Cep
DoğU Ve GüNey Cepderslopedi
 
Amasya GöRüşMesi
Amasya GöRüşMesiAmasya GöRüşMesi
Amasya GöRüşMesiderslopedi
 
1.DüNya Savaşı,Cepheler
1.DüNya Savaşı,Cepheler1.DüNya Savaşı,Cepheler
1.DüNya Savaşı,Cephelerderslopedi
 
AtatüRkçüLüK Slayt
AtatüRkçüLüK SlaytAtatüRkçüLüK Slayt
AtatüRkçüLüK Slaytderslopedi
 

Más de derslopedi (20)

AtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaAtatüRk KıSa
AtatüRk KıSa
 
AtatüRk KıSa
AtatüRk KıSaAtatüRk KıSa
AtatüRk KıSa
 
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunu
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi SunuEndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunu
EndüLüS’üN Siyasi Tarihi Sunu
 
2 Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1
2    Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti12    Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1
2 Birinci Dunya Savasinda Osmanli Devleti1
 
Milli Muca Gazete Manthetleri
Milli Muca Gazete ManthetleriMilli Muca Gazete Manthetleri
Milli Muca Gazete Manthetleri
 
Turkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasi
Turkiye Cumhuriyetinin Dis PolitikasiTurkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasi
Turkiye Cumhuriyetinin Dis Politikasi
 
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz
7 Hayat Veren Zafer BüYüK Taarruz
 
1 Ilk Zaferimiz
1 Ilk Zaferimiz1 Ilk Zaferimiz
1 Ilk Zaferimiz
 
Sivas Kongresi
Sivas KongresiSivas Kongresi
Sivas Kongresi
 
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...
Kutruluş SavaşıNda Cepheler Ve Mud.Kurtuluş SavaşInda Cepheler Ve Mudanya Ant...
 
Sevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasi
Sevr Ant,Dzenl Ordunun KurulmasiSevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasi
Sevr Ant,Dzenl Ordunun Kurulmasi
 
Mondrostan Sonra
Mondrostan SonraMondrostan Sonra
Mondrostan Sonra
 
Istiklal Milletimindir
Istiklal MilletimindirIstiklal Milletimindir
Istiklal Milletimindir
 
InkıLap Tarihi
InkıLap TarihiInkıLap Tarihi
InkıLap Tarihi
 
Erzurum Kongresi
Erzurum KongresiErzurum Kongresi
Erzurum Kongresi
 
DoğU Ve GüNey Cep
DoğU Ve GüNey CepDoğU Ve GüNey Cep
DoğU Ve GüNey Cep
 
Bati Cephes
Bati CephesBati Cephes
Bati Cephes
 
Amasya GöRüşMesi
Amasya GöRüşMesiAmasya GöRüşMesi
Amasya GöRüşMesi
 
1.DüNya Savaşı,Cepheler
1.DüNya Savaşı,Cepheler1.DüNya Savaşı,Cepheler
1.DüNya Savaşı,Cepheler
 
AtatüRkçüLüK Slayt
AtatüRkçüLüK SlaytAtatüRkçüLüK Slayt
AtatüRkçüLüK Slayt
 

GelişIm 2

  • 1. 21 Vgotsky’ye göre yetişkinin,çocuğun bilgiyi içleştirmesine bilgiyi kazanmasına yardım edebilmesi için iki noktayı belirlemesi gerekir.Bunlardan birisi,çocuğun herhangi bir yetişkinin yardımı olmaksızın,bağımsız olarak kendi kendine sağlayabileceği gelişim düzeyini belirlemektedir.İkincisi ise,bir yetişkinin rehberliğinde çalıştığında gösterebileceği potansiyel gelişim düzeyini belirlemektir.Bu ikisi arasındaki arasındaki fark,çocuğun “gelişmeye açık alanı”dır.Vygotsky’in gelişim ve eğitime getirdiği en önemli kavram gelişmeye açık alandır. O halde Vygotsky’e göre öğretim,çocuğun gelişimini ileriye götürebildiği ölçüde iyidir.Öğretim,çocuğun gelişmeye açık alanını etkili olarak kullanmasını sağlamalıdır.Bu nedenle,doğrudan bire bir öğretim ve çocukların çocuklarla ve yetişkinlerle etkileşimlerini sağlayan öğretim biçimleri çocuğun bilişsel gelişiminde önemli rol oynar. Çocuğun bilişsel gelişim ilerlemesinde,diğer bir deyişle yakınsal gelişim alanının etkili olarak kullanılmasında öğretmen,diğer yetişkinler ve diğer çocuklar önemli katkılar da bulunurlar.Bu nedenle okullar,öğretmenler,çocukları çalışmalarında aşırı derecede bağımsız bırakmamalıdır.Aşırı bağımsızlık,bilişsel gelişimi yavaşlatmaktadır. Gelişimin tam olarak sağlanabilmesi için,çocuğun sistematik olarak daha karmaşık hale gelen bu olayları,olguları tam olarak anlayabilmesi için ise yetişkinin ya da o alan da uzman olan herhangi bir kişinin yardımına ihtiyaç vardır. ≋ DİL GELİŞİMİ≋ Dil gelişimi zihinsel gelişimin bir parçasıdır.Zihinsel gelişime paralel olarak oluştuğu kabul edilir.Dil gelişimi olgunlaşmaya ve öğrenmeye bağlıdır.Dil gelişiminde aynı yaştaki çocuklar benzer özellikler gösterir. Dil Gelişimi İle İlgili Görüşler Davranışçı Yaklaşım Sosyal Öğrenme Kuralı Biyolojik Yaklaşım -Bebekler kendilerini iste- -Bebek için anne-babanın -Dil gelişimini biyolojik dikleri sonuca götüren di- model olması,çocuğun onları (genetik) ve psikolojik li öğrenirler. taklit etmesi,anne-babanın temellere göre inceleyen -Dil gelişimi taklit(bebek- pekiştirmesi ve düzenli yaklaşımdır. ler günlük konuşma diline bilgiler vermesiyle dil -Chomsky’ye göre insan benzer sesler çıkarırlar)ve öğrenilir. beyninin belirli bölgeleri pekiştirme(ödüllendirme)yo- -Çocuk sosyalleşme süreci dilin kazanılmasından ve luyla olur. içinde modelleri gözlemle- öğrenilmesinden sorumlu- mesi ve taklit etmesiyle dur.Bu bölüm tüm öğrenir. insanların dili öğrenmele- rini sağlar. -İnsanlar doğuştan konuşma ve iletişim yeteneğine sahip olarak doğar. Biyolojik Yaklaşım:Yaklaşımlar içinde en önemlisi Chomsky’in kuramıdır. -Birey doğuştan dil kazanma kapasitesine sahiptir.İnsan beyninin belirli bölgeleri dilin öğrenilmesine aittir. -İnsanlar dil öğrenirken önce cümle yapısını kavrar sonrada bu cümle yapılarından farklı cümle yapılarına dönüştürme yaparak yeni cümleler üretirler.
  • 2. 22 -Çocuklar yürümeyi öğrendikleri gibi,biyolojik olarak belli bir olgunluğa eriştikten sonra konuşmayı öğrenirler. -Çocuklar dil öğrenmede sırasıyla önce isimleri sonra fiilleri sonrada sıfatları öğrenir. ※Dil gelişimi 2 evrede incelenir. 1-Okul Öncesi Dönem: 1.Agulama- Bebek çeşitli sesler çıkarır,ihtiyaçları için ağlar.Sesleri Babıldama bilinçsizce çıkarır. Evresi(0-6 aylar) ⇛ ör ‘agu’ 2.Heceleme Evresi Anlamsız sesler yok olup anlamlı hece ve sözcüklerin çıkarılmaya (6-12 aylar) başlandığı dönemdir.Yani hece hece okur. ⇛ ör ba-ba,ma-ma,geh-geh 3.Tek sözcük evresi Konuşmada kritik dönemdir.Bu dönemde çocuk çevreyi (12-18 aylar) keşfetmeye çalışır.Tek sözcükle çok şey anlatmaya çalışır,fakat ne dediği tam olarak anlaşılmaz. ⇛ ör Çocuğun sadece ‘kedi’ demesi. Çocuk kedi demesiyle ‘kedi burada’,‘kedi gitti’ anlamlarını söylemek ister. ⇛ ör ‘Top’ dediğinde ‘Top nerede’,‘Top oynadım’,‘Top büyük’ gibi değişik anlamlar çıkar. 4.Telgrafik Sözcüklerin birleştirilmesi dönemidir.Kullanılan kelime sayısı konuşma dönemi artar.İki kelime peş peşe söylenerek anlamlı sözcükler oluşturu- (18-24 aylar) lur. ●Sözcükler arasında bağlaç kullanılmaz. ⇛ ör ‘Anne su’,‘Baba geldi’ Baba geldi diyen çocuk,baba işten geldi demek istemektedir. 5.İlk Gramer Cümlelerine dil bilgisi kurallarını ekler.Kelime hazinesi genişler. Dönemi 2.5 yaşında ortalama sözcük dağarcığı 400 (24-60 aylar) ⇛ ör ‘Yemek yiyorum’,‘Annem geldi’ 2-Okul Dönemi Dil Gelişimi:Bu dönemde artık birey dili kurallarına göre öğrenmeye kolaydan zora doğru öğrenmeye başlar.Karmaşık dil yapılarını kullanmaya başlar.Okuma-yazma öğrenilir. ≋ 3-KİŞİLİK GELİŞİMİ ≋ ♨Bu gelişimde ⇉FREUD ⇉ERİKSON KİŞİLİK:Bir kişiyi diğerlerinden ayıran;bireyin doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı özelliklerin bir bütünüdür. Kişiliğin iki boyutu vardır: 1-Bir kişiyi diğerlerinden ayıran özellikler. 2-Yapılan davranışların devamlı olması lazımdır. Biz bunlara bakarak bir kişinin kişiliği hakkında bilgi edinebiliriz.Kişilik gelişimi bir süreçtir.Belli bir yaştan sonra kişilik gelişmez diyemeyiz. Duygularımız,yeteneklerimiz,güdülerimiz,huyumuz,sosyal,psikomotor ve bilişsel özelliklerimiz,karakter ve değerlerimiz,inançlarımız,tutumlarımız,görüşlerimiz kişiliğimizi oluşturur.
  • 3. 23 Kişilik kuramlarından,Freud’un “Psikoseksüel Gelişim” kuramı ve Erikson’un “Psiko Sosyal Gelişim” kuramları vardır. FREUD’UN PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM KURAMI (PSİKOANALİTİK KURAM) 1-Psikanalitik Kuram: Temel Kavramlar Freud kişilik gelişimi bakımından ilk çocukluk yıllarındaki(0-6 yaş) yaşantıların önemini vurgular.Psikolojide en etkili kavramlardan biri olan psikanalizi ortaya atmıştır.Bu kurama göre,normal gelişimin sağlanabilmesi için,gelişimin her döneminde bireyin temel ihtiyaçlarının doyurulması gerekir.Eğer temel ihtiyaçlar karşılanmazsa kişilik gelişimi engellenir. Psikoanalitik (psikanaliz) kuramın 4 temel kaynağı vardır.Bunlar:  Temel Güdüler  Bilinçaltı Süreçler  Psişik Determinizm  Enerji Modeli □Temel Güdüler:Cinsellik ve saldırganlıktır.Bunlar daha sonra libido(yaşam)[ LİBİDO=cinsel yaşamın kaynağı ve cinselliği ister,cinsel arzudur ] ve thanatos (ölüm) olarak ifade edilmiştir. □Psişik determinizm;Hiçbir davranışın şans eseri veya kaza ile sebepsiz olarak meydana gelmediği ilkesidir.Yaptığımız,düşündüğümüz,hissettiğimiz her şey zihnimizin ve bilinçaltı yaşantılarımızın dışa vurumudur. □Enerji İlkesi;libodo kavramı ile ilişkilendirilebilir.Psişik mekanizmalar bir tür enerji sistemleri bütünüdür.Bu enerji dönüşür ancak asla kaybolmaz. □Bilinçlilik;Freud’a göre insanın bilinçlik durumu üç bölümden oluşmaktadır.Bunlar bilinç,bilinçaltı,bilinçdışı’dır. Bilinç,farkında olduğumuz yaşantıların bulunduğu yerdir.Gerçeklik ilkesi bağlamında,gerçeklere uyumu önde tutan,mantıksal düşüncenin egemen olduğu zihinsel süreçlerin bulunduğu alandır. Bilinçaltı,(bilinç öncesi),Kişinin belirli bir anda bilincinde ayırt edemediği bir çok düşünceleri ve anları vardır.Bunların bazıları bilinçli bir çaba ile bilinç düzeyine çağrılabilir.Bu çeşit düşüncelere bilinçaltı düşünceler adı verilir. ⇛ ör Bir süre önce karşılaştığımız bir olayı artık bilincimizden tümüyle silmiş gibi olabiliriz.Ancak bu olayla ilgili bir çağrışım ,bir uyaran tüm olayın yeniden bilincine dönmesini sağlayabilir.Bu tür bilinçten silinmiş sanılan ve uyaranlarla bilince gelebilen anılar,duygular bilinçaltı niteliği taşırlar. Bilinçdışı, Kişinin özel bir çabası ile bilince çağrılamayan, farkına varılamayan yaşantıların saklı olduğu ruhsal dönemdir. Bu yaşantılar ancak bazı özel yöntemlerle: hipnoz,uyutum,serbest çağrışım vb. ile bilince çıkartılabilir.Freud kişiliğin büyük bir kısmının bilinç dışında oluştuğunu belirtmiştir. Bireyin sürekli olarak istediği,yada sıkıntı olabilecek durumların sebebini tam olarak bilemediği arzu yada sıkıntılar vardır.Bunlar bilinç dışındaki etkinliklerdir ve sürekli bireyi farkına varmadan etkilemektedir.Psikanaliz kişinin bilinç dışındaki sorunları gün ışığına çıkararak çözümlemeye çalışır. 2-Psikanalitik Kişilik Kuramı Freud’a göre kişilik 3 kısımdan oluşur. İd,ego,süper ego.
  • 4. 24 İd(Alt benlik): İd insanın doğuştan beri sahip olduğu tüm güdülerinin toplamıdır.İd sürekli olarak isteklerine doyum sağlamak istemektedir. Kişiliğin en ilkel yönüdür.Sürekli haz aramaktadır.Her arzuyu gerçekleştirmek ister. Buradan da anlıyoruz ki ego nu mu tatmin ediyon sözü aslında id ini mi tatmin ediyon şeklinde olmalıdır(bu espri jinyanın).İd kişiliğin temel taşıdır.Doğuştan getirilir ve ruhsal enerji kaynağıdır.Aynı zamanda içgüdülerin de kaynağıdır.Yani insan da bulunan iki içgüdü(libido ve saldırganlık) id den kaynaklanır.Bu alanda ruhsal enerji,içgüdüler şeklinde ortaya çıkar ve bir an önce doyurulmak ister. Bir anlamda insanın hayvani yönü.(egoist bir kişilik takınır birey.) ) Gerçek dışı,karşılanması zor istek ve arzularla,bireyin içsel dürtülerinin mutlaka doyurulması gerektiği şeklinde işlevi bulunmaktadır.Diğer iki sistemin çakılması için gerekli olan gücüde sağlar.Birey toplumsal kuralları hiçe sayarak kafasına göre davranır. İd ise her şeyi ister. Bireyde bulunan iki iç güdü(libido[cinsel yaşam enerjisi] ve saldırganlık) id’den doğar.yani id hem libidoyu hem de saldırganlığı kapsar. ⇛ ör Bir çocuğun arkadaşının oyuncağını elde etmek için arkadaşıyla kavga ederek elinden alması. Ego(Ben): İd’i denetim altında tutmaya çalışan kişilik birimidir.Ego çevresindeki nesnelerin hangileriyle ilişki kuracağını seçer ve hangi güçlerin ne biçimde doyum bulması gerektiğine karar verir.Aynı zamanda id’in,süperegonun ve dış dünyanın karşı konulmaz istekleri arasında arabuluculuk yapar.Ego akılcı,mantıklı kişilik bölümüdür ve kişiliğin karar organıdır.İdin hangi isteklerinin karşılanacağına “ego” karar verir.İdin isteklerini süper egonun onayından geçirerek dış dünyadaki nesnelerle doyurmaya çalışır.Egonun bilinçli ve bilinçdışı olmak üzere iki yönü vardır. “İd ile ilişkilerinde; egoyu,kızgın bir atın gücünü dizginlemeye çalışan bir süvariye benzetebiliriz.” ⇛ ör Bir çocuğun arkadaşının oyuncağını kibarca isteyip alması. Süperego(Benlik):Çocuğun öğrenmiş olduğu toplumsal kuralları gelenekleri,görenekleri,vicdan ve ahlak kurallarını içerir.Kişiliğin ahlaki yönüdür.Süperego ya göre her davranış mutlaka çevresel kurallara uygun olmalıdır.Her zaman toplumsal kurallar ön plandadır. -İd kişiliğin biyolojik bölümünü,ego psikolojik,süperego toplumsal bölümlerini oluşturur. Bir toplumun “vicdanı”,o toplumun bireylerinin süperegosunda yer alır ve süperego bireyin davranışlarını sürekli süzgeçten geçirerek bireye,”bu yaptığın doğru,aferin!”ya da “bu yaptığın yanlış,utan kendinden!” mesajlarını verir.Ego ise hem idi memnun etmeye çalışır,hem de süperego tarafından azarlanmaktan kurtulmak ister. Freud,insanı saldırgan ve cinsel dürtüleri denetim altına alması gereken olumsuz ve yıkıcı bir varlık olarak tanımlamıştır.Toplumun baskıları olmayıp da bireyler cinsel ve saldırgan enerjileri rahatça boşaltabilselerdi psikolojik sorunları olmazdı.Freud,davranışların kökeninde,toplumu ve kültürü ele almadığı için eleştirilmektedir. 3-Psikoseksüel Gelişim Dönemleri:5 dönem de incelenir. 1.Oral Dönem(0-1 yaş) 2.Anal Dönem(1-3 yaş) 3.Fallik Dönem(3-7 yaş)
  • 5. 25 4.Latans(=Gizil) Dönem (7-11 yaş) 5.Genital Dönem (11-18 yaş) 1.ORAL DÖNEM( 0-1 YAŞ): - Bu dönem id’in egemenliği altındadır. - En önemli organ ağızdır. -Oral dönemde temel haz kaynağı emmedir.Bebek eline geçen her şeyi,dokunduğu her şeyi ağız yoluyla tanımaya çalışır. -Bu dönem de bebeğin beslenmesi ve emzirilmesi önemlidir. -Anne tarafından çocuğun memeden erken kesilmesi,ya da aksine çok uzun emzirilmesi,onun bu döneme bağlı olmasına neden olmaktadır.Yani emme ihtiyacı,daha sonraki yaşamında da sürmektedir. ⇛ ör İleriki yaşlarda çocuğun sinirli ve gergin olduğunda tırnak yemeleri,Freud’un oral bağımlılık olarak tanımladığı durumun bir göstergesidir. 2.ANAL DÖNEM(1-3 YAŞ): -Bu dönem idrar ve dışkı çıkarma ile ilgilidir. -Haz kaynağı içerde biriken dışkısını tutmak yada bırakmak. -En önemli organ dışkılamanın olduğu organdır. -Tuvalet kontrolü eğitimi önemlidir.Çocuğun tuvaleti ile ilgili anne-babanın,bakıcının tutumu çocuğun kişiliğini etkiler. -Çocuk bu dönem de kendini ve çevreyi kontrol etmeyi öğrenir. -Hoş görüsüz,katı,baskıcı yolla tuvalet eğitimi veren anne-baba yada bakıcılar,çocuğun bu döneme bağımlı olmasını sağlarlar. -Tuvalet eğitimi iyi olanlar yaratıcı,üretken,aktif olurlar.Kötü olanlar inatçı,cimri,aşırı düzenli veya aşırı düzensiz,saldırgan olurlar. 3.FALLİK DÖNEM(3-7 YAŞ): -Bu dönemin haz kaynağı cinsel organdır. -Çocuk karşı cinsteki ebeveyne açık olarak daha fazla sevgi gösterir.Erkek çocuk annesine karşı cinsel bir yakınlık beslemesi,kız çocuğun da babaya karşı cinsel yakınlık istemesi normal karşılanmalıdır. 4.LATANS [GİZİL] DÖNEM (7-11 YAŞ): -Çocuk cinsel konulardan hoşlanmaz ve kendini daha çok oyuna verir. -Çocuklar sevgi gösterilerini ev dışında arkadaşlarına yöneltirler. -Ergenlik fırtınası öncesindeki durgunluk dönemidir. 5.GENİTAL DÖNEM(11-18 yaş): -Hızlı fiziksel gelişme ve buluğa erme ile cinsel dürtüler artar. -Cinsel gelişim artar,üreme sistemi gelişir. -Ergen ebeveynle ilişkilerini düzenlemek,çatışmalarını çözümlemek ihtiyacındadır. -Karşı cinsle arkadaşlık kurulur. FREUD’UN KURAMINA GÖRE BAZI BİREYSEL DURUMLAR Ⅰ.Engelleme: Organizmanın amacına ulaşmasının engellenmesi durumudur.Birey engellendiğin- de yeni bir uyum aramaya ve amacına başka yollardan ulaşmaya çalışır.Çocuk engellen- diğinde gösterdiği en büyük tepki saldırganlıktır.Bununla birlikte engellenme durumunda ortaya çıkan diğer tepkiler şunlardır. -öfke ve kızgınlık -aşırı bağımlılık
  • 6. 26 -çevreden kaçınma -bencil tutum -aşırı duyarlılık -kompleksler İhtiyaçlar,güdüler,org. yada çevreden gelen türlü nedenlerle bazen tatminsiz kalır ve ereğine ulaşamaz. ⇛ ör Ağır bir hasta yakınınıza yetişmek için uçakla başka şehre gitmek istiyorsunuz.Ama hava şartlarının bozulması yüzünden uçaklar hareket etmiyor;gidemiyorsunuz.Böyle bir hal öfkeye,çaresizlik duygusuna yol açar. Engel güdü Kaygı,yılgı iç gerilimler Bu türlü engellemelerin sınırlı bir şekli,insanı daha çok çalışıp başarı yollarını araştırmaya sevk etmesi bakımından bazen faydalı olabilir.Ama bazen de bu engellemelerin uyardığı öfke,kaygı ve aşırı gerginlik halini yenemeyen insanlarda bir takım kompleksler gelişebilir. Ⅱ.Çatışma: Güdülerin tatminsiz kalmasının bir başka nedeni de,içimizde birbirine ters düşen iki güdünün rekabetidir.Her insanda bulunan çok çeşitli güdüler arasında birbiriyle bağdaşmayanlar bireyi aynı zamanda bir birine zıt davranışlara güdeleyebilir.İnsan bunlardan hangisine karar vereceğini kestiremez ve sıkıntılı bir duruma girer. Gelişme ihtiyacı Sinemaya mı? Yoksa kütüphaneye mi? Eğlenme ihtiyacı ÇATIŞMA Çatışmanın belli başlı 3 tipi vardır. 1.Yanaşma-Yanaşma: Birey bazen kendisi için aynı derecede iki ereğin etkisinde kalabilir. etkisinde kalabilir. kjlıuuı999ııııııııııııııııııııııııııııııı ⇛ ör Bir ayakkabıcı dükkanında çok beğendiğimiz iki ayakkabını ayakkabıdan birini seçmek zorunda kaldığımız zaman bu + + türlü bir çatışmaya girebiliriz. Yanaşma-Yanaşma çatışması: Birey birbirine zıt iki çekici
  • 7. 27 ereğe de aynı zamanda ulaşmak isteğindedir.Birey ikiye ayrılama- yacağından bu mümkün olamaz. 2.Kaçınma-Kaçınma: Birey iki hoş olmayan durum arasındadır.Bu durumda bu bu durumda bireyde alanı terk etme,kaçma eğilimi görüle- bilir. ⇛ ör Hem dişimiz ağrıyor hem de dişçiden pek çok korkuyor- sak,bir kaçınma-kaçınma çatışması meydana gelir. Bir memur hiç sevmediği işinde çalışmak veya bunun sağladığı sağladığı geliri kaybetmek tehlikesi arasında bulunabilir. 3.Yanaşama-Kaçınma: Birey aynı zamanda hem çekici hem de itici bir durum kar- şısındadır.İnsan aynı nesneye karşı hem sevgi hem de nef- ret duyabilir. ⇛ ör Tombul birisi,rejim yapıp zayıflamak istiyor ama bir yandan da pastayı çok seviyor.Böyle bir durumda pasta karşı- sında yanaşma-kaçınma çatışmasına düşer . Ⅲ.Savunma Mekanizmaları: Savunma mekanizması,farkında olmadan.bilinçsiz olarak kaygıdan kurtulma çabasına verilen isimdir.Belirli ortamlar bireyde kaygıya yol açıyorsa,bu tür ortamlarda birey bilmeden savunma mekanizmalarını kullanmaya başlar. Savunma mekanizmalarının ortak özellikleri: 1.Savunma mekanizması kullanan birey,davranışın gerçek işlevinin farkında değildir.Sa- vunma mekanizmalarına,bu anlamda,bilinçsiz davranışlar olarak bakılır. 2.Savunma mekanizmalarının etkisi altında,gerçeği olduğundan biraz daha farklı algılarız. 3.Savunma mekanizmaları kaygımızı azaltmada gerçekten etkindir ve yaşamımızda ortaya çıkan zor durumları kendimizi yıpratmadan atlatmamıza yardımcı olur. 4.Savunma mekanizmaları herkes tarafından kullanılır ve normal bir davranış biçimi olarak kabul edilir. 5.Savunma mekanizmaları egoyu korurlar,bu nedenle ego savunma mekanizmaları olarak da adlandırılabilir. Temel Savunma Mekanizmaları: Mantığa Bürünme(Bahane Bulma):Mekanizması yapmış olduğu belirli bir davranışı hafifletici mazeretler bulma biçiminde kendisini gösterir.Birey mazeretler bularak,kendi davranışlarını olduğundan daha az yanlış ya da tuhaf gösterme eğilimindedir. ⇛ ör Akşam misafir geldi çalışamadım öğretmenim. ⇛ ör Sınavda kopya çekerken yakalanan öğrenci,bu yüz kızartıcı davranışı örtbas etmek için, “Herkes öğrenciyken kopya çeker.” gibi bir genelleme yaparak,kendi davranışını makul gös- termeye çalışır. ⇛ ör Çok para harcayarak büyük borçlar altına giren kişi,“Borç yiğidin kamçısıdır.”gibi bir söyleyişin arkasına sığınarak borçlanma davranışını olumlu bir atılım gösterme çabasındadır.
  • 8. 28 Bu tür mantığa bürünme ve makul gösterme çabaları,bireyin kaygısını geçici olarak azaltarak,zor ve utanç verici bir durumu bireyin kolaylıkla atlatılmasına yol açar. Pollyanna Davranışı:Hayal kırıklığı yaratan her durumda iyi bir taraf görme şeklindeki uyum mekanizmasıdır. ⇛ ör “İşten çıkarıldım. Zaten iyi bir tatile ihtiyacım da vardı.”demesi Karşıt Tepki Geliştirme:Gerçek duygularımızı göstermek,içinde bulunduğumuz durum içinde uygun kaçmayacağından,gerçek duygularımızı zıt fakat o durum içinde kabul edilebilen duyguları göstermeye başlarsınız.Buna karşıt tepki geliştirme adı verilir. ⇛ ör Sevdiğiniz bir ablanız,kocası kazada ölünce,iki çocuğunu alarak sizinle oturmak üzere yanınıza geldi.Zamanla ablanız sizin yaşamınıza karışmaya başladığını ve çocukların sürekli gürültü yaparak sizin çalışmanızı olumsuz yönde etkilediğini görüyorsunuz.İçinizde ablanıza ve çocuklarına karşı bir kızgınlık belirmeye başlıyor,ne var ki içinizdeki öfkenin farkına varınca,suçluluk hissediyorsunuz.Çünkü,kocasının ölümünden sonra ablanıza ve çocuklarına yardımcı olacak tek kişi sizsiniz.Gerçekte hissettiğiniz kızgınlığı göstermek uygun olmadığı için,kızgınlık duygusunun yerine onlara şefkat ve sevgi duygusu göstermeye çalışıyorsunuz.Bu davranışınız,karşıt tepki geliştirmeye bir örnektir;şefkat gösterisi yaparak,kızgınlık duygusunun ortaya çıkaracağı kaygıdan kurtulmuş oluyorsunuz. Bastırma:Engelleme ya da çatışma nedeniyle doyumsuz kalan bir güdünün yada ihtiyacın meydana getirdiği sıkıntılı durumdan kurtulabilmek için bireyin bu ihtiyacını görmezlikten gelmesi,düşünmemeye ve inkar etmeye çalışarak bunu bilinç dışına itmeye çalışmasına Bastırma denir. ⇛ ör Trafik kazasında çocuğunu kaybeden bir annenin çocuğu hiç ölmemiş gibi davranması. ⇛ ör Mesala sürekli depremlerin olduğu bir bölge var.Bu bölgede her 30 yılda bir son derece şiddetli depremler olduğu saptanmıştır.Böyle bir depremde binlerce kişi hayatını kaybeder.Büyük bir kitle,sanki böyle bir olasılık yokmuş gibi hareket eder. Yansıtma(Başkalarına suçu atma):Bireyin kendisinde bulunan kusurları başkalarında görme davranışına yansıtma adı verilir.Birey,yansıtma yoluyla kendisinde bulunan olumsuz yönleri ”zorunlu ve gerekli” imiş gibi gösterir. ⇛ ör Başkalarına hiç yardım etmeyen ve sürekli kendi çıkarını gözleyen bencil biri,“Herkes kendi başının çaresine bakıyor,kimse bir diğerine yardım eli uzatmıyor,”diyerek,etrafındaki kimseleri suçlar. Kendisinde bulunan kötü özellikleri başkalarında görerek birey kendini,olumsuz özellikler açısından başkalarından farklı görmez.Birey yansıtma davranışında bulunarak,”Ne yapayım,herkes böyle,bende böyle olmak zorundayım;böyle davranmam yaşamın zorunlu bir sonucu,benim elimde olan bir şey yok.”mesajını verir. ⇛ ör Sınavda düşük not alan öğrencinin öğretmeni suçlaması. ⇛ ör Yeterli olmayan bir öğretmenin öğrencilerin ilgisizliğini neden olarak ileri sürmesi. Özdeşleşme:Birey kendinde bulunan özellikleri özenilir bulmadığı zaman,kendisi olmaktan çıkıp,istediği özelliklere sahip başka biriymiş gibi kendini algılamaya ve davranmaya başlar.Kendisini bir başkasının yerine koyma ve davranma eğilimine,özdeşleşme adı verilir. ⇛ ör Çirkin bir genç kız,kendini beğendiği bir film artistiyle özdeşleştirerek,o artist gibi giyinip,süslenerek çirkinliğini unutur. ⇛ ör Genç bir erkek,mahallenin kabadayısıyla kendini özdeşleştirerek bedeninin zayıflığının doğurduğu kaygının üstüne çıkar.
  • 9. 29 Yer Değiştirme:Bizde kaygı uyandıran sorun,gücümüzün yetmediği bir kimse,yada denetimimiz altında olmayan bir olaysa,kaygımızı veya kızgınlığımızı gücümüzün yettiği bir kimseye yöneltiriz. ⇛ ör İş yerindeki müdüre kızan memur,öfkesini evdeki karısına boşaltır.Memurun karısı,kocasına ifade edemediği kızgınlığı denetimi altında olan,gücünün yettiği çocuklarını azarlayarak ifade eder;çocukta evdeki kediyi yada köpeği tekmeler. Yüceltme:Bireyin taşıdığı olumsuz dürtüleri,duyguları toplumun kabul edemeyeceği yasak vb. bir davranışı toplumun olumlu bulduğu bir davranış,eylem biçimine çevirerek olumlu şeyler yapmasıdır. ⇛ ör Saldırganlık dürtüsü yoğun olan bir çocuğun boksa eğilim duyarak herkesin olumladığı,alkışladığı büyük bir boksör olması gibi. Yüceleştirmeyi diğer savunma mekanizmalarından ayıran en temel fark her hangi bir sıkıntıya karşı ortaya konmamasıdır. Diğer tüm savunmaların aşırı olusu hastalık olurken bunda böyle bir şey söz konusu değildir. Hayal dünyasına kaçma(Avunma):İçinde bulunulan durum kaygı uyandıran bir durumsa,hayal dünyasına kaçıp orada daha hoş bir durum içinde kendimizi düşünerek,içinde bulunduğumuz durumun ortaya çıkardığı kaygıdan kurtulmuş oluruz. ⇛ ör Çok borcu olan birinin piyangodan para kazandığını hayal etmesi. ⇛ ör Tembel bir öğrencinin kendini sınıfın en çalışkanı olarak düşünmesi. Telafi:Bireylerin kendisini zayıf gördüğü bir alandaki eksikliğini başka bir alandaki başarısıyla telafi etmeye çalışmasıdır. ⇛ ör İşinde başarısız olan bir iş adamının başkanı olduğu derneği çok iyi yönetmesi. ⇛ ör Erkeklerin dikkatini çekmeyen çirkin bir kız,çalışıp başarılı bir biçimde doktorasını yapar ve bilim alanında başarılı bir kimse olarak herkesin dikkat ve taktirini çeker. İnkâr:Birey önce yapmış olduğu bir davranışı kabul etmeyip,inkâr ederek de bir savunma mekanizması gösterebilir. ⇛ ör Çirkin bir davranışta bulunan kimse,“Hayır ben hiçbir zaman o kişiye kaba davranmadım,sürekli saygılı davrandım.”diyerek daha önceki davranışını inkâr eder. Savunma Mekanizmalarının Faydaları: -Engellemelerin ve çatışmaların meydana getirdiği gerginlikleri geçici de olsa azaltır. -Engelleme durumlarında daha gerçekçi ve etkili çözümler üretebilmek için bireye zaman kazandırır. -Bireyin çatışmalara ve engellemelere karşı direncini artırır. -Bazı savunma mekanizmaları ( yüceltme gibi ) sosyal olarak değerli sonuçlar (sanat eserleri gibi) doğurur. -Bazı savunma mek. (ödüllenme gibi) olağanüstü başarılarda aracılık yapar. Savunma Mekanizmalarının Yetersizlikleri: -Bireye zaman kazandırır ama sorunu tam olarak çözmez.(Belirtileri yok eden ama tedavi etmeyen ilaçlar gibi) -Sosyal anlamda olumlu sonuçlar doğursa da kişiyi asla tam doyuma ulaştırmaz. -Bazı durumlarda,bazı kimselerde mekanizmalar,bireyin gerçek durumu fark etmelerini engeller. -Aşırı durumlarda ciddi uyumsuzluk ve ruh hastalıkları meydana gelebilir. BAZI DAVRANIŞ TARZLARI Duyarlılık Kazanma:Bir alana ya da nesneye olan ilgililiğin ve verimliliğin artmasıdır.
  • 10. 30 ⇛ ör “Ben doğaya duyarlıyım.” diyen birisi diğer insanlara göre doğaya karşı daha hassasım anlamını vermektedir.Öğretmenlik mesleğine duyarlığı olan bir öğretmen kendisini geliştirerek verimliliğini artırmaya yönelir. Duyarsızlaştırma:Duyarsızlaştırma,organizmanın belli bir uyaranla sürekli karşılaşması sonucunda,giderek o uyarana tepkide bulunmamasıdır.Birey bazı uyarıcıların ortaya çıkardığı olumsuz durumlara karşı tepki ya da savunma gücünü geliştirir. ⇛ ör Hastanede göreve başladığında ilk olarak acil serviste çalışan bir hemşire,ilk günlerde gelen ağır hastalar ve ölümle sonuçlanan olaylardan olumsuz etkilenmiş,bir süre sonra ise bu duruma karşı olumsuz etkilenme tepkisini bırakmıştır. Alışkanlık Kazanma:Piaget’e göre bir bebek,bir uyarana ya da nesneye verdiği tepkiyi bir süre sonra alıştığı için vermez. ⇛ ör Babasının aldığı oyuncak bir bebeğe her gördüğünde sevinç çığlıkları atan ve sevinen çocuk,bir süre sonra alıştığı için bu tepkileri vermez. Okul Öncesi Dönemde Girişimciliği Geliştirme ♦ Çocukların kendileri için seçim yapmalarına izin verilmelidir. ♦ Çocukların seçtikleri etkinliklerde başarılı olmalarına olanak sağlanmalıdır. ♦ Çocukların farklı roller oynamalarını mümkün kılan etkinlikler geliştirilmelidir. ♦ Çocuklar yapmaya çalıştıklarına destek olunmalıdır. ♦ Çocukları yapma,etme,yasak,dokunma gibi yönlendirmelerden kaçınılmalıdır. İlköğretimde Çalışkanlığı(Başarıyı) Destekleme: Öğrencilere sorumluluk verilmelidir. Öğrencilere gerçekçi mesleki modeller gösterilmelidir. Her öğrencinin performansının olumlu yönlerini belirlemeli ve desteklemelidir. Öğrenciye başarma yetenekleri açısından cesaret verilmelidir. Başarılı olanlar ilan edilmelidir. Öğrencilerin işbirliği içerisinde çalışmaları sağlanmalıdır. Bu dönemde yaptıkları beğenilmeyen,yüksek başarı beklenen ve başkaları ile kıyaslanan çocuklar aşağılık duygularını geliştirirler.Bu nedenle,bu tip davranışlardan kaçınmak gerekir. ERİKSON’UN PSİKO-SOSYAL GELİŞİM KURAMI -Kişiliğin oluşumunda,biyolojik etkenler ile birlikte sosyal çevre de(toplumsal etmenler) önemlidir. -Erikson da Freud gibi gelişimde kritik dönemler olduğuna inanmaktadır. -Her dönem de atlatılması gereken bir kriz,bir çatışma bulunmaktadır.İnsanların sağlıklı bir kişilik kazanmalarında bu krizlerin ya da çatışmaların başarılı olarak atlatılması önem taşımaktadır. -Kriz tam olarak çözümlenemezse,yaşamın daha sonraki dönemlerinde bu kriz devam eder ve çözümleninceye kadar devam eder. -Erikson,Freud’dan farklı olarak,kişilik gelişiminde sadece 0-6 yaş döneminin önemli olduğu değil,kişilik gelişiminin yaşam boyu devam ettiğini ileri sürmüştür.
  • 11. 31 Sağlıklı kişilik gelişimi için olumlu olarak çözümlenmesi gereken krizler ve bunların yer aldığı dönemlerin özellikleri aşağıda sırasıyla verilmiştir. 1.Evre:Güvene Karşı Güvensizlik(0-1): -Bebekler çevredeki dünyaya güvenebilecekleri ya da güvenemeyeceklerine ilişkin temel duygular edinirler. -Çocuğu dünyasında,anne ya da bakıcısı birinci derecede önemlidir. -İhtiyaçlarını giderirken annenin çocuğu sevmesi,okşaması,sıcaklığını hissettirmesi,ilgi- lenmesi,çocuğun gerek kendisine,gerekse çevresine güven duygusunun temellerini atmaktadır. ⇛ ör Annesinin kendini sevdiğinden,bırakmayacağından emin olan çocuk,annesine,çevresin- deki dünyaya güvenir. -Çocukta,iyimserlik ve mutlu olmanın temelleri atılır.Sonuç olarak çocuk,kendini sevilmeye değer bulur.Verileni alırken bir yandan da verebilmek için gerekli benlik temelini oluşturur. -Aksi durumda ise,annenin yada yerine geçen yetişkin tarafından reddedilen,soğuk davranılan,ihtiyaçları yerinde ve zamanında sevgiyle karşılanmayan çocukta kendisine ve çevresindeki dünyaya karşı güvensizlik meydana gelir.Sosyal ilişkilerden kaçınır. 2.Evre:Bağımsızlığa Karşı Utanma ve Şüphecilik(1-3): -Bu dönem de çocukların çoğu yürümekte,başkalarıyla iletişim kurabilecek kadar konuşmaktadırlar. -Çocuklar artık bağımsız eylemlerden zevk almaya başlarlar.Kendi çevrelerini kontrol etmek,güçlerini göstermek isterler. -Çocuğun kendini özgür hissetmesi gerekir.Kendi kendine yemek yeme,eşyalarını toplama,giyinme ve soyunma vb. Bunları yaparken döker,kırar,kirletebilir.Çocuk azarlanmamalı,kızmamalı,çabaları desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. -Aşırı koruyucu,kısıtlayıcı ailelerin tutumu çocuğun özerkliğini engeller.Bu nedenle anne babaların tehlikelerin olmadığı ortamlarda çocukların serbest bırakmaları ve onlara bir şeyleri başarabilme fırsatını vermeleri gerekir. -Kendisine fırsat verilmeyen bir işi başarmanın heyecanını yaşayamayan çocuklar,ileriki yaşlarda,çekingen,kendi başına karar veremeyen özellikler görülür. 3.Evre:Girişkenliğe Karşı Suçluluk Duyma(3-7): -Bu dönem de çocuk hareketli,meraklı ve öğrenmeye isteklidir.Çevresindeki olayları anlayabilmek için sürekli sorular sorar,girişimlerde bulunur. -Eğer çocuk sorduğu sorular yüzünden azarlanır,davranışları eleştirilirse girişkenliği engellenmiş ve suçluluk duyguları geliştirilmiş olur.Suçlanan çocuk,araştırmadan vazgeçerek kendi kabuğuna çekilir. -Çocuğun araştırma girişimlerini destekleyerek,sorduğu sorulara anlayabileceği biçimde uygun cevaplar veren,sevecen ve ilgili yetişkin ebeveynler çocuğun bu dönemi başarıyla atlatmasına yardımcı olur. 4.Evre:Başarıya[Çalışkanlığa] Karşı Aşağılık Duygusu(7-11): -Bu dönemde çocuğun ilkokula gitmesiyle arkadaşlar ve öğretmenin çocuk üstündeki etkisi artarken anne-babanın etkisi giderek azalmıştır. -Çocuk bir şeyler üretmek ,yaptığı işlerde başarılı olmak isteyecektir. -Bu dönem çalışkanlık duygusunun edinildiği dönemdir.Çocuk okuma,yazma,hesap gibi bilgileri edinirken,kendisi ile aynı yaşlarda olan diğer çocuklarla kendini karşılaştırır ve
  • 12. 32 kendisinin çalışkan olup olmadığına karar verir.Çocuk kendini başkaları ile karşılaştırdığında eğer çalışkan olduğu izlenimi edinemezse aşağılık duygusuna kapılır. -Bunu ortadan kaldırmak için öğretmen her çocuğun kendi gücü ölçüsünde sorumluluklar verilerek başarılı olmasını,başarıyı tatmalarını sağlamalıdır. -Yaptığı işte başarılı oldukça kendisine güven duyacak,böylece çalışma ve başarılı olma güdüleri artacaktır. -Kendisinin yeterince başarılı olmadığı inancına giren,engellemelerle karşılaşan kişi aşağılık duygusuna kapılır. -Bu dönem de çocuğu başkalarıyla kıyaslamamalıyız. ⇛ ör Bugün inşaat yüksek mühendisi olan Ahmet Bey’in bir anısı İlkokulu bitirmek üzeredir.Öğretmenleri çocuklara hangi alanlara yönelecekleri konusunda önerilerde bulunmaktadır.Sıra Ahmet’e geldiğinde öğretmen;“Sen sakın matematikle ilgili bir alan seçme,başarılı olamazsın” der.İlkokul döneminde çocuk olan Ahmet’e bu sözler öylesine yerleşir ki ortaokula gittiğinde bütün derslerden başarılı olmasına rağmen matematiği bir türlü başaramamaktadır.Ahmet,matematik dersine çalışmaya başladığında ilkokul öğretmeninin sözleri kulağında çınlamakta ve bu onu engellemektedir.Ahmet,zorla matematikten geçer ve ortaokulu tamamlar.Lisedeki matematik dersinin öğretmeni,öğrencileri yüreklendirir ve herkesin matematiği öğrenebileceğini,başarılı olacağını söyler.Bu sözler Ahmet’e de cesaret verir.Ahmet o yıl matematiği başarabildiğini görünce daha çok çalışarak matematikte çok başarılı olur.Bugün Ahmet,ODTÜ’den mezun bir inşaat mühendisidir. 5.Evre:Kimlik Kazanmaya Karşı Rol Karmaşası(11-17): -Ergenlik döneminde birey kendine “Ben kimim?” sorusunu sorar ve cevap aramaya başlar.Bu soruyu cevaplarken,ana-babasından çok,akran gruplarından etkilenir. -Genç bir kimlik aramaya başlar.Sonuçta çocuk ergenlik döneminden ya “kimliğini kazanmış” olarak,ya da “kimlik karmaşası” ile çıkar.Başarılı bir şekilde kimlik sorununu çözerse,kendine güvenen,kendinden emin bir kişi olarak yaşamını sürdürebilir ve başarılı olur.Ne yapmak istediğine karar veremeyen,bir işten öbürüne atlayıp bocalayan,çocuk gibi davranan yetişkinler,henüz kimlik sorununu halledememişlerdir. -Kimlik bocalamasına yol açan etkenler üç grupta toplanır. 1.Düşünce sistemindeki değişiklikler. 2.Cinsel rollerdeki değişmeler. 3.Meslek seçimine yönelme. 6.Evre:Dostluk Kazanmaya Karşı Yalnız Kalma: -Genç yetişkinlik dönemidir. -Ergenlik döneminde kimliğini bulan kişi,artık kimliğini kaybetme korkusuna kapılmaksızın başkalarıyla yakınlıklar,dostluklar kurabilir. -Karşı cinsle ilişkilerde arkadaşlık,sevgi ağırlık taşır. -Dostluklar sağlam temeller üzerine oturtulur.Kurulan ilişkilerde karşılıklı alışverişin ötesinde bir duygu yatar.Birey çevresindeki kişilere karşılık beklemeden verebilir. -Gencin yaşamında evlilik konuları ve evlenme önemli bir yer tutar. -Bu dönemdeki krizi sağlıklı olarak atlatan kişi güvenli bir şekilde sevgiyi verme ve alma gücüne sahip olur. -Bu dönemi başarıyla atlatamayan birey dostluk ilişkisi kurmada güçlük çeker,birey için istenmeyen ve sağlıksız olan psikolojik yalnızlığa itilebilir. 7.Evre:Üretkenliğe Karşı Duraklama: -Orta yetişkinlik dönemidir.
  • 13. 33 -Üreticilik kavramı;topluma yararlı işler gerçekleştirmek,sonraki kuşaklara rehberlik yapılmasıdır. -Kişi evinde çocuk yetiştirerek,işinde atılımlar yaparak topluma yararlı olmaya çalışır. -Üretken olamayan bireyler bir işe yaramama duygusuna kapılabilirler ve durgunluk dönemine girerler.Sahte,köksüz ilişkiler kurar. 8.Evre:Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk: -İleri yetişkinlik dönemidir. -Birey önceki 7 evrenin birikimi sonucu benliğini tam olarak bulmuş,güvenli,mutlu,sevi- len ve sayılan kimsedir.Ya da umutsuzluklar içinde,uyumsuz,hırçın bir insan görünümündedir. -Kimliğine uygun düşen rolü bulabilen kişi,bütünlük duygusuna sahiptir.İstediği biçimde yaşayarak yaşlandığına inanır ve kendisiyle övünür.Kendisini üstünlük ve sınırlılıklarıyla kabul eder. -Kimliğini bulamamış,üretken olamamış kişi,yaşlılığında da huzurlu olamaz ve yaşamını boşa geçirdiğine inanır.Bunun yanında ölüm korkusu ve umutsuzluk duyguları gelişir. Erikson’un Dört Kimlik Statüsü Başarılı Kimlik Statüsü:Bireyler herhangi bir kararsızlık durumunda(bunalım durumunda)etkin karar alarak tercih yaparlar.Verdikleri kararın doğru olduğunu kabul etmektedirler ve karalarından memnundurlar.Diğer insanların kendisini kabul ettiğine inanır. Erken (ipotekli) Bağlanmış Kimlik Statüsü: -Kimlikle ilgili tüm kararlar anne-baba yada otorite olarak kabul edilen diğer kişiler tarafından alınmıştır.Ergenler kendileri ile ilgili kimliği diğer insanların vermeleri kabul etmiştir. -Birey benlik arayışına hiç girmez.Anne-babanın yada diğer yetişkinlerin kendisi için belirlediği kimliğe girer. Moratoryum kimlik statüsü: -Kimlik bunalımı yaşayan ve çözüm yolu bulamayan bireylerin durumudur.Karasız ve boş vermiş kişiliğe ve böyle gelmiş,böyle gider anlayışına sahiptirler. -Ergenlik döneminde görülen vurdumduymazlık ve amaçsızlık,morotaryumun başlıca belirtisidir. -Yaşamları boyunca hiçbir kişi veya düşünceye bağlanmazlar.Kim oldukları ve ne yapmak istedikleri,nelere önem verdikleri belirsiz ve karışıktır. -Dengesiz aile ilişkilerin yaşandığı ortamlarda daha çok ortaya çıkar. Kasırgalı(dağınık) kimlik statüsü: -Bunalımın yaşanmadığı,bağlanmanın da olmadığı durumdur. -Bir kimliğe bağlanmaktan tamamen kaçınırlar. -Durumdan memnun değillerdir,kendileri için benimseyeceği yeni bir kimlik geliştirmekten kaçınırlar. -En az etkileşim ve yönlendirme. -Ergenlerin kendileriyle en ilgili olduklari statüdür. ≋ 4- AHLAK GELİŞİMİ ≋ ♨Bu gelişimde ⇉PİAGET ⇉KOHLBERG Ahlak;toplumun içinde kişilerin benimsedikleri,uymak zorunda oldukları biçimleri ve kurallarıdır.
  • 14. 34 Ahlak gelişimi;temelde çocukların belirli davranışları “ iyi ya da kötü ” olarak değerlendirmeleri biçimidir. PİAGET’İN AHLAK GELİŞİMİ -Piaget,çocukların ahlak gelişimlerini anlamada,kuralları nasıl yorumladıklarını öğrenmenin önemli olduğunu düşünmüştür. -0-5 yaşları ahlak öncesi dönemdir.Bu nedenle oyunlarında,davranışlarında kuralları pek uygulamazlar. -Ahlak gelişimini 2 dönemde incelemiştir. a) Dışsal Kurallara Bağlı Dönem(6-12 yaş) b) Özerklik dönemi(12-+ yaş) A)Dışsal Kurallara Bağlı Dönem(6-12): -Başkalarına bağımlıdır. -Çocuklar kuralların değişmezliğine inanır.Kurallara uymayanların otomatik olarak cezalandırılması gerektiğini düşünür. -Kayıtsız şartsız otoriteye uyma söz konusudur. -İşlenen suçun önem derecesini,suça bağlı olarak ortaya çıkan fiziksel sonuçlar belirler.Sonuçta daha fazla zarara yol açan suçlar,daha az fiziksel zarara yol açan suçlara göre daha kötüdür.Yani sonuç önemlidir.Niyet önemli değil. ⇛ ör Niyeti ne olursa olsun,büyük leke yapan çocuk,küçük leke yapan çocuğa göre daha suçludur. B)Özerklik Dönemi(12- +): -Kuralların insanlar tarafından oluşturulduğu ve gerektiğinde değiştirilebileceği bilincine varır. -Ceza artık kuralların ihlal edilmesiyle otomatik olarak uygulanması gereken bir durum değildir. -Davranışın iyi yada kötü olması altında yatan niyete bağlıdır. ⇛ ör Emre,babasının masada unuttuğu dolma kalemle oynayarak,masa örtüsüne küçük bir damla mürekkep akıtmış. Can,babasının masada üzerinde bıraktığı dolma kalemin mürekkebinin bittiğini görmüş.Babasına yardım amacıyla mürekkep şişesine eli çarpmış ve masa örtüsünde kocaman bir leke oluşmuştur. Dışsal Kurallara Bağlı Döneme göre : Can suçlu Özerklik Döneme göre : Emre suçlu KOHLBERG’İN AHLAK GELİŞİMİ Kohlberg ahlaki gelişimi üç dönemde incelemiştir.Ve her düzey de kendisi içinde ikiye ayrılır. a)Gelenek öncesi düzey b)Geleneksel düzey c)Geleneksel sonrası düzey Ⅰ.GELENEK ÖNCESİ DÜZEY: -Dışa bağımlılık vardır. -Olayları sonuçlarına göre değerlendirir. -Cezadan kaçınır.Ödül getiren davranış iyi,ceza verilen davranış suçtur.
  • 15. 35 1.Aşama:Ceza ve İtaat Eğilimi 2.Aşama:Saf çıkarcı - Sadece otoriteye uyar ve cezalandırıl- -Çocuğun kendi ihtiyaç ve isteklerinin maktan kaçar. karşılanması önemlidir. -Cezadan kaçındığı için kurallara uyar. -Ödüle ulaşmak(kendisi) için kurallara -Olayların sonucuna göre değerlendirme uyar. esastır.Niyet önemli değildir. -Çıkarcılık ön plandadır.Hep kendisi ön ⇛ ör Annesine yardım ederken kaza sonucu plandadır. sonucu beş tabak kıran çocuk,bilerek iki ⇛ ör“Sen benim sırtımı kaşı,bende seninkini” tabak kıran çocuktan daha suçludur. -Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. -Komşudan ekmeğim bitmiş deyip ekmek istiyorsun.Oda diyor ki senin de buğday tarlaların var.Bana bir kilo buğday ver sana ekmek vereyim diyor. Ⅱ.GELENEKSEL DÜZEY: -Birey için aile,grup ve ulusun beklentileri her şeyden önemlidir. -Otoritenin kuralları kabul edilir,sorgulanmaz. -Empati gelişir. 3.Aşama: İyi çocuk eğilimi-Kişiler Arası 4.Aşama:Kanun ve Düzen Eğilimi Uyum Eğilimi -Akran gruplarının kurallarının -Akran gruplarıyla işbirliği gözlenir. yerini,toplumun kuralları ve kanunları -İyi davranış demek,başkalarına yardım almıştır. etmek ya da onları mutlu etmektir. -Kanuna,düzene uyma eğilimi vardır. - Burda geçen “iyi” kelimesi görecelidir. -Kanunlar soru sorulmaksızın izlenir. Yani benim iyi kavramımla seninki farklı olabilir. -Kurallara sadece ceza yada kendisi için değil aynı zamanda başkalarını mutlu etmek için yapmaya çalışır. ⇛ ör Sana bir şeyler ısmarlayabilirim. ⇛ ör Seni sevdiğim için sana kopya verebilirim. Arkadaşı tarafından iyi çocuk olarak kabul ediliyor çünkü 'zor zamanda'(!) yetişti. Ⅲ.GELENEK SONRASI DÜZEY: - Kişi toplumu ve kanunları aşmış aklı ve mantığı ile gerçekçi olmaya yönelmektedir. - İnsan haklarının gözlendiği ve evrensel değerlerin benimsendiği dönemdir. - Kohlberg’in ahlak anlayışına göre gelişimin en üst noktasını gelenek ötesi düzey oluşturur.
  • 16. 36 5.Aşama:Sosyal Sözleşme Eğilimi 6.Aşama:Evrensel Ahlak İlkeleri Eğilimi: -Yasalar toplum yararına olmalıdır. -Birey,tüm insanlar eşittir düşüncesine -Kurallar toplum yararına değiştirilebilir. sahiptir. -Kanunlar,sosyal düzeni korumak,temel -İnsan hakları ve evrensel değerler temel yaşama ve özgürlük haklarını güvence ölçüdür. altına almak için gerekli görülmektedir. -Bu ilkeleri ihlâl eden kanunlara, ⇛ ör Kimse başka birisinin özel eşyasını izin uyulmamalıdır. almadan alamaz,bir kişi konuşurken sözü ⇛ ör Ben İran’da yaşıyorum.Şeriat var.Ama kesilmez. ben diyorum ki her ne suç olursa olsun(rejim) ben öldürmem,ülkemdeki kanun ne olursa olsun benim kendi kanunum önemlidir. ” Hans’ın karısı ölümcül bir hastalığa yakalanmıştır.Doktorlar ancak bir eczacının geliştirdiği bir ilacın fayda edeceğini söylerler.Hans eczacıya gider.Eczacı oldukça yüksek bir fiyat ister.Hans istenen paranın ancak yarısını bulabilir.Eczacıya yarısını teklif eder.Eczacı kabul etmez.Yarısını daha sonra ödemeyi teklif eder.Eczacı gene kabul etmez.Hans da akşam eczaneye girip ilacı çalar.Hans suçlu mudur?Suçluysa neden suçludur,suçsuzsa neden suçsuzdur. 1-Hans suçludur.Polisler onu yakalar ve cezalandırır.( Ⅰ. Aşama ) 2-Hans suçsuzdur.Karısı için böyle bir şey yapmıştır.İnsan karısı için böyle davranmalıdır.Çünkü karısı da onun için böyle yapardı.( Ⅱ.Aşama ) 3-Hans suçludur.Toplumdaki insanlar onu ayıplar.( Ⅲ.Aşama ) 4-Hans suçludur.Kanuna aykırı davranmıştır.Kanunlar toplumsal düzeni sağlamaya yarar.Toplumsal düzeni bozmuştur.( Ⅳ.Aşama ) 5-Hans suçludur.İnsanlar toplum içinde birbirlerinin özel eşyalarına saygı göstermek zorundadır. ( Ⅴ. Aşama ) 6-Hans suçsuzdur.İnsan hayatı her şeyden önce önemlidir.Bir insanın hayatı söz konusu olduğunda hırsızlık caizdir.( Ⅵ. Aşama) ≋ BENLİK GELİŞİMİ ≋ ♨Bu gelişimde ⇉ ROGERS ⇉ MASLOW ROGERS VE BENLİK KURAMI -Rogers Teropatik Öğrenme kuramında bireyin ilgi,yetenek ve özelliklerine göre özgür bir ortamda eğitilmesi üzerinde durmuştur. -Rogers’a göre insancıl yaklaşımı Fenomoloji kavramı ile açıklamıştır.Bireyi yalnızca dıştan değil iç dünyasını da anlamak gereklidir.Böylece bireyin iç dünyasını çözümlemeyi ön planda tutmaktadır. Kişilik gelişimini 2 boyutta ele almıştır. *Benlik *Öz Benlik BENLİK:Benlik eşittir kimliktir.İnsanın tutumları,davranışları,huylarıdır ve gelişim süresiyle devam eder.Herkeste ortaktır.ör:yeme,içme gibi.
  • 17. 37 ÖZ BENLİK:Benzerlikler ve farklılıklar var.Öz benliğin özünde iyilik vardır.Ama bazen sapmalar olabilir.Öz benlik kötüye yöneliyorsa bunun nedeninin baskı görmesi engellenmesidir.ör:müzik,resim yetenekleri,ses farklıdır. MASLOW VE İHTİYAÇLAR HİYARARŞİSİ -Maslow’a göre temeldeki bir güdünün ihtiyacı karşılanmadan bir üst düzeydeki güdülere hazır olmaz. -İnsan davranışlarını güdüleyen onun ihtiyacı Kendini Gerçekleştirme Saygı Sevgi 3.İhtiyaç Barınma 2. İhtiyaç Yeme-İçme 1.İhtiyaç Anne-Baba Tutumları Demokratik ana-baba: -Ana-babalar bir takım isteklerde bulunan ve belirli ölçüde kontrol edenlerdir. -Tutarlıdırlar. -Sevgilerini hissettirir ve iletişim kurarlar. -Kural koyar ama mantığını açıklar ve eleştirileri dinlerler. -Bazen cezaya başvurular.Ama daha çok olumlu davranışları ödüllendirirler. -Çocuklar kendilerinden memnun,kendine güvenen,atılgan,kendilerine saygıları yüksektir. Otoriter ana-baba: -Çocukları kontrol ederler ama onları dinlemezler. -Çocuklarıyla az ilgilenirler. -Soğuk ve katı olurlar,ceza ve emirleri fazladır. -Çocuklar çekingen,mutsuz ve huzursuzdur. -Başkalarına güvenmezler,derslerde başarı düşüktür. İzin verici(Boş vermeci) ana-baba: -Boşvermercidirler. -Kural koymazlar. -Çocuktan bir şey istemezler. -Cezalandırmadan kaçınırlar. -Genellikle tutarsız ve güvensizdirler.
  • 18. 38 Bazı Bireysel Farklılıklar(Özellikler) 1.Denetim Odağı:Bireyin olayların nedenlerini nerede aradığı ve görmeye çalıştığı ile ilgilidir.İki türlüdür. -İçten denetimli olayların nedenini kendilerinde görür. -Dıştan denetimli olayların nedenini dışarıda ararlar. ⇛ ör Kötü not alan içten denetimli öğrenci,yeterince çalışmadığını,dıştan denetimli öğrenci ise öğretmenin zor soru sorduğunu düşünür. Dıştan denetimli insanları sık sık yönlendirme,kontrol ve teşvik etmek gerekir. 2.Cinsiyet Rolü: Kişinin toplumda cinsiyetine verilen özellikleri taşımasıdır.Erkek bireylerin erkeksi özellikleri,kız bireylerin kadınsı rolleri benimsememesidir. ‘’Androjen Kişilik:Kadın ve erkek her iki cinsinde olumlu yönlerini geliştirmeye yönelik kişilik durumudur. ⇛ ör Bayanların otobüs şoförlüğü yapması. ⇛ ör Bir erkeğin aşçılık yapması. ⇛ ör Bir erkeğin ağlaması(ağlama davranışı bayan davranışı olarak değerlendirilir.) 3.Özsaygı: Kişinin kendisi ile ilgili olumlu duygularıdır.Öğrencilerin saygı ihtiyacı vardır. ⇛ ör Çocuklar el tercihi konusunda zorlanarak öz saygıları engellenmemelidir.Çocuklar el tercihi yönünde sağ ellerini kullanmaları için yönlendirilmeli fakat bu konuda baskıcı yada ısrarcı olmamalıdır.Çünkü biyolojik kökenli olan bu durum ruh sağlığını olumsuz etkiler. 4.Algısal Seçicilik(ayırtedicilik): - Algıda Seçicilik:Birey çevredeki uyarıcıları kendi özellikleri,ihtiyaçları ve beklentilerine göre seçer ve dikkat eder. ⇛ ör Karnı aç olan birisi için çevredeki yiyecek kaynakları ile ilgili uyarıcılar dikkat seçer ve seçilir. - Çevredeki uyarıcıların ayırt edilmesidir. - Çevredeki uyarıcılardan önce hareketli nesneler dikkati çeker. - Farklı nesneler aynı uyaranlar içerisinde ayırt edicidir. - Zıt olan renkli uyaranlar daha ayırt edicidir. 5.Fenomolojik Yaklaşım: Fenomen:Kendini ve dış dünyayı kendine özgü bir biçimde algılayan kişinin “öznel yaşantısı”dır.Fenomolojik yaklaşım,bireyin davranışlarını anlayabilmek için onun kendine özgü anlayışını ve yaşantısını bilmeye dayanır.Bireyin davranışını biçimlendiren en önemli faktör,onun kendini ve çevreyi o andaki anlamlandırmış biçimi yani o andaki bireyin o andaki fenomenidir. 6.Hemostatik(Denge) Durumu:Canlı varlıkların yaşayabilmesi için organizmanın oksijen,kandaki şeker,su,beden ısısı gibi öğeleri belli sınırlar(denge) içinde tutması gerekir.Organizma değişen bu öğelere karşı fizyolojik dengesini korumak zorundadır. ⇛ ör Beden ısısın birkaç derece yükselebilmesi ağır hastalığa bazen ölüme de sebep olabilir. 7.Özdeşleme:Bireyin özendiği ve beğendiği başka birine benzemeye ve onun gibi davranmaya çalışır. ⇛ ör Bir çocuk doktor olan babası gibi giyinmeye ve davranmaya çalışır.