1. ERGENLİKTE SALDIRGANLIK VE ŞİDDET EĞİLİMİ
SALDIRGANLIK
Saldırganlık nedir?
Saldırganlık, birine veya bir şeye zarar vermek amacıyla yapılan davranıştır. Bir
davranışın saldırganlık olması için zarar verme amacıyla yapılması gereklidir. Örneğin bir
doktorun kangren olmaması için hastasının elini kesmesi ile işkenceci kişinin birinin elini
kesmesi arasında büyük fark vardır. Her ikisinde de sonuç aynı (birinin elinin kesilmesi) olmakla
birlikte davranışın nedenleri çok farklıdır. Bilmeden, istemeden, kazayla birinin canını acıtmak da
yine saldırgan bir davranış olarak tanımlanamaz.
Saldırgan davranışlar ikiye ayrılır:
1. Araç olarak saldırganlık: örn. eve giren hırsıza kendini koruma amacıyla vurmak
2. Düşmanca saldırganlık: başlı başına zarar verme amacıyla olan, örn. Kocanın karısını
kıskançlık nedeniyle dövmesi, farklı takım taraftarlarının birbirine zarar vermesi, bu tür
davranışlar aşırı duygusal uyarılma durumunda ortaya çıkar.
İnsanlar neden saldırgan davranışlarda bulunurlar?
Değişik görüşler var. Bazıları insanların doğuştan saldırgan olduklarını söylüyor, evrim
çerçevesinde ele alıyor ve saldırganlığı insanoğlunun yaşamını sürdürmesi için gerekli ayrılmaz
bir parçası olarak görüyorlar (sosyobiyolojik görüş). Freud saldırganlığın gerekli olduğunu,
yararlı bir işlevi olduğunu ileri sürmüş. Eğer insanlar saldırgan davranışlarda bulunmazsa
saldırgan enerji birikir ve sonuçta ruhsal rahatsızlığa yol açar, dışa vururlarsa enerji boşalır
rahatlama olur diyor.
Ancak bunun kanıtı bulunamamıştır ve tam tersini kanıtlayan araştırmalar vardır. Bu görüşü
destekleyen araştırmalar genellikle hayvanlarla yapılmıştır. İnsanların saldırgan davranışlarda
bulundukça gelecekte saldırgan davranma olasılıklarının arttığı görülmüş. İnsanlarda görülen
saldırganlık davranışı hayvanlardakinden farklıdır çünkü insanda saldırgan davranışlarda
öğrenmenin rolü büyüktür. İnsanlarda doğuştan gelen davranış eğilimlerinin öğrenme arcılığıyla
değişime açık olduğunu gösteren incelemeler var. Örneğin bazı ilkel kabilelerde saldırganlık
örneklerine modern dünyadakinden az rastlanılıyor.
2. Saldırganlığın öğrenilir olduğuna bir başka kanıt da; sadece izlemenin bile saldırganlığı
arttırdığı görülmektedir. Bir çalışmada çocuklara oyuncak bebeğe şiddet uygulayan bir yetişkinin
filmi izlettirilmiş, daha sonra çocuklar aynı bebekle bir odaya bırakıldıklarında aynı davranışları
taklit ettikleri, hatta daha fazlasıyla saldırgan davranışlar sergiledikleri görülmüş. Bu filmi
izlemeyen diğer bir grup çocuğun aynı bebekle saldırganlık göstermeden oynadıkları görülmüş.
Saldırganlığı tetikleyen nedenlerden biri de hayal kırıklığı, diğer bir deyişle
engellenmedir. Amacımıza ulaşma yolunda bizi engelleyen durumlar gerginlik yaratır, bu da
saldırgan davranışlarda bulunma olasılığını arttırır. Ancak engellenme duygusu her zaman
saldırganlığa yol açar, ya da tek nedenidir diyemeyiz. Yapılan bir araştırmada bir grup çocuk içi
çocukların görebildiği oyuncaklarla dolu bir odanın dışında uzun süre bekletilmiş, sonra içeri
alınıp oynamalarına izin verilmiş, diğer grup çocuk ise hiç bekletilmeden içeri alınmış. Bekletilen
çocuklar daha zarar verici şekilde oyuncaklarla oynamışlar.
Engellenme duygusunun oluşması amaca çok yaklaşmışken daha da kolaydır.
Engellenme nedeni beklenmedik ise, veya kanun ya da mantık dışıysa engellenme duygusu artar.
Bandura'nın sosyal öğrenme modeli
Saldırganlık tıpkı diğer karmaşık sosyal davranışlar gibi öğrenilmiştir. Bir kişinin belli bir
durumda saldırgan davranışta bulunup bulunmayacağı pek çok etkene bağlıdır: kişinin geçmiş
deneyimleri, durumsal pekiştirici etkenler (engellenme, silah vb. saldırganlığı uyaran etkenler),
kişinin saldırganlıkla ilgili düşünceleri ve algısı, sosyal ve çevresel birtakım değişkenler gibi.
Sosyal öğrenme modeli saldırganlığın ortadan kaldırılmasında diğer kuramlara göre daha
iyimserdir. Nihayetinde saldırganlık öğrenilmiş bir davranıştır ve onun yerine başka olumlu bir
davranış şeklini de öğrenme ile koymak da mümkündür.
Saldırganlığı azaltmanın öğrenme modeline göre bir yolu; saldırgan davranışları
cezalandırmak (söndürmek) ya da ciddi düzeyde değilse göz ardı edilmesi ( daha çok
pekiştirmemek amacıyla) ve bunun yerine yapıcı, uyumlu davranışların ödüllendirilmesi.
Özellikle ufak yaştaki çocuklar büyüklerin ilgisini çekmek için saldırgan davranışlarda
bulunabilirler. Onlara kızmak, cezalandırıcı da olsa bazı davranışlarla tepki vermek, ilgi
göstermek olacağı için saldırganlığı azaltmaktan ziyade pekiştirici olabilir.
3. Çocuğun sosyalleşmesi sırasında saldırgan olmayan modeller sunmak saldırganlığı
önlemenin bir yoludur. Anne-baba birbirine saldırgan davranışlarda bulunuyorsa, çocuk
televizyonda şiddet içeren programlar izliyor veya etrafında sorunların saldırganlık yoluyla
çözüldüğünü görüyorsa saldırganlığı sorun çözücü bir davranış olarak öğrenir, bu tarz
davranışların yaşamın bir parçası olduğunu düşünür ve bunu kendi yaşamında da uygulamaya
koyar. Çocuğun saldırgan olmamasını istiyorsak çevresini saldırganlıktan arındırmalıyız.
Saldırganlığın azalmasında etkili bir başka etmen de empati, yani kendini başkasının yerine
koyma becerisidir. Davranışının sonucunda karşısındaki kişinin neler yaşayacağını hissedebilmesi
saldırganlığı önleyici bir etmendir.
ŞİDDET
Şiddet; yakıp, yok eden, saldırgan davranışlar içeren, kaba kuvvet ve beden gücünü
kötüye kullanmayı, bireye veya topluma zarar veren eylemleri; taşlı, sopalı, bıçaklı, silahlı
saldırıları vb. bir çok ilişki-etkileşim tarzındaki aşırı duygu durumunu ifade edici yaklaşımları
içerisinde barındıran bir davranış biçimidir.
Şiddet, ayrıca, genel anlamda da öfke, kaygı ve korku duygularının değişik boyutlarıyla
dışa yansımasıdır. Şiddet, klasik anlamda düşünüldüğü üzere sadece fiziksel boyutta değil; sosyal,
psikolojik, hatta ihmal ve istismar boyutunda da değerlendirilmelidir.
Şiddet, günümüzün önemli sosyal sorunlarından biridir. Şiddetin tanımının da
genişlemesiyle birlikte, bu konuya olan duyarlılığın arttığı söylenebilir. Ekonomik ve toplumsal
şiddetten, iş yerinde şiddete kadar birçok geniş yaşam alanında ele alınan şiddet, okul şiddeti,
gençlik şiddeti, kadına yönelik şiddet gibi yeni kavramları doğurmuştur.
Saldırganlık ve şiddet kavramları genellikle eşanlamlı gibi kullanılsa da aralarındaki sınır
genellikle tartışma konusudur. Şiddet, saldırganlığın nefret, düşmanlık gibi duygu durumlarının
daha da etkinlik kazandığı biçimi olarak tanımlanabilir.
Dünya Şiddet ve Sağlık Raporu’nda şiddet, “Gücün ya da fiziksel kuvvetin; tehdit
yoluyla ya da gerçekte; fiziksel zarar, ölüm, psikolojik zarar, gelişme engeli ya da yoksunluğa
(ihtimalde ya da gerçekte) neden olacak şekilde; kendine, bir başkasına ya da bir grup veya bir
topluma karşı niyetli biçimde kullanılması” olarak tanımlanmıştır.
Şiddet içerikli davranışlar:
4. Öfke patlamaları
Vurmak,tekmelemek,itmek
Yaralamak,yaralamaya çalışmak,kavga etmek
Başkaları ile ilgili tehditler savurmak
Hayvanlara yönelik acımasız davranışlar
Yangın çıkarmaya teşebbüs etmek
Eşyalara bilerek zarar vermek
ŞİDDET TÜRLERİ
Fiziksel şiddet: Tokat atarak, çimdikleyerek, elle, kemerle, sopayla dövmenin
sonundabedenin cezaya uğraması anlamına gelir. Bilerek verilen bir ceza olduğu gibi, bir yetişkin
ya da yaşça büyük olan bir çocuk tarafından düşünmeden aniden verilen bir tepki olabilir.
Duygusal şiddet: Reddetme, aşağılama, yoksun bırakma, yıldırma, umursamama,
davranış bozuklukları sergilemesine göz yumma.
Sözel Şiddet: Laf atma, aşağılama, söylenti yayma, saldırgan ifadeler kullanma, tehdit
etme, ad takma, eşya ve giysilerle alay etme,
Cinsel Şiddet: Çocuğun, bir erişkininin cinsel gereksinim ya da isteklerinin doyumu için
cinsel nesne olarak kullanılması ya da kullanılmasına göz yumulmasıdır.
Ekonomik Şiddet: Evsizlik İşsizlik Ekonomik yönden mahrum bırakma
Potansiyel tehlike işaretleri
Evde veya okulda sosyal olarak aşırı içine kapanık olma
Yoğun bir izolasyon içinde olmak
Şiddete maruz kalmak
Başkaları tarafında çabucak kızdırılabilir olmak
Aşırı alınganlık
Kendine rahat verilmediği duygusunu sık yaşamak
Okul başarısının düşük olması
Öfke kontrolünün yetersiz olması ve sık öfke patlamaları yaşamak
5. Geçmişinde şiddet içeren davranışların bulunması
Bireysel farklılıklara toleransın olmaması
Madde kullanmak
Fevri olmak
Çok çabuk hayal kırıklığına uğramak ve bunu tolere edememek
SALDIRGANLIK VE ŞİDDETE ETKİ EDEN FAKTÖRLER:
A.AİLE
B.OKUL
C.ARKADAŞ GRUPLARI
D.MEDYA
A)AİLE FAKTÖRÜ: Saldırganlık ve şiddete etki eden faktörlerden biri ailedir. Her ne
kadar ailenin davranışa olan doğrudan etkisinin, ergenlik döneminde yerini akran etkisine
bıraktığı ve böylece, aileyle ilgili pek çok risk faktörünün etkisini kaybettiği söylense de
bu dönemde ebeveynlerin yeterli gözetimi yani ergen-ana baba ilişkileri önem kazanır.
Ayrıca bazı araştırmalar, aile içi çatışmaların ergen erkekler arasındaki şiddet için
risk faktörü olduğunu bulmuştur. Anne şefkatinden yoksun büyüyen çocukların
saldırganlığa yatkın olduğu belirlenmiştir. Soğuk, itici tutumlarla çocuk yetiştirme,
saldırganlığı geliştirmektedir. Çocuktaki saldırganlığın da ebeveynde itici tepkilerin
oluşumuna neden olabileceği, bu durumun da saldırganlığı daha çok besleyeceği
bildirilmiştir. Çocuk yetiştirme tarzı itibariyle gevşek çocuk yetiştirme tutumuyla birlikte,
çocuğa karşı, itici ve düşmanca bir tavır içerisinde olan ailelerde en yüksek oranda
saldırgan çocuklar yetişmektedir
Pek çok araştırmacı, şiddet döngüsünü sosyal öğrenme modeliyle açıklamaktadır.
Yapılan araştırmalar, daha önce istismar geçmişi olanların olmayanlara göre daha fazla
şiddet uyguladığını, daha saldırgan ve yıkıcı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca benlik
kontrolü zayıf olan, saldırgan davranan ya da şiddet uygulayan ana babalar, çocukları için
rol modeli olurlar. Araştırmalar, saldırgan ana babaların saldırgan çocuklara sahip
olduğunu ana babaların cezalandırıcılığı ile akran grubu içinde gösterilen saldırganlık
6. arasında ilişkiler olduğunu ortaya koymaktadır
Aileler bazen de çocuklarının şiddet kullanmasını kabul ederek bu tür
davranışlara katkıda bulunurlar. Çocuk için arkadaşlığı, paylaşmayı ve saldırganlığın
boşalmasını sağlayan en doğal etkinlik oyundur. Çoğu anne-baba oyun sırasında çocuğun
arkadaşlarına ya da oyuncaklarına karşı sergilediği saldırgan davranışları “aferin”, “iyi
yapmışsın” ya da “sen de vursaydın” gibi ifadelerle pekiştirmektedir.
Buna benzer şekilde çocuğun istediklerini bağırıp çağırarak, ağlayarak, vurup
kırarak çevresindekilere kabul ettirmeye çalışması da engellenmez ve denetlenmezse
ödüllendirilmiş olur. Bu durumlar, çocuğun saldırgan davranışları benimsemesine ve
kişilik özelliği haline getirmesine neden olabilir. Aynı durum ergenlik dönemi için de
geçerlidir
Çocuklarda şiddetin ve saldırganlığın nedenlerini açıklayan Dodson’a göre çocuklar;
• Anne-babaları psikolojik ihtiyaçlarını yerine getiremedikleri ve onda nefret, öfke, şiddet
duygularını uyandırdıklarında,
•Şiddete başvuran anne-babalarını taklit etmeleriyle,
• Gösterecekleri şiddet hareketlerine (örneğin, bir başka çocuğu dövmesine) anne babaları karşı
çıkmadığında,
• Genel olarak şiddet duygularını uygun şekilde boşaltma olanağı bulamadıklarında şiddete
yönelebilirler.
AİLELER NELER YAPMALIDIR?
Çocuklarınıza yönelik sevgi ve ilginiz sürekli ve tutarlı olsun:
Kendisini güvende hissedebilmesi ve diğerlerine güvenebilmesi için, her çocuğun
anne-babasıyla ya da bir yetişkinle bir "bağ" kurabilmesi gerekir. Kendisine sevgi ve ilgi
gösteren bir yetişkinle böyle bir bağ kuramayan bir çocuğun, düşmanlık duyguları içinde
gelişmesi ve "zor" bir genç olması ihtimali vardır. Kendileriyle çok küçük yaşlardayken
ilgilenilmiş çocuklar arasında , "sorunlu davranışları" olan gençlere daha az sayıda
rastlanmaktadır.
Bir çocuğa her zaman sevgi gösterebilmek hiç de kolay bir şey değildir. Hatta eğer
genç, deneyimsiz ya da çocuğunu tek başına yetiştirmek durumunda kalan bir anne ya da
babaysanız, çocuğunuz hasta ya da özel ihtiyaçları olan özürlü bir çocuksa, bu iş daha da zordur.
Eğer çocuğunuzu idare etme konusunda herkese göre daha fazla zorlanıyorsanız, bunu
çocuğunuzun doktoru ile ya da bir başka hekimle tartışınız. Eğer çocuğunuzun görünen tıbbi bir
problemi yoksa, bu durumda bir psikoloğa başvurabilirsiniz.
7. Çocukların kendi akıllarının olduğunu unutmamak çok önemlidir. Çocuklarınızın
giderek artan bağımsızlık ihtiyaçları ve bu ihtiyacı doyurmaya yönelik davranışları bazen sizleri
kızdırabilir ya da hayal kırıklığına uğratabilir. Onlara herhangi bir tepki göstermeden önce,
durumu çocuğunuzun bakış açısından değerlendirme konusunda göstereceğiniz istek, sizin de
kendi duygularınızla baş etmenize ve daha sabırlı davranmanıza yardımcı olur. Çocuklarınıza
öfke ve düşmanlık dolu sözler ve davranışlarla tepki vermekten kaçınmak için elinizden geleni
yapın.
Çocuklarınızı gözetim altında yönlendirin
Çocuklar kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar, cesaretlendirilmek, korunmak ve
destek almak için ebeveynlerine muhtaçtırlar. Uygun yönlendirme ve gözetim olmadığı zaman,
ihtiyaç duydukları bu rehberlikten yoksun kalacaklardır. Araştırmalar, zamanında ve yapıcı bir
yönlendirme almayan çocukların davranış problemleri olduğunu göstermektedir.
Çocuklarınızın her zaman nerede olduğunu, arkadaşlarının kimler olduğunu bilmekte
ısrarlı olun. Çocuklarınızı kendiniz gözetemeyecekseniz, bir başka yetişkinin gözetiminin altında
olduklarından emin olun. Çok kısa bir süre için bile olsa çocuklarınızı evde yalnız bırakmayın.
İlk-okul yaşındaki ve daha ileri yaşta olan çocuklarınızın, bir yetişkinin gözetiminde
yapılan, okul-dışı spor faaliyetlerine, eğitim programlarına ya da düzenli ve yapılandırılmış
eğlencelere katılmalarını teşvik edin. Değerlerine saygı duyduğunuz kurum, kuruluş ya da
bireylerin yönetiminde olan toplumsal programlara kaydettirin.
Gözetim altında yapılan eğlence faaliyetlerine çocuklarınızla birlikte gitmeye çalışın ve
diğer kişilerle ilişkilerini izleyin. Diğer çocukların aşağılayıcı, tehditkar, küfürlü konuşmalarına
onun nasıl cevaplar verdiğine; vurma, çarpma davranışları ile öfke ifadelerine nasıl tepki
gösterdiğine dikkat edin. Kızgınlık ve öfkenin ifadesi için bu tür davranışların uygun yöntemler
olmadığını çocuğunuza anlatın ve benzer biçimde davranmasını engelleyin.
Çocuklarınıza uygun davranışları öğretebilmek için kendiniz model olun
Çocuklar genellikle taklit ederek öğrenirler. Ailelerinin değerleri, tutumları ve
davranışlarının onlar üzerindeki etkisi büyüktür. Saygı, dürüstlük, ailemizden ve
akrabalarımızdan gurur duymak gibi değerler, çocuklarımız için önemli bir güç ve güven
kaynağı olabilirler. Çocuğunuzun olumsuz arkadaş baskısı altında olduğu, şiddetin yoğun
rastlandığı bir ortamda yaşadığı ya da davranış bozuklukları olan öğrencilerle aynı okullara
gittiği durumlarda bu değerler özellikle önemlidir.
Çocukların çoğu, bazen saldırganlaşıp bir başka insana vurabilirler. Bu tür şiddete yatkın
davranışların olası tehlikeleri hakkında çocuklarınızla konuşurken kesin olun. Sorunlarını şiddete
başvurmadan daha yapıcı yöntemlerle çözmüşse, onu bunun için takdir ettiğinizi hemen belirtin
ve ödüllendirin. İyi davranışlarına daha fazla dikkat gösterilerek ve takdir edilerek, çocukların bu
davranışlarını tekrar etmeleri ve sürdürmeleri sağlanabilir.
Çocuklarınızın sorunlarını saldırgan olmayan yöntemlerle çözmelerine yardımcı olabilmek
için şu tür önerilerden yararlanabilirsiniz.
Sorunlarını onlarla birlikte tartışın.
8. Sorunlarını şiddet kullanarak çözmeye kalkarlarsa neler olabileceğini sorun.
Sorunlarını şiddet kullanmadan çözmeye kalkarlarsa neler olabileceğini sorun.
Bu tür bir, "birlikte sesli düşünme" egzersizi, çocuklarınızın şiddete başvurmanın yararlı bir
yöntem olmadığını görmelerinde yardımcı olacaktır.
Anne-babalar bazen farkında olmadan şiddet dolu davranışları teşvik edebilirler. Örneğin
bazı ebeveynler, erkek çocuklarının kavga etmeyi öğrenmeleri gerektiğini ileri sürerler.
Çocuklarınıza anlaşmazlıklarını, tehdit, yumruk ya da silah kullanarak değil, sakin ve yerinde
kullanılan sözcüklerle çözmelerini öğretin.
Boş zamanları için yapıcı, şiddet-dışı oyunlar, faaliyetler bulmalarında çocuklarınıza
yardımcı olun. Onlara sizin de bir zamanlar hoşlandığınız oyunları, spor faaliyetlerini, hobileri
öğreterek, kendi beceri ve yeteneklerini geliştirmelerinde destek olun. Küçük çocuklarınıza
hikayeler okuyun, daha büyüklerini kütüphanelere götürün ya da akrabalarınız arasından değer
verdiğiniz, hayran olduğunuz, çevresi ve diğer insanlar için bir şeyler yapmış olanların hayat
hikayelerini anlatın.
Çocuklarınıza vurmayın
Çocuklarınıza ceza vermek için onları tokatlamak, onlara vurmak ya da dayak atmak
gibi davranışlar; onlara sorunlarını vurup kırarak çözmenin uygun olacağı; ceza vermeleri
gerektiğinde onların da benzer şekilde cezalar verebilecekleri mesajını vermektedir.
Fiziksel cezalar istenmeyen davranışları ancak belli bir süre için durdurabilmektedirler.
Hatta çocukların çok sert cezalara bile uyum yapabildiği bu nedenle de cezanın hiç bir etkisi
kalmadığı bilinmektedir.
Oysa ki fiziksel olmayan disiplin yöntemleri çocukların duygularıyla daha kolay başa
çıkmalarına yardımcı olmakta; sorunlarını şiddet-dışı yöntemlerle çözebilecekleri yolları
öğretmektedir. Bu konuda bazı önerileri şöyle sıralayabiliriz.
Çocuğunuzun her yaşı için bir dakika sürecek şekilde, sesini çıkarmadan bir köşede
oturmasını isteyebilirsiniz. (Bu yöntem çok küçük çocuklarla kullanılamaz)
Bazı izinlerini ya da harçlığını geri alabilirsiniz
Arkadaşları ile çıkmasına ya da bazı okul/toplum etkinliklerine katılmasına izin
vermeyebilir evden dışarı çıkarmayabilirsiniz (Bu ceza daha çok büyük yaştaki çocuklar ve
ergenler için uygundur)
Harçlığın, önceden verilmiş izinlerin geri alınması ya da evden dışarı çıkarmama gibi
cezaların, tutarlılıkla ve kısa süreler için uygulanması daha uygundur.
Hata yaptıkları zaman çocukların bu hatalarını düzeltebileceklerine inanabilmeleri
lazımdır. Hatalardan nasıl öğrenilebileceğini onlara gösteriniz. Hatalarını bulmalarına, gelecekte
benzer hataları yapmaktan nasıl kaçınabileceklerini anlamalarına yardımcı olunuz.
9. Bu tür durumlarda çocuklarınızı aşağılamamanız, utandırmamanız özellikle önemlidir.
Çocuklarınızın her zaman için sizin sevginizi ve saygınızı hissetmeye ihtiyaçları vardır.
Davranış değiştirme yöntemlerinden biri de hatalı davranışları cezalandırmak yerine, olumlu
davranışları ödüllendirmektir. Takdir etme, ilgi, şevkat göstermenin en etkili ödüller olduğunu
unutmayın.
Kurallarınız ve disiplin yöntemleriniz konusunda tutarlı olun
Bir kural belirlediyseniz onu yerine getirin ve vazgeçmeyin. Çocukların kendilerinden
hangi davranışların beklendiği konusunda açıklığa ve belirginliğe ihtiyaçları vardır.
Oluşturduğunuz bir kuralın yerine getirilmesi konusunda gelişigüzel biçimde davranırsanız, bu
sadece çocuklarınızın kafasını karıştıracaktır ve "kaçamak yollar" aramalarını destekleyecektir.
Kurallarınızı oluştururken olanaklar ölçüsünde çocuklarınızın da katılımlarını
sağlamaya çalışın. Neyi beklediğinizi ve kurallara uyulmadığı zaman ne tür sonuçlarla
karşılaşacaklarını açıklayın. Böyle bir yaklaşım, onların hem kendileri hem de çevrelerindeki
insanlar için en iyi olanı elde edebilmeleri amacıyla neler yapmaları gerektiğini öğrenmelerini
sağlayacaktır.
Çocuklarınızın ateşli silahlara ulaşamayacaklarından emin olun
Silahlar ve çocuklar çok öldürücü bir bileşimdir ve bir araya getirilmemelidir. Eğer
kullanıyor ya da evinizde bulunduruyorsanız, silahların ya da diğer öldürücü araçların tehlikeleri
konusunda çocuklarınızı bilgilendirin. Eğer evinizde tabanca ya da tüfek varsa, içini boşaltıp,
kurşunları ve silahları ayrı ayrı kilitli dolaplarda saklayın. Doldurulmamış bile olsalar bu silahları
asla çocuklarınızın bulabilecekleri yerlerde saklamayın.
Asla üzerinizde tabanca ya da öldürücü bir silah taşımayın. Silah taşımanın çocuklara
verdiği mesaj, sorunların silahlarla çözülebileceğidir.
Çocuklarınızın çevrenizde ya da evinizde şiddet görmelerini önlemeye çalışın
Evdeki şiddet çocuklar için korkutucu ve zararlıdır. Çocukların korku duymadan, sevgi
içinde yaşayabilecekleri güvenli bir eve ihtiyaçları vardır. Evinde şiddete tanık olan çocukların,
ileride mutlaka şiddet gösterecekleri söylenemese de karşılaştıkları sorunları şiddete başvurarak
çözmeye "yatkın" olacakları söylenebilir.
Evinizi şiddetten uzak, güvenli bir yer haline getirmek için elinizden geleni yapın ve
kardeşler arasındaki şiddet içeren davranışları kesinlikle engelleyin. Anneler babalar arasındaki
düşmanlık ve saldırganlık dolu kavgaların da çocukları çok korkutacağını ve onlar için kötü
örnekler oluşturacağını unutmayın.
Eğer evinizdeki bireyler birbirlerini sözel ya da fiziksel yöntemlerle incitiyorlarsa ya da
kötüye kullanıyorlarsa, çevrenizdeki bir psikologdan yardım almanızı öneririz. Bu profesyonel
kişi, sizin ve ailenizin, şiddetin hangi nedenlerle oluştuğunu ve durdurulabilmesi için neler
yapılabileceğini anlamanızda yardımcı olacaktır.
10. Bazen çocuklarınızın sokaklarda, okulda ya da evde şiddete maruz kalmasını
engelleyemeyebilirsiniz. Bu durumlar olduğunda, yaşadıkları korku duygularıyla baş
edebilmeleri için kendilerine yardım etmeniz gerekebilir. Onlara bu konularda yardımcı
olabilecek kişiler arasında okulundaki rehber öğretmeni ya da bir psikologu sayabiliriz.
Çocuklarınızın medyadaki şiddete çok fazla maruz kalmalarını önlemeye çalışın
Televizyonda, sinemada ya da bilgisayar oyunlarında çok fazla şiddet izlemenin de
çocuklarda saldırgan davranışlara yol açtığı bilinmektedir. Bir ebeveyn olarak çocuğunuzun
izlediği şiddet miktarını kontrol altında tutabilirsiniz. Aşağıda bazı öneriler bulacaksınız:
Televizyon izlemeyi günde bir ya da iki saat ile sınırlandırın.
Çocuklarınızın hangi televizyon programlarını izlediklerini, hangi filmlere gittiklerini ve
hangi tür bilgisayar oyunlarını oynadıklarını bilin.
Televizyon programlarında, sinemalarda ve bilgisayar filmlerinde izledikleri şiddet
hakkında onlarla konuşun. Bu tür davranışların gerçek hayatta ne kadar acı verici olduklarını ve
ne tür ciddi sorunlara yol açabileceklerini anlamalarını sağlayın.
Sorunların şiddet kullanmadan nasıl çözülebileceğini onlarla tartışın
Çocuklarınıza şiddet kurbanı olmayacakları yolları öğretmeye çalışın.
Çocuklarınızın şiddet kurbanı olmamaları için ne tür önlemler almaları gerektiğini
öğrenmeleri çok önemlidir. Bu konuda yani kendinizi ve çocuklarınızı şiddetten korumanızda
yardımcı olabilecek bazı yollar önerebiliriz:
Çocuklarınıza çevrenizdeki güvenli sokak ve caddelerin hangileri olduğunu öğretin
Her zaman için aydınlık, kalabalık yerlerde ve bir arkadaşla yürümelerini öğüt verin
Gördükleri kuşkulu davranışları ya da tanık oldukları suçları size, öğretmenlerine,
güvenilir bir başka yetişkine ya da polise bildirmelerinin ne kadar önemli olduğunu anlamalarını
sağlayın. Polis Acil 155 nolu telefondan nasıl arayacaklarını öğretin.
Kendilerine zarar vermeye kalkan biri olduğunda , "Hayır" deyip kaçmalarını ve
güvenilir bir yetişkine bu konuyu mutlaka söylemeleri gerektiğini anlatın.
Yabancılarla konuşmanın tehlikelerini vurgulayın. Bilmedikleri ve güvenmedikleri
kimseye kapıyı açmamalarını ve bir yere gitmemelerini öğütleyin.
Çocuklarınıza şiddete karşı olmalarını öğretin
Şiddete karşı davranışlar sergiledikleri her ortamda çocuklarınızı destekleyin ve
ödüllendirin. Arkadaşlarından birinin diğerine vurduğu, küfrettiği, tehdit ettiği durumlarda
çocuğunuza sakin ama kesin sözcüklerle nasıl tepki gösterebileceklerini öğretin. Şiddete karşı
durmanın ve direnç göstermenin, daha fazla cesaret gerektirdiğini anlatın.
11. Çocuklarınızın farklı yörelerden, farklı aile yapılarından gelen kişilerle geçinmelerine,
onları kabullenmelerine yardımcı olun. İnsanları sadece farklı oldukları için eleştirmenin ve
etiketlemenin acı verici, incitici olduğunu öğretin ve kesinlikle bu tür davranışlara izin
verilmeyeceğini anlamalarını sağlayın. Şiddeti başlatan ya da cesaretlendiren sözcükleri
kullanmanın ya da şiddet dolu davranışları sessizce seyretmenin, yanlış ve zararlı olduğunu
anlatın. Tehditlerin ve itip-kakmanın şiddeti körükleyen davranışlar oldukları konusunda
kendilerini uyarın.
B)OKUL FAKTÖRÜ: Okul içi şiddet, erişkinlerin tepkisel yaşamının en açık bir şekilde
görünen şekillerinden biridir. Okul içi şiddet bireysel olabileceği gibi, çeteleşme olarak bilinen
grup davranışı şeklindeki boyutu da vardır. Çocuklar hem şiddetin uygulayıcısı, hem de şiddetin
mağdurudurlar. Şiddet hem psikolojik, hem de sosyolojik bir sorun olarak ele alınmalıdır.
Son günlerde öğrenciler arasında şiddet olaylarının medyada sıklıkla yer alması, okulda
şiddet olaylarının kaygı verecek düzeye ulaştığı şeklindeki tartışmaları da beraberinde getirmiştir.
Öte yandan ülkemizde bazı okullarda öğretmenler can güvenliklerinin olmadığını belirterek ilgili
makamlara başvurması, okul içi şiddetin ne derece tehlikeli boyutlara vardığını göstermektedir.
Toplumsal koşullardaki hızlı değişime uyumdaki güçlüğün şiddete yol açtığı öne
sürülmektedir. Değişimden en çok etkilenen kesimin çocuk ve gençler olması, okul ve çevresinin
şiddet uygulanan yerler haline gelmesine neden olmaktadır. Okulda şiddet; öğrenciler arasında,
öğretmenlerin öğrencilere ve öğrencilerin de öğretmenlere yönelik şiddeti şeklinde görülmektedir.
Gençlerin şiddete başvurmaları birçok farklı perspektiften ele alınmaktadır. Toplumsal
yaşamdan soyutlanma, kent yaşamına uyum gösterememe gibi sorunlara tepki olarak gençler
arasında şiddet eğilimleri oluşmaktadır.
OKULDA NELER YAPILABİLİR?
Okullardaki şiddet, toplumsal şiddetin bir parçasıdır. Eğer okullarda öğrencilerin suç ve
şiddet davranışlarından arındırılması isteniyorsa toplumdaki her meslek grubunun üzerine düşen
görevler vardır. Bunları dikkate almadan sadece öğretmen ve okul idarecilerini sorumlu tutmak ve
suçlamak yetersiz kalmaktadır. Okul ortamı, çocuğun yaşamındaki en önemli toplumsal yapıdır.
Şiddet, sıklıkla kişiler arası ilişkilerde bir çatışma ve çözüm stratejisi olarak ortaya
çıkmaktadır. Bu bağlamda, öğrenci-öğretmen ve anne-baba için, çatışma çözme, problem çözme,
arabuluculuk stratejileri konularında eğitim düzenlenmelidir.
12. Okullarda "Krize Müdahale" programı olmalı. "Krize Müdahale" programı okullarda
şiddet ve suç ile karşılaşıldığında izlenecek yol, irtibata geçilecek kişi ve kurumlar, öğrenci ve
velilerin nasıl bilgilendirileceği konularında olmalıdır.
Şiddetin az görüldüğü güvenli okulların en temel özelliği, okul çalışanları, aile ve
öğrenci arasındaki olumlu ilişki bağlarının kurulmasıdır. Öğrenci-öğretmen ve anne-baba
ilişkisinde kişisel paylaşımların önemi vurgulanmalıdır.
Veliler tarafından öğrencilerin, özellikle okul dışı davranışları izlenmelidir. Öğrencilerin
problemleri, yapılacak periyodik veli toplantılarında dile getirilerek yanlış ve zararlı
davranışlardan korunmaları için velilerin de sorumluluğu bulunduğu hissettirilip özellikle okul
dışı davranışların izlenmesi için katkıları istenmelidir. Şiddete karşı koymak için okul veli
işbirliği önem kazanmaktadır.
Okullarda rehberlik uzmanlarının, toplum içersinde aile danışmanlıkları ve yönlendirme
merkezlerinin sayıları arttırılmalıdır. Rehberlik uzmanı ile sorunlu öğrencilerin yapıcı
görüşmeleri, öğrencilerin yaşam tarzlarının değişmesinde önemli bir rol oynayabilir.
Öğretmenleri pedagojik yeterliliğini arttırılarak öğrencilerine önleyici rehberlik yapmaları
sağlanmalıdır. Okullarda suç, ceza, şiddet, saldırganlık ve zorbalık hakkında öğrenci ve
öğretmenlere bilgilendirici, aydınlatıcı ve eğitici etkinlikler düzenlenmelidir.
C) ARKADAŞ GRUPLARI FAKTÖRÜ: Akran grupları ergenlikte oldukça önemli
bir yere sahiptir. Çünkü arkadaşlık ilişkileri ergenin yaşamında kendini kanıtlama için önemli bir
kaynaktır. Gençler, yetişkinliğe yaklaştıkça akranların onayını kazanma isteği belirginleşir,
akranların davranışı ve standardı onlar için önem kazanır. Arkadaşlık toplumsallaşma sürecinde
önemlidir ancak gençlik döneminin özellikleri bu etkiyi artırmaktadır.
Zayıf sosyal bağlara sahip olan, yani uygun sosyal etkinliklerde yer almayan ve okulda
popüler olmayan ergenler de, antisosyal, sapkın davranışlarda bulunan akran gruplarında yer alan
ergenler kadar şiddet davranışına yönelme konusunda risk grubuna dahildir. Bu iki tür akran
ilişkisi genellikle birbiriyle ilişkilidir. Akranları tarafından reddedilen ve sevilmeyen ergenler,
antisosyal ya da sapkın davranışları olan arkadaş gruplarınca kabul görebilirler. Üçüncü bir risk
faktörü ise çeteye katılmadır. Çeteye dahil olma, şiddet riskini artırır. Bu üç faktör bağımsız
etkilere sahiptir. Bazen birbirleriyle ilişkilidirler ve ergenlikte şiddeti tahmin etmede güçlü
belirleyicilerdendir
Ergenlik döneminde gençlerin ilgileri karşı cinse yönelmekte ve bu yüzden kendi
arkadaşlarıyla sorunlar yaşamakta ve bu sorunları çözmek için şiddete başvurmaktadırlar. Yine
okullara devam etmekte olan öğrenciler ders ve devam yüzünden öğretmenlerle karşı karşıya
gelmekte ve iletişim kurmakta zorlanıp kendilerini şiddet yoluyla ifade etmeye çalışmaktadırlar.
13. D) MEDYA FAKTÖRÜ: Medyadaki şiddet gençlikte şiddeti etkileyen bir başka faktördür.
Ülkemizde bazı çok sevilen ve çok seyredilen programlarda, televizyon dizilerinde, filmlerde,
müzik kliplerinde, kamera şakalarında ve hatta asıl görevi tarafsız haber vermek olan haber
programlarında ve şovlarda kişiler arası ve toplumsal şiddetin büyük ve asıl tema olarak
verildiğini görmekteyiz.
Yapılan çalışmalarda, televizyonun olumsuz etkileri saptanmıştır. Bunlar;
• Saldırganlık ve şiddete neden olmak
• Bireyi, aile ve arkadaşlık ilişkilerinden uzaklaştırmak
• Tüketim davranışlarını değiştirmek
• Fantezi dünyasını çok canlı sunarak gerçeklerden uzaklaştırmak
• Hareketsizliğin, fiziksel gelişimi olumsuz etkilemesi
• Okuma zevkini azaltmak ve okuma süresini kısaltmak.
Televizyondaki şiddetin çocukları etkileme şekli ve süreci ile ilgili üç tür mekanizma ve etkiden
söz edilmektedir:
a) Gözlemsel öğrenme: Bireyler medyada gördükleri şiddet olayları ile daha önce davranış
dağarcıklarında olmayan insanlara zarar vermenin ve şiddetin yeni biçimlerini öğrenerek davranış
dağarcıklarına katmaktadırlar.
b) Kontrolün kaybolması: Saldırgan davranış ve eylemleri izleyenlerin saldırganlık ve şiddete
karşı olan engelleyici kontrol mekanizmaları gevşemektedir.
c)Duyarsızlaşma: İzleyicilerin saldırgan davranışlar ve onun kurbanlarda yarattığı sonuçlarına
karşı olan duygusal tepkileri azalmaktadır. Çünkü şiddet görüntüleri olağanlaşarak ve
kanıksanarak, sanki gerçek değillermiş gibi algılanmakta ve zaten görüntüler asla gerçeğin yerini
tutmamakta, şiddet medyaya olanca çıplaklığıyla yansıyamamakta, adeta tül bir perde altına
alınmaktadır. Sonuç olarak kişi artık bu olaylara duygusal bir tepki gösterse bile bu çok az
olmaktadır.
TELEVİZYON PROGRAMLARI DIŞINDA ÇEŞİTLİ OYUNLARDA
BİREYLERİ ŞİDDET VE SALDIRGANLIĞINA YÖNELTİR:
14. Saldırganlık ve şiddet eğilimini arttıran oyunlar:
1- Yıkımın bulunduğu fakat insana karşı şiddet içermeyen( Mario, Diablo)
2-İnsana karşı şiddet içeren( GTA, Godfather)
3- İnsana karşı fantastik şiddet içeren (Oblivion, World of Warcraft, Knight online)
4- Aksiyon ama tırmanmış şiddete (Mortal, Street fighter) sahip diye sınıflandırabiliriz.
Yıkımın bulunduğu fakat insana karşı saldırganlığı olmayan oyunlar: Bu tür oyunlarda
saldırganlık içeren unsurlar vardır. Fakat bu unsurlar insana yönelik değildir. Genellikle insan dışı
yaratıklara, gerçeküstü efsanevi varlıklara yada canlı olmayan şeylere karşıdır.
İnsana yönelik saldırganlığı olan oyunlar: Bu tür oyunlar insan dahil bir çok varlığa karşı
olabilecek saldırgan unsuru içeren oyunlardır. Bu saldırganlık adam öldürme, gasp, hırsızlık gibi
bir çok şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Ayrıca strateji dediğimiz türdeki oyunlarda bu şiddet
ve saldırganlık ülkeler ve ırkların savaşı olarak oyun içinde yer almaktadır
Saldırganlık İçeren Aksiyon Oyunlar: Bu tür oyunlar oldukça hareketli bir serüven ve
hikaye içerisinde gerçekleşen ve saldırganlık unsurlarını bolca barındıran oyunlardır.
Medya neler yapabilir?
Televizyonlarda yayımlanan şiddet içerikli film ve diziler, çocukların ayakta olmadıkları
saatlere, kaydırılmalı veya seyrettirilmemeli, televizyon seyretme konusunda anne ve babalar
kendilerini disipline ederek çocuklarına örnek olmalıdırlar.
SALDIRGANLIK VE ŞİDDETİ ENGELLEMEK İÇİN NELER YAPILABİLİR?
Geleceğin psikolojik danışman ve rehber öğretmenleri olarak saldırganlık ve şiddet
olayları karşısında neler yapabiliriz?
Saldırgan davranışlar gösteren öğrencinin bu tür davranışlar yerine spor, bilgisayar, güzel
sanatlar etkinlikleri, akademik çalışmalar gibi çeşitli alanlara yönelmeleri sağlıklı davranışlar
geliştirmelerini kolaylaştırabilir. Okul idaresi ve okul psikolojik danışmanı öğrencilerin saldırgan
davranışların yerine alternatif yeni davranışları öğrenmesinde rehberlik yapmalıdır.
Rehber öğretmenler, okul idaresi, okuldaki öğretmenler ve öğrenci velileri ile diyalog halinde
ve iş birliği içinde olmadırlar. Sorunların çözümünde özellikle öğretmen-öğrenci-aile iş birliği
çok önemlidir.
15. Öğrencilerin hangi durumlarda nasıl davranmaları gerektiğine ilişkin bilgiler içeren kılavuzlar
hazırlamalıdır. Bu kılavuzlarla kurallara uyulmadığı zaman hangi yaptırımlarla karşılaşacakları
bildirilmeli ve bu yaptırımlar bütün öğrencilere aynı şekilde uygulanmalıdır.
Hem şiddete maruz kalan hem de şiddeti yapan öğrencilere yönelik psikolojik yardım hizmeti
sunulmalı
Öğrenciler arasında ciddi bir kavgaya tanık olduğunuz zaman neler yapmalısınız?
• Kavganın yapıldığı yere doğru hızlı adımlarla yürüyün, ama koşmayın
• Öğrencilerin birbirinden ayrılmalarını ve uzaklaşmalarını sağlayın.
• Saldırganla mağduru birbirinden uzak tutun.
• Kavgaya karışan herkesi kendi yerine gönderin.
• Kavga eden öğrencilere kendinizi tanıtın.
• Kavganın tam ortasında değil biraz uzakta durun, varsa gözlüklerinizi çıkarın
• Otoriter bir ses tonuyla somut emirler verin
• Müdahale sırasında kendi kişisel otoritenizi değil kuralları uygulayın.
• Fiziksel güç kullanmaktan kaçının.
• Gerekiyorsa yaralananlar için tıbbi yardım sağlayın.
• Olaya katılan öğrencilerin kimlik bilgilerini, sayısını, yaşlarını, varsa olayda kullanılan
suç aletlerini ve olay yerini inceleyerek olayla ilgili tutanak hazırlanır, idare ve
öğretmenler haberdar edilir.