2. İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU
GİB Tarafından Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin "Ekler" Kutucuklarında
Değişiklikler Yapılmıştır
• "Serbest Bölgelerde Gelir Vergisi İstisnasına İlişkin Bildirim" tablosunda yer alan "Gelir
Vergisi Tevkifat Tutarlarına İlişkin Bildirim/Bildirim Kapsamında Bulunan İşyerlerine İlişkin Bilgiler"
alanına "Ruhsat No" sütunu ile "İstisna Edilecek Tutara İlişkin Bilgiler" alanına "Serbest Bölge ve Ruhsat
No" sütunu,
• "4691 Sayılı Kanun Kapsamında Bildirim" tablosunda yer alan "Bildirim Kapsamında Bulunan İşyerlerine
İlişkin Bilgiler" alanına "Proje Kodu" ile "Bildirim Kapsamında Bulunan İşyerlerinin Çalışanlarına İlişkin
Bilgiler" alanına "İşyerinin Bulunduğu Bölge ve Proje Kodu" sütunu,
• "Ar-Ge Kapsamında Gelir Vergisi Stopajı Teşvikine İlişkin Bildirim" tablosunda yer alan "Bildirim
Kapsamında Bulunan İşyerlerine İlişkin Bilgiler" alanına "Proje No" sütunu,
• "Kültür Yatırım ve Girişimlerine İlişkin Bildirim" tablosunda yer alan "Mükellef Bilgileri" alanına "Terkin
Edilecek Tutar Toplamı" sütunu,
• "GVK Geçici 80. Madde Kapsamında Gelir Vergisi Stopajına İlişkin Bildirim" tablosunda yer alan
"Bildirim Kapsamında Bulunan İşyerlerine İlişkin Bilgiler" tablosuna "Terkin Edilecek Tutar Toplamı"
sütunu eklenmiştir.
• İşverenlerin güncel beyannameler üzerinden ilerlemesi gerekmektedir.
3. Bağ-Kur Prim Borcu Olanların Borçların Ait Olduğu
Yıllara/Aylara Ait Tüm Bağ-Kur Sigortalı Hizmetleri Silinmekte
Bu uygulamaya bağlı olarak, silinen Bağ-Kur sigortalı hizmetlerinin ait olduğu yıllara/aylara ait sigorta
prim borçları da silinmektedir. Borç silme işlemi bazı Bağ-Kur sigortalılarının daha erken emekli olmaları
imkanını da sağlayabilmektedir.
Primleri ödenmediği için silinen Bağ-Kur sigortalılık süreleri, geri dönüşü olmayacak şekilde sigortalı
hizmet kaybına yol açmamakta, ilgili kanunlarda sigortalının kendisi veya ölümü halinde hak sahiplerine
silinen söz konusu Bağ-Kur sigortalı hizmet sürelerini ihya etme, yani primlerini ödeyerek sigortalı hizmet
sürelerine ekletme imkanı da tanınmaktadır. Bu şekilde silinen Bağ-Kur hizmetlerini ihya etmek isteyen
kişinin ödeyeceği sigorta primi tutarı, kendisinin SGK’ya beyan etmiş olduğu sigorta primine esas kazanç
üzerinden, kazanç beyan etmemiş veya daha önce beyan ettiği kazanç brüt asgari ücretin altında
kalmışsa, başvuru tarihindeki brüt asgari ücret üzerinden hesaplanmakta (brüt asgari ücret X 34,5),
hesaplanan borç tutarının tamamının üç ay içinde ödenmesi gerekmektedir.
İşe İade Süreci Sonrası İşe Davet
Çalışma hayatını ve kuralların temel dayanaklarından olan 4857 sayılı İş Kanunu çalışanlar için önemli
konulardan iş güvencesini de kapsamına alıyor. Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde en az 6
aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, fesih bildirimini yazılı olarak
yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorunda. Mahkeme kararınca işe iade kararı
verilen çalışan 10 iş günü içerisinde işe başlama talep dilekçesi yoluyla işverenine yazılı olarak müracaat
etmelidir. İşveren ise bu müracaat sonrasında 1 ay içerisinde işe davet çağrısında bulunmalı ve işe giriş
işlemlerine başlamalıdır.
İşverenin yapacağı işe davet çağrısında samimi olmaması ve asıl niyetinin işe başlatmak olmadığını belli
edecek davranışlar göstermesi halinde bu tam anlamıyla bir davet sayılmıyor. İşverenin işe davet ederken,
işçinin hangi işte, nerede ve ne şekilde, hangi şartlarla işe başlatılacağını işe davet yazısında belirtmesi
gerekiyor. Davette başlatılacak iş, başlatılacak iş yeri, iş şartları, hazır olunması gereken tarih, verilen süre
belirtilmiş olmalıdır.
4. Askerlik, Doğum, Yurtdışı Hizmet Borçlanması
Esasları Yeni Yıla Göre Düzenlendi
Özellikle borçlanma yapılacak süreye bağlı olarak borçlanma primi tutarı yüksek olabildiğinden, hizmet
borçlanması yapacak kişiler genelde prime esas kazanç alt sınırı yani brüt asgari ücret
üzerinden borçlanma yapmaktadır. Brüt asgari ücrete ise 2022 Ocak ayından geçerli olmak üzere zamlı
oran üzerinden yapılacaktır.
Anayasa Mahkemesinin, Mahkemeye Erişim Hakkının
İhlali ile İlgili Kararı Resmî Gazete’de Yayımlandı
Somut olayda başvurucu bir devlet tiyatro oyuncusu olup iş akdinin haksız feshedilmesi sebebiyle kıdem,
ihbar, fazlaya ilişkin hak ve mesai ücretlerini, işçilik alacakları sebebiyle dava açmıştır fakat davada
zamanaşımı gerekçe gösterilerek reddine karar verilmiştir. Bunun üzerine başvurucu mahkemeye erişim
hakkının engellendiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Başvurucunun bu hususta iş
kanunu hükümlerine göre çalıştığını bu nedenle iş hukuku hükümlerine göre davasının değerlendirilmesi
gerektiği, İdare Mahkemesinin süre bakımından davayı reddetmesinin hukuka aykırı olduğu, istinaf
başvurusu parasal sınırı üstünde olmasına rağmen sınırın altında olduğu belirtilerek istinafa başvurmasının
önüne geçildiği, incelemenin detaylı yapılmadığı için mahkemeye erişim hakkının engellendiği tespit
edilmiştir. Anayasa Mahkemesi de ilgili kararında bu ihlalin gerçekleştiğini; 6216 Sayılı Kanun’un 50.
Maddesini, Anayasa’nın 13. Maddesini, Anayasa’nın 36. Maddesini gerekçe göstererek doğrulamıştır.
5. "Anayasa Mahkemesi’ Memura Eksik Ödenen Maaş Farklarının Faizsiz
Ödenmesini Mülkiyet Hakkının İhlali Saydı."
Başvurunun konusu; açığa alınan kamu memuruna eksik ödenen maaş farklarının faizsiz olarak ödenmesi
sonucu, başvurucunun parayı kullanamaması sebebiyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
AYM olayı değerlendirirken, başvurucunun belirtilen faiz tutarından 12 yıldan fazla mahrum kalmasının
mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği, müdahalenin ölçülü olmadığı kanaatine varmıştır.
Sonuç olarak, Anayasa m.35’te güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin karar
verilmiştir.
İşe Giriş Bildirgesinde Süre ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
İşçi ile işveren arasında kurulan iş ilişkisinde personel özlük dosyalarında bulunması gereken evrakların
yanı sıra geciktirilmemesi ve doğru yapılması gereken işlemlerin başında sigortalı işe giriş bildirgesi
geliyor. Bu bildirge sonucunda işveren tarafından istihdam etmeye başladığı işçinin Sosyal Güvenlik
Kurumuna yasal bildirimi yapılmış olup bünyesinde çalıştırmaya başladığını sigorta tarafında kayıt altına
alınmış oluyor. İşyerinin inşaat, balıkçılık ve hayvancılık sektörlerinde yer alması halinde işe giriş
bildirgesinin asgari suretle sigortalının çalışmaya başladığı gün itibariyle, yapılan işe giriş nakil ise
nakledildiği işyerinden çıkışından itibaren 1 aylık süre itibariyle yapılabilmektedir. Yeni faaliyet gösteren
işyerlerinde işçiler ilk defa çalışmaya başlayacağından, çalıştırmaya başlanılan tarihten göz önüne alınarak
1 ay içinde çalışmaya başlayan işçiler için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç iş yeri
bildirgesinin verildiği bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar, kuruma işe giriş bildirgesi vermesi gerekir. İşe
giriş bildirgesinde değişiklik yapılmak istenmesi halinde E-SGK kanalıyla sistemin izin verdiği alanlarda
güncelleme seçeneği kullanılabilir. Hatalı işlem yapılması halinde ise Sosyal Güvenlik Kurumu’na dilekçe
verilmesi gereklidir.
6. Yargıtay Asıl İşverenlik ve Alt İşverenlik Konusunda İçtihatlardaki Farklılıkların
Giderilmesi Yönünde Metin Yayımladı
Asıl işveren ve alt işveren ilişkisinin olduğu işe iade davalarında, davacının alt işverenlere ilişkin
arabuluculuk başvurusu yapmamasına ilişkin BAM’ ında bu konuda farklı kararlara hükmetmesi sebebiyle
duyulan lüzum sebebiyle Yargıtay 9. Hukuk dairesi içtihatlardaki farklılıkların ortadan kaldırılması amacıyla
metin yayımladı. Asıl işveren ve alt işverenin bir arada bulunması halinde asıl işverenle alt işveren birlikte
arabulucuya başvurmadığı sürece dava şartı eksikliği oluşacağını bu sebeple de davanın dava şartı
yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini bildirdi.
Anayasa Mahkemesi İşe İade Davasında Tanıklıktan Çekilme Durumunu Silahların
Eşitsizliği Olarak Değerlendirdi
Başvuru işe iade davasında gösterilen tanığın tanıklıktan çekilme talebi üzerine, bu talep incelenmeden ve
tanık dinlenmeden davanın reddine karar verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği
iddiasına ilişkin olup, Anayasa Mahkemesi Yargıtay kararlarını da emsal göstererek bu yönde 6100 Sayılı
Kanun’un 50., 252., 253. Maddeleri ve Anayasanın 36. Maddesi uyarınca silahların eşitliği ilkesinin ihlalinin
kabul edilebilir olduğuna ayrıca Anayasa Madde 36 hükmündeki adil yargılanma hakkının kapsamındaki
silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine karar verdi.
7. Anayasa Mahkemesi’nden İşçilik Alacağı Davasında
“Gerekçeli Karar İhlali” Kararı
Anayasa Mahkemesi, bir işçilik alacağı davasındaki “kesinleşmiş karara ilişkin iddiaların hizmet tespiti
davasından karşılanamaması nedeniyle gerekçeli karara hakkının ihlal edildiği” iddiasına ilişkin başvuruyu
karar bağladı Buna göre Mahkeme, bu yönde Yargıtay kararlarını da emsal göstererek, “Anayasanın 36.
Maddesi ve 5510 Sayılı Kanun’un 86.,102.,108. ve geçici 7. Maddeleri uyarınca gerekçeli karar hakkının ihlal
edildiğinin kabul edilebilir olduğu” kararını verdi. Ayrıca, Anayasanın 36. Maddesi uyarınca adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
2022 Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi
Resmi Gazete’de 22.12.2021 tarih ve 31697 Sayılı 2022 YILI “Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi” uyarınca
arabuluculuk sürecinin sonunda seri uyuşmazlıklarda anlaşma sağlanması halinde, arabuluculuğun konusu
para olan veya para ile değerlendirilebilen hukuki uyuşmazlık olsa bile arabulucu, her bir uyuşmazlık
bakımından, Ticari Uyuşmazlıklarda 1.000,00 TL, diğer uyuşmazlıklarda ise 700,00 TL ücret
isteyebileceği yönünde karar yayımlanmıştır.
8. 2022 Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi
Resmî Gazete’nin 22.12.2021 tarih ve 31697 Sayılı kararında “2022 YILI Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi”
uyarınca arabuluculuk sürecinin sonunda seri uyuşmazlıklarda anlaşma sağlanması halinde,
arabuluculuğun konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen hukuki uyuşmazlık olsa dahi
arabulucunun, her bir uyuşmazlık bakımından ayrı ayrı olmak üzere Ticari Uyuşmazlıklarda 1.000,00 TL,
ücret isteyebileceği yönünde karar yayımlamıştır. Ayrıca arabuluculuk faaliyetine başlandıktan sonra,
uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığı hususu karar çıkar ise ve bu sebeple arabuluculuk faaliyeti
sona erdirilirse sonradan ortaya çıkan bu durumla ilgili olarak eğer arabulucunun herhangi bir kusuru
bulunamazsa, arabuluculuk faaliyetini yürütme görevini kabul eden arabulucu, bu tarife hükümleri ile
belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.
Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü İşgücü Piyasası Bilgi Danışma Kurulu
Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik
Resmi Gazete’de 23.12.2021 tarih ve 31698 sayılı “Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü İşgücü Piyasası Bilgi
Danışma Kurulu Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”
uyarınca yönetmeliğin 3’üncü maddesi, 5’inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 7’inci maddesinin
birinci fıkrası, 8’inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 10’uncu maddesinin birinci fıkraları değiştirilip
yayımlanmıştır.
9. Anayasa Mahkemesi’nden “İşçilik Alacağı” Kararı
Başvuru, işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan alacak davasında Yargıtay onamasıyla kesinleşen lehe
kararın maddi hata düzeltim yoluyla ortadan kaldırılarak uyuşmazlığın esasının yeniden ele alınması
nedeniyle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olup, Anayasa Mahkemesi bu
yönde Yargıtay kararlarını da emsal göstererek Anayasa’nın 36. Maddesi uyarınca adil yargılanma
hakkının ihlaline ayrıca Anayasa’nın 35. Maddesi uyarınca mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verildi.
Anayasa Mahkemesi'nin Kamu Görevinden Çıkarılan
Kişiler ile İlgili Yayınladığı KHK
Başvurucunun KHK ile kamu görevinden çıkarılması sonrasında Sendika yöneticisi olması ve bu görevine
devam etmesi nedeniyle hakkında idari para cezası uygulanmıştır. Başvurucunun temel şikâyeti, hakkında
kesinleşmiş bir yargı kararı olmadığı halde, Sendika yöneticiliğinin sonlandırılmaması nedeniyle idari para
cezası kesilmesinin kanuni dayanağının bulunmadığı şeklindedir. Kararda da hakkında idari para cezası
uygulandığı sırada başvurucunun kamu görevinin hukuken sona erdiğine ilişkin bir yargı kararı
bulunmadığına dikkat çekilmiş ve bu hususun 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme
Kanunu’nun 18.maddesinde yer alan, haklarında kamu görevinden çıkarılmaya ilişkin yargısal süreçlerin
devam ettiği kişilerin sendika üyeliklerinin korunacağına dair hükme ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun
32 maddesinin uygulanabilirliğine aykırılık teşkil ettiği kabul edilmiştir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi;
Anayasa’nın 51.maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
(08.09.2021 Tarihli, 2018/11352 Başvuru numaralı karar)
10. İşe İade Davasında Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
İşe iade olarak açılan dava, Serik 1. İş Mahkemesi tarafından 2019/1209 Esas, 2020/184 Karar sayılı dosyası
ile ikame edilen işe iade davasında davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı tarafından yapılan istinaf
başvurusu, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin 2020/1366 Esas, 2020/1743 Karar sayılı
kararıyla reddedilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde “Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk
Dairesi’nin 2020/1366 Esas 2020/1743 Karar sayılı kararının kesin karar olduğunu, 24/07/2020 tarihinde
tebligat yolu ile davacıya gönderildiğini ve 29/07/2020 tarihinde de tebliğ edildiğini, davacı tarafça kesin
kararın tebliğinden itibaren 10 iş günlük sürede işe iade talebinde bulunulmadığını” davacının davasının
reddini talep etmiştir. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi dosya kapsamı, delil durumu itibariyle Serik 1. İş
Mahkemesi 2021/35 Esas 2021/66 sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi
bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf
başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN reddine karar vermiştir.
11. ÖZEL HUKUK
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin İnternetten Yapılan Satışlarla İlgili Kararı
"İnternetten yapılan satışlarda satıcılar tarafından ürün bedelinin yanlış girilmesi durumunda tüketicinin
söz konusu bedel üzerinden bedeli kabul edip sipariş verip sözleşme kurulsa dahi satıcının TBK md. 30
kapsamında bedelde yanılma yaptığı gerekçesiyle söz konusu sözleşme ile bağlı olmayacağına" karar
vermiştir.
TÜKETİCİ HAKLARI VE ŞİKAYETLERİ
Tüketici Hakem Heyeti Parasal Sınırlarının
Yükseltildiğine İlişkin Tebliğ Yayımlandı
Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre 1 Ocak 2022 tarihi itibariyle Tüketici Hakem Heyeti parasal
sınırları şöyle olacak:
• 10.280 TL altında bulunan uyuşmazlıklarda İlçe Tüketici Hakem Heyetleri,
• Büyükşehir statüsündeki illerde 10.280 TL ile 15.430 TL arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem
Heyetleri, bu parasal sınırın altında kalınırsa İlçe Tüketici Hakem Heyetleri,
• Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerinde 15.430 TL’nin altında bulunan uyuşmazlıklarda İl
Tüketici Hakem Heyetleri,
• Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde 10.280 TL ile 15.430 TL
arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem heyetleri, bu parasal sınırın altında kalınırsa İlçe Tüketici
Hakem Heyetleri görevli olacaktır.
12. VERGİ
1 Ocak 2022’den İtibaren Geçerli Olmak Üzere; Özel İletişim Vergisi, Çevre
Temizlik Vergisi, Damga Vergisi, Harçlar, Vergi Usul Kanunu (VUK) Kapsamındaki
Cezalar Yüzde 36,20 Oranında Artırıldı. Emlak Vergisi ise 18,10 Oranında Artırıldı
• Emlak vergi değerleri, 2022 yılında, bu yıla ait yeniden değerleme oranının yarısı (yüzde 18,10) kadar
artırılarak hesaplanacak.
• Veraset ve İntikal Vergisi'nde yeniden değerleme oranı yüzde 36.20 olarak belirlendi.
• Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde ise yeniden değerleme oranı 1 Ocak'tan itibaren yüzde 25 olarak
uygulanacak.
• Değerli konut vergisi oranları için ise yeni parasal sınırlar belirlendi. Buna göre;
1. 6.173.000 TL ile 9.260.000 TL arasında olanlar (bu tutar dahil) 6.173.000 TL’yi aşan kısmı için (Binde
3)
2. 12.347.000 TL’ye kadar olanlar (bu tutar dahil) 9.260.000 TL’si için 9.261 TL, fazlası için (Binde 6)
3. 12.347.000 TL’den fazla olanlar 12.347.000 TL’si için 27.783 TL, fazlası için (Binde 10)
olarak" belirlenmiştir.
13. GAYRİMENKUL
01.12.2021 Tarihli Resmi Gazete'de Gayrimenkul Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar
Tebliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Yayımlandı
Gayrimenkul sektörünün desteklenmesi, sektörde yatırım yapan kişi sayısının arttırılması ve gayrimenkul
yatırım araçlarının çeşitlendirilmesini sağlamak adına gayrimenkul yatırım fonları için önemli kararlar
alınmış, bu kararları kapsayan kurallar Gayrimenkul Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği kapsamında
kamuoyuna duyurulmuştu. 01.12.2021 tarihli yayımlanan Resmi Gazete ile bir önceki tebliğde yer alan
maddeler üzerinde değişikliğe gidilmiş oldu.
14. BİLİŞİM VE TEKNOLOJİ HUKUKU
Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para İhracı ile Ödeme Hizmeti Sağlayıcıları
Hakkında Yönetmelik Resmi Gazete’de Yayımlandı. Yönetmelik, TCMB Tarafından
Elektronik Para İhraç Eden Kuruluşlara 5 Milyon Lira Ödenmiş Sermaye Şartı
Getiren ve Ödeme Hizmeti Sağlayıcıları Şartlarını Belirleyen Yeni Kurallar İçeriyor
Şirketlerin Yaptıkları Görev Ödeme Yükümlülüklerini Belirliyor.
Bu kuruluşların fatura ödemelerine aracılık edilmesine yönelik hizmetlerin verilmesinde en az 1 milyon lira,
ödeme hesabının işletilmesi, para transferi ve havalesi, ödeme aracının ihraç veya kabulü gibi hizmetleri
sunmasında ise en az 2 milyon lira ödenmiş sermaye şartını yerine getirmesi gerekiyor.
Eski Yönetmelik Ortadan Kalktı.
Yeni yönetmelikle, 2014 yılında yayınlanan yönetmelik ortadan kalktı.
Faaliyet İzin Başvurusu İki Aşamalı Olacak.
TCMB'ye yapılacak faaliyet izni başvuruları, istihbarı inceleme aşaması ve nihai onay aşaması olmak üzere
iki adımdan oluşacak.
Kuruluşların Yapamayacağı İşlemler Var.
Ödeme ve elektronik para kuruluşları, mevduat veya katılım fonu kabul edemeyecek, kredi veremeyecek,
ödenmesine aracılık edilen tutarları taksitlendiremeyecek. İşlemin her iki tarafının da Türkiye'de yerleşik
olduğu ve ilgili sistemi kullandığından bahisle döviz alım satım işlemi yapamayacak.
15. İlave Öz Kaynak Şartı ve Bloke Getirilebilecek.
TCMB, kuruluşa ödeme hizmeti olarak değerlendirilmeyen alanlarda faaliyet gösterebilmesi için ilave öz
kaynak bulundurma yükümlülüğü getirebilecek. İlgili hükümler yerine getirilmediğinde teminen ilgili
banka tarafından bloke edilebilecek.
Verilen Hizmete Göre 2, 3 ya da 5 Milyon Lira Teminat Bulunduracaklar.
TCMB nezdinde; verilen hizmete göre 2 milyon lira, 3 milyon lira veya 5 milyon lira teminat bulundurmak
zorunda olacak.
Elektronik Para İhracı.
Elektronik para ihraç eden kuruluş, aldığı fon tutarı kadar elektronik parayı gecikmeksizin ihraç edecek.
Çerçeve Sözleşme Hükümleri.
Ödeme hizmeti sağlayıcısı ile müşteri arasındaki sürekli işlemler düzenlenecek ve uzaktan işlemlerde
yazılılık şartı aranmayacak.
Çalışma Komiteleri Kurulabilecek.
TCMB ayrıca, ödemeler alanının gelişimini olumsuz etkileyebilecek nitelikte durum ve uygulamaları tespit
etmesi durumunda, ilgili kurum ve kuruluşların üye olarak katılımıyla, belirli bir süre ile ya da süresiz olarak
çalışmalar yürüterek belirlenen konu ile ilgili çıktılar üretecek çalışma komiteleri kurabilecek.
16. Elektronik Para İhracına İlişkin Düzenleme Resmi Gazete' de Yayımlandı
Ödeme kuruluşları ve elektronik para kuruluşlarının yetkilendirilmesi ve faaliyetleri ile ödeme hizmeti
sağlayıcılarına ödeme hizmetlerinin sunulmasına ve elektronik para ihracına ilişkin usul ve esasları
düzenleyen yönetmelik 01.12.2021 Tarihli Resmi Gazete’ de yayımlandı.
Yönetmelik, Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para
Kuruluşları Hakkında Kanun’a dayanarak hazırlanan ve bu Kanun’a tabi olan kuruluşlara birtakım yeni
yükümlükler ve esaslar getirmektedir.
Yönetmelik ile elektronik para ihraç etmek isteyen şirketlerde asgari sermaye şartı 5 milyon-TL olarak
belirlenirken, her türlü muvazaadan ari ödenmiş sermayesinin Yönetmeliğin 4/1 hükmünün (e) bendinde
yer alan hizmetleri sunmak için en az 1 Milyon-TL, diğer ödeme hizmetlerini sunmak için en az 2 milyon-
TL sermaye şartı getirilmiştir.
Elektronik para, elektronik para temin etmek üzere ödeme yapıldığı anda ihraç edilmiş sayılacak.
Elektronik para ihraç eden kuruluşlar, müşterinin talebi üzerine elektronik paranın karşılığı kadar fonun
geri ödenmesine ilişkin işlemleri gecikmemek üzere ve her halükarda talebi almasının ardından en geç
ertesi iş günü sonuna kadar yapmakla yükümlüdür.
Fatura ödemelerine aracılık edilmesine yönelik hizmetlerin yürütülmesinde, fatura ödemeye aracılık eden
kuruluşlar ile fatura üreten kurumlar arasında adlarına tahsilat yapılabilmesine ilişkin sözleşme yapılması
şartı getirilmiştir.
Ödeme ve elektronik para kuruluşları, kredi veremeyecekler ve kredi verdiği izlenimini yaratacak şekilde
reklam ve pazarlama yapamayacak olup, ödenmesine aracılık edilen tutarlar da taksitlendiremeyecektir.
17. Hakimler Savcılar Kurulu’nun 25 Kasım 2021 Tarihli Kararı ile Bilişim İhtisas
Mahkemeleri Belirlendi
Ceza Mahkemelerinin görev alanına dahil uyuşmazlıkların vasıf ve mahiyet itibariyle çeşitli olması ve
bununla birlikte bilişim sektöründen kaynaklı suçların nitelik farkı nedeni ile uygulama birliğinin
sağlanması ve verimli bir yargılama sisteminin oluşturulması adına iki veya daha fazla dairesi bulunan
mahallerde ihtisaslaşmaya gidilmesine karar verilmiştir.
Aşağıdaki suçlardan kaynaklı davalara Bilişim İhtisas Mahkemeleri tarafından bakılacaktır;
• Bilişim sistemlerinin kullanması suretiyle nitelikli hırsızlık (m. 142/2-e)
• Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli
dolandırıcılık (m. 158/1-f)
• Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtılması
veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkin olduğunu söylemesi suretiyle nitelikli dolandırıcılık (m.158/1-1)
• Bilişim sistemlerine girme (m.243)
• Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme (m.244)
• Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması (m.245)
• Yasak cihaz veya programlar (m.245/a)
• Bilişim alanında yer alan suçların işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler
hakkında bunlara özgü güvenlik tedbiri uygulanması (m.245)
18. KVK
Kasadaki SMS Doğrulama İşlemi Esnasında Ticari Elektronik İleti Gönderildiği
Tespit Edilmiş ve KVKK Kapsamında Durumla İlgili Duyuru Yapılmıştır
Kuruma gelen şikâyet ve ihbarlarda, mağazalarda alışverişin ardından kasa işlemleri esnasında ilgili
kişilere SMS ile doğrulama kodu gönderildiği ve ödemelerinin tamamlanması ya da bilgilerinin
güncellenmesi için gerekli olduğu gerekçesi ile söz konusu kodun kasa görevlisine bildirilmesinin
istenildiği, ancak bahse konu işlemin akabinde ilgili kişilere söz konusu mağaza faaliyetleri ile ilgili ticari
elektronik ileti gönderildiği iddialarına yer verildiği görülmektedir.
Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından şikayet ve ihbarlara yönelik yapılan incelemelerde SMS
içeriğinde yahut SMS gönderiminden önce veri sorumlusu tarafından herhangi bir aydınlatma yapılmadığı
ve söz konusu kodun ödeme işlemlerinin tamamlanması ya da bilgilerinin güncellenmesi için gerekli
olduğu gerekçesi ile istenilmesine rağmen veri sorumlusu tarafından bu yolla ticari elektronik ileti
gönderimine ilişkin açık rıza alınması suretiyle ilgili kişilerin yanıltıldığı tespit edilmiştir.
Kurul, incelemeler neticesinde Kanunun md.5, md.3, md.10 hükümleri kapsamında bir değerlendirme
yaparak aşağıdaki hususlara değinerek bir duyuru yayımlamıştır;
• Gönderilen SMS’ in amacı, SMS kodunun paylaşılması halinde ne gibi sonuçlar doğacağı, katmanlı
aydınlatma gereği veri sorumlusunun gerek mağazada gerekse SMS içeriklerinde aydınlatma
yükümlülüğünü yerine getirmesi gerektiği,
• Birbirinden farklı işleme faaliyetlerinin tek bir eylemle gerçekleştirilmesine yönelik uygulamalara son
verilmesi ve söz konusu işleme faaliyetlerine yönelik seçenek sunulmak suretiyle ayrı ayrı açık rıza
alınması,
• Veri sorumlularınca açık rıza alınması ve aydınlatma yükümlülüğü işlemlerinin birlikte gerçekleşmesine
neden olabilecek durumlardan kaçınılması,
• Ticari elektronik ileti gönderimi için açık rıza alınmasını teminen SMS doğrulama kodu gönderilmesine
yönelik bir uygulamaya gidilmesi halinde ise söz konusu işlemde alınacak açık rızanın tüm unsurları
kapsaması,
hususlarının önem arz ettiği belirtilmiştir.
19. ALACAK TAHSİLİ
"Anayasa Mahkemesi İcra Yoluyla Satın Alınan Aracın Geri Alınmasını Mülkiyet
Hakkının İhlali Olarak Nitelendirdi."
Başvurunun konusu; icra müdürlüğü tarafından yapılan açık ihaleyle satın alınan aracın, ihale öncesi
işlenen bir suçla bağlantılı olarak herhangi bir bedel ödenmeden geri alınması ve araç için yaptığı
masrafların üzerine bırakılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
AYM yaptığı değerlendirmede, bir aracın trafik tescil kaydının doğru tutulması ve bu kayda güvenerek
hareket eden iyi niyetli kişilerin mülkiyet hakkının korunması devletin pozitif yükümlülüğü gereği olduğu,
idari mercilerin çalıntı aracın tesciline engel olabilme yetkisi ve kudretine sahip olduğu ancak bunları
kullanmamaları nedeniyle başvurucunun zarar görmesine engel olunamadığı, başvurucunun mülkiyet
hakkını korumak için ellerinden geleni yapmayarak idarenin denetim ve kontrol yükümlülüğünü de ihmal
edildiği ve bu sebeplerle mülkiyet hakkının ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, Anayasa m.35’te güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin karar
verilmiştir.
20. Anayasa Mahkemesi Kapanan Borcun İpoteğinin Kaldırılmamasının Mülkiyet
Hakkının İhlali Olduğuna Karar Verdi
Olayda başvurucu, taşınmazı üzerinde borçlunun borcunun teminatı olarak Banka lehine tesis edilen
ipoteğin borç kapandığı hâlde kaldırılmaması nedeniyle dava açmıştır. İpotek, bir borcun ödenmemesi
hâlinde teminat olarak gösterilen taşınmazın satılarak borcun satıştan elde edilen bedelden ödenmesine
rıza gösterilmesi yükümlülüğünü doğuran bir hukuki işlemdir. Taşınmaz üzerinde ipotek tesis edilmesi
kendi başına mülkü kaybettirici bir işlem olmasa da taşınmazın mülkiyetinin kaybedilmesi riskini içinde
barındırmaktadır. Öte yandan bir taşınmazın üzerinde ipotek tesis edilmesi taşınmazın değerini belli
ölçüde etkilediği gibi malikin taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma imkânını da sınırlandırmaktadır. Bu
sebeple ipotek tesisi malike kayda değer şekilde külfet yükleyen bir mülkiyet kısıtlamasıdır.
İpoteğin kapsamı konusunda tarafların iradeleri arasında uyumun bulunup bulunmadığının kesinliğe
kavuşturulmasının, ipotek kapsamında kalan borcun başvurucu tarafından makul olarak
öngörülemeyecek derecede genişletilmesinin ve bu suretle başvurucunun ölçüsüz bir külfete maruz
bırakılmasının ipotek alacaklısı ile ipotek borçlusunun menfaatleri arasında ciddi bir dengesizliğe yol
açtığı, bu nedenle devletin Anayasa 35. Maddesinin öngördüğü pozitif yükümlülüklerini ihlal etmektedir.
21. KAMU HUKUKU
Anayasa Mahkemesi’nin 27.10.2021 Tarihli ve 2018/27882 Başvuru Numaralı,
Kararın İcrası Hakkının İhlaline İlişkin Kararı Resmi Gazete’de Yayımlandı
Başvurunun konusu, kamu kurumu aleyhine verilmiş mülkiyete ilişkin ve icra edilebilir bir yargı kararının
icra edilmemesi sebebiyle mülkiyet hakkı ile adil yargılanma hakkı kapsamındaki kararın icrası hakkının
ihlal edildiğine ilişkindir.
AYM kararı değerlendirirken, AİHM’in zarar gören kişi lehine verilen yargı kararlarının infaz edilmemesi
durumunda AİHS m. 6‘da teminat altına alınan mahkemeye erişim hakkının bir anlam ifade etmeyeceğini
vurgulamasına değinmiştir. Aynı zamanda AYM’nin daha önceki kararlarında, mülkiyet hakkına yönelik
nihai bir yargı kararının uygulanmamasının Anayasa m. 35’in ihlali anlamına geldiğini ifade ettiği
belirtilmiştir.
Sonuç olarak AYM, Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile 36. maddesinde
yer alan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
22. Anayasa Mahkemesi’nin 22.09.2021 Tarihli ve E: 2021/37, K: 2021/63 Sayılı; Vergi
Usul Kanunu M.102/5 Kapsamındaki Bazı Cümlelerin Anayasa’ya Aykırı Olduğu
Gerekçesiyle İptali İstemine İlişkin Kararı Resmi Gazete’de Yayımlandı
İtiraz yoluna İstanbul 6. Vergi Mahkemesi başvurmuş olup, itirazın konusu; 213 Sayılı Vergi Usul
Kanunu’nun, Bazı Vergi Kanunları İle Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 17.
maddesiyle değiştirilen 102. maddesinin 5. fıkrasının 3., 4. ve 5. cümlelerinin Anayasa’nın 2., 13. ve 35.
maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine karar verilmesi talebidir.
Anayasa’nın 2. maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri, 13. maddesinde temel hak ve hürriyetlerin
sınırlanması, 35. maddesinde mülkiyet hakkı ve 36. maddesinde ise adil yargılanma hakkı düzenlenmiştir.
İptali istenen cümleler şöyledir:
• İkinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeplerle tebliğ edilemezse, tebliğ evrakının gönderildiği
idareden alınabileceği şerhini içeren bir pusula kapıya yapıştırılır.
• Bu durum, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakı,
gönderildiği idareye iade edilir.
• Tebliğ evrakının pusulanın yapıştırıldığı tarihten itibaren on beş gün içerisinde muhatabı tarafından
alınması hâlinde alındığı günde, bu süre içerisinde alınmaması hâlinde ise on beşinci günde tebliğ
yapılmış sayılır.
AYM, itiraz konusu kuralların Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerine aykırı olmaması sebebiyle itirazın reddine
karar vermiş olup ayrıca 2. ve 35. maddeler yönünden inceleme yapılmasına gerek görmemiştir.
23. Ceza İnfaz Kurumlarında Alınan Covid-19 Tedbirleri Sağlık Bakanlığı Bilim
Kurulu'nun Tavsiyeleri Doğrultusunda Güncellendi. Yeni Düzenlemeyle Açık
Görüş 1 Aralık'ta Başlayacak
Ziyaretçiler Bakımından:
HES kodunda riskli görünenler açık görüşlerde ceza infaz kurumlarına alınmayacak. Görüşmeler sırasında
maske ve hijyen koşullarına uyulması zorunlu olacak olup açık görüş süresi 30 dakika ile
sınırlandırılacaktır.
Hükümlü ve tutukluların açık görüşünün en fazla yetişkin iki yakını ve ek olarak çocukları ile yapılmasına
izin verilecek.
Kalabalık oluşumunu önlemek adına randevu sistemi uygulanacak.
Açık görüş alanında aynı zamanda bulunacak ceza infaz memurları, hükümlü/tutuklu ve ziyaretçi sayıları
4 metrekareye 1 kişi olacak şekilde belirlenecek.
Açık görüşe gelen 12 yaş ve üzeri ziyaretçilerin görüşebilmesi için önerilen aşılama şemasını tamamlamış
olması ya da son 180 gün içerisinde hastalığı geçirmiş olması veya son 48 saat içerisinde sağlık
kurumundan alınmış negatif PCR test sonucuna sahip olması istenecek. 6 ila 12 yaş arası çocuklardan ise
son 48 saat içerisinde sağlık kurumundan alınmış negatif PCR test sonucu istenecek.
Covid-19 belirtisi ve temas sorgulaması yapılacak, ateş, öksürük, burun akıntısı, solunum sıkıntısı gibi
belirtisi olanlar ile temaslı olanlara ziyaret izni verilmeyecek. Ziyaret salonunda yiyecek ve içecek tüketimi
yapılmasına da müsaade edilmeyecektir.
Hükümlü ve Tutuklular Bakımından:
Hükümlü ve tutuklulardan Sağlık Bakanlığı Covid-19 Temaslı Takibi ve Evde Hasta İzlemi
ve Filyasyon Rehberi'nde belirtilen önerilen aşı şemasını tamamlayan kişiler ile son 180 gün içerisinde
hastalığı geçiren kişilerin açık görüşmesine izin verilecek.
İzolasyon ve karantina sürecinde olan hükümlü ve tutukluların bu süre boyunca açık görüş yapmalarına
izin verilmeyecek.
Koğuşlar arası bulaşmayı önlemek için ziyaret saatleri her bir koğuşta kalan hükümlü ve tutuklular için
ayrı ayrı belirlenmesi sağlanacak.
24. Resmi Gazete’de Yayımlanan 7343 İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Uyarınca Açık Cezaevi Covid-19 İzinleri 6
Ay Daha Uzatıldı
Kanunun 26. Maddesinde de ifade edildiği üzere, 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun geçici 9. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “dokuz kez” ibaresi
“oniki kez” şeklinde ve altıncı fıkrasında yer alan “30/11/2021” ibaresi “31/5/2022” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu değişiklikle birlikte, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun geçici 9. maddesinin
beşinci fıkrası şöyledir:
Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında
bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan
hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar
verilen hükümlüler ve 106 ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden
yararlanan hükümlüler, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılır. Salgının devam etmesi hâlinde bu süre,
Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek
üzere oniki kez uzatılabilir. Bu fıkra uyarınca izinli sayılanlar hakkında 95 ve 97 nci madde hükümleri
uygulanır.
Resmi Gazete’de Yayımlanan Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) Kararlarına
Göre, Altı Yeni İhtisas Mahkemeleri Belirlendi
Bu karara göre; vergi suçları, bilişim suçları, finansal suçlar, finansal uyuşmazlıklar, sendikal uyuşmazlıklar,
kamulaştırma davaları artık ihtisas mahkemelerinde görülecek. Ayrıca çocuk mahkemelerinin kurulu
olmadığı yerlerde de suça sürüklenen çocukların tüm davalarına bakacak mahkemeler kararlaştırıldı.
Tüketici ve ticaret mahkemelerinin kurulu olmadığı yerlerde bu davalara bakacak mahkemeler ve idari
para cezaları davalarının görüleceği sulh ceza hakimlikleri de bu karar ile belirlendi.
HSK tarafından verilen ihtisas mahkemeleri kararı, 15 Aralık tarihinden itibaren uygulanmaya başlanacak.
25. Resmi Gazete’de Yayımlanan 7343 İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Birlikte, Avukatların Meslekleriyle İlgili
İşledikleri Suçlar Bakımından İstinaf Kanun Yolunda Kesinleşen Kararlara Karşı
Temyiz Kanun Yolu Açılıyor
Kanunun 15. maddesi uyarınca, 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir:
“GEÇİCİ MADDE 24 – 59 uncu maddenin beşinci fıkrası, bu maddeyi ihdas eden Kanunun yayımlandığı
tarihten itibaren on beş gün içinde talep etmek koşuluyla avukatların, avukatlık veya Türkiye Barolar
Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle
bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince 15/7/2020 tarihinden önce verilmiş kesin nitelikteki kararları
hakkında da uygulanır. Bu maddenin uygulandığı hâlde, cezası infaz edilmekte olan hükümlülerin, Ceza
Muhakemesi Kanununun 100 üncü maddesi uyarınca tutukluluğunun devam edip etmeyeceği hususu,
hükmü veren ilk derece mahkemesince değerlendirilir.”
Avukatlık Kanunu’nun 59. maddesinin 5. fıkrası ise; avukatların, avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da
baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle verilen
bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 286 ncı maddesinin ikinci fıkrası uygulanmaz.
Sonuç olarak, temyiz kanun yoluna ilişkin bu yeni düzenleme, 15 Temmuz 2020'den önce verilmiş kesin
nitelikteki kararlar bakımından uygulanamayacak olup; cezası infaz edilmekte olan hükümlüler bu madde
hükümlerinden faydalandığı takdirde, tutukluluğunun devam edip etmeyeceğine ilişkin hükmü veren ilk
derece mahkemesince değerlendirme yapılacaktır.
26. Anayasa Mahkemesi’nin 29.09.2021 Tarihli ve 2017/32972 Başvuru Numaralı
Yaşam Hakkının İhlaline İlişkin Kararı Resmi Gazete’de Yayımlandı
Başvurunun konusu; kadına yönelik şiddete ilişkin koruyucu ve önleyici tedbirlerin kamu görevlilerinin
ihmali ile etkin olarak uygulanmaması sonucunda ölümün gerçekleşmesi, ihmali bulunan kamu görevlileri
hakkında cezai takibat yapılmaması ve fail hakkında orantılı bir ceza verilmemiş olması nedeniyle yaşam
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
AYM olayı değerlendirirken, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkına ilişkin
koruma ve etkili kovuşturma hakkının ihlal edildiğine değinmiştir. Gerekçe olarak ise, kamu görevlilerinin
basit bir dikkatsizliği aşan ihmallerinin/kusurlarının bulunduğu, önlem almada yetersiz kalındığı sebebiyle
yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna varılmış olması ve kamu görevlileri hakkında
soruşturma izni verilmemesinin ve sorumluların ortaya çıkarılmasının engellenmesinin yaşam hakkı
kapsamında etkili ceza soruşturması yürütülmesi yükümlülüğü bakımından ihlal sonucu doğurduğu
kanaatine varılmış olması gösterilmiştir. Ayrıca soruşturma izninin kamu görevlilerinin ceza
soruşturmasından muaf tutulduğu izlenimini oluşturacak biçimde uygulanmaması gerektiğini de ifade
edilmiştir.
Sonuç olarak AYM, kamu görevlilerine dair süreç bakımından yaşam hakkının ihlaline ve Anayasa’nın 17.
maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkını koruma ve etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal
edildiğine karar vermiştir.
27. Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu’nun İptali İstemine İlişkin
Verdiği Karar Resmi Gazete’de Yayımlandı
İptal davasının konusu; bahsi geçen kanunun yok hükmünde olduğunun tespitine, bunun kabul
edilmemesi halinde ise eylemli içtüzük değişikliği niteliğinde olduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 87. ve 88.
maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına, şekil bakımından
Anayasa md. 88’e aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi
talebidir.
Anayasa’nın 87. Maddesinde TBMM’nin görev ve yetkilerine ilişkin genel hususlar, 88. Maddesinde ise
kanunların teklif edilmesi ve görüşülmesi düzenlenmektedir.
Sonuç olarak AYM 13.10.2021 tarihli, E: 2021/43 ve K: 2021/74 sayılı kararında; söz konusu kanunun yok
hükmünde olduğunun tespiti talebinin reddine, şekil bakımından Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptali
talebinin reddine karar vererek iptal davasını reddetmiştir.
Gerekçesinde ise, yokluk kararı verilmesini gerekli kılan şartların oluşmadığını ve dava dilekçesinde ileri
sürülen hususların kanunun varlık kazanmasını imkansız kılan haller kapsamına girmediğini belirtmiştir.
28. Anayasa Mahkemesi’nin Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygının İhlali İddiasına
İlişkin Kararı Resmi Gazete’de Yayımlandı
Başvurunun konusu, infaz kurumunda tutuklu olan başvurucuya babasının vefatı sonrasında taziyeleri
kabul etmesi için izin verilmemesi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği
iddiasıdır.
AYM söz konusu iddiayı değerlendirirken, başvurucunun babasının vefat tarihi ile İnfaz Kurumuna verdiği
izin dilekçesinin tarihi arasında geçen yaklaşık bir haftalık süreye ilişkin olarak, bu gecikmenin sebep veya
mazeretine dair herhangi bir açıklamada bulunulmadığına değinmiştir. Ayrıca bireysel başvuru formunda
mağduriyeti gösteren açıklamalarla birlikte bu hususların delillendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Sonuç olarak AYM, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle özel hayata ve aile hayatına
saygı hakkının ihlaline ilişkin iddianın kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.
Antalya 5. İdare Mahkemesi, Cumhuriyet Başsavcılığınca Avukatın Vekaletname
Olmaksızın Savcılık Ön Bürodan Sorgulama Yaptıramamasının Hukuka Aykırı
Olduğuna Karar Vermiştir
Avukatların müvekkilleri hakkında Savcılık bünyesinde herhangi bir adli soruşturma olup olmadığı
hususunda genel sorgulama yapılamayacağına ilişkin uygulamanın sonlandırılmasına yönelik olarak açılan
dava, Antalya 5. İdare Mahkemesi tarafından 2020/898 Esas, 2021/368 Karar sayılı ve 13.04.2021 tarihli
kararı ile kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme davayı değerlendirirken, CMK uyarınca avukatın şüpheli veya sanığına hukuki yardımda
bulunma hakkının engellenemeyeceğine ve Avukatlık Kanunu’nda da bu yönde engelleyici bir hükmün
bulunmadığına değinmiştir.
29. Anayasa Mahkemesi, Kolluk Kuvvetlerinin Uyguladığı Güç Sonrası Vukuu Bulan
Ölüm Hadisesini Yaşam Hakkının İhlali Olarak Değerlendirdi
Başvuru kolluk görevlilerinin güç kullanması sonucu ölüm olayının meydana gelmesi ve olayla ilgili olarak
etkili ceza soruşturmasının yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğine yönelik olup,
Anayasa Mahkemesi bu konuda Anayasa’nın 17., 34., 35., maddeleri ve Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 50. Maddesi uyarınca yaşam hakkının ve etkili
soruşturma yükümlüğünün ihlal edildiğine karar verdi.
2022 Yılı Tanıklık Ücret Tarifesi Düzenlendi
Söz konusu tarife ile ceza muhakemesi sırasında tanığa verilecek tazminatın miktarı ile ödenmesine ilişkin
usul ve esasların belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Buna göre tanığa, tanıklık nedeniyle kaybettiği zamanla orantılı olarak günlük 25,00 ilâ 63,00 Türk lirasına
kadar ücret ödenecek olup bu tarife 1/1/2022 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Adli Kontrol Hükümlerine İlişkin Değerlendirme Uygulaması Yürürlüğe Giriyor
4. Yargı Paketi, 7331 Sayılı Kanun ile 14.07.2021 Tarihli Resmi Gazete’ de Yayınlanarak Yürürlüğe
Girmiştir. Bu kanunun, yürürlüğü 01.01.2022 olarak belilenen 16 Maddesi ile CMK md. 110 hükmüne eklenen
4. Fıkra;
“Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç
dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi,
kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından 109 uncu madde hükümleri göz önünde
bulundurularak karar verilir.”
Şeklindedir. Bu hüküm sayesinde artık tutuklulukta olduğu gibi, Hakimlikler ve Mahkemeler, düzenli
aralıklarla adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına gerek olup olmadığına yönelik değerlendirme
yapacaklardır.
30. Adli Kontrol Hükümlerine Getirilen Üst Sınır Uygulaması Yürürlüğe Giriyor
4. Yargı Paketi, 7331 Sayılı Kanun ile 14.07.2021 Tarihli Resmi Gazete’ de Yayınlanarak Yürürlüğe
Girmiştir. Bu kanunun, yürürlüğü 01.01.2022 olarak belilenen 17 Maddesi ile CMK’ya 110/A şeklinde bir
madde eklenmiştir. Bu madde;
“Adli kontrol altında geçecek süre
MADDE 110/A – (1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok iki yıldır.
Ancak bu süre, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir.
(2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, adli kontrol süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu
hâllerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanununun İkinci
Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle
Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez.
(3) Bu maddede öngörülen adli kontrol süreleri, çocuklar bakımından yarı oranında uygulanır.”
Şeklindedir. Bu sayede adli kontrol uygulamasına, tutuklamada olduğu gibi üst sınır getirilmiştir. Bu
durum da Mahkeme kaldırmadıkça yıllarca devam edebilen adli kontrol hükümleri açısından Sanıklar
lehine bir düzenlemedir.
Hakkında 2 yılın üzerinde adli kontrol hükümleri uygulanmakta olan Sanıkların, Mahkemenin farkına
varmasını beklemeden beyanda bulunmaları faydalarına olacaktır.
31. 1 Ocak İtibari ile Koruma Tedbirlerine İtirazlar Asliye Ceza Mahkemelerince
Değerlendirilecektir
4. Yargı Paketi, 7331 Sayılı Kanun ile 14.07.2021 Tarihli Resmi Gazete’ de Yayınlanarak Yürürlüğe
Girmiştir. Bu kanunun, yürürlüğü 01.01.2022 olarak belilenen 24 Maddesi ile CMK md. 268/3(b) hükmü
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Buna göre;
“b) Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği kararlara karşı yapılan itirazların
incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir. İtirazı incelemeye yetkili
mercilerin farklı olduğu hâllerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh
ceza hâkimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Sulh ceza hâkimliği işleri, asliye ceza hâkimi tarafından
görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir.”
Şeklindedir. Buna göre soruşturma aşamasında savcılığın talebi üzerine tutuklama veyahut adli kontrol
kararı verebilen Sulh Ceza Hakimliklerinin kararlarına ilişkin yapılacak itirazların incelemesi, artık başkaca
bir Sulh Ceza Hakimliği yerine Asliye Ceza Mahkemeleri tarafından yapılacaktır.
32. TİCARİ UYUŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜ
2022 Yılı Bilirkişilik Asgari Ücret Tarifesi Resmi Gazete'de Yayımlandı
Asgari Ücret Tarifesine İlişkin tebliğ 24/12/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanmıştır. Buna göre, adli ve
idari yargı alanında yürütülen her türlü bilirkişilik faaliyetine ilişkin bilirkişi ücretleri 2022 yılı tarifesi
uyarınca ödenecektir. Bu tarife uyarınca Asliye Ticaret ile Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemelerinde görülen
dava ve işler için bilirkişilik ücreti 580,00 Türk lirası olarak belirlenmiştir. Fakat görevlendirmeyi yapan
merciler, işin mahiyeti göz önünde bulundurularak bu tarifede yazılı bilirkişi ücretlerini arttırabilme ve
indirebilme yetkisine tebliğin 8. maddesine göre sahiptir. İlgili merciiler bunu re’ sen yapabilecekleri gibi
talep üzerine de gerçekleştirebilirler. Tarifeye ilişkin tebliğ 01.01.2022 tarihinden itibaren geçerli olacaktır.
33. GÖÇMENLİK
Yabancıların Taraf Olduğu İşlemlerde Değerleme Raporu Alımına İlişkin Yeni Bir
Düzenleme Yapıldı
1. İlgi genelge gereği cebri satış, mahkeme kararı ile satış, hazine mallarının satışı, kamu kurum ve
kuruluşları ile belediyeler ve bunların iktisadi teşebbüsleri, müessesleri, iştirak ve bağlı ortaklıklarının
satışları (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Emlak Konut GYO vb.) ile bunların hasılat paylaşım
sözleşmeleri kapsamında yapılan satışlar ile Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı tüzel kişiliklerinin (GYO)
satışlarında taşınmaz değerleme raporu alınmayacağından, ilgi genelge kapsamında yapılacak değer
tespitleri, sadece resmi senet ve havale dekontu (2 değer) üzerinden yapılacaktır.
2. İlgi genelge gereği Mavi Kartlı kişiler, KKTC vatandaşları ve Türk asıllı Yunanistan uyruklu gerçek kişiler
Türk vatandaşı gibi değerlendirildiğinden bu kişilerin alıcı ya da satıcı olduğu
işlem türlerinde taşınmaz değerleme raporu istenmeyecektir. Ancak bu kişilerin satıcı olduğu ve
yabancı gerçek kişilerin alıcı olduğu işlemlerde değerleme raporu alınacaktır.
34. +90 850 333 86 60
+90 212 215 25 84
info@mgc.com.tr
mgc.com.tr
MGC LEGAL
Büyükdere Cad. No:127 Astoria B Kule
Kat 5 Şişli – İstanbul, TÜRKİYE
İletişim