2. Daniel G. Andújar’ın, ağ-temelli arşiv-süreç
enstalasyonu “Post-Capital” için seçtiği
tarihlemeden, yani Berlin Duvarı’nın yıkılışı (1989)
ve İkiz Kuleler’in yıkılışından (2001) hareketle,
“Küresel Ağ Kapitalizmi” paradigmasına ve
“kapitalizm sonrası”na bir bakış...
3. Kapitalizmin “ağ hali”, rekabet ve işbirliği,
tahakküm ve katılım arasındaki antagonist ilişki
yoluyla onun sonrasını da haber veriyor.
Hem sermaye, hem de başkent olarak Kapital’in ağ
topografyasındaki iri düğümlerden biri olarak
İstanbul’un da bu anlatıda bir sesi, soluğu var...
7. kriz mi, paradigma dönüşümü mü?
Bu son küresel kriz, bir "kriz"den çok, bir
"paradigma dönüşümü"nün işareti.
Oyunun kuralları değişiyor.
“Yaratıcı yıkım” iş başında.
Kriz "merkez"de patladı ve oradan küreye
yayılıyor. Dolayısıyla "sistemik“…
Paradigma dönüşümü başladı ve
durdurulamaz.
8. paradigma dönüşümü
1929 "Büyük Buhran"ına hiç benzemiyor bu
kriz.
Birer "değişim işareti" olan 1855 veya 1973
krizlerini andırıyor. İlki III. Napolyon döneminin
sonunu getirip 3. Cumhuriyet'in kuruluşuyla
sonuçlanmıştı; ikincisi ise ölçek ekonomilerinin
çöküşünü başlatıp bir yanda finans
piyasalarını küreselleştirmiş, diğer yanda da
BİT’nin ekonomik yükselişini tetiklemişti.
Yalnızca ekonomik değil, sosyal, siyasi,
hukuki, kurumsal birer dönüşüm anıydılar.
9. paradigma dönüşümü
Bu, ölçek ekonomilerinin çöküşü,
esnek ve geçişken kapsam
ekonomilerinin yükselişi, temel
ekonomik girdinin ham maddeden
bilgiye dönüşmesi sürecidir.
Ekonomik ilişkilerin doğası gereği sürecin
dönüştürücü etkisi önce reel sektörde
görülmeye başlandı, şimdi de sıra
finansta.
10. yeni paradigma
Küreselden ulusala doğru bir kurumsal değişim
yaşanacak (IFC, IMF, WB, WTO, OECD, OPEC, APEC,
NAFTA, hatta bir “network devlet” olarak EU).
Ve büyük bir olasılıkla bir “Dünya Finans Örgütü” (WFO).
Yönetişim derinleşecek.
Küresel finansal sistem yeniden yapılanarak yüzünü
"yeni" reel sektörlere dönecek; geleneksel sanayi de
ancak yeni teknolojilerle kurduğu ilişki ve yeni
"realite"ye dönüşme gücü sayesinde ayakta
kalabilecek.
Askeri-endüstriyel komplekslerin ve oligopollerin
devri kapandı.
11. yeni paradigma
Ekonomiyi teknolojik inovasyon, enerji ve gıda yönlendirecek.
Küresel “denge oyunu” değişiyor. Oyunun kuralları değişiyor.
Tek taraflı dünya düzeni, ABD’nin ekonomik hegemonyası artık
mümkün değil. ABD inovatif ve teknolojik gücünü de kaybediyor.
Tüm taraflar iktidarlarını paylaşmak zorunda.
Önce hammadde devleri eridi, sonra askeri-endüstriyel
kompleksler, şimdi de sıra eski ekonominin son kalesi finansta.
Bunu yeni bir sistemik yapılanma izleyecek.
İlk darbenin tetiklediği BİT’nin ekonomik yükselişi doruğuna
ulaşacak. Temel ekonomik girdinin hammaddeden bilgiye
dönüşümü süreci tamamlanacak.
BİT ve ileri teknolojiler ekonomik ve sosyal hayatın bütününe
“gömülü” hale gelecek.
12. paradigma dönüşümü
• Ölçek ekonomilerinden kapsam [capacity]
ekonomilerine,
• endüstriyel üretimden esnek ağ üretimine,
• kol gücünden bilgi gücüne,
• ulus-devletlerden ulus-ötesi İmparatorluk’a,
• tek-kutuplu dünyadan çok-kutuplu, gayri-merkezi
ve dağıtık, mekanı tümüyle kuşatan ağ-dünyaya
geçiş paradigması...
• Son küresel krizin adını koyduğu bir paradigma
bu: Küresel Ağ Kapitalizmi...
13. “küresel ağ kapitalizmi”
• Küresel yönetişim: yeni kurumlar
• Teknoloji (BİT, nanoteknoloji, biyoteknoloji, genetik, enerji, çevre
teknolojileri, vb.)
• Doğrudan piyasa iletişimi / networking
• İşbirliği ağları
• İnovasyon hub’ları: yeni “şehir devletleri” mi?
• Ağırlıklı sektörler: BİT, gıda, enerji, çevre
• Finans – ağ yönetişimi
• Dolara alternatif küresel para birimi
• Yeni küresel/yerel dengeler
• “Ekonomik Havzalar”: yeni bölgesel kalkınma modelleri
• Kümelenmeler…
14. ulus-ötesi ağ kapitalizminin doğuşu
• Toni Negri ve Michael Hardt, “İmparatorluk” adlı
kitaplarında, Fordizm sonrasında egemenliğin, tek
bir kural mantığı altında birleşmiş bir dizi ulusal ve
ulus-ötesi örgütlenmeden oluşan yeni bir biçim
aldığını söyler. Bu küresel sistemi “İmparatorluk”
olarak adlandırırlar.
• Bu, gayri-merkezi, mekanın tamamını kuşatan,
tüm “uygar” dünyayı egemenliği altına alan ve
egemenliğini sınırlandıracak hiç bir mekansal
sınırın bulunmadığı bir sistemdir.
• “Yatay olarak eklemlenmiş dinamik ve esnek
bir sistemik yapı”dır bu.
15. ulus-ötesi ağ kapitalizminin doğuşu
• Bilgisayar teknolojisi ve internet, ekonomik değil askeri
bir bağlam içerisinde geliştirildi. İkinci Dünya Savaşı
bilgisayarı, soğuk savaş da interneti getirdi. Ama bu
teknolojilerin topluma yayılması, kapitalizmin ekonomik
olarak yeniden yapılanması bakımından oynadıkları asli
rol yüzünden oldu.
• Bilgisayar ağları, küresel ağ kapitalizminin doğuşunu
mümkün kılan teknolojik temeldir. Bu, ekonomik, politik
ve kültürel sermaye birikimini sibermekanı ve diğer
yeni küresel koordinasyon ve iletişim teknolojilerini
kullanan ulusötesi ağ organizasyonları üzerinde
temellendirmeyi mümkün kılan birikim, düzenleme
ve disiplin rejimleri olarak tanımlanabilir.
16. ulus-ötesi ağ kapitalizminin doğuşu
• Küreselleşme sosyal ilişkilerin esnetilmesi
olarak tanımlanabilir. Zaman-mekan
içerisinde iletişim ağlarının faaliyetidir bu.
Küreselleştiren bir sosyal sistem,
sınırlarını zaman-mekan içerisinde
genişletir; bunun bir sonucu olarak, sosyal
ilişkiler daha geniş zamansal ve mekansal
uzaklıklarda geliştirilebilir.
• Küresel ağ kapitalizmi ulusötesi bir örgütsel
modele dayanır: Ulusal sınırları aşan
organizasyonlar...
17. ulus-ötesi ağ kapitalizminin doğuşu
• Burada yeni olan şey, bu organizasyonlar ve
sosyal ağların küresel olarak dağıtımı, aktörler ve
alt kültürlerin küresel olarak konumlanması ve
dinamik olarak değişmeleri (sürekli yeni düğümler
eklenebilir veya çıkarılabilir) ve sermaye, para,
iktidar, insanlar ve bilgi akışlarının küresel olarak
ve çok hızlı bir şekilde işlenmesidir.
• Küresel ağ kapitalizmi dinamik bir göçebe
sistemdir. Öyle ki, bu sistem ve bileşenleri, sürekli
olarak sınırlarını değiştirmek ve sermaye birikimi
hedefi doğrultusunda farklı sistemleri kapsamak
veya dışlamak yoluyla yeniden organize olur.
18. yabancılaşma ve diyalektik mantık
• “İnsan özünün gerçekleşmesi olarak katılımcı demokrasi,
üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kaldırılmasını ve
boş zamanın teknolojik olarak fazlalaştırmasını gerektirir.”
• Toplumun özü olarak işbirliği
• Kapitalizm: Araçsal akıl (özleri dışındaki hedeflerin araçları
olarak insanlar), rekabet mantığının tahakkümü: Bir grubun
diğerlerinin zararına kaynakları biriktirmesi ve kullanması
• Yanlış toplum olarak rekabetçi toplum
• Doğru ve akla uygun toplum olarak işbirliğine dayalı toplum
• İşbirliğine dayalı, katılımcı bilgi toplumu: Daha-değil (Ernst
Bloch)
(Christian Fuchs, Internet and Society: Social Theory In the Information
Age, Routledge, 2008)
19. işbirliği ve rekabet
• Olumsuzluk ve çatışma olarak insan özü: Her insan
(kendisi-için-olmak, kimlik), başkalarıyla (başkası-için-
olmak) ilişki içinde ve o ilişki aracılığıyla varolur.
• Rekabet: Bu karşıtlığın, farklılığa yer vermeyen bir birliğin
tahakkümü altında ortadan kaldırılması: Başkalarına karşı
rekabet mantığı, bir grubun diğerleri karşısında
avantajına dönüşür (yani sömürü: zenginler zengindir,
çünkü yoksullar zenginlerin refahı ele geçirmesi yüzünden
yoksullaşmışlardır)
• İşbirliği: Farklılık içindeki birliğin egemenliği altında
antagonizmanın ortadan kaldırılması: Birlikte çalışma
mantığı herkesi için avantaj yaratır.
(Christian Fuchs, Internet and Society: Social Theory In the
Information Age, Routledge, 2008)
20. işbirliği ve rekabet
• Bilgi kapitalizmi içinde işbirliği ve rekabet antagonistik bir
ilişki içindedir.
• Rekabet eğilimine örnekler (birikim mantığı): Bilgi tekelleri
(Microsoft, Google, vb.), dijital uçurum, kırılgan (precarious)
bilgi emeği, bilgi savaşları, elektronik gözetim, internet
sansürü, çevrimiçi itibar birikimi, siber nefret, metalaşmış
sanal topluluklar, dezenformasyon
• İşbirliği eğilimine örnekler (birikim ve metalaşma mantığının
olumsuzlanması): dijital armağan ekonomisi, dosya
paylaşımı, özgür yazılım, açık içerik, alternatif telif sistemleri
(Creative Commons), Wikipedia, siber protesto, e-katılım,
işbirliği temelli sanal topluluklar, çevrimiçi yurttaş gazeteciliği
(Christian Fuchs, Internet and Society: Social Theory In the Information
Age, Routledge, 2008)
21. internet: antagonist eğilimlerin alanı
• İnternet ekonomisine bir örnek: Rekabetin
işbirliğine antagonistik tecavüzü => İnternet-
armağan-meta-ekonomisi
• Kapitalizmin yapısal krizleri
• dot.com krizi, 2000 (birikim ve kurgusal borsa
hareketlerindeki mevcut değer antagonizmi)
• Yeni sermaye birikim stratejileri
• Web 2.0, “Sosyal Yazılım” (Google, MySpace,
YouTube, Facebook, StudiVZ, Friendster, etc.)
(Christian Fuchs, Internet and Society: Social Theory In
the Information Age, Routledge, 2008)
22. internet: antagonist eğilimlerin alanı
• Tipik Web 2.0 uygulamaları kullanıcılar için bedava; kazanç
bu serbest erişim sayesinde yüksek kullanıcı sayılarına
ulaşılması, kullanıcının ürettiği içerik ve üçüncü
taraflara reklam satmak yoluyla elde ediliyor. Daha çok
kullanıcı, reklam oranlarının artmasıyla daha çok potansiyel
kazanç demek.
• Armağan ilkesi kapitalizmin mantığına aşkındır, ama
kapitalizm altında kapsanır, sermaye birikiminin bir aracı
haline getirilir. İnternet armağanı ikili bir karaktere sahiptir:
hem denge sağlayıcı hem de ideolojik ve potansiyel olarak
dengesizleştiricidir; hem rekabet hem de işbirliği
özelliklerine sahiptir.
(Christian Fuchs, Internet and Society: Social Theory In the
Information Age, Routledge, 2008)
23. internet: antagonist eğilimlerin alanı
• Seyircinin metalaşması: “Çünkü seyirci gücü üretilir, satılır,
satın alınır ve tüketilir, bir fiyatı vardır ve bir metadır. (...) Seyirci
üyeleriniz bedeli ödenmemiş çalışma zamanınıza katkıda
bulunur ve karşılığında program malzemesi ve açık reklamlara
maruz kalırsınız.” (Dallas Smythe, Communications: Blindspot of
Western Marxism, 1981/2006).
• Seyirci ücretsiz çalışır. Medya tüketimi, seyirciyi müşterilere
reklam biçiminde satılan bir metaya dönüştüren üretici
emektir.
• İnternet: artı değerin üreticileri olarak üretici-tüketiciler
(prosumer), ücretsiz çalışırlar; bedava içerik üreten kullanıcılar,
küresel emek dışalım kaynağıdır (değer azalırken verimlilik artar ve
artı değer oranı yükselir)
(Christian Fuchs, Internet and Society: Social Theory In the Information Age,
Routledge, 2008)
24. internet: antagonist eğilimlerin alanı
• Web 2.0: “google’layan”, YouTube’a video yükleyen,
MySpace, Facebook ve Linkedin’deki profillerini
güncelleyen kullanıcılar, reklam müşterilerine satılan bir
seyirci metası oluştururlar.
• Geleneksel kitle iletişim araçlarındaki seyirci metası ile
internetteki arasındaki fark, alıcıların üretici-tüketici
(prosumer) olmaları, kullanıcı üretimli içerik, kullanıcıları
sürekli olarak aktif ve yaratıcı olmaları, topluluklar
kurmalarıdır. Bu, internetin çoktan-çoka iletişim
niteliğinden kaynaklanır.
• İnternet seyirci metası, bir üretici-tüketici metasıdır.
(Christian Fuchs, Internet and Society: Social Theory In the
Information Age, Routledge, 2008)
25. e-tahakküm / e-katılım
• Bu yapısal antagonizm, karşıtların karşılıklı
bağımlılığını beraberinde getirdiğinden, işbirliği ve
rekabet yanlızca bilgi kapitalizminin karşıt eğilimleri
olmakla kalmaz, sürekli birbirlerinin alanına el uzatırlar.
• İşbirliğine dayalı, katılımcı bilgi toplumu henüz
kurulmamıştır; ancak gelişme halindedir ve dinamikleri
mevcut toplum modeliyle uzlaşmaz ilişki içindedir.
• Bu karşıtlığın bir tarafında e-katılım ve paylaşım
ekonomisi, öteki tarafında e-tahakküm ve kıtlık
ekonomisi vardır.
(Christian Fuchs, Internet and Society: Social Theory In the
Information Age, Routledge, 2008)
26. işbirliğinin kolonileştirilmesi
• Ulusötesi bilgi kapitalizmi, rekabet mantığının
tahakkümünde, işbirliği kavramını
kolonileştirmeyi şimdilik başarır. “Katılımcı”
yönetim, ekip çalışması, “stratejik” ortaklıklar,
kurumsal sosyal sorumluluk bunun örnekleri.
• Bu, disiplin toplumundan (kendini-)denetleyen
bir topluma geçiş aşamasıdır. (Deleuze)
• Şimdilik, Ernst Bloch’un deyimiyle bir “daha-
değil” [not-yet].
• Ama o gün geldiğinde kapitalizmin burada
olmayacağı ortada.
27. ulus-ötesi bilgi toplumunun
antagonizmaları
Christian Fuchs, Internet and Society: Social Theory In the Information Age, Routledge, 2008
28. ağ-kapital / post-kapital
• “Ağ kapitalizmi” kavramı özünde antagonist bir
ikiliği barındırır.
• Bilgi ağları ortaklaşa üretim ve metaların bireysel
mülkiyeti arasındaki antagonizmi güçlendirir.
• Ağ yapısı kapitalizmin temellerini oyuyor.
• Kapitalist birikim ve artı değer yaratma süreci artık
ağ yapılanmasına, ağ üzerinde gelişen işbirliklerine,
ortaklaşa gayrimaddi emeğe, inovasyon ağlarına,
bilginin üretim, erişim, paylaşım, yani değer
yaratma sürecinin açık, kesintisiz, yatay
koordinasyonlu ağlar temelinde gelişmesine bağlı.
29. ağ-kapital / post-kapital: ara-dünya
• Ağ işbirliği ve paylaşım demek.
• Kapitalizm ise rekabet mantığının
egemen olduğu bir araçsal akıl ürünü.
• Kapitalizm üretim araçlarının özel
mülkiyeti üzerinde temelleniyor, ağ ise
üretim araçlarını erişilebilir kılıp
paylaşıma açarak mülkiyetin altını oyuyor.
• Rekabet ve işbirliğinin antagonist
birlikteliğinin yaşandığı bir ara-dünyadayız.
30. internet: antagonist eğilimlerin alanı
• İnternet ve toplum arasında, geleneksel medyanın
bize anlattığının tersine tek boyutlu değil, çok
boyutlu ve antagonistik bir ilişki vardır:
• Kimi internetin suça, ahlaki çöküşe, köktenciliğe,
terörizme, dilin yozlaşmasına, bilgi çöplüğüne, fikir
hırsızlığına, insanların birbirlerinden yalıtılmasına yol
açtığını iddia eder;
• kimi de demokrasi, özgürlük, refah, işbirliği, yeni işler,
ekonomik büyüme, katılım, daha iyi eğitim gibi
değerleri getirdiğini...
• Ama internet “antagonist eğilimlerin bir alanı”dır
ve mevcut risklerle birlikte mümkün fırsatlar sunar.
31. internet ve ulus-devlet
• Küresel ağ kapitalizmine entegre olmakta
sorun yaşayan ulus-devletler bu antagonist
ilişkiyi ısrarla tek boyutlu bir düzleme
indirgemeye çalışır ve internete yönelik
ciddi bir tehdit algısı geliştirir. Bu algı,
yeni yönetsel paradigmalara uyumsuz
doğalarının bir sonucudur.
• Bu devletler internete yasakçı bir
zihniyetle yaklaşır; tehdit olarak
gördüğü bilgi akışını tamamen
denetimleri altına almaya çalışır.
32. iktidar, bilgi ve iletişim
• Her iktidar, uyruklarının bilgiye erişimini ve
aralarındaki iletişimi denetlemeyi hayal
eder.
• Ama internet, "küresel", "gayri-
merkezi", "açık", "sınırsız",
"etkileşimli", "kullanıcı-denetimli" ve
"altyapıdan-bağımsız”...
• Bilgi iktidardan kaçar. Merkezi olmayan
ve sınır-ötesi ağlar üzerinde dolaşan bilgiyi
tamamen denetlemenin imkanı yoktur.
33. post-kapital’e doğru?
• Bilgi ve ağ ekonomisinin küresel ekonominin özü
haline geldiği bir dönemde teknolojik gelişmeyle
büyüyen "ağ etkisi" kapitalizmi dönüştürüyor.
• Bu paradigma dönüşümünün özünü, ağ
yapılarıyla birbirine bağlanan değer "hub" ve
düğümlerinin baskın hale gelmesi, yani "ağ
kapitalizmi" oluşturuyor.
• P2P ekonomisi (peer economy), "wikinomics",
paylaşım ekonomisi, armağan ekonomisi,
siyasetin giderek teknoloji bağımlı hale gelmesi...
• Hepsi bu dönüşümün bir sonucu.
34. katılım teknolojileri
• Katılımı mümkün kılan araçlar
• Bir harakete geçirici olarak BİT
• Sanal topluluklar
• Smart Mob’lar
• Kullanılabilirlik ve etkileşim
• Web 2.0 ve sonrası
• Bir eylem örgütlenmesi olarak enformasyon tasarımı
• Mobil internet
• Sosyo-teknik ağlar
• …………..
35. internet ve sosyal hareketler
“İnternetin toplumsal muhalefet hareketleri tarafından kullanımıyla ilgili farklı teorik
ve politik yaklaşımlar olduğu bir gerçek. Bu yaklaşımları kabaca sınıflayacak
olursak;
• birinci grubu internetin ekonomik, sosyal, kültürel ve bilişsel dünyada bir devrim
yaptığını, cümle insanlık problemlerinin bu ulvi araç üzerinden çözüleceğini, politik
süreçlerden ve karar mekanizmalarından dışlanan yurttaşların daha katılımcı ve
şeffaf demokrasiye bu araç üzerinden kavuşabileceklerini savunanlar oluşturuyor.
• İkinci grubu; internetin de diğer pek çok yeni araç gibi neoliberal politikaların yeni
bir sömürü aracı olduğunu, sadece üst orta sınıftan gençlerin ve beyaz yakalıların
kullanabildiği bu aracın insanları birbirine yabancılaştırdığını, geniş kitleler
tarafından kullanılmadığı için toplumsal mücadele aktörleri için asla yaygın medya
araçlarının yerini tutamayacağını düşünenler oluşturuyor.
• Bir de internetin iktidar sahipleri tarafından kontrol edilmeye ve biçimlenmeye,
sermaye tarafından yönlendirilmeye çalışıldığı, erişim engelleri nedeniyle geniş
toplum kesimlerinin dışlandığı, ırkçı-cinsiyetçi şiddet söylemleriyle sarmalandığı
gerçeğinin farkında olarak, her şeye rağmen burayı da bir mücadele alanı olarak
kabul edenler var. “
(Gamze Göker, “Yeni Toplumsal Hareketler ve İnternet İlişkisi”, Evrensel Kültür, Aralık 2009)
36. dijital aktivizm
• Sosyal ve ekonomik hayatımıza gömülü hale gelmiş ve dünya ile
aramızda bir “arayüz”e dönüşmüş olan internet, doğal olarak
aktivizmin de ayrıcalıklı alanlarından biri haline geliyor.
• Dijital aktivizmin tarihi, internetin tarihiyle eşzamanlıdır. Hatta ilk ağ
deneyimlerine kadar gider.
• Bilgi ve iletişim teknolojilerinin ve bu teknolojiler aracılığıyla yaratılmış
ağların farklı aktivist amaçlar için kullanımı geniş bir yelpazeye yayılır.
• Ama kullanıcı deneyimini öne çıkaran ve etkileşim boyutunu
derinleştiren Web 2.0 dönemi ile birlikte “dijital aktivizm”
çeşitlenmiştir.
• Sosyal ağlar bu aktivizm türünün ayrıcalıklı mecrasıdır.
• Bu aktivizm türünün en önemli dezavantajı “dijital fanus etkisi”dir.
• Dijital aktivizm, dijital olmayan hedeflere yönelik olarak ancak “hibrid”
yapılarda işe yarayabilir: Yani sokakla buluştuğu zaman. ...
38. post-kapital’e doğru?
• Dönüşümün asıl aktörü ağ-kapital’de birer “geçici otonom
bölge” (T.A.Z.) olarak davranan toplulukların ta kendisi.
• Zapatistalardan Latin Amerika’daki katılımcı ağ ekonomisi
deneyimlerine, “hactivist”lerden alter-küreselleşme
taraftarlarına, Avrupa'daki Korsan Parti örgütlenmelerinden
Peru'daki ağ gerillalarına, özgür yazılım topluluklarından
hacker etiğini canlandırmaya çalışan yeni örgütlenmelere
çok geniş bir yelpaze söz konusu.
• Yeni katılım teknolojileri siyaseti dönüştürmek için
medyayı da dönüştürmek zorunda. Bir siyaset platformu
olarak medyanın "bireylerin ve sivil yapıların" eline geçmesi
gerek.
• İşbirliği odaklı bir toplum mümkün mü?
• Bu sorunun ucu hala açık...
39. mesela: “protokol”
• “Bir ağda aktiviteyi düzenleyen şey düğümleri
arasındaki protokoldür. Mesela TCP/IP protokol takımı
internet'i düzenler, ticari sözleşme protokol olarak
serbest pazarı düzenler, "commonsense" algısal bir
protokol olarak sosyal ağları düzenler.
• Post-kapital toplum kendi protokollerini bağımsızca
kendi yazabilen bir toplum olarak görülebilir (örneğin
sivil ve daimi değişime açık anayasa).
• Ancak öncelikle bu anlayışın yaygınlaşması gerekiyor.
• Protokol okur yazarlığını arttırmak için neler
yapabiliriz?”
Burak Arıkan
42. kentler arası ağ topografyasında kapital
ilişkilerinin organizasyonu
• 21.Yüzyıl, bir “kent yüzyılı” olarak
adlandırılıyor.
• 2020 yılında dünya nüfusunun yarısından
fazlasının kentlerde yaşayacağı öngörülüyor.
• "Kent ekonomileri" (urban economics), ağlar
üzerinde örgütlenerek küresel ekonominin
odak noktaları haline geliyor.
• World Mayor Organization gibi uluslararası
örgütler büyük kentlerin yerel yönetimlerini
birbirine bağlayarak, ulus-devlet sınırlarını
aşan örgütlenmeleri ortaya çıkarıyor.
43. kentler arası ağ topografyasında kapital
ilişkilerinin organizasyonu
• Belli sektörlerde ön plana çıkan büyük kentler
(finans, yaratıcı endüstriler, ICT, ileri teknolojiler
vb.) birbirileri arasında özel ağlar kurarak
küresel ekonomide önemli bir etki yaratıyor.
• İnovasyon ve Ar-Ge alanında büyük kentler
birer inovasyon hub'ı olarak davranıyor ve
inovasyon networklerinin organizasyonunda
belirleyici oluyor.
• Kent teknolojileri altyapı katmanında kentleri
birbirine bağlıyor. Ağ teknolojileri kentlerin
altyapısal organizasyonda giderek daha fazla
yer tutuyor.
44. kentler arası ağ topografyasında kapital
ilişkilerinin organizasyonu
• Küresel ağlarda kentler birer düğüm olarak
davranıyor.
• Ağ kapitalizminin coğrafyası, düğümler ve
bağlantılardan oluşan bir ağ. Bu düğümler,
birbirine bağlı ve her biri uzmanlaşmış bir
bilgi kaynağı olarak kentler…
• Bunlar, sosyal, ekonomik, kültürel ve teknik
bağlamda şehirlerin kendine özgü bir ağ
topolojisi oluşturduğunu gösteriyor.
• Kapital ilişkilerinin düzenlendiği bir ağ
topolojisi...
45. kent (bilgi ve ağ) ekonomisi
• Bilgi genellikle kentlerde üretilir, işlenir, değiş tokuş
edilir ve pazarlanır.
• Kentler, bilgi altyapısı donatısına (üniversiteler, diğer
eğitim kurumları vb.) sahiptir;
• Eğitimli insan kaynağı mevcuttur;
• Elektronik altyapıyla donatılmıştır;
• Havaalanlarıyla küresel ekonomiye bağlanmıştır;
• Bilginin paylaşıldığı bir yer ve yetenek ile yeni
kombinasyonlar için bir kovan olarak güçlü bir işleve
sahiptir.
• Bu kentler, birer “ağ geçidi”dir (gateway cities)...
46. inovasyon hub’ları olarak kentler
• Kentler, küresel ekonominin yönlendirici dinamiği
haline gelmiş inovasyonun odaklandığı alanlardır.
• Yoğun kentsel doku ve altyapı, farklı grupların
birbirlerine yakın yaşamalarını ve çalışmalarını
sağlar;
• Bu da onların fikir ve hizmetleri paylaşmalarını
mümkün kılar.
• Bu kentsel mekân organizasyonu inovasyon
yoğunlaşmasını tetikler.
• Kentler arası ağ, aynı zamanda bir inovasyon
ağıdır.
47. yaratıcı endüstriler ve kentler
• Yaratıcı endüstriler, kentlerde, öncelikle de ağ-
geçidi kentlerde en uygun ekosisteme kavuşur;
• Alt sektörlerle etkileşimleri kolaylaşır;
• Müşterilerine ve pazarlara erişim imkanları
artar;
• Teknolojik inovasyonun odağında yaşayarak
en yeni gelişmelerden yararlanabilirler;
• En uygun insan kaynağını buralarda bulurlar;
• Bilgi zaten buralarda üretilir ve dünyanın bilgisi
de buralara transfer olur..
48. kentsel ağ topografyasının
karanlık yüzü
• Kentler, özellikle de ağ geçidi kentler,
sundukları“yığın avantajları” (agglomeration
advantage), yani ekonomik faaliyetlerin mekânsal
kümelenmesi ile, kentsel şebeke morfolojisinin
(grid morphology) rant odaklı olarak biçimlenmesini
getiriyor.
• Bu yapı mutenalaştırma (gentrification) gibi rant
yaratma mekanizmalarını güçlendiriyor.
• Kentlerin giderek irileşen ağ düğümleri haline
gelmesi, artan mobilite, hızlı kentsel büyüme,
sektörel kümelenmelerin yarattığı yığınlar, altyapı
yetersizlikleri, rant arayışı... bütün bunlar kent
ekolojisini de sürdürülemez kılıyor.
49. kentsel ağ topografyasının
karanlık yüzü
• Rant arayışı, yerel yönetimlerin ortaklığıyla kenti
dönüştürüyor.
• Kent içinde özellikle ihmal edilmiş bölgeler, hızla
mutenalaştırılıyor.
• Dezavantajlı topluluklar, kentin kenarlarına itiliyor,
gettolaşma büyüyor.
• Öte yandan kent göç almaya devam ediyor.
• Kentsel büyüme, sprawl tipi oluşumlarla kanserojen bir
hal alıyor.
• Enerji, sağlık, eğitim, hijyen, ulaşım, güvenlik gibi
hizmetler yetersiz kalıyor.
• Yoksulluk, işsizlik ve sosyal dışlanma yoğunlaşıyor.
50. kentsel ağ topografyasının
karanlık yüzü
• Yerel yönetimler, dezavantajlı topluluklar başta olmak
üzere sorunun paydaşlarını çözüme dahil etmedikleri
için, kent yönetilemez hale geliyor.
• Yönetsel kriz arttıkça, şiddete varan bir yoğunlukta
sosyal dışlama en sık başvurulan yöntem oluyor.
• Kentlerde yaratılan “güvenlik adaları” ise bir başka
yöntem olarak beliriyor.
• Güvenlik başta olmak üzere hizmetler özelleşiyor.
• Kamusal alan ticarileşiyor.
• Kentin yoksulları yönetsel mekanizmalara dahil
olamıyor. Seslerini kaybediyorlar...
51. sosyal kent hareketleri ve post-kapital
• Ekonominin ağ yapısı, ağ-kapital’in kent
düğümlerinde de, tıpkı küresel boyutta gösterdiği
etkiyi gösteriyor.
• Ağlarda rekabet mantığının kolonileştirmesinden
kaçan işbirliği imkanları göçebe zonlar halinde
dolaşıyor.
• Kent ağlarının kapitalist organizasyonuna karşı
direniş hem sokakta, hem de ağlarda yükseliyor.
• Mutenalaştırma projeleri asıl yüzlerini ifşa eden ciddi
direnişlerle karşılaşıyorlar.
• Dışlanan toplulukların direnişleri de ağları ve
sundukları işbirliği imkanlarını kullanıyor.
52. sosyal kent hareketleri ve post-kapital
• Bilgi ve iletişim teknolojileri ve yurttaş katılımı odaklı yeni
işbirliği teknolojileri, dezavantajlı kesimlere bir etki imkanı
tanıyor.
• Onlara bir ses veriyor.
• Farklı bölgelerde farklı amaçlarla gerçekleşen direnişler ağ
üzerinde bir araya gelip kritik kütle etkisi yaratabiliyor.
• Ağ üzerinde yurttaş katılımı, yerel yönetimler üzerinde
demokratik zor kullanarak, dezavantajlı kesimleri birer eylem
topluluğuna dönüştürüyor.
• Özellikle sağlık, eğitim, ulaşım, hijyen gibi büyük kentsel
sorunlar, bu toplulukların katılımcı işbirliği ağları kurmaları için
iyi birer temel oluşturuyor.
• Bu topluluk ağları aynı zamanda birer medya da yaratıyor ve
yurttaş gazeteciliği tarzı örneklere doğru evriliyor.
53. sosyal kent hareketleri ve post-kapital
Dezavantajlı kesimlerin dahil olduğu topluluk ağları, kent
ekonomisinde ağ-kapital’e alternatif, post-kapital
üretim biçimleri yaratabiliyor:
• Latin Amerika’daki ağ-temelli katılım ekonomisi
deneyimleri
• Güney Asya’daki emek dayanışma ağları
• Hindistan’daki gecekondu iletişim ve örgütlenme
ağları
• Afrika’daki yurttaş gazeteciliği ağları, tecavüz-karşıtı
kadın ağları ve sağlık örgütlenmeleri (AIDS-karşıtı
ağlar)
• ......
54. sosyal kent hareketleri ve post-kapital
İstanbul örnekleri:
• Sulukule bölgesinin yıkımına direnen topluluk ağları (http://
www.alternatifsulukule.org/ ;http://sulukulegunlugu.blogspot.com/) ;
• Çingene topluluk ağları (http://www.cingeneyiz.org/) ;
• Ümraniye mahalle inisiyatifi ve yurttaş gazeteciliği örneği Çınardibi (http://
www.cinardibidergisi.com/)
• İMECE-Toplumun Şehircilik Hareketi (http://
www.toplumunsehircilikhareketi.org/)
• Konut Hakkı Koordinasyonu (http://konuthakki.com/)
• İstanbul eşcinsel örgütlenmeleri (LGBTT Platformu) ve Kaos GL (http://
www.kaosgl.com/) ;
• Kent ekolojisi ile ilgili topluluk ağları (http://www.yesiller.org/; http://
yesilgazete.org/ vb.)
• Yurttaş gazeteciliği ve bağımsız medya örneği : BİANET (http://bianet.org/)
• ---------
56. ağ = olasılık
• Andújar’ın “Post-Kapital Arşiv: 1989 - 2001”
enstalasyonunun kapsadığı imgelerin
oluşturduğu veri bankasının izleyici tarafından
ağ temelli bir yapı içinde sorgulanabilmesi, yani
projenin açık ağ yapısı da formatıyla kapitalizm
sonrası bir olasılıklar ağına gönderiyor.
• Her bir imgenin anlamı, onu ilişkilendirdiğimiz
diğer imgelerin bağlamında sonsuz olasılıklar
dizisini tetikleyerek değişiyor.
• Çünkü ağ aynı zamanda olasılık da demek:
neredeyse sonsuz kombinezonlar bizim
katılımımızla geleceği değiştirme gücüne sahip.
57. ağ-kapital düğümü İstanbul’un post-
kapital geleceği
• Post-Kapital Arşiv’de yer alan imgeler bizlere yabancı değil.
Küresel ağ kapitalizminde “yabancı” yok.
• Hiç bir yer “başka” değil.
• Ağ mekanın tamamını kuşatıyor.
• Ama ağın bir özelliği de düğümlere güç vermesi. Kentler, özellikle
İstanbul gibi büyük, çok merkezli, dağıtık kentler ağ üzerinde
ayrıcalıklı işlevlere sahip.
• Bu işlevlerden biri küresel bilgi ve kültürü, yani çoğullukları
coğrafyaya yedirmekse bir diğeri de de yerellikleri, yerel tekillikleri
küresel ağın değer evrenine katmak.
• Dolayısıyla kendi olası ağlarımızı kurduğumuz imge-bankası, bize
bizim imgelerimizi de çağırıyor.
• Ağ-Kapital düğümü İstanbul’un Post-kapital geleceğini hangi
imgeler haber verir?
64. ağ=bellek
• Bu tarihlemeler ve uyandırdığı imgeleri
işbirliği mantığının egemen olduğu bir
ortaklık temelinde okuyup bunlardan
mümkün geleceğimize açılan bir ağ
kurabiliriz.
• Böylece küresel ağın bu iri ve karmaşık
düğümünde üstümüze düşeni yapabilir,
Post-kapital bir geleceğe cesaret
edebiliriz.
• Çünkü ağ bellektir.
65. ağ=imkan
• Andújar’ın dediği gibi, sanatın sorumlu
olması gerek.
• Estetik yeterli değil.
• Sanat etik olmalı.
• Post-Kapital Arşiv, ortak aklımıza oyun
ederek bizi geleceğe katılmaya
kışkırtıyor.
• Ağ, imkandır...