Se ha denunciado esta presentación.
Se está descargando tu SlideShare. ×

Www.Kpss10.Com Bilis

Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Anuncio
Cargando en…3
×

Eche un vistazo a continuación

1 de 20 Anuncio

Más Contenido Relacionado

Anuncio
Anuncio

Www.Kpss10.Com Bilis

  1. 1. BİLİŞSEL VE DUYUŞSAL HAZIRLAYAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN: KENAN TAŞKIN ÖĞRENME KURAMLARI
  2. 2. BİLİŞSEL KURAMLAR <ul><li>Bilişsel kuramcılara göre öğrenme, doğrudan gözlemlenemeyen bir süreçtir. Bu akımın temsilcileri olan Piaget ve Bruner’e göre öğrenme, kişinin davranımda bulunma kapasitesinin gelişmesidir. Bilişsel kuramcılara göre davranışçı kuramcıların, davranışta değişme olarak tanımladıkları olay, gerçekte kişinin zihninde meydana gelen öğrenmenin dışa vurumudur. </li></ul><ul><li>Davranışçı akımlar öğrenmeyi, uyarıcı-tepki ilişkisi ile açıklarken neredeyse bütün uzmanlar, öğrenmeyi çok daha kompleks bilişsel bir süreç olduğunu kabul ederler. Bir tanım ya da bir sözcüğü hecelemeyi öğrenmenin bile aktif ve kompleks bir zihinsel süreç olduğunu kabul etmektedirler. </li></ul><ul><li>Bilişsel kuramlara göre öğrenme, bireyin kendisine aktarılan bilgileri aynen almadığı, aksine kendisine ulaşan her bilgiyi süzgeçten geçirip yorumlayarak kendi dünyasında bir anlam yüklemesidir. </li></ul>
  3. 3. BİLİŞSEL KURAMLAR <ul><li>Zihne ulaşan verilere anlam yükleme işlemi, yani algı üzerine yaptıkları çalışmalarla öğrenmenin bilişsel yönüne işaret eden Gestalt Psikologları, algılama ile ilgili aşağıdaki ilkeleri ileri sürmektedirler. </li></ul><ul><li>İnsanlar çevrelerini bir ahenk içerisinde görme eğilimindedirler. Bu nedenle gördüklerini bir bütün olarak algılarlar. Bütünü oluşturan parçaların, bütünle ve birbirleriyle olan ilişkisi önemlidir. Bir parçanın veya nesnenin algılanışı, onun bütünle ve diğer parçalarla olan ilişkisine göre değişir. Diğer bir deyişle eşya ve olaylar, parçası oldukları bütün içerisinde anlam kazanırlar. </li></ul><ul><li>İnsanların davranışı, içinde bulundukları durumu algılamalarına bağlı olarak değişir. Öğrenme, kişinin çevresini algılama ve yorumlama sürecidir. Bundan dolayı, öğrenmede önemli olan kişinin olayları ve durumları anlaması, diğer bir deyişle, eşyaya ve olaylara anlam yüklemesidir. </li></ul><ul><li>Bütün, onu meydana getiren parçaların toplamından daha farklı ve daha büyüktür. Bundan dolayı bir konuyu oluşturan parçaların ayrı ayrı incelenmesi bütünü ortaya koymaz; tam tersine, bütünün kaybolmasına yol açar. </li></ul>
  4. 4. BİLİŞSEL KURAMLAR <ul><li>Bu kurama göre insan zihni, kendisine ulaşan her şeye anlam bulmaya çalışan dinamik bir bilişsel yapı grubudur. Bu anlam bulma öğrencinin deneyimine, sahip olduğu kültüre, içinde öğrenmenin gerçekleştiği etkileşimin doğasına ve öğrencinin bu süreçteki rolüne göre değişmektedir. </li></ul><ul><li>Yine bu kurama göre dış dünyaya ilişkin veriler, duyu organları kanalıyla zihnimize biz farkında olsak da olmasak da kaydedilir. Daha çok sinirsel olarak gerçekleşen bu işlemden sonra veriler önce kısa süreli belleğe kaydedilir. 5-15 saniye kadar kısa süreli bellekte saklanan bilgiler zihince anlamlandırılarak (gerekçelendirme, sınıflama, birleştirme), ilişkilendirilerek, görselleştirilerek ve tekrar yoluyla uzun süreli belleğe aktarılır. </li></ul>
  5. 5. Bilişsel Kuramların Öğretim İlkeleri <ul><li>Bilişsel kurama göre öğretimde dikkat edilmesi gereken başlıca hususlar şunlar; </li></ul><ul><li>Yeni öğrenmeler öncekilerin üzerine bina edilir. Öğretmen, anlattığı konu hakkında öğrencinin daha önceden bildiklerinin farkında olmalı, bu bilgilere saygı göstermeli ve öğretme esnasında değerlendirmelidir. Yeni bilgiler öğrenciye bir şeyleri açıklayabilme gücü verdiği ve daha önceki bilgilerini genişletebilme olanağı sunabildiği oranda öğrenci için anlamlı olacaktır. </li></ul><ul><li>Öğrenme bir anlam yükleme çabasıdır. İnsanların karşılaştıkları her şeye anlam yükleme çabası içerisinde oldukları düşünülerek öğrenme; derinliğine düşünebilme, konunun özünü kavrama olanağı verecek şekilde düzenlenmelidir. Yüzeysel olarak verilen bilgilerin tekrarını istemek öğrenci için anlamsızdır. </li></ul><ul><li>Öğrenme, uygulama şansı tanımalıdır. Öğretim, öğrenciye öğrendiklerini kullanmak için değişik fırsatlar vermelidir. Aksi halde, öğrencideki anlam oluşturma mücadelesi kaybolur. </li></ul><ul><li>Öğretmen otorite figürü olmamalıdır. Öğretmen sınıfta bir otorite figüründen ziyade bir basketbol antrenörü gibi bütün öğrencilerin potansiyellerini sonuna kadar kullanmada onlara rehberlik yapan kılavuz rolünde olmalıdır. </li></ul><ul><li>Öğrenme, öğretmen ve öğrencinin karşılıklı etkileşimi ile gerçekleşir. Eğer öğrencilerin duyduklarını ve karşılaştıklarını anlama çabası içerisinde olması bekleniyorsa, öğretmen ve öğrencilerin beraberce, karşılıklı güven içerisinde çalışmaları gerekmektedir. </li></ul>
  6. 6. DUYUŞSAL-HÜMANİST KURAMLAR <ul><li>Duyuşsal kuramlar, öğrenmenin doğasından çok sonuçlarıyla; öğrenmenin benlik ve ahlak gelişimi gibi duyuşsal sonuçlarıyla ilgilenir. </li></ul><ul><li>Bu kuramlar insanların duygu, tutum ve değerlerin nasıl geliştiğini inceler. Temel konuları ihtiyaçlar, öz-değer ve verimliliktir. </li></ul>
  7. 7. DUYUŞSAL-HÜMANİST KURAMLAR <ul><li>Benlik Gelişimi: </li></ul><ul><li>Benlik gelişimi bireyin kendisini değerli bir insan olarak hissetmesini, kapasitesine güvenmesini ve farklılıklarına değer vermesini vurgular. Okul ortamı, küçük yaşlardaki çocukların benlik gelişimi üzerinde büyük etki yapar. Çocukların kendilerini değerli bir insan olarak hissetmeleri, kapasitelerine güvenmeleri ve farklılıklara değer vermeleri aile ve çevrede olduğu kadar okulda karşılaştığı davranışa bağlıdır. </li></ul><ul><li>Okul yıllarında benlik gelişimi büyük zarar gören insanların sayısı hiç de az değildir. Çok zeki oldukları halde okulda kendilerine sürekli olumsuz sıfatlar yakıştırılan öğrenciler, bu benlik algısını değiştirmek için bir ömür boyu mücadele etmekte; kimileri de geri kalan ömürlerini bu benlik algısıyla tamamlamaktadır. </li></ul>
  8. 8. DUYUŞSAL-HÜMANİST KURAMLAR <ul><li>Benlik Kavramının Dört Boyutu Vardır; </li></ul>Benlik Kavramının Dört Boyutu Akademik Sosyal Duygusal Bedensel
  9. 9. Benlik Kavramının Dört Boyutu <ul><li>Akademik boyut, zihinsel etkinliklerle ilgilidir. Sayısal, sözel ve diğer alanlardaki zihinsel potansiyelin gelişmesi kişinin benlik gelişimini etkiler. Zihinsel gelişim kişinin kendisine inanmasında ve güvenmesinde önemli role sahiptir. Bu nedenle akademik boyuta sadece öğrencinin sınıfını geçmesi olarak bakılmamalıdır. Öğrencilere potansiyellerini ortaya koyma fırsatı vermek, onların sağlıklı bir benlik kavramın gelişmesine katkıda bulunacaktır. </li></ul><ul><li>S osyal boyut, kişinin diğer insanlarla ve gruplarla ilişkisi ile ilgilidir. Girişkenlik, sağlıklı ilişkiler başlatmak ve yürütmek, iletişim becerileri ve etkileşim sosyal boyut ile ilgilidir. Kişinin değişik durumlara uyum gösterebilme yeteneği geliştirmesi de benlik gelişimini etkileyen sosyal boyut ile ilgilidir. Liderlikte sosyal boyutla ilgilidir. Herkes lider olamaz ama herkesin liderlik gösterebileceği durumlar mutlaka vardır. </li></ul>Duyuşsal Kuram
  10. 10. Benlik Kavramının Dört Boyutu <ul><li>3. Duygusal boyut ise beş özellikle ilgilidir. Bunlar: </li></ul><ul><li>Öz bilinç: Kendini tanıma, daha henüz oluşma esnasında duygularını fark edebilmektir. </li></ul><ul><li>Duyguları İdare Edebilmek: Kendini yatıştırma, yoğun kaygılardan, karamsarlıktan ve alınganlıklardan kurtulmak ile ilgilidir. </li></ul><ul><li>Kendini Harekete Geçirmek: İnsanın kendisini bir amaç doğrultusunda toparlayabilmesini ve bir noktada yoğunlaşabilmesini ifade etmektedir. </li></ul><ul><li>Empati: Empatik kişiler başkalarının istek ve ihtiyaçlarını anlama noktasında daha duyarlıdırlar. </li></ul><ul><li>İlişkileri Yürütebilmek: “İlişki sanatı, büyük oranda başkalarının duygularını idare etme becerisidir.” </li></ul>Duyuşsal Kuram
  11. 11. Benlik Kavramının Dört Boyutu <ul><li>4. Bedensel boyutun iki yanı vardır. Birincisi fiziksel olarak güzel veya yakışıklı hissetmekle ilgilidir. İkincisi ise psikomotor yetenekler yani bir takım fiziksel yeteneklerle ilgilidir. Kondüsyon, hareket yeteneği, fiziksel güç ve enerji bedensel boyutla ilgilidir. </li></ul><ul><li>Sağlıklı bir benlik kavramının gelişebilmesi için bu dört boyutun birlikte düşünülmesi gerekir. Bunlardan biri veya birkaçı ihmal edildiğinde benlik gelişimi olumsuz etkilenecektir. Bu nedenle derslerinde veya sporda çok iyi olduğu halde benlik gelişimi yetersiz olan öğrenciler çoktur. Hatta derslerinde, sporda iyi olduğu, duygusal gelişimi de yerinde olduğu halde sosyal olarak başarısız olan öğrencilerin bu alandaki eksikliklerinin onların benlik tasarımını olumsuz etkileri bilinmektedir. </li></ul>Duyuşsal Kuram
  12. 12. Benlik Yapısını Oluşturan Kavramlar <ul><li>Öz ben, yapı olarak iyiye yöneliktir. Kötü olarak nitelendirilen tutum, düşünce ve davranışların nedeni temel gereksinimlerin doyurulmaması veya engellenmesidir. Doğuştan gelen ve iyi kabul edilen öz beni baskı altına almak yerine, onu cesaretlendirmek ve gerçekleşmesine uygun bir ortam sağlamak gerekmektedir. </li></ul><ul><li>Benlik tasarımı ise kişinin kendisini algılayış biçimiyle ilgilidir. Doğuştan başlayarak kişinin içinde bulunduğu sosyal çevre içerisinde yavaş yavaş gelişir. Benlik tasarımı dinamik yapıya sahiptir. Kişinin yaşadığı olaylar ve edindiği tecrübeler benlik tasarımını etkiler. Benlik tasarımı kişinin özellik, yetenek, duygu, düşünce, inanç ve tutumlarının dinamik bir görüntüsü olarak tanımlanabilir. </li></ul>Duyuşsal Kuram
  13. 13. Ahlak- Değerler Gelişimi <ul><li>Ahlak gelişimi, kişinin toplumsal değer yargılarını edinerek içinde bulunduğu çevreye uyumunu; sonul olarak kendi ilke ve değer yargılarını oluşturmasını amaçlar. </li></ul><ul><li>Ahlaki gelişim modelini geliştiren Kohlberg, ahlaki gelişimi üç evreye ayırmıştır. Bunlar; </li></ul><ul><li>Gelenek öncesi evre </li></ul><ul><li>Geleneksel evre </li></ul><ul><li>Gelenek sonrası evre </li></ul><ul><li>Kohlberg, insanın bir üst ahlaki gelişim evresine geçmesinde, kendisinden daha üst evredeki birinin cazip görüşlerinin ve etkileyici davranışlarının etkili olduğunu ifade etmektedir. Ahlaki gelişim açısından, kendisinden daha ileri düzeyde olan birini görüş ve davranışlarıyla cazip bulan çocuk, onun gibi olmak istemektedir. </li></ul>Duyuşsal Kuram
  14. 14. Kohlberg’e Göre Ahlaki Gelişim Düzeyleri Ve Özellikleri <ul><li>GELENEK ÖNCESİ EVRE (0-9 Yaş Dönemi) </li></ul><ul><li>Çocuğun kendi gereksinimlerinin ön planda olduğu ve dışa bağımlılığın en yoğun olduğu evredir. </li></ul><ul><li>2. Dönem: Çıkarcılık eğilimi </li></ul><ul><li>İhtiyacı karşılayan veya ödül getiren davranışların doğru kabul edildiği, çıkarcılığın egemen olduğu dönemdir. </li></ul><ul><li>1. Dönem: İtaat ve ceza eğilimi </li></ul><ul><li>Doğru ve yanlışın, eylemin fiziksel sonuçlarına göre belirlendiği, itaat ve cezanın ağır bastığı dönemdir. </li></ul>Duyuşsal Kuram
  15. 15. Kohlberg’e Göre Ahlaki Gelişim Düzeyleri Ve Özellikleri <ul><li>GELENEKSEL EVRE (10-15 Yaş </li></ul><ul><li>Kurallara uyma ve beklentilere karşılık verme baskılarının en yoğun hissedildiği evredir. </li></ul><ul><li>4. Dönem: Kanun ve düzen eğilimi </li></ul><ul><li>Kanun ve düzen eğiliminin ağır bastığı, “kurallar uyulması için vardır”, düşüncesinin yoğun olduğu dönemdir. </li></ul><ul><li>3. Dönem: İyi çocuk olma eğilimi </li></ul><ul><li>“ İyi çocuk” olmanın ağır bastığı, grup tarafından kabul edilme güdüsünün yoğun yaşandığı dönemdir. </li></ul>Duyuşsal Kuram
  16. 16. Kohlberg’e Göre Ahlaki Gelişim Düzeyleri Ve Özellikleri <ul><li>GELENEK SONRASI EVRE (16 Yaş ve Sonrası) </li></ul><ul><li>Kişinin evrensel değerler doğrultusunda kendi ilkelerini oluşturduğu evredir. </li></ul><ul><li>6. Dönem: Evrenselleşme eğilimi </li></ul><ul><li>Hak, adalet, özgürlük kavramları doğrultusunda kendi doğru ve yanlışlarını belirlediği dönemdir. </li></ul><ul><li>5.Dönem: Toplumsallaşma eğilimi </li></ul><ul><li>Toplumsal kuralların yararının özümsendiği fakat gerektiğinde bu kuralların değişebileceğine inandığı dönemdir. </li></ul>Duyuşsal Kuram
  17. 17. Kendini Gerçekleştiren İnsanların Özellikleri <ul><li>“ Kendini gerçekleştirme” kavramı ilk kez Maslow tarafından kullanılmıştır. Maslow, insanın değerli, kendine özgü ve iyiye yönelik bir öz bene sahip olduğuna inanmaktadır. </li></ul><ul><li>Maslow’a göre; </li></ul><ul><li>Fizyolojik (Beslenme-Cinsellik) </li></ul><ul><li>Güvenlik, </li></ul><ul><li>Sevme-sevilme, </li></ul><ul><li>Bir gruba ait olma, </li></ul><ul><li>Statü kazanma </li></ul><ul><li>Kendini gerçekleştirme </li></ul>Duyuşsal Kuram
  18. 18. Duyuşsal Kuramların Öğretim İlkeleri <ul><li>Eğitimin, öğrencinin kendisine güvenmesi, yeterliliğine inanması, yüksek akademik ve kariyer beklentileri taşımasında yardımcı olması gerekir. </li></ul><ul><li>Benlik kavramının dört boyutu vardır: (a) akademik, (b) sosyal, (c) duygusal, (d) bedensel. Eğitimin, bu dört boyutu da dikkate alması gerekir. </li></ul><ul><li>Öz saygı, kişinin zihin sağlığı ile ilgilidir. Zihinsel olarak sağlıklı olan kişilerin kendilerine ilişkin gerçek algıları ile ideal algıları birbirine çok yakındır. Okulda başarısız olanların öz saygıları daha düşüktür. Bu nedenle eğitim, hiçbir koşulda çocuğun öz saygısına zarar vermemelidir. </li></ul><ul><li>Kişinin kendisine ilişkin benlik algısı, başkalarının onu nasıl gördüğüne göre değişebiliyor. Bu nedenle, sağlıklı benlik gelişimi için çocuklara hiçbir zaman kötü insan muamelesi yapılmamalı, yakışıksız sıfatlar takılmamalıdır. </li></ul>
  19. 19. Duyuşsal Kuramların Öğretim İlkeleri <ul><li>Zayıf ve güçlü yönleriyle kendilerini oldukları gibi kabul eden öğrencilerin benlik algısı daha sağlıklıdır. Kendilerini hiç beğenmeyen ve reddeden kişiler kendilerini değersiz bulurlar. Eğitim, benlik tasarımının oluşumunda öğrenciye destek sağlamalıdır. </li></ul><ul><li>Akademik başarısızlık çocukların kendilerini değersiz hissetmelerine ve kapasitelerine güvenmemelerine yol açar. Özellikle çok çalıştığı halde başarısız olan bir öğrencinin benlik duygusu zaten epey büyük zarar alır. Bundan dolayı akademik başarısızlık ayrıca çocuğun kişiliğine saldırma gerekçesi olmamalıdır. </li></ul><ul><li>Başarısızlık karşısında bahaneler uydurmak ve çeşitli savunma mekanizmaları geliştirmek öğrencinin çalışmasının istenilen sonucu doğuramayışının bir açıklamasıdır ve benliğini korur. Öğretmenin başarısız olan öğrencilere çok fazla yüklenmesi doğru değildir. </li></ul><ul><li>Öğrenci zoru başardığında kendini iyi hisseder. Bu nedenle öğrencilere başardığı hissini vermek gerekir, başarıyı tattırmak gerekir. </li></ul>
  20. 20. Duyuşsal Kuramların Öğretim İlkeleri <ul><li>Öğrenci benlik duygusunu korumak için her şeyi yapar. Öğretmen öğrencinin benlik duygusuna değer vermeli, zarar vermemeye özen göstermelidir. </li></ul><ul><li>Ahlak gelişiminde nasihat en etkisiz yöntemdir. Bunun yerine çocuklara kuralları ve normları öğrenebilecekleri yaşantılar sunmak gerekir. </li></ul><ul><li>Ahlaki değerler bu ad altındaki ir ders içerinde değil, tüm derslerin içeriğine serpiştirilmiş tartışmalarla daha kolay kazandırılabilir. </li></ul><ul><li>“ Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” Ahlak gelişiminde yetişkinlerin sözleri değil davranışları etkilidir. Öğretmen ve anne-babalar sözleriyle değil davranışlarıyla birer ahlak modeli olmalıdırlar. </li></ul><ul><li>Ahlaki gelişim, dönemleri içerisinde verilmelidir. Bunun için, ahlaki gelişim dönemleri iyi bilinmeli ve ilgili ahlaki gelişim hedeflenmelidir. </li></ul>

×