2. XANTOS
Xanthos,Yakınındaki yerleşimin adıyla,
Kınık olarak da anılan Xanthos (Arnna),
Fethiye-Kaş yolu üzerinde, Fethiye’ye
46 km. uzaklıkta, Kınık köyünün
yakınındaki Eşen çayının ayırdığı Muğla-
Antalya il sınırındadır. Kent, Likya
bölgesinin (Teke Yarımadası) idarî ve
dinî merkeziydi.
3. Xanthos (Ksantos)
(Muğla-Fethiye)
Tarihi İ.Ö.VIII.yüzyıla kadar geri giden
Xanthos, İ.Ö. 545 yılındaki Pers istilasına kadar
bağımsız bir şehir devletiydi. Kent İ.Ö. 475-450
yılları arasında büyük bir yangın geçirmiş, eserleri
de bu olay sırasında önemli ölçüde zarar görmüştür.
İ.Ö. 429-410’daki Peloponez Savaşı’nda,
bağımsızlıklarını koruyabilmek için önceleri iyi
ilişkiler içinde bulundukları Atinalılarla savaşmışlar
ve bu tarihten sonra Atina ile ilişkileri sona
ermiştir. İ.Ö.333 yılında Büyük İskender’in bölgeye
gelmesinden sonra büyük ölçüde Helenleşmişlerdi.
4. Bu dönemi, İ.Ö. 309’daki Ptolemaiosların
egemenliği izlemiştir. Sonraları, İ.Ö. 197’de Suriye
Kralı III. Antiochus’un eline geçen kent parlak bir
dönem yaşamıştır. İ.Ö. II. yüzyılda Xanthos,
Likya Birliği’nin başkentidir. İ.Ö. 167’de
bağımsızlığına kavuşan Xanthos, İ.Ö.42 yılında
Romalılar tarafından işgal edilmiş, kentin
batısındaki Likya Akropolisi yıkılmış, kent halkı
kılıçtan geçirilmiştir. Bu olaydan bir yıl sonra,
Roma İmparatoru Markus Aurelius kenti yeni
baştan imar etmiştir. Bizans döneminde piskoposluk
merkezi olan Xanthos, yöreye Arap akınlarının
başlamasıyla I.S.VII. yüzyılda terk edilmiştir
5. Xanthos’taki Kalıntılar ve
Araştırmalar
Kentin kalıntıları ilk olarak 1838 yılında
Charles Fellows tarafından incelenmiştir.
Fellows çalışmaları sırasında elde ettiği tüm
kabartmaları ve mimarî buluntuların önemli
bölümünü Londra’ya götürmüştür. Bu
eserlerin tümü günümüzde Londra’daki
British Museum’un Likya Eserleri
Seksiyonunda sergilenmektedir. 1950’den
başlayarak, başta Pierre Demargne, Pierre
Devambez ve Henri Metzger olmak üzere
Fransız arkeologlar tarafından kazılar
yapılmıştır.
6. Günümüzde kazıları Christian Le Roy
sürdürmektedir.
Kentin ilk kapısı Helenistik Döneme aittir.
Bu kapı, batı kesimdeki Akropolise
açılmaktaydı. Güneydeki ana kapı ise Roma
İmparatoru Vespasianus (İ.S. 69-79)
tarafından yaptırılmıştır; saçaklığında kentin
ana tanrı ve tanrıçalarından Apollon,
Artemis ve Leto’nun kabartmalarıyla süslü
metoplar bulunmaktaydı; bunlardan ikisi
British Museum’dadır.
7. Anıtsal bir “heroon” (anıt yapı) olan ve
günümüze yalnız bir bölümü ulaşabilmiş ünlü
Nereidler Anıtı, ana kapının kuzeydoğusunda
yer almaktadır. Pers sanatının etkisinin
görüldüğü İ.Ö.IV. yüzyılda yapılmış anıt,
kalkerden yüksek çift kaidenin üzerindeki
İon tapınaklarını anımsatacak mermerden bir
mezar yapısı ile taçlanır. İon düzenindeki
sütunlar arasında 12 Nereid heykeli vardır
8. Hükümdarın zaferlerini, avlarının
kutlanmasını, kurban ve yemek sahneleri gibi
konuları içeren kabartmaları ile birlikte üst
bölümü British Museum’da bulunan anıtın
yalnız temelleri yerinde durmaktadır. Anıtın
kuzeyinde ve doğusunda, Bizans döneminde
değişikliğe uğramış iki Bazilika dikkati
çeker.Doğuda, av ve savaş sahnelerinin yanı
sıra, dansözlerin betimlendiği kabartmalarla
süslü İ.Ö.IV. yüzyıl ortalarına ait bir Lâhit
vardır.
9. Güneyde, kentin Helenistik döneme ait
surlarının kalıntıları görülür. Kuzeybatıda,
Akropolisin dışında doğuda, İ.Ö.IV. yüzyıla
tarihlenen çokgen sur kalıntısı bulunur.
Batıda da, surların bir bölümü
algılanabilmektedir. Kuzeybatıdaki çokgen
surun kuzeyinde, 4,35 m. yüksekliğe kadar
olan bölümü ayakta bulunan Likya Mezar
Anıtı yer alır. Özgününde Akropoliste
konumlandığı anlaşılan Mezar yapısının,
Tiyatro inşa edilirken bugünkü yerine
taşındığı belirtilir. Akropolisin dışında,
kuzeyde yer alan Tiyatro, Romalılar
zamanında İ.S.II. yüzyılda yapılmıştır.
10. İki yandaki tonozlu girişlerinin yanı sıra,
yarım yuvarlak o rkestrası, oturma
basamakları (cavea) ve sahne binası (skene)
ile iyi durumdadır. Hemen batısında, İ.S.
1. yüzyıla, Romalılar zamanına ait Kule
Mezar kalıntısı görülür. Kuzeyinde ise,
İ.Ö.IV. yüzyıla, tarihlenen Likya Mezar
Anıtı bulunur. Diğer mezar anıtlarından
farklı olarak, 8,59 m. yüksekliğindeki eserin
3,37 m. yüksekliğindeki kaidesi büyük blok
taşlarla örülmüş, üzerine 3,56 m.
yüksekliğindeki sivri kemerli lâhit
yerleştirilmiştir.
11. Kaidenin içindeki İ.Ö. 540-530’lara
tarihlenen Güreşenler kabartması İstanbul
Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. Bu
anıtın hemen kuzeyindeki Harpiler Anıtı
8,87 m., yekpare kaidesi 5,43 m.
yüksekliğindedir. Nereidler Anıtı gibi, Pers
sanatının etkilerini yansıtan anıtın mezar
odası olan gövdesi, çocuklarının ve ailesinin
diğer üyelerinin kurbanlarını kabul eden
hükümdar ve eşini betimleyen mermer
kabartmalarla süslüydü. British Museum’a
götürülen özgün parçaların yerine 1957
yılında alçı mulajları yapılmıştır. Ayrıca,
ölülerin ruhlarını simgeleyen kadın figürlerini
taşıyan sirenler de tasvir edilmiştir.
Kabartmaların üslubuna göre, Mezar Anıtı
İ.Ö. 480-470’lere yerleştirilmektedir.
12. Kuzeyindeki kare plânlı Agora, Romalılar
zamanında, İ.S.II.-III. yüzyıllarda
yapılmış olmalıdır. Sütunlu dört holü ile
kapıları görülebilmektedir. Doğudaki ana
girişin yanında Bouleterion (meclis binası)
bulunur. Agora’nın kuzeydoğusundaki yaklaşık
11 m. yüksekliğindeki Yazıtlı Stel, iki
basamaklı krepis (mezar odası) üzerinde
yükselen dört tarafı yazıtlı kaide, dışa
taşkın düz çatı ve aslanlı kaide üzerinde
oturan hükümdar heykelinden oluşmaktaydı.
13. Üstteki heykel dışında, diğer
kısımları büyük ölçüde korunabilmiştir.
Kaidenin üzerinde yer alan mezar
odasındaki hükümdarın zaferlerini
betimleyen kabartmaların bir bölümü
British Museum’da, geri kalanları ise
İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde
bulunma
14. Kentin kuzeydoğusunda, surların
yakınındaki Aslanlı Mezarın kaidesi yerde
durmakta, İ.Ö. 550-540’lara tarihlenen
kabartmalarıyla mezar odası British
Museum’da yer almaktadır. Bu eser,
Xanthos’taki bilinen en erken tarihli mezar
yapısıdır. Aslında Aslanlı Mezarın
kuzeybatısında, Roma Akropolisinde kaidesi
görülen ve İ.Ö.IV. yüzyıla yerleştirilen
Payava Mezar Anıtı da British Museum’da
bulunmaktadır. Yine Roma Akropolis’inde
konumlanmış Kule Mezar İ.Ö. IV. yüzyıla
aittir
15. Kuzeyde Nekropolis’teki kayaya oyulmuş
mezarların ve lâhitlerin farklı dönemlere ait
olduğu belirtilmektedir. Bunlardan, boğaya
saldıran aslanların betimlendiği Lâhit,
İ.Ö.V. yüzyıl ortalarına tarihlenmektedir.
Surlarla kuşatılmış Akropolisin içinde,
kuzeydoğuda ise Bizans Kilisesi yer alır.
Batı kesiminde, yalnız kaidesi günümüze
gelebilmiş Artemis Tapınağı, doğusunda
Bizans Sarnıcı ile bir ev kalıntısı görülür.
Kentin güneydoğu köşesinde de, doğrudan
sert toprağa oturan ve birkaç odadan
oluşmuş evler dikkati çeker.
16. Yazıtlar
Şu an ki Xantos haraberinin olduğu
yerde büyük bir taş yazıt vardır.
Orda yazarki: "Büyük bir ateş yaktık
ve içine kendimizi attık. Xantos'lular
hür doğarlar ve hür ölürler. Son
savaşçı da öldükten sonra
küllerimizden yeniden doğacağız."
17. Herodotus
xanthosun tarihsel metinlerde adı ilk olarak herodotosun
eserinde mö 545 yılındaki pers istilası sırasındaki direnişiyle geçer.
herodotos bu direnişi şöyle anlatır:
"... lykialılara gelince, harpagos ordusu xanthos ovasına indiği
zaman, onlar da karşı koydular, bitmez tükenmez kuvvetlere karşı,
az sayı ile dövüştüler; yiğitlikte nam aldılar, ama yenildiler,
kentlerine geri atıldılar, kadınları, çocukları, hazineleri ve köleleri
kaleye doldurdular ve alttan, yandan ateşe verdiler , öyle ki, yangın
kaleyi yerle bir etti. bundan sonra birbirlerine korkunç yeminlerle
bağlanarak düşmana saldırdılar ve xanthosta oturanların tümü de
savaşarak ölmüş oldular. bugün bütün lykiada kendilerini xanthoslu
diye tanıtanların,seksen ev dışında hepsi de yabancıdır; bu seksen
aile, o zamanlar ülkenin dışında bulunuyordu; bundan ötürü hayatta
kalmışlardır..."
18. Xanthos lardan gunumuze kalan en onemli eserlerden
birisi ise ozgurluklerini anlattiklari siirleridir. yokolurken
arkalarinda asagidaki dizeleri birakmislardir.
evlerimizi mezar yaptık , mezarlarımızı ev.
yıkıldı evlerimiz, yağmalandı mezarlarımız.
dağların doruğuna çıktık, toprağın altına girdik.
suların altında kaldık, gelip buldular bizi.
bozdular birliğimizi, alt üst ettiler bizi.
yakıp yıktılar, yağmaladılar bizi.
biz ki ; analarımızın, kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna.
biz ki ; onurumuz ve özgürlüğümüz uğruna.
toplu ölümleri yeğleyen bu toprağın insanları.
bir ateş bıraktık.
hiç sönmeyen ve sönmeyecek olan..