Se ha denunciado esta presentación.
Se está descargando tu SlideShare. ×

FMP Eğitimi Bölüm 4.pdf

Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Próximo SlideShare
FMP Eğitimi Bölüm 2.pdf
FMP Eğitimi Bölüm 2.pdf
Cargando en…3
×

Eche un vistazo a continuación

1 de 24 Anuncio

Más Contenido Relacionado

Similares a FMP Eğitimi Bölüm 4.pdf (20)

Más de SeyfettinColak (20)

Anuncio

Más reciente (20)

FMP Eğitimi Bölüm 4.pdf

  1. 1. FMP EĞİTİMİ 4.BÖLÜM Esat BAŞARAN
  2. 2. DERS 9 FMP KURAMININ ÇAĞIMIZDAKİ AİLE KURUMUNA GENEL BAKIŞ VE GÜNÜMÜZ AİLESİ: 21.01.2023
  3. 3. 21.01.2023 Fmp aile terapisinin bakış açısına göre baktığımızda ailesel bağların zayıflamasında onun doğasında olan zorluklardan kaçınmanın ve boşanmaların artmasında, yaşam felsefesindeki değişimin büyük rolü vardır. Aile kurumunun yıkılmaya yüz tutması, aile bireyleri arasındaki bağların zayıflaması, intihar hızının salgın düzeyine ulaşması, cinsel suçlardaki artış oranı bize gösteriyor ki kadın ile erkek arasındaki ilişkiler yeniden düzenlenip tasarlanmalı ve aile kavramı üzerinde yeni baştan durulmalıdır.
  4. 4. FMP NİN BAKIŞ AÇISIYLA GÜNÜMÜZ AİLESİ 1-SORUNLU İNSAN SORUNLU AİLELER OLUSTURUR ◦ Aile kurumunun ve temelini oluşturan evliliğin doğasını anlayabilmek için onun biyolojik, psikolojik, sosyal ve kültürel temellerini bilmek gerekir. Eşleşme biyolojik, ama evlilik kültürel bir olgudur. Bu sebeple de içinde bulunduğumuz kültürü iyi anlamalı ve doğru yorumlamalıyız. ◦ Türkiye'nin seksenlerin sonuyla birlikte önemli bir sosyal dönüşüm yaşadığını biliyoruz. Kültürel iletişim, kültürel etkileşimi de beraberinde getirince her alanda değişim kaçınılmaz oldu. Türk toplumu modernleşmeyi Batılılaşma olarak algıladı 21.01.2023
  5. 5. 21.01.2023 Mesela Japonlar aynı süreçten geçerken kendi kültürlerini korumayı başardılar. Kültürünü koruyamayan toplumların ortak özelliği, kimliksizleştirilen, kitle iletişim araçlarının öngördüğü modeli yaşayan, popüler kültürün beslediği bireylerin ortaya çıkmasıdır. Batı, nasıl zengin ve ünlü olunacağını anlatarak başarılı olmak için kapitalist olunması gerektiğini vurguladı. Böylece insanlar sadece başarıya odaklandı. Başarı için de "Yaşam bir mücadeledir ve sadece diğerlerinden üstün olan kazanır" düşüncesi, dünya görüşü olarak benimsetildi. Üstün olmanın formülü şöyle verildi: Daha çok kazan! Daha çok tüket! Daha hızlı yaşa! Daha çok şey bil!..
  6. 6. 21.01.2023 Bu formülle ve eğlence kültürüne yapılan büyük yatırımlarla insanların tüketim alışkanlıkları ve davranışları değiştirilmek istendi. Çünkü bunlar değiştiğinde, toplumun da kimliği değişecekti. Bu üstün olma formülü, insanlar arasındaki birincilik yarışını tetiklerken aynı zamanda insanda stres meydana getirdi. Yorulan ve yarışta geri kalan kişi, üretimi ve tüketimi arttırsa da kendisini bir türlü tatmin edemedi. Yaşam felsefesindeki böylesi değişimler ruhsal rahatsızlıkların da tetikleyicisi oldu.. İnsanlar ruhsal rahatsızlıkları sebebiyle antidepresan kullanmaya başladı. Sonuç: sorunlu insan, sorunlu aile, sorunlu toplum Bu sebeple insanın hedefinin ne olduğunu sorgulaması pek çok açıdan önemli hale geldi: İyi bir insan olmak mı yoksa başarılı bir insan olmak mı? Hedef, iyi bir insan olmaksa başarı bu yolda ara hedeflerden biridir. İnsanın vardığı değil, hedeflediği nokta önemlidir. İnsan mutluysa aile de toplum da mutludur. Aslında Doğunun değerleriyle Batının yöntemi birleşirse terk edilmiş bazı değerler de gün ışığına çıkacağından daha huzurlu bir dünya meydana gelir. Çünkü Batı felsefesi, bilimi, gerçekleri bulmada bir araç olarak kullandığı için her şeyi tanımlamaya, sistemleştirmeye yatkındır.
  7. 7. 21.01.2023 FMP DE AILE UYUMU Ruhunuzun derinliklerindeki en gizli sırları öncelikle kime açmayı düşünürsünüz? Güveneceğiniz bir insana, değil mi? Özel düşüncelerinizi açabileceğiniz, sizi candan dinleyebilecek, açık konuşabileceğiniz bir insan... Böyle bir kişi, hayatınızı zenginleştirir. Ona güven duyarsınız, çünkü o paylaştığınız bilgiye değer verir ve sizi anlayış göstererek dinler. Aile mimarlığı, ailedeki herkesin herhangi bir şekilde değer ifade etmesine dayanır. Geliştiren ailelerde her birey bir fark yaratır; sayıldığını, aileye bir katkıda bulunduğunu bilir ve bunu hisseder. Kendinin bir değer ürettiğini ve başkalarından farklı olduğunu bilen birey, elindekileri başkalarıyla zevkle paylaşır. Böylece katkılarının değerli olduğunu, saygı duyulduğunu iyice algılama imkanı bulur ve herkese yardım etmek için elinden geleni yapar (Satir, s. 294).
  8. 8. 21.01.2023 ). Bu süreçte uzlaşmaktan, kaynaklarını aile bireyleriyle bölüşmekten, onlarla ortak olmaktan, onlara katılmaktan, onların yanında olmaktan, acılarını ve sorumluluklarını paylaşmaktan büyük keyif alır. Paylaşmak, kişinin sahip olduğu bir şeyi başkasının kullanmasına izin vermektir. Dayanışma veya yardımlaşma, bir topluluğu, bir aileyi, bir kuruluşu meydana getiren üyelerin bir sorunu çözmek veya bu işi görmek için birbirlerine dayanarak güç kazanmasıdır. Başka bir deyişle, aynı duygu ve düşüncelerle birbirlerine karşılıklı olarak bağlanmasıdır.
  9. 9. 21.01.2023 FMP DE AILESEL MISYON "Tembel insan yoktur, onu harekete geçirecek kadar güçlü gerekçeleri ve güçlü bir amacı olmayan insanlar vardır.« ANTHONY ROBBINS Fmp toplantı tekniğinde birçok şey soyutluktan somut boyuta geçmiş netlik kazanmış ve uygulanabilirliği ve kontrol edilebilirliği kanıtlanmıştır. O yüzden Fmp toplantılarında en geniş anlamda ailenin misyonuna dönük slogan kural vede aile anayasası yazılması bir terapi tekniği olarak zorunludur. Aile misyonu dar anlamda aile anayasasının hazırlanmasındada temel bazı ilkeleri belirlemede ölçüt Kabul edilebilir. Düşünce gücünü iyi çalıştıran, ve amacı olan kimseler, her alanda olduğu gibi aile hayatında da başarılı oluyorlar. Misyon sahibi insanlar, evreni bir bütün olarak görebilme yeteneğine sahiptirler. Onlara göre, dünyadaki bütün insanlar hayat şartları olarak birbirlerine bağlıdır. Aileye de bu gerçeklerin ışığında bakarlar.
  10. 10. 21.01.2023 Hayal gücünü kullanmak kişinin hayatını bir bütün olarak görmesine ve anlamasına sebep oluyor. Zihninde hayatına ilişkin büyük bir resim çizen insan, teferruatla uğraşmıyor, hayatını dolu dolu yaşamak için plan yapıyor. Başka bir ifadeyle bir misyon keşfediyor. Bu süreçte nasıl yaşamak, nasıl düşünmek, nasıl hareket etmek istediğininin farkına varıyor. Misyon, kişiyi, geleceğe doğru çeken ve ona bir amacı olduğunu hissettiren bir duygudur. Misyon sahibi insanlar, inançlarını, değerlerini, eylemlerini ve benliğini bir çatı altında toplarlar. Bu anlamda misyon, ilgi alanlarının, arzuların ve amaçların ipliğinden örülmüş bir kumaştır. Misyon, kişinin hayatını zevkli kılar. Misyon sahibi insan sabahleyin yataktan öyle büyük bir heyecanla kalkar ki, çoğu zaman kahvaltı bile edemez. Yüksek mertebelere ulaşan kişilerin en belirgin özelliklerinden biri, hayatlarını amaçlı hale getiren ve yön veren bir misyona sahip olmalarıdır. Onlar her zaman, vücutlarındaki bütün sinir hücreleriyle yeteneklerini geliştirmeye ve misyonlarını gerçekleştirmeye odaklanırlar.
  11. 11. 21.01.2023 Bir misyona sahip olmayanlar ise (insanların çoğunluğu böyledir) işleri ve kariyerleri vardır, ama tatminsizdirler. Onlar çoğu zaman "Ben bir makineyim.", "Kafese tıkılmış gibiyim.", "Benim yaptığımı bir maymun bile yapar.", "Ben bir objeyim.", "Çiftlikte kullanılan araç gereçlerden daha değersizim." ve "Ben bir robotum." şeklinde hayatlarından şikayetçi olurlar. Bu kimseler işlerinden hoşnut olmadıkları için hayatları bölünür. Onlar zamanlarını; hayatlarını kazanmak için yapmak zorunda oldukları ve iyi vakit geçirmek için yapmak istedikleri şeyler arasında ikiye bolüyorlar. Bolünmüş hayal ikokalda ders vaktiyle ve boş vakitle başlıyor. İş hayatı boyunca devam ediyor ve ancak emekli olunca sona eriyor (Andreas- Faulkner,) Böylesine bölünmüş bir hayata sahip kişilerin mutlu aile olmaları oldukça zordur. İster iş hayatında ister aile hayatında olsun, başarılı kimseler iş / oyun ayrımını bütünüyle aşmışlardır. Onlar sevdikleri işi yaparlar ve yaptıkları işi severler. Ama misyon sahibi olmayan çoğu insanın yaptığı iş ruhuna dar gelir. Bu kimseler her zaman bir arayış içindedirler. Eğer onlar kendilerine doğru çeken bir misyon bulabilirlerse hayatları canlanır, sabahleyin in büyük bir heyecanla erken kalkar ve her günü büyük bir esere dönüştürmek için çaba sarf ederler.
  12. 12. 21.01.2023 Kişi, misyonunu keşfedip keşfetmediğini kolayca anlayabilir. Bunun için kendine şu soruyu sormalıdır: 'Acaba bir iş mi tutuyorum, yoksa hayalimi gerçekleştirmeye mi çalışıyorum?" Acaba zamanım para kazanmak ile eğlence arasında bölünüyor mu? Yoksa hayatımda işle ile oyun ayırımı ortadan kalkmış mı? Üstüne para vererek yapmak istediğim iş var mı?. Misyon keşfi için kişinin bedensel, duygusal, zihinsel ve ruhsal gelişimini büyük oranda tamamlamış olması gerekir. Kişi, bedensel, duygusal ve ahlaki eğitimini aileden alıyor. Zihinsel eğitimini ise büyük oranda lisede okurken alıyor. Ruhsal eğitim ise genellikle liseden sonra başlıyor. Misyon sahibi insanlar bu aşamaları başarıyla geçmiş kişilerdir. Mesela duygusal ve ahlaki bakımdan kendini eğitecek bir aileden mahrum kalmış kimselerin misyonlarını keşfetmeleri oldukça zordur. Çünkü onlar işlerinden hoşnut değildir ve hayatları bölünmüştür. Aile misyon ifadesi, ailenin oluşumunu, aile üyelerinin ne olmak ve ne yapmak istediklerini, ailenin uçuş planını yönlendirecek ilkeleri gösteren ve tüm aile üyelerinin birleşerek oluşturdukları bir ifadedir (Covey,).
  13. 13. 21.01.2023 Aile misyonu nu belirlemek, bütün aile üyelerinin katkıları, fikirleri ve katılımları sağlanarak yapılır. Bu misyon ifadesinde bütün aile bireyleri kendilerinden bir parça bulmalıdırlar. Ailenin hedefleri somutlaştırılır ve bu hedefler doğrultusunda misyon ifadesi yazılır. Sonra herkesin görebileceği bir duvara asılır. Aile misyon ifadesi her şeyin iki kere yaratıldığı fikrine dayanır. Marangozların "İki kere ölç, bir kere kes." kuralına benzer. Bir bina inşa edilmeden önce, planı yapılır. Önce fikir, zihinsel üretim, sonra gerçeklik ya da fiziksel üretim gelir. Her organizasyonun olduğu gibi ailenin de bir temel amacı veya misyonu ve bu amaca ulaşmak için bir ana stratejisi vardır. Bu stratejiyi oluşturmak isteyen her aile üyesi kendine şu soruları sormalıdır: Ailemizin amacı nedir? Bu nasıl bir ailedir? Bu ailenin en yüksek öncelikli hedefleri nelerdir? Ailemizde ne tür duygular istiyoruz? Ailemiz için gerçekten önemli olan şeyler nelerdir? Ailemizin en önemli hedefleri nelerdir? Aile üyelerinin eşsiz yetenekleri, becerileri ve hünerleri nelerdir? Kahramanlarımız kimlerdir? Bir aile olarak topluma neler verebiliriz ve nasıl daha üretken olabiliriz? Aile üyeleri olarak sorumluluklarımız nelerdir? Ayrıca eşler de birbirlerine şu soruları sormalıdır: "Evliliğimizin amacı nedir? Var olmamızın temel sebebi nedir?"
  14. 14. 21.01.2023 1.Adım: Önce ailemizin ne tür bir aile olduğunu incelemeliyiz . Bunun için de önce herkes, kendi duygu ve düşüncelerini ortaya dökmelidir. Üç kişilik örnek bir aile misyon bildirimi şöyle olabilir. Anne şöyle diyor: Kocamla ben evlenmeden önce, evimizin nasıl olmasını istediğimiz hakkında konuştuk, özellikle de çocuğumuz olduğunda ailemizin eğlenceli mi, dinlendirici mi, eğitici mi olmasını istediğimizi tartıştık ve eğlenceli olmasını ön plana aldık Bu misyon ifadesini evin salonundaki duvara astık. Çocuklar sürekli olarak ona bakıyorlar ve şöyle diyorlar: "Anne sesini yükseltmemelisin. Unutma, evimizde mutlu ve neşeli sesler olmalı."
  15. 15. 21.01.2023 Bir baba duygu ve düşüncelerini şöyle ifade etti: Yaklaşık dört yıl önce karım, ben, iki çocuğumuz ve kayınvalidem bir araya gelerek bir aile misyon ifadesi oluşturduk. Ailemizin stresli dönemlerinde, stresimizi diğerlerine geçirmeyeceğiz. Ailede insanlara paylaşacak güvenli bir ortam yapacağız. İnsanlar hakkında değil, konular hakkında konuşacağız. Ailede çocuklar dahil herkes çocuklarının duygu ve düşüncelerinin değerli olduğunu bilecek. Evin oğlunun duygu ve düşünceleri: Ailemizin bir vizyonu ve hedefi olduğunu bilmem bana bir sağlamlık duygusu verdi. Her şeyin yolunda olduğuna inandım. Ailemin düzenlemek istediği şeylerin olduğunu anladım ve onlara uyum sağladım.
  16. 16. 21.01.2023 2-Adım: Aile misyonunu yazmak: İşte örnek bir aile misyonu: "Birbirimize ve başkalarına karşı dürüstlüğü yüce tutmak. Sürekli gelişmeye açık olmak... Birbirimizi sevmek... Birbirimize yardım etmek... Birbirimize inanmak... Zamanımızı, yeteneklerimizi ve kaynaklarımızı başkalarına yardım etmek üzere bolca kullanmak.... Birlikte inanmak... Herkesin eşsiz kişiliğini ve yeteneklerini kabul etmek... Sorun üreten değil, sorun çözen bir aile olmak... Her zaman bir çıkış yolu olduğuna inanmak... Yıkıcı öfke yerine, anlaşmazlıkları daima konuşarak çözmek... Hayatın hâzinelerini birlikte anlamak..."
  17. 17. 21.01.2023 3-Adım: Onu rotada kalmak için kullanın: Misyon ifadesi, aile hayatının gerçek anayasasıdır. Kriz zamanlarında bile ülkeleri bir arada tutan anayasalar gibi, aile anayasamız da onlarca yıl, hatta belki aileyi kuşaktan kuşağa birleştirecek ve bir arada tutacak bir belgedir. Bu belge, bir kelime, bir tabir, yaratıcı bir hayal, bir sembol olabilir. Müzik veya resim olabilir. Yeter ki aile üyelerinin kafalarında ve yüreklerindekini yakalayıp birbirine yapıştırsın ve aileye esin ve enerji versin. Misyon bildirisi aileyi birleştiriyorsa amacına ulaşmış demektir.
  18. 18. EMP KURAMINA GÖRE KADIN VE ERKEĞİN DUYGUSAL ÖNCELİK VE FARKLILIKLARI ◦ Fmp terapisinin bakış açısına göre öncelik, bireysel farklılıkları görme ve karşımızdakini olduğu gibi kabul etmektir. ◦ Bu da özellikle eşler arası iletişimde daha önemli olmaktadır Zira fmp bu terapi süreci içinde iletişim becerilerini taraflara aktarıp öğretirken en temel dersi kadın erkek ilişkilerinde verir. Çünkü kadının ruhundan anlayan erkek ya da erkek ruhundan anlayan kadın iletişimde bir adım öndedir Problemleri daha çabuk çözecek donanıma sahiptir. 21.01.2023
  19. 19. 21.01.2023 Duygusal hayat, kişinin başka insanlarla olan ilişkilerine bağlı olarak gelişir. İnsan, gündelik hayatın akışı içinde duygusal dünyasını zenginleştirebilir. Ama bunun için egzersiz yapması gerekir. Duygusal dünyanın odak noktasını liderlik, empati, iletişim, işbirliği, alışkanlık, hizmet, sinerji ve iç güvenlik gibi konular teşkil eder. Kadınlarla erkekler, dünyaya farklı gözlüklerin ardından bakarlar. Bir süpermarkete giren eşlerden, kadınların duygu dünyasını daha çok kozmetik ürünler değiştirirken, erkeklerinkini iş araç ve gereçleri değiştiriyor. Sağlıklı aile kurmak ve sürdürmek isteyen, bu gerçeklerin bilincinde olmalıdır. Kadınlarla erkeklerin duygu dünyası arasındaki en öneml farklar şunlardır: Kadınlar erkeklerden daha çok ayrıntıcı daha incelmiş ve daha içten duygular beslerler
  20. 20. 21.01.2023 Zengin duygu hâzinesine sahiptirler. Bu yüzden kadınlar binlerce yıldan beri duygusal derinliklerini gizlemeye kendilerini alıştırmışlardır. Kadınlar, barış ve uzlaşma içinde yaşamak için çoğu zaman duygularına gem vurmaya çalışırlar. Başkalarının keyfini kaçırmamak için, kendi duygularını bastırırlar. Genellikle eşlerinin, erkek çocuklarının, şeflerinin ve iş arkadaşlarının ruh hallerine uymak için gayret sarf ederler (Sartorius, ) Erkekler ise çoğu zaman duyguların düşüncesizce ortaya koyarlar. Evliliğin sürtüşmesiz yürümesi için, bu noktada bir denge kurmak gerekir. Kadınlar bu dengeyi kurmak için, erkekler duygusal taşkınlıklarını ustaca törpülerler. Kadınlar çok çeşitli duyguya sahiptir ama duygusal zeka bakımdan erkeklerden daha zeki oldukları söylenemez. Duygular bol olunca, onların idaresi de zorlaşıyor. Duygusal zeka, yetenek bolluğu değil, duygu hâzinesini iyi idare etmek ve duyguları ustaca kullanmak anlamına gelir. Önemli olan duyguların iyi yönetilmesidir.
  21. 21. 21.01.2023 Erkekler kendilerini soyutlamayı ve başkalarını ustaca kullanmayı kadınlardan daha iyi bilirler. Kadınlar, çevrelerindeki olumsuz duygulara karşı korumasız kalırlar. Her şeyi süzgeçten geçirmeden üstlerine alırlar. Aşırı tepki gösterirler, kırılırlar ve kişisel algılarlar. Kadınlar yüksek hassasiyetleri dolayısıyla sürekli kışkırtılır, aldatılır, kullanılır, baskı altına alınır ve duygusal tecavüze uğrarlar. Sadece erkekler tarafından değil, çocukları, diğer kadınlar ve hayatın karşılarına çıkardığı olaylar tarafından da bu böyledir.... Kadınların duygusal eğitime erkeklerden daha çok önem verdiklerini ve bu eğitimle daha çok uğraştıkları bilinmektedir. Kadın beyninin erkek beyninden üstün bir tarafı vardır. insan beyninin sol yarımküresi daha çok akılcı düşünceden, sağ yarımküresi de daha çok duygusallıktan sorumludur. Kadınlar beyin küresinin bir yanından diğerine hızlı atlayabilmede erkeklerden daha başarılıdır. Bu yüzden kadınlar olayları bir bütün olarak ve esnek bir şekilde değerlendirebilirler. Akılla hayal dünyası arasında hızlı bir şekilde gidip gelebilme kadınların gücünü artırmaktadır (Sartorius, ).
  22. 22. 21.01.2023 Bugüne kadar, öfkeyi zaman zaman boşaltmanın sağlıklı olduğu sanılıyordu. Kızgınlığı süzgeçten geçirmek ve o an kendini nasıl hissediyorsa içini o şekilde boşaltmanın ise hastalık yarattığına inanılıyordu. Son yıllarda yapılan araştırmalara göre bu anlayış doğru değildir. Artık "Dök içini, rahatla." sözü gerçeği yansıtmamaktadır. Trier Üniversitesinden profesör Peter Schwenkmezger, kızgınlığını olduğu gibi belli eden deneklerin tansiyonlarının, kızgınlıklarını bastıranlardan daha yüksek olduğunu tespit etmiştir. Başka bir araştırmaya göre de serbestçe ağlayan deneklerin gözyaşlarını içine akıtanlara kıyasla nabızlarının daha yüksek çıktığı ve deney sonrası hissettikleri keder ve acının daha uzun sürdüğü görülmüştür.
  23. 23. 21.01.2023 Ayrıca ülsere sebep olan bir bakteri bulunmuştur. Oysa o zamana kadar mide rahatsızlıklarının sebebinin öfke olduğuna inanılıyordu. Terapist Bert Hellinger diyor ki: "İnsanlar öfkelerini değil, çözüm getirecek davranışlarını bastırdıkları için hastalanırlar. Yalnızca kızgınlığını dışarı vurmak bugüne dek kimseyi rahatlatmamıştır (Sartorius ) Kadınlar öfke, kızgınlık ve cinsellik duygularına erkeklerden daha kolay hakim olabilmektedirler. Bu konuda kadınlar duyguların önemini daha iyi kavramış görünüyor. Bunu hemşirelik ve ilkokul öğretmenliği gibi mesleklere kadınların daha çok ilgi duymasından, duygu konulu kitapları daha çok tercih etmelerinden ve evlilikte duygulara daha çok önem vermelerinden anlamak mümkündür Duygusal açıdan zeki insanlar olumlu düşünen ve buna bağlı olarak olumlu hisseden kimselerdir. Sosyolog ve psikologlara göre olumlu duygu besleyenler az hastalanmakta, daha keyifli çalışmakta, daha başarılı evlilik sürdürmekte ve maddi bakımdan daha güçlü olmaktadırlar. Bu kimseler hayatın zorluklarına, haksızlıklara, çevresindeki insanlara ve kendilerine rahatlıkla gülebilmektedirler (Sartorius )
  24. 24. 21.01.2023 Acaba kadınların erkeklerden daha uzun ömürlü oluşlarını. duygusal zeka ve olumlu düşünmenin payı var mıdır? Kadınlar başkalarının duygularını tanımak ve onlara uyum sağlamak konusunda erkeklerden daha fazla ustalık kazanmışlardır. Ama aynı ustalığı kendi duygularını tanımada gösterememişlerdir. Erkekler ise başkalarının duygularını tanımada kadınlardan geri kalmışlardır. Sol beyin matematik ve mantıkla ilgili işleri, sağ beyin yaratıcılık, resim, müzik ve hayal kurma gibi işleri düzenliyor. Bu sebeple mühendislik alanlarında daha çok erkekler; iletişim ve resim, müzik gibi yaratıcılık gerektiren alanlarda da daha çok kadınlar başarılı oluyor. Kadınlar ayrıntıları erkeklerden çok daha iyi fark edebiliyorlar.

×