2. ْ ق ُ ل ْ ا ِ ن ْ ك ُ ن ْ ت ُ م ْ ت ُ ح ِ ب ّو ن َ ال ل ّ ه َ ف َا ت ّ ب ِ ع ُونى ي ُ ح ْ ب ِ ب ْ ك ُ م ُ ال ل ّ ه ُ و َ ي َ غ ْ ف ِ ر ْ ل َ ك ُ م ْ ذ ُ ن ُو ب َ ك ُ م
ٌ و َال ل ّ ه ُ غ َ ف ُو ر ٌ ر َحي م
De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı
bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Âl-i İmran 31)
ّ ن َ ض ّ ر َ ال ل ّ ه ُ ا م ْ ر ِأ ً س َ م ِ ع َ م ِ ن ّا ح َ د ِي ث ًا ف َ ح َ ف ِ ظ َ ه ُ ح َ ت ّى ي ُ ب َ ل ّ غ َ ه ُ غ َ ي ْ ر َ ه ُ ف َ ر ُ ب
َ ح َا م ِ ل ِ ف ِ ق ْ ه ٍ إ ِ ل َى م َ ن ْ ه ُ و َ أ َ ف ْ ق َ ه ُ م ِ ن ْ ه ُ و َ ر ُ ب ّ ح َا م ِ ل ِ ف ِ ق ْ ه ٍ ل َ ي ْ س
ٍ ب ِ ف َ ق ِي ه
“Bizden bir hadisi işitip, onu öylece ezberleyen ve o şekilde başkasına ulaştıran kimsenin Allah
3. Hadis Edebiyatının Oluşum
Safhaları
• HIFZ (Hadislerin ezberlenmesi)
• KİTÂBET (Hadislerin yazıya geçirilmesi)
• TEDVİN (Hadislerin yazılı metinler halinde
resmen bir araya toplanması)
• TASNÎF (Belli usullere göre kitaplaştırılması)
4. HIFZ
(Hadislerin ezberlenmesi)
• Hz. Peygamber döneminde Kur’an’dan başka bir kaynağa
düşkünlük gösterilmemesi ve Kur’an’ın kendisine has özelliklerinin
müslümanlar tarafından iyice benimsenmesi için hadislerin
yazılmasına izin verilmemiştir.
• İlk yıllarda müslümanlar arasında yazmayı bilenler sayıca çok azdı.
Sahabiler hadisleri şu üç yolla öğrenebiliyorlardı.
5. İlk Dönem Hadis
Öğrenme Yolları
Sema’ Yoluyla
Müşâhede Yoluyla (Hz. Peygamber’den
Müşafehe Yoluyla (Hz. Peygamberin Fiil Duymuş ya da onun
(Ağızdan duyarak) ve Tasviplerini Fiillerini Görmüş bir
Görerek) Başka Sahabiden
İşiterek)
6. Hadislerin Sahâbiler Tarafından
Ezberlenme Sebepleri
Hz. Peygamber’in sözlerindeki üslüp ve ifade güzelliği,
Okuma-yazma bilmeyen ümmi Arap toplumunun
hafızasının gelişmiş olması, zihin berraklığı,
Hadislerin ezberlenmesi ve tebliğinin efendimiz
tarafından teşvik edilmesi,
Sözlerini tane tane söylemesi ve üç kez tekrar etmesi,
7. KİTÂBET
(Hadislerin yazıya geçirilmesi)
• ‘Kitâbetü’l-hadis’, ‘Kitâbetü’l-ilm’, ‘Takyidu’l-ilm’ olarak
anlatılan hadislerin yazılması konusu hadis
edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır. Bu husus son
müsteşriklerin de ilgisini çekmektedir.
8. Ebu Said el-Hudri (r.a.)’dan Rasulullah (s.a.)’in şöyle buyurduğu
rivayet edilmektedir: “Benim ağzımdan Kur’an’dan başka bir şey
yazmayınız. Kur’an’dan başka bir şey yazmış olan varsa, derhal
o yazdığını imha etsin. Ancak yazmaksızın benden dilediğiniz
gibi rivayet ediniz. Bunda bir beis yoktur. Bir de bile bile her kim
bana isnad ederek yalan uydurursa cehennemdeki yerine
hazırlansın.” (Müslim, Zühd 72)
9. • Abdullah İbn Amr (r.a.)şöyle bir rivayette bulunur:
“Rasulullah’dan duyduğum her şeyi ezberlemek maksadıyla
yazıyordum. Kureyş beni bundan nehyetti ve ‘Rasulullah (s.a.)
kızgızlık ve sukûnet hallerinde konuşan bir insan iken sen
ondan duyduğun herşeyi nasıl yazarsın? dediler. Bunun üzerine
ben yazmaktan vazgeçtim. Sonra durumu Rasulullah’a arz
ettim.
• Eliyle ağzını işaret ederek: “Yaz, canım kudret elinde
olan Allah’a yemin ederim ki buradan haktan
başka bir şey çıkmaz!” buyurdu.
(Ebu Davud, İlim 3)
10. Ayrıca Ebu Hureyre(r.a.) şöyle demektedir: “Nebi
(s.a.)’in ashabı içinde Abdullah b. Amr hariç, benden
daha fazla hadis bilen (rivayet eden) kimse yoktur.
Abdullah yazar, ben yazmazdım.”(Buhari, İlm39)
M.Hamidullah hoca: Hz. Peygamber’in hayatı
boyunca hiçbir şeyin yazılmamış olduğu
hususunda ileri sürülecek herhangi bir ifadenin,
manasızlık hudutlarına varan bir şüphe olduğu
muhakkaktır.”
Hatta bir iki isnadı tenkid edilmiş bile olsa bizzat Hz.
Peygamber: “İlmi (hadisi) yazı ile tespit ediniz”
buyurduğu nakledilmiştir. (İbn Abdilber, Cami,I,86)
11. ÇÖZÜM:
İbn Kuteybe bu iki grup hadis için iki çözüm yolu olduğunu
belirtmektedir.
1. Sünnetin sünnetle neshedilmiş olmasıdır.
Şöyle ki Hz. Peygamber önce sözlerinin yazılmasını yasaklamış;
daha sonra yazılmasına kaydedilmesine müsaade etmiştir.
2. Yazma izninin sadece Abdullah İbn Amr’a (r.a.) mahsus
olmasıdır. Çünkü Abdullah İbn Amr, eski kitapları okuyor
Süryanice ve Arapça yazı yazabiliyordu. Onun dışındaki
sahabilerden sadece birkaç kişi yazı yazabiliyordu. Onlarında
yazıları kusurlu idi. Nebi (s.a.) hata edebilecekleri endişesiyle
onlara hadisleri yazmaktan menetti.
Hattabi ise, “Yasağın önce olması muhtemeldir. Son durum ise
yazının mübahlığıdır.” demektedir.
İlk hadis usulü yazarı er-Ramehürmüzî: “Hadislerin yazılmasına
izin verilmediğine dair rivayetin hicretten önceki ve Kur’an ile
iştigalden alıkoymasından emin olunmadığı devir için geçerlidir.”
12. Reşid Rıza ise yukarıdaki İbn Kuteybe ve diğer
alimlerin savunduğununtam tersi görüşü
savunur: Yani önce hadislerin yazılmasına Hz.
Peygamber izin vermiş sonrada yasaklamıştır.
İbn Kuteybe’nin savunduğu görüşü şu
olayda desteklemektedir. Mekke’nin fethi
günü Hz. Peygamber (s.a.) Ebü Şah için
Fetih hutbesinin yazılmasını emretmiştir.
Bu olayda son yıllara rastladığı için yazma
iznini daha sonra olduğu anlaşılmaktadır.
Bir başka husus ise Abdullah İbn Amr (r.a.)
vefat ettiği zaman es-Sadıka diye meşhur olan
sahifesi yanında bulunmaktaydı. Şayet Reşid
Rıza’nın dediği gibi yazma yasağı sonra olsaydı
elbette Abdullah bu sahifeyi imha ederdi.
13. Hadislerin yazıya geçirilmesi önündeki en
önemli engel: “Kur’an’dan başka bir şeye
düşkünlük gösterilmesi ve bu yüzden Kur’an’ın
terkedilmesi endişesi, aynı zamanda Kur’an
sahifeleri yanına yazılan hadislerin Kur’anla
karışması endişesidir diyebiliriz.
Hz. Ömer sünnete ait bilgileri yazdırmayı ve bir
araya toplamayı düşünmüş, bu fikrini sahabilere
açıklamış, tasviplerini almıştır. Ancak bir ay
süren istihâre sonunda kararını: “Ben
hadisleri yazdırmayı istemiştim. Hatırladım
ki sizden önce bir millet, kitaplar yazmışlar
ve onlara önem vermişler ve Allah’ın
kitabını terketmişlerdi. Allah’a yemin
ederim ki ben, Allah’ın kitabını bir başka
şeyle örtemem, ona gölge düşüremem.”
sözleriyle bildirmiştir.
14. Hadislerin yazımı meselesini müstakil bir eserde
ele alan Hatib Bağdadi: “Açıkça ortaya çıkmıştır
ki, ilk asırda hadislerin yazılmasının hoş
karşılanmaması, Allah’ın kitabına bir başka şeyi
eş tutmamak veya bir başka şey sebebiyle
Kur’an’la meşguliyetten uzak kalmamak içindir.”
diyerek gerçek durumu tespit etmektedir.
(Takyidü’l-ilm, s.93)
Delilsiz Bir İddia: Müsteşrik Goldziher (ö.1921) bahis
konusu bu iki hadisin ehl-i re’y ve ehl-i hadis tarafından
uydurulmuş olduğu görüşündedir.
Ehl-i hadis, hadislerin sıhhatı ve onlarla ihticac hususunda
ellerinde bir delil bulunması için yazılması cevâzına kaildirler.
Ehl-i re’y ise –aksine- hadislerle oluşan hükümleri inkar
edebilmek için hadislerin yazılmasının nehyedildiği
savunurlar.
15. Hadislerin yazıldığının en önemli belgeleri
SAHİFELER’dir.
Abdullah b. Amr b. el-As’ın 1000 kadar
hadis ihtiva eden, ‘es-Sahifetü’s-sadıka’sı ile
Hemmam b. Münebbih’in hocası Ebu Hureyre (r.a.)
dan rivayet ettiği hadisleri içeren 138 hadislik
sahifesi (günümüze kadar gelmiş)en önemlileridir.
Yine Sahabe-i kiram arasında yaklaşık 50 kişinin
sahifesi bulunmaktadır. Bunlar: Eyyüb el-Ensari,
Ebu Bekr es-Sıddîk, Ebu Bekr es-Sakafi,Ebu Hureyre,
Ebu Şah, Ebu Umame, Abdullah b. Abbas, Abdullah b.
Ömer, Abdullah b. Mes’ud, Abdullah b. Amr b.el-As,
Abdullah b. Zübeyr, Aişe, Ali b. Ebi Talib, Enes b. Malik
vb.leridir.
16. TEDVİN
(Hadislerin yazılı metinler halinde resmen bir araya toplanması)
• Tedvin, sözlükte dağınık malzemenin bir araya
toplanması demektir.
• Istılai anlamı ise, Henüz yazıya geçmemiş
rivayetleri yazıya geçirmek, eskiden yazılmış
veya yeni yazıya geçirilmiş olan hadis
metinlerini ayırıma tabi tutmadan bir araya
toplamak, gibi iki ayrı işi ifade etmektedir.
• Tedvin faaliyetleri ilk zamanlardan beri
süregelmiş ise de resmi anlamda ilk müdevvin
İbn Şihab ez-Zühri’dir.
• Ömer b. Abdilaziz (101/719) Medine Valisi Ebu
Bekr b. Hazm’a gönderdiği resmi yazı şöyledir.
17. • “Hz. Peygamber’in hadislerini,
sünnetlerini (Amra bint
Abdirrahman’ın rivayetlerini)
araştır ve yaz; zira ben, ilmin
kaybolmasından ve alimlerin yok
olmasından endişe ediyorum.”
Tedvin, sünnet malzemesini her hangi bir
ayırım söz konusu olmaksızın ve yok
olmaktan korumak maksadıyla yazılı olarak
bir araya getirmek şeklinde
gerçekleştirilmiştir.
Tedvin, II.hicri asrın ilk çeyreğinde bitmiş,
tasnif dönemi onu takip etmiştir.
18. TASNÎF
(Belli usullere göre kitaplaştırılması)
• Tasnif, sınıflandırmak, aynı cinsten olan ya da aralarında
bir araya getirilmelerini gerektiren ortaklıklar bulunan
malzemeyi başkalarından ayırmak anlamındadır.
• Terim olarak, müdevven Hadis malzemesi içinde yer
alan hadisleri konularına göre ayırıp belli bâb veya
bölümlerde toplamak demektir.
• Kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre
Hicaz’da Abdülmelik b. Cüreyc (150/767), Irak’ta Said b. Ebi Arûbe
(156/773), Suriye’de el-Evzai (159/775), Kufe’de Zaide b.Kudame
(160/776) ve Süfyan es-Sevri (161/777) Basra’da Hammad b.
Seleme (165/781) Medine’de Muhammed b. Abdirrahman
(159/775)Yemen’de Ma’mer b. Raşid (152/769)
ilk musannef müellifleridir.
19. Her fırsatta ümmetin kültür mirasını bulandırmayı kendine görev
bilen Müsteşrik Goldziher, ilk müelliflerin eserleri elde mevcut
olmadığından tedvin ve tasnif dönemini birleştirerek ilk musannef
hadis eserinin Buhâri’nin Sahih’i olduğunu iddia eder.
Hadislerin günümüze intikal safhaları arasında en uzun süre olarak
Tasnif dönemi gelmektedir. H.II. asrın büyük bir bölümü, hadis
edebiyatının altın çağı III. asır ve orijinal hadis edebiyatı
mahsullerinin son örneklerinin verildiği IV. asrın ilk yarısı bu
safhaya ait kabul edilebilir.
20. Hz. Peygamberden Günümüze Hadisin İntikal Safhaları
HADİS
1- HIFZ
2- KİTÂBET
3- TEDVİN
4- TASNÎF
Sahabi Ravilere Göre Tasnif Konularına Göre Tasnif
(Ale’r-ricâl) (Ale’l-ebvab)
MÜSNEDLER MUSANNEFLER
“Mu’cemler”
“Müsned” “Musannef” “Sünenler”
ismini taşıyan ismini
taşıyan “Cami”ler
eserler eserler
-Müstedrek
-Müstahrec
-Zevaid. Vb.
21. MÜSNEDLER
► Bu sistemde konularına bakılmaksızın, hadisler sahabi
ravilerine göre ard arda sıralanır.
► Müsnedlerde ki yer alan sahabilerin sıralanışı:
-İlk önce Müslüman olanlar, kabilelerine göre, yerleştikleri
şehirlere göre,
-Aşere-i mübeşşere ve onlara yakın olan ashab,
-Ehl-i beyt ve Haşimoğulları
-Mekkeliler, Medineliler, Şamlılar, Basralılar,
-Hz. Peygamberin hanımları ve diğer kadın sahabiler
-En sonunda ismi bilinmeyen bazı sahabilerin müsnedleri yer alır
► 1- et-Teyâlisi (204/819)ve Müsnedi
► 2- el-Humeydi (219/834)ve Müsnedi
► 3- Ahmed b. Hanbel (h.241/855) ve Müsnedi
22. MU’CEMLER
Bu sistem Mu’cem genel adıyla anılan
kitaplardan meydana gelmektedir.
Hadisçiler, hadislerin, sahabe, şeyh, veya
beldelere göre çoğu kere alfabetik olarak
sıralandığı eserlere.mu’cem denir.
-et-Tebarâni (360/971):
el-Mu’cemu’l-kebir,
el-Mu’cemu’l-evsat,
el-Mu’cemu’s-sağir
23. MUSANNEFLER
Musannefler sünenlerdeki merfu hadisler
ilaveten mevkuf ve maktu hadisleri de
ihtiva eden eserlerdir. Sünenler ise,
taharetten vasiyyete kadar bütün fıkhi konulara
ait merfu hadisleri ihtiva eden fıkıh kitapları
tertibindeki hadis kitaplarıdır.
1- İmam Mâlik (179/795) ve el-Muvatta
2- Abdurrezzak b. Hemman (211/827) ve
el-Musannef
3- İbn Ebi Şeybe (235/849), el-Musannef
24. CÂMİ’LER
► Câmi’ler dini konuların hemen tamamını
kapsayan sekiz ana bölüme ayrılırlar. Her
birine “kitab” denen bu bölümlerşöyledir:
► 1-İman: inanç konularıyla alakalıdır.
► 2-Ahkam ve sünen: İbadet ve muamelata dair.
► 3-Rikak ve Zühd: Ahlak ve nefis terbiyesiyle alakalıdır.
► 4-Et’ime,eşribe,adab: Beşeri ilişkilerle alakalıdır.
► 5-Tefsir: Ayetlerin hadislerle açıklanması
► 6-tarih, siyer, cihad: Devletler arası ilişkiler,savaş-barış
► 7-Menakıb: Hz. Peygamber ve diğer peygamberler ve
ashabın yaşantısıyla ilgili kunular
► 8-Fiten ve Melahim: Kıyamet ve gelecekle ilgili konular
25. Bu alanda yazılan eserler:
1- Buhâri ve Sahihi
2- Müslim ve Sahihi
3- Tirmizi ve Cami’î
26. SÜNENLER
► Sünen, tahâretten vasiyyete kadar bütün fıkhi
konulara dair hadisleri ihtiva eden eserlerdir.
Diğer bir ifadeyle, Fıkıh bablarına göre
tasnif edilmiş ahkam hadislerini muhtevi
kitaplara sünen denir.
► Sünenler, Hz. Peygamber’in söz, fiil, ve
takrirlerini bize nakleden merfu sünnetlerdir.
► Sünenleri muhtevalarına göre, ibâdât, ukubat
ve muamelat bölümleriyle özetlemek
mümkündür.
► Sünen denilince akla Kütüb-i Sitte’ye dahil
olanlar gelmektedir. Biz burada diğerlerini de
zikretmeye çalışacağız.
27. Bu alanda yazılan eserler:
1- Ebu Davud ve Süneni
2- Nesâi ve Süneni
3- İbn Mâce ve Süneni
4- Dârimi ve Süneni
5- Dârekutni ve Süneni
6- Beyhaki ve es-Sünenü’l-Kübrası
28. ALE’R-RİCÂL TASNİF EDİLEN HADİS KİTAPLARI
► Sahabi olan raviler müslüman olmaktaki kıdemleri, Hz. Peygambere olan yakınlık dereceleri gibi çeşitli kriterlere
göre sıralanırlar ve her birinden rivayet edilen hadisler konularına bakılmaksızın isimleri altına dercedilirler.
► MÜSNEDLER: Hazreti Peygamberden rivâyet eden ilk raviye göre tasnif edilen kitaplardır.
► Ebû Dâvud et-Tayâlisî, (ö. 204/819) Müsned
► Ebû Bekir İsâ el-Hümeydî, (ö. 219/834) Müsned
► Ahmed b. Hanbel,(ö 241) Müsned
► MU’CEMLER: Müellifin hocaları arasında Hz. Peygamberden rivâyet eden son raviye göre tanif edilen kitaplardır.
► Ebû’l-Kâsım Eyyüb et-Taberâni, (ö. 360/971) Mu’cem (el-Mu’cemu’s-Selâse)
ALE’L EBVÂB TASNİF EDİLEN HADİS KİTAPLARI
► Hadisler râvilerine bakılmaksızın konularına göre tasnife tabi tutulurlar.
► MUSANNEFLER: Taharetten vasiyyete kadar bütün fıkhî konulara ait merfu, mevkuf ve maktu rivayetleri ihtiva
eden kitaplardır.
► İmam Mâlik, (ö. 179/795) el-Muvatta
► Abdurrezzak b. Hemmâm, (211/827) el-Musannef
► İbn Ebî Şeybe, (ö. 235/849) Musannef
► CÂMİ’LER: Dîni konuların hemen hepsini ihtiva ettiği kabul edilen “İman, Ahkâm, Rikak, Et’ime, Tefsir, Siyer,
Menâkıb, Fiten” sekiz ana bölümü ifade ederler.
► Muhammed b. İsmail b. İbrahim el-Buhâri (ö. 256/870) el-Câmiu’l-müsnedu’s-sahîhu’l-muhtasar min umûri
Rasûlillah sünenihi ve eyyâmih
► Ebû’l-Hüseyn Müslim b. Haccâc el-Kuşeyrî (ö. 261/874) el-Müsnedü’s-Sahih
► SÜNENLER: Tahâretten vasiyyete kadar bütün fıkhî konulara ait sadece merfu hadisleri ihtiva eden fıkıh kitapları
tertibindeki hadis kitaplarıdır.
► Muhammed b. İsâ b. Sevre et-Tirmizî, (ö. 279/892) el-Câmi’u’s-Sahih, Sünenü’t-Tirmizî
► Ebû Davud Süleyman b. el-Eş’as es-Sicistâni, (ö. 275/888) Sünen
► Ebû Abdirrahman Ahmed b. Şuayb en-Nesâî, (ö. 303/915) Sünen (el-Müctebâ)
► Ebû Abdillah Muhammed b. Yezid el-Kazvînî,(İbn Mâce), (ö. 273/886) Sünen
► Ebû Muhammed Abdillah es-Semerkandî ed-Dârimî (ö. 255/868) Sünen
► Ebû’l-Hasen Ali b. Ömer ed-Dârekutnî (385/995) Sünen
► Ahmed b. El-Hüseyn el-Beyhakî (458/1066) es-Sünenü’l-Kübrâ
► Yukarıda yeralan hadis eserleri ilk kaynak eserlerdir. Daha sonraki eserler bunlar üzerine yapılmış
çalışmalardır.
29. TASNİF DEVRİ SONRASI HADİS ESERLERİ
Alfabetik Hadis Eserleri
Celâleddin es-Suyûtî (ö. 911/1505) el-Câmi’u’s-sağîr
Ahmed Ziyaeddin Gümüşhânevî, (ö. 1311/1893) Râmûzu’l-ehâdîs
Halk Dilinde Hadis Diye Dolaşan Sözlerle İlgili Eserler
El-Aclûnî, (ö. 1162/1749) Keşfu’l-Hafâ
Es-Sehâvî, (ö. 902/1496) el-Mekâsıdu’l-hasene
Zerkeşi (ö. 794/1392) et-Tezkira
İbn Hacer (ö. 852/1448) el-Leailu’l-mensüra
Suyuti (ö. 911/1505) ed-Düreru’l-müntesıra
Şa’rani’nin (ö. 973/1565) el-Bedru’l-münir
Zayıf ve Mevzu Sözlerle İlgili Eserler
İbnu’l-Kayserani el-Makdisi (ö. 507/1113) Marifetu’t-tezkira
İbnu’l-Cevzi (ö. 597/1505) el-Mevzuat
Mevsıli (ö. 622/1225) el-Muğni
İbn Teymiye (ö. 728/1328) er-Risale fi ehadisi’l-mevzua
Suyuti (ö. 911/1505) el-Lealiu’l-masnua
Ali el-Kari’nin (ö. 1014/1605) el-Masnu’ ve Esraru’l-merfua
Şevkanî (ö. 1250/1831) el-Fevaid
Leknevi (ö. 1304/1886) el-Asaru’l-merfua
Ezheri (ö. 1325/1907) Tahziru’l-müslimin
Elbanî, Silsile
30. KÜTÜB- İ T İ S’A
Altı hadis kitabı, İslâm âlimleri arasında diğerlerini gölgede bırakacak derecede
rağbet görmüş ve bu eserler "Kütûb-i Sitte" adıyla şöhret bulmuştur. Kütüb-i Sitte
hadîsleri, rivayetler farklılık arzetsede tekrarlar dahil yaklaşık 32632 adedi
bulmaktadır. Bunların dağılımı Buharî: 9082, Müslim: 7275, Nesâî: 5724, Ebu
Dâvud: 5274, Tirmizî: 3951, Muvatta: 1326 hadîsten oluşmaktadır. Başlangıçta,
Kütüb-i Sitte denilince Buharî ve Müslim’in sahihleri ile, Nesâî, Ebû Dâvud ve
Tirmizi'nin Sünen'leri ve İmam Mâlik'in Muvattâ'ı akla gelmekteydi. Ancak, daha
sonraki âlimler, İbnu Mâce'nin Sünen’inde yer alan ve diğer hadîs kitaplarında
bulunmayan hadîslerin çokluğunu gözönüne alıp, Kütüb-i Sitte'nin altıncı kitabı
olarak, Muvatta yerine İbnu Mâce’nin Sünen’ini kabul etmişlerdir.
Temel hadis eserlerinin tasnifinden hemen sonra ayrı müelliflerce ve ayrı amaçlar
doğrultusunda meydana getirilmiş eserlerdeki hadisleri tekrarlarını çıkararak bir
araya toplamak suretiyle geniş çaplı çalışmalar telif edilmiştir. Bunların başında
Endülüslü bir âlim olan Ebu’l-Hasen Rezin b. Muâviye el-Abderî es-Serakostî (ö.
535/1140) İbn Mâce’nin Sünen’i yerine İmam Mâlik’in Muvatta’ını koyarak Kütüb-i
Sitte’nin hadislerini et-Tecrîd li’s-Sıhah ve’s-Sünen adıyla bir araya toplamıştır.
Daha sonra İbnu’l-Esîr el-Cezerî (ö. 606/1209) benzeri bir çalışma yaparak
Câmi’u’l-usûl li ehâdîsi’r-Rasûl adlı eseri meydana getirmiştir. Bu eser Kemal
Sandıkçı bey tarafından tercüme edilmiştir. Câmi’u’l-usûl üzerine Mecduddîn
Fîrûzâbâdî (ö. 817/1414) tarafından “Teysîru’l-vusûl ilâ Câmi’il-usûl” adıyla bir
ihtisar çalışması yapılmıştır.
Günümüzde Kütüb-i Sitte olarak bilinen ve İbrahim Canan bey tarafındanda
tercüme ve şerhi yapılan 18 ciltlik eser aslında Teysîru’l-vusûl adlı eserin
tercümesidir. Ayrıca bu esere İmam Mâlik’in eserindeki diğer hadislerde
ilave edilmiştir.
Bu altı kitaba ilave edilen üç kitap daha bulunmaktadır. Bu dokuz meşhur
kitaba kütüb-i tis’a denir. Bu kitaplar aşağıda ele zikredilmiştir.
31. Kütüb-i Sitte
Altı hadis kitabı, İslâm âlimleri arasında diğerlerini gölgede bırakacak derecede rağbet görmüş ve bu eserler "Kütûb-i Sitte"
adıyla şöhret bulmuştur. Kütüb-i Sitte hadîsleri, rivayetler farklılık arzetsede tekrarlar dahil yaklaşık 32632 adedi
bulmaktadır. Bunların dağılımı Buharî: 9082, Müslim: 7275, Nesâî: 5724, Ebu Dâvud: 5274, Tirmizî: 3951, Muvatta:
1326 hadîsten oluşmaktadır. Başlangıçta, Kütüb-i Sitte denilince Buharî ve Müslim’in sahihleri ile, Nesâî, Ebû Dâvud
ve Tirmizi'nin Sünen'leri ve İmam Mâlik'in Muvattâ'ı akla gelmekteydi. Ancak, daha sonraki âlimler, İbnu Mâce'nin
Sünen’inde yer alan ve diğer hadîs kitaplarında bulunmayan hadîslerin çokluğunu gözönüne alıp, Kütüb-i Sitte'nin
altıncı kitabı olarak, Muvatta yerine İbnu Mâce’nin Sünen’ini kabul etmişlerdir.
Temel hadis eserlerinin tasnifinden hemen sonra ayrı müelliflerce ve ayrı amaçlar doğrultusunda meydana getirilmiş
eserlerdeki hadisleri tekrarlarını çıkararak bir araya toplamak suretiyle geniş çaplı çalışmalar telif edilmiştir. Bunların
başında Endülüslü bir âlim olan Ebu’l-Hasen Rezin b. Muâviye el-Abderî es-Serakostî (ö. 535/1140) İbn Mâce’nin
Sünen’i yerine İmam Mâlik’in Muvatta’ını koyarak Kütüb-i Sitte’nin hadislerini et-Tecrîd li’s-Sıhah ve’s-Sünen adıyla
bir araya toplamıştır. Daha sonra İbnu’l-Esîr el-Cezerî (ö. 606/1209) benzeri bir çalışma yaparak Câmi’u’l-usûl li
ehâdîsi’r-Rasûl adlı eseri meydana getirmiştir. Bu eser Kemal Sandıkçı bey tarafından tercüme edilmiştir. Câmi’u’l-
usûl üzerine Mecduddîn Fîrûzâbâdî (ö. 817/1414) tarafından “Teysîru’l-vusûl ilâ Câmi’il-usûl” adıyla bir ihtisar
çalışması yapılmıştır.
Günümüzde Kütüb-i Sitte olarak bilinen ve İbrahim Canan bey tarafındanda tercüme ve şerhi yapılan 18 ciltlik eser aslında
Teysîru’l-vusûl adlı eserin tercümesidir. Ayrıca bu esere İmam Mâlik’in eserindeki diğer hadislerde ilave edilmiştir.
Bu altı kitaba ilave edilen üç kitap daha bulunmaktadır. Bu dokuz meşhur kitaba kütüb-i tis’a denir.
Kütüb-i Tis’a
12. Buhâri, 2. Müslim, 3. Ebû Dâvud, 4. Tirmizî, 5. Nesâî, 6. İbn Mâce, 7. Dârimî, 8. Muvattâ, 9. Ahmed b. Hanbel
Hadis ilmi ile ilgili kavram ve temel kaynaklar hakkında bilgi kazanılacak ve hadis kaynaklarından yararlanma sırasında
karşılaşılabilecek sorunlara dikkat gösterilerek hadislerden etkin ve yararlı faydalanabilme bilgi ve becerisi
kuvvetlendirilecektir. Temel hadis kavramları ve kaynakları üzerinde ağırlıklı olarak durulmalı ve eser adları ezberlemekten
çok, nitelik ve içerikleri fark edilmelidir.
32.
1. Muhammed b. İsmâîl b. İbrahim el-Buhârî
194/810 yıllarında Buhara’da doğmuştur. Etbâ-u Etbâi’t-Tâbiîn tabakasına mensuptur. Kırk
yıl süren ilim yolculuklarında yüz bini sahih toplam üçyüz bin hadis ezberlediğini
belirtmektedir. Ders aldığı hoca sayısı ise bini bulmuştur. Yetmiş bin râvi’den dinlediği
hadisleri onaltı yılda kitap haline getirmiştir. Buhâri te’lif hayatına daha öğrencilik yıllarında
başlamıştır. et-Târîhu’s-sağîr, et-Târîhu’l-evsât, et-Târîhu’l-kebîr, el-Edebü’l-müfred, ed-
Duafâ gibi eserleri de bulunmaktadır. 256/870 yılında Buhara yakınlarında ki Hartenk’de
vefat etmiştir.
Onun en ünlü kitabı “Buhâri” olarak ifade edilen, el-Câmiu’l-müsnedu’s-sahîhu’l-
muhtasar min umûri Rasûlillah ve sünenihi ve eyyâmih adlı eseridir. Buhâri, Sahîh’ini
altıyüzbin hadis arasından seçmiştir. 9 cilt, 97 kitap 3730 bâbtan oluşmuştur. Mükerrerleri
ile birlikte 7275, mükerrerler dışında 2761 hadis ihtivâ etmektedir. Konu başlıkları olan bâb
başlıklarında çoğu zaman âyet-i kerîmeleri bazen hadisleri hatta bunlar içerisinde hafif
za’fiyet içerenlerini bile senedsiz olarak kullanmıştır. Bazen de serbest şekilde ancak fıkhî
bir anlam taşıyan cümleleri kullanmıştır. Bu yüzden Buhârî’nin fıkhî görüşleri bab
başlıklarındadır sözü meşhur olmuştur. Buhâri bir hadîsi kendisinden ahkâm istinbat etmek
için farklı kitapların farklı bölümlerinde bölerek (takti’) farklı senedlerle rivayet etmektedir.
Buhâri hadis kitaplarının birinci tabakasına dâhildir.
Kendisinden bir asır sonra Hattâbî (ö. 388/998) tarafından “î’lâmu’s-sünen”
adıyla ilk şerh yazılmıştır. Buhâri’nin üzerine 100’den fazla şerh yazılmıştır. Bu
şerhlerin meşhurlarından bazıları: Kirmânî’nin (ö. 786/1384) “el-Kevâkibu’d-
derârî” si; Şafii alimlerinden olan İbn Hacer el-Askalânî’nin (ö 852/1448)
“Fethu’l-bârî”’si; Hanefî alimi olan Aynî’nin (ö. 855/1451) “Umdetu’l-kârî”si;
Kastallânî’nin (ö. 923/1517) “İrşâdu’s-sârî” sidir. Zeynüddin Ahmed b. Ahmed
Abdüllâtif ez-Zebîdî’nin (ö. 893/1488) “et-Tecrîdu’s-sarîh li ehâdîsi’l-Câmii’s-
sahîh”i Buhâri üzerinde bir ihtisar çalışmasıdır. Bu eser Türkçe’ye Ahmed Naim ve
Kâmil Miras tarafından tercüme ve şerh edilmiş, Diyanet işleri başkanlığınca
neşredilmiş olan Tecrîd’e bir kılavuz fihrist cildi eklenmiştir.
33. 2. Müslim b. el-Haccâc el-Ku ş eyrî
202/818 yılında Nişabur’da dünyaya gelmiştir. Ticaretle geçimini sağlamış,
ömrünün sonlarına doğru Buhâri ile tanışmıştır. Ancak eserinde Buhâri’den
hadis rivâyet etmemiştir. Etbâ-u Etbâi’t-Tâbiîn tabakasına mensuptur. 261/875
yılında vefât etmiştir.
Onun en meşhur eseri el-Müsnedü’s-Sahîh adını verdiği kitabıdır. Müslim onu
üç yüz bin hadis içerisinden seçmiştir. Kitabında diğer hadisçilerin riayet
etmedikleri bir hususu uygulamıştır. Hocalarından sema yoluyla aldığı hadisleri
naklederken “haddesenâ” tabirini hocalarına okumak suretiyle onların
tasviplerine arzettiği hadisleri naklederken de “ahberanâ” tabirini kullanmıştır.
Kitabını bablara ayırmamıştır. Onun kitabında bulunan bab başlıkları daha
sonraları Nevevî (ö. 676/1277) tarafından kaleme alınmıştır. Kütüb-i sitte
içerisinde yalnızca Müslüm’in eserinde mukaddime bulunmaktadır. Şu an
Müslim 4 cilt, 54 kitap, 1322 bab ve mükerrerler dışında 3033 hadisten
oluşmaktadır. Tefsir bölümünün tam ve sistematik olmadığı gerekçesi ile
Müslim’in Sahih’ini “Câmî” saymak istemeyenlerde bulunmaktadır. Onun kitabı
birinci tabakaya dahil hadis kitaplarındandır. Beş cilt halinde Muhammed Fuad
Abdulbâkî’nin tahkîki ile 1955 yılında Kahire’de basılmıştır.
Müslim’in Sahih’ine otuza yakın şerh yazılmıştır. Bunlar arasında en
yaygın olanları Kadı İyad’ın (ö. 544/1149) “İkmâlü’l-Mu’lim bi fevâidi
Müslim” adıyla el-Mâzerî’nin (ö. 536/1141) “el-Mu’lim bi fevâidi
Müslim’ine yazdığı tekmile niteliğindeki şerh ile Ebû Zekeriya Yahya b.
Şeref en-Nevevî’nin (ö. 676/1277) “el-Minhâc fî şerhi Sahihi Müslim
İbni’l-Haccâc ve Hintli alim Câbir Derbendî Dehlî’nin (ö. 1353/1934)
“Fethu’l-mülhim bi şerhi Sahîhi Müslim isimli şerhleri yer almaktadır.
34. 3. Muhammed b. İsâ bin Sevre et-Tirmizî ve
Camiî
Tirmiz’de 209/827 yılında doğmuştur. Ömrünün sonuna doğru gözlerini kaybeden Tirmizî
279/892 yılında Tirmiz’de vefat etmiştir. Etbâ-u Etbâi’t-Tâbiîn tabakasına mensuptur.
Hadis ilminin bir çok alanında eser veren Tirmizî’nin en meşhur eseri Sünenü’t-Tirmizî
diye bilinen el-Cami’u’s-sahih’idir. Bu eser Kütüb-i sitte’nin üçüncü kitabı olarak kabul
edilmektedir. 10 cilt, 46 kitap, 2496 bâb, 3956 hadisten meydana gelmektedir. Bâb
başlıklarının tanziminde Buhari’ye paralellik gösterse de kısa, net oluşu ve bir fıkhî görüş
ihtiva etmemesi bakımından ondan ayrılır. Bunların tanziminde çok nadir olarak ayetlerden
faydalanmıştır. Tirmizî hadisin farklı senetlerini verdikten sonra hadisi tekrar etmez. Bir
hadisi verdikten sonra hadisin sıhhat durumu, ravîlerinin durumu, varsa seneddeki illeti ve
diğer tariklerini beyan eder, o konuda fukahanın görüşlerine yer verir.
Tirmizî hasen terimini ilk kez özel anlamı içerisinde kullanmıştır. Kendisinden önceki
müellifler genellikle sözlük anlamında kullanmışlardır. Camî’nin son kitabı İlel’dir. Bu
sadece Tirmizîye ait bir özelliktir. Tirmizî hadislerin sıhhat durumunu tebit için şu tanımları
kullanmıştır.
Sahîhun Garîbun: hadis, tek senedi olmasına rağmen sıhhat derecesine ulaşmıştır.
Hasenun Garîbun: hadis sahih de değildir, zayıf da (hasen li zatihi).
Hasenun Sahîhun: hadisin birkaç senedi vardır ve hadis sahih derecesine ulaşmıştır. Bir
senedden hasen bir seneden sahihdir.
Hasenun Sahîhun Garîbun: hadis hasen ve sahih olmakla beraber bazı tariklerinde
garabet vardır.
Buhari, talebesi olan Tirmizî’den iki hadis rivayet etmiştir. Ebu Bekr Muhammed bin el-
Arabî’nin (ö. 543/1148) Ârızatü’l-ahvezî alâ kitâbi’t-Tirmizî adını taşıyan 13 ciltlik
şerh yazmıştır. Muhammed bin Abdurrahman bin Abdirrahim el-Mübârekfûrî (ö.
1353/1934) tarafından Tuhfetü’l-ahvezî Şerhu Câmi’it-Tirmizî adıyla 4 ciltlik bir şerh
de bulunmaktadır.
35. 4. Ebû Abdirrahmân Ahmed b. Ş u’ayb en-
Nesâî
214/829 yılında Nesâ’da doğmuştur. Mekke’de 303/915
yılında vefat etmiştir. Nesâî önceleri fıkhî hadisleri derlediği
es-Sünenü’l Kebîr adlı eserine sahih ve illetli hadisleri almış
daha sonra istek üzerine bu kitabının sadece sahih hadislerini
derleyerek el-Mücteba adlı eserini ortaya koymuştur. El-
Mücteba sünenler içerisinde en az zayıf hadis ve cerhedilmiş
ravisi bulunan bir kitap olarak bilinir. Bunun için sahîhayn’dan
sonra üçüncü sırada sayılması gerektiğini savunanlar olmuştur.
Onun Sünen’i 8 cilt, 54 kitap ve 2400’e yakın bâb içermektedir.
Hadis kitaplarının ikinci tabakasına dahildir. Suyûti (ö.
911/1505) Zehru’r-rubâ ale’l-Müctebâ adlı şerh, Muhammed
bin Abdulhâdî es-Sindî (ö. 1134/1724) de bir hâşiyesi
yazmıştır.
36.
5. Ebû Dâvûd Süleyman b. E ş ’as
b. İshak el-Ezdî es-Sicistânî
202/818 yılında Sicistan’da doğmuştur. 275/888’de
Basra’da vefat etmiştir.
Ebû Dâvud’un Sünen’i 5 cilt, 40 kitap 1889 bâb ve 4800
hadis ihtiva etmektedir. Genellikle bâb başlıkları altında
oldukça az hadise yer verir. Sünen’de bâb başlıkları
kısadır. Herhangi bir görüş ortaya koyacak şekilde
değildir. Gerekli gördüğü yerde ravileri tanıtır, kendi
görüşü olarak cerh ve ta’dilde bulunduğu görülmüştür.
Kullanmış olduğu zayıf hadisleri belirtirken gerekçe
zikreder. Hadisin sebeb-i vürûdunu bildirir ve kelime
açıklaması yapar. Sünen’i Ebû Muhammet Abdilazîm bin
Abdilkavî-el Münzirî (ö. 656/ 1258), “el-Müctebâ”
adıyla ihtisar etmiştir. Ebû Süleyman el-Hattabî (ö.
388/998) “Meâlimu’s-sünen” adıyla iki ciltlik, Ebû’t-
Tayyib Muhammet Şemsu’l-hak el-Azîmâbâdî, “Avnu’l-
Ma’bîd şerhu Süneni Ebî Dâvud” adlı 14 ciltlik birer şerh
yazmışlardır.
37. 6. İbn Mâce ve Sünen’i
Asıl adı Ebu Abdillah Muhammed bin Yezid el-Kazvinî’dir.
209/825’de Kazvin’de doğmuştur. Sünenden başka
tefsir ve tarih konularında eserleri bulunmaktadır.
273/886 yılında vefat etmiştir.
Eseri iki cilt, mukaddime bölümü hariç 37 kitap 1515 bâb
ve 4341 hadisten oluşmuştur. Sünen’in de bulunan 613
hadisin isnadının zayıf olduğu söylenmektedir. Kitabın
tertibinin tekrardan uzak ve kısa oluşu sebebiyle
değerlidir. Yedinci asırdan itibaren Sünen, Kütüb-i
Sitte’nin altıncı kitabı olarak değerlendirilmektedir.
Sünen ikinci tabakaya ait bir kitaptır. Sünen’in modern
baskısı M. Fuat Abdulbâki tarafından Mısır’da iki cilt
halinde basılmıştır. Suyutî, “Misbâhu’z-zücace alâ
Süneni ibn Mace” adında bir şerh yazmıştır.
38. 7. İmam Mâlik ve Muvatta’ı
93 yılında Medine’de dünyaya gelmiştir. Etbâu’t-Tabiîn
arasında yer alır. Hükümdarların Muvatta’ı tek kitap
olarak uygulamaya koyma tekliflerini “bizim
ulaşamadığımız hadislere başkaları ulaşmış ve onları bir
araya getirmiş olabilirler diyerek geri çevirmiştir.
Muvatta kendisinden önceki hadis edebiyatının tertib ve
muhtevasını yansıtan bir eser niteliğindedir. Muvatta iki
cilt, 61 kitap ve 1720 hadisten oluşmaktadır. Medine
dışına çıkmadığı için görüşlerini tercih ettiği tüm kişiler
Medineli idi. Muvatta’nın hadisleri genellikle “haddesenî
Yahya an Mâlik an…” diye başlar. Yahya Muvatta’nın en
meşhur ravisi olan Yahya b. Yahya’dır. Haddesenî diyen
de Yahya’nın oğlu Ubeydullah’tır. Muvatta hadis
kitaplarının birinci tabakasına aittir.
Suyûtî (ö. 911/ 1505) Tenvîru’l-havâlik adını taşıyan bir
şerh yazmıştır. Ebu’l-Velid Süleyman b. Halef el-Bâcî el-
Endelûsî’nin (ö. 494/1100) el-Müntekâ isimli yedi ciltlik
bir şerhi de bulunmaktadır.
39. 8. Dârimî ve Sünen’i
Ebû Muhammed Abdullah b. Abdirrahman et-Temîmî es-
Semerkandî ed-Darimî 181/797 yılında Semerkand’da
doğdu. 75 yaşlarındayken 255/868 yılında Merv’de vefat
etti. Onun en meşhur eseri bazı hadisçilerin Müsned
ismini verdikleri Sünen’idir. İki ciltten olan Sünen 163
sayfalık bir mukaddime, 23 kitap, 1403 bâb ve 3500
hadisten oluşmaktadır. Bütün hadisleri sahih hadis
şartlarını taşımamaktadır. Ancak zayıf ravisi az, münker
hadisi nadirdir. Dârimî, bazen ravilerin karakterlerini
tenkid eder hadisin çeşitli rivayetleri arasındaki farka
işaret eder. Bazen de kendi görüşünü açıklar.
Muhammed Naim Atâ tarafından el-Hallu’l-müdellel adlı
bir şerh yazmıştır.
40. 9. Ahmet b. Hanbel ve Müsned’i
164 te Bağdat’ta doğdu. Kur’an’ın mahlukiyeti meselesi
dolayısıyla 18 ay hapiste işkence çekti. Hicri 241 yılında
77 yaşlarındayken vefat etti. Etbâ-u Etbâi’t-Tâbiîn
tabakasına mensuptur.
904 sahabî’den nakledilen 27 binin üzerinde hadis ihtiva
etmektedir. Müsnedde yer alan sahabiler önce Müslüman
olmadaki önceliklerine sonra aşiret durumlarına, daha
sonra da yerleştikleri şehirlere göre sıralanmıştır.
Müsned ilk hadis sahifelerini de ihtiva eder. Hicri 200 ila
228 yılları arasında 750 bin hadisten seçilerek meydana
getirilmiştir. Onun bu eseri telif gayesi, kendisince sahih
olduğuna kanaat getirdiği veya sahih olması muhtemel
bütün hadisleri toplamaktır.
İbn Zeknûn Ali b. Hüseyin, el-Kevâkibu’d-derârî fi tertibi
Müsnedi’l-İmam Ahmed alâ ebvâbi’l-Buharî isimli
eseriyle Müsned’i musannef tertibine taşımıştır. Sâ’âtî
Bulûğu’l-emânî min esrâri’l-Fethi’r-rabbanî adıyla bir
şerh yazmıştır.
41. Riyâzü’s-Sâlihîn
Eserin tam adı Riyâzü’s-Sâlihîn min hadîsi seyyidi’l-mürselîndir. Müellifi
Ebû Zekeriyyâ Yahya İbni Şeref İbni Mürî en-Nevevidir. Eserini 14
Ramazan 1271’de tamamlamıştır. Eserinde fert, aile ve cemiyet
planında uyulması gereken ana prensipleri üstün bir kavrayışla ayet ve
hadis temeline oturttu. Kur’an temeline dayalı sünneti ortaya koydu.
Eserini oluştururken sahih hadis kaynakları olarak şöhret kazanmış
kitaplardan seçilen, mana ve mahiyetleri açık, delâletleri kesin hadisleri
almaya özen göstermiştir. Riyâzü’s-Sâlihîn 18 temel bölüm 372 babtan
meydana gelmiştir.
İmam Nevevî, eserine aldığı hadislerin çoğunu Kütüb-i Sitte olarak bilinen
ve sünnî mezheplerce en sahih hadisleri ihtiva ettikleri kabul edilen,
Buhâri, Müslim’in sahihleri ile Ebû Davud, Tirmizi, Nesâi ve İbn
Mâce’nin sünenlerinden seçti. Bunların dışında kalan az sayıdaki
hadisleri de, İmam Mâlik’in Muvatta’ı, Ebû Bekir el Humeydî’nin el-
Cem’ beyne’s-Sahîhayn’i, Ahmed İbni Hanbel’in Müsned’i, Hâkim’in
Müstedrek’i ve Dârimî ile Dârekutnî’nin Sünenleriden almıştır.
Genel olarak bir ahlak ve âdap kitabı niteliğinde olan Riyâzü’s-Sâlihîn’in
şerhleri arasında en önde gelenleri; İb Allân (1588-1647)’ın yazdığı
“Delilü’l-fâlihîn li turuki Riyâzü’s-sâlihîn” ilk şerh olma özelliği
taşımaktadır. Günümüz müelliflerinden el-Hüseynî Abdülmecid Hâşim’in
“Şerhu Riyazü’s-sâlihîn” kısa bir şerhtir.
Editor's Notes
Tedvin, sünnet malzemesini her hangi bir ayırım söz konusu olmaksızın