Türkiye'de deniz iş kolunda çalışan işçiler arasındaki sendikalaşma oranlarının araştırılmasına yönelik Türkiye Denizciler Sendikası adına yapmış olduğum çalışmadır. Çalışma kapsamında 2013-2017 yılları arasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayınlanan verilerden yararlanılmıştır.
1. 16 No’lu Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiye ve Antrepoculuk İşkolunda
2013 – 2017 Yılları Arasındaki Sendikalaşma Düzeylerindeki Değişim
Çalışma koşulları en zor olan işkollarından biri hiç şüphesiz 16 No’lu Gemi
Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiye ve Antrepoculuk işkoludur. Ülkemizde her ne
kadar gündemde kendine çok fazla yer bulamasa da yaşanan iş kazaları ve kayıplara
da bakılarak ne derece zorlu bir sektör olduğu anlaşılabilir. Bir insanın ailesinden
uzak kalması, aylarca görememesi zor bir durumken bunun üstüne zorlu çalışma
koşullarını da kattığımızda ülkemizdeki en zor, tehlikeli ve yıpratıcı sektörlerin
başında gelmektedir.
Deniz iş kolunun bu denli zorlu çalışma şartlarında sendikaların, çalışanların ve
işverenlerin ekonomik ve sosyal çıkarlarını gözeten koruyucu ve savunucu bir rol
üstelenen kurumlar olmalarından dolayı çalışanlar açısından önemli bir yere sahip
oldukları görülmektedir. Bu doğrultuda 16 No’lu Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı,
Ardiye ve Antrepoculuk işkolunda 2013 ile 2017 yılları arasında çalışan işçi
sayılarına ve sendika üyesi çalışanların sayılarına bakıldığında ülkemizde denizciliğe
ve sendikalaşmaya ilginin gün geçtikçe arttığı görülmektedir.
Yukarıdaki grafiktende anlaşılacağı gibi 2013 yılının Ocak ayında deniz
işkolunda çalışan kayıtlı işçi sayısının yıldan yıla artarak 2015 yılının Temmuz
ayında en yüksek nokta olan 168,037 seviyesine yükselmiştir. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı tarafından yayınlanan veriler doğrultusunda 2017 yılı Ocak ayı
itibariyle Deniz İşkolunda 162,424 çalışanın olduğu ve toplam kayıtlı işçi sayısının
%1,27’sini oluşturduğu görülmektedir. Yüzdesel değer olarak her ne kadar küçük bir
oran gibi görünse de çalışma koşullarının zorluğu, ülkemizde günden güne değişen ve
zorlaşan yaşam şartları, gemiadamlarının yaşadıkları sıkıntılar ve sorunlar göz önüne
alındığında oldukça büyük bir değere sahip olduğu bilinmektedir.
2. Her geçen yıl artan işkolundaki kayıtlı işçi sayısıyla, işkolu düzeyindeki toplam
sendikalaşma oranlarının doğru orantılı olarak artış gösterdiği ve 2017 yılı Ocak ayı
itibariyle %8,12 olduğu görülmektedir.
Genel tabloya bakıldığında ise ülkemizde sendikalaşmanın %12,18
seviyelerinde olduğu göz önünde bulundurulursa deniz işkolunda da sendikalaşma
bakımından farklı bir tablodan söz edilemeyeceği aşikardır. Ancak deniz işkolunda bu
durumun değiştirilmesi için sendikaların ivedilikle çalışmalarını hızlandırmaları ve
gerek ulusal gerekse uluslararası etkinliklerini artırmaları gerekmektedir. Bu duruma
en güzel örnek olarak yurt dışında tutulan gemilerde mahsur kalan toplam 192
gemiadamının üyesi olsun ya da olmasın ayırt etmeden yurda iade edilerek ailelerine
kavuşturulmasında Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (International
Transporter Worker’s Federation – ITF) ile ortak hareket eden Türkiye Denizciler
Sendikası gösterilebilir.
Gerek yasal mevzuatımızdaki eksiklikler gerekse sendikaların günümüzde ön
plana çıkamamaları yüzünden işgücü piyasalarında sendikaların rollerinin azaldığı
3. görülmektedir. Ülkemizde deniz işkolunda faaliyet gösteren sendikaların üye
sayılarına bakıldığında ise son zamanlarda sendikaların üyelik çalışmalarına hız
verdiği ve özellikle 2012 yılında 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev
ve Lokavt Kanunu’nun kabul edilmesiyle birlikte sendika üyeliğinin kolaylaşmasının
da bu durumda büyük rol oynadığı bilinmektedir.
Tabloya bakıldığında Türkiye Denizciler Sendikası’nın özellikle üye sayıları
konusunda 2013 yılının Ocak ayından 2017 yılının Ocak ayına kadar önde ve deniz
işkolundaki en büyük sendika olduğu görülüyor. Diğer köklü sendikalardan Liman-İş
Sendikası ve Türkiye Dok-Gemi İş Sendikası’nın da üye sayılarını istikrarlı bir
şekilde artırdığı görülmektedir. Ayrıca tabloda görülen DLT-SEN, e-devlet kapısı
üzerinden 2013 yılının Ağustos ayında üyelik işlemlerine açıldığı için istatistiklerde
2014 yılından itibaren görünmektedir. Ek olarak Pak Deniz-İş Sendikası da 2016
yılında çıkarılan kanun hükmünde kararname ile kapatıldığı için 2016 yılının
Temmuz ayı ve 2017 yılının Ocak ayındaki istatistiklerde yer almamıştır.
İşkolu yüzde değerlerine baktığımızda ise yine Türkiye Denizciler
Sendikası’nın önde ve işkolu düzeyindeki en büyük sendika olduğu görülmektedir.
Buna rağmen yetkili sendika olmak için gereken işkolu barajının %1 olduğunu
düşünürsek sendikaların orantısal olarak tehlikeli bir seviyede bulundukları, işkolu
barajının yeniden %3 seviyelerine yükseltilmesi halinde deniz iş kolunda yetkisi
bulunan 3 sendikadan ikisinin yetkisinin düşmesi kaçınılmazdır. Bu yüzden
sendikaların üyeliği teşvik edici ve üye sayılarını artırmaya yönelik tanıtım ve eğitim
çalışmalarını hızlandırmaları gerekmektedir.
Özellikle işkolu düzeyinde altı sendika olduğu düşünülürse, aslında
sendikalaşma oranlarının çok tatmin edici olmadığı, sendikaların sendikalaşma
faaliyetlerine ağırlık vermeleri gerektiği görülmektedir. Bunun yanı sıra devletin
işyerleri ve/veya işletmelerinde sendikaları istemeyen işverenlerin, çalışanları
üzerindeki baskıları azaltmaya yönelik bilinçlendirici ve bilgilendirici faaliyetler ve
yasal düzenlemeler yaparak bu durumun önüne geçilmesi ve sendikaların
faaliyetlerinde işveren baskısının azaltılması gerekmektedir.