1. ÖRGÜTSEL DEĞIŞIM STRATEJILERI
ÖRGÜTLERDE DEĞIŞIME DIRENÇ VE YATKıNLıK
Ders Hocası: Prof. Dr. Celil Koparal
Yunus Emre Sarıgül
Yönetim ve Organizasyon T.YL
10346676104
2. İÇERİK
•Örgütsel değişimin nedenleri
•Örgütsel değişimin amaçları ve önündeki engeller
•Değişime direnç nedir?
•Direnç türleri nelerdir?
•Direnç nedenleri nelerdir?
•Direnci yenmenin yolları nelerdir
•Yatkınlık nedir?
•Değişime yatkınlığı etkileyen faktörler
•Algılanan Örgütsel Destek
•Algılanan Örgütsel Destek - Değişime Yatkınlık ilişkisi
3. ÖRGÜTSEL DEĞIŞMEDE UYARıCı OLAN FAKTÖRLER
İşgücü Yapısı,
Teknoloji,
Ekonomik Şoklar,
Sosyal Eğilimler,
Dünya Politikaları
Rekabet
4.
İşgücü Yapısı: Artık toplumlar tarım toplumundan, endüstriyel topluma
ve bilgi toplumluna doğru hızlı bir gelişim temposu içindedirler. Bu
nedenle değişen çevre ve teknoloji farklı bir işgücü yapısını gerekli
kılmaktadır.
Dünyanın her tarafında 1990’lı yıllar, yönetimde farklılıkları yansıtan ve
örgütlerin değişmeyi öğrenmeleri gereken yıllar olarak kabul
edilmektedir. İşgücünün yapısı değişmektedir. Kadınların ve azınlık
gruplarını işgücüne katılma oranları giderek artmaktadır.
İnsan kaynaklarına ilişkin politikalar değişmekte ve bu değişimlerin
sonucuna daha farklı bir işgücü oluşturmaktadır. İşgücünün eğitim
düzeyi de üzerinde durulması gereken bir başka konudur. Çünkü
çoğunluğu yeterli düzeyde eğitimden geçmemiştir. Bu nedenle bu yarı
eğitilmiş potansiyelin örgütler tarafından yeniden eğitilip, becerilerinin
geliştirilmesine ihtiyaç vardır.
5.
Teknoloji: Teknolojik yapıda olan değişmeler işin doğasını
ve yapılış biçimini değiştirir. Bilgisayar, telekomünikasyon,
robot kullanımı, esnek üretim sistemleri gibi teknolojilere
uyum örgütler üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır.
Teknolojideki değişmeler örgütün kendi kendine yeterli
olmasını hızlandırmaktadır. Özellikle bilgi teknolojilerini
değişmesi, bilginin örgüt içinde daha çabuk yaygınlaşmasını
ve gelişmesini sağlamaktadır. Bu şekilde çalışanlar örgüt
içinde olan sorunlara daha çabuk ulaşmakta, diğer örgütlerin
kendilerinden olan taleplerini daha çabuk yerine getirmekte,
müşteriler ve rakip firmalarla olan ilişkiler daha iyi
düzenlenebilmektedir.
6.
Ekonomik Krizler: Çağımız sürekliliklerin kısıtlandığı, her
şeyin aynı biçimde sürüp gitmediği, devamlı değişimlerin
olduğu bir çağdır. 1950’li ve 1960’lı yıllarda geçmiş, gelecek için
umut vaat ediyordu. Değişmeler bütün örgütleri etkilemeye
başladı. Ancak, ekonomik şoklar bazı endüstrileri, diğer
endüstrilere kıyasla daha fazla etkiledi.
Amerika Birleşik Devletleri'nde, diğer Avrupa ülkelerinde ve
ülkemizde de son yirmi yılda artarda gelen ekonomik
depresyon ve patlamalar örgütlerin yapısında değişmeleri
ortaya çıkardı. Enflasyon ve faiz oranlarının değişken seviyeleri,
borsadaki hisse senetlerinin anormal hareketleri vb.
nedenlerde geleceği görüp ona göre tavır almak değişmeyi hep
teşvik etmektedir.
7.
Rekabet Koşulları:Küresel ekonomik değişme demek, rakiplerin
dünyanın pek çok yerinden gelip, üretim sürecine katkıda bulunmaları
demektir. Bu da yoğun rekabet koşulları birlikte getirir. Artan rekabet
koşulları topluma farklı hizmetler sunan bir çok işletmenin karşı
karşıya gelip mücadele etmelerini gerekli kılar.
Gelecekte başarılı olan örgütler rekabete karşı kendi yapılarında
gerekli değişikliği yapabilen örgütler olacaktır. Bu örgütler kısa sürede
üretim yapıp, yeni ürünler sunabildikleri, değişen şartlara uyum
sağlayabilecek esnek işgücüne sahip olabildikleri ölçüde başarılı
olacaklardır.
Bunlardan başka dünyadaki sosyal eğilimler ve dünya politikalarındaki
değişmeler örgütsel değişime yön veren bu etkenler arasındadır.
8. ÖRGÜTSEL DEĞIŞIM NE ZAMAN GERÇEKLEŞMELIDIR?
Değişimin gerçekleşmesini bağlayan 3 temel faktör
İçinde bulunan ortamdaki tatminsizlik oranı
Olumlu, arzu edilen bir alternatifin mevcudiyeti
Böyle bir alternatifi gerçekleştirebilecek bir planın varlığı
9.
10. ÖRGÜTSEL DEĞIŞIMIN AMAÇLARı VE ÖNÜNDEKI ENGELLER
Örgütsel değişimin örgütün insan unsuruna ilişkin
amaçları:
Örgütsel değişimin örgütün yapısal unsurlarına ilişkin
amaçları:
Örgütsel değişimin örgütün teknolojik unsurlarına ilişkin
amaçları:
11. ÖRGÜTSEL DEĞIŞIMIN ÖRGÜTÜN INSAN UNSURUNA ILIŞKIN
AMAÇLARı
Örgüt üyelerinin başkalarıyla insancıl ilişkiler kurma
yeteneklerini geliştirmek ;
Üyelerin örgüt hakkında ki bilgilerini ve iş yapabilme
kapasitelerini geliştirmek;
Üyeler arasında karşılıklı güven ve destek sağlamak;
Üyeler içlerine kapanma yerine açıklığı, rekabet yerine
işbirliğini ve başkalarına bağlanmak yerine bağımsızlığı
sağlayacak davranışlar geliştirmek; onlara bu yönde yeni
değer yargıları kazandırmak ve eski tutum ve
davranışlarını aynı yönde değiştirmek; ve
Üyelere gruplarla çalışabilme ve grup davranışını
anlayabilme yeteneğini kazandırmak;
Üyelerin örgütü sahiplenmelerini temin etmek.
12. ÖRGÜTSEL DEĞIŞIMIN ÖRGÜTÜN YAPıSAL UNSURLARıNA ILIŞKIN
AMAÇLARı:
Son zamanlarda toplum bilimciler örgütün yapısındaki hiyerarşik katılığı
gidermek üzere çaba harcamaktadırlar. Bugün hiyerarşik örgütler yerine,
“Eupsychian” tipinde örgütlerin veya serbest piyasa sistemine
dayandırılan örgütler şekillerinin getirilmesi istenmektedir. Bu tür
örgütlerde katılmalı kararlar alma ile serbest ve açık haberleşme
azamileştirilmeye, örgütteki otoriter ve hiyerarşi asgariye indirilmeye
çalışılmaktadır.
ÖD’ ün bu alanda gerçekleştirmeye çalıştığı diğer bir amaç da örgütlerde
birbirleriyle yakın ilgileri bulunan proje yönetimi, takım ya da ekip
yönetimi, amaçlarla yönetim ve planlama-programlama- bütçeleme
sistemi gibi düşünceleri uygulama alanına koymaktadır.Bu görüşlerin
hemen hepsi de sistem kuramının etkisiyle geliştirilmişlerdir. Bu görüşler,
örgüt yapısının belirlenmiş amaçları gerçekleştirmeye yönelmiş
programlar etrafında yeniden şekillendirilmesini ve her programın ayrı
bir gurup ya da ekip tarafından yönetilmesini öngörmektedirler.
13. ÖRGÜTSEL DEĞIŞIMIN ÖRGÜTÜN TEKNOLOJIK UNSURLARıNA
ILIŞKIN AMAÇLARı:
Bu alanda söz konusu olabilecek amaçların başında yeni geliştirilen yeni
yöntemlerin, makinelerin, araçların ve malzemenin örgütte
kullanılmasını sağlamak gelmektedir.Bilgi işlem sistemleri ile
bilgisayarların örgütlerde kullanılmaya çalışılması bu tür değişimin en
güzel örneklerindendir.
Tekrar etmek gerekir ki, bütün bunlar örgütün nihai amaçları olan
örgütün hayatta kalabilmesini ve devamını, büyümesini ve gelişmesini
sağlamak amacına, diğer bir deyimle, örgütün verimlilik ve etkenliğine
hizmet eden ikinci dereceden amaçlardır.
14. DIRENÇ NEDIR?
Değişime direnç göstermek, değişimin statükoyu bozması, bilinenden
uzaklaşmayı gerektirmesi, alışılandan vazgeçmeyi öngörmesi nedeni
ile rahatsız edici bir olaydır. Bir cismi hareket ettirmek için kuvvet
uygulamak gerektiği gibi, insanlarla ilgili değişim için de bir nevi
kuvvet uygulamak gerekir (Koçel, Tamer, 1998:485).
Örgüt içinde gerçeklestirilmeye çalısılan degisime engel olmak,
güvensizlik,süphe, gecikme veya degisimi önleme gibi çalısan
davranıslarına degisime direnç adı verilir. Direnç degisimin önündeki
en büyük engeldir.
15.
Degişim kaçınılmaz da olsa, insanlar ona direnç göstermektedir. “iş
duraklatmaları, isçi değişimleri, değişimi protestolar açık bazı direnç
hareketleridir. Direnç çok sessiz ve dolaylı da (örneğin,
memnuniyetsizlik, stres, atanma istekleri, ise karsı devamsızlık, kullanım
makinelerine zarar vermek, çalışanlar arasında çatışma ) olabilir.
Yöneticilerin ve planlama uzmanlarının gerek örgüt politikasında, gerek
teknolojik unsurlarda, gerekse örgüt yapısında ve iş görenlerde
getirmeyi planladığı değişimlerin karsısındaki en büyük engel
değişimden etkilenebilecek iş görenlerin değişime direnmeleridir.
16. DIRENÇ TÜRLERI NELERDIR?
Degisime direnç sekilleri genel olarak ,Rasyonel bir
araştırma ve inceleme sonucu oluşan dirençler ve hissi olan
dirençler olarak ikiye ayrılır.
Rasyonel bir araştırma ve inceleme sonucu oluşan dirençler;
Temel dayanakları güçlü olduğu takdirde, büyük geçerlilik kazanırlar.
Yönetim kademelerinin bu tür dirençlere çok önem vermeleri gereklidir.
Aksi halde, uygulama sonuçlarının kötü yönde gelişmiş olması, örgüt
açısından kolay onarılıp düzeltilemeyecek bir hal alır.
17. Duygusal dirençler:
Bunlar doğrudan doğruya duygusal nedenlere dayanır ve kişisel çıkarları
koruyabilmek için mantık dışı nedenler olarak görüntülenirler.285Ancak
bir noktadan sonra rasyonel direnç ile duygusal direnç arasında kesin bir
ayırım uygulamak çok güçleşebilir. Bu yüzden örgütsel amaçları gözden
kaçırmadan, olayları sürekli denetim altında tutmak en tutarlı davranış
sekli olacaktır.
18. DIRENÇ NEDENLERI NELERDIR?
Ne yapılırsa yapılsın yönetici, değişmeyen iş gören tipini tanır. Bazen bu
direncin nedenlerini anlamak kolay olmaktadır; çalışan iktidarın el
değiştirmesinden, yeni beceriler öğrenmek zorunda kalmaktan, yeni bir
ekibe katılmanın getireceği stresten korkmaktadır.
Ama bazen de bu direncin nedenleri daha karmaşık olabilir. Çalışan
kendisini kolayca değiştirebilecek beceri ve zekaya sahiptir, şirkete
yürekten bağlıdır, değişimi gerçekten desteklemektedir ama tüm
bunlara rağmen, anlaşılmaz bir şekilde, değişim için hiçbir harekette
bulunmaz.
19. İŞ İLE İLGİLİ NEDENLER:
Bunlar, kişinin halihazırda organizasyonda yaptığı iş ve değişim
sonucu yapacağı iş ile ilgilidir. Bu nedenden ortaya çıkan direncin
kaynakları şunlar olabilir:
Teknolojik işsizlik korkusu
İş yükü artışı korkusu
Teknik bilgi yetersizliği korkusu
İş / ücret / ödül ilişkisinde değişiklik korkusu
Değişimi teknik olarak imkansız görme
İş koşullarında değişiklik korkusu
Maliyet yüksekliği
20. KIŞISEL NEDENLER:
Bilinmeyen korkusu: Bilinmeyen korkusu degisime karsı dirence neden
olan unsurlardan biridir. Degisim gelecege yönelik bir faaliyettir.
Degisimle ortaya çıkabilecek belirsiz bir gelecek düsüncesi isgörenlerde
bir stres ve korku yaratacaktır. Bu belirsizlik isgörenlerde degisime karsı
bir direnç olusturacaktır.
Güvenlik ihtiyacı: Bireyler risklere karsı kendilerini güvende hissetmek
isterler. Çalısma yasamlarını tehlikeye atmak istemezler. Çalısma
hayatlarının en azından istedikleri kosullar altında devamını isterler.
Yapılacak bir degisim sonucu, isgörenlerin çalısma hayatının devamlılıgı
hakkında düsebilecekleri gelecek kaygısı nedeniyle, degisime karsı
direnç gösterebilirler.
21.
Alışkanlıklar:Bireyler genelde yaptıkları isi aynı biçimde yapmayı tercih
ederler. “İsi yaparken takip ettigi adımlar, aynı sekilde tekrarlanırsa isi
yapmak o derece kolaylasır.
Her örgütte bireyler belirli isler yaparlar. Aynı isi sürekli yapmaları
nedeniyle de o isi hızlı ve hatasız yapma alıskanlıgını elde ederler ki buna,
uzmanlasma denir. Belirli isi yapmaya alısmıs kisi, yaptıgı isin niteligi
degistiginde yeni seyler ögrenme ile yüz yüze gelir. Ayrıca yeni
alıskanlıkların ögrenilmesi de zaman ve emek harcanması anlamına
gelmektedir. Bu durum da, zaten islerini eski alıskanlıklarına göre iyi
yapan çalısanlar için cazip bir durum degildir. Dogal olarak degisime karsı
koyma egiliminde olurlar
22.
Çıkar kaybı: Degisim, örgüt içerisinde bazı personelin menfaatlerini
tehdit edebilir. Statü, güç veya nüfuz, emniyet ve kendine güven
duygusunu kaybetme hissiyle, insanlar degisime karsı direnç
gösterebilirler.
Diğer Sebepler:
Değişim hakkında bilgi sahibi olmama
Başarısız olma endişesi
Yeni şeyler öğrenme zorluğu
Dar görüşlülük
Daha önceki kişisel tecrübeler
Kendine güvenmeme
23. SOSYAL NEDENLER:
Organizasyonun formal yapısı ne olursa olsun, departman içi ve departmanlar
arası kişilerle geliştirilen informal ilişkiler ayrı bir ilişki ağı meydana getirir.
Kişiler içinde yer aldıkları bu ilişkiler ağının özelliklerinden etkilendikleri
gibi çoğu kez bu ilişkilerden çok bağımsız olarak hareket edemezler.
Değişime karşı bir direnç kaynağı olabilecek başlıca sosyal nedenler:
Değişim amaçları ile grup normları ve hedefleri arasındaki farklar
Değişimi öneren / uygulayanlara (değişim elemanları) karşı olumsuz
tutum ve güvensizlik
Yakın çevresinin, grubunun değişime karşı olumsuz tutumu
Mevcut sosyal ilişkilerden vazgeçmeme arzusu
Değişim çalışmalarının (ekibinin) dışında kaldığı inancı
Dışardan yönlendirmeden hoşlanmama
Değişimin sadece belli bir grubun çıkarı şeklinde algılanması
24. DEĞIŞIME DIRENÇ ÖLÇEĞI / DOĞRULTUSU
Çalışanların değişime karşı direnç göstermeleri çeşitli şekillerde
ortaya çıkabilir. Bunu tam olarak gösterebilmek için bir çeşit
değişime direnç ölçeğinden yaralanılabilir. Bu ölçek üzerinde
değişime istekli olma ve tam olarak kabul etmek bir uç; değişimi
reddederek organizasyondan ayrılma diğer bir uç olarak
belirtilmiştir. Bu iki uç arasında kabul alanı, kayıtsızlık alanı, pasif
direnç alanı ve aktif direnç alanı olmak üzere dört alan belirlenmiştir.
Her alan kendi içinde değişik tutum ve davranışları içermektedir.
25.
26. DIRENCI YENMENIN YOLLARı NELERDIR
Eğitim ve iletişim: Açık bir iletişim. Bilinçlenme Sağlamak
Amacıyla Yapılan Eğitim Programları
Katılım Sağlama: Değişimin Çalışanlarla birlikte
Gerçekleşimi
Kolaylaştırma ve Destek: Duygusal Destek. Sorunlarına İlgi
Gösterme. Belirli Sorunlara İlişkin Özel Eğitim
Tartışma Ve Uzlaşma: İş Anlaşmaları. Karşılıklı Amaç
Belirleme Oturumları
Manipülasyon Ve Birliktelik:Direnç Gösteren Gruplarla,
Örneğin Sendika Yöneticileriyle Yapılan Toplantılar Ve
Onlara Sorumluluk Vermek
Zorlama : Cezalandırma Ve İşten Çıkarma Tehditleri
27. DEĞIŞIME GÖSTERILEN DIRENCE KARSı BAZı ÖNERILER
Eğer yöneticiler, değişimin kendilerine ait olduğunu hissederlerse (dışarıda
planlanan ve yönlendirilen değil) direnç az olacaktır.
Eğer değişim sistemin üst düzey yetkilileri tarafından içtenlikle desteklenirse
direnç az olacaktır.
Eğer katılanlar değişimi mevcut yüklerini arttırıcı değil, azaltıcı olarak görürlerse
direnç az olacaktır.
Eğer değişim katılanların sahip oldukları ve önem verdikleri değerlerle uyumluysa
direnç az olacaktır.
Eğer değişim katılanların ilgisini çekecek yeni deneyimler (yaşantılar) sunuyorsa
direnç az olacaktır.
Eğer katılanlar özgürlüklerinin ve güvenliklerinin tehdit edilmediğini hissederlerse
direnç az olacaktır.
Eğer katılanlar problemin ne olduğunu belirleme çalışmalarına katılmışlarsa ve
problemin önemli olduğuna inanıyorlarsa direnç az olacaktır.
Eğer değişim oy birliğine dayalı bir grup kararıyla benimsenmiş ise direnç az
olacaktır.
Eğer değişimi savunanlar, savunmayanların duygu ve düşüncelerini anlayabiliyor,
geçerli itirazları teşhis edebiliyor ve gereksiz korkulardan kurtulmak için önlem
alabiliyorsa, direnç az olacaktır.
28. YATKıNLıK NEDIR?
Beer ve Walton’a (1987) göre yatkınlık, “bir örgütün ya da
grubun değişim hakkındaki sosyal, teknolojik ve sistematik
yeteneklerini yansıtan bir kavramdır”
Powelson’a göre (1995) değişime yatkınlık, “değişimi kabul
etme ya da değişime direnme ile sonuçlanan güvene, kişiliğe ve
geçmişe dayalı bir tutumdur”.
Hanpachern’a (1997;11) göre değişime yatkınlık; bireylerin
zihinsel, fiziksel ve psikolojik anlamda örgüt geliştirme
girişimlerine ne denli hazır olduğunun ifadesidir.
29.
Hultman (1998) ise yatkınlığı “insanların düsünce ve davranış
biçimlerini değiştirmek konusundaki açıklığını ve istekliliğini
yansıtan ruh hali” olarak tanımlamış; yatkınlık ve direnç
kavramları arasındaki farka dikkat çekmiştir. Hultman’ a göre
yatkınlık, çalışanlarca değişimlerin kabul edilmesi ya da
işbirliğine gidilmesi durumunu yansıtırken; değişime direnç,
değişimlere karsı gösterilen aktif bir direniş ya da değişim
girişimlerinden kaçınma durumudur.
Rangarajan ve arkadaşlarına göre (2003) değişime yatkınlık,
“çalışanların örgütü, başarılı değişimleri gerçekleştirecek
kapasitede görmesidir”.
30.
Bernerth (2004; 39) ise yatkınlığı “insanların değişime karsı
istekliliğini ya da kabul edebilirliğini yansıtan ruh durumu”
olarak tanımlamıştır.
Degerlendirilecek olursa, “degisime yatkınlık” çalısanların
degisime ne denli hazır olduklarını tutumlarına, inançlarına ve
beklentilerine yansıtmaları sonucunda gelisen ve bireysel
düzeyde ele alınıp incelenen bir kavramdır.
Yatkınlık, çalışanların değişim çabalarına karsı pozitif bir bakış
açısına sahip olduklarını, değişimin gerekliliğine ve kendileri için
olumlu sonuçlar doğuracağına inandıklarını gösterir. Yatkınlık
sağlanamadığı takdirde çalışanlar değişim çabalarıyla ilgili
olumsuz düşüncelere kapılarak negatif bir yanıt olarak direnç
gösterecektir.
31.
32. DEĞIŞIME YATKıNLıĞı ETKILEYEN FAKTÖRLER
Bireysel faktörler
Öz yeterlilik
Kişisel duyuşlar
Kontrol odağı
o Örgütsel ve yönetsel faktörler
• İşyerinde kurulan sosyal ilişkiler
• Yönetime duyulan güven
• Örgüt iklimi ve örgüt kültürü
• Algılanan örgütsel destektir.
33. BIREYSEL FAKTÖRLER
Öz yeterlilik: Cunnigham ve arkadaşlarına göre (2002; 378-379)
değişimi gerçekleştirmek için gerekli olan yeteneğin ve gücün
kendisinde var olduğuna inanan bireyler, değişime daha açık ve
yatkındır. Çünkü öz yeterliliği fazla olan çalışan, problemlerin
çözümlenmesinde daha aktif katılım sergiler; değişimin başarısı için
destekleyici davranışlarda bulunur.
Öz yeterlilik ile değişime yatkınlık arasındaki ilişki incelendiğinde
aralarında pozitif güçlü bir ilişki olduğu varsayılmaktadır
Kişisel duyuşlar: Değişim uygulamalarında bireylerin gösterdikleri
performans, aslında değişimi nasıl algıladıklarının (duyuş) bir
sonucudur (Carver ve Scheier, 1990). Yapılan çalışmalarda, pozitif
düşünen ve iyimser olan insanların, negatif düşünenlere göre, değişim
çabalarına daha olumlu tepki gösterdiklerini ortaya koymaktadır.
34.
Kontrol odağı: Yaşamlarını etkileyen olayları kendilerinin
kontrol ettiğine inanan iç kontrol odaklı çalışanlar,
değişimleri kabullenmek için daha isteklidir ve değişim
girişimlerine daha yatkındırlar. Çünkü engelleri asacak
yeteneğe ve durumu kontrol altında tutacak güce sahip
olduklarına inanırlar. Dış kontrol odaklı çalışanlar ise
kontrolün kendilerinde olmadığına inanırlar; başarısız
olacaklarına ilişkin endişe ve korku duyarlar; tüm bunlar da
çalışanları değişime ilişkin olumlu tutumlar beslemekten
uzaklaştırır.
35. Örgütsel ve yönetsel faktörler
İşyerinde kurulan sosyal ilişkiler: Örgütlerde kurulan sosyal
ilişkiler, değişime yatkınlık ile yakından ilişkilidir. Bir örgütte
çalışanların üstüne, astına veya kendisiyle aynı pozisyondaki
mesai arkadaşlarına karsı oluşturduğu olumlu duygu, düşünce ve
tutumlar değişime açıklık ve isteklilik yaratacak bir ortamın
sağlanmasını kolaylaştırır. Böyle bir ortam sağlandığı takdirde
çalışanların değişime göstereceği destek ve bağlılık artacaktır.
Yönetime duyulan güven: Yönetime duyulan güven örgüt ile
çalışanlar arasında yapılan psikolojik bir sözleşmedir (aktaran: Weber &
Weber, 2002; 291). Yönetime güven duyan bir çalışan yönetim tarafından
alınan örgütsel kararların adilce ve tarafsızca verildiğine inanır. Zira
yönetime güvenen çalışan, değişimin hem kendisine hem de örgüte
yararlı olacağı inancını taşır ve dolayısıyla da değişim konusunda her
türlü desteği göstermeye hazırdır (Holt, 2002; 184-185).
36.
Örgüt iklimi ve örgüt kültürü: Örgütlerde değişim
uygulamalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının nedenlerinden biri
çalışanları değişim girişimlerine teşvik edecek bir örgüt kültürünün ve
ikliminin sağlanamamasıdır (McNabb ve Sepic, 1995).
Yapılan araştırmalar, örgüt kültürüyle değişime yatkınlık arasında
önemli bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Değişim süreci
esnasında uygulanan yönetsel ve örgütsel faaliyetlerin belirleyicisi, üst
yönetimin benimsediği yönetim anlayışıdır. Benimsenen yönetim
anlayışını sekilendiren ise kültürel değerlerdir. Değişim sürecinde
çalışanlarına güvenen, inisiyatif kullanmaları için onları teşvik eden,
aktif 13 olarak kararlara katılımlarını sağlayan ve iletişime önem veren
insan odaklı örgütlerde çalışanlar örgütlerine daha fazla sadakat
gösterecektir. Tüm bunlar çalışanlar arasında değişen koşullara uyum
sağlamak için isteklilik yaratacak ve onların değişime yatkınlıklarını
artıracaktır (Bollar, 1996; 3-4).
37. ALGıLANAN ÖRGÜTSEL DESTEK
Örgütlerin, çalışanlarının düşüncelerine ve yaptıkları ise değer vermesi,
onlara destekleyici ve adaletli tavırlar sergilemesi çalışanlarda örgüte
ilişkin pozitif duygular yaratmaktadır (Selçuk, 2003; 2). Bu durumda
çalışanlar, gösterdikleri çabalara ne denli değer verildiğine ve
mutluluklarının ne denli önemsendiğine ilişkin örgüte yönelik genel
inançlar oluştururlar (Özdevecioglu, 2003; 116) ki örgütün çalışanlarına
gösterdiği bu destekleyici davranışların çalışanlar tarafından algılanıp
genel inançlara dönüştürülmesi “algılanan örgütsel destek” olarak
kavramlaştırılmıştır.
38.
Algılanan örgütsel destek teorisine göre çalışanların sadece maddi
gereksinmeleri değil aynı zamanda saygı görme, duygusal destek, ait
olma ve sosyal onaylanma gibi psiko-sosyal ihtiyaçlarının da giderilmesi
gerekmektedir (Burke, 2003; 131).
Örgüt, çalışanlarına onların yeteneklerini tanıdığını, mutluluklarına ve
refahlarına önem verdiğini ve onlarla çalışmaktan dolayı memnun
olduğunu, bireysel veya isle ilgili problemlerde destek olmak için hazır
olduğunu göstererek bireyin ait 16 olma, saygı ve duygusal destek
ihtiyaçlarını karsılarken; örgütün kural ve değerleri çerçevesinde her
bireye esit davrandığını göstermesiyle de çalışanların sosyal tanınma
gereksiniminin karşılanmasına yardımcı olur (Armeli vd, 1998; 293 295).
39. ÖRGÜTTE ÖRGÜTSEL DESTEKTEN SÖZ EDEBILMEK IÇIN GEREKLI
UNSURLAR
Örgüt; çalışanların yaratıcı fikirlerini, önerilerini, eleştirilerini dikkate
almalı; çalışanın katkısına değer vermeli, performans-ödül beklentisini
karşılamalıdır.
Örgüt çalışanlara değer vermeli, çalışanların mutluluğu ve huzurunu
önemsemelidir.
Örgüt içinde herkese adaletli davranılmalıdır.
Örgütün başarısı ve çalışanların verimli çalışması için çalışanlar
örgütün ödül vermeye devam edeceğine, örgüt de çalışanın iyi bir
şekilde çalışacağına güvenmelidir.
Örgütsel destek oluşturulurken çalışanı etkileyen politika, kural ve
faaliyetler gönüllü olmalıdır.
40. ALGıLANAN ÖRGÜTSEL DESTEK - DEĞIŞIME YATKıNLıK ILIŞKISI
Örgütsel değişim uygulamalarında algılanan örgütsel desteğin rolünü
inceleyen tüm araştırmalar algılanan örgütsel desteğin, çalışanların
değişim sürecine ve yenilikçi girişimlere olan ilgisini olumlu yönde
etkileyen ve örgütsel değişim sürecinin basarıyla geliştirilmesinde önemli
rol oynayan, anahtar bir değişken olduğunu göstermektedir (Jung, 2003;
16).
Örgütlerde çalışanlar değişim uygulamalarına tek baslarına maruz
kalmazlar; tam aksine bireyler, davranışsal ve düşünsel olarak çevresindeki
tüm çalışma arkadaşlarıyla etkileşim halindedir. Değişim uygulamalarının
yarattığı belirsizlik ortamında çalışanlar, nasıl davranacaklarını
belirlemeye çalışırken hem çalışma arkadaşlarından hem de biçimsel ve
biçimsel olmayan değişim liderlerinden yardım ve destek bekleyecektir. Bu
noktada değişim uygulamalarına karsı gösterilen çabaların arkasında
durmayan, değişime karsı çalışanını destekleyemeyen bir örgütte,
çalışanların değişim uygulamalarına olumsuz tutum göstermesi kaçınılmaz
olacaktır. (Bernerth, 2004; 43).
41. KAYNAKÇA
KOÇEL, Tamer, (1998) “İşletme Yöneticiliği” Beta Yayınevi, İstanbul
DALAY, İsmail, Remzi ALTUNIŞIK, Recai COŞKUN (2002) “Stratejik Boyutuyla
Modern Yönetim Yaklaşımları”, Beta Yayınevi, İstanbul
MESS, Türkiye Metal Sanayiciler Sendikası, (2003) “Kültür ve Değişim”, Çev. Ahmet
Kardam, BZD Yayın ve İletişim Hizmetleri, İstanbul
SENGE, M.Peter. (1997), Beşince Disiplin, Çev. Ayşegül İldeniz ve Ahmet Doğukan,
Yapı Kredi Yayınları, İstanbul
EREN, Erol. (1993), Yönetim ve Organizasyon, 2. Baskı, Beta Yayıncılık, İstanbul
DİNÇER, Ömer. (1998), Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası, 5. Baskı, Beta
Yayınları, İstanbul
SABUNCUOĞLU, Zeyyat, TÜZ, Melek. (1999), Örgütsel Psikoloji, Alfa Yayınları,
Bursa
Selçuk, Gülsevinç (2003). Örgütsel Desteğin Çalışanların is ile ilgili Tutumlarına
Etkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, izmir
Doç. Dr. Ülkü Dicle, Doç. Dr. Atilla Dicle, Örgütsel Değişim, Yönetim Seçme Yazılar,
Der. Doç. Dr. Şan Öz-Alp, 1977, s. 56