2. Türk sosyal güvenlik sisteminde zorunlu sigortalılık ilkesi
benimsenmiş olup, sigortalının hakları ve işverenin
yükümlülükleri, sigortalının işe alınmasıyla birlikte
kendiliğinden başlamaktadır. Ancak, Anayasal güvence ve
yasal düzenlemelere rağmen ülkemizde sosyal güvenliğin
yaygınlaştığı insanlarımızın çoğunluğunun sosyal güvenliğe
kavuşturulduğu söylenemez. Bu çalışmada sosyal güvenliğe
tabi olması gerektiği halde sosyal güvenceden yoksun
olarak çalıştırılanların hizmetlerini nasıl tespit
ettirebileceklerinden bahsedilecektir.
3. Tanım
Sigorta bildirimi yapılmadan çalışan işçilerin, sigortasız
geçen bu sürelerini sigortalı hale getirebilmek için görevli
ve yetkili İş Mahkemelerinde, İş Mahkemesi olmayan
yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri aracılığıyla açtıkları
davalara hizmet tespit davası denir.
4. DAVANIN DAYANAĞI
5510 sayılı kanunun 86. maddesinde, 5754 sayılı kanunun
50. maddesi ile eklenen fıkrada “Aylık prim ve hizmet
belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları
kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını
hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl
içerisinde İş Mahkemesine başvurarak, alacakları ilam ile
ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen
aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate
alınır.” hükmü yer almaktadır.
5. DAVANIN ŞARTLARI
TESPİT DAVASININ 3 KOŞULU VARDIR:
Sigortasız çalışma,
Çalışmanın kuruma bildirilmemiş veya kurumca
saptanamamış olması,
5 yıl içinde dava açılması.
6. GÖREV VE YETKİ
iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava
olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı
sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini
yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara
aykırı sözleşme muteber sayılmaz. Sosyal Güvenlik Kurumu
aleyhine açılan davalarda yetkili mahkeme Sosyal Güvenlik
İl Müdürlüklerinin bulunduğu yer iş mahkemesidir. Dava
açılırken işverenle birlikte Sosyal Güvenlik Kurumuna da
husumet yöneltilmelidir. Hizmet tespit davasında davalı
sayısı birden fazla olması halinde davalılardan birinin
ikametgah adresindeki mahkemede açılması
gerekmektedir.
7. GÖREV VE YETKİ
İş mahkemelerince verilen nihai kararlara karşı Yargıtayda
temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz yoluna başvurma
süresi, karar yüze karşı verilmişse nihai kararın taraflara
tefhimi, yokluğunda verilmişse tebliği tarihinden itibaren
sekiz gündür. Kanun yoluna başvurulan kararlar, Yargıtayca
iki ay içinde karara bağlanır. Yargıtayın kararına karşı, karar
düzeltme yoluna başvurulamaz.
8. HİZMET TESPİT DAVALARINDA
SÜRE
Hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıllık süre
öngörülmüştür. Söz konusu 5 yıllık sürenin hak düşürücü süre mi
yoksa zamanaşımı süresimi olduğu tartışmalıdır. Doktrinde bu
konu da farklı görüşler mevcuttur.
HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE, olduğunu düşünen grup: davanın her
aşamasında ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından resen
dikkate alınacağı görüşündedir.
ZAMAN AŞIMI SÜRESİ, olduğu görüşündeki grup ise, iki haftalık
cevap dilekçesi süresi içerisinde ileri sürülmesi gerektiğini, aksi
takdirde ancak ıslah yoluyla ileri sürülebileceğini; bunların
dışında hakim tarafından resen dikkate alınmadığı görüşündedir.
9. …SÜRE
Sigortalı, sigortasız hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan
başlayarak 5 yıl içerisinde dava açmalıdır.
Sigortalı ölmüşse, hak sahiplerinin 5 yıllık dava açma süresi
sigortalının ölüm tarihinden başlar.
10. HİZMET TESPİT DAVALARI BAZI DURUMLARDA
ZAMAN AŞIMINA UĞRAMAZ
Yargıtay 10 ve 20. Hukuk Dairelerinin süreklilik kazanmış kararlarına göre:
Müfettiş durum tespit tutanağı ya da tahkikat raporlarıyla çalışma
tespit edilmişse,
Asgari işçilik incelemesi neticesinde işverenden sigortalının
primleri kurumca icra yoluyla tahsil edilmişse,
İşveren imzalı ücret tediye bordrosunda sigortalıdan sigorta primi
kestiğini açıkça gösterdiği halde sigorta primini Kuruma
yatırmamışsa,
Sigortalı durumunda iken memurluğa geçmiş olursa,
İşe giriş bildirgesi Kuruma süresinde verilmiş; fakat bordrosu ve
primi SGK’ya intikal ettirilmemişse,
İşçilik hakları tazminatlarına (ihbar tazminatı, kıdem tazminatı,
ücret alacağı vs.) ilişkin aynı döneme ait kesin hüküm niteliğini
taşıyan yargı kararları varsa,
Hizmet tespit davaları zamanaşımına
11. DAVACILAR
Hizmet tespit davasını;
sigortasız çalışan kişinin kendisi,
sigortalı ölmüşse hak sahipleri; eşi, çocukları,
anne-babası açabilir.
12. DAVALILAR
Hizmet tespit davalarında,
işveren ile birlikte
Sosyal Güvenlik Kurumuna da dava açılması
gerekir.
13. Davalı SGK;
Yargıtay, kanunda açık bir hüküm bulunmamasına rağmen sosyal
sigorta ilişkisinin ve hizmet tespiti davasının özelliklerini göz
önünde tutarak bu sonuca varmıştır. Hatta Yüksek Mahkeme bir
kararında Kurumu "yasal hasım" olarak nitelemiştir. Başka bir
kararda ise husumetin hem işverene hem de SS Kurumuna
yöneltilmesinin "doğal ve hatta zorunlu" olduğu belirtilmiştir. Bu
haliyle Yargıtayın davalılar arasındaki ilişkiyi şekli bakımdan
mecburi dava arkadaşlığı olarak nitelediği anlaşılmaktadır. Oysa
davalılar arasında böyle bir ilişki olabilmesi için bunun kanun
tarafından açıkça düzenlenmiş olması gerekir.
Bu nedenle, kanımızca, Yargıtayın vardığı sonuç haklı olmakla
beraber davanın işveren ve Kuruma karşı birlikte açılacağı
konusunda bir yasal düzenleme yapılması yerinde olacaktır.
14. SGK davalı olarak
gösterilmezse;
Yerleşmiş Yargıtay görüşlerine göre, Sosyal Güvenlik
Kurumuna husumet yöneltilmeyen hizmet tespit
davalarına ilişkin verilen kararların uygulanması
zorunluluğu bulunmamaktadır. Bunun için açılan
davalarda kurumun hasım olarak gösterilmesi gerekir.
Nitekim, Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulaması da
bu yönde olup açılan hizmet tespit davalarında
kurumun hasım gösterilmediği davalar işleme
alınmamaktadır.
15. Davalı işveren üzerinde duracak olursak;
SSK m.4/1 sigortalı çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerin
işveren sayılacağını belirtmiştir.
Dava tespiti istenen dönemdeki işverene karşı açılır. O
tarihler arasında işyeri el değiştirmişse husumetin bu
dönemdeki bütün işverenlere yöneltilmesi gerekir.
Kendilerine husumet yöneltilmeyen işverenlere karşı
usulüne uygun olarak dava açılmazsa onların
işverenliği dönemi tespite konu olmaz.
16. SSK m.82'ye göre işyerinin devir ve intikali halinde
yeni işveren eskisinin prim, gecikme zammı ve faiz
borçlarından müteselsilen sorumludur. Bu nedenle
eski işverene karşı ve sadece onun dönemi için açılan
sigortalı hizmetin tespiti davasına müdahil olarak
katılabilir. Ancak onun sorumluluğu sadece SS
Kurumuna karşıdır ve yukarıda da belirttiğimiz gibi
prim borcu, gecikme zammı ve faiziyle sınırlıdır. Eski
işverenin diğer ödevlerinden(prim belgelerinin
verilmesi yükümlülüğü gibi) dolayı sorumlu olmadığı
için davanın ona karşı açılamaması gerekir.
17. HİZMET TESPİT
DAVALARINDA DELİLLER
5510 sayılı Kanunda, hizmet tespiti davasının ispatı
yönünden herhangi bir düzenleme bulunmadığından,
her türlü delile başvurulabileceği kabul edilmektedir.
18. Yazılı veya resmi ispat vasıtalarıyla kanıtlama
zorunluluğu bulunmamakta, gerçeklerin ortaya
çıkarılmasına yol gösterecek inandırıcı tüm delillere
başvurulabileceği kabul edilmektedir. Bununla birlikte
işveren kayıtlarının incelenmeli, Kurumdaki belge ve
kayıtlardan yararlanılmalı, müfettiş raporlarının olup
olmadığına bakılmalı, muhtasar beyannamelerden
yararlanılmalı ,işverenin meslek kuruluşu, dernek ve
esnaf sicil kayıtlarına ,başka çalışan varsa onların
bilgisine başvurulmalı ve somut gerçeği ortaya
koymak adına her türlü delilden faydalanılmalıdır
19. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında tespit için
incelemenin hangi sıraya göre yapılması gerektiği
belirtilmiştir. Buna göre öncelikle
SSK m.79/8'de sözü geçen belgelerin işverence verilip
verilmediği veya çalışmanın Kurumca tespit edilip
edilmediği araştırılacaktır.
Belgeler verilmişse ya da çalışma Kurumca tespit
edilmişse dava hukuki yarar yokluğundan reddilecektir.
20. Sonra tespiti istenen dönemde kişinin sigortalı
niteliği taşıyıp taşımadığı (işyerinin o dönemde
gerçekten varolup olmadığı, kanun kapsamında veya
kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı,
yapılan işin kanun kapsamına girip girmediği vb.)
araştırılmalıdır.
Hizmet sigortalı bir hizmet değilse dava taraf sıfatının
yokluğundan reddedilmelidir. Yargıtay'a göre çalışma
iddiasının gerçeğe uygunluğu ancak bu koşullar varsa
inceleme konusu yapılabilecektir.
21. DAVAYA SON VEREN TARAF İŞLEMLERİNİN
HİZMET TESPİTİNE ETKİSİ
Medeni yargılama usulünde tasarruf ilkesi egemen
olmakta ve bu ilke çerçevesinde taraflar serbestçe
dava konusu üzerinde tasarrufta bulunabilmektedirler.
Feragat, kabul ve sulh davaya son veren taraf
işlemlerindendir.
22. DAVADAN FERAGAT
“feragat, davanın taraflarından birinin netice-i
talebinden vazgeçmesidir.”. Usul kurallarına göre hiç
kimse kendi lehine olan bir davaya açmaya
zorlanamaz(HUMK.m.79).Bunun paralelinde davacı
da açmış olduğu bir davaya devam etmesi için
zorlanamaz. Davacının davadan feragat etmesi
demek dava konusu yaptığı haktan vazgeçmesi
anlamına gelmektedir.
23. DAVANIN KABULÜ
Davanın kabulü, davalının netice-i talebin bir kısmının
ya da tamamının var olduğu, mahkemeye yapacağı
sözlü veya yazlı beyanla kabul etmesidir. Hizmet tespit
davasının kamu düzeni ile olan ilişkisinden ve
hakimin resen araştırma görevi bulunduğu için
işverenin davayı kabul etmesi davayı tek başına
sonuçlandırmaz.
24. SULH
Görülmekte olan bir davada tarafların karşılıklı
anlaşarak dava konusu uyuşmazlığa son vermelerine
sulh denir. İş Mahkemeleri kanunu m.7 tarafları ilk
oturumda sulhe teşvik etme görevi vermiş olmakla
birlikte, bu hükmün hizmet tespit davasına uygulanıp
uygulanmayacağı veya tarafların yapmış oldukları sulh
anlaşması ile hakimin bağlı olup olmadığının üzerinde
durulması gerekir.
25. …SULH
Hizmet tespiti davalarında, her ne kadar sulh yoluna
gidilmesi halinde yargılama açısından ekonomik
olacağı kabul edilse de, hizmet tespiti davalarının özel
yapısı gereği suistimallere açık olacağından, taraflar
arasında pazarlıklar sonucu yapılan bir sulh
anlaşmasının, Sosyal Güvenlik Kurumunun da
hak alanına etki edeceğinden ve
kamu düzeni ile olan yakın ilişkisi
sebebiyle hakime yüklenen resen araştırma
ilkesi ile de bağdaşmayacağından sulh anlaşmasının
kabulü mümkün değildir.
26. DOSYANIN İŞLEMDEN KALDIRILMASI VE
DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASI
Her ne kadar mahkemenin davaya bakabilmesi için
,davanın açılmış olması gerekeceği gibi aynı zamanda
tarafların davaya devam etme iradelerinin de
bulunması gerekmekle birlikte, kimi zaman taraflar
duruşmalara gelmeyerek davaya devam etmek
istemediklerini zımnen de olsa beyan ederler ve HMK
bu durumda belirtilen şartların gerçekleşmesiyle
dosyanın işlemden kaldırılmasına ve dosyanın üç ay
içinde yenilenmesinin talep edilmemesi veya dosya en
az üç defa işlemden kaldırılırsa davanın açılmamış
sayılacağını düzenlemektedir.
27. Söz konusu kuralın sigortalı hizmetlerin tespiti
davasında uygulanıp uygulanmayacağı önem
kazanmaktadır. Hizmet tespiti davalarının temellerinde
kamu yararı ilkesinin hakim olması ve hakimin resen
araştırma görevinin bulunması ilkeleri geniş
yorumlanmalı ve davanın tarafların takip etmemesi
gerekçesiyle müracaata bırakılması Sosyal Güvenlik
İlkesi ile bağdaşmayacağından, söz konusu kuralın
hizmet tespiti davaları açısından uygulanmayacağının
kabulü gerekir
28. HİZMET TESPİT DAVALARININ
İŞÇİLİK ALACAĞI İLE BİRLİKTE AÇILMASI
Hizmet tespiti davasının işçilik alacakları ile birlikte
(aynı davada) açılıp açılamayacağı öteden beri
güncelliğini korumakta ve öğretide de farklı görüşler
ileri sürülmektedir. Hizmet tespiti davaları nitelikleri
itibariyle olumlu tespit davası iken, işçiliğe
ilişkin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, vs.
alacakları için açılacak dava ise bir eda davasıdır.
29. Yargıtay bazı kararlarında işçilik alacakları ile hizmet
tespiti davasının birlikte açılamayacağı yönünde karar
vermiş olmakla birlikte;
Yargıtay’ın genel eğilimi, bu davaların birlikte
açılabileceği yönündedir. Yargıtay HGK, 2003 ve 2005
yılına ait iki adet kararında, hizmet tespiti ile
alacakların aynı davada talep edilebileceğini, temyiz
merciinin ya da ispat şeklinin farklı olmasının sonuca
etkili olmadığını belirtmiştir
30. YARGITAY 2007
. Ancak Yargıtay HGK’nın 2007 yılındaki bir kararı
farklı bir bakış açısı getirmiştir. Bu karara konu olan
olayda, işçinin iş kazası sonucu ölmesi sonucunda
murisin geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespiti
istenmiş ve ayrıca işçilik alacakları ile birlikte
maddi/manevi tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
Yargıtay bu davada; “Hal böyle olunca mahkemece,
davacıların diğer taleplerinden, maddi ve manevi
tazminat istemleri tefrik edilmeli” kararını vermiştir
31. Bu kararı inceleyen Caniklioğlu, hizmet tespiti davası ile
işçilik alacaklarının da ayrı görülmesinde yarar olduğunu
belirterek, alacak davasından farklı olarak hizmet tespitinde
SGK’nın da davalı gösterilmesi zorunluluğu, bu
davaların kamu düzenine ilişkin olması, resen
araştırma ilkesine göre sonuca ulaşılması, taraf
iradelerinin sonuca etkili olmaması nedeniyle hizmet
tespiti davalarının ayrı görülmesinin daha yerinde olacağını
vurgulayarak, Yargıtay HGK kararındaki maddi ve manevi
tazminatın ayrılmasına ilişkin karardaki görüşü yeterli
bulmayarak sadece maddi manevi tazminatın değil, işçilik
alacaklarının tamamının hizmet tespitinden ayrılması
gerektiği düşüncesinde olduğunu belirtmektedir
32. DAVA SONUCU
Kurum sigortalı hizmetin tespiti davası sonucunda
mahkemenin verdiği ilamın gereğini yerine getirmek
zorundadır. Aksi halde davacı infaz hukuku
çerçevesinde ilgili mercilere başvurabilir.
Sosyal Sigortalar Kurumu mahkeme tarafından hüküm
altına alınan çalışma süreleri için işverene tebligat
çıkararak o döneme ait belgeleri verme ve prim
ödeme yükümlülüklerini yerine getirmesini ister.
İşveren prim belgelerini vermezse Kurum re'sen prim
tahakkuk belgesi düzenler.
33. TEŞEKKÜRLER
Trabzon Cad. Emek Apt. No:19 Kat:3/65 (Şekerbank
üstü)
Dulkadiroğlu / Kahramanmaraş
Telefon: 0344 221 72 77
GSM: 0544 488 72 77
info@fatmanurtoprak.com
Avukat Fatmanur
TOPRAK SAYGINER