SlideShare una empresa de Scribd logo
1 de 40
YAKIN TARİHİNİ
BİLMEK
10 Kasım 1938
Kemalist
düşüncenin
bittiği gün…
11 Kasım 1938,
Kargaşanın başladığı gün…
Atatürk ölünce Celal Bayar Hükümeti
usulen istifa etti. Cumhurbaşkanı olan
İsmet İnönü görevi tekrar Bayar’a verdi
ve İnönü, ilk icraat olarak Atatürk’ün yakın
çalışma arkadaşları olan Dışişleri Bakanı
Tevfik Rüştü Aras ve İçişleri Bakanı
Şükrü Kaya’ya kurulan yeni hükümette
görev verdirtmedi.
1938 sonrası Kemalist düşünceyi terk etme
sürecinin başlangıcıdır.
• Atatürk,oluşturduğu düşünce sistemini ve
gerçekleştirdiği eylemleri son derece yetersiz ve
dar bir kadro ile başarmıştır.
• Kurtuluş savaşında etkili görevlerde bulunmuş olan
Kazım Karabekir,
Rafet Bele,
Ali Fuat Cebesoy,
Rauf Orbay gibi paşalar,
Cumhuriyet atılımlarını
özümsemiş değildiler.
Kazım Karabekir’in başkanlığında, Ali Fuat Cebesoy,
Adnan Adıvar, Rauf Orbay, İsmail Cartbolat, Feridun
Fikri Düşünsel, Sabit Sağıroğlu, Halis Turgut, Refet
Bele ve Rüştü Paşa’nın da içlerinde bulunduğu bir
kurul tarafından 17 Kasım 1924 tarihinde kurulan
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Türkiye
Cumhuriyeti’nin ilk muhalefet partisidir.
Milli Mücadele’nin sona ermesi ve Cumhuriyetin
İlanı ile başlayan ilerici devrimci adımların ardından
Atatürk’ün safından ayrılmaya başladılar.
•Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
17 Kasım 1924 tarihinde kurulan “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”
programında şunlar yer alıyordu;
Nasıl? Okuduklarınız gerçekten inanılmaz değil mi.?
SANKİ GÜNÜMÜZ “IMF” PROGRAMLARINDAN KOPYA ÇEKİLMİŞ GİBİ…
• “..Parti, limanlara giriş ve çıkışta alınan gereksiz gümrük vergilerinin
derhal kaldırılmasını savunur..
• İç ve dış transit ticaretinin gelişmesini önleyen tüm kısıtlama ve engeller
kaldırılacaktır..
• Ulusal sanayinin korunması için getirilen kısıtlamalar kaldırılacak, ithalattan
alınan gümrük vergileri azaltılacaktır.
• Ekonomiyi yeniden inşa etmenin zorunluluğu karşısında yabancı sermayenin
güvenini kazanmaya çalışılacaktır.
• Her türlü tekelin,bu arada devlet tekellerinin de çoğalmasına karşı çıkılacaktır.
• Merkezi yönetim biçimi yerine yerel yönetimler gerçekleştirilecektir.
• Ülkede liberalizm uygulanacak, devlet küçülecektir..
• Halkın dini inançlarına saygı gösterilecektir…”
İnönü’nün Atatürk’ten ideolojik olarak en büyük
farkı II. Dünya savaşı galibi Amerika’nın siyasi
baskısına göğüs gerememesi idi.
Atatürk, ABD ile çıkar temeline dayanan
ama hiçbir şekilde iç içe geçmeyen ve
ABD’yi Türkiye’nin iç işlerinden uzak tutan
bir politika izliyordu.
İnönü Atatürk gibi davranamadı.
Zira Atatürk’ün ölümünden sonra baskıcı Amerikan
yaklaşımlarına engel olamamış, ABD’nin II. Dünya
savaşı galibi olarak ortaya koyduğu politikalardan
ülkesi adına çıkar sağlama yolunda
bir varlık gösterememişti.
Atatürk ilkelerinden dönüş sürecinin yaygın bir
kanı olarak 1950’de başladığı zannedilir.
Ancak İsmet İnönü’nün 1940-1950 yılları
arasında “Milli Şef” olarak sürdürdüğü yönetim,
dinci grupların yavaş yavaş başkaldırdığı,
ödünlerin verildiği ve Atatürkçü politikaların
yavaş yavaş terk edildiği dönem olmuştur.
Emperyalizme yanaşma, İngiltere ve
Fransa ile üçlü ittifak…
Atatürk’ün ölümünden yalnızca 6 ay sonra Türkiye,
12 Mayıs 1939’da İngiltere,
23 Haziran 1939’da da Fransa ile
iki ayrı deklarasyona imza attı.
Deklarasyona göre taraflar “Akdeniz bölgesinde
savaşa yol açabilecek bir saldırı halinde, etkin bir
biçimde işbirliği yapmayı” kabul ettiler.
Türk Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu, İngiltere
Büyükelçisine antlaşmalarla ilgili olarak
“Türkiye’nin bütün nüfuzunu, Batı ülkelerinin
hizmetine verdiğini” söylemişti.!!”
Üçlü İttifak antlaşması
İngiltere ve Fransa ile imzalanan deklarasyonlar
19 Ekim 1939 tarihinde
“Üçlü İttifak Antlaşması” haline getirildi.
Antlaşmanın yapıldığı tarihte II. Dünya Savaşı
sürmektedir.
Böylece Türkiye Kemalist politikalardan ilk ödünü
Atatürk’ün üzerinde en çok durduğu konulardan biri
olan dış siyaset konusunda vermiş ve batı ile
“bağımlılık ilişkisi doğuracak antlaşmalara”
imza koymuştur; hem de ölümünden yalnızca
6 ay sonra…
Anlaşma yapılan İngiltere daha 15 yıl önce
“Türkiye’yi yok etmeye kararlı
olduğunu, Türklerin vahşi talancılar
olduğunu ve Anadolu’dan
uzaklaştırılacaklarını”
söylüyor ve 1930 yılına kadar süren
Kürt ayaklanmalarının hemen tümünü
kışkırtıyordu.
Tevfik Rüştü Aras’ın yerine Dışişleri Bakanı
olan Şükrü Saracoğlu’nun imzaladığı
Üçlü İttifak Antlaşması’na ilk tepki
Almanya’dan geldi ve Hitler Türkiye’yi
“ikinci derecede işgal edilecek ülkeler”
grubuna soktu.
Türkiye’nin tarafsızlık politikasından
uzaklaşmasına Almanya’nın ardından
Balkan Devletleri ve Rusya tepki gösterdi.
Özellikle Türkiye ve Rusya artık birbirlerine
karşı “öncelikli tehdit” oluşturan iki ülke
haline gelmişlerdi.
Gazi’nin dış politika uygulamaları her
yerde sekteye uğruyordu.
İttifak antlaşması ülkeyi batağa
sürüklüyor…
• 10 Haziran 1940’da İtalya Fransa’ya savaş ilan edince,
İngiltere İttifak Antlaşmasının 2.maddesi gereğince bizden
İtalya’ya savaş ilan etmemizi istedi.
• 28 Ekim 1940’da İtalya bu kez Yunanistan’a saldırdı.
İngiltere bu seferde 9 Şubat 1933’de Türkiye ile
Yunanistan’ın yapmış olduğu dostluk antlaşmasını ileri
sürerek Türkiye’nin savaşa girmesini bir kez daha istedi.
• Türkiye Üçlü İttifakın yarattığı sıkıntılardan bunalmışken
Fransa Almanya tarafından işgal edilerek savaş dışı kaldı,
hükümet bu durumda tarafsız kalabileceğini ileri sürdü.
Türkiye Üçlü İttifak Antlaşmasından kurtulmak istiyordu,
ancak İngiltere bu isteği görüşmedi bile…
Almanya’nın savaştaki başarıları üzerine Türkiye
18 Haziran 1941’de
Türk-Alman Saldırmazlık Paktı’nı imzaladı.
Böylece Türkiye birbirleri ile savaşan
İngiltere ve Almanya’nın dostu olarak dünya siyaset
sahnesinde komik duruma düşmüştü.!
Türk-Alman saldırmazlık antlaşmasından dört gün
sonra Almanya Sovyetler Birliğine saldırdı ve
düşman-dost ilişkileri daha da karıştı.
Şimdi İngiltere ve Sovyetler Birliği dost olmuş,
Almanya ile saldırmazlık paktı olan Türkiye,
Sovyetlerin “güvenilmez komşusu” olmuştu..!
Üçlü İttifak Antlaşması Türkiye’nin Atatürk
tarafından çizilen dış politikasının terk edilmesidir.
Daha 20 yıl önce silahlı mücadele ile yenilen ve
Türkiye’yi yok etme kararlılığını açıkça ortaya
koyan emperyalist devletlere hiç gereği yokken
bağlanma yoluna gidilmiştir.
Savaşarak kazandığı ulusal bağımsızlığını
koruma ve buna bağlı olarak toplumsal
kalkınmayı kendi öz gücüne dayanarak
gerçekleştirme yolunu terk etmiştir.
Türkiye,
sorunlarına başkalarının karışmasına
izin vermiştir…
Cumhurbaşkanı olan İnönü
artık Milli Şef’ti.
Atatürk’ün yakın çevresi gözden düşmüştü.
Onların yönetimden uzaklaştırılmaları ile başlayan süreç
Atatürk ve dönemi ile araya mesafe koyma eğilimiydi.
Dini eğitim almış olan Şemsettin Günaltay,
İnönü Cumhurbaşkanı olunca
Atatürk’e dolaylı hakaret içeren
“İnönü devri başlıyor, fazilet devri başlıyor”
demiş ve ileride başbakan yapılmıştı.
Fazilet kelimesi de bir yerlerden çağrışıyor ama…
1940-1950 arası 10 yıllık süreç,
Kemalist atılımların durduğu,
geri dönüş sürecinin başladığı,
Türkiye’nin toplumsal düzeyi ve siyasi alt yapısı
yeterli olmamasına karşın ABD’nin dayatması ile
“çok partili” düzenin kabul edildiği,
batıyla uzlaşma kılıfı altında emperyalizmin giderek
etkisine girmekle sonuçlanan bir süreç olmuştur.
Atatürk ölmeden önce projeleri hazırlanmış olan
Demir-Çelik, Genel Makine ve Elektrolit Bakır gibi
yatırımlar programdan çıkarılmış, sanayi ile
bağdaşmayan yeni kalkınma planları yapılmıştır.
Türkiye birçok uluslararası oluşuma, bu örgütleri
fazla incelemeden, niyetlerini anlamadan, ülke
yararına olup-olmadığını yeterince araştırmadan
ABD’nin dayatması ile üye olmuştur.
Bunlar neler mi.?
• 24 Ekim 1945’de kurulan BM’ye girildi.
• 14 Şubat 1947’de Dünya Bankasına girildi.
• 11 Mart 1947’de İMF’ye katılındı.
• 22 Nisan 1947’de Truman Doktrini kabul edildi.
• 04 Temmuz 1948’de Marshall Yardım Planı
kabul edildi. (İşte teslim anlaşmamız)
• Türkiye'de demiryolu yerine karayolu taşımacılığının
tercih edilmesinin, ABD'nin yaptığı Marshall yardımının
bir koşulu olduğunu,
• 1950 yılında ulaşımdaki %50 oranına sahip demiryolu
taşımacılığının,
• 2003 yılında % 5’ e düştüğünü,
• Türkiye'de % 95 olan kara yolu taşımacılığının payının;
ABD'de % 43 olduğunu,
Şimdilerde kimseler bilmez.
Petrol savaşları hala neden devam ediyor?
Bizim gibi pazarlar var oldukça devam edeceğinden !
Kayseri Uçak Fabrikası Resmen Açıldı.
1926 yılında 120 Alman ve 50 Türk’ten oluşan ekip fabrikayı
üretim için kurmuş ve dönemin Milli savunma Bakanı Recep Peker
kuruluşundan iki sene sonra açılışını yapmıştır.
1930’da Fabrika Milli Savunma Bakanlığı’na devredilmiştir.
Fabrika sonradan Hava Müfettişliği’nin emrine verildi.
1932 yılına kadar burada 15 adet Junkers A-20 imal edildi. 1932’
den sonra ilk anlaşma Amerikan Curtis-Wright grubuyla yapıldı.
Anlaşmada Curtis’den av, yolcu ve Fledgling uçakları alınması
planlandı. Bununla beraber Curtis-Wright uçaklarının montajının
Kayseri’de yapılmasına karar verildi. Bu anlaşma sonrasında
yapılan anlaşmalarla fabrika, II. Dünya Savaşı’na kadar içlerinde
Alman Gotha 145, İngiliz Miles-Magister gibi uçaklarında
bulunduğu 112 adet uçak imal etti.
1939’da fabrikanın uçak üretim, bakım ve revizyon hakkı Türk
Hava Kuvvetleri’ne verildi.
Amerikan Marshall yardımı sebebiyle uçak üretimi durduruldu,
1950’de Kayseri Hava İkmal ve Bakım Merkezi oldu.
1. Dünya Savaşının ve devamında 2. Dünya Savaşının temel
nedeninin Petrol olduğu göz önüne alınırsa ve
Petrol Savaşları günümüzde hala mevcut ise,
Türkiye üzerinde oynanan oyunlara
daha başka bir göz ile bakmak gerekir.
Marshall Yardımı adı altında Türk sanayi ve Eğitim Sistemi
üzerine konan ipotek (başka bir deyişle teslimiyet),
hava ve demiryollarından vazgeçilerek petrol ve yan sanayi
ürünlerinin tüketimine dayalı “Karayolu” nu ulaşımda ve
sanayide kalkınma için temel araç olarak seçmemiz
(ya da seçmeye teşvik edilmemiz),
denizi doldurarak Topkapı Sarayı Duvarları boyunca sahil
yolları, Beşiktaş Bulvarı, sonraları da Otoyol yapımı ve bir
Cumhurbaşkanı Tarafından söylenmiş olan
“Demiryolları Komünist işidir” veciz sözü,
ülkemizin nereden nereye geldiğinin çok açık bir ifadesidir.
Türkiye 15 Şubat 1952’de NATO’ya girdi.
Herkes başvurunun DP iktidarı tarafından
yapıldığını sanır, ancak Nato’ya giriş için
başvuru 4 Mayıs 1950’de yapılmıştı.
14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerde DP
iktidara geldiği için NATO’ya giriş şerefini(!)
ise onlar yaşamıştır.
Türkiye bu süreçte
ABD ile çeşitli konularda bir dizi
ikili antlaşmalar imzaladı.
Bunların içinde öyleleri vardı ki,
değil bağımsız bir ülke
bir sömürge bile bu antlaşmaları
imzalamazdı.
ABD ile yapılan ilk ikili antlaşma 23 Şubat 1945’de ki
“Karşılıklı Yardım Antlaşması”
Adı “Karşılıklı Yardım” olan bu antlaşmanın temel özelliği, ABD isteklerinin
Türkiye tarafından kabul edilmesi, Türkiye’yi ağır yükümlülükler altına sokması
ve hiçbir yükümlülük altına girmeyen ABD’nin haklarının korunmasıdır.
Antlaşmanın 2.maddesi şöyledir:
• Bu antlaşmanın birde 5.maddesi vardır ki :
“Türkiye parasını ödemiş olsa da ABD Başkanı gerek görürse,
aldığı malzemeleri geri vermeyi kabul etmiştir…”
• Türk Hükümeti ABD’ne hizmet sunmakla görevli olacak, bu
görevin sınırı da belli olmayacak… (Gerçekten inanılmaz…)
• “T.C. Hükümeti, sağlamakla görevli olduğu hizmetleri,
kolaylıkları ya da bilgileri ABD’ne temin edecektir.”
Böyle bir maddenin bağımsız iki ülke arasında yapılan bir antlaşmada yer
alması mümkün değildir.
İkinci antlaşma, 27 Şubat 1946’da yapılan bir
kredi antlaşmasıdır.
• Bu antlaşmanın özü,dünyanın değişik yerlerinde ABD’ nin
elinde kalan ve ülkesine geri götürmesi pahalı olan eskimiş,
bozuk savaş artığı malzemeyi satın alması koşuluyla Türkiye’ye
10 milyon dolar borç verilmesidir. Antlaşmanın II.bölüm
1.maddesi şöyledir : “ABD Dış Tasfiye Komisyonu, Türk
Hükümetine satacağı malzemelerin fiyatlarının, envanterini ve
listelerini verecektir. Satış fiyatı ilgili mümessiller tarafından
görüşülecektir. Türk Hükümeti tarafından malzeme bulunduğu
yerden ve bulunduğu gibi alınacaktır. Alınan malzemenin
mülkiyeti Türkiye’ye geçmeyecektir. ABD Hükümeti alınan
malzeme için herhangi bir teminat vermeyecektir.
• Bu ve önceki antlaşmada yer alan maddelerin ne anlama
geldiğini Türkiye ve İnönü 1964 Johnson Mektubu ile
öğrenecektir.
“Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu
Kurulması Hakkındaki Antlaşma…
“27 Aralık 1947 Fulbright Antlaşması” ”
ile oluşturulan komisyon, T.B.M.M.’nin, Tevhid-i Tedrisat
(Öğretim Birliği) Kanunu ile 3 Mart 1924 tarihinde
Anadolu’da kapatılan Toplam 2148 yabancı okul
ki yarısından çoğu ABD okulu idi,
ABD kapatılan bu okullarının acısını bu komisyon ile alacaktı.
4’ü Türk, 4’ü ABD’lilerden oluşan komisyona ABD’nin Türkiye
Büyükelçisi başkanlık ediyor ve üstün çocuklarımızı seçip,
parasını bize ödetiyor ve kendi ülkelerinde kendilerine uygun bir
şekilde yetiştirmeyi hedefliyordu.
23 Şubat 1945 tarihinde
borç alma ve kiralamalarla ilgili
“karşılıklı yardım anlaşması”
sonucu imzalanan
Antlaşmanın 1.maddesi;
“Türkiye’de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu adı
altında bir komisyon kurulacaktır. Bu komisyon,
niteliği bu antlaşma ile belirlenen ve parası Türk
Hükümeti tarafından finanse edilecek olan eğitim
programlarının yönetimini kolaylaştıracaktır.”
Antlaşmanın en dikkat çekici 5.maddesi ise;
“Komisyon dördü T.C. Vatandaşı ve dördü ABD
vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden oluşacaktır.
ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyon şefi
komisyonun fahri başkanı olacak ve komisyonda
oyların eşit olması halinde kararı komisyon başkanı
verecektir…”
“Yeni Dünya Düzeni”
politikalarının bizim için öngördüğü
“dinsel eğitim” - “eğitimin dinselleştirilmesi”
sistemli bir şekilde yapılan ama hemen hepsi de
Kahire’de imzalanan «Kredi Anlaşması» ile
borçlandırmaya dayanan parasal gücün
ülkemize yansıması ile
büyük bir boyut ve ivme kazandı.
“Eğitim birliği”, “dini eğitimde birliğe” kaydı.
Menderes ve arkadaşlarının CHP’den istifa ederek
DP’yi kurmaları, 1980 Askeri darbenin dokunmadığı
dinci guruplar ve AKP’nin kuruluşu bu görüşü destekliyor.
Rahmetli İsmet İnönü, 1963’te, Türkiye’yi ABD’nin yarı
sömürgesi yapan bu durumu, şöyle açıklamıştı:
“Daha bağımsız ve kişilik sahibi dış politika izlenmesini
istiyorsunuz. Herkes aynı şeyden söz ediyor.
Nasıl yapacağım ben bunu ?
Karar vereceğim ve işi teknisyenlere havale edeceğim.
Onlar ayrıntılı çalışmalar yapacaklar ve öneriler hazırlayacaklar.
Yapabilirler mi bunu?
Hepsinin çevresinde uzman denen yabancılar dolu.
İğfal etmeye çalışıyorlar.
Başaramazlarsa işi sürüncemede bırakmaya çalışıyorlar.
O da olmazsa karşı tedbir alıyorlar.
Bir görev veriyorum sonucu bana gelmeden Washington’un haberi
oluyor.
Sonucu memurdan önce sefirden öğreniyorum.”
•İnönü’nün, dünya hakimiyetini ele geçirmiş olan ABD’nin
tehdidi ve Komünizm tehlikesi karşısında eli-kolu bağlı.
Türk Sivil Havacılığının 1940’lı yıllardaki müthiş gelişimi ve saldırgan
ülkelerin Türkiye planları karşısındaki durumu ilginçtir.
Tarafsız kalma politikası yürüten Atatürk, sanayi devrimine geçişteki en
önemli ve en kıymetli unsurun insan olduğunu bilmekte idi.
Birey yetiştirmek, onun ilk hedefi idi. Bu nedenle Köy Enstitülerini kurdu.
Köy Enstitüleri eğitim modeli, bireylere olayların farkına varabilme yetisi
kazandırıyordu.
Kendi bilincine varan, ülkesinin ve dünyanın değerlerinin farkına varır.
Bu da yurttaşlık bilincini yaratır.
16.400 kadın ve erkek öğretmen ile 7300 sağlık memuru ve 8756 eğitmen
yetiştirmiştir.
İLKELERİ:
• - Çevreye uygunluk ilkesi.
• - Öğrencinin doğasına uygunluk ilkesi.
• - Kendi kendini yönetim ilkesi.
• - İş içinde kendi kendine çalışma ilkesi.
• - Öğrenciye yetki ve sorumluluk verme ilkesi.
O güne göre bu gün kaç meslek okulunun kaldığına siz karar verin.
Bugün bu ilkeler doğrultusunda eğitim aldınız mı? Bir düşünün.
Köy Enstitüleri’nin temel hedefi, bu eğitim modeli ile kişinin kendi farkına
varılabilirliğini kazanmasıydı.
Öğrenciler anlıyor, düşünüyor, sorguluyor ve üretiyordu.
Marshall Yardımı ve sonra NATO, nasıl etkiledi bizleri;
- Önce Enstitülerin yöneticileri ve öğretmenleri değiştirildi. Arkasından 2000
öğrenci sınıfta bırakılarak enstitülerden uzaklaştırıldı. Babalarına tazminat
davası açıldı.
- 1947'de çıkarılan 5117 ve 5129 sayılı yasalarla köylerde görev yapan
enstitülü öğretmenlerin kurumları ile ilişkisi kesildi. Ellerinden araç
gereçleri alındı.
- Yüksek Köy Enstitüsü, 1947-1948 öğretim yılında kapatıldı.
- 9 Nisan 1947 günü bir yönetmelikle öğrencilerin yönetimde söz sahibi
olmalarına son verildi, ders dışı çalışmaları kısıtlandı.
- 9 Mayıs 1947 günlü genelgeyle karma eğitime son verildi.
- 20 Mayıs günlü genelgeyle enstitü kitaplıklarında sakıncalı görülen
kitaplar ayıklandı ve yakıldı.
- 1948'de enstitülerde izlenen programlar öteki okulların programlarına
çevrildi, iş eğitimine son verildi.
- Enstitüleri bitiren öğretmenler amaç dışı olarak ilkokul veya gezici
başöğretmenliklere atandı.
- Birçok enstitü mezunu öğretmenin, yedek subaylık hakkı ellerinden
alınarak çavuş çıkarıldı.
- Artık, gazetelerde kimi yerlerde Köy Enstitülü öğretmenlerin komünistlik
yüzünden tutuklandıkları haberleri yayınlanmaya başladı.
Bu antlaşmalar planlı bir bütünsellik
taşır ve birbirleri ile tamamlayıcı
bağlantılar içindedir.
Karanlık amaçlı, diplomasiden yoksun,
ehil ellerde yapılmayan antlaşmalar,
gün gelir sizi “Yeni bir dünya kurulur,
Türkiye oradaki yerini alır” demek
zorunda bırakır.
ABD ile yapılan ikili antlaşmaların
tümünde ortak olan bir özellik vardır.
Geçmişteki politikacıların yaptıkları
yüzünden ülkemiz şimdi
bu sıkıntıları çekmektedir.
Belki de özel bir amaca, asırlarca devam
ede gelen bir anlayışa yönelik çalışmanın
ürünü idi bu antlaşmalar.
Geçmişini bilmeyenler
geleceklerine yön veremezler.
“sinesinde yetiştirerek başının üstüne
kadar çıkaracağı adamların kanındaki
ve vicdanındaki cevher-i asliyi
çok iyi tahlil etmek dikkatinden
bir an vazgeçmesin.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Muhterem milletime
tavsiyem odur ki,
Seni anlamaya çalışmadıkça,
geleceğimiz de hep ipotek altında kalacaktır.
sb

Más contenido relacionado

La actualidad más candente

Atatürk dönemi dış politika
Atatürk dönemi dış politikaAtatürk dönemi dış politika
Atatürk dönemi dış politikamazidenatiye
 
Atatürk dönemi̇ diş poli̇ti̇ka
Atatürk dönemi̇ diş poli̇ti̇kaAtatürk dönemi̇ diş poli̇ti̇ka
Atatürk dönemi̇ diş poli̇ti̇kaAygül Demirel
 
AtatüRk DöNemi
AtatüRk DöNemiAtatüRk DöNemi
AtatüRk DöNemiBigBoss
 
12. dispolitika konu anlatimi
12. dispolitika konu anlatimi12. dispolitika konu anlatimi
12. dispolitika konu anlatimiYiğitcan BALCI
 
ATATÜRK DÖNEMİ DIŞ POLİTİKASI
ATATÜRK DÖNEMİ DIŞ POLİTİKASIATATÜRK DÖNEMİ DIŞ POLİTİKASI
ATATÜRK DÖNEMİ DIŞ POLİTİKASIEmre Cantürk
 
8. Sınıf Sosyal Bilimler Ünite 6 Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası
8. Sınıf Sosyal Bilimler Ünite 6 Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası8. Sınıf Sosyal Bilimler Ünite 6 Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası
8. Sınıf Sosyal Bilimler Ünite 6 Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasıenesulusoy
 
Inkilap Tarihi
Inkilap TarihiInkilap Tarihi
Inkilap Tarihiesmus2
 
SİYASAL ALANDA YAPILAN İNKLP.
SİYASAL ALANDA YAPILAN İNKLP.SİYASAL ALANDA YAPILAN İNKLP.
SİYASAL ALANDA YAPILAN İNKLP.Erol Eftekkin
 
TüRk Inkilabi[1]Sunu
TüRk  Inkilabi[1]SunuTüRk  Inkilabi[1]Sunu
TüRk Inkilabi[1]Sunuderslopedi
 
11. cumhuriyet konu anlatimi
11. cumhuriyet konu anlatimi11. cumhuriyet konu anlatimi
11. cumhuriyet konu anlatimiYiğitcan BALCI
 

La actualidad más candente (14)

Atatürk dönemi dış politika
Atatürk dönemi dış politikaAtatürk dönemi dış politika
Atatürk dönemi dış politika
 
Atatürk dönemi̇ diş poli̇ti̇ka
Atatürk dönemi̇ diş poli̇ti̇kaAtatürk dönemi̇ diş poli̇ti̇ka
Atatürk dönemi̇ diş poli̇ti̇ka
 
AtatüRk DöNemi
AtatüRk DöNemiAtatüRk DöNemi
AtatüRk DöNemi
 
Paktlar
PaktlarPaktlar
Paktlar
 
12. dispolitika konu anlatimi
12. dispolitika konu anlatimi12. dispolitika konu anlatimi
12. dispolitika konu anlatimi
 
ATATÜRK DÖNEMİ DIŞ POLİTİKASI
ATATÜRK DÖNEMİ DIŞ POLİTİKASIATATÜRK DÖNEMİ DIŞ POLİTİKASI
ATATÜRK DÖNEMİ DIŞ POLİTİKASI
 
8. Sınıf Sosyal Bilimler Ünite 6 Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası
8. Sınıf Sosyal Bilimler Ünite 6 Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası8. Sınıf Sosyal Bilimler Ünite 6 Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası
8. Sınıf Sosyal Bilimler Ünite 6 Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası
 
Türk i̇nkılabı
Türk i̇nkılabıTürk i̇nkılabı
Türk i̇nkılabı
 
Kore savaşi
Kore savaşiKore savaşi
Kore savaşi
 
Siyasi alanda-yap-ink
Siyasi alanda-yap-inkSiyasi alanda-yap-ink
Siyasi alanda-yap-ink
 
Inkilap Tarihi
Inkilap TarihiInkilap Tarihi
Inkilap Tarihi
 
SİYASAL ALANDA YAPILAN İNKLP.
SİYASAL ALANDA YAPILAN İNKLP.SİYASAL ALANDA YAPILAN İNKLP.
SİYASAL ALANDA YAPILAN İNKLP.
 
TüRk Inkilabi[1]Sunu
TüRk  Inkilabi[1]SunuTüRk  Inkilabi[1]Sunu
TüRk Inkilabi[1]Sunu
 
11. cumhuriyet konu anlatimi
11. cumhuriyet konu anlatimi11. cumhuriyet konu anlatimi
11. cumhuriyet konu anlatimi
 

Similar a Yakin Tarih

Atatürkü An(la)mak
Atatürkü An(la)makAtatürkü An(la)mak
Atatürkü An(la)makcemenzarleo
 
Ataturkun hayati ve_kurtulus_savasi_2
Ataturkun hayati ve_kurtulus_savasi_2Ataturkun hayati ve_kurtulus_savasi_2
Ataturkun hayati ve_kurtulus_savasi_2Mustafa Ünç
 
Inkilap 11 sınıf
Inkilap 11 sınıfInkilap 11 sınıf
Inkilap 11 sınıftenten258
 
Bir Devletin Yeniden Doğuşu
Bir Devletin Yeniden DoğuşuBir Devletin Yeniden Doğuşu
Bir Devletin Yeniden Doğuşukaosakatki
 
10. ataturk konu anlatimi
10. ataturk konu anlatimi10. ataturk konu anlatimi
10. ataturk konu anlatimiYiğitcan BALCI
 
Milli mucadeledeki vatan hainleri
Milli mucadeledeki vatan hainleriMilli mucadeledeki vatan hainleri
Milli mucadeledeki vatan hainleriihtiyarus
 
1_DUNYA_SAVASI_ppt_sunum.ppt
1_DUNYA_SAVASI_ppt_sunum.ppt1_DUNYA_SAVASI_ppt_sunum.ppt
1_DUNYA_SAVASI_ppt_sunum.pptBarEre
 
1.Kurtuluş Savaşı Cepheleri
1.Kurtuluş Savaşı Cepheleri1.Kurtuluş Savaşı Cepheleri
1.Kurtuluş Savaşı Cepheleriderslopedi
 
1 Dunya Savasi Ndenleri
1 Dunya Savasi Ndenleri1 Dunya Savasi Ndenleri
1 Dunya Savasi Ndenleriderslopedi
 
Osmanli DağıLma DöN.
Osmanli DağıLma DöN.Osmanli DağıLma DöN.
Osmanli DağıLma DöN.derslopedi
 
7. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Ülkeler Arası Köprüler
7. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Ülkeler Arası Köprüler7. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Ülkeler Arası Köprüler
7. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Ülkeler Arası Köprülerenesulusoy
 
TARİH (1).pdf
TARİH (1).pdfTARİH (1).pdf
TARİH (1).pdfSelinSaint
 

Similar a Yakin Tarih (19)

Atatürkçülük
AtatürkçülükAtatürkçülük
Atatürkçülük
 
Tarih yeni
Tarih yeniTarih yeni
Tarih yeni
 
Atatürkü An(la)mak
Atatürkü An(la)makAtatürkü An(la)mak
Atatürkü An(la)mak
 
Ataturkun hayati ve_kurtulus_savasi_2
Ataturkun hayati ve_kurtulus_savasi_2Ataturkun hayati ve_kurtulus_savasi_2
Ataturkun hayati ve_kurtulus_savasi_2
 
I. ve II. Meşrutiyet
I. ve II. MeşrutiyetI. ve II. Meşrutiyet
I. ve II. Meşrutiyet
 
Inkilap 11 sınıf
Inkilap 11 sınıfInkilap 11 sınıf
Inkilap 11 sınıf
 
Bir Devletin Yeniden Doğuşu
Bir Devletin Yeniden DoğuşuBir Devletin Yeniden Doğuşu
Bir Devletin Yeniden Doğuşu
 
10. ataturk konu anlatimi
10. ataturk konu anlatimi10. ataturk konu anlatimi
10. ataturk konu anlatimi
 
Milli mucadeledeki vatan hainleri
Milli mucadeledeki vatan hainleriMilli mucadeledeki vatan hainleri
Milli mucadeledeki vatan hainleri
 
1_DUNYA_SAVASI_ppt_sunum.ppt
1_DUNYA_SAVASI_ppt_sunum.ppt1_DUNYA_SAVASI_ppt_sunum.ppt
1_DUNYA_SAVASI_ppt_sunum.ppt
 
Osmanlı 19 yy
Osmanlı 19 yyOsmanlı 19 yy
Osmanlı 19 yy
 
Tarih
TarihTarih
Tarih
 
Turk Inklabi
Turk InklabiTurk Inklabi
Turk Inklabi
 
1.Kurtuluş Savaşı Cepheleri
1.Kurtuluş Savaşı Cepheleri1.Kurtuluş Savaşı Cepheleri
1.Kurtuluş Savaşı Cepheleri
 
1 Dunya Savasi Ndenleri
1 Dunya Savasi Ndenleri1 Dunya Savasi Ndenleri
1 Dunya Savasi Ndenleri
 
Osmanli DağıLma DöN.
Osmanli DağıLma DöN.Osmanli DağıLma DöN.
Osmanli DağıLma DöN.
 
7. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Ülkeler Arası Köprüler
7. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Ülkeler Arası Köprüler7. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Ülkeler Arası Köprüler
7. Sınıf Sosyal Bilimler 7. Ünite Ülkeler Arası Köprüler
 
TARİH (1).pdf
TARİH (1).pdfTARİH (1).pdf
TARİH (1).pdf
 
Ispanya oğulcan
Ispanya oğulcanIspanya oğulcan
Ispanya oğulcan
 

Más de Servet Basol (12)

Icao Story
Icao StoryIcao Story
Icao Story
 
Usulunce
UsulunceUsulunce
Usulunce
 
Mustafa Guzelgoz
Mustafa GuzelgozMustafa Guzelgoz
Mustafa Guzelgoz
 
K lau
K lauK lau
K lau
 
Kaligrafi
KaligrafiKaligrafi
Kaligrafi
 
Gobeklitepe
GobeklitepeGobeklitepe
Gobeklitepe
 
Geotags
GeotagsGeotags
Geotags
 
Gandhi
GandhiGandhi
Gandhi
 
Ataturkten
AtaturktenAtaturkten
Ataturkten
 
Asla
AslaAsla
Asla
 
Adalet Hanim
Adalet HanimAdalet Hanim
Adalet Hanim
 
Zeppelin
ZeppelinZeppelin
Zeppelin
 

Yakin Tarih

  • 3. 11 Kasım 1938, Kargaşanın başladığı gün…
  • 4. Atatürk ölünce Celal Bayar Hükümeti usulen istifa etti. Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü görevi tekrar Bayar’a verdi ve İnönü, ilk icraat olarak Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşları olan Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya kurulan yeni hükümette görev verdirtmedi.
  • 5. 1938 sonrası Kemalist düşünceyi terk etme sürecinin başlangıcıdır. • Atatürk,oluşturduğu düşünce sistemini ve gerçekleştirdiği eylemleri son derece yetersiz ve dar bir kadro ile başarmıştır. • Kurtuluş savaşında etkili görevlerde bulunmuş olan Kazım Karabekir, Rafet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay gibi paşalar, Cumhuriyet atılımlarını özümsemiş değildiler.
  • 6. Kazım Karabekir’in başkanlığında, Ali Fuat Cebesoy, Adnan Adıvar, Rauf Orbay, İsmail Cartbolat, Feridun Fikri Düşünsel, Sabit Sağıroğlu, Halis Turgut, Refet Bele ve Rüştü Paşa’nın da içlerinde bulunduğu bir kurul tarafından 17 Kasım 1924 tarihinde kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk muhalefet partisidir. Milli Mücadele’nin sona ermesi ve Cumhuriyetin İlanı ile başlayan ilerici devrimci adımların ardından Atatürk’ün safından ayrılmaya başladılar. •Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
  • 7. 17 Kasım 1924 tarihinde kurulan “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” programında şunlar yer alıyordu; Nasıl? Okuduklarınız gerçekten inanılmaz değil mi.? SANKİ GÜNÜMÜZ “IMF” PROGRAMLARINDAN KOPYA ÇEKİLMİŞ GİBİ… • “..Parti, limanlara giriş ve çıkışta alınan gereksiz gümrük vergilerinin derhal kaldırılmasını savunur.. • İç ve dış transit ticaretinin gelişmesini önleyen tüm kısıtlama ve engeller kaldırılacaktır.. • Ulusal sanayinin korunması için getirilen kısıtlamalar kaldırılacak, ithalattan alınan gümrük vergileri azaltılacaktır. • Ekonomiyi yeniden inşa etmenin zorunluluğu karşısında yabancı sermayenin güvenini kazanmaya çalışılacaktır. • Her türlü tekelin,bu arada devlet tekellerinin de çoğalmasına karşı çıkılacaktır. • Merkezi yönetim biçimi yerine yerel yönetimler gerçekleştirilecektir. • Ülkede liberalizm uygulanacak, devlet küçülecektir.. • Halkın dini inançlarına saygı gösterilecektir…”
  • 8. İnönü’nün Atatürk’ten ideolojik olarak en büyük farkı II. Dünya savaşı galibi Amerika’nın siyasi baskısına göğüs gerememesi idi. Atatürk, ABD ile çıkar temeline dayanan ama hiçbir şekilde iç içe geçmeyen ve ABD’yi Türkiye’nin iç işlerinden uzak tutan bir politika izliyordu. İnönü Atatürk gibi davranamadı. Zira Atatürk’ün ölümünden sonra baskıcı Amerikan yaklaşımlarına engel olamamış, ABD’nin II. Dünya savaşı galibi olarak ortaya koyduğu politikalardan ülkesi adına çıkar sağlama yolunda bir varlık gösterememişti.
  • 9. Atatürk ilkelerinden dönüş sürecinin yaygın bir kanı olarak 1950’de başladığı zannedilir. Ancak İsmet İnönü’nün 1940-1950 yılları arasında “Milli Şef” olarak sürdürdüğü yönetim, dinci grupların yavaş yavaş başkaldırdığı, ödünlerin verildiği ve Atatürkçü politikaların yavaş yavaş terk edildiği dönem olmuştur.
  • 10. Emperyalizme yanaşma, İngiltere ve Fransa ile üçlü ittifak… Atatürk’ün ölümünden yalnızca 6 ay sonra Türkiye, 12 Mayıs 1939’da İngiltere, 23 Haziran 1939’da da Fransa ile iki ayrı deklarasyona imza attı. Deklarasyona göre taraflar “Akdeniz bölgesinde savaşa yol açabilecek bir saldırı halinde, etkin bir biçimde işbirliği yapmayı” kabul ettiler. Türk Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu, İngiltere Büyükelçisine antlaşmalarla ilgili olarak “Türkiye’nin bütün nüfuzunu, Batı ülkelerinin hizmetine verdiğini” söylemişti.!!”
  • 11. Üçlü İttifak antlaşması İngiltere ve Fransa ile imzalanan deklarasyonlar 19 Ekim 1939 tarihinde “Üçlü İttifak Antlaşması” haline getirildi. Antlaşmanın yapıldığı tarihte II. Dünya Savaşı sürmektedir. Böylece Türkiye Kemalist politikalardan ilk ödünü Atatürk’ün üzerinde en çok durduğu konulardan biri olan dış siyaset konusunda vermiş ve batı ile “bağımlılık ilişkisi doğuracak antlaşmalara” imza koymuştur; hem de ölümünden yalnızca 6 ay sonra…
  • 12. Anlaşma yapılan İngiltere daha 15 yıl önce “Türkiye’yi yok etmeye kararlı olduğunu, Türklerin vahşi talancılar olduğunu ve Anadolu’dan uzaklaştırılacaklarını” söylüyor ve 1930 yılına kadar süren Kürt ayaklanmalarının hemen tümünü kışkırtıyordu.
  • 13. Tevfik Rüştü Aras’ın yerine Dışişleri Bakanı olan Şükrü Saracoğlu’nun imzaladığı Üçlü İttifak Antlaşması’na ilk tepki Almanya’dan geldi ve Hitler Türkiye’yi “ikinci derecede işgal edilecek ülkeler” grubuna soktu.
  • 14. Türkiye’nin tarafsızlık politikasından uzaklaşmasına Almanya’nın ardından Balkan Devletleri ve Rusya tepki gösterdi. Özellikle Türkiye ve Rusya artık birbirlerine karşı “öncelikli tehdit” oluşturan iki ülke haline gelmişlerdi. Gazi’nin dış politika uygulamaları her yerde sekteye uğruyordu.
  • 15. İttifak antlaşması ülkeyi batağa sürüklüyor… • 10 Haziran 1940’da İtalya Fransa’ya savaş ilan edince, İngiltere İttifak Antlaşmasının 2.maddesi gereğince bizden İtalya’ya savaş ilan etmemizi istedi. • 28 Ekim 1940’da İtalya bu kez Yunanistan’a saldırdı. İngiltere bu seferde 9 Şubat 1933’de Türkiye ile Yunanistan’ın yapmış olduğu dostluk antlaşmasını ileri sürerek Türkiye’nin savaşa girmesini bir kez daha istedi. • Türkiye Üçlü İttifakın yarattığı sıkıntılardan bunalmışken Fransa Almanya tarafından işgal edilerek savaş dışı kaldı, hükümet bu durumda tarafsız kalabileceğini ileri sürdü. Türkiye Üçlü İttifak Antlaşmasından kurtulmak istiyordu, ancak İngiltere bu isteği görüşmedi bile…
  • 16. Almanya’nın savaştaki başarıları üzerine Türkiye 18 Haziran 1941’de Türk-Alman Saldırmazlık Paktı’nı imzaladı. Böylece Türkiye birbirleri ile savaşan İngiltere ve Almanya’nın dostu olarak dünya siyaset sahnesinde komik duruma düşmüştü.! Türk-Alman saldırmazlık antlaşmasından dört gün sonra Almanya Sovyetler Birliğine saldırdı ve düşman-dost ilişkileri daha da karıştı. Şimdi İngiltere ve Sovyetler Birliği dost olmuş, Almanya ile saldırmazlık paktı olan Türkiye, Sovyetlerin “güvenilmez komşusu” olmuştu..!
  • 17. Üçlü İttifak Antlaşması Türkiye’nin Atatürk tarafından çizilen dış politikasının terk edilmesidir. Daha 20 yıl önce silahlı mücadele ile yenilen ve Türkiye’yi yok etme kararlılığını açıkça ortaya koyan emperyalist devletlere hiç gereği yokken bağlanma yoluna gidilmiştir. Savaşarak kazandığı ulusal bağımsızlığını koruma ve buna bağlı olarak toplumsal kalkınmayı kendi öz gücüne dayanarak gerçekleştirme yolunu terk etmiştir. Türkiye, sorunlarına başkalarının karışmasına izin vermiştir…
  • 18. Cumhurbaşkanı olan İnönü artık Milli Şef’ti. Atatürk’ün yakın çevresi gözden düşmüştü. Onların yönetimden uzaklaştırılmaları ile başlayan süreç Atatürk ve dönemi ile araya mesafe koyma eğilimiydi. Dini eğitim almış olan Şemsettin Günaltay, İnönü Cumhurbaşkanı olunca Atatürk’e dolaylı hakaret içeren “İnönü devri başlıyor, fazilet devri başlıyor” demiş ve ileride başbakan yapılmıştı. Fazilet kelimesi de bir yerlerden çağrışıyor ama…
  • 19. 1940-1950 arası 10 yıllık süreç, Kemalist atılımların durduğu, geri dönüş sürecinin başladığı, Türkiye’nin toplumsal düzeyi ve siyasi alt yapısı yeterli olmamasına karşın ABD’nin dayatması ile “çok partili” düzenin kabul edildiği, batıyla uzlaşma kılıfı altında emperyalizmin giderek etkisine girmekle sonuçlanan bir süreç olmuştur. Atatürk ölmeden önce projeleri hazırlanmış olan Demir-Çelik, Genel Makine ve Elektrolit Bakır gibi yatırımlar programdan çıkarılmış, sanayi ile bağdaşmayan yeni kalkınma planları yapılmıştır.
  • 20. Türkiye birçok uluslararası oluşuma, bu örgütleri fazla incelemeden, niyetlerini anlamadan, ülke yararına olup-olmadığını yeterince araştırmadan ABD’nin dayatması ile üye olmuştur. Bunlar neler mi.? • 24 Ekim 1945’de kurulan BM’ye girildi. • 14 Şubat 1947’de Dünya Bankasına girildi. • 11 Mart 1947’de İMF’ye katılındı. • 22 Nisan 1947’de Truman Doktrini kabul edildi. • 04 Temmuz 1948’de Marshall Yardım Planı kabul edildi. (İşte teslim anlaşmamız)
  • 21. • Türkiye'de demiryolu yerine karayolu taşımacılığının tercih edilmesinin, ABD'nin yaptığı Marshall yardımının bir koşulu olduğunu, • 1950 yılında ulaşımdaki %50 oranına sahip demiryolu taşımacılığının, • 2003 yılında % 5’ e düştüğünü, • Türkiye'de % 95 olan kara yolu taşımacılığının payının; ABD'de % 43 olduğunu, Şimdilerde kimseler bilmez. Petrol savaşları hala neden devam ediyor? Bizim gibi pazarlar var oldukça devam edeceğinden !
  • 22. Kayseri Uçak Fabrikası Resmen Açıldı. 1926 yılında 120 Alman ve 50 Türk’ten oluşan ekip fabrikayı üretim için kurmuş ve dönemin Milli savunma Bakanı Recep Peker kuruluşundan iki sene sonra açılışını yapmıştır. 1930’da Fabrika Milli Savunma Bakanlığı’na devredilmiştir. Fabrika sonradan Hava Müfettişliği’nin emrine verildi. 1932 yılına kadar burada 15 adet Junkers A-20 imal edildi. 1932’ den sonra ilk anlaşma Amerikan Curtis-Wright grubuyla yapıldı. Anlaşmada Curtis’den av, yolcu ve Fledgling uçakları alınması planlandı. Bununla beraber Curtis-Wright uçaklarının montajının Kayseri’de yapılmasına karar verildi. Bu anlaşma sonrasında yapılan anlaşmalarla fabrika, II. Dünya Savaşı’na kadar içlerinde Alman Gotha 145, İngiliz Miles-Magister gibi uçaklarında bulunduğu 112 adet uçak imal etti. 1939’da fabrikanın uçak üretim, bakım ve revizyon hakkı Türk Hava Kuvvetleri’ne verildi. Amerikan Marshall yardımı sebebiyle uçak üretimi durduruldu, 1950’de Kayseri Hava İkmal ve Bakım Merkezi oldu.
  • 23. 1. Dünya Savaşının ve devamında 2. Dünya Savaşının temel nedeninin Petrol olduğu göz önüne alınırsa ve Petrol Savaşları günümüzde hala mevcut ise, Türkiye üzerinde oynanan oyunlara daha başka bir göz ile bakmak gerekir. Marshall Yardımı adı altında Türk sanayi ve Eğitim Sistemi üzerine konan ipotek (başka bir deyişle teslimiyet), hava ve demiryollarından vazgeçilerek petrol ve yan sanayi ürünlerinin tüketimine dayalı “Karayolu” nu ulaşımda ve sanayide kalkınma için temel araç olarak seçmemiz (ya da seçmeye teşvik edilmemiz), denizi doldurarak Topkapı Sarayı Duvarları boyunca sahil yolları, Beşiktaş Bulvarı, sonraları da Otoyol yapımı ve bir Cumhurbaşkanı Tarafından söylenmiş olan “Demiryolları Komünist işidir” veciz sözü, ülkemizin nereden nereye geldiğinin çok açık bir ifadesidir.
  • 24. Türkiye 15 Şubat 1952’de NATO’ya girdi. Herkes başvurunun DP iktidarı tarafından yapıldığını sanır, ancak Nato’ya giriş için başvuru 4 Mayıs 1950’de yapılmıştı. 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerde DP iktidara geldiği için NATO’ya giriş şerefini(!) ise onlar yaşamıştır.
  • 25. Türkiye bu süreçte ABD ile çeşitli konularda bir dizi ikili antlaşmalar imzaladı. Bunların içinde öyleleri vardı ki, değil bağımsız bir ülke bir sömürge bile bu antlaşmaları imzalamazdı.
  • 26. ABD ile yapılan ilk ikili antlaşma 23 Şubat 1945’de ki “Karşılıklı Yardım Antlaşması” Adı “Karşılıklı Yardım” olan bu antlaşmanın temel özelliği, ABD isteklerinin Türkiye tarafından kabul edilmesi, Türkiye’yi ağır yükümlülükler altına sokması ve hiçbir yükümlülük altına girmeyen ABD’nin haklarının korunmasıdır. Antlaşmanın 2.maddesi şöyledir: • Bu antlaşmanın birde 5.maddesi vardır ki : “Türkiye parasını ödemiş olsa da ABD Başkanı gerek görürse, aldığı malzemeleri geri vermeyi kabul etmiştir…” • Türk Hükümeti ABD’ne hizmet sunmakla görevli olacak, bu görevin sınırı da belli olmayacak… (Gerçekten inanılmaz…) • “T.C. Hükümeti, sağlamakla görevli olduğu hizmetleri, kolaylıkları ya da bilgileri ABD’ne temin edecektir.” Böyle bir maddenin bağımsız iki ülke arasında yapılan bir antlaşmada yer alması mümkün değildir.
  • 27.
  • 28. İkinci antlaşma, 27 Şubat 1946’da yapılan bir kredi antlaşmasıdır. • Bu antlaşmanın özü,dünyanın değişik yerlerinde ABD’ nin elinde kalan ve ülkesine geri götürmesi pahalı olan eskimiş, bozuk savaş artığı malzemeyi satın alması koşuluyla Türkiye’ye 10 milyon dolar borç verilmesidir. Antlaşmanın II.bölüm 1.maddesi şöyledir : “ABD Dış Tasfiye Komisyonu, Türk Hükümetine satacağı malzemelerin fiyatlarının, envanterini ve listelerini verecektir. Satış fiyatı ilgili mümessiller tarafından görüşülecektir. Türk Hükümeti tarafından malzeme bulunduğu yerden ve bulunduğu gibi alınacaktır. Alınan malzemenin mülkiyeti Türkiye’ye geçmeyecektir. ABD Hükümeti alınan malzeme için herhangi bir teminat vermeyecektir. • Bu ve önceki antlaşmada yer alan maddelerin ne anlama geldiğini Türkiye ve İnönü 1964 Johnson Mektubu ile öğrenecektir.
  • 29.
  • 30. “Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkındaki Antlaşma… “27 Aralık 1947 Fulbright Antlaşması” ” ile oluşturulan komisyon, T.B.M.M.’nin, Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu ile 3 Mart 1924 tarihinde Anadolu’da kapatılan Toplam 2148 yabancı okul ki yarısından çoğu ABD okulu idi, ABD kapatılan bu okullarının acısını bu komisyon ile alacaktı. 4’ü Türk, 4’ü ABD’lilerden oluşan komisyona ABD’nin Türkiye Büyükelçisi başkanlık ediyor ve üstün çocuklarımızı seçip, parasını bize ödetiyor ve kendi ülkelerinde kendilerine uygun bir şekilde yetiştirmeyi hedefliyordu. 23 Şubat 1945 tarihinde borç alma ve kiralamalarla ilgili “karşılıklı yardım anlaşması” sonucu imzalanan
  • 31. Antlaşmanın 1.maddesi; “Türkiye’de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu adı altında bir komisyon kurulacaktır. Bu komisyon, niteliği bu antlaşma ile belirlenen ve parası Türk Hükümeti tarafından finanse edilecek olan eğitim programlarının yönetimini kolaylaştıracaktır.” Antlaşmanın en dikkat çekici 5.maddesi ise; “Komisyon dördü T.C. Vatandaşı ve dördü ABD vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden oluşacaktır. ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyon şefi komisyonun fahri başkanı olacak ve komisyonda oyların eşit olması halinde kararı komisyon başkanı verecektir…”
  • 32. “Yeni Dünya Düzeni” politikalarının bizim için öngördüğü “dinsel eğitim” - “eğitimin dinselleştirilmesi” sistemli bir şekilde yapılan ama hemen hepsi de Kahire’de imzalanan «Kredi Anlaşması» ile borçlandırmaya dayanan parasal gücün ülkemize yansıması ile büyük bir boyut ve ivme kazandı. “Eğitim birliği”, “dini eğitimde birliğe” kaydı. Menderes ve arkadaşlarının CHP’den istifa ederek DP’yi kurmaları, 1980 Askeri darbenin dokunmadığı dinci guruplar ve AKP’nin kuruluşu bu görüşü destekliyor.
  • 33. Rahmetli İsmet İnönü, 1963’te, Türkiye’yi ABD’nin yarı sömürgesi yapan bu durumu, şöyle açıklamıştı: “Daha bağımsız ve kişilik sahibi dış politika izlenmesini istiyorsunuz. Herkes aynı şeyden söz ediyor. Nasıl yapacağım ben bunu ? Karar vereceğim ve işi teknisyenlere havale edeceğim. Onlar ayrıntılı çalışmalar yapacaklar ve öneriler hazırlayacaklar. Yapabilirler mi bunu? Hepsinin çevresinde uzman denen yabancılar dolu. İğfal etmeye çalışıyorlar. Başaramazlarsa işi sürüncemede bırakmaya çalışıyorlar. O da olmazsa karşı tedbir alıyorlar. Bir görev veriyorum sonucu bana gelmeden Washington’un haberi oluyor. Sonucu memurdan önce sefirden öğreniyorum.” •İnönü’nün, dünya hakimiyetini ele geçirmiş olan ABD’nin tehdidi ve Komünizm tehlikesi karşısında eli-kolu bağlı.
  • 34. Türk Sivil Havacılığının 1940’lı yıllardaki müthiş gelişimi ve saldırgan ülkelerin Türkiye planları karşısındaki durumu ilginçtir. Tarafsız kalma politikası yürüten Atatürk, sanayi devrimine geçişteki en önemli ve en kıymetli unsurun insan olduğunu bilmekte idi. Birey yetiştirmek, onun ilk hedefi idi. Bu nedenle Köy Enstitülerini kurdu. Köy Enstitüleri eğitim modeli, bireylere olayların farkına varabilme yetisi kazandırıyordu. Kendi bilincine varan, ülkesinin ve dünyanın değerlerinin farkına varır. Bu da yurttaşlık bilincini yaratır. 16.400 kadın ve erkek öğretmen ile 7300 sağlık memuru ve 8756 eğitmen yetiştirmiştir. İLKELERİ: • - Çevreye uygunluk ilkesi. • - Öğrencinin doğasına uygunluk ilkesi. • - Kendi kendini yönetim ilkesi. • - İş içinde kendi kendine çalışma ilkesi. • - Öğrenciye yetki ve sorumluluk verme ilkesi. O güne göre bu gün kaç meslek okulunun kaldığına siz karar verin. Bugün bu ilkeler doğrultusunda eğitim aldınız mı? Bir düşünün. Köy Enstitüleri’nin temel hedefi, bu eğitim modeli ile kişinin kendi farkına varılabilirliğini kazanmasıydı. Öğrenciler anlıyor, düşünüyor, sorguluyor ve üretiyordu.
  • 35.
  • 36. Marshall Yardımı ve sonra NATO, nasıl etkiledi bizleri; - Önce Enstitülerin yöneticileri ve öğretmenleri değiştirildi. Arkasından 2000 öğrenci sınıfta bırakılarak enstitülerden uzaklaştırıldı. Babalarına tazminat davası açıldı. - 1947'de çıkarılan 5117 ve 5129 sayılı yasalarla köylerde görev yapan enstitülü öğretmenlerin kurumları ile ilişkisi kesildi. Ellerinden araç gereçleri alındı. - Yüksek Köy Enstitüsü, 1947-1948 öğretim yılında kapatıldı. - 9 Nisan 1947 günü bir yönetmelikle öğrencilerin yönetimde söz sahibi olmalarına son verildi, ders dışı çalışmaları kısıtlandı. - 9 Mayıs 1947 günlü genelgeyle karma eğitime son verildi. - 20 Mayıs günlü genelgeyle enstitü kitaplıklarında sakıncalı görülen kitaplar ayıklandı ve yakıldı. - 1948'de enstitülerde izlenen programlar öteki okulların programlarına çevrildi, iş eğitimine son verildi. - Enstitüleri bitiren öğretmenler amaç dışı olarak ilkokul veya gezici başöğretmenliklere atandı. - Birçok enstitü mezunu öğretmenin, yedek subaylık hakkı ellerinden alınarak çavuş çıkarıldı. - Artık, gazetelerde kimi yerlerde Köy Enstitülü öğretmenlerin komünistlik yüzünden tutuklandıkları haberleri yayınlanmaya başladı.
  • 37. Bu antlaşmalar planlı bir bütünsellik taşır ve birbirleri ile tamamlayıcı bağlantılar içindedir. Karanlık amaçlı, diplomasiden yoksun, ehil ellerde yapılmayan antlaşmalar, gün gelir sizi “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye oradaki yerini alır” demek zorunda bırakır. ABD ile yapılan ikili antlaşmaların tümünde ortak olan bir özellik vardır.
  • 38. Geçmişteki politikacıların yaptıkları yüzünden ülkemiz şimdi bu sıkıntıları çekmektedir. Belki de özel bir amaca, asırlarca devam ede gelen bir anlayışa yönelik çalışmanın ürünü idi bu antlaşmalar. Geçmişini bilmeyenler geleceklerine yön veremezler.
  • 39. “sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki ve vicdanındaki cevher-i asliyi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an vazgeçmesin.” MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Muhterem milletime tavsiyem odur ki,
  • 40. Seni anlamaya çalışmadıkça, geleceğimiz de hep ipotek altında kalacaktır. sb