20. Scapula (kürek kemiği):
• Üç köşesi (angulus)
• Üç kenarı (margo)
• İki yüzü (facies)
• Spina scapulae
• Acromion
• Cavitas glenoidalis
• Collum scapulae
• Processus coracoideus
21. Clavicula (köprücük kemiği)
• En yüzeyelde yerleşimli, kolay kırılabilen,
• Kemikleşmesi en erkenbaşlayan bir kemiktir.
• Extremitas acromialis
• Corpus clavicula
• Extremitas sternalis
24. ÖN KOL KEMİKLERİ:
Radius
• Üst uç
– Caput radii
– Collum radii
– Tuberositas radii
• Gövde
– Margo interosseus
• Alt uç
– Facies articularis carpalis
– Processus styloideus
– Tuberculum dorsale
25. ÖN KOL KEMİKLERİ:
Ulna
• Üst uç
– Incisura trochlearis
– Olecranon
– Processus coronoideus
– Tuberositas ulnae
• Gövde
– Margo interosseus
• Alt uç
– Processus styloideus
– Caput ulnae
(Bilek eklemine katılmaz)
26.
27. El Kemikleri:
Ossa carpi (el bileği kemikleri)
(İki sıra halinde yerleşmiş 8 adet kemiktir.)
• Proksimal sıra dıştan içe doğru;
– Os scaphoideum
– Os lunatum
– Os triquetrum
– Os pisiforme
• Distal sıra, dıştan içe doğru;
– Os trapezium
– Os trapezoideum
– Os capitatum
– Os hamatum
38. EKLEMLER:
• İskelet sistemini oluşturan kemikler
arasında bağlantıyı sağlayan
birleşme yerine EKLEM
(ARTICULATIO) adı verilir.
• Eklemler, hareket yeteneklerine ve
anatomik yapılarına göre
sınıflandırılırlar.
39. EKLEMİ Oluşturan Elemanlar:
• Kemikler
• Bağ Dokusu
• İntraartiküler Elemanlar
– Bağlar
– Kıkırdak
– Sınovyal Sıvı
• Ekstraartiküler Yapılar
– Fibröz Membran
– Eklem bağları
– Tendonlar
– Kaslar
– Bursa’lar
40. EKLEMİN STABİLİTESİNİ SAĞLAYAN
(EKLEM YÜZLERİNİN BİRBİRİNDEN UZAKLAŞMASINI ENGELLEYEN)
FAKTÖRLER
• Eklemin normal pozisyonun korunmasında ve hareketin maksada
uygun bir şekilde yapılabilmesinde rol oynayan 4 temel etken bulunur.
Eklem boşluğundaki negatif hava basıncı
Eklem boşluğundaki basınç çeşitli pozisyonlarda değişse de, daima dış
atmosfer basıncına aranla düşüktür. Eklemin stabilitesinin
sağlanmasındaki önemli bir faktör olan bu negatif basınç, güçlü bir
çekme kuvveti oluşturur ve kapsülü sağlam olan bir eklemde
kemiklerin birbirinden uzaklaşmasını güçleştirir. Ancak eklem
kapsülüne bir delik açarak iç ve dış basınçları eşitlerseniz, eklem
yüzlerini birbirinden ayırmak daha kolay hale gelir.
Eklem kapsülü ve bağları
Eklemin stabilitesinde önemli rolü olan eklem kapsülü ve bağları
eklemin karşılaştığı kuvvete orantılı olarak gelişme gösterir. Bu nedenle
kuvvetin az geldiği eklemlerde eklem kapsülü ve bağları zayıf, çok
geldiği eklemlerde ise kuvvetlidirler.
Eklemi saran kas ve kirişler
İskelet kasları gerek aktif rol oynadıklarında gerekse kontraksiyon
yapmadıklarında normal tonusları ile eklemin pozisyonunun
korunmasında yardımcı olurlar.
Eklem yüzlerinin şekli
42. Sinoviyal Sıvı:
Membrana synavialis tarafından üretilir.
Fonksiyonel olarak eklem yüzeylerini
kayganlaştırır ve aşınmasını önler,
eklem kıkırdağını besler.
Yapısı yumurta akına benzer kıvam renk
ve akışkanlıktadır.
Eklemlerde ancak eklem yüzleri
arasynda kalan kılcal aralığı dolduracak
kadar olduğundan enjektörle
çektiğinizde 0.5 ml kadar synovia elde
edilebilir.
43.
44. Bursalar: kemik doku tendonlar/bağdokusu,
tendonlar arası geçiş bölgeleri,
Travmaya açık alanlar.
52. Fibröz eklemler (Artıculatıones Fıbrosae,
Synarthrosis Eklemler)
Eklemi oluşturan kemikler birbirlerine fibröz bir doku
aracılığıyla bağlanmıştır. (Yapısal özellikleri nedeniyle bu grupa
dahil edilen syndesmosis tipi eklemler dışındakiler hareketi olmayan
eklemlerdir.)
• SUTURA,
• SUTURA SERRATA (sivri testere dişi şeklinde),
• SUTURA DENTİCULATA(diş şeklinde),
• SUTURA SQUAMOSA(birbirleri üstüne oturuyorsa),
• SUTURA LİBBOSA(suturanın kenarları testere şeklinde),
• SUTURA PLANA,
• SCHINDYLESİS.
• GOMPHOSİS(dişler),
• SYNDESMOSİS
55. Kartilaginöz eklemler (Artıculatıones
Cartilagineae , Amphiarthrosis Eklemler)
Eklem yüzleri kıkırdakla örtülü olup sınırlı hareketler yapabilen
bu eklemler, içerdikleri kıkırdak tipine göre ikiye ayrılırlar.
• SYNCHONDROSİS(Kemiklerin HYALİN kıkırdakla birleştiği bu eklem tipi
yaygın olarak PRİMER KARTİLAGİNÖZ EKLEM olarak da adlandırılır. Bu eklemlerin büyük
bir kısmı gelişme döneminde görülen, erişkin dönemde ise kemikleşen eklemlerdir. Bu
eklemlere örnek olarak uzun kemiklerin epifiz ve diafiz bülümleri arasında yer alan ve
kemiğin büyümesine olanak tanıyan, katilaginöz epifiz plağını örnek olarak verebiliriz.
Kemik büyümesi tamamlandığında, epifiz plağı kemikleşir. Vücutta sınırlı sayıda kalıcı
olan synchondrosis'de bulunur ve 1. kaburgayı sternum'a bağlayan CARTİLAGO
COSTALİS buna örnek olarak verilebilinir.)
• SYMPHYSİS (SEKONDER KARTİLAGİNÖZ eklem olarak da bilinen bu eklem
tipinde kemikler fibröz doku ve-veya fibröz kıkırdak aracılığıyla birbirine kuvvetli bir
şekilde bağlanmışlardır. Bu eklem tipi için en tipik örnek discus intervertebralis'ler
aracılığıyla birbirine bağlanmış olan columna vertebralis'tir. Ossis pubis arasında
bulunan symphysis pubis.)
56. Synovial Eklemler (Artıculatıones
Synovıales , Diarthrosis Eklemler)
• Synovial eklemler vücuttaki eklemlerin büyük bir bölümünü oluşturan ve
fonksiyonel olarak en önemli olan tam hareketli eklemlerdir. Omuz ekleminde
olduğu gibi, sadece basitçe karşı karşıya gelen iki kemikten oluşan synovial
eklemlere ART. SİMPLEX adı verilir. Dirsek ekleminde olduğu gibi, ikiden fazla
kemiğin oluşturduğu ya da meniscus, discus gibi yapıların eklemin yapısına
katıldığı synovial eklemlere ise ART. COMPOSITA (COMPLEXA) adı
verilmektedir.
• Gingylimus
• Art. sellaris
• Art. trochoidea
• Art. ellipsoidea (condylaris)
• Art. bicondylaris
• Art. spheroidea (cotylica)
• Art. plana
57. Gingylimus tipi eklem:
• Dışbükey eklem yüzü makara, içbükey eklem yüzü ise makarayı içine
alacak şekilde olup eklem yüzleri birbirine uygunluk gösterir. Bu grup
eklemler yalnızca vertical eksen etrafında flexion-extansion
hareketleri yapabildiklerinden menteşe şeklinde eklemler olarak da
bilinirler. Hareketin görüldüğü yerlerde bu eklemlerin eklem kapsülü
ince ve gevşektir, ancak eklem güçlü yan (kollateral) bağlarla
güçlendirilmiştir. Bu tip ekleme, art. humeroulnaris ve art.
interphalangea örnek olarak verilebilinir.
58. Art. sellaris
• Her iki eklem yüzü birbirini saran iki eğer şeklinde olduğundan
bu isim verilmiştir. Transvers ve sagittal olmak üzere iki ekseni
vardır. Transvers eksen etrafında flexion-extansiyon, saggital
eksen etrafında ise abduction-adduction yaptırırlar. Bu iki
ekseni birlikte kullanarak sınırlı bir sirkumdiksion da yapabilirler.
Art. carpometacarpea pollicis ve art. calcaneocuboidea bu
eklem tipi için en tipik örneklerdir.
59. Art. trochoidea
• Dış bükey eklem yüzü silindir, iç bükey
eklem yüzü ise osteofibroz bir halka
şeklindedir. Dışbükey yüzü tamamen içine
alabilecek bir içbükey yüz
bulunmadığından dış bükey yüzün bir
kısmı bir bağ aracığıyla sarılır. Bu eklemler
tek eksenli olup, yalnızca vertical eksen
etrafında rotasyon hareketleri yapabilirler.
Bu eklem tipine örnek olarak art.
radioulnaris proximalis ve distalis, art.
atlantoaxialis mediana örnek gösterilebilir.
Art. atlantoaxialis mediana'da dens axis,
atlasın arcus anteriorunun arkasındaki yer
alan fovea dentis ile lig. transversum
atlantis'in oluşturduğu halka içerinde
rotasyon hareketleri yapar.
60. Art. ellipsoidea (condylaris)
• Dışbükey eklem yüzü ortadan ikiye bölünmüş bir yumurta,
içbükey eklem yüzü ise, bunu içine kısmen alacak oval
çukur şeklindedir. Transvers ve saggital olmak üzere iki
ekseni vardır. Daha uzun olan transvers eksen etrafında
yapılan flexion-extansion hareketlerinin açısı, daha kısa
saggirtal eksen etrafında yapılan abduction-adduction
hareketlerinden geniştir. Sınırlı circumduction'da
yapılabilinir.( Art. radiocarpea ve art.metacarpo
phalangeales).
61. Art. bicondylaris
• Dış bükey eklem yüzü iki
kondil, içbükey eklem yüzü
ise sığ çukur şeklinde olan
eklemlerdir. Art. genus bu
eklem tipinin tipik örneğidir.
Hareket bakımından
menteşe şeklinde ekleme
(ginglymus) benzer ancak
flexion-extansiyon dışında,
bazı pozisyonlarda çok azda
olsa rotasyon ve yan tarafa
kayma hareketleri yapabilir.
Bir diğer örnek; art.
talocruralis'dir.
62. Art. spheroidea (cotylica)
• Dışbükey eklem yüzü bir küre, içbükey
eklem yüzü ise bu küreyi kısmen içine
alan yuvarlak bir çukur şeklindedir.
Saggital, transvers ve vertical olmak
üzere üç ana eksende sırasıyla,
abduction-adduction, flexion-extension
ve rotasyon jhareketleri yapabilirler.
Ayrıca eksenlerin tümünü kullanarak
circumduction hareketi de yaparlar.
Genellikle bu tip eklemlerde,
proximaldeki kemik hareketsiz,
distaldeki hareketlidir. Ancak distaldeki
kemik tespit edilirse, proximaldeki kemik
daha hareketli olabilir.
63. Art. plana
• Eklem yüzlerinden biri düz, çok hafif içbükey ya da çok hafif
dışbükeydir. Diğer eklem de buna uyacak şekildedir. Eklem
yüzleri düz olduğundan belirli bir eklem söylemek mümkün
değildir ve eklem yüzlerinin bulunduğu düzlemlerde sınırlı
kayma hareketleri yapabilir. Art acromioclavicularis, artt.
Intermetatarsea, artt. intercarpea, art. atlantoaxialis lateralis ve
art. zygapophysialis (omurların proc. articularisleri arasındaki
eklemler) bu eklem tipine örnek olarak gösterilebilir.
Sinovyal eklemlerin (diartrodial) eklem yüzlerinde hyalin kıkırdak bulunmaktadır. Eklem kıkırdağı sağladığı düzgün temas yüzü ve sinovyal sıvının sağladığı kayma mekanizmalarıyla hareketlerin fizyolojik veya stres ortamında (aktivite) kolay yapılmasını sağlamaktadır. Avaskuler, anöral ve hiposellüler özellik gösteren eklem kıkırdağı sinovyal sıvıdan beslenir. Eklem kıkırdağı içinde kondrositler, su, kollajen ve proteoglikan makromoleküllerin dağılımı zonal bir karekter gösterir. Bu özellik kıkırdağın biyolojik ve mekanik fonksiyonlarının devamını sağlar. Matriksin % 30 ‘u hidrofilik proteoglikan ve kollajen, geri kalanı da sudan oluşmuştur. Kondrosit ve çevresindeki matriks alanları mekanik sinyalleri kondroid matriksin metabolizmasını kontrol eden kimyasal olaylara çeviren bir ünite (kondron) olarak davranır. Kıkırdağın mekanik özellikleri (kompresif ve tensil kuvvetlere karşı direnci) su, kollajen ve proteoglikan makromoleküllerin oluşturduğu kompozit doku (polimerik yapı) tarafından belirlenir. Kollajen fibrillerinin yıpranması, kıkırdağın su muhtevasının artması, kıkırdaktan proteoglikan makromoleküllerin kaybı ile eklem kıkırdağında dejenerasyon-yaşlanma başlar.