2. TÜRBİDİT Yoğunluk akıntıları, bir sıvı ortam içinde yoğunluk farkı nedeniyle oluşabilen akıntılardır. Mesela, denizlerde soğuk su veya aşırı tuzlusu akıntıları gibi çalkantılı akış sırasında, akış gücüne bağımlı olarak özellikle kil ve silt, daha az oranlarda da kum boyutlu materyal süspansiyon içine alınarak taşınabilir. Bu durum çevresindeki berrak su ile otomatikman bir yoğunluk farkı oluşturacağından bir yoğunluk akıntısı ortaya çıkar. Materyalleri süspansiyon halinde taşıyabilen bu akıntılara "türbid akıntıları veya bulantı akıntıları'denir (Oktay,1978).
3.
4. TÜRBİT AKINTILARI Türbit akıntıları bir çok yoğunluk akıntısı biçiminden sadece birisi fakat özel bir türüdür. Türbit akıntısı türbülans tarafından asılı (suspended) olarak tutulan sedimanın deniz veya göl suyu ile yaratmış olduğu yoğunluk farkı nedeni ile sediman yüklü akıntının su altında eğim aşağıya doğru akması sonucu oluşurlar. Türbit akıntıları laboratuvarda, çamurlu suyun aniden temiz suya karıştırılması ile elde edilirler. Doğada çamur ve asılı malzemece zengin akarsuların deniz veya göllerin temiz sularına aniden yükleri ile beraber girmeleri sonucu oluşurlar. Bir çok çalışma göstermiştir ki türbit akıntıları tüm jeolojik zamanlarda özellikle de kıta yamacında ve sualtı kanyonlarında oluşmuşlardır. Türbit akıntıları genelde iki mekanizma ile olusurlar.
5. TÜRBİT AKINTILARI 1. SpazmodikTürbit akıntıları: Deprem veya fırtına gibi kısa ömürlü katastropik (felaket) olaylar sonucu oluşurlar. Bu tip olaylar suda yoğun türbülans yaratırlar. Türbülans nedeni ile deniz/göl tabanında yoğun erozyona ve bir çok malzemenin suda asılı hale gelmelerine neden olurlar. Bütün bu malzeme deniz/göl tabanında eğim aşağıya hızla akmaya ve akarken tabandan daha fazla kazıyabildiği malzemeyi de içine katarak deniz/gölün en derin kısımlarına kadar iner. Mıddleton ve Hempton (1976)’a göre türbit akıntıları üç kısımdan oluşur. Ön kısmı türbülansın en yoğun olduğu kesimdir ve diğer kısımlardan en az iki kat kalındır ve deniz suyu ile türbit akıntıyı birbirine karıştıran bir çok burgaçlar içerir. Gövde kısmın kalınlığı genelde sabittir ve düzgün (steady) şekilde akar. Kuyruk kısmı çok daha az sediman yüklüdür ve diğer kısımlara göre daha incedir. 2. Sürekli (steadyuniformflow) türbit akıntıları: Sedimanca yoğun suların daha az yoğun suya girmesi ve eğim aşağı akması sonucu oluşur. Bu tip akıntılar genelde sediman yüklü nehirlerin daha az yoğunluktaki göl suyuna girmeleri sonucu oluşur. Bu mekanizma kıta yamacı (denizlerde) için de ileri sürülse de çamurlu nehir suları ile tuzlu deniz suyu arasındaki yoğunluk farkı göl suları ile olan farka oranla daha az olması sebebi ile denizlerde oluşma şansı daha düşüktür.
6. TÜRBİT AKINTILARI Türbit akıntıları eğim aşağı akarken tabanındaki sürtünme sonucu oluşacak yavaşlatma eğilimi aşağıya doğru türbülansın artması ile kompanse edilir. Bu işlem eğimin tamamen bittiği deniz yada göl tabanındaki düzlüklerde sona erer. Akıntı yavaşladıkça deniz/göl suyu ile karışımınında etkisiyle tabandaki türbülans azalır ve akıntı sedimanca daha az konsantre hale gelir. Bu işlem ön kısımda taşınan ve geriye kalan kalan sedimanın azalmasına ve sonunda akıntının tamamen yok olmasına sebep olur. Türbit akıntılarda sedimantasyon mekanizması tam olarak anlaşılamamış olsa da deneysel veriler akıntının her aşamasında sedimantasyonun ve erozyonun oluştuğunu göstermektedir. Örnegin, akıntı esnasında ön kısımda genelde erozyon olurken kuyruk kısmında sedimantasyon olmaktadır. Akıntının pozisyonuna ve ilksel sediman miktarına bağlı olarak, akıntı içindeki sedimanın konsantrasyonu az veya çoktur. Buna göre %20 ile %30 oranında sediman taşıyan akıntılar düşük yoğunluklu türbit akıntılar ve daha fazla orana sahip akıntılar ise yüksek yoğunluklu türbit akıntılar olarak adlandırılırlar.
9. Türbiditlerise, bulantı akıntılarının bıraktığı çökellerdir. Türbiditlerin çökeldikleri derinlik hakkında uzun tartışmalar yapılmıştır. Genel bir kural olarak belirtmek gerekirse, bulantı akıntıları sığ sularda da oluşabilirler. Yağmurdan hemen sonra gelişen çamur yüklü sel suları bulantı akıntılarına en güzel bir örnek teşkil ederler.Bulantı akıntıları göl ve denizlerde de oluşabilirler.
10. Türbidittabakaların alt yüzeylerinde, akıntı aşındırmasının ve akıntı içinde taşınan gereçlerin, alttaki çamurlu yüzey üzerinde bıraktıkları kalıpları bulunur. Bu kalıplar, çeşitli türden oygu izleri ve alet izleri olabilir. Akış yönüne belirtmeleri açısından paleocoğrafik analizlerde yaygın olarak kullanılırlar (Hakyemez, 1985) Türbiditlerdeki birincil sedimenter yapılar, sedimentlerin depolanma öncesi taşındığı yönü gösterir. Bu verilerden hareketle, sedimentasyonun hüküm sürdüğü zamanda, malzemenin taşındığı kaynak alanın yerinin ve havzanın şeklinin belirlenebilir. Türbiditlerde çok sayıda değişik sedimenter yapılar gözlenir. Bu yapılar tabaka yüzeyi yapıları (kaval yapısı, alet yapıları, kanal ve oluklar vs. gibi) ve tabaka içi yapıları olmak üzere iki grupta toplanabilir.
11.
12.
13. TürbiditFasiyesi Bilindiği gibi fasiyes bir kaya birimini, düşey ve yanal olarak diğer kayaç topluluklarından ayırtlayan birincil litoloji ve paleontoloji özelliklerinin toplamıdır. Türbiditler ile beraberlerindeki yeniden çökelmiş tabakalarda, fasiyesalt bölümlendirmeleri aşağıdaki parametreler ile yapılabilir. a- Tane boyu b- Kalınlık ile kumun şeyle oranı. c- Tabakalanma düzenliliği ile kanal varlığı veya yokluğu d- Taban yapıları topluluğu. e- Tabaka içi yapılar ve dokusal özellikler. - Çakıltaşlarında çakıl fabrikleri, derecelenmenin varlığı veya yokluğu. - Kumtaşlannda somluluk veya tabak yapısı - Bouma istifinde değişmeler; özellikle B veya C bölümleriyle başlayan tabakalarınvarlığı. f- Paleontolojik ipuçları: Fosiller ve fosil izleri
14. Çökelme Yapıları Çökelme yapıları; bir çökel havzasındaki çakıltaşı, kumtaşı ve çamurtaşından oluşan bir istifin türbidit olarak yorumlanabilmesinde en belirgin ve en güvenilir ip uçlarıdır. Bulantı akıntılarının oluşturduğu yapılar gerek labaratuvarlarda deneysel olarak gerekse göllerde doğal olarak iyi etüt edilmişlerdir. Türbiditlerdekiilksel çökelme yapıları, çökelin en son hareket yönü hakkında nitel veriler sunmaları yönünden, çökelmenin hüküm sürdüğü zaman, gerecin taşındığı kaynak alanının yerinin ve havzanın şeklinin belirlenmesinde son derece yardımcıdırlar. Türbiditler (bulantı akıntılarının oluşturduğu çökeller) de görülen çökelme yapıları çok değişiktir. Bunlar; a- Dış yapılar b- İç yapılar.
15. Dış Yapılar Akıntı İzleri Akıntı izleri iki grupta toplanabilir: bunlar (1) sadece bulantı akıntılarının etkileri sonunda ortaya çıkan çökelme yapılan, ve (2) bulantı akıntıları ile birlikte hareket eden bir malzemenin oluşturduğu yapılar. Bu iki grup; Süpürme izleri ve alet izleri şeklinde tanımlanır. Süpürme izleri: Bulantı akıntılarının killi bir taban üzerinde hareketleri sırasında, akıntıların killi tabandan bazı parçaları koparıp içlerini oymalarıyla oluşurlar. Oygu işlemi genellikle akıntının daha yoğun olan burun kesiminde taşıdığı parçacıklar veya bu parçacıklar nedeniyle akıntı içinde gelişen girdaplar yardımıyla oluşur. Süpürme izlerinin en belirgin ve yaygın olanları kaval yapıları ve kanallardır.
16. A)Kaval Yapıları Crowell(1955), kaval yapılarını tabakaların alt yüzeylerindeki yarım koni şeklindeki kabartılar olarak tanımlamıştır. Bu yapıların bir ucu daha yuvarlak, soğan veya kubbe şeklinde olduğu halde, diğer ucu yayılarak dereceli olarak kumtaşı tabakasının taban yüzeyine karışır. Kaval yapıları boy, şekil ve tabaka altındaki düzenlemeleri yönünden çok farklılık gösterirler. Bir kumtaşı tabakasının tabanındaki kaval yapıları şekil ve boy bakımından birbirlerine benzerlerse de bu tabakanın altındaki ve üstündeki tabakalar daha değişik boydan ve şekilden kaval yapıları sunarlar. Boyları 2-3 cm'den 1 m'ye kadar değişebilir, fakat pek çoğu 5-8 cm uzunluğundadırlar. Çoğu kaval yapıları iki yönlü simetri gösterir ve delta şeklindedirler, bazıları ise daha ince uzun bir şekilde olabilirler.
17. A)Kaval Yapıları Kaval yapılar kesik uzamış çukurlardan oluşur. Çukurun akıntının ters yönündeki ucu derin ve diktir, akıntı yönünde sığlaşarak sediment yüzeyine geçerler. Kaval yapıları yumuşak çamurlu sediment yüzeylerinde gelişir. Fakat genelde üzerleyen kumlu tabakaların altlarında kalıplar ( moldlar) şeklinde korunurlar.
18. B)Kanallar Çoğu Türbiditistiflerinde “Kanal" deyiminin uygulandığı yapılar vardır. Bu yapılar özellikle yakınsak türbiditler de bol olarak gözlenmişlerdir. Türbiditler deki taban yapılarının çoğu düşük rölyefli kabartılar şeklinde görüldüğü halde kanallar hem genişlikleri ve hem de derinlikleri yönünden çok belirgindirler. Daha önce depolanmış gevşek sediment yüzeyleri üzerinde akan akışkanlarca erozyona uğratılarak kesitleri U veya V şeklinde olan ve belirli bir mesafede izlenebilen yapılar oluştururlar. Bu erozyonal kanallar çeşitli şekil ve büyüklükte olabilir. Bazı kanallar birkaç santimetre genişlikte ve birkaç metre uzunluktadır. Büyük akarsu kanalları ve gelgit kanalları da erozyonal kanallardır.
22. Alet İzleri Akıntı yönünde duran ya da akıntı ile hareket ettirilen cisimlerin sediment yüzeyi üzerinde oluşturdukları tüm yapılar alet izleri olarak adlandırılır. Bu yapılar silttaşı-şeyl üzerine gelen kumtaşları ve bazı kireçtaşı tabakalarının tabanında korunmuş olarak gözlenir. Alet izleri orijinal olarak çamurtaşı ya da silttaşı tabakaları üzerinde aletler tarafından geliştirilen oluk, çöküntü ve oyukların sonradan kum tarafından doldurulmasıyla oluşur. Alet izlerinin bazıları yumuşak çamurlu sedimentlerin yüzeyinde kanal ve oluk şeklindeki erozyonal yapılardır. Bununla beraber alet yapıları gerek plan görünüşte gerekse kesitlerinde şekil olarak düzensizdirler. İdeal konumlarda yapının akıntı yönündeki ucunda yapıyı yapan aleti bulmak mümkündür. Bu aletler çakıl, odun ve bitki kırıntıları, havan kabuk ve balık iskeletleridir.
25. Alet İzleri A)Oluk İzleri Alet izlerinin en önemlileri oluk izleridir. Şeyllerüzerindeki çoğu kumtaşı ve seyrek olarak da miltaşı tabakalarının tabanlarında ve özellikle fliş istiflerinde çok sayıda belirgin, doğrusal gidişli, paralel sırtlar görülür. Bu sırtların yükseklikleri, genellikle 1mm’den daha azdır. Fakat 1-2 cm yüksekliğindeki oluk izlerinede rastlanılmıştır. Yaygın olarak bu izler şeyl tabakasının üzerinde ve kumtaşının tabanında görülürler. Oluklar, çamur içerisinde akıntının taşıdığı çakıl, fosil veya ağaç paraçacıkları tarafından doldurulmuştur. Oluk izleri akıntı doğrultusunda paraleldirler, fakat akıntının yönünü göstermezler. Kaval yapıları ile beraber bulunduklarından, akıntının yönünün belirlenmesi için iki yapı berberce ele alınmalıdır.
26. Alet İzleri B)Yük kalıpları Bu yapılar ortamda bir yoğunluk terslenmesi varsa görülebilir. Örneğin kumun yoğunluğu, üzerine yığıldığı çamurunkinden fazla ise ve her ikisinin dayanıklılığı (mukavemeti) ve ağdalılığı yeterli derecede az ise aralarında yüzeyin şekil değiştirmesi söz konusu olabilir.
27. İç Yapılar (Bouma’nınTürbidit İstifi) Bulantı akıntılarının dereceli tabakalanma oluşturduklarını ilk defa 1950 senesinde Kuenen ve Migliorini ortaya koymuşlardır. 1950'den sonra pek çok türbidit oluşukları detaylı gözlemlerle etüt edilmiş ve türbiditlerin pek çok belirgin özellikleri ve yapıları tanımlanmıştır. Çökelme yapılarının özellikle kumtaşı tabakaları içindeki sıralanmaları pek çok araştırmacı tarafından gösterilmiştir. Bunların başında hiç kuşkusuz Kuenen (1953) gelir. Bununla beraber eksiksiz bir tanımlama Bouma (1962, 1964) tarafından verilmiştir. Boğuma (1962) ideal bir türbidit istifinin beş bölüme ayrılabileceğini göstermiştir ve bu istif Bouma İstifi olarak bilinir.
28. İç Yapılar (Bouma’nınTürbidit İstifi) Bouma İstifi
31. İç Yapılar (Bouma’nınTürbidit İstifi) 1. Dereceli Bölüm (Ta-A Bölümü): İstifin tabanını kum boyu malzeme oluşturur. Kumun yanı sıra bazen ince çakıllarda görülebilir. Bu bölüm az veya çok belirgin dereceli tabakalarıma gösterir. Bu bölümü oluşturan malzemenin çok iyi boylandığı durumlarda dereceli tabakalarıma belli belirsiz, bazen de hiç gelişmemiştir. Dereceli tabakalanmadan başka bir çökelme yapısı göstermez.
32. İç Yapılar (Bouma’nınTürbidit İstifi) 2. Alt Paralel Laminalı Bölüm (Tb-B Bölümü): Bu bölüm kaba, paralel laminalanma gösterir. Laminalar kum içerisine değişik oranlarda kılın karışmasıyla oluşurlar. Derecelenme mevcut olmakla beraber laminalanma egemen yapıdır. Alttaki dereceli bölüm ile bu bölüm arasındaki sınır genellikle dereceli geçişlidir.
33. İç Yapılar (Bouma’nınTürbidit İstifi) 3. Akıntı Karışığı Laminalı Bölüm (Tc-C Bölümü): Bu bölüm, genellikle 5 cm den yüksek olmayan ve uzunluğu 20 cm yi geçmeyen akıntı kırışıkları içerir. Bazen kırışıklıklar az çok konvolutlamina şekline dönüşür. Eğer türbidit istifinde konvolutlaminalanma gelişmişse sadece bu bölümde görülür. Her ne kadar tane boyundaki yukarıya doğru incelme bu bölümde de sürüyorsa, akıntı kırışıklıkları ve konvolutlaminalanmalar bu derecelenmenin belirgin olarak gözlenmesini olanaksız kılar.
34. İç Yapılar (Bouma’nınTürbidit İstifi) 4. Üst Paralel Laminalı Bölüm (Td-D Bölümü): Bu bölümde az belirginde olsa, paralel laminalanma gözlenebilmiştir. Fakat kumtaşlarının ileri derecede bozuşmuş olmaları veya şiddetli tektonik hareketlerden etkilenmeleri durumunda bu bölüm pek belirgin değildir. Bölümü oluşturan malzeme çok ince kum boyundan çamur boyuna kadar değişir. Bazı durumlarda kum oranının aşağıdan yukarıya doğru azalması belirgin olarak gözlenebilir. Bu bölüm ile altındaki kırışık laminalı bölüm arasındaki dokanak genellikle belirgindir.
35. İç Yapılar (Bouma’nınTürbidit İstifi) 5. Pelitik Bölüm (Te-E Bölümü): Bu bölüm belirgin çökelme yapıları göstermez. Az miktarda, tane boyunda yukarıya doğru incelme ve buna bağlı olarak da kum oranının yukarıya doğru azalması gözlenebilir. Çoğu zaman çökellerin karbonat oranında da yukarıya doğru hızlı bir artış olur. Pelitik bölümde foraminifer bulunabilir. Foraminiferlerin miktarı kireç oranının artması ve tane boyunun incelmesiyle birlikte artar. Bu bölüm ile alttaki paralel laminalı bölüm arasındaki geçiş dereceli, hatta çok iyi derecelidir.
36. İç Yapılar (Bouma’nınTürbidit İstifi) Ta-e veya T1 olarak tanımlanan Tam Bouma İstifi sadece kalın tabakalı kumtaşları içerisinde bulunabilinmiştir. Ancak türbiditlerde eksik istifler daha yaygın olarak bulunur. Eksik Bouma istifleri 3 grupta toplanmıştır. Bunlar; 1-Tabanı Kesik İstifler (T2= Tb-e, T3 = Tc-E, T4= Td-E, T5= Te) 2-Yontulmuş İstifler (Ta; Ta-b; Ta-c; Ta-d) 3-Yontulmuş, Tabanı Kesikli İstifler (Tb; Tb-c; Tb-d; Tc; Td-c; Td)
38. Türbiditler ve Bunlarla Birlikte Bulunan Kaba Taneli Kırıntılı Kayaçlar İçin Fasiyes Modelleri Derin denizel ortamlarda hacim bakımından, türbiditler ve bunlarla birlikte bulunan kırıntılılar en bol olarak deniz altı yelpazelerinde bulunur. Çoğu bölgelerde bu yelpazeler birbirleriyle birleşerek kıta yükselimlerini oluştururlar. Deniz altı yelpazelerinde farklı özelliklere sahip üç türbiditikfasiyes topluluğu kolaylıkla ayırtedilebilir.. Bunlar; a- Yakınsak (Proximal) Türbiditler b-Ortaç (Intermediate) Veya Normal Türbiditler c- Iraksak (Distal) Türbiditler
39.
40.
41.
42.
43. Türbiditler ve Bunlarla Birlikte Bulunan Kaba Taneli Kırıntılı Kayaçlar İçin Fasiyes Modelleri a- Yakınsak (Proximal) Türbiditler Bu türbiditfasiyesi deniz altı yelpazelerinin üst kısımlarında yani sediment kaynak alanına yakın olarak çökelirler. Kumtaşının şeyle oranı çok yüksektir. Tabakalanma düzgün değildir. Tabakalanma düzlemleri genellikle şiddetli aşınma yüzeyleri (kanallanma) ile birbirinden ayrılırlar. Tabaka kalınlıkları 50-60 cm den başlayıp 2 m ye ulaşabilir. Tabaka kalınlıkları yanal olarak uzun mesafelerde devamlı değildir, hatta merceksel oluşları gözle de görülebilir. Yakınsak türbiditler içindeki kumtaşları çok iri taneli ve yer yerde çakıllıdır. Bunların içinde yıkılma veya kaymalar yoluyla taşınmış bloklar vardır. Kumtaşları genellikle Ta-b türbidit örneği sunar.
44. Türbiditler ve Bunlarla Birlikte Bulunan Kaba Taneli Kırıntılı Kayaçlar İçin Fasiyes Modelleri a- Yakınsak (Proximal) Türbiditler
45. Türbiditler ve Bunlarla Birlikte Bulunan Kaba Taneli Kırıntılı Kayaçlar İçin Fasiyes Modelleri b-Ortaç (Intermediate) Veya Normal Türbiditler Deniz-altı yelpazelerinin orta kısımlarında ve kanalların ötesinde çökelirler. Kumtaşının şeyle oranı hemen hemen birbirine eşittir. Tabakalanma düzgün ve devamlıdır. Kumtaşları genellikle orta taneli veya seyrek hallerde iri taneli olabilirler. Çoğu tabakalar Bouma'nın tam türbidit istifini yani Ta-e istifini gösterirler. Kumtaşlarında her türden taban yapıları bol bulunur ve iyi gelişmişlerdir.
46. Türbiditler ve Bunlarla Birlikte Bulunan Kaba Taneli Kırıntılı Kayaçlar İçin Fasiyes Modelleri
47. Türbiditler ve Bunlarla Birlikte Bulunan Kaba Taneli Kırıntılı Kayaçlar İçin Fasiyes Modelleri c- Iraksak (Distal) Türbiditler Iraksak türbiditler, deniz altı yelpazelerinin dış kısmında çökelirler ve dereceli olarak deniz yönünde abisal düzlüklere geçerler. Iraksal türbiditlerde ince taneli çökeller kumtaşına oranla daha boldur. Kumtaşları daha ince tabakalı olup yanal olarak kilometrelerce devamlılık gösterirler. Kumtaşları ince veya çok ince tanelidir. Iraksal türbiditlerde tabanı kesik Bouma istifleri gelişir. Yaygın türbidit istif türleri Tc-e ve Td-e dir. Kumtaşı tabakalarının kalınlıkları 1 cm ye kadar inebilir. Dereceli tabakalanma bazen iyi gelişmiştir.
48. Türbiditler ve Bunlarla Birlikte Bulunan Kaba Taneli Kırıntılı Kayaçlar İçin Fasiyes Modelleri
49. Kanal Dolgu Fasiyesleri Deniz altı yelpazelerinin özellikle üst kısımlarında bol olarak bulunan dağıtım kanalları içindeki çökeller yukarıda sayılan üç türbiditfasiyesinden tamamen farklıdırlar. Bu fasiyesler beraber blunduklarıtürbiditfasiyeslerine oranla çok daha kaba taneli olup tabaka kalınlıkları da çok fazladır. Tabakalanma çok iyi gelişmemiş olmakla beraber kolayca tanınabilir. Her tabaka, mercek veya kama şekilli olup yanal yönde devamsızdır. Tabakaların alt yüzeyleri kendilerinden önce çökelmiş olan birimleri oymuş ve bazende derin kanallar açmıştır. Gerçek bir Bouma tipi istif hiçbir zaman gözlenememiştir. Bununla beraber normal bir türbiditfasiyesinde bulunmayan çapraz tabakalanma, kanal dolguları içinde bulunabilir. En yaygın çapraz tabakalanma tekne ve düzlemsel türdendir.
51. Denizaltı Yelpazelerinin Denize Doğru İlerlemeleri Sonunda (Progradation) Gelişen Stratigrafik istif Bulantı akıntılarının, kanyonlardan veya derin deniz kanallarından boşalarak, kıta yükselimi üzerinde çökeltmiş olduğu türbiditler geniş bir yelpaze oluştururlar. Denizaltı yelpazeleri, oluşum ve şekil yönünden dağ eteklerinde, özellikle kurak ve yan kurak iklim bölgelerinde gelişen alüvyon yelpazelerine çok benzerler. Kanyonlar yardımıyla karalardan ve sığ deniz bölgelerinden taşınan malzeme sürekli olarak denizaltı yelpazelerinde biriktirildikçe bu yelpazeler yavaş fakat devamlı olarak denizin derinliklerine (abisal bölgelere) doğru ilerler. Birbirleri üzerinde deniz yönünde aşmalı olarak ilerleyen denizaltı yelpazeleri düşey yönde bir stratigrafik istif oluşturur. Bu istifte, yelpazenin aşağı kısımlarında çökelmiş olan türbiditler, üste doğru yelpazenin orta kısımlarında çökelmiş olan türbiditlere ve daha üste doğru ise yelpazenin üst kısımlarında çökelmiş türbiditlere geçerler. Kanyonlar veya derindeniz vadileri içerisinde çökelmiş olan oluşuklar (genellikle kayma ve yıkılma çökelleri) istifin en üst kısmında yer alır.