Tez yapmak isteyen gençlere, deneyimlerimden bir demet.
Dedicated for those young people who aim to write a thesis. A brief reminder from a veteran professor.
4. ETÜD, İRDELEME, ARAMA, STUDY, SEARCH,
INVESTIGATION, INQUIRY... olarak da bilinir.
TEMEL SORU: NEDİR?
AMAÇ: ALGILAMA, FARKINA VARMA, TANIMA
5. RE-SEARCH, SURVEY, MEASUREMENT, POLL…
olarak da bilinir.
TEMEL SORU: NE VAR / NE YOK?, NE BİLMİYORUZ,
NE BİLİYORUZ?
AMAÇ: KONUYU, OLGUYU, VARLIĞI ANLAMA,
ÖLÇME, SAYISALLAŞTIRMA, DEĞERİNİ SAPTAMA
6. İDDİA, SAV, TEORİ, THESIS, DISSERTATION… olarak
da bilinir.
TEMEL SORU: NASIL?
AMAÇ: VARLIĞI, BİLİNENLERİ, OLAYLARI,
OLGULARI, DEĞİŞİMLERİ ANLAMLANDIRMA,
ANLAM KAZANDIRMA, DERİNİNİ, ÇEVRESİNİ,
ETKİSİNİ VE ETKİLERİNİ ÖNGÖRME
10. Dünyayı okumak
Bütünü anlamak
Büyük resmi görmek
Büyük sorunları görmek
Değişimleri açıklayabilmek
Olayları, oluşumları ve olguları yorumlayabilmek
Çalışanları ve aksayanları ayıklayabilmek
12. “Cin olmadan adam çarpmaya kalkmak”
Authority: a person with extensive or specialized
knowledge about a subject; an expert: she was an
authority on the stock market.
Otorite olmayanın tezi olmaz.
Otoriteler derece derece
13. Konusunu kavramayan, yeterince tanımayan,
okuduklarını anlamlandıramaz.
Konusuna hakim olmayan, okuduklarını
değerlendiremez
Birikimi olmayan, bütünü kavrayamaz, bütünü
kavrayamayan, bölük pörçük metinlerin büyüsüne
kapılır.
Parçalara bakarak, literatürden parçalar alarak tez
yazılmaz
14. Dil düşüncenin kalıbı, ambalajı, kutusudur.
Dili berrak olmayanın düşüncesi, düşüncesi berrak
olmayanın dili de berrak olmaz.
Dil düşünceyi, düşünce dili zenginleştirir.
Türkçeyi de, en az bir yabancı dili de iyi bilmeli
Dili bilmek başka, bildiğini zannetmek başka.
En azından kendi alanında metin okuyup yazabilecek
kadar dile hakim olmalı…
15. Tez bir maraton, uzun süren bir süreçtir.
Maraton bir seferde koşulur.
Temposu ayarlanabilir ama hiç ara verilmez.
Ara verilince, zihin dağılır, adanmışlık zayıflar,
konularda kopukluklar, geriye gitmeler başlar.
16. Maraton boyunca konu bütünlüğünü bozmamak için,
Konuya hakimiyeti derinleştirmek için,
Tezi ve konuları ilgili kimselere “satmak” için,
Kendine güven kazanmak için,
Yaptıklarını test etmek için,
BAŞTAN SONA TEKRAR TEKRAR GEÇMEK İYİDİR.
17. Sonuçtan çok sürece,
Süreçten çok esere
ve eserin değerine odaklanmalı
18. Hiçbir iş planlandığı gibi gitmez, bitmez.
Plansız da olunmaz
Tez süreci, aşamaları itibariyle, baştan sona
planlanmalı, takvime bağlanmalı
Konu için deadline?
Hazırlık için?
Uygulama için?
Yazma için?
Formaliteler için?
19. Danışmanla çalışmada hatalar
Roller?
İletişim? (yetersizlik ve hatalar)
Danışmanı anlamak
Danışmana anlatmak
Danışmana danışmak
Danışmana onaylatmak (hatası)
Tez önce danışmanın kafasında pişirilmeli
Tez yolculuğunu danışmanla birlikte yaşamak
Tezi önce danışmana satmak
20. Ne yaparsan elinle, o kalır seninle….
Nasıl başlarsan öyle gider.
Kötü örnek örnek değildir.
“Sabun atmak” ne demek?
Uydur, kaydırlar bir gün ayağına bağ olurlar
Dürüstlük, samimiyet, doğruluk ve ahlak
21. Domino taşı etkisi
Bunu tezlerde model, süreç, teori, tez geliştirme
sırasında kullanmayı denesek….
TEZ bir “durum tespiti” değil, görünenin ötesine
geçebilmektir.
Sistematik görünen bir durumun neyin sonucu ortaya
çıktığını görmek ve göstermektir.
Böylece olanı biteni anlamak ve durumun nasıl
değişeceğini öngörmek, açıklamak mümkün olur.
22. İşin bitmiş halini hayalinde canlandırıp, oradan geri
sarıp, o duruma giden yolları düşünmek
Sondan başa gelebilmek
Alternatiflerin farkına varmayı kolaylaştırır
Nereye varmak isterdiğini daha da belirginleştirir
23. Selim Tuncer Yazdı...
Kavram için bizi ilgilendiren anlamlara bakalım: 1. Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı,
mefhum, fehva, konsept, nosyon. 2. fel. Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında
toplayan genel tasarım, konsept, mefhum, nosyon. (TDK, Güncel Türkçe Sözlük)
‘Concept’, köken olarak hamile kalmak (conception) anlamına gelir. Beynin hamile kalması diyebiliriz buna. Beynin hamile
kalması için bir döllenme gerekir. Döllenme, insan zihnine açılan duyu kapıları üzerinden gerçekleşen girdiler sayesinde
olur.
Kavramlar insan zihninde döllenirler ve orada aynen anne karnındaki bir cenin gibi süreç içinde büyürler. Bu büyüme ve
gelişme hiçbir zaman durmaz. Döllenme (ve beslenme) dışarıdan, gelişme ise içeridedir.
Herkes her kavramı kendi zihninde büyütür, bu nedenle kavramlar bir bütün olarak bir zihinden başka bir zihne
taşınmazlar. Sadece kavramların üzerinde uzlaşılmış kodları sayesinde zihinlerdeki kavramlar açılır.
Bir şeyin, yani bir nesne, bir olay veya bir olgunun dört farklı varoluş düzeyinden söz edilebilir: (1) nesnel varlığı, (2)
zihindeki varlığı, (3) sözdeki varlığı ve (4) yazıdaki varlığı . Mesela nesnel gerçeklikteki “elma”, bildiğimiz “elma”dır.
Zihindeki “elma”, “elma” kavramıdır; “elma”nın zihindeki tasarımı, tasavvurudur. Sözdeki “elma” ise, “e-l-m-a” seslerinin bu
sıralamayla oluşmuş ses kombinasyonudur. Yazıdaki “elma” da, “e-l-m-a” harflerinin bu sıralamayla yanyana getirilmesiyle
oluşmuş tipografik formdur.
24. Doktora, gurbet demek, yalnızlık demek, hasret demek, hüzün demek. Daha yaşanır ve daha güzel bir Türkiye’ye ve
dünyaya özlem demek. Doktora, fikir sancısı çekmek demek. Doktora, delicesine yazmak ve kendinden geçercesine
düşünmek demek. Doktora, her hafta 3-4 bin sayfa okumak demek. Doktora, idealistlik ve fikir girişimciliği demek.
Doktora, insanlık için bilim üretmek demek. Doktora, hayatı ve dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek için dert
çekmek demek.
Doktora, yıllarca iğne ile kuyu kazmak demek. Çile doldurmak demek. Çilehane sayılabilecek araştırma ofisinde
yıllarca sabretmek demek. Sabır olmadan olmaz. Sabır bu işin ilk kuralı. Yalnızsınız. Derdinizde, coşkunuzda,
keşiflerinizde, problemlerinizde yalnızsınız. Soyutlanmış, odaklı, dertli, ızdıraplı, ümitli, sancılı, yıllar süren zorlu bir
süreç doktora.
Çok ama çok çalışacaksın. Yolda, yürürken, yatarken, yazarken araştırmanı düşüneceksin. Araştırma çok nazlıdır,
saatlerce, günlerce, aylarca uğraşırsın ve bazen hiç bir şey bulamadığına inanırsın. Kendini zorlaya zorlaya gıdım gıdım
ilerlersin. Bazen mehter gibi geri dönersin. Bazen haftalar geçer de bir mesafe alamaz, tek sayfa yazamazsın. Hacca
giden topal karınca gibi sabırla yoluna devam edersin. Umutla, ısrarla, cesaretle masana ve ofisine dönersin.
Kafaya takarsın meseleni, kendine dert edersin. Sürekli beyaz bir sayfa açarsın. Yeni bir umutla, ısrarla ve inançla
başlarsın her yeni güne. Gecenin al yalazında herkes uyurken sen harıl harıl okur, yazar, çırpınırsın. Yorulmaya hakkın
yoktur. Çünkü yüz metre koşusunda değil maratondasındır. Gecelerce ofis köşelerinde bir sandalyede kıvrılıp
uyuyakaldığın olur. Zorlandıkça, ilerledikçe, keşfettikçe, yazdıkça, okucukça mutlu olursun.
Küçücük ofisinde kendi küçük dünyanda büyük hayallerin, büyük umutların, büyük ideallerin vardır. Yepyeni bir
dünya kurmak istersin. Yaptığın araştırmanla dünyayı değiştirmek istersin. Bilime, insanlığa, medeniyete katkıda
bulunmak istersin. Tarihe ve literatüre kalıcı bir not düşmek istersin. Senin söyleyecek sözün ne olacak diye
düşünürsün. Yeni kavramlar üretmek ve insanlığa sunmak istersin. Bilime etkide bulunmak ve düşünce tarihine yön
vermek istersin. Disiplinler arası kaotik bir entellektüel yolculuğa çıkarsın. Yolunu kaybettiğin ve çıkmaz labirentlerde
hissettiğin olur. Ama tünelin ucunda mutlaka bir ışık vardır ve sen o ışığı bulacaksındır.