2. • İslam deyince birçok gayrimüslimin ilk
aklına gelen deveye binmiş elinde kılıç
sallayan savaşçıdır.
“Bir elde kılıç, bir elde Kur´an” sözü ile de
İslamın kılıç zoru ile yayıldığı anlatılmak
istenmektedir.
• Bu düşüncenin ne kadar doğru olduğunu
araştıralım...
3. İslam dininde tebliğin, yani insanları dine
davet etmenin metodları tesbit edilmiştir.
Bu methodlar arasında İslamı kılıç veya
silah zoruyla kabul ettirmek yoktur.
Aksine hikmetle tatlı dil, güler yüz ve
yumuşak sözlerle İslamı anlatmak esastır.
4. Kur’an da Allah(C.C.) şöyle buyurmaktadır:
“Dinde zorlama yoktur” (Baqara,2/256)
Dini kişinin kendi tercihiyle seçmesi gerekir.
Dinin özelliği zorlamak değil aksine her
türlü zorlamadan korumaktır.
Kur’an’ın bu ayetine göre hiç kimse dine
girmede zorlanamaz çünkü din gönüllere
hitab eder.
5. Dinin özü imandır. İmanın yeri kalptir. Kalpte
olmayıp, sadece sözle inandım demek kabul
edilemez.
Kalbinde iman olmadığı halde diliyle iman ettiğini
söyleyenlere “münafık” denir.
İslama göre münafık, kafirden daha zararlıdır.Çünkü
gerçek mümin olmadığı halde, mümin gibi
gözükmektedir.
Öyleyse ölüm korkusuyla müslüman olan bir insanın
imanı Allah katında geçerli değildir.
6. Din, Allah’a inanmak ve Allah’ı sevmek demektir.
Sevgi ise, zorla hiç bir insanın gönlüne konulamaz.
Kuran’da bu konuda enteresan bir örnek geçmektedir.
Allah (C.C.), Musa ve Harun (A.S.) Peygamberleri
firavuna gönderirken onlara şöyle emretmiştir: “Ona tatlı
yumuşak bir tarzda hitap edin, olur ki aklını başına alır,
yahut hiç değilse biraz çekinir.” (Ta-ha,20/44)
Görülüyor ki, en azılı bir kafire bile yumuşak sözle
anlatılması Kuran’ın talimatıdır. Kısacası zorlama İslamın
ruhuna aykırıdır.
7. Kur’an’ı ilk tebliğ eden hiç şüphesiz ki Allah’ın elçisi
Hz.Muhammed (SAV) dir.
O hayatında bütün zorluklara rağmen hep barış tarafını
tercih etmiştir.
Peygamberimizin (SAV) 23 yıllık davetinin ilk 13 yılında
düşmanları O’nu yok etmek için her turlu yolu
denemişlerdir. O’nun dönemindeki bütün savaşlar,
düşmanları tarafından başlatılmıştır.
8. Çünkü kafirlerin hedefi
Peygamberimizi (SAV)
öldürüp, İslamı ortadan
kaldırmaktı. Fakat, İslam
öylesine hızlı yayıldı ki,
Peygamberimizin tek
başına başlattığı İslam
davası, O’nun vefatında
40 bine ulaşmıştı.
9. Bu 10 yıllık sure içerisinde 50’den fazla savaş olmuştur.
İslam toprakları 1.5 milyon km2’ye ulaşmıştır.
Fakat butun bu savaslarda ölen müşrik sayısı sadece
150’dir. Çünkü müslümanların gayesi insanları öldürmek
değil onlara Allah’ı tanıtmaktır.
10. Şimdi tarihi gerçeklerle konuyu inceleyelim:
İslam kılıçla yayıldı masalını çürüten gayri
müslim tarihçi De Lacy O’Leary şunları
yazmıştır:
“Tarih açıklığa kavuşturur. Fakat yine de fanatik
müslümanların tüm dünyayı silip süpürüp hızla
ilerleyerek, İslamın kılıç yoluyla, zorlayarak
ırkları zaptettiği efsanesi, tarihçilerin şu ana
kadar kabul ettikleri en hayali ve saçma
efsanedir” (İslam at the ingilizcesine bak!!!!
Crossroads,London,1923,P.8)
11. Bilinmelidir ki Müslümanlar
İspanya’da 800 yıl hüküm
sürmüşlerdir. Bu sürede ve
çıkmaya zorlandıkları süre
boyunca gayri müslimler
hayattaydılar. İlave olarak
Yahudi ve Hırıstiyan azınlıklar
orta doğuda yüz yıllar boyu
yaşatılmışlardır. Mısır, Fas,
Filistin,Lübnan, Suriye ve Filistin
gibi ülkelerin hepside Hırıstiyan
ve Yahudi nüfuslara sahiplerdir.
12. • Eğer İslam sanıldığı gibi azınlıkları öldürseydi veya
İslam’ı kabul etmeye zorlasaydı, bu kadar uzun süre
gayri müslimler İslam dünyasının orta yerinde nasıl olur
da hayatta kalabilirlerdi?
• Bu arada, az sayıdaki müslümanlar ile batıda İspanya ve
Fas’tan, doğuda Hindistan ve Çin’e kadar İslam
yayıldıysa, farklı kültür ve coğrafyadaki insanların bir
anda İslamiyeti seçmeleri, bu az sayıdaki insanların
zorlamasının sonucu olamayacağı gayet açıktır.
13. Ek olarak, müslümanlar tarafından kurulmuş büyük
medeniyetler kalıcı ve sürekli bir güce sahiptiler.
Müslüman halklar, böyle bir medeniyete sahip olmakla
övünüyorlardı.
14. İslamiyetin yayılışı, Bizans İmparatorluğu’ndan beri kendi
davranışlarını İncil ayetlerine temellendirerek, kılıcı
serbestce kullanan Hrıstiyanlığın takipçileriyle tezat arz
eder.
Bu durum özellikle Güney Amerika
ve Afrika’nın sömürgeleştirilmesinde
açıkça görülmektedir. Buraların yerli
insanları sistematik bir şekilde ya
yok edilmiş ya da din değiştirmeye
zorlanmışlardır.
15. Moğollar, akınlarıyla İslam ülkelerinin büyük bir kısmını
feth ettiklerinde dini yakıp yok etmek yerine, o ülkenin
dinine adapte oldular.
Bu durum, tarihte benzersiz bır olaydır. Çünkü, galip
gelen Cengiz Han ve askerleri feth ettikleri bu
coğrafyanın dinini benimsemişlerdir.
Savaşı kazanan Moğolları, hiç kimsenin müslüman
olmaya zorlamadıkları gayet açıktır. Bugün dünyada
yaşayan 1,5 milyar civarındaki müslümanlardan herhangi
birine müslüman olmak için zorlanıp zorlanmadıklarını
sorun...?
16. Bugün Dünya’daki en büyük İslam ülkesi Endonezyadır.
Bu ülkede, hiç savaş olmadan insanlar kendi rızalarıyla
İslamiyete girmişlerdir. Öyleyse nerededir kılıç? Bir
kimse nasıl olur da, İslam gibi, insanı manen
ödüllendiren bir dini kabul ve talep etmeye zorlanabilir?
17. ISLAM TERORU LANETLER!!!
Ancak son yıllarda dünya gündemine oturan bir başka
terör vardır ki, bu tamamen çarpık bir kavramdır.
Bu kavramın ismi "İslami Terörizm"dir...
18. Bu kavram çarpıktır, çünkü İslam'da teröre yer yoktur.
Allah Kuran'da tüm Müslümanlara dünyaya barış, huzur
ve kardeşlik getirmelerini emretmiştir.
İslam ahlakı, terörün kaynağı değil, çözümüdür...
19. “İslam”, kelimesi Arapça’da “Barış” kelimesiyle aynı
kökten gelir.
Allah bu dini, tüm insanları doğru yola davet etmek ve
onları barış ve huzura çağırmak için indirmiştir.
İslam ahlakının temel özellikleri, şefkat, merhamet,
affedicilik ve adalet gibi erdemlerdir.
Allah Kuran'da, Müslümanlara, diğer tüm insanlara karşı
iyilikle ve adaletle davranmalarını emreder.
20. Müslümanlar, diğer dinlerin mensuplarına karşı da güzel
bir ahlak sergilemekle, onların da iyiliği için çalışmakla
sorumludurlar.
Bir Kuran ayetinde, Müslümanlara "Siz, insanlar için
çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; iyiliği emreder,
kötülükten sakındırır ve Allah'a iman edersiniz..."
denmektedir. (Ali İmran, 3-110)
Bir diğer ayette ise, Allah Müslümanlara, kendilerine
kötülük yapanlara bile iyilikle karşılık vermelerini
emreder:
“İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir
tarzda kötülüğü uzaklaştır; o zaman, görürsün ki
seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse,
sanki sıcak bir dost oluvermiştir.” (Fussilet, 41-34)
21. Yeryüzünde kan dökülmesi, savaş ve bozgunculuk
çıkartılması ise, Allah'ın lanetlediği büyük
günahlardandır.
Allah (C.C.) Kuran’da bu günahları işleyen insanlar
hakkında şöyle buyurur:
“Yol, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde tecavüz
ve haksızlıkta bulunanların aleyhinedir. İşte bunlara
acıklı bir azab vardır.” (Şura, 42-42)
22. Masum insanları öldürmek, İslam'a göre en büyük
suçlardan biridir.
Öyleki bir ayette şöyle buyurulur:
“...Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki
bir fesada karşılık olmaksızın öldürürse, sanki bütün
insanları öldürmüş gibi olur...” (Maide, 5-32)
23. Kuran'daki masum insanların hayatına verilen bu önem,
Peygamberimiz döneminden başlayarak tüm İslam tarihi
boyunca gözetilmiştir.
Peygamberimiz masum insanların korunmasına büyük
özen göstermiştir. Hiçbir zaman savunma amaçlı
savaşlar dışında savaş başlatmamıştır. Bu savaşlarda
ise kumandalarını uyarmış, tek bir masum insana
dokunulmamasını, hiçbir yerin yağmalanmamasını, kilise
ve sinagoglara saygı gösterilmesini emretmiştir.
Bu adalet ve hoşgörü, tüm İslam tarihi boyunca tecelli
etmiş, Hıristiyan ve Yahudiler, dönemin Avrupa
devletlerinde bulamadıkları hoşgörü ve huzuru, İslam
topraklarında bulmuşlardır.
24. Dolayısıyla İslam, barış ve huzur dinidir.
Bir müslümanın görevi, tüm insanlara iyilik ve adaletle
davranmak ve yeryüzünde bozgunculuğa karşı mücadele
etmektir.
Bu bozgunculukların başında ise, çağımızın en büyük
zulümlerden biri olan terörizm gelmektedir.
25. Terörizm, hiçbir suçu olmayan masum insanları hedef
almaktadır...
Küçük çocukları acımasızca katletmektedir...
Bazılarını ise öksüz ve yetim bırakmaktadır....
Şehirleri yıkmakta, aileleri söndürmekte, milyonlarca
insanı acıya boğmaktadır...
26. Terörizm, kimi zaman Hıristiyanlara, kimi zaman Müslümanlara, kimi
zaman da Yahudilere saldırmaktadır.
Ve dahası, bazı teröristler, işledikleri cinayetleri sözde din adına
gerçekleştirerek pek çok insanın gözünde dini kötülemeye
çalışmaktadır.
Din adına masum insanların öldürülmesi mümkün değildir.
Din sevgiyi, merhameti, barışı emreder. Terör ise dinin zıttıdır;
acımasızdır, kan dökmek, öldürmek, acı çektirmek ister...
Terör, ırkçıların, faşistlerin, komünistlerin, kısacası dine inanmayan,
din ahlakından uzak ideolojilerin yöntemidir.
27. Dinde ise asla teröre yer yoktur !!!
Bir Kuran ayetinde belirtildiği gibi,
"... Allah, zulmedenleri sevmez." (Al-i İmran, 3/140)
Bir başka ayette ise, teröre başvuran, yani yeryüzünde
bozgunculuk çıkaranlardan şöyle söz edilir:
“... yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar,
lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar
içindir” (Rad, 13/25)
28. Bu nedenle, tüm gerçek Müslümanlar, teröre karşı tavır
almakla sorumludurlar.
Tüm dünyaya duyurmalı ve göstermelidirler ki;
İslam bir sevgi ve barış dinidir. Ve; İslam terörü lanetler!