3. SÜNGERLER
• Süngerler, Latince,
Porifera; su diplerinde,
kayalar, hayvan
kabukları veya zemin
üzerine yapışarak
yaşayan basit yapılı,
omurgasız hayvanların
bir şubesidir.
4. SÜNGERLER
• Parlak sarı, turuncu,
kırmızımtrak, siyah ve
menekşe renkli olabilirler.
• Belli bir şekilleri yoktur.
Vazo, kadeh, torba, boru,
çalı gibi muntazam olmayan
kümeler meydana getirirler.
• Hakiki doku ve organları
yoktur. Duyu, sinir ve
hareketi sağlayan hücreleri
bulunmadığından
yapıştıkları zeminlerde sabit
yaşarlar.
5. SÜNGERLER
• Hayvanlardan çok bitki
hissini verirler. Boyları
birkaç milimetreden, 3
metreye kadar değişir.
• Büyük çoğunluğu sıcak
denizlerde yaşar. Çok azı
tatlı sularda bulunur.
6. SÜNGERLER
• Bir sünger zemine yapışan
kapalı bir kısımla vücut
boşluğuna açılan oskulum
denen bir açıklıktan ibarettir.
• Yanlarda da suyun girip
çıkmasını sağlayan
delikler/porlar vardır. Bu delikli
yapıdan dolayı süngerlere
porifera denir.
• Küçük ağız vazifesini gören
yan deliklerden giren su, vücut
boşluğunu dolaştıktan sonra,
oskulumdan tekrar dışarı atılır.
7. SÜNGERLER
• Vücut yapıları iç ve dış olmak üzere iki
tabakadan meydana gelir. Aralarında
dış deriden hasıl olan mezenşim adı
verilen
• jelatinsi bir ara tabaka da vardır. İskelet
ya basit bir iğne, ya da ışınsal uzantılı
birçok iğneden meydana gelir.
• Silisyum veya CaCO3 bileşimlidir.
Süngerlerin iskelet elemanları bu
kısımdan meydana gelir. Destek
vazifesini gören iskelet sistemi;
• kalker,
• silis veya
• keratin bileşiminden hasıl olan iskelet
iğneleri spikül ve spongin denilen
• proteinli bir maddeden ibarettir.
8. SÜNGERLER
• Spongin maddesi,
• spikülleri bir ağ gibi
örerek iskelet sistemini
meydana getirir. Bazı
süngerlerde iskeletteki
spiküller tamamen
kaybolarak destek
maddesi olarak yalnız
spongin kalır. Bu tür
süngerler temizlendikten
sonra, halk arasında
temizlik süngeri olarak
kullanılır.
9. SÜNGERLER
• İskeletsiz olan pek az
sünger vardır. Sünger
olarak bildiğimiz kısım
aslında hayvanın yumuşak
kısımlarından ayrılmış
iskeletinden başka bir şey
değildir. Suyu emdiğinde
şişme özelliği vardır.
Plastik süngerlerden önce
daha çok kullanılanlar
doğal süngerlerdir.
10. SÜNGERLER
• Süngerler
• eşeyli ve
• eşeysiz olarak iki şekilde ürerler. Eşeyli
çoğalmada mezenşimatik tabaka içinde
• yumurta ve
• spermatozoitler meydana gelir. Her iki
çeşit üreme hücresi de aynı veya ayrı ayrı
hayvanlarda bulunabilir. Döllenme vücut
içinde olur. Yan deliklerden suyla giren
spermatozoonlar göçmen hücreler
tarafından taşınarak yumurtayı döllerler.
Eşeysiz üreme vücudun yanlarında olan
tomurcuklarla meydana gelir. Tomurcuk
ana hayvandan ayrılarak yeni bir sünger
hasıl eder. Ayrılmadığı takdirde sünger
kolonisi meydana gelmiş olur.
11. SÜNGERLER
• Tatlı su süngerlerinde sert iklimlere
karşı gemula denen bir üreme şekli
görülür. Sonbahara doğru
• mezenşim tabakası içinde toplu iğne
başı iriliğinde renkli kürecikler
meydana gelir. Bunlar bol besinli
• embriyonal hücrelerdir. Gemula
denen bu küreler dış taraftan iki katlı
bir spongin zarla çevrilir. Ana hayvan
öldükten sonra, bunlar çok
soğuklarda dahi hayatını sürdürürler.
İlkbaharda gemula içindeki üreme
hücreleri etrafındaki zarın
deliklerinden çıkarak yeni süngerleri
meydana getirirler.
12. SÜNGER AVCILIĞI
• Sünger avcılığı yüzyıllardır yapılagelmektedir.
Eski devirlerde çıplak
• dalgıçlar 20 metre derinliğe inerek kesici
aletlerle süngerleri alt taraflarından
keserlerdi. Su basıncından dolayı çoğu göğüs
hastalıklarına tutulurdu. Sonraları denizin
dibini
• sürtme ağlarla tarayan balıkçı tekneleriyle bol
miktarda sünger toplanmaya başlandı. Fakat
bu usül genç süngerleri de kopardığından
zararlı oluyordu. Günümüzde sünger avcılığı
• dalgıç elbiseleriyle yapılmaktadır. Bu usulde
avcılar süngerleri inceleyerek kaliteli olanlarını
toplarlar. Toplanan süngerler temizleme ve
kurutma işlemlerinden sonra piyasaya sürülür.