1. CERRAHİ VE BESLENME
Vücudun tüm hücreleri "yakıt" yani ‘besin
maddelerine’ gereksinim duyarlar.
sayısız sentetik işlevlerini yaparlar
yüksek enerjili fosfat sistemini tekrar
tekrar şarj ederler
yaşamlarını sürdürürler
2. • Bu enerji kaynakları dışarıdan, gıdalarla
alınmalarına karşın vücuttaki depo
mekanizmaları hücrelere anlık ve sabit
oranda enerji temini sağlarlar.
• Bu depolar sayesinde gıda alımında
herhangi bir nedenle kesinti olduğunda
yani "açlık" durumunda hücreler hayat
ve işlevlerini sürdürebilirler.
3. Cerrahi hastalar
açlık
anormal
travma-stres metabolizmaya maruz kalır
bu durumda yakıt depoları önem kazanır
5. vücudun yakıt depoları
• karbonhidratlar
glikojen şeklinde
kas (75 gr)
karaciğerde (150gr)
depolanmıştır
bu miktar vücudun enerji gereksinimini ancak
birkaç saat idare edebilir
Bu az miktar enerjinin önemi; özellikle
anaerobik metabolizma gibi acil koşullarda
yüksek enerjili fosfatlara kaynak oluşturur
6. vücudun yakıt depoları
• proteinler
• etkin bir depo yakıtı olarak düşünmek yanlıştır
• vücuttaki her bir protein molekülünün belli bir işlevi
vardır yakılan her bir protein molekülünün
beraberinde bir işlev kaybını getirecektir
• vücutta nispeten sabit oranda ve sulu bir ortamda
bulunmaları bunların yakıt amaçlı bir depodan ziyade
potansiyel yakıt rezervi olarak değerlendirilmesi
gerekliliğini ortaya koyan nedenlerdir
7. vücudun yakıt depoları
• yağlar
-gramı başına 9 kcal verir
-susuz bir ortamda depolanmış olduğundan
kullanıma hazır enerji temin edilebilir
160000 kcal ' lik ideal bir depodur.
8. açlık
• sağlıklı bir insan tam açlığa bir dizi uyum
mekanizmaları sayesinde aylar boyunca
dayanabilmektedir.
• son yemekle alınmış olan şekerler dört saat
içinde tükenecektir
• glikojen deposu kullanılsa da sağlayabileceği
enerji bir gün bile idare edilebilmeye yeterli
değildir.
Sonuç olarak katabolizma direk olarak başlar
9. açlık
• Yetişkin sağlıklı ve istirahattaki 70 kg
ağırlığında bir erkekte günlük enerji ihtiyacı
1800 kcal' dir
• Enerji sağlayan kaynaklar içinde glukozun
miktarı çok önemlidir
• Günde en az 180 g glukoz diyetle alınmış
olmalıdır. Bunun 144 gramı santral sinir
sistemi, geriye kalan 36 gramı da zorunlu
anaerobik metabolizma yapan kırmızı ve
beyaz küreler ile kemik iliği ve renal medulla
tüketir.
10. • Ayrıca metabolizmanın kusursuz işlemesi için hergün
belirli miktarda aminoasit ve yağ asitlerinin de alınması
gereklidir
• Aç kalan insanda bu temel ihtiyaç maddeleri vücut
depolarında sağlanır
• Starvasyonun birinci günüde glukoz ve enerji,
karaciğerde depolanmış olan 75 g glikojenden sağlanır
• Bu kaynak birinci günün sonunda tükenir
11. • Kaslarda bulunan 150 gr glikojen kas
hücresinde glukoz - 6- fosfataz enzimi
bulunmadığından kullanılamaz. Bu
şekerler enerji ihtiyacı için kas yıkımı
sırasında açığa çıkar ve kullanılır.
• Böylece starvasyonun 1. günü sonunda
hücre dışı bölmede şeker düzeyi düşer.
Bu düşme bir uyarandır ve nöroendokrin
refleksi başlatır
12. • Hasta oral almadığı sürece nöroendokrin
refleksin baskısıyla lipoliz , protein yıkımı
ve glukoneogenez olanca hızıyla sürer
• Organizma kendisinin en önemli yapı taşı
olan proteinlerini yıkarak enerji
üretiminde kullanılır
• Hızlı protein yıkımı organizmanın
canlılığını tehdit eden çok önemli bir
tehlikedir
13. açlık
• glikolitik dokular
beyin, kırmızı ve beyaz küreler, kemik iliği
adrenal medullası, periferik sinirler
mutlak glukoz kullanırlar
Glukoneogenez endojen glukoz
kas proteini
(özellikle alanin) glikolitik dokular
14. açlık
• Bu dönemdeki protein yıkımı, glukoneogenez
ve azot kaybı; 100 gramdan daha az olmamak
kaydı ile verilecek egzojen glukoz ile
önlenebilmekte veya minimale
indirilebilmektedir.
• Glukoz verilmesi insülin sekresyonu ile regüle
olan bir protein koruyucu etki yaratır
• Kaslardan aminoasit salınımının azalması ,
glukoneogenezin baskılanması insülinin bilinen
etkileridir.
15. açlık
• erken dönemde kişi hiç protein
almamasına karşın üriner azot (N) kaybı
günde 10-15 gramı bulur
• bir gram azot kaybı = 6,25 gram
proteine = 25 gram kas dokusu kaybına
denktir
• negatif azot bilançosu oluşur
17. açlık
protein koruyucu mekanizmalar
•Yağ asitlerinin kullanımı
•Ketoadaptasyon
•Glukoz - alanin – glukoz döngüsü
•Cori döngüsü
•İstirahat enerji tüketiminde
azalma
18. açlık
• enerji kaynağı olarak depo yağları
kullanılır
• yağlar
karaciğer yağ asitlerine yıkılırlar
ketonlara okside olur
• vücudun glikolitik dokuları dışındaki
diğer dokuları yağ asitleri ve ketonları
yakar
19. açlık
• Tam açlığın süresi birkaç günü aştığı
takdirde protein yıkımını azaltmaya
yönelik yeni bir " uyum mekanizması"
gelişecektir
ketoadaptayon
20. açlık
kan beyin
enerji
yağasitleri kan-beyin bariyeri ketoasitler
ketoasitler
• ketoadaptasyon
beyinin yakıt olarak kan-beyin bariyerini geçebilen yağlar
olan ketoasitleri kullanabilmeye başlamasıdır
beyinin yakıtı giderek artan oranda keto asitlerce sağlanır
(2/3'ü) ve bunlar glukozun yerini alırlar
sonuçta idrar yolu ile azot kaybı günde 4 grama kadar
düşer ve net bir " protein koruyucu etki" oluşur
21. açlık
cori döngüsü
kan hücreleri
kaslar laktat kc
glukoz
Glikojenik dokular
Yağlardan elde edilen enerji
22. açlık
glukoz-alanin-glukoz döngüsü
• Protein yıkımı sonrası alanın ve
glutamin başta olmak üzere ortaya
çıkan bazı amino asitler karaciğerde
glukoza çevrilir.
• Kastaki glukoliz sırasında oluşan
piruvat, glutamatla transaminasyona
girerek alanine dönüşür ve
karaciğerde glukoneogenezde
kullanılır
23. açlık
• açlık iki haftayı aşarsa vücut açlığa
tamamen adapte olur. Enerji tüketimini
azaltmıştır. Ancak ne var ki protein
depoları tükenmiş protein sentezi ise
durmuştur. İmmün sistem ise kuşkusuz
sakattır.
• nütrisyonel desteğin en önemli
amaçlarından biri; açlığı ve dolayısı ile
yukarıda özetlenen uyum
mekanizmalarını engellemektir
24. travma ve stres
• hastalık, yaralanma, travma, infeksiyon
ve cerrahi müdahale gibi herhangi bir
"stress“ kişinin nüturisyonel
gereksinimini ve enerji harcanımını
arttırarak protein yıkımını hızlandırır
25. travma ve stres
Her ne türden olursa olsun stres reaksiyonu santral sinir
sisteminde başlatılır
Uyaran santral sinir sistemi
hipotalamus
hipotalamus sempatik sinir sistemi
kimyasal
aracılar(mikroendokrin)
hormonlar (makroendokrin)
26. travma ve stres
Stres reaksiyonunun şiddet ve süresi:
infeksiyon varlığı
tedavi- resüsitasyonun yeterliliği
yandaş hastalık durumu gibi çeşitli
faktörlerle kısmen etkilenebilir
Bu dönemde vücudun enerji tüketim hızını ve
protein yıkımını önleyebilmek/durdurmak
olanaksız olduğundan hemen tüm
enerji depoları süratle boşalma
durumundadır.
27. travma ve stres
• Stres sonrası metabolik ortam yağların etkin
bir biçimde kullanılmalarına olanak tanımaz
ve protein yıkımı azalmadan devam eder.
• Bu durum eğer özgün tedaviler uygulanmaz
veya açlığa da müdahale edilmez ise organ
yetmezlikleri ile sonuçlanacaktır.
• Strese metabolik ve endokrin cevap değişken
ve kısmen iç içe sürelerde seyreden üç fazda
incelenmiştir
28. travma ve stres
1- katabolik faz
• adrenerjik- kortikoid fazda denir ve cevap
stresin şiddeti ile orantılıdır
• stresi takiben açlıktakini aksine ; metabolik
ihtiyaçlarda %60' a varan oranlarda artma ve
salt açlıkta gözlenenin çok ötesinde , idrarla
atılan azot miktarında ani bir artış olur
• bu durumdaki hastalar genellikle yemek
yiyememekte ve metabolik hızlarını da
düşürememektedirler
29. travma ve stres
• en önemlisi salt açlıktaki uyum mekanizmaları
travma-stres durumunda çalışamaz ve
dolayısıyla endojen yakıt kaynakları protein
kullanımını sınırlayacak şekilde değiştirilemez
• yani yağların tercihli kullanımı
gerçekleştirilemez ve glukoz kullanımı/
gereksinimi artıp protein yıkım olanca hızla
devam eder
• yıkılan proteinlere glukoneogenez , akut faz
ve yara onarımı proteinleri oluşturmak için
gerek vardır.
30. travma ve stres
• Gene salt açlık durumunun aksine bu
hastalara verilecek olan orta miktarda glikoz
protein yıkımında bariz bir etki oluşturamaz.
• Ancak nutrisyonel desteğin bel kemiğini
oluşturan yaklaşımın yani yeterli miktar
protein dışı kalorilerin aminoasitler ile birlikte
kombine verilmesinin bunlarda protein
yıkımını kısmen azalttığı bilinmektedir
31. • minör ve orta şiddetteki travmalardan
sonra serbest yağ asidi yükselir ve bu
artış, injüri etkisindeki glikolizi azaltır
• ağır injüri, sepsis ve hemorajilerde ise
bu mekanizma çalışmaz. Böylece yağ
asitlerinin protein koruyucu etkisi
zayıflar veya ortadan kalkar
• nöroendokrin refleksin etkisiyle şiddetli
protein yıkımı devam eder
32. travma ve stres
2- erken anabolik faz
travmanın şiddetine göre , katabolik dönemi
bir (örneğin basit elektif cerrahi sonrası) ya da
birkaç hafta (örneğin ciddi sepsis, geniş yanık
sonrası) içinde anabolik dönem izleyecektir
genelde birkaç gün süren kortikoid çekilme
dönemi diye de adlandırılan bir geçiş dönemi
ile başlar
ilk belirtiler azot atılımında ani bir düşme, azot
dengesinde düzelme ve diürezdir
33. travma ve stres
Bu dönem beslenme desteği, tedavinin
yeterliliği ve hastanın önceki durumuna göre
birkaç hafta yada ay sürebilir.
- azot bilançosunun müsbetleşir (+4 gr/güne
dek ulaşır)
-hasta kilo alır ve güçlenir
- bu dönemde protein kayıpları yavaş yavaş da
olsa yerine konulmaktadır.
34. travma ve stres
3- geç anabolik dönem
-haftalar-aylar sürebilir
-azot bilançosunun müsbet değerlerden
tam denge haline yani normale döner
-adipoz dokular da yerine konulur
35. malnutrisyon
dokuların asıl gereksinimi olan makro
veya mikro besin ögelerinden yoksun
kalması sonucunda yapısal eksikliklerin ve
organ fonksiyon bozukluklarının ortaya
çıkmasıdır
39. hastanede yatan hastalarda
malnütrisyon prevalansı
• genel dahili hastaların % 46’sı
• solunum hastalarının % 45’i
• cerrahi hastalarının % 27’si
• yaşlı hastaların % 43’ü
McWhirter et al, Br Med J 1994.
40. Organizmada yaşamsal fonksiyonların ve
hücre metabolizmasının sürdürülmesi
için gerekli enerjiyi sağlayan makro ve
mikrobesinlerin doğal yollar dışında
alınmasına
KLİNİK NÜTRİSYON denir.
41. Malnütrisyonun primer nedenleri
• Kıtlık, harp, fakirlik, hapis ve benzeri
sebeplerle yeterli besin bulunamaması söz
konusudur
• Organik bir bozukluk yoktur, yeterli besin
alındığında malnütrisyon ortadan kalkar
43. Hastanede malnütrisyon
gelişmesine yol açan nedenler-1
• Hastalığın siddeti ve katabolik durumuyla
ilgili zayıflama
• Tetkik yapılması amacıyla hastanın sık sık
aç bırakılması
• İncelemeler için sürekli kan alınması
• Ortam değişikliği nedeniyle iştah kaybı
• Hastane yemeklerine karşı isteksizlik
44. Hastanede malnütrisyon
gelişmesine yol açan nedenler-2
• Koma, bilinç kaybı gibi nedenlerle besin
alınamaması
• Kanama, fistül, kusma, ishal gibi nedenlerle
vücuttan aşırı kaybın devam etmesi ve bu
kaybı dengeleyecek besin elemanlarının
yeterli ölçüde verilememesi
48. Malnütrisyonun
tedavisinde başarılı olabilmek için
• Doğru tanı konulup nütrisyon planı ve
uygulama yöntemi belirlenmeli ve plana
uygun olarak sürdürülmeli
• Tedavi dikkatle takip edilmeli, etkinliği ve
görülen komplikasyonlar değerlendirilmeli
• Tedavi amaca ulaştıktan sonra uygun
şekilde kesilmeli ve sonuç
değerlendirilmelidir
50. Nutrisyonel değerlendirme
Hikaye
• Diyet hikayesi
• Son 6 ayda anlamlı kilo kaybı
– Vücut ağırlığının % 10’den fazla kaybı
– Beklenen ideal kilo ile karşılaştırılması
– Asit/ödem varlığı
51. Nutrisyonel değerlendirme
Fizik muayene
• Kas kitlesi harabiyeti
• Subkutan yağ doku azlığı
• Periferal ödem, assit
• Vitamin eksikliği (mukoza ve tırnak
değişiklikleri)
• Ekimoz ve basit ezikler
52. ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLER
• İdeal Vücut ağırlığı (IVA): Yaş-cins-
boya göre hızlanmış nomograma göre
tayin edilir.
• IVA % si= Hastanın ağırlığı: IVA x100
%70-80 arasında olması orta
dereceli malnutrisyonu
% 70> olması ise ciddi
malnutrisyonu gösterir.
53. ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLER
Triceps cilt kıvrımı kalınlığı(TCKK):
Sağ koldan ve olekranon - akromion' un
ortasından ölçülür. Yağ rezervini gösterir.
Yaş-sekse uygun monograma göre
değerlendirilir.
TCKK< %50 olması yağ depolarının azlığına,
TCKK> %150-170 olması obeziteye işaret
eder.
Yapana ait hata ihtimali %33' lere varmasına
karşın pratikliği sıklıkla kullanılmasına
nedendir.
54. ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLER
• Üst Kol Kas Çevresi: (ÜKKÇ):
TCKK ölçüldüğü yerden ölçülür.
İskelet kası kitlesi hakkında bilgi veriri.
ÜKCÇ= kol çevresi (cm) - (0,314xTCKK (mm)
Bu değerin nomograma tatbiki sonucu
ÜKKÇ> %80 normal olarak
değerlendirilir.
Altında beslenme bozukluğu vardır.
55. ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLER
• Üst kol kas alanı (ÜKKA):
İskelet kası kütlesi hakkında bilgi
verir
• ÜKKA= (ÜKKÇ)2: 4x3,14-10 (erkek)
(-6,5 (kadın))
• Nomograma göre %30-35 düşük
değerler kas kütlesi azlığını işaret
eder
56. ANTROPOMETRİK Ve BİYOKİMYASAL ÖLÇÜMLER
• Kreatinin-boy indeksi (KBİ) :
• KBİ=24 saatlik idrarda ölçülen kreatinin miktarı: İdeal
(Nomogramik) kreatinin miktarı x100 .
• Protein deplesyonunu tayinine yöneliktir. Vücut iskelet kası
miktarı ile kreatinin ekskreasyonunu doğru orantılı olması
esasına dayanır.
• KBİ< %80 orta dereceli, KBİ<%60 ciddi deplasyonu gösterir.
• Dietin içeriği, yaşlılık, böbrek yetmezliği, ateş, egzersiz,
menstürasyon sonuçları etkiler.
57. BİYOKİMYASAL DEĞERLENDİRME
Visseral protein miktarı hakkında bilgi verir.
T1/2 değerleri Normal serum değerleri
• Albumin 16-20 gün 3,5-5,5 gr/dl
• Prealbumin 2 gün 15-30 mg/ 100 ml
• Transferrin 8-10 gün 250-300 mg/100 ml
• Retinol 10 saat 2,6-7,6 mg/100 ml
bağlayıcı protein (RPB)
58. İMMUN DURUMUN DEĞERLENDİRMESİ
• İmmünite testleri:
Cerrahi hastalarında anerji ile septik komplikasyonlar
arasında kuvvetli bir bağ olduğu bilinmektedir. Ayrıca
nutrisyonel destek ile malnutrisyonun neden olduğu
anerjinin ortadan kaldırılabildiği gösterilmiştir. Ancak
anerjinin immünolojik testler ile ölçümü çok zordur
En sık olarak kullanılan testler:
Total lenfosit sayımı (TLS)
Cilt testleridir.
59. İMMUN DURUMUN DEĞERLENDİRMESİ
• Total Lenfosit Sayısı: Lenfosit %' si x lökosit sayısı: 100.
• TLS>2000 normaldir.
• TLS< 1200 ise ciddi nutrisyonel deplasyona işaret
eder.
• Cilt testlerinde ise ; subkutan uygulanan çeşitli
antijenlerin en az ikisine karşı 48 saat sonunda
endürasyon gözlenmesi kişinin immün kompetan
olduğunu gösterir. Pratik bir metod olmadığından
rutin kullanılmamaktadır.
60. Prognostik Nutrisyonel İndeks
• PNİ= 158-16,6 (Alb)- 0,78 (TCKK)- 0,2
(Transferrin ) - 5,8 (Cilt testine cevap sayısı)
klinik pratikte çok büyük önem
kazanamamıştır
61. Subjektif Global Değerlendirme
A- Hikaye
1- Kilo değişimi
son 6 ayda .........kilo
kayıp %' si ..................
son iki haftada değişiklik:
artış……………………
değişiklik yok…………
azalma…………………
62. 2- Alınan gıdada değişiklik (normale göre)
• ................değişiklik yok
• ................değişiklik var
...............süresi......................hafta
• ................değişikliğin tipi:
………suboptimal katı diyet
............tamamen sıvı diyet
• ……….hipokalorik sıvılar
• ……….açlık
63. 3- Gastrointestinal semptomlar
(2 haftadan uzun süredir devam eden)
...........................yok
• ...........................bulantı
• ...........................kusma
• ...........................diare
• ...........................iştahsızlık
64. 4- Fonksiyonel kapasite
• disfonksiyon yok (örn. tam kapasite)
disfonksiyon var............süresi..........hafta
• disfonksiyon tipi:
............suboptimal çalışma
...........
.ambulatuar
...........
.yatağa bağımlı
65. 5- Hastalık ve nütrisyon gereksinimleriyle ilişkisi
• Primer tanı
(özellikleri)..............................................................
.....
• Metabolik özellik (stres)....................stres yok
• ..................düşük stres
• ..................orta derece stres
• ............yüksek stres
66. • B. Fiziksel
(her özellik için belirle: 0: normal, 1: hafif,2:orta,3:ciddi)
• ..............................subkutan doku kaybı
(triseps, göğüs)
• ..............................kas kaybı (kuadriseps, deltoid)
• ..............................ayak ödemi
• ..............................pretibial ödem
• ..............................sakral ödem
• ..............................asit
67. • C. SGD Puanlaması (birini seçin)
• .....A: iyi beslenmiş
• .....B: orta derece kötü beslenmiş
(yada olduğundan şüphelenilen )
• .....C: ciddi olarak kötü beslenmiş
68. Enerji gereksiniminin hesaplanması
• Günlük istirahat enerji tüketimi
sağlıklı kişilerde 25-30 k cal/kg dır.
Bu miktar normalde %40-45
karbonhidrat %40-45 yağ ve %10-20
oranlarında proteinlerden
sağlanmaktadır.
69. KLINiK NUTRİSYONUN
UYGULAMA ŞEKİLLERİ
• Parenteral ve enteral yollarla
uygulanabilir.
• Temel prensip olarak enteral
nütrisyonun kontrendike olmadığı ve
bu yolla nutrisyonun yeterince
sağlanabildiği durumlarda enteral yol
tercih edilmesidir.
• Enteral beslenme kontrendike ise
total parenteral nutrisyon uygulanır.
70. Nutrisyonel destek tipleri
• Enteral nutrisyon
• Parenteral nutrisyon
• periferik paranteral nütrisyon
• enteral x ppn
71. enerji tüketimi
enerji harcanımı ölçümleri ile ilgili
metodlar arasında en sık kullanılanı
oksijen tüketimi (VO2) ve karbondioksit
oluşumu (VCO2) ölçümlerine bağlı
olarak geliştirilmiş indirekt
kalorimetridir.
ancak pahalı ve yaygın olmayan bir
yöntemdir
72. bazal enerji tüketiminin hesaplanması
HARRIS BENEDICT denklemi
• Erkekler
66.47 +(13.75xVA*)+(5xBoy) - (6.76xYaş)
• Kadınlar
655.1+(9.56xVA*)+(1.85xBoy) - (4.67xYaş)
*VA: kg
Boy: santimetre
Yaş: yıl
76. klinik nütrisyonda beslenme ilkeleri
• şokta, akut solunum yetmezliğinde, diabetik
ketoasidozda ve şiddetli asit- baz dengesi
bozukluklarında beslenme desteğine
başlanmaz.
• primer hastalık ve yandaş problemler iyi
bilinmelidir.
• hastanın kullandığı ilaçlar önemlidir.
• aşırı beslenmeden kaçınılmalıdır
79. karbonhidratlar
• ketozun önlenmesi için günde en az 100gr KH
verilmelidir.
• glukoz verilme hızı 5mg/ kg/ dak’yı
geçmemelidir (7gr/ kg/ gün).
• metabolik stresten kaynaklanan insulin
rezistansı sebebiyle aşırı KH’dan
kaçınılmalıdır.
80. yağlar
• toplam kalorinin % 15-40’ını
sağlamalıdır.
• 1-1,5gr/ kg/ gün’dür.
• esansiyel yağ asitlerine gereksinim
vardır, linoleik asit (omega 6) linolenik
asit (omega 3) verilmelidir.
• serum trigliserid düzeyleri izlenmelidir.
81. proteinler
nutrisyonel destek tedavisinde yeterli
enerji/kalori teminini yanı sıra ikinci ve
çok önemli bir diğer amaç protein
sentezi için gereken substratların yani
aminoasitlerin verilmesidir. Optimal
protein sentezi yaratacak günlük
aminoasit dozajının tayini için kesin
formüller yoktur ve ihtiyaçlar hastaya
göre değişmektedir.
82. proteinler
• stres düzeyine bağlı olarak protein
gereksinimi 1,2-2,0 gr/ kg/ gün’dür.
• glutamin ve arginin miktarlarının
arttırılması yararlı olabilir.
83. protein gereksinimi (gr/kg/gün)
• normal…………………………. 0,6 - 1,0
• hafif stres……………………... 1,0 - 1,2
• orta dereceli stres…………... 1,2 - 1,5
• ağır stres……………………… 1,5 - 2,0
84. protein gereksinimi
her 1 gram azota karşı 150-200
nonprotein kcal verilmelidir ki protein
ütilizasyonu maksimum olsun ve verilen
proteinler kalori temininden ziyade
sentez işlevleri görebilsinler
bazı hipermetabolik ileri derecede
septik, ağır travmalı durumlarda ise bu
oran aralığının 1/100 olması
önerilmektedir.
85. • Kritik hastalarda hastaneye
yatışı izleyen ilk 36 saat
içerisinde başlanmalıdır
86. Beslenme Endikasyonları
• Nörolojik ve psikiyatrik
hastalıklar
• Faringoözofajiyal hastalıklar
• GIS hastalıkları
• Organ yetersizlikleri
• Pre-postoperatif dönemde
• Kemoterapi ve radyoterapide
destek
87. Nörolojik ve Psikiyatrik Hastalıklar
• Kafa travmaları
• Koma
• Ağır depresyon
• Beyin lezyonları
• Yutma lezyonları
• Miyastenia gravis
90. KİMLER ENTERAL OLARAK
BESLENEBİLİR
• 1- Gastrointestinal fonksiyonları
tamamen veya kısmen mevcut
olanlar
• 2- Yoğun-bakım koşullarında 4
günden daha uzun süre tedavi
görecek olan durumları kritik tüm
hastalar
91. • enfeksiyonları
azaltır.
Gastrointestinal sistem • maliyeti düşürür.
sağlam ve fonksiyonel ise • mide-barsak
ENTERAL BESLENME sisteminin
önerilir. bütünlüğünü
korur.
98. oral beslenemeyen hasta
EN 6 haftadan uzun mu sürecek ?
evet hayır
ostomi transnazal
aspirasyon riski Aspirasyon riski
evet hayır evet hayır
jejunostomi gastrostomi NET NGT
99. enteral nutrisyon
• 10-25 ml/saat
• 8-12 saatte infüzyon hızı iki katına çıkarılır.
• intolerans gelişirse bir adım geri gidilir.
• hedefe ulaşana kadar PPN ile desteklenir.
104. monomerik-elementer diyet
endikasyonları
•SİNDİRİM SİSTEMİ BOZUKLUKLARI
a. total pankreatektomi
b. kronik pankreatitler
c. kısa barsak sendromu
•ABSORBSİYON BOZUKLUKLARI
a. şiddetli çöliak hastalığı
b. aktif dönemdeki Chron hastalığı
c. kısa barsak sendromu
•İNTESTİNAL FİSTULLER
sekresyonu inhibe etmek için
•PRE-OPERATİF HAZIRLIK
kolon ameliyatı için
105. HASTALIĞA ÖZGÜ
• Akciğer hastalığı
• Karaciğer hastalığı
• Glukoz intoleransı
• Renal yetmezlik
• Metabolik stres
• AIDS
106. KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER
HASTALIĞI
• - Kalori yönünden yoğun
• - Yağ içeriği yüksek
• - karbonhidrat içeriği düşük
107. GLUKOZ İNTOLERANSI
• - Düşük karbonhidrat içeriği
• - Yüksek tekli doymamış yağ asitleri
• - Lif eklenmesi
• - İntakt protein
• - Glukoz polimerler
108. RENAL HASTALIK
• - Protein içeriği
- Predializ 30 g/L protein
- Dializ 70 g/L protein
• - Düşük elektrolit içeriği
• - Özelleştrilmiş vitamin ve mineral
• - Yüksek kalori yoğunluğu
113. immunnutrisyon
kritik hastalara standart beslenmenin ötesinde
çeşitli immünnütrientlerle zenginleştirilen
beslenme uygulanmasının immün durumu
güçlendirdiği kabul edilmektedir.
114. İMMÜNONÜTRİENTLER
• arjinin
• glutamin
• pürin nükleotidleri,
• omega-3 ve omega-6 yağ asitleri
• vitamin A, vitamin E, vitamin B6, vitamin C
folik asit, glisin
• selenyum,çinko, demir, bakır
• probiotikler
119. MEKANİK KOMPLİKASYONLAR
• 1- ASPİRASYON PNÖMONİSİ
• Midenin geç boşalması,gastroparezi
• Gastroözefageal reflü,öğürme
refleksinin azalması
• Tüpün hatalı pozisyonda olması
hastanın başı 30 - 35 0 yükseltilir
pompa ile sürekli uygulama
ince barsak beslenmesine geçilir
120. • 2- SİNÜZİT,FARİNKS İRRİTASYONU,OTİT
• - Kalın nazogastrik tüplerle uzun süre
devam eden entübasyon
• - Mümkün olduğunda çapı küçük olan NG
beslenme tüpleri kullanın
121. • 3- NAZOALAR,ÖZOFAGEAL VE
MUKOZAL EREZYON VE
İRRİTASYON
• - Kalın nazogastrik tüplerle uzun
süre devam eden entübasyon
• - Kauçuk veya plastik tüplerin
kullanılması
122. • 4- OSTOMİ AĞZINDA İRRİTASYON
VE SIZINTI
• Stomadan sindirim sularının sızması
• Deri bütünlüğünü kontrol etmek için
ostomi ağzını her 4 saatte bakım
123. • 5- TÜP LÜMENİNİN TIKANMASI
• Lümenin iç kısmına yapışık kalan formül
artıkları
• Erimeyen formül-ilaç komplekslerinin oluşması
• Tabletlerin verilmeden önce iyice ezilmemiş
olması
• Mide asitini prespite eden formüller
• Tüpün dirsek/düğüm yapması
• Tüp sadece beslenme solüsyonunu vermek için
kullanılmalı
• Lümen 25 ml su ile yıkanmalı
– devamlı beslenmede 2-4 saatte bir
– aralıklı beslenmede her seferden sonra
124. GASTROİNTESTİNAL KOMPLİKASYONLAR
• 1- İSHAL
• - Formülün çok hızlı verilmesi
• - Hiperosmolar formüller
• - Hipoalbüminemi
• - Besleyici madde malabsorbsiyonu
• - Ürünün steril hazırlanmaması
126. METABOLİK KOMPLİKASYONLAR
• 1- HİPONATREMİ
• - Aşırı miktarda su alınması veya
sıvı yüklenmesi
• - Uygunsuz ADH salgılanması
• - Az Na içeren enteral formüllerle
kronik beslenme
• - Gİ kanaldan aşırı sıvı kaybı
127. • 2- HİPERFOSFATEMİ
• - Renal yetmezlik
• - Perfüzyon yetersizliği
• - Fosfor içeren antiasit kullanımı
131. • 6- HİPERKALEMİ
• - Metabolik asidoz
• - Ezilme şeklinde yaralanmalar
• - Aşırı K verilmesi
• - Renal yetmezlik
132. • 7- DEHİDRATASYON
• - Yetersiz sıvı alınması veya aşırı
sıvı kaybı
• - Besleyici madde bakımından
yoğun,protein bakımından zengin
formüllerin beraberinde yeterince
sıvı verilmemesi
136. TPN uygulaması
• santral venöz TPN : 10 günden uzun sürmesi
planlanan olgularda, 900mOsm/l nin üzerinde
osmolaritesi olan çözeltiler ile uygulanır.
• periferik venöz TPN : kısa süreli tedavi
planlanan olgularda, 900mOsm/l’nin altında
osmolaritesi olan çözeltiler ile uygulanır.
137. TPN
hedef doza çıkarken;
• 1. gün ¼ doz
• 2.gün ½ doz
• 3.gün ¾ doz
• 4.gün tam doz
138. TPN Monitorizasyon
(Campbell 1992)
• kan şekeri………………………………. 6 saatte bir
• vital bulgular…………………………... 6 saatte bir
• elektrolitler…………………………… . günlük
• BUN, kreatinin………………………… günlük
• kalsiyum, fosfor…………………………günlük
• magnezyum, KC enzimleri, biluribin….günaşırı
• trigliserid,kolesterol,albumin………... haftada bir
• 24 saatlik idrar nitrojeni………………..haftada bir
• kalori ihtiyacı...............………………….günlük
• sıvı giriş-çıkışı……………………………günlük
• kilo..................……………………………günlük
139. TPN komplikasyonları
(katetere ait komplikasyonlar)
• kateterin yerleştirilmesine ilişkin :
pnömotoraks, hemotoraks, şilotoraks, hava
embolisi, arter ve sinir yaralanması.
• mekanik : malpozisyon, flebit, tromboz, kateter
tıkanması, rüptür, emboli.
• enfeksiyöz : kateter çıkış yeri, kateter tünel
kolonizasyonu, bakteriyemi, sepsis.
140. TPN komplikasyonları
(metabolik komplikasyonlar)
• hiperglisemi / hipoglisemi
• elektrolit inbalansı
• prerenal azotemi
• asit-baz dengesi bozuklukları
• esansiyel yağ asidi ekskliği
• eser element eksikliği
142. refeeding sendromu
• yaşlı ve ağır malnutrisyonlu hastalarda
hesaplanan besin ögesinin aniden (24-48 saat)
verilmesi ile ortaya çıkan kalp yetmezliği,
nörolojik semptomlarla seyreden klinik tablo
144. SONUÇ
Enteral ve parenteral nütrisyon
birbirlerinin alternatifi olarak ele
ALINMAMALI birbirini tamamlayan
İKİ ANA YÖNTEM olarak
düşünülmelidir.
Editor's Notes
Travmaya karşı organizmada katobolik bir cevap oluşur ve hücresel yıkım hızlanır. Travmayı takiben ilk saatlerde hipotalomo hipofizer aksın stümüle olması ile sempatik aktivite olur. Bu kısa süreli dönemde (Ebb fazı) metabolizmada önemli bir değişiklikl olmaz. ilk dönemi izleyen akut faz devresinde glukokortikoidler, gukagon, büyüme hormonu ve aldesteron, TSH, ADH artar. Hipermetabolik ve hiperkatabolik bir süreç başlar. O2 tüketimi artar, kan glikoz seviyesi yükselir. insülin düzeyi artmasına rağmen etkinliği azalması ile glukozun hücre içinde ütilizasyonu bozulur. Hızlı lipoliz ve protein yıkımı ile serbestleşen yağ asitleri ve amino asitlerden vücut ihtiyacı karşılanmaya çalışır. Sepsis ve ateşli hastalıklarda da travmaya benzer metabolik değişiklikler oluşur. Starvasyonun aksine hipermetabolizm ve proteinoliz hızlanarak devam eder.
Ampirik formüller yardımı ile enerji tüketiminin saptanması: 1) BMH (Bazal metabolizma hızı):Nötral, optimal sıcaklıkta 12 saatlik bir açlığı takiben sabah uyanınca hesaplanan enerji harcanımını gösteren bir ölçümdür. Çeşitli şekilde formüllendirilmiştir. Bunların arasında ençok kullanılan vücut ağırlığı, boy, yaş ve cinsiyet parametrelerini içeren Harris Benedict eşitliğidir. Formülde bulunan rakamın %10 fazlası istirahat enerji tüketimini vermektedir. Hastanın patolojisine göre değişik oranlarda aktivite faktörü ya da düzeltme faktörü adı verilen miktar eklenerek aktüel enerji tüketimi hesaplanır. Eklenmesi gereken miktarla patolojilerine göre şu yüzdededir. Minör cerrahi giritimlerde %10-15 , Majör cerrahi giritimlerde %15-30 , Vücut ısısı (1° C için) %10 , Sepsis %20-50 , Kafa-beyin travması %20-40 , Ağır poli travma %20-50 , Yanıklar %10-90
Günlük istirahat enerji tüketimi sağlıklı kişilerde 25--30 k cal/kg dır. Bu miktar normalde %40-45 karbonhidrat %40-45 yağ ve %10-20 oranlarında proteinlerden sağlanmaktadır. Reanimasyon kliniklerinde tedavi gören hastaların büyük bir bölümünü, ağır postoperatif vakalar, travmalar ve sepsis vakalar oluşturur. Bu hastalarda hiperkatabolik ve metabolik bir süreç söz konusudur. Yine ağır geniş yanıklı olgularda da metabolik ihtiyaç artmıştır. Enerji gereksinimi hesaplanırken bunlar gözönüne alınmalıdır. Postoperatif dönemde ya da travmada eskiden hiperelimentasyon adı altında uygulanılan 5000-6000 k cal/günlük nutrisyon programının gereksiz olduğu bu hastalarda KC fonksiyon bozukluğu ve/veya KC yağlanması gibi olumsuz sonuçlara yol açtığını artık bilmekteyiz. Birçok araştırmada çok ağır ylanıklar dışında genellikle enerji tüketiminde artışın %10-50 arasında sınırlı kaldığı gösterilmiştir. Diğer taraftan akut fazı geçirmiş yoğun bakım hastalarında metabolik hız zamanla normal düzeye düşmektedir. Aynı zamanda kas gevşeticilerin nöroleptik, sedatif, hipnotik ajanların kullanılması enerji gereksinimi azalmaktadır.
Metabolizmada harcanan enerji KH, yağ ve proteinlerin okside olmaları ile açığa çıkan enerjiden sağlanır. 1 gramlarının okside olmaları ile oluşan enerji miktarına kalorik değer adı verilir. KH'ların ve proteinlerin kalori değeri yaklaşık 4, yağların 9 kcal/g'dır.
Nonprotein kalori kaynağının önemli bir grubunu teşkil eder. Kritik hastalarda yeterli protein sağlandığı durumlarda KH kullanılır, nitrojeni tutar ve nitrojen açığını restore etmede yağdan daha efektiftir. Glukoz organizmanın temel yakıt maddesidir. SSS ve kan hücreleri gibi bazı hücrelerin metabolizması glikoza bağımlıdır. Beyin ve kan elemanlarında oksidatif forforilasyonun sürdürülebilmesi için günde yaklaşık 180 g glukoza gereksinim vardır. Bu glikoz exojen olarak besinlerden endojen olarak glukoneogenez yolu ile sentez edilir. Karbonhidratların aerop şartlarda yıkılmasında son ürün su ve karbondioksittir
Lipidlerin kalorik değerinin 9 kcal/g olması, iyi bir enerji kaynağı olması özelliğini kazandırır. Ayrıca lipit solüsyonlarının esansiyel yağ asitlerini ve yağda eriyen vitaminleri içermesi nedeniyle nutrisyonun önemli bir komponenti olarak kabul edilmektedir. Ayrıca yağ asitleri eikosonoidler, prostoglandinler, tromboksan ve prostasiklin sentezi için de esansiyeldir. Yine yağ asitlerinden linoleik asit hücre duvarı oluşumunda rol oynar.
Protein doku ve kan proteinlerinin, protein yapısındaki enzim ve hormonların sentezi yönünden büyük önem taşır. Vücut proteinlerinin sabit olmayıp sürekli yıkım ve yenilenme ile dinamik bir denge içindedir. insanda proteinlerin yapıtaşlarını oluşturan 20 a.a.'in 8'i esansiyeldir. Protein yıkımı ile protein yapısındaki azot ve azotlu bileşikler şeklinde atılır. Artık bileşiklerdeki 1 azot 6.25 gr proteinin yıkıldığını gösterir. Oluşan azotlu bileşikler, daha çok idrarla bir kısmı GiS yolu ile atılır. Atılan total azot miktarı 24 saatte idrarla atılan azota 2 g ilavesi ile bulunur (ek fecesle atılan miktardır). Normal erişkinlerde günde 8-10 gr'dır ve azot dengesi 0'dır. Pozitif olması anabolik durumu, (-) olması net protein kaybını gösterir.
Stress anında azot dengesi belirgin olarak (-)'dir. Yeterli enerji desteği sağlanması ile negatif denge olabildiğince düşük tutulmalıdır. Normal kişilerde günlük protein gereksinimi 0.4-1.0 gkg'dır. Bu ihtiyaç çocuklarda daha fazla yaşlılarda daha azdır. Protein desteği sağlanır, azot dengesi de korunurken en önemli nokta proteinlerle birlikte enerjinin KH, lipitlerle birlikte sunulmasıdır. Bu destek yeterli değilse istenen protein sentez düzeyi sağlanamaz. Parenteral kombinasyonlarda esansiyel ve nonesansiyel a.a.'ler kullanılar. Böbrek yetmezliğinde yanlız esansiyel olan karışımlar tercih edilir.