Unlocking the Power of ChatGPT and AI in Testing - A Real-World Look, present...
Kitap Tanıtım Yazısı - Hastanelerde Halkla Iliskiler Doc.Dr.Metin Isık
1. SAKARYA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
HALKLA İLİŞKİLER VE REKLAMCILIK YÜKSEK LİSANS
İNSAN İLİŞKİLERİ VE İLETİŞİM
“HASTANELERDE HALKLA İLİŞKİLER” KİTABININ TANITIM YAZISI
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat
gibi…”
2011 yılında Doç. Dr. Metin Işık tarafından kaleme alınmış, halkla ilişkilerin bel kemiğinin
aile olduğunu belirten önsözüne ek üç bölümden oluşmuş, yüz sayfaya sığdırılmaya çalışılmış
sağlıklı, nefes alan bir halkla ilişkiler kitabıyla beraberiz.
Bir fenomen olarak halkla ilişkilerin özel hastanelerde ihtiyaç ve örgütlenmesinden yola
çıktığımda kitapta hastanelerde halkla ilişkilerin derecesini ve nedenini öğrenebilmek için
sabırsızlanıyordum. Örgütlenme, gereken nitelikler ve görevlere doğru yol aldıkça önsöz
aklıma geldi ve minik Alper’le karşılaştırdım. Bir çocuğun oyununu oynarken paylaşıma olan
ihtiyacı ve bir hastanenin çift yönlü bir iletişime olan ihtiyacı, çabaları, karşılıklı anlayışın
kurulması, bunun korunması için çaba harcanması ve karşılıklı anlayış karşısında ortaya çıkan
motivasyonla gerçekleştirilen kurumsal stratejik iletişim yönetimi…
Farklı alanlarda eğitim gören ve farklı yetenekleri olan aynı hastanede çalışan insanlar
topluluğu ile ekonomik veya diğer tercihlerle bay-bayan, genç-yaşlı, zengin-fakir hastaların
bir arada uyum içinde karşılaştıklarında nasıl çalışmaları gerektiği hakkında bilgi vermeyi
hedefliyor. Günümüze özgü uzmanlık bilgileri ve kullanılan teknoloji ile yönetsel bir sisteme
sahip olmanın avantajları bir kez daha hatırlatılıyor ve biz bilincini aşılıyor. İstismara açık
olan alanlar yazar tarafından dikkatlice ele alınıyor. Sadece hastalara ve çalışanlara değil hasta
yakınlarının içinde bulundukları huzursuzluk, korku ve endişe duyguları hatırlatılarak,
insanların kalbinin kazanılmasının görev ve sorumluluk olduğuna dikkat çekiliyor.
Bahsi olan alanımız teknik bir alan olması sebebiyle bu kitapta “mekanik insan” yerine
“sosyal ve mutlu insan” ilkesi egemenleştiriliyor.
Hiyerarşik bir düzende “Halka ilişkiler birimi veya uzmanı kime, nasıl bağlı olmalıdır?”
soruları karşısındaki tartışmalar bitmese bile gerekli cevaplar bulunuyor.
Halkla ilişkilerin bir kez daha tek başına yürütülemeyeceğini, başarı ya da başarısızlıklarda en
üst düzeyden en alt düzeye kadar payı bulunduğunu öğreniyoruz. İletişim becerileri yanında
iyi bir eğitim, iyi bir muhakeme yeteneği, geniş bir genel kültür, empati yeteneği ve olmazsa
2. olmaz dediğimiz ama tüm bunlardan sonra artı avantaj olarak değerlendirdiğimiz fiziki
görünüm ortaya çıkıyor. Fakat bu fiziki görünüm kılık-kıyafet temizliği-düzeni ve güven
vericilik anlamındayken konuya daha bir netlik kazandırıyor. Halkla ilişkilerde yönetimsel,
hizmetsel, mekânsal görev ve sorumlulukları öğrenmeden ve tanımadan tanıtım
yapılamayacağını, hedef kitle üzerine bir çalışma da yapılamayacağını öğreniyoruz.
Uzman faaliyetleri tekrar bir SWOT analizi yapılması gerektiğiyle karşımıza çıkıyor.
İlişkilerin içeriden başladığı gerçeği bile göz ardı edilmiyor. Ki bu demek kitap ruhani bir
boyutada taşınıyor. Çalışan memnuniyeti araştırmalarıyla iletişim ağı güçlendiriliyor.
Motivasyon artırıcı faaliyet ve organizasyonlarla kurumsal amaç arasında paralellik
kurulduğunda nasıl olumlu katkılar sağlandığından bahsediliyor.
Özel hastanelerin artmasıyla ülkemizde sağlık sektöründe büyük bir rekabet ve gelişim
yaşanmaktadır. Gün geçtikçe zihinler temizlenerek bu yeni düzene uyum sağlanmaya
çalışılıyor. Üniversitelerde yapılan akademik çalışmaların hatırlatılmasıyla birlikte karşımıza
yazılı olarak da çıkarıyor. Yazılı olan her bir akademik makalede olduğu gibi bu disiplin dolu
hizmet kalitesi, müşteri odaklılığının göstergesi olarak önümüze seriliyor. Geleneksel
yöntemlerle tanıdık aramaya çalışarak, yetkili birine ulaşmaya çalışmaktansa bu kitabı
kolunuzun altına sıkıştırıp, haklarımızın bilinciyle birlikte olumsuz yargıların azalmasına da
yardımcı olabileceğimiz güvenini veriyor.
Özellikle yazar teoriden ziyade, hissiyatımızdaki düşüncelerle konuyu her bir sayfada daha da
açıklığa kavuşturunca, alternatif yorumlarımıza da söz bırakmıyor. Sayfalar ilerledikçe hep
hastane koridorlarında dolaşıyor ve sanki her bir çalışanı tek tek analiz ediyor, geçmiş
deneyimlerinizi tekrar gün yüzüne çıkarıyorsunuz. Fakat bu kez daha berrak bir ortam ile
karşılaşıyor belki rahatsızlıklarınızı, endişelerinizi bile unutup kendinizi o ana bırakıyorsunuz.
Bir hastane kapısına gidip “Bakın! Bu kitabı mutlaka okumalısınız ya da olmadı, altını çizmiş
olduğum cümlelere bir göz atın.” demek istiyorum. Özel günler ve kutlamalar için kocaman
bir takvim asmak istiyorum, duvarlarına. Küçücük kutlamaların nasıl tansiyonu düşürdüğünü,
yaratıcılığı arttırdığını söylemek istiyorum. “Medya da yansıtılan haberlerin aksine bu satırları
okudukça ve okuttukça farklılaşma olacaktır.” demek istiyorum. Ve en önemlisi tüm bunların
olağanüstü değil aksine olağan olduğunun bilincinde olmamızı sağladığınız için size teşekkür
ediyorum.
Yeliz KIRKTEPELİ