15. İşte cennete giden herkese, yakınları ve sevdikleriyle içinde sonsuza kadar mutlu yaşayacakları böyle büyük bir bahçe verilecek.
16. Herkesin, Küçük bir cennet olan ve Cennetin her türlü güzelliklerini içinde bulunduran özel bahçesinden başka,
17. Cennette herkese açık, yüzyıllarca gezseniz bitiremeyeceğiniz geniş alanlar, yemyeşil ormanlar zümrüt ovalar, dağlar, tepeler, göller, denizler, nehirler, şelaleler var.
18. Nehirler deyince hemen söyleyeyim: Cennet nehirleri dört çeşittir. Bunlardan sadece birinin benzerleri dünyada var. Diğerlerini sadece Cennette görebileceğiz.
19. Dünyada örnekleri olan, tatlı su nehirleridir. Diğerleri ise süt akan nehirler, saf bal akan nehirler, Kevser şarabı akan nehirler…
20. Ne dersiniz, dünyada ineklerin, koyunların memelerini birer süt çeşmesi yapan ve o çeşmelerden tertemiz sütü bizim için akıtan Allah, Cennette nehirlerden süt akıtamaz mı?
21. Dünyada bile bu inek, koyun ve keçilerin sütleri bir araya getirilip boşaltılabilseydi kaç tane koca koca süt nehri olurdu.
22. Yine bir tarafında zehirli iğnesi olan arılara, bizim için en tatlı balı yaptıran Allah, isterse baldan nehirler yaratamaz mı?
23. Evet Cennette su, süt, bal, ve şarap akan nehirler ve bunların döküldüğü göller, denizler olacak.
24. Ne kadar harika değil mi? Süt akan bir nehrin kenarında dolaşıyorsunuz. Sütten bir şelalenin dökülüşünü seyrediyorsunuz. Cennet şarabından kana kana içiyorsunuz.
25. Cennet şarabı denince sakın aklınıza dünyadaki sarhoş eden içkiler aklınıza gelmesin. Onların kokusu bile insanı tiksindiriyor.
26. Hem onları içenler, tövbe etmezlerse Cennettin hiçbir içeceğinden içemezler. Onlara Cehennemdekilerin içecekleri olan kaynar su, kan ve irin içirilecektir.
27. Cennet şarabı sarhoş etmeyen, aklı gidermeyen, baş ağrıtmayan, içenlere tarifsiz lezzet veren Cennete layık bir içecektir. Belki de bir çeşit meyve suyudur.
28. Sözünü ettiğimiz bu Cennet nehirlerinden birer kol, herkesin özel bahçesinde ırmağın akışı gibi akacak; hatta köşkün musluklarından birinden süt, birinden bal, birinden şarap birinden de su akacaktır…
29. Musluğu açıyorsunuz, gümüş bardağınıza tertemiz süt dolduruyorsunuz veya hangisinden isterseniz dolduruyor ve kana kana içiyorsunuz? Ne güzel değil mi?
31. Mesela bir meyve ağacının altında oturuyorsunuz. Bir dalın ucundaki meyveye göz koyuyorsunuz. Ağaca çıkmanıza gerek yok.
32. Ağaca seslenseniz “Şu dalını eğer misin?” diye. Ağaç sizi anlar ve o dalını size eğer. Meyveyi koparırsanız, anında yeri başka bir meyveyle dolar.
33. Onu da koparırsanız, yine yerine bir meyve yaratılır. Yeri boş kalmaz. Bir yıl geçmesi gerekmez. Allah sonsuz kudretiyle orada her şeyi bir anda yaratır.
34. Aslında dünyadaki meyveleri de, ağaçların elleri olan dallarıyla bize sunan Allah’tır. Ama zaman içinde, mevsimleri göre, yavaş yavaş yaratıyor. Yoksa ağacın kendisi meyve yapamaz ki!
35. Bizim yapamadığımız meyveleri, akılsız ağaçlar kendi başlarına nasıl yapabilsin? Cennette ise zamana ve beklemeye ihtiyaç kalmadan her şey bir anda olacaktır.
36. Cennetin meyveleri, görünüş ve şekil olarak dünyadakilere benzerler. Renkleri de aynıdır. Ancak tatları dünya meyvelerinden çok daha üstündür.
37. Bir de cennette ne kadar çok yiyip içseniz de rahatsız olmazsınız. Yedikleriniz, misk gibi kokan ter şeklinde vücudunuzdan çıkar gider.
38. Tıpkı ağaçların ve çiçeklerin, topraktan aldıkları gıdaların oksijen ve güzel kokular olarak çevreye yayılması gibi…
40. Cenneti, cennete gidecek insanlara bölüştürürsek, her insana dünya kadar bir mülk düşer. Bağlarla saraylarla süslenmiş ebedi mülk.
41. Peygamberimiz (S.A.V), bir hadislerinde buyurmuşlar ki; “Allah rahmetini yüz parçaya bölmüş, birini dünyaya indirmiştir. Kalan doksan dokuzunu da cennete gideceklere saklamıştır.”
42. Şimdi düşünelim. Bu dünyada bizi hayran bırakan güzellikler ve nimetler ilahi rahmetin yüzde biri olursa, yüzde doksan dokuzu kim bilir nasıldır?
44. Nasıl ki, dünyaya gelmeden, annesinin karnında dokuz ay bekleyen bir çocuk, orada iken bu dünyayı anlayamaz.
45. Aynı şekilde, Cennete giderek o güzellikleri görmeden, dünyada onları anlamamız mümkün değildir. Çünkü dünya da ahirete göre anne karnı gibidir.
46. Dünyanın bin yıllık en mesud hayatı ve zevkleri, Cennetin bir saatlik zevki kadar olmaz.
47. İnanan Salih kulları için, Allah öyle bir mutluluk hazırlamış ki ne göz görmüş, ne kulak işitmiş ve ne de kalplerden geçmiştir.
48. Cennetin bu tarif ve hayal edemeyeceğimiz zevkleri içinde insan bin yıl yaşasa; Cennette Allah’ı görmenin bir saatlik zevkine ulaşamaz. Hatta cennettekilere cenneti bile unutturacak bir zevktir o.
49. Biz ne Cennetin, ne de Cennette Allah’ı görmenin saadetini bu dünyada düşünemeyiz. Ancak bilmemiz gereken şudur ki, bu saadet ve zevkler hiç bitmeyecek. Sonsuz mutlu bir hayat bizi bekliyor.
50. Ve şu fani dünyada ve kısacık hayatta bu sonsuz zevkleri ya kazanacak, ya da kaybedeceğiz. İnsanın bundan daha önemli bir meselesi olabilir mi?