SlideShare una empresa de Scribd logo
1 de 33
Descargar para leer sin conexión
TEDARİK ZİNCİRİ
YÖNETİMİNİN
TEMELLERİ
Dr. Lütfi Apilioğulları
ARALIK 2016
AKADEMİK
SERİ
SCM Komitesinin vizyonu “Şirketlerin verimlilik artışı gereksinimleri ve geleceğe
dair yatırımları doğrultusunda, kurumsal yönetim sistemlerini oluşturmaları ve
geliştirmeleri için gerekli bilgilere ulaşmalarını sağlamak, destekleyici ve geliştirici
hizmetler üretmek ve bunları güncel tutmalarına yardımcı olmak” olarak ifade
edilebilir.
Bu stratejik amaçlar doğrultusunda SCM Komitesi akademisyen üyelerinin
katkılarıyla hazırlanan bu çalışmayla SCM farkındalığına yönelik bir referans kaynak
ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu anlamda, bu çalışmalarda katkıda bulunan, emeği
geçen, sahip oldukları birikimi bu çalışmada kurumların yararı için paylaşan SCM
Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu akademisyen üyelerine kurumların
kalkınma, strateji gelişim sürecine önemli katkılar verdikleri inancıyla teşekkür eder,
bu yayının kurumlara katkı sağlamasını temenni ederim.
M. Göker SARP
Koordinatör
SCM Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu
ÖNSÖZ
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları2
İÇERİK
ÖNSÖZ 2
1.Giriş 4
2. Tedarik Zinciri Yönetimi 7
2.1. Yalın Üretimin Gelişimi 11
2.2. Çeviklik Gereksinimi 15
2.3. Hibrid Model 20
3. Verimli Şirketlere Dönüşebilmek 25
Yazar Hakkında 30
SCM Komitesi Hakkında 31
Yayın ile İlgili Açıklamalar 32
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 3
Giderek daha da küreselleşen Dünya’da üretici ve tüketiciler
arasındaki dengeler hızla değişmektedir. Artık müşteriler
satın alım yaptıkları ürün ya da tedarikçileri giderek artan
bir seyir ile değiştirmekte ve eskiden hakim olan “firma
geçmişi, ünü ya da marka bilinirliğinin” tercih etmedeki
üstünlüğü yerini artık müşteri açısından değeri en fazla
kimin ürettiğine bırakmaktadır.
Bugün, müşteriler çok daha bilinçli, sorgulayıcı ve en
önemlisi kendi öneminin farkındadırlar. Eskiden hangi
ürünün üretileceği, ürün özelliklerinin ve fiyatının ne
olacağı gibi konularda üreticiler söz sahibi iken bugün bu
durum, eğer son derece özel ve başka bir yerde bulunmayan
bir ürün üretmiyorsanız tamamı ile müşterinin kontrolüne
girmiştir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak da pazar
dinamikleri tamamen farklı bir boyut kazanmıştır.
Değişimin boyutlarını ve inanılmaz etkilerine her gün şahit
oluyoruz. 1996’da dünyanın en değerli dördüncü firması
olan Kodak bugün acaba ne durumdadır. Kodak analog
teknolojiden dijitale geçişte geç kalmıştır. 55 yıl kesintisiz
TV üreten Japon Hitachi artık TV üretimini bırakmıştır. LG
ve Samsung’un inovasyon yeteneği ile baş edememiş,
TV üretimini kapatmak durumunda kalmıştır. On beş
yıl öncesinin en çok tercih edilen telefon markası Nokia,
Blackberry gibi firmalar, pazar paylarının gücüne güvenerek
gerekli değişimi gerçekleştirmede geç kalmışlar ve yerlerini
Apple, Samsung’ a bırakmak zorunda kalmışlardır. Benzer
örnekleri ülkemizden de verebiliriz. Bunun en temel nedeni;
şu an pazarda lider olan firmaların, müşteri beklentilerini
çok iyi anlamaları ve bu beklentilere tam olarak karşılık
verebilmek için stratejilerini “değişim, inovasyon ve hız”
olarak belirlemeleridir. Kısaca müşterinin istediklerine yani
değere odaklanarak her alanda operasyonel mükemmelliği
yakalamayı hedeflemeleridir.
Müşteri beklentilerindeki eskiye oranla daha hızlı
olan değişim biz üreticileri de değişime / gelişime
zorlamaktadır. Çünkü artık kesin olan bir şey var ki o da,
eğer biz değişmezsek net bir şekilde müşterinin bizi
değiştireceğidir. Müşteri bizim varlık sebebimizdir ve
gerçek patronumuzdur. O halde bizde müşterilerimizin
1.GİRİŞ
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları4
beklentilerine daha iyi cevap verebilmek, onlar tarafından vazgeçilmez bir tedarikçi olarak kalabilmek için –
küresel boyutlara gelmiş olan rekabet dünyasında – eskiye oranla daha farklı / yeni stratejiler geliştirmeli ve
uygulamalıyız. Ülkemizde petrol / doğalgaz gibi doğal kaynaklarımız yok. Ham maddeyi, enerjiyi dünyadaki
rakiplerimize göre daha pahalıya mal ediyoruz. Bu şartlarda var olabilmek, ayakta kalabilmek ve rakiplerimizi
geride bırakabilmek için mutlak suretle rakiplerimizden daha verimli olmamız gereklidir. Kısaca ya biz kendi
isteğimizle değişeceğiz ya da müşteri tarafından değiştirileceğiz
Sürekli değişen dünyamızda işletmelerin en öncelikli gündem maddelerinden biri değişen müşteri
beklentilerini sorunsuz olarak karşılarken, aynı zamanda da kendi varlıklarını devam ettirebilmeleri açısından
verimli süreçlere sahip olmalarının gerekliliğidir. Verimli olabilmek için öncelikle Tedarik Zinciri Yönetimi
stratejilerin özellikleri, hangi durumda hangi stratejilerin kullanılması gerektiği, mevcut durum itibarı ile
hangi alanlarda açıkların olduğunu ve bu açıkların sistemi nasıl etkilediğinin çok iyi anlaşılması gereklidir.
Müşteriye yok dememek ancak stok seviyelerini az tutmak, üretiminde malzemesiz kalmamak ancak
envanter seviyelerini en aza indirgemek, operasyonel anlamda hızlı olmak ancak kaynakları en optimum
seviyede kullanmak ve tüm bunları yaparken de çevresel faktörleri göz önüne alarak, karbon salınım
seviyelerini azaltmak operasyonel mükemmelliği arayan üreticilerin birinci gündem maddesi. Tüm bu gerekli
ancak birbirini kısıtlar gibi gözüken faktörler artık hiç bir işletmenin tek başına üstesinden gelemeyeceği
boyutlardadır. Bu boyut, tedarik zinciri yönetiminin önemimi daha da artırmakta ve daha etkin yönetilmesi
zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır.
Değişim sonucu ortaya çıkan yeni mevcut durum şu şekildedir.
• Pazar ve müşteri beklentileri teknoloji, küreselleşme ve soyso kültürel etkiler gibi nedenlerden dolayı
inanılmaz bir hız ile değişmektedir.
• Müşteriler her geçen gün daha fazla kişiselleştirilmiş ürünler istemekte, bunun sonucunda ürün çeşitliliği
artmakta ve ürün hayat süreleri kısalmaktadır.
• Fiyat faktörü, tercih etme sürecinde tek başına yeterli olamamakta, tedarik zinciri süreçlerinde hız ve
esneklik yetisi bir firma için hayatı derecede önem ihtiva etmektedir.
• Günümüzde firmalar değil, tedarik zincirleri rekabet etmektedir.
• Bu değişkenlikler karşısında tek bir üretim stratejisinin her alana uyarlanması mümkün değildir.
Bir üretim işletmesinin en genel manada iyi yönetmesi gereken iki ana zinciri vardır. Bunlar pazarın ihtiyaç
duyduğu yeni ürünleri tasarlamak için kullandığı ürün geliştirme zinciri süreci diğeri ise daha önceden devreye
alınmış, halen üretimi olan ürünlerin; malzemelerinin sürekli olarak tedarik ederek, üretmek ve sevk etmektir
için kullandığı tedarik zinciri süreçleridir.. Ürün geliştirme sürecinde; ürün tasarım, stratejik tedarik, yeni
ürün geliştirme ve deneme üretim süreçleri yer alır. Tedarik zinciri sürecinde ise; tedarik, üretim ve dağıtım
süreçleri yer alır.
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 5
• Tedarik Zinciri (Supply Chain): Firmanın mevcut portföyünde bulunan ürünleri üretip, sevk
edebilmek için kullanılan zincirdir. Talep planlama, sipariş yönetimi, stratejik / operasyonel satın
alma, üretim yönetimi, depolama ve sevkiyat gibi ana süreçlerin etkin bir şekilde koordine edilip
yönetilmesine odaklanan bir yapıdır. Ürün doğuşundan (product launch) – ürünlerin sistem dışına
çıkıncaya kadar (phase out) olan tüm süreci kapsadığı için ürünün hayat sürelerinin sıkı takibi ve ürünün
yaşam sürecinin farklı evrelerinde farklı üretim / tedarik stratejilerinin izlenmesini gerektirmektedir.
Günümüzde firmaların değil tedarik zincirlerinin rekabet ettiğini düşünecek olursak bu sürecin etkin
yönetimi de aynen ürün geliştirme zinciri gibi son derece önemli bir rekabet aracıdır.
• Ürün Geliştirme Zinciri (Product Development Chain): Pazarlama stratejilerinin hedeflerine
ulaşabilmesi için gerekli olan yeni ürünlerin geliştirildiği (NPI: New Product Introduction) süreçlerin
oluşturduğuzincirdir.Pazarihtiyaçlarınıerkendenfarkedip,gerekliürünüzamanındapazarasunabilmek
için müşteri güdümlü inovasyon, modüler ürün tasarımı, üret / satın al kararları (make / buy decisions),
stratejik tedarik ilişkileri, eş zamanlı mühendislik ve yeni ürün devreye alma gibi konulara odaklanır.
Ürün hayat sürelerinin kısalması, müşterilerin giderek daha fazla kişiselleştirilmiş ürün talep etmeleri
sonucunda yeni ürün geliştirme sayısı önemli oranlarda artış göstermektedir. Yapılan bir araştırmaya
göre Telekom sektöründeki firmaların son bir yıl içinde elde ettikleri cirolarının yüzde ellisi, son üç yıl
içinde geliştirdikleri ürünlerden gelmektedir.
Şekil 1 1: Değer Zincirleri
Şekil 1 2: Değer Zincirleri ve Kayıplar
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları6
2. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 7
2. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
Lojistik tarihi insanlık kadar eskidir. Lojistik kelimesi yunanca “logisticos” kelimelerinden türemiş olup,
hesaplama yeteneği ya da hesapta beceri anlamına geldiği ileri sürüldüğü gibi bir başka görüşe göre ise “Logic
(mantık)” ve “Statistics (istatistik)” kelimelerinden meydana gelmektedir. 1950’lere kadar askeri bir terim
olarak görülen lojistik kavramı daha ziyade askeri faaliyetlerdeki satın alma, bakım ve taşıma faaliyetlerinin
koordine edilmesi ve yönetilmesi süreçlerinde yer alıyordu. II.Dünya savaşında birçok kompleks askeri lojistik
probleme çözüm geliştirmek amacı ile üzerine yoğun olarak çalışılan lojistik konsepti 1950’li yıllarda işletme
biliminin de ilgisini çekerek operasyonel süreçlerde yer almaya başlamıştır. O dönemlerdeki en öncelikli
konuların başında emek yoğun malzeme elleçleme süreçlerindeki verimsizlik, yüksek hacimli depolama
problemleri ve depo tasarımı problemleri geliyordu. Depolama (warehousing) ve malzeme elleçleme (material
handling) konularının üzerine çalışmaların başlamasının akabinde 1960’lar ile birlikte zaman karşı hassas
yüklerin taşınmasında trenler ile birlikte kamyonlar yer almaya başlaması ve depolama, elleçleme ve taşıma
süreçlerinin bir bütün olarak fiziksel dağıtım adı altında düşünülmesine neden olmuştur.
Fiziksel dağıtımın pazarlamanın bir alt fonksiyonu olarak görülmesi ile birlikte lojistik süreçleri işletme içinde
genelolarakpazarlama,finansveüretimaçısındanparçaparçairdelenmeyebaşlanmıştır.Ancakpazarlamanın
ciro hedefleri doğrultusunda her daim elinde fazla stok tutma beklentisi; finansın daha az stok ve yatırım geri
dönüş oranı hedefleri; üretimin yüksek adetli üretim adetleri ve fabrika içinde envanter tutulması talepleri
toplam süreç yönetiminde bir takım karışlıklara sebep olmuştur. Silo tarzı yönetim felsefesi ve departman
hedeflerinin firma hedeflerinin önüne geçmesi yaklaşımının negatif etkileri toplam maliyet konseptinin
ortaya çıkmasına sebep olmuş ve lojistik - fiziksel dağıtım (toplam lojistik maliyetinin %60’ı olması nedeni
ile) anlamında öncelikli olarak pazarlama fonksiyonunun bir alt birim olarak işletmelerde bir fonksiyon olarak
görülmeye başlananan bu konsepte 1964’lerde fiziksel tedarik süreci de eklenerek mevcut süreç iş lojistiği
adı altında anılmaya başlanmıştır.
Bilim adamlarının maliyetlerin birbiri ile olan ilişkilerinin (stok maliyeti ve taşıma maliyeti) önemli boyutlarda
olduğunu ve doğru ürünü, doğru zamanda, doğru yerde olmasının firmaya rekabet ve karlılık anlamında
önemli getiriler sağladığını fark etmeleri lojistik üzerine bilimsel çalışmaların daha fazla yapılmasını sağlamış
ve lojistiğin ayrı bir disiplin olarak daha kapsamlı bir şekilde düşünülmeye başlanmasına neden olmuştur.
1980’lere kadar depolama ve taşıma aktivitelerinin üzerine yoğunlaşan iş lojistiği bilgisayar sistemlerinin
gelişimi ile birlikte bir devrim sürecine girmiştir. Önceleri manuel yapılan ve teknik açıdan hesaplanması
pek kolay olmayan problemler bilgisayar sistemleri ve yazılımları sayesinde çok daha hızlı ve doğru olarak
yapılmaya başlanmıştır. Malzeme İhtiyaç Planlama (MRP) sürecinin gelişimi, ağırlıklı olarak fiziksel dağıtım
ve kısmi olarak da tedarik süreçleri ile sınırlı olan iş lojistik kavramının kapsamını bu evrede genişleterek, ilgi
alanına satın alma (Purchasing), üretim yönetimi (production management) ve fiziksel dağıtım (physical
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları8
2. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
distribution) konularını daha da geniş bir şekilde almaya başlamıştır. Satın alma ile birlikte tedarikçi seçimi,
fiyatbelirleme,teslimatkoşulları;malzemeyönetimiilehammadde,yarımamulgirişi,elleçlemevestoklanma;
fiziksel dağıtım ile ürünün sevkiyatına kadar olan tüm firma içi süreçler lojistik değer zincirinde yer almaktaydı.
Bu aşamadan sonra İş Lojistiği konseptinin yerini Lojistik Yönetimi (Logistics Management) almıştır.
Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri Konseyi (CSCMP: Council of Supply Chain Management Professional),
Lojistik Yönetimini: “Müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürün, servis hizmeti ve bilgi akışının,
başlangıç noktasından (kaynağından), tüketildiği son noktaya (nihai tüketici) kadar olan tedarik zinciri içindeki
hareketinin etkili ve verimli şekilde planlanması, uygulanması, taşınması, depolanması ve kontrol altında
tutulması hizmeti olarak tanımlanmaktadır.
Bu sürece göre lojistiğin temel fonksiyonlarına baktığımız zaman beş ana başlık görmekteyiz.
1. Lojistik ağ tasarımı (networking)
2. Kaynak planlama ve satın alma. (Sourcing and procurement)
3. Planlama ve talep tahminleme (planning and forecasting)
4. Taşıma (transportation)
5. Dağıtım (distribution)
Lojistik yönetiminde toplam maliyet olgusu sadece firma süreçleri ile kısıtlı olsa da tedarik zinciri yönetimi
konseptinin temelleri bu aşamadan sonra gelişme göstermeye başlamıştır. Güç dengelerinin müşteri ve
ana sanayi etrafında toplanmaya başlaması, üretim sektöründeki küreselleşme, artan rekabet koşulları
ve teknolojik gelişimin paralelinde işletmeler tüm fonksiyonel süreçlerinin gereksinimlerini tek ve ortak bir
platformdayapabilmelerineolanaksağlayacakkurumsalkaynakplanlama(ERP:EnterpriseResourcePlanning)
ve ileri programlama-çizelgeleme yazılımlarını geliştirmişlerdir. Bu sayede işletmeler gerek müşterileri gerek
ise tedarikçileri ile aynı platform üzerinden iletişime geçebilmeye ve ortak hareket edebilme yeteneklerini
geliştirmeye başladılar.
Önceleri sadece firma içi süreçlere konsantre olan ve tedarikçi /müşteri tarafındaki süreçler ile pek ilgilenmeyen
firmalar bu aşamadan sonra işbirliği ve stratejik tedarik zinciri yönetimi başlığı altında kapsamını daha da
genişleterek malzemenin tedariğinden ürünün müşteriye gönderilmesine kadar olan tüm süreç ile ilgilenmeye
başlamıştır. Öte yandan maliyet azaltımı ve karlılık artışı baskıları birçok firmanın üretimden, satın almaya
kadarbirçoksüreçtedışkaynakkullanmasınasebepolmuştur.Öylekibazısektörlerdesatınalmamaliyetlerinin
toplam ciro içindeki etkisinde ciddi oranlarda artışlar meydana gelmiştir. Bu tür etkenlerin sonucunda sadece
firma içi süreçlere odaklanma konsepti, yerini tüm süreçlere konsolide olarak bakarak etkin planlama ve
kontrol aktivitelerine bırakmıştır. Firma içi süreçlere odaklanılması yerine tedarikçi ve müşteriyi de içine alan
bir yapıda tüm sürecin irdelenmesi yaklaşımı ile başlayan tedarik zinciri yönetimi konsepti 1990’lardan sonra
kendine yer bulmuştur.
Tedarik zinciri müşterinin istediği ürünü yapabilmek için maliyetlere etki eden ve ürün oluşumu sürecinde yer
alan tüm işletmelerin, fonksiyonların bütünleşik bir yapıda yönetilmesini içerir. Müşteriden tedarikçiye kadar
olan tüm süreçlerdeki malzeme, bilgi ve para akışını süreç içinde yer alan tüm fonksiyonlar tarafından entegre
bir şekilde yönetilmesini kapsar. Toplam maliyete sistem yaklaşım ile bakarak sadece taşıma maliyetlerinin
azaltılması ya da stok seviyelerin düşürülmesi konularına değil tüm süreç boyunca (tedarikçiden müşteriye
kadar) toplam maliyetin azaltımına odaklanır. Zincir içinde yer alan tüm tarafların uzun dönemli iş birliği
ilkesine dayanan Tedarik Zinciri Yönetimi anlayışında stok, taşıma, sevkiyat, üretim planları gibi bilgiler zincir
üyeleri arasında paylaşılarak risk ve kazanç tüm taraflara eşit olarak dağıtılmaya çalışılır.
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 9
Ortak Yönetilen Envanter (Co-Managed Inventory), Tedarikçi Yönetimli Envanter (Vendor Managed
Inventory), Sürekli Yenileme Sistemi (Continious Replenishment System) gibi süreçler bu anlayışın ortaya
çıkardığı uygulama örnekleridir. Küreselleşmenin artarak devam etmesi, sınırların kalkması ve serbest
ticaretin gelişmesi, üretimde dış kaynak kullanımının artması tedarik zinciri yönetimine ilgiyi her geçen gün
artırmaktadır.
Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri Konseyi (Council of Supply Chain Management Professional), Tedarik
Zinciri Yönetimi’nin tanımını; ”Tedarik zincirinin ve bu zincir içinde yer alan tüm şirketlerin uzun vadeli
performanslarını artırmak amacıyla, söz konusu şirketlere ait işletme fonksiyonları ve planlarının, zincirdeki
tüm şirketleri kapsayacak şekilde, sistematik ve stratejik koordinasyonudur”, şeklinde yapmaktadır.
Tedarik zinciri yönetimi, sürekli değişkenlik gösteren pazarda organizasyonların müşteri beklentilerine hızlı
cevapvererek,rekabetçiolabilmeleriaçısındansonderecehayatidirveasılamacısürdürülebilirrekabetavantajı
elde etmektir. Müşteri beklentilerinin maksimizasyonunun yanında toplam tedarik zinciri maliyetlerinin
indirgenmesi yaklaşımı kademeli olarak önce tedarikçiyi, müşteriyi, sonra her ikisini ve en sonunda da zinciri
bir kademe daha genişleterek tedarikçinin tedarikçisini ve müşterinin müşterisini de kapsam alanı içine
alacaktır. Tedarik Zinciri Yönetimi tedarikçi, üretici, müşterinin verimli entegrasyonuna odaklandığı için firma
aktivitelerini hem stratejik, hem taktiksel hem de operasyonel seviyede ilgilendirmektedir.
Günümüzde, Tedarik Zinciri Yönetimi (TZY) kavramı genelde tedarik ve lojistik kapsamında
değerlendirilmektedir. Ancak olması gereken durum aslında hiçte bu şekilde değildir. Müşteri değer zinciri
süreçlerine bakacak olursak ürün geliştirme sürecinden - satın almaya, üretim süreçlerinden - lojistik
yönetiminekadarolantümsürecin,zinciryapısıaltındavetekbirfonksiyonaltındayönetilmesigerekmektedir.
Akademik çalışmalar yakın geleceğin organizasyonunda her şeyin üç ana fonksiyon altında toplanacağını
belirtmektedir.
• Genel Müdür (CEO)
o Pazarlama
o Tedarik Zinciri Yönetimi
o Finans
2. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ
Şekil 2 1: Tedarik Zinciri Yönetiminin Gelişimi
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları10
2.1.YALIN ÜRETİMİN GELİŞİMİ
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 11
2.1. YALIN ÜRETİMİN GELİŞİMİ
IBM eski CEO’sunun 1943’de “Dünya’da ancak beş adet
bilgisayar için pazar olabilir” sözünden yaklaşık olarak
yetmiş yıl sonra baktığımız zaman mevcut durumda bunun
tam aksine bir gelişme olduğunu görmekteyiz.
Endüstri tarihi açısından ilk önemli mihenk taşı olarak
18.Yüzyılın son çeyreğinde buhar makinesinden güç
üretilmesi ile başlayan endüstri devrimi (Endüstri 1.0)
gösterilmektedir. Bu sayede insanlık makineleşmeyi
öğrenmeye başlamış ve günümüz endüstrisinin temellerini
atmaya başlamıştır. Bu dönemden sonraki çığır açan dönem
(Endüstri 2.0) her ne kadar Henry Ford’un seri üretim
montaj bantları (konveyör sistem) kullanarak, model T
üretimlerini gerçekleştirmesi gösterilse de, daha önceleri
kasapların karkas etleri konveyör bantlarında taşıyarak bir
nevi seri üretim yaptıkları da bilinmektedir.
Henry Ford ile başlayan montaj bantları kullanarak seri
üretim yapma yetisi o günlerde koşulları üreticilerin
belirlemesi ve pazarın, müşterinin koşulsuz olarak üretilene
razı olması prensibine dayanıyordu. Bu sayede Ford, tek tip
olan Model-T ürünlerini, toplu olarak üretme stratejileri ile
ucuza üreterek piyasalara sunabilmekte, bunun karşılığında
da üretim hacmini giderek attırmaktaydı.
Ancak aynı dönemlerde Ford’un kendisini General Motors
(GM) ile rekabet altında bulması ve GM’in yükselişi,
modellerdeçeşitliliğinartmasıileberaberüretimsüreçlerinde
ilk değişim gerekliliğin sinyalleri gelmeye başlamıştır. Her
geçen gün giderek daha farklı ve gelişmiş modeller, özellikle
GM tarafından piyasaya sürülmüş, gelir ve zevk durumları
değişken sosyal gruplara hitap etme eğilimi güçlenmiş ve
bunun sonucunda, Ford tarafından geliştirilen tek modele
endeksli, toplu üretim felsefesine dayanan üretim montaj
hatları beklentilere karşılık veremez duruma gelmiştir. Zira,
Ford üretim sistemi gerçekte sadece montaj bandında, tek
bir modelin akışına olanak sağlamaktaydı. Montaj bandını
besleyen diğer alt süreçlerde hala toplu üretim yaklaşımı
ve stoklu imalat yöntemleri ile süreçler yönetiliyor, model
sayısının artması çok sayıda kalıp değişiminin olmasını ve
farklı modellerde aynı standartlarda çalışabilecek uygun iş
gücünün olmasını da zorunlu hale getiriyordu. Bu iki faktör
Ford üretim sisteminin yeni düzene ayak uyduramamasının
en temel sebepleriydi.
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları12
2.1. YALIN ÜRETİMİN GELİŞİMİ
Zamanla gelişen rekabet ve değişen müşteri beklentileri sonucunda üretim sistemleri de gelişti ve 1950’lerden
sonra kısmi olarak üretim süreçlerinde endüstriyel otomasyon sistemleri kullanılmaya başlandı (Endüstri
3.0). Özellikle PLC, DCS gibi sistemlerin yaygın bir şekilde kullanılması bilgisayar destekli / kontrollü üretim
sistemlerinin gelişmesine oldukça katkı sağlamıştır. Bu sayede üretim süreçleri eskiye oranlarla daha hızlı,
basit olduğu gibi ürünler de standart olarak (aynı kalite, aynı hız, vs.,) üretilmeye başlandı. Ancak bu etkiler
aynı zamanda müşteri beklentilerini ve dolayısıyla ürün çeşitliliğini de artırıyordu. Bir başka ifade ile artık
piyasalar müşteri tarafından yönlendiriliyor ve müşterinin değişken tercih, ruh yapısı üretim yapısını, üretim
süreçlerini belirliyordu. Kısaca artık tek tip ürün yerine, kişiselleştirilmiş ürünler üretilmesi ve bunu yaparken
de maliyetlerde artışta olmaması gerekiyordu.
Bu sonuç gerçekte yalın üretim felsefesinin doğuşunun ana teması olmuştur. Piyasaların artık müşteri
tarafından yönlendirildiğini fark eden Ohno, Toyota fabrikalarında tek tip ürün ile toplu üretim yapma felsefesi
yerine birden fazla modeli, aynı üretim hatlarında en düşük maliyete yapabilme üzerine kurgular yapmış ve
temelde üç ana stratejiye dayanan yalın üretim felsefesinin doğmasına neden olmuştur.
1. Tam zamanında üretim (JIT: Just In Time),
2. Anormallikler de duruş kültürü (JIDOKA)
3. Seviyelendirme (Heijunka).
Yalın üretimin özünde değerin anlaşılması ve kayıplar ile sürekli mücadele etmek yatar. Temel amacı; müşteri
değer zincirinde değer oluşturmayan aktiviteleri (kayıplar ve değişkenler) sürekli iyileştirme faaliyetleri ile
elimine ederek, üretim zamanını kısaltmak ve nakit akış hızını pozitif yönde iyileştirmektir. İlk olarak Toyota
tarafından; “Tüm üretim süreçlerinde, değer oluşturmayan kayıpların ortadan kaldırılması, ekipman ve üretim
hatlarının hızlı bir şekilde farklı bir model üretebilecek hale getirilmesi ve üretimde herhangi bir hata meydana
geldiği an üretim hatlarını hatanın ortadan kaldırılıp yeniden oluşumunun engelleninceye kadar durdurulması“
anlayışı üzerine kurulan Toyota Üretim Sistemi felsefesi o günden itibaren Toyota’nın üretim maliyetlerini
ve esnekliğini rakiplerine oranla çok daha iyi seviyelere getirmeye başlamasıyla her geçen gün gelişerek tüm
dünya üreticilerinin kabul ettiği bir üretim sistemi halini almıştır.
Önceleri sadece fabrika içi süreçlere odaklı olarak düşünülen yalın üretim felsefesi, günümüzde tedarik zinciri
kavramının giderek daha da önemli bir hale gelmesi ile bakış açısını tedarikçiden başlayıp ürünün müşteriye
gönderilmesine kadar olan tüm süreçleri kapsayacak bir şekle dönüştürmüştür. Womack (1990) yazmış
olduğu “Dünyayı değiştiren makine” adlı eserinde yalın üretimin bir sistemden öte bir felsefe oluğunu ve
temel bileşenlerinin “değer, değer zinciri, akış, çekme ve kusursuzluk” olduğunu, yalın üretimin felsefesinin
özünde müşteri istek ve beklentilerini karşılamak için değer zincirindeki kayıplar ile mücadele ederek, değere
odaklı süreçler geliştirilmesinin gerekliliği belirtmiştir. Kayıpların her süreçte var olacağı düşüncesi ile üretim
harici süreçleri de kapsamı içine alan yalın üretim felsefesi, her alanda uygulanabilir bir yönetim modeli haline
gelmiş ve halen son elli yılın en kayda değer operasyon ve tedarik zinciri yaklaşımı olarak kabul edilmektedir.
Şekil 1-4: Değer ve Kayıpların Üretim Zamanına Etkisi
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 13
2.1. YALIN ÜRETİMİN GELİŞİMİ
Pazarda daha fazla oyuncunun olması ve değişen, gelişen müşteri beklentileri maliyet faktörünün yanına
kalite olgusun da yerleşmesine neden olmuştur. Sadece fiyat parametresi ile pazarda kalıcı olunamayacağının
anlaşılması toplam kalite yönetimi, kalite güvence sistemleri ve istatistiksel proses kontrol gibi süreçlerim
gelişmesine etki etmiştir. 1990’lar sonrasında globalleşme, teknolojik ve sosyo kültürel gelişmeler gibi
etkenlerin sonucunda müşteri pazarın tek hakimi olarak yerini almış ve oyunun kurallarını baştan aşağı
değiştirmeye başlamıştır. Bu yeni evrede; fiyat ve kalitenin yanında, hızlı teslimat, kişiselleştirilmiş ürün,
esneklik gibi faktörlerin de tercih sürecinde etkin rol alacağını tanımlayıp, rekabetin eskisi kadar kolay
olmayacağının altını kalın çizgi ile çizmiştir.
Meydan okuma ile sürekli iyileştirme yaklaşımını benimseyen yalın üretim felsefesi özellikle pazarda talebin
öngörülebilir, sipariş büyüklüğünün yüksek ve ürün çeşitliliğin fazla olmadığı durumlarda oldukça etkin bir
rekabet aracı olarak kabul edilmektedir. Ancak bunun aksi yani talebin ön görülemediği, değişkenliğin oldukça
fazla olduğu ve ürün çeşitliliğin yüksek olduğu durumlarda, yalın üretim felsefesinin (çekme sisteminin) tüm
ihtiyaçlara cevap veremediği bir çok araştırmacı tarafından eleştirilmektedir.
Şekil 2 5: Yalın Üretim Bileşenleri
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları14
2.2. ÇEVİKLİK GEREKSİNİMİ
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 15
2.2. ÇEVİKLİK GEREKSİNİMİ
Giderek kısalan teslimat süreleri, ürün hayat sürelerinin azalması, kişiselleştirilmiş ürünlerin pazarda
ağırlıklarının artış göstermesi ve ani talep dalgalanmaları gibi nedenlerden dolayı tedarik zincirlerinde doğru
ürünü, doğru miktarda, doğru şekilde, doğru yere ve doğru fiyata sevke edebilmek giderek zorlaşmaktadır.
Değişim daha önceye göre çok daha hızlı olması ve bunun sonucu olarak pazarda belirsizliklerin ve
türbülansların artması, tedarik zinciri stratejilerinin hata yapmasının en temel nedenleridir. Bu değişimler
iş modellerinin, iş yapma tekniklerinin ve önceliklerin değişmesine neden olmakta ve farklı stratejilerin
gelişmesine etki etmektedir.
Seri üretim performansında kişileştirişmiş ürün yapabilmek ve bunu yaparken de hızlı ve esnek olabilmek
günümüz tedarik zinciri süreçlerinin en önemli rekabet araçlarından biridir. Müşteri istekleri ve beklentilerinin
sürekli değişiklik gösterdiği için tedarik zinciri miktar ve çeşit anlamında olabilecek talep değişikliklerine karşı
uygun maliyetler altında, hızlı cevap verebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Bu bağlamda firmalar hayatta
kalabilmek için çeviklik konseptinin vazgeçilmez olduğunun farkına varmışlar ve bunun içinde yekpare olarak
değil, entegre tedarik zinciri bazında tedarikçiden – müşteriye kadar birlikte çalışarak çevik olabilmeye
odaklanmışlardır.
Çevik üretim (Agile Manufacturing) konsepti, 1991 yılında Iaccoca enstitüsündeki bir grup araştırmacı
tarafından pazarın hızla değişen gereksinimlerini, hızlı bir şekilde karşılayabilmek amacı ile ortaya sürülmüş
bir tedarik zinciri modelidir. Temelinde, Amerikan üretim endüstrisinin Uzakdoğulu rakiplerine kaptırdığı
üretim yeteneği üstünlüğünün geri alınabilmesi kurgusu yatmakta olup, bir çok araştırmacı ve uygulayıcı
tarafından, hızla değişen ve gelişen dinamik pazar koşullarında uygulanabilecek en etkin stratejik tedarik
zinciri modellerinden biri olarak kabul edilmektedir. Hedefi hız, esneklik olan bu sistemde ana tema tedarik
zincirindeki tüm fonksiyonların pazar beklentilerini çok iyi anlayarak, ortak hedefler doğrultusunda ve
stratejik işbirliği ile esnekliği sağlayarak, değişken pazardaki müşteri beklentilerini karşılamaktır.
Pazara duyarlı olup müşteri isteklerini doğru olarak sezinleyebilmek ve bu isteğe hızlı atak edebiliyor olmak
çevik olabilmenin birinci koşuludur. Bunun için müşteriler ile sıkı iletişimde olmak, sahadan gerçek zamanlı
veri alarak işbirlikçi stratejiler ile kolektif planlama yapmak ve talebe dayalı üretim yapmak gereklidir. Bu
anlamda sanal tedarik zinciri ağı ile bilginin her alanda paylaşılması, bilgi iletiminde teknoloji ve internetin
etkin kullanılması son derece zaruridir. Artık firmaların değil – tedarik zincirlerinin rekabet günümüz
koşullarında tedarik zincirinde uzmanlaşmaya gidilerek tedarikçiler ile süreç entegrasyonun tesis edilmesi
(stratejik tedarik ilişkileri yönetimi) çeviklik için bir diğer gereksinimdir.
Çevikliğin gereksinimi altındaki en önemli etken değişim, en temel karakteristiği ise esnekliktir. Önceleri
ürün çeşitliliği ve talep artışı durumlarında, üretim hatlarını hızlı bir şekilde ayarlayabilme yeteneği olarak
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları16
2.2. ÇEVİKLİK GEREKSİNİMİ
algılanan çeviklik kavramı, globalleşmenin ve dış kaynaklara bağımlılığın artış göstermesi sonucu tedarik
zincirindeki tüm firmaların eş zamanlı olarak çevik olmasını zaruri hale getirmiştir. Bir çok araştırmacının
görüşüne göre sadece firma içinde yalın olunabilmesi kısmen olanaklı iken, çeviklik için ise tüm zincirin esneklik
yetkinliğine sahip olmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Bu bağlamda firmalar hayatta kalabilmek için çevik
üretim stratejilerinin vaz geçilmez olduğunun farkına varmışlar ve tam anlamıyla başarıyı elde edebilmek için
tek başına değil, entegre olarak tüm tedarik zinciri paydaşları ile çevik olabilmeye odaklanmışlardır.
Çeviklik yalınlık ile karşılaştırılmamalıdır. Yalınlık daha çoğu daha az ile yapabilme yetisi olarak adlandırılırken,
temel amacı değişkenliği ve ürün çeşidi az olan pazarlarda, tam zamanında üretim felsefesi ve çekme sistemi
ile süreçler arasındaki stok seviyelerini sıfıra yakın bir noktaya çekerek, maliyet azaltımını birinci önceliğe koyan
bir yaklaşımdır. Yalın üretim felsefesinin değişkenlik karşısındaki en önemli artısı, önceden belirlenmiş belirli bir
program doğrultusunda, üretimin müşteri tarafından belirlenen hıza göre (takt) ve dengeli olarak yönetilmesi
sonucu elde edilen esnekliktir. Yani talebin önceden kestirilebilir ve dalgalanmanın az olduğu durumlar
için yalın üretim yaklaşımı fark oluşturmaktadır. Bir çok araştırmacı, yalın üretim felsefesinin belirsizlik ve
öngörülemez değişiklikler karşısında çok etkili olmadığını, bunun temel nedeni olarak da değişkenliğe karşı
sistem içinde kapasite ya da stok anlamında bir rezervin olmamasının yalın üretim ilkesinin bir gereği oluğunu
belirtmektedirler. Yalın üretim kayıplara karşı mücadele eden bir sistem iken, değişkenliğe karşı bir savunma
mekanizması olarak görülen stok bulundurma veya rezerv kapasite ayrılması yalın üretim sistemleri için bir
paradoks gibi gözükmektedir.
Çevik üretim bir bakıma belirsizlikler ile mücadele etme konusuna odaklanır. Firmaların değişimi zamanında
algılayıp hızlı, proaktif olarak doğru tepki verebilmesi, etkin ve verimli bir şekilde kurumsal hedefleri algılama
düzeyi, aynı amaca ulaşabilmek için farklı prosesleri uygulayabilme yeteneği ve herhangi bir aktiviteyi hızlı bir
şekilde tamamlayabilme yetkinliği başlıca odaklandığı konular arasındadır.
Literatürde çeviklik üzerine birçok çalışmaya rastlamaktayız.
Gunasekaran, çalışmalarında, çeviklik için uzmanlık alanına odaklanmaya, tüm tedarik zincirinde bilgili,
donanımlı iş gücünün önemine, sanal tedarik zinciri ağlarına ve süreçleri gerektiğinde yeniden tasarlayabilme
yeteneğinin önemine değinmiştir. Bu anlamda kişilerin bilgi seviyelerinin bir firma için son derece hayati
olduğunu, firmaların eğitime yatırım yaparak, öğrenen bir organizasyon modeli içinde farklı disiplinlerde
yetkinliğe sahip insanlar yetiştiren kurumlar olmaları gerektiğini ve bunun için kurumlar arasında işbirliğinin
gerekli olduğunu vurgulamıştır. Tedarik zincirinde kurumlar arası işbirliğinin, ortak çalışmanın, nihai
müşteriden gelecek talep değişikliklerine karşı hızlı tepki verilebilmesi için ön şart olduğunu, tedarikçiler ile
birlikte eş zamanlı mühendislik uygulamaları için operasyonel seviyeden öte kurumsal seviyede iletişimin
zaruri olduğunu, farklı fonksiyonların birlikte çalışmalarına, üretim personelinin daha fazla yetkilendirilmesine,
modüler ürünler ile ürünü sonradan farklılaştırmanın önemine vurgu yapmış ve bilginin, değişime adapte
olabilme yeteneğinin, hızlı modelleme ve kolay konfigure edilebilir, teknolojik üretim hatlarının çeviklik için
olmaz ise olmaz olacağını vurgulamıştır.
Christopher,çeviktedarikzincirinindörtanakarakteristiğinipazaraduyarlılık,sanaltedarikzinciri,proseslerarasında
entegrasyon ve ağ yönetimi olarak kurgulamıştır. Pazarın beklentileri iyi anlamak ve doğru olarak üretebilmek için
müşteriler ile sıkı iletişimde olmak, sahadan gerçek zamanlı veri alarak işbirlikçi stratejiler ile kolektif planlama
yapmanın ve talebe dayalı üretim yapmanın önemine değinmiştir. Bu anlamda müşteri isteklerini doğru olarak
sezinleyebilmek ve bu isteğe hızlı atak edebilmenin çevik olabilmenin birinci koşulu olduğunu belirtmiştir. Sanal
tedarikzinciriağıilebilgininheralandapaylaşılmasıgerektiğinevurguyapmış,bilgiiletimindeteknolojiveinternetin
önemimedeğinmiştir.Tedarikçilerilesüreçentegrasyonunagidilerekstratejiktedarikilişkileriyönetiminçeviklikiçin
bir diğer zaruriyet olduğunun altını çizerek, tedarik zincirinde uzmanlaşmaya gidilmesi ve artık firmaların değil –
tedarik zincirlerinin rekabet ettiğini, az sayıda tedarikçiler ile güvene, uzun vade stratejik ilişkilerin kurulmasının
ortak, eşzamanı ve çevik olarak ürün geliştirilmesi sürecine pozitif katkı sağlayacağını belirtmiştir.
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 17
Gehani, çeviklik için farklı fonksiyonların ortak platformlarda çalışmasına, üretimde oluşan sorunların hızlı
çözümü için ilk kademe yöneticilerinin daha fazla yetkilendirilmelerine, modüler teknolojinin ve tasarım
aşamasında ürünü sonradan farklılaştırmak için jenerik ürün geliştirme sürecinin önemime değinmiştir.
Bottani, bu sonuçlara organizasyonların entegrasyonu, yüksek becerili ve bilgili insanların önemi, ileri seviye
teknolojinin çeviklik için gerekli olduğunu eklemiştir.
Yusuf, plansız hızın hayati hata getireceğini belirtirken, İngiltere 600 firma üzerine yaptığı çalışma sonucunda
hız, esneklik ve kaliteye aynı anda ulaşabilmek için tedarik zincirindeki firmaların internet teknolojileri
üzerinden etkin iletişim ve işbirliği yapmalarının oldukça önemli olduğuna değinmiştir.
Stratton, pazarda ilk, en hızlı ve en iyi olabilmek için çevik üretimin gerekli olduğunu savunurken, çevikliğe
ulaşabilmek için modüler ürünler ile ürünü sonradan farklılaştırma (erteleme) konseptinin ve üretim
stratejilerinde farklı zamanlarda farklı stratejilerin uygulanmasının önemine vurgu yapmıştır.
Harrison, pazara duyarlı olmanın önemine, maksimum bilgi paylaşan sanal tedarik zincirinin, tedarik zincirinde
ortak hedeflerin olmasının gerektiğine ve firmaların süreçleri arasında kurumsal seviyede entegrasyonun
çevikliğe katkının gerekliliğine vurgu yapmıştır.
Li, stratejik tedarikçi ve müşteri yönetimi, kaliteli ve yüksek seviye bilgi paylaşımı ve ürünü sonradan
farklılaştırmanın önemine değinmiştir.
Agarwal, çevik tedarik zincirinde bulunması gereken karakteristikler olarak; pazara duyarlılık, müşteri
memnuniyeti, yeni ürün devreye alma, kalite iyileştirme, teslimat hızı, veri güvenirliği, bilgi teknolojilerinde
teknoloji, üretim zamanının kısaltılması, maliyet optimizasyonu, servis seviyesinin iyileştirilmesi, merkezi ve
işbirlikçi tahminlime ve planlama, süreç içinde yer alan fonksiyonlar ile güven ilişkisi olduğunu belirtmiştir.
Azevedo, değişken pazarlarda kalıcı başarı için öncelikli olarak pazara duyarlılık ve organizasyonların yakın, sıkı
iş birliği yapmasının önemine değinmiştir. Çevik tedarik zinciri yönetimi için tedarikçiler, bayiler ve müşteriler
ile yakın ve işbirlikçi yaklaşım içinde olan bir organizasyon içinde bulunmaları ve zincir içinde bulunan tüm
organizasyonların operasyonel, yönetsel ve bilgi teknolojileri alanlarındaki yetkinliklerini paylaşarak toplam
sinerji elde etmelerini önemime değinmişleridir.
Çeviklik bu anlamda, “Sürekli belirsiz ve öngörülemeyen
değişimlerin olduğu rekabet ortamında, müşteri
tarafından tasarlanan ürünlere, hızlı ve verimli şekilde
cevap verebilme yeteneği”, olarak tanımlanabilir.
Literatürde bu tanımı destekleyen başka tanımlarda
mevcuttur. Christopher çevikliği; esneklik faktörüne
vurgu yaparak, “Organizasyonların değişen ve taleplerin
öngörülemediği Pazar koşullarında, volüm ve çeşitlilik
anlamında değişime adapte olabilme yeteneği olarak
yaparken, Brown ve Bessand beklenmeyen şekilde gelen
değişkenliklere karşı, hızlı ve etkin şekilde cevap verme
yeteneği olarak tanımlamıştır. Iskanius, sürekli yüksek
kalite ve performans beklenen, müşteri tarafından
yapılandırılmış ürünlerin olduğu ve talebin sürekli
değişkenlik gösterdiği markette karlılık fırsatlarını
arayıp, yakalamak için kapsamlı bir şekilde cevap
verebilme yeteneğini eklerken, Baker kişiselleştirilmiş
müşteri isteklerine, kitle üretimi performansı ile cevap
verebilme yeteneği olarak tanımlamıştır.
2.2. ÇEVİKLİK GEREKSİNİMİ
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları18
Bu bağlamda ;
Çevikliğe etki eden ana unsurları;
• Müşteri istekleri
• Yoğun rekabet
• Pazar koşulları
• Teknoloji
• Sosyo kültürel gelişmeler
Çevikliğin temel bileşenlerini;
• Pazarın beklentileri iyi anlamak ve doğru olarak üretebilmek için müşteriler ile sıkı iletişimde olmak,
sahadan gerçek zamanlı veri alarak işbirlikçi stratejiler ile kolektif planlama yaparak talebe dayalı üretim
yapmak.
• Sanal tedarik zinciri ağı ile bilginin her alanda paylaşılmasını sağlayarak, bilgi iletiminde teknoloji ve
internet etkin kullanmak.
• Tedarikçiler ile süreç entegrasyonuna gidilerek, uzmanlığa odaklanmak ve işbirlikçi stratejiler ile birlikte
hızlı yeni ürün geliştirmek.
• Günümüzde artık firmaların değil tedarik zincirlerinin rekabet ettiği yaklaşımı ile tedarik zincirinde ortak
hedefleri belirlemek, firmaların süreçleri arasında kurumsal seviyede entegrasyonu sağlamak.
Çevikliğin temel karakteristiğini;
• Tepkisellik (responsiveness): Değişimi algılama ve hızlı, proaktif olarak doğru tepkiyi verebilme yeteneği.
• Yetenek / Yeterlilik (competency): Etkin ve verimli bir şekilde kurumsal hedefleri algılama yeteneği.
• Esnekliik (Flexibility): Aynı amaca ulaşabilmek için farklı projeleri uygulayabilme yeteneği.
• Hız (Speed): Herhang bir aktiviteyi hızlı bir şekilde tamamlayabilme yeteneği.
Çevikliğin genel tanımı ise;
• Sürekli, belirsiz ve öngörülemeyen değişime karşı tedarik zincirinin topyekûn olarak, hızlı ve etkin bir
şekilde adapte olabilme yeteneği, olarak yapabiliriz.
2.2. ÇEVİKLİK GEREKSİNİMİ
Şekil 2 6: Çevik Üretim Bileşenleri
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 19
2.3. HİBRİD MODEL
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları20
2.3. HİBRİD MODEL
Teknoloji ortalama her on sekiz ayda bir kendini ikiye katlamaktadır (Moore Law). Günümüze kadar bu süreç artan
bir seyir ile devam etmiş ve özellikle mikro elektronik sektöründeki gelişmelerin sonucu olarak daha önceleri kısmen
maliyetli olan ve genelde endüstriyel alanlarda kullanılmakta olan sensor ve iletişim teknolojileri giderek artan bir
şekilde bireylerin gündelik yaşamlarında kullanılmaya başlamıştır. Bu gelişmeler bireysel ve profesyonel anlamda
tüm alışkanlıkları değiştirmiş ve endüstri 4.0 denilen nesnelerin interneti (Internet of Things) kavramını ortaya
çıkarmıştır. Teknolojik gelişmeler, internetin hayatımızın her alanında yer alması müşterilerin giderek artan bir seyir
ile kişiselleştirilmiş ürünlere önem vermesi, bunun etkisi olarak ürün çeşitliliği artması, ürün hayat sürelerinin her
geçen gün kısalması tedarik zinciri stratejilerinin statik yapısının yerini dinamik olmaya doğru itmektedir.
Yalın ve çevik üretim stratejileri üzerine bir çok akademisyen, uygulamacı araştırmalar yapmış ve tedarik zinciri
stratejilerinde tek bir modelin, her beklentiye cevap veremeyeceği (one size does not fit all), pazarda değişkenliği
kararlı, fonksiyonel ürünlerin fiyat kriteri ile sipariş kazandığı ancak değişkenliği az olan inovatif ürünlerin ise pazara
hızlı girilebilmesi durumunda sipariş kazanma şanslarının olduğu ve hibrid model olarak adlandırılan “yalın ve çevik”
stratejilerin birlikte uygulanabilir olmasının bir işletme için en ideal model olduğu görüşü hakim olmuştur.
Üretim stratejileri Pazar koşullarına, karakteristiğine göre değişebilir. Pazara ilk girişte çevik stratejiler ile ilk, en hızlı
olma yaklaşımı tercih edilebilirken, pazarın doyuma ulaşıp olgunlaşması durumunda çevik yerine yalın stratejilerin
izlenmesi daha doğru olabilmektedir.
Pazarda değişkenliği az, standart ürünler fiyat kriteri ile rekabet ederler iken, değişkenliği yüksek, özel- inovatif
ürünler ise pazarda ilk olma ve ulaşılabilir olma kriterleri ile rekabet etmektedir. Yapılan araştırmalar hızlı tüketilen
tüketici ürünleri sektöründe marketin değişken olduğu durumda çevik üretim stratejisinin pazarda ilk ve en
hızlı olma konusunda avantaj sağladığını ancak pazarın olgunlaşma dönemine doğru bu stratejinin son dakika
krizleri meydana getirerek, avantajını kaybettiğini ve pazarın olgunluk seviyesine geldikten sonra ise talep odaklı
yaklaşım, yalın stratejileri ile süreci devam ettirdiklerini ortaya koymuştur. Benzer şekilde, ürün çeşitlerinin hızlı atış
göstermesi ve talep değişkenliğinin her geçen gün artması gerçeğine karşılık tedarik zincirinin bu duruma hızlı ve
tepkisel olarak cevap verebilmesi için belirli alanlarda rezerv kapasite ve stoklara gereksinim olduğu konusunda da
akademikgörüşlermevcuttur.Rezervkapasiteyadastokbulundurmapolitikalarından,özellikleinovatifürünleriçin
kapasite bulundurmadan daha efektif olacağına vurgu yapmıştır.
Yapılan araştırmalar ürün karakteristiklerinin ürün hayat eğrisinin farklı evrelerinde sabit olmadığını, değişkenlik
gösterdiğini ve her bir evre için farklı bir stratejinin izlenmesi gerektiğini ve ürün hayat eğrisinin özellikle son evresi,
aşırı üretim ya da kısa üretim olmaması açısından itina ile takip edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Araştırmaların
çoğubenzerikonularavurguyaparakdeğişkenliğininaz/çokolmasıkriteriilebirlikteürünlerinpazardakiürünhayat
sürelerine, pazara girme hızına, ürün çeşitliliğine ve yıllık ürün adedine göre alternatif tedarik zinciri stratejilerinin
ayrı ayrı ya da hibrid şeklinde birlikte uygulanabileceğine vurgu yapmıştır.
Şekil 2 2: Hibrid Üretim Modeli
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 21
Destek başka görüşler tedarik zinciri stratejilerinde tek bir modelin, her beklentiye cevap veremeyeceğini, pazarda
değişkenliği kararlı fonksiyonel ürünlerin fiyat kriteri ile sipariş kazandıklarını ancak değişkenliği az olan inovatif
ürünlerin ise pazara hızlı girilebilmesi durumunda sipariş kazanma şanslarının olduğu belirtmiştir.
Örneğin düşük fiyatlı hava yolu firması maliyetlere odaklanırken, bir kargo firması hızlı teslimat, güvenirlik ya
da hizmet düzeyi kriterlerine odaklanabilmektedir. Firmanın ürettiği veya satışını yaptığı ürünlere ilişkin talebin
belirsizlik derecesinin yüksek olması daha esnek tedarik zinciri yapısının kurulmasını gerektirirken, talep belirsizliği
düşük veya talebi tahmin edilebilecek ürünler için verimlilik odaklı tedarik zincirlerinin kurulması gereklidir. Yalın ve
çevik üretimin birlikte kullanılması (hibrid model), konusunda ilk olarak Naylor (1997) araştırmalar yapmıştır. Bunun
hemen akabinde literatürde üç farklı hibrid stratejisinin uygulanabileceğine vurgu yapılmıştır.
Hibrid A: Karma Model
Pareto analizine göre, (80/20 kuralı) firma cirosunun %80’i, ürünlerin %20’inden üretilmektedir. Bu duruma
göre hızlı hareket eden, talep değişkenliği az olan ve ilk %20 lik dilime giren ürünler A grubu, diğer geri kalan
kısım ise B grubu olarak tanımlanmıştır. A grubuna giren ürünler için maliyet avantajı, getirisi yüksek olan
yalın üretim stratejisi ile stoka üretim yaklaşımının benimsenmesi, B grubuna giren ürünler için ise üretimin
ancak müşteriden kesin sipariş alındıktan sonra üretilmesi stratejisine dayanmaktadır. Karma model yaklaşımı
olarak da anılan bu strateji için farklı üretim hatları tahsis edilir. A grubu hatları ölçek ekonomisi kapsamında
yüksek adetli, hızlı hareket eden ürünlerin üretiminde kullanılır iken B grubu üretim hatları ile daha küçük
adetlerde ve çok sık ürün dönüşünün olduğu ürünlerin üretiminde kullanılmaktadır.
Hibrid B: Dış Kaynak Kullanımı
İkinci hibrid stratejisi ise sezonsal ya da ani gelişen talep artışlarına karşı sistemin cevap verebilmesine
olanak sağlayabilmek için her an kullanılabilir yedek kapasitenin ya da stokun hazır olarak bulundurulmasıdır.
Stratton, kısıtlar teorisi konseptini kullanarak etkin karar verme stratejileri üzerine çalışmalar yapmış ve
yalın üretimin, talep değişkenliğinin az olduğu pazarlarda süreç içindeki değişkenliği ve kayıpları da elimine
ederek, akışı tesis etmesi ile talep değişkenliğine karşı stok ve kapasite gereksinimine ihtiyaç duymadığını
belirtmiştir. Ancak, öte yandan ürün çeşitlerinin hızlı atış göstermesi ve talep değişkenliğinin her geçen gün
artması gerçeğine karşılık tedarik zincirinin bu duruma hızlı ve tepkisel olarak cevap verebilmesi için belirli
alanlarda rezerv kapasite ve stoklara gereksinim olduğunu belirtmiştir. Rezerv kapasite ya da stok bulundurma
politikalarından, özellikle inovatif ürünler için kapasite bulundurmanın daha efektif olacağına vurgu yapmıştır.
Genel olarak talep değişkenliği çok fazla olmayan A grubu ürünler için firma kapasitesi üretim sıralaması ve
hat dengelemesi yöntemleri ile belirli bir düzen içinde ve verimli olarak çalışır. Her bir ürün için belirli bir zaman
dilimi ayrılmıştır ve firma kapasitesi hemen hemen dolmuştur. Bu durumda olası sezonsal ya da promosyonel
aktiviteler kaynaklı oluşabilecek kapasite gereksinimleri dış kaynak kullanılarak çözümlenmeye çalışılır.
2.3. HİBRİD MODEL
Şekil 2 4: Dış kaynak kullanımı
Şekil 2 3: Karma model
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları22
Hibrid C: Erteleme (Postponement) Stratejisi
Üçüncü hibrid stratejisi ise müşteriden kesin sipariş alına kadar, final ürüne son halini vermeyi geciktirme, erteleme
yaklaşımına dayanan ürünü sonradan farklılaştırma (postponement) yaklaşımıdır. Bir çok tedarik zincircindeki
ana problemlerden biri gerçek talebin ne olduğunun her zaman net olarak önceden anlaşılamamasıdır. Teknolojik
gelişimin hızı, küreselleşme ile birlikte kişiselleştirilmiş ürünlere olan rağbet ve kamçı etkisi gibi nedenlerden dolayı
ürün bazında talep tahminlemesinin yapılabilmesi pek olanaklı gözükmemektedir. Ürün bazlı tahminlemeye dayalı
tedarik zinciri stratejileri kamçı etkisi nedeni ile büyük oranda hata getirirler. Bu durumu engellemek için ürün ailesi
bazında (aggregate), kısa dönemi baz alarak, müşteri ve tedarikçileri ile işbirlikçi talep tahminleme, planlama
stratejileri ile yapılması gereklidir.
Ürünü sonradan farklılaştırma stratejisi bir çok sektörde başarı ile uygulanan ve ürünün son halini alabilmesi
için gereken karar verme sürecini son aşamaya taşıyan bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle müşteri
siparişlerinde yaşanabilecek uyuşmazlıkları engellemek ve stok seviyelerini olması gereken seviyelerde tutabilmek
için oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. İlk olarak Alderson (1950) tarafından literatüre giren ürün
farklılaştırma konsepti elli yıldan bu yana sürekli olarak tartışılmaktadır. Günümüze kadar bu konuda endüstride bir
çok uygulama / çalışma yapılmış ve bu sürecin operasyonel performansa etkisi kanıtlanmıştır.
Ürünü sonradan farklılaştırma stratejisi tasarım aşamasından başlayıp, ürün sevk edilinceye kadar olan her
aşamadauygulamaolasılığıolanbiruygulamadır.Genelolarakyarımamullerinyadastandartürünlerin(vanilyabox,
decouplingpoint)ayrışımnoktasıolaraktanımlananstokalanlarındabekletildiğivesiparişüzerinefarklılaştırmanın
(montaj, imalat) yapıldığı üretim süreçleri içinde farklılaştırma stratejisi ile birlikte lojistik süreçlerinde de
(paketleme, etiketleme, dağıtım) gibi alanlarda da benzeri uygulama örneklerine rastlanmaktadır. Ürünler ayrışım
noktasına kadar jenerik halde itme sistemine göre, talep tahminleme stratejileri ile üretilirler. Jenerik model üretimi
yapılacağı için talep tahminlemesinin, tek bir ürün ile mukayese edildiğinde jenerik ürüne tahmin yapmak çok daha
gerçekçidir. Ayrışım noktasından sonra ürünler talep odaklı olarak, çekme sistemine göre müşteri konfigürasyonu
doğrultusunda farklılaştırılarak, tamamen kişiselleştirişmiş ürün elde edilir. Bu sayede seri üretim performansında,
talep kadar üretim miktarı ile kişiselleştirilmiş ürünler elde edilerek, hem hızlı bir şekilde cevap vermiş hem de
gereksizüretiminönünegeçerek,satılamayacakürünlerinüretilmesisonucuortayaçıkanfırsatmaliyetikayıplarının
azalmasını sağlamış olur.
2.3. HİBRİD MODEL
Şekil 2 5: Erteleme stratejisi
Şekil 2 4: Dış kaynak kullanımı
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 23
Bilgisayar üreticisi Dell firması müşteri isteklerine göre ürünleri çeşitlendirme sürecini başarı ile uygulamış
ve kişiselleştirilmiş ürünlerin rekabetçi fiyata ve zamanında müşterilerine sevk edilmesi konusunda oldukça
önemli bir rekabet üstünlüğü elde etmiştir. Teknik olarak bakıldığı zaman Dell ürünlerini farklılaştıran; işlemci,
işletim sistemi, yazılım, hafıza, klavye gibi bir çok komponenti vardır. Tüm bu değişkenliklerin sonucunda
bitmiş ürün olarak 100 milyon kadar farklı ürün konfigürasyonu ortaya çıkabilmektedir. Bu kadar çeşit ürünü
stoklayabilmek ya da her konfigürasyona anında reaksiyon gösterebilmek olanak dışıdır. Dell bu soruna çözüm
için erteleme (postponement) stratejisini başarı ile uygulamıştır.
Buyöntemileürünlerbellibiraşamayakadarstandartyadajenerikolarakyarımamulstoklarındabeklemektedir.
Müşteriden gelen kesin sipariş üzerine ürünler jenerik olarak bekledikleri stoklardan alınıp, bu aşamadan
sonra müşteri istekleri doğrultusunda farklılaştırılmaktadır. Yani ürünü farklılaştıran komponentler, ayrışım
noktasından itibaren ürüne giydirilmektedir. Dell ayrışım noktasına kadar jenerik bazda talep tahminleme
stratejisi ile yalın felsefeyi uygulamış, bu aşamadan sonra ise talep odaklı üretim yani çevik üretim stratejisi
ile ürünü farklılaştırmaya giderek, siparişlere hızlı reaksiyon verebilmiştir.
Bu duruma ilave olarak, Dell firması en çok tercih edilen ürünler içinde ayrıca bir bitmiş ürün stoku tutarak,
bu ürünlerin fiyatını da özel ürünlere göre daha az tutmaktadır. Bu sayede hem müşterisini en çok giden
ürünlere doğru yönlendirerek stoklardan sevkiyat yapmakta hem de özel ürün isteyen müşteri isteklerine de
ürünü sonradan farklılaştırma stratejisi ile cevap verebilmektedir. Bu sayede talep tahminleme stratejisini
ürün bazından değil, ürün ailesi bazında yaparak tahmin hatası kaynaklı aşırı stok, gereksiz envanter ve
satılmayacak ürünlerin üretiminden doğan fırsat maliyeti kayıplarını ortadan kaldırarak önemli bir rekabet
avantajı elde etmiştir.
2.3. HİBRİD MODEL
Şekil 2 7: Dell firması erteleme stratejisi modeli
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları24
3. VERİMLİ ŞİRKETLERE DÖNÜŞEBİLMEK
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 25
3. VERİMLİ ŞİRKETLERE DÖNÜŞEBİLMEK
Bundan birkaç yıl önce Samsung firmasının Avrupa satış direktörü ile tanışmıştım. Kendisine, Güney Kore’nin son
yıllarda gerek ekonomik gerek ise teknoloji anlamında dikkat çekici bir büyüme içinde olduğunu ve bunu nasıl
başardıklarını sormuştum.
Bana bu sürecin temel olarak üç adımı olduğunu söyledi.
1-Firmaları uzmanlık alanlarına göre ayır.
Devletin;firmalarıuzmanlıkalanlarınagöresegmentlereayırdığınıveherfirmanınolabildiğincekendisegmentinde
uzmanlaşmasını, büyümesini destekliğinden bahsetti. Bu duruma göre firmaların sermayesi olsa dahi uzmanlık
alanları dışındaki segmentlere yatırım yapmaları bir bakıma engellenmiş, mevcut yatırımlarını içinde bulundukları
segmente kaydırmaları teşvik edilmiş. Bundan yirmi yıl önce Hyundai bilgisayar da üretirken bugün ağırlıklı olarak
otomotiv segmentine yönelmesi, ya da Samsung yıllar önce kısmi olarak otomotiv sektöründe de var iken bu gün
bir elektronik devi haline gelmesi bu stratejinin ne denli doğru olduğunu kanıtlar niteliktedir sanıyorum.
Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki en
temel sorunlardan birisi moda endeksli yatırım
konseptidir. Örneğin bir yerlerde bir yatırımcı pazarın
gereksinimlerini analiz etmiş ve karar vererek bir
fabrika ya da işletme açmış olsun. Bu yatırımcılar
geneldepazarailkgirenolmalarından,işiiyiplanlayıp
etkin yönetmelerinden ve biraz da konjoktürel
yapı sonucunda iyi sonuçlar elde ederler. Bu durum
hemen diğer yatırımcıların dikkatini çeker ve bir
çok yatırımcı aynı alanda fabrika, işletme açmaya
başlar. Serbest piyasa koşullarında bu tercihler
elbette sorgulanamaz ancak – gereğinden fazla
üreticinin aynı segmente yatırım yapması belirli
bir eşik seviyesine gelindiğinde yarardan çok zarar
getirmektedir.
Otomotiv sektöründe danışmanlık yaptığım sırada
bir analiz yapmıştım. Ülkemizde plastik türevi
komponent ihtiyacı için gereken plastik enjeksiyon
makinesi sayısı ile mevcut kurulu plastik enjeksiyon
makinesi sayısını kapasite bazında karşılaştırdığınız
zaman %40’lara varan oranda atıl kapasite olduğu
sonucunu edinmiştim. Bir başka ifade ile kurulu 100
makineniz var ancak siz bunun sadece 60 adedini
kullanıyorsunuz. Geri kalan 40 makine ise hem
işletme sermayelerinin boş yere harcanmasına, hem
ülke cari açığının artmasına hem de gereksiz rekabet
unsuru oluşturarak segmentin gerekli yatırımları
yapaması sonucunda ideal büyüme olgunluğuna
erişememesine neden olmaktadır. Tahmini olarak
ülkemizde 15-20 bin plastik enjeksiyon makinesi
olduğunu ve ortalama makine birim fiyatı olarak
50.000 $ baz alırsak, atıl kapasitenin bize yatırım
maliyetinin 300 Milyon $ ile 400 Milyon $ arası bir
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları26
3. VERİMLİ ŞİRKETLERE DÖNÜŞEBİLMEK
rakam olduğunu görebiliriz. Bu durum sadece bu segment için böyledir. Yüzlerce segmenteki ki atıl kapasiteyi,
yanlış yatırımı hesaba katarsak bu rakamın oldukça ciddi boyutlarda olduğu görebiliriz.
Oysa bir başka segmente ise bu durumun tam tersi geçerli olabilir. Olması gerekenden daha az sayıda üreticinin
olması – ülke olarak bu segmente yeterinde güçlü olamamıza etken olmaktadır.
Bu durumda kanımca izlenmesi gereken stratejilerden birisi bu olmalıdır. Seğmenleri, oyuncu sayısını, hedefleri ve
kapasitelerini tanımlamalı, güçlü zayıf yönlerimizi belirlemeli, elimizdeki sermayeyi doğru, gereksinim olan alana
doğru kaydırarak üretici enflasyonunu veya kısıtını dengeli bir şekilde koordine etmeliyiz. Aynen Güney Kore’nin
yaptığı gibi.
2- Eğitim ve öğrenim (TPS)
Ekonomi için olmazsa unsurun üretim yapmak değil
verimli üretim yapmak olarak gördüklerinden bahsetti.
Bu doğrultuda kendilerine oldukça yakın olan Japon
uzmanlardan özellikle üretim yönetimi ve verimlilik
konularında son derece bilinçli ve etkin yalın üretim
teknikleri eğitimler alınmış. Özellikle Toyota menşeili
uzman sensei’ler transfer ederek Toyota Üretim
Sistemleri konusunu en öncelikli konuların başında
göstermişler ve eğitim için seferberlik ilan etmişler. Bu
sayede verimlilik konusunda bir hayli mesafe almışlar ve
Dünyailerekabetaşamasındabiradımönegeçebilmişler.
Bilgili ve eğitimli kadrolar ile üretim yapmanın avantajını
her daim öncelikleri yapmışlar.
Bilginin önemine ve değerine ait güzel bir hikaye vardır.
Bir gün bir fabrikadaki en öneli makine arıza yapar ve işletme üretim yapamaz duruma gelir. Fabrika ekibi bir türlü
arızanın kaynağını bulamaz ve sonunda dışarıdan servis çağırmaya karar verirler. Servis mühendisi fabrikaya gelir,
kısa bir süre içinde arızayı çözer ve makine üretim yapmaya başlar. İşlem sonrası firmaya 2000$ fatura keser.
Faturayı gören Genel Müdür çok şaşkın bir vaziyette ; “ Ne yaptın ki, alt tarafı bir vida sıktın ve bunun karşılığı olarak
2000$ talep ediyorsun. Bana ayrıntılı fatura ver lütfen” der.
Servis mühendisi ayrıntılı faturayı hazırlar ve Genel Müdüre iletir.
- Vida sıkma işlemi : 50 $
- Hangi vidanın sıkılacağını bilme : 1950 $
Ülkemizde şu aralar kentsel dönüşüm anlamında, son derece önemli bir proje yürütülüyor. Gecikmiş bile olsak
belki yirmi yıl içinde daha çarpık yapılaşmayı ve bunun getirdiği sorunları, milli kayıpları ortadan kaldırabilecek daha
modern, verimli bir ortama kavuşacağız. Peki sadece bu adım yeterli midir ? Bu projeler nasıl finansa edilecek veya
bunun gibi daha nerelere kaynaklar ayırmamız gerekiyor. ? Ve bu kaynaklar nerelerden bulunacak ?
Ekonomistlerin her konuştuğu konuların başında cari açık ve verimlilik gelir. Üretim yapmak için gereken bir çok
kaynakta dışa bağımlı olmamız ve yeterince verimli olamamamız sonucunda net olarak görüyoruz ki 110 TL’ye
sattığımız bir ürünü 90 TL’ye mal ediyoruz ve belki de 60 TL’sini dışarı veriyoruz. Belki iş aşamada, kısmen elimizde
olmayannedenlerdendolayı(petrol-doğalgazyadabazıhammaddelerinülkemizdeolmamasınedeniile)dışalımda
tasarrufa tam gidemesek de verimli olarak ürün mal etme maliyetlerimizi daha aşağılara rahatlıkla çekebiliriz
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 27
3. VERİMLİ ŞİRKETLERE DÖNÜŞEBİLMEK
kanısındayım. Verimli olmak hem işletme giderlerini azaltacak hem de dışarıdan gelen kaynakların da verimli
kullanılmasına etki ederek, cari açığında düşmesine katkı sağlayacaktır.
Bunun için yapılması gereken ise kentsel dönüşüm gibi , ülkemiz fabrikalarının teknik ve bilgi anlamında
modernizasyonunu yapabilmek için Yalın Dönüşüm projesini ivedilikle devreye almalıyız. Her bir işletmenin %5 ile
20% arasında iyileştirme olasılığının olduğu gününüz koşullarında, buradan elde edilecek devasa tasarrufun hem
yeni yatırımlar ile istihdamı artırmada hem de modern çağın en stratejik silahı olan teknoloji, arge yatırımlarına
kullanılması ile geleceğe daha güvenle bakmamıza destek olacaktır kanısındayım.
3- Kendi tarlanıza kendi ürününüzü ekin.
Üretim yeteneği ve verimli olmak son derece önemlidir. Ancak bu iki faktör size bir ömür boyu asla yetmez. Sürekli
başkasının tarlasını ekerek hasat yapmaya çalışırsanız, bir gün tarla sahibi bir başkasına bu işi yaptırmaya kalkar,
sizde ortada kalırsınız.
Ne üreteceğinizin ve üreteceğiniz ürünlerde kullanılan ham madde veya malzemeler için başkalarına bağımlılığınız
yüksek olduğu müddetçe her daim risk altındasınız demektir. Bu riski bertaraf edebilmek için üretim ile beraber
teknoloji anlamında da güçlü olmanız gerekir. Bu duruma tek çare olarak ARGE’ye yatırım, inovasyon konularında
özendirici politikalar sergilemişler ve Dünya’da kendi alanlarında dev teknolojik firmalar geliştirmişler. İğne ile kuyu
kazar gibi sürekli olarak araştırma yapmışlar ve dışa bağımlılığı en aza indirgemeye çalışmışlar.
Bu dünya bilindiği kadarı ile iki Dünya savaşı gördü. Fiziksel olarak üçüncüsü olur mu bilinmez ama ekonomi ve çıkar
ana başlığı altında belki de hiç görülmediği kadar ülkeler, şirketler savaşının tam ortasında yaşıyoruz.
Iphone –Samsung, Google – Yandex gibi firmaların rekabet dedikleri mücadele sadece ekonomik anlamda değil,
aynı zamanda da bilgi edinme ve kontrol amaçlı olarak da son derce stratejik bir oyundur. Benzeri şekilde facebook,
twitter, linkedin gibi sosyal medya platformlarının da birçok bilgiyi toplu olarak, işlenmek üzere barındırdığını da
unutmamak gerekir kanısındayım. Mobilizasyon, GPS ve yazılım teknolojilerinde ki gelişmeler ile bu gün bir çok
önemli bilgiye ulaşılması son derece kolay olmaktadır. Örneğin cep telefonlarının nerelerden sinyal aldığı, kontak
bilgileri, e-mail adresleri ve tüm iletişim bilgileri, belirli bir GPS koordinatlarına hangi mobil cihazların rutin olarak
girdiği gibi hassas ve önemli bilgiler artık çok rahatlıkla erişilebilir durumdadır. Onca yatırım ve teknolojinin ücretsiz
sunulması acaba ne içindir ?
BukonuyufazlauzatmadaninovasyonveARGEkonusundayenidendönelim.Bubirkaynakvemotivasyonmeselesi
kanaatimce. Kaynak yani bütçe için yukarıda bahsettiğimiz gibi verimli olmak, sermayeyi doğru yere kullanmak ve
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları28
3. VERİMLİ ŞİRKETLERE DÖNÜŞEBİLMEK
etkin planlama yapmak gerekiyor. Motivasyon için ise gerçek anlamda bu işe gönül vermiş kişilerin liderliğinde,
bilimsel çalışma yapan kişilerin özendirilmesi, desteklenmesi gereklidir. Üniversite – sanayi iş birliği, eğitim
sisteminde uygulamaya ağırlık, ezberci yöntemlerden araştırmacı, ispat edici yaklaşımlara, vergi düzenlemesinden,
bütçeden ARGE’ye ayrılan orana kadar bir çok alanda radikal iyileştirmelere, politikalara gereksinim vardır. Bu
politikalar içinde bir değişim, dönüşüm sürecine ve gerçek Liderlere gereksinimiz vardır.
Stephan Covey “Etkili İnsanların yedi alışkanlığı” adlı başyapıtında başarılı liderlerin ortak özelliklerinin dürüstlük,
bağlılık, alçakgönüllülük, ölçülü olma, cesaret, adalet, sabır, çalışkanlık, yalınlık ve herkese iyilik etmek şeklindeki
Altın kuralları olan karakter etiğinden bahseder. Yaşadığı olaylar karşısında umudunu hiçbir zaman yitirmeyen ve
sonunda arzuladığı sonuçlara ulaşan Hz. Yusuf’un proaktif liderlik özelliklerinin günümüz liderlerine nasıl örnek
olduğundan,bireyselliğindeğilancakkolektifdüşünce,karşılıklıbağımlılıkveyaklaşımilebaşarınıngelebileceğinden
bahseder.Yineaynışekildegerçekliderlerinkazan–kazanilişkilerinitercihettiklerini,bunusağlamakiçindehemaltın
yumurtaya hem de kaza denge ile odaklandıklarını, anlaşılmaktan önce anlamaya, dinlemeye önem verdiklerinden
bahseder.
Jim Collins “ İyiden mükemmele” adlı eserinde ise oldukça benzer örnekler ile liderlerin özelliklerine vurgu yapar.
Dönüşüm – değişim için öncelikle “ne” sorusu yerine “kim” sorusunun sorulması gerektiğini ve doğru insanın,
liderin bulunması için harcanan çabanın asla boşa gitmeyeceğini söyler. V. Düzey liderlik başlığı ile “sade, mütevazi,
alçakgönüllü, geri planda kalmayı tercih eden, acımasız gerçeklerle yüzleşebilecek cesarette, ilişki değil ilke
yönetimini uygulayan, bireysel hırs yerine kurumsal hırsı olan, başarıyı başkalarına atfedebilecek karakterde ve
gösteri atından ziyade bir yük beygiri benzetmesi ile tanımlar ideal liderliği.
Ne kadar ilginçtir ki her iki Usta’da aynı noktalara vurgu yapmışlar. Adil, çalışkan, yardımsever, sabırlı, kararlı ve
dürüst.
Ben buradan liderlerin ortak özeliği olarak; “ Kalplerinde haset ve fesatlığa, beyinlerinde ise kötü düşünceye asla yer
vermeyen çalışkan, azimli ve dürüst insanlar olarak algılıyorum. Bir başka ifade ile adam gibi adamlardır liderler.”
Bizim işimiz üretim, verimlilik ve gelişim. Bu üçlüyü sağlayarak ekonomiyi canlandırmak, ülkemiz refah seviyesini
sürekli artışına destek olarak güçlü ekonomiye sahip bir ülke olabilmek için çabalamak. Bunun için değişim sürecine
girerek, nasıl daha verimli olabiliriz araştırmak, öğrenmek ve öğrendiklerimizi uygulamaktan başka seçeneğimiz
yoktur.
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 29
Dr. Lütfi Apilioğulları yirmi yılı aşan iş deneyiminde elektronik,
telekomünikasyon ve otomotiv sektörlerinde Mühendislik Müdürü,
Operasyonel Mükemellik Direktörü ve Genel Müdür rolleri almıştır. Uzun
yıllar Japon Sensei’ler ile birlikte çalışarak, kendisini “Toyota Üretim
ve Yönetim Sistemleri”, “Çevik Üretim” ve “Tedarik Zinciri Yönetimi”
konularında geliştirmiş ve sahada edindiği deneyimlere “Tedarik
Zinciri Yönetimi” alanında doktora yaparak akademik bakış açısını da
eklemiştir.
USA,UK,Japonya,Çin,Tayvan,Avrupa’nınbirçokülkesindeveTürkiye’de
farklı sektörlerde bir çok fabrikayı ziyaret etmiş, ortak çalışmalar
yapmış ve üretim operasyonlarının yönetimi konusunda Toyota
metodolojisini kendisine ana felsefe edinmiştir. Farklı sektörlerdeki
işletmelerde birçok dönüşüm / değişim sürecine sıra dışı danışmanlık
metodolojisi ile liderlik eden Apilioğulları, 2010 yılından bu yana kendi
kurmuş olduğu Lean Ofis (www.leanofis.com) danışmanlık şirketinde
yerli / yabancı firmalara operasyonel mükemmellik, yalın dönüşüm,
tedarik zinciri yönetimi ve değişim yönetimi konularında stratejik
yönetim ve uygulama danışmanlığı hizmetleri vermektedir. Çalıştığı
firmalarda tamamen Toyota yönetim sistemlerini süreçlere uyarlayarak
operasyonel ve finansal anlamda kritik başarı göstergelerinin pozitif
eğilime gelmesine katkı sağlamıştır.
Toyota yönetim sistemleri ve süreçlere uyarlanması ile ilgili bilgi
birikimlerini paylaşmak için yazdığı ;
• “Yalın Dönüşüm / Verimliliğin Şifresi” adlı kitabı 2010 yılında,
• “Operasyonel Mükemmellik / Yalın Değişim Yöntemi” adlı kitabı ise
2013 yılında sistem yayıncılık tarafından yayımlanmıştır.
• “Rekabette Yeni Boyut / Değer Zinciri Yöntemi” adlı kitabı ise 2016
aralık ayında Aura yayıncılık tarafından yayımlanmıştır.
Stratejik Planlama ve Değişim Yönetimi, Tedarik Zinciri Yönetimi, Yalın
ve Çevik Üretim Yönetimi, Operasyonel Mükemmellik konularında
uzman olan Dr. Lütfi Apilioğulları evli, iki çocuk babasıdır.
YAZAR HAKKINDA
Dr. Lütfi Apilioğullar
lutfi.apiliogullari@leanofis.com
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları30
Kurumsal Dönüşüm Platformu, 2012 yılı şubat ayında, Türkiye’deki
firmalarda kurumsal dönüşüm konusunda farkındalık yaratmak
amacıylakurulduveKurumsalKaynakPlanlaması(ERP),Müşteriilişkileri
Yönetimi (CRM), İş Zekası (BI), Üretim Yönetimi Sistemleri (MES), Ürün
Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) ve Tedarik Zinciri Yönetimi (SCM) başta
olmak üzere kurumsal dönüşümün gerçekleşmesi amacıyla marka
bağımsız deneyim paylaşımı ortamı sağlayan alt grupları (komiteleri)
vasıtasıyla, etkinliğini büyüterek devam etti.
Özellikle Kurumsal Kaynak Planlaması konusunda deneyim paylaşımı
ve iletişim sağlamayı hedefleyen ERP Komitesi, faaliyete geçtiği 2012
yılı sonundan itibaren Kurumsal Dönüşüm Platformu’nun en çok ilgi
gören alt grubu (komitesi) oldu. 2013 yılında istanbul dışında, İzmir,
Bursa, Ankara ve Antalya’da bölgesel yapılanmasını sürdürdü, sektörel
çalışma gruplarını oluşturmaya başladı, Kurumsal Çözümler Rehberi
adındaki ilk yayınını ve ilk ERP Kullanımı raporunu (İnşaat sektörüne
yönelik) yayınladı, 2014 yılında çok sayıda gönüllü seminer düzenleyerek
bilgilendirme yönündeki aktivitelerini artırdı, bölgesel yapılanmalarına
da devam etti. 2015 yılında 3. Yaşını kutlarken 8.000 üye ve takipçi
sayısına ulaştı. 4. Yayını olan Kurumsal Çözümler Rehberi yayınladı,
e-Dönüşüm Komitesi faaliyetlerine başladı ve Gelir İdari Başkanlığının
da katılımlarıyla periyodik olarak e-Dönüşüm konuları konuşulmaya ve
ortak akıl oluşturulmaya devam ediliyor.
2016 yılından itibaren İstanbul ve diğer bölgelerde Kurumsal Dönüşüm
Farkındalık Günleri adı altında kurumsal dönüşümü gerçekleşmesi
için marka bağımsız proje deneyimi ve kavramsal bilgi paylaşımını
hedefleyen etkinlikler düzenlemeye başlandı. CRM, MES ve PLM
Komiteleri ilk toplantılarını gerçekleştirdi. 5. Yayını olan Kurumsal Başarı
Hikayeleri 2016 yayınladı.
SCM Komitesi, yakın zamanda Operasyonel Mükemmelik temalı
toplantılar düzenlenmeye başlayacak, Tedarik Zinciri ve unsurları
hakkında referans kaynakları üretmeye devam edecek.
SCM KOMİTESİ HAKKINDA
Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 31
Oluşturulan bu çalışma (dökümanlar) iceriğindeki bilgiler, SCM
Komitesi’nin akademisyen veya konusunda uzman niteliği kazanmış
üyeleri tarafından sağlanmakta ve Komite üyelerine bilgi vermek
amacını taşımaktadır. Sorumluluğu yazarına aittir.
SCM Komitesi, bu çalışmanın içeriğindeki bilgilerin hata içermediğine
veya belirli performans ve kalite kriterlerini karşıladığına dair bir
güvence vermemektedir. Çalışmanın içeriğindeki bilgileri kullanımınız
sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir ve bu
kullanımdan kaynaklanacak her turlu zarara dair risk ve sorumluluğun
tamamen tarafınızca üstlenileceği varsayılmıştır.
SCM Komitesi, söz konusu bilgilerin kullanımdan dolayı, (ihmalkarlık
kaynaklı olanlar da dahil olmak üzere) sözleşmeyle ilgili bir dava,
kanunlar veya haksız fiilden doğan her türlü özel, dolaylı veya arızi
zararlardan ve cezai tazminattan dolayı sorumlu tutulamaz.
Bu çalışmanın tamamının veya belirli bir bölümünün referans olarak
kullanılması SCM Komitesinin iznini gerektirmez. Ancak Internet adresi
(www.kurumsaldonusumplatformu.com) belirtilerek yayın ve referans
(kaynak olarak gösterilebilir) olarak kullanılabilir.
pdf dosyası olarak üretilmiştir.
2016, SCM Komitesi
YAYIN İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları32
Tedari̇k zi̇nci̇ri̇ yöneti̇mi̇ni̇n temelleri̇

Más contenido relacionado

La actualidad más candente

Tedarik Zincirinde Ağ Tasarımı
Tedarik Zincirinde Ağ TasarımıTedarik Zincirinde Ağ Tasarımı
Tedarik Zincirinde Ağ TasarımıCan Atasoy
 
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ _ 6 sektörde En İyi Uygulama Örnekleri
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ _  6 sektörde En İyi Uygulama ÖrnekleriTEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ _  6 sektörde En İyi Uygulama Örnekleri
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ _ 6 sektörde En İyi Uygulama ÖrnekleriCan Atasoy
 
Tedarik Zinciri & Lojistik Yonetimi
Tedarik Zinciri & Lojistik YonetimiTedarik Zinciri & Lojistik Yonetimi
Tedarik Zinciri & Lojistik YonetimiCafer SALCAN
 
Tedarik zinciri
Tedarik zinciriTedarik zinciri
Tedarik zinciridogangurd
 
Mavi okyanus stratejisi-Blue Ocean Strategy
Mavi okyanus stratejisi-Blue Ocean StrategyMavi okyanus stratejisi-Blue Ocean Strategy
Mavi okyanus stratejisi-Blue Ocean StrategycyranoDB
 
Tedarik Zinciri Tasarimi ve Performans Yonetimi
Tedarik Zinciri Tasarimi ve Performans YonetimiTedarik Zinciri Tasarimi ve Performans Yonetimi
Tedarik Zinciri Tasarimi ve Performans YonetimiCafer SALCAN
 
Tedarik Zinciri Yönetimi
Tedarik Zinciri YönetimiTedarik Zinciri Yönetimi
Tedarik Zinciri YönetimiAli KAHRAMAN
 
Uretim Yonetimi 5-a Bölümü
Uretim Yonetimi 5-a BölümüUretim Yonetimi 5-a Bölümü
Uretim Yonetimi 5-a BölümüAretiasus
 
Uretim Yonetimi 4 Bölümü
Uretim Yonetimi 4 BölümüUretim Yonetimi 4 Bölümü
Uretim Yonetimi 4 BölümüAretiasus
 
İşletmelerde Verimlilik-Üretim Yönetimi
İşletmelerde Verimlilik-Üretim Yönetimi İşletmelerde Verimlilik-Üretim Yönetimi
İşletmelerde Verimlilik-Üretim Yönetimi Osman Nar
 
Apics – trends shaping evolution of s&op; integrated business planning final
Apics – trends shaping evolution of s&op; integrated business planning finalApics – trends shaping evolution of s&op; integrated business planning final
Apics – trends shaping evolution of s&op; integrated business planning finalPresident Stephen Crane Consulting, LLC
 
Tedarik zinciri yönetimi ders notları
Tedarik zinciri yönetimi ders notlarıTedarik zinciri yönetimi ders notları
Tedarik zinciri yönetimi ders notlarıdogangurd
 
Tedarik Zinciri Yönetimi _ 6 sektörde en iyi uygulamalar
Tedarik Zinciri Yönetimi _ 6 sektörde en iyi uygulamalarTedarik Zinciri Yönetimi _ 6 sektörde en iyi uygulamalar
Tedarik Zinciri Yönetimi _ 6 sektörde en iyi uygulamalarCan Atasoy
 
Hi̇zmette kali̇te yöneti̇m si̇stemi̇ ayşem ece yalçinkaya
Hi̇zmette kali̇te yöneti̇m si̇stemi̇ ayşem ece yalçinkayaHi̇zmette kali̇te yöneti̇m si̇stemi̇ ayşem ece yalçinkaya
Hi̇zmette kali̇te yöneti̇m si̇stemi̇ ayşem ece yalçinkayaAyşem Ece YALÇINKAYA
 
tedari̇kçi̇ değerlendi̇rme formu
tedari̇kçi̇ değerlendi̇rme formutedari̇kçi̇ değerlendi̇rme formu
tedari̇kçi̇ değerlendi̇rme formuerdemok
 
Yalın Yönetim Merkezi'nin Yalın Yönetim-Yalın Üretim Eğitim Kataloğu
Yalın Yönetim Merkezi'nin Yalın Yönetim-Yalın Üretim Eğitim KataloğuYalın Yönetim Merkezi'nin Yalın Yönetim-Yalın Üretim Eğitim Kataloğu
Yalın Yönetim Merkezi'nin Yalın Yönetim-Yalın Üretim Eğitim KataloğuGökhan Çelikliay
 

La actualidad más candente (20)

Tedarik Zincirinde Ağ Tasarımı
Tedarik Zincirinde Ağ TasarımıTedarik Zincirinde Ağ Tasarımı
Tedarik Zincirinde Ağ Tasarımı
 
Tedarik zinciri yonetimi & lojistik
Tedarik zinciri yonetimi & lojistikTedarik zinciri yonetimi & lojistik
Tedarik zinciri yonetimi & lojistik
 
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ _ 6 sektörde En İyi Uygulama Örnekleri
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ _  6 sektörde En İyi Uygulama ÖrnekleriTEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ _  6 sektörde En İyi Uygulama Örnekleri
TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ _ 6 sektörde En İyi Uygulama Örnekleri
 
Tedarik Zinciri & Lojistik Yonetimi
Tedarik Zinciri & Lojistik YonetimiTedarik Zinciri & Lojistik Yonetimi
Tedarik Zinciri & Lojistik Yonetimi
 
Tedarik zinciri
Tedarik zinciriTedarik zinciri
Tedarik zinciri
 
Mavi okyanus stratejisi-Blue Ocean Strategy
Mavi okyanus stratejisi-Blue Ocean StrategyMavi okyanus stratejisi-Blue Ocean Strategy
Mavi okyanus stratejisi-Blue Ocean Strategy
 
Tedarik Zinciri Tasarimi ve Performans Yonetimi
Tedarik Zinciri Tasarimi ve Performans YonetimiTedarik Zinciri Tasarimi ve Performans Yonetimi
Tedarik Zinciri Tasarimi ve Performans Yonetimi
 
Tedarik zinciri
Tedarik zinciriTedarik zinciri
Tedarik zinciri
 
Tedarik Zinciri Yönetimi
Tedarik Zinciri YönetimiTedarik Zinciri Yönetimi
Tedarik Zinciri Yönetimi
 
Uretim Yonetimi 5-a Bölümü
Uretim Yonetimi 5-a BölümüUretim Yonetimi 5-a Bölümü
Uretim Yonetimi 5-a Bölümü
 
Uretim Yonetimi 4 Bölümü
Uretim Yonetimi 4 BölümüUretim Yonetimi 4 Bölümü
Uretim Yonetimi 4 Bölümü
 
Stok yöneti̇mi̇
Stok yöneti̇mi̇Stok yöneti̇mi̇
Stok yöneti̇mi̇
 
İşletmelerde Verimlilik-Üretim Yönetimi
İşletmelerde Verimlilik-Üretim Yönetimi İşletmelerde Verimlilik-Üretim Yönetimi
İşletmelerde Verimlilik-Üretim Yönetimi
 
Apics – trends shaping evolution of s&op; integrated business planning final
Apics – trends shaping evolution of s&op; integrated business planning finalApics – trends shaping evolution of s&op; integrated business planning final
Apics – trends shaping evolution of s&op; integrated business planning final
 
Tedarik zinciri yönetimi ders notları
Tedarik zinciri yönetimi ders notlarıTedarik zinciri yönetimi ders notları
Tedarik zinciri yönetimi ders notları
 
Tedarik Zinciri Yönetimi _ 6 sektörde en iyi uygulamalar
Tedarik Zinciri Yönetimi _ 6 sektörde en iyi uygulamalarTedarik Zinciri Yönetimi _ 6 sektörde en iyi uygulamalar
Tedarik Zinciri Yönetimi _ 6 sektörde en iyi uygulamalar
 
Hi̇zmette kali̇te yöneti̇m si̇stemi̇ ayşem ece yalçinkaya
Hi̇zmette kali̇te yöneti̇m si̇stemi̇ ayşem ece yalçinkayaHi̇zmette kali̇te yöneti̇m si̇stemi̇ ayşem ece yalçinkaya
Hi̇zmette kali̇te yöneti̇m si̇stemi̇ ayşem ece yalçinkaya
 
tedari̇kçi̇ değerlendi̇rme formu
tedari̇kçi̇ değerlendi̇rme formutedari̇kçi̇ değerlendi̇rme formu
tedari̇kçi̇ değerlendi̇rme formu
 
Yalın Yönetim Merkezi'nin Yalın Yönetim-Yalın Üretim Eğitim Kataloğu
Yalın Yönetim Merkezi'nin Yalın Yönetim-Yalın Üretim Eğitim KataloğuYalın Yönetim Merkezi'nin Yalın Yönetim-Yalın Üretim Eğitim Kataloğu
Yalın Yönetim Merkezi'nin Yalın Yönetim-Yalın Üretim Eğitim Kataloğu
 
5S Kontrol Formu
5S Kontrol Formu5S Kontrol Formu
5S Kontrol Formu
 

Destacado (7)

Operasyonel Mükemmellik Analizi
Operasyonel Mükemmellik AnaliziOperasyonel Mükemmellik Analizi
Operasyonel Mükemmellik Analizi
 
Yalin Dönüşüm / Verimliliğin Şifresi
Yalin Dönüşüm / Verimliliğin ŞifresiYalin Dönüşüm / Verimliliğin Şifresi
Yalin Dönüşüm / Verimliliğin Şifresi
 
Yalın Liderlik
Yalın LiderlikYalın Liderlik
Yalın Liderlik
 
Kalite ve maliyeti
Kalite ve maliyetiKalite ve maliyeti
Kalite ve maliyeti
 
Op ex eğitim
Op ex eğitimOp ex eğitim
Op ex eğitim
 
Yalın Altı Sigma
Yalın Altı SigmaYalın Altı Sigma
Yalın Altı Sigma
 
Değişimin yol haritası_part_1
Değişimin yol haritası_part_1Değişimin yol haritası_part_1
Değişimin yol haritası_part_1
 

Similar a Tedari̇k zi̇nci̇ri̇ yöneti̇mi̇ni̇n temelleri̇

Değişim mühendisliği2
Değişim mühendisliği2Değişim mühendisliği2
Değişim mühendisliği2ilker kayar
 
PROJE YONETIMI KILAVUZU
PROJE YONETIMI KILAVUZUPROJE YONETIMI KILAVUZU
PROJE YONETIMI KILAVUZUMelih ÖZCANLI
 
Bağlantıları Kurabilen Kazanır
Bağlantıları Kurabilen KazanırBağlantıları Kurabilen Kazanır
Bağlantıları Kurabilen KazanırNovida Global
 
Üretim Yöneticisi Geliştirme Programı
Üretim Yöneticisi Geliştirme ProgramıÜretim Yöneticisi Geliştirme Programı
Üretim Yöneticisi Geliştirme ProgramıDr. Lutfi Apiliogullari
 
İnşaat Sektöründe Yıkıcı Teknoloji ve Sürdürülebilirlik
İnşaat Sektöründe Yıkıcı Teknoloji ve Sürdürülebilirlikİnşaat Sektöründe Yıkıcı Teknoloji ve Sürdürülebilirlik
İnşaat Sektöründe Yıkıcı Teknoloji ve SürdürülebilirlikMustafa YILMAZ
 
Sanayide Sürekli Gelisme için: “KAIZEN”
Sanayide Sürekli Gelisme için: “KAIZEN”Sanayide Sürekli Gelisme için: “KAIZEN”
Sanayide Sürekli Gelisme için: “KAIZEN”Melih ÖZCANLI
 
Yeni Is Gelistirme Kilavuzu
Yeni Is Gelistirme KilavuzuYeni Is Gelistirme Kilavuzu
Yeni Is Gelistirme KilavuzuMelih ÖZCANLI
 
Tedarik Zinciri Yönetimi
Tedarik Zinciri YönetimiTedarik Zinciri Yönetimi
Tedarik Zinciri YönetimiDuran Güler
 
İnavasyon değişim
İnavasyon değişimİnavasyon değişim
İnavasyon değişimSelman Kaymaz
 
Teknoloji Yönetiminde Kritik Faktörler by Musa AKGÜL
Teknoloji Yönetiminde Kritik Faktörler by Musa AKGÜLTeknoloji Yönetiminde Kritik Faktörler by Musa AKGÜL
Teknoloji Yönetiminde Kritik Faktörler by Musa AKGÜLmakgul
 
yeni ürün ve yeni pazarlara giriş stratejileri
yeni ürün ve yeni pazarlara giriş stratejileriyeni ürün ve yeni pazarlara giriş stratejileri
yeni ürün ve yeni pazarlara giriş stratejileriDoğan Say
 
İNNOVATİON PRESENTATİON (TURKİSH)
İNNOVATİON PRESENTATİON (TURKİSH)İNNOVATİON PRESENTATİON (TURKİSH)
İNNOVATİON PRESENTATİON (TURKİSH)SERDAR BELBAĞ
 
Tedarik zinciri yönetimi scm
Tedarik zinciri yönetimi scmTedarik zinciri yönetimi scm
Tedarik zinciri yönetimi scmOlcay Kaya
 
Gelecegin Teknolojilerin Tanımı ve Değerlendirilmesi
Gelecegin Teknolojilerin Tanımı ve DeğerlendirilmesiGelecegin Teknolojilerin Tanımı ve Değerlendirilmesi
Gelecegin Teknolojilerin Tanımı ve Değerlendirilmesibilimalim
 
Kalite Ders Notları
Kalite Ders NotlarıKalite Ders Notları
Kalite Ders Notlarıkobikobi
 

Similar a Tedari̇k zi̇nci̇ri̇ yöneti̇mi̇ni̇n temelleri̇ (20)

Değişim mühendisliği2
Değişim mühendisliği2Değişim mühendisliği2
Değişim mühendisliği2
 
PROJE YONETIMI KILAVUZU
PROJE YONETIMI KILAVUZUPROJE YONETIMI KILAVUZU
PROJE YONETIMI KILAVUZU
 
Bağlantıları Kurabilen Kazanır
Bağlantıları Kurabilen KazanırBağlantıları Kurabilen Kazanır
Bağlantıları Kurabilen Kazanır
 
Üretim Yöneticisi Geliştirme Programı
Üretim Yöneticisi Geliştirme ProgramıÜretim Yöneticisi Geliştirme Programı
Üretim Yöneticisi Geliştirme Programı
 
Lean ofis tanıtım
Lean ofis tanıtımLean ofis tanıtım
Lean ofis tanıtım
 
İnşaat Sektöründe Yıkıcı Teknoloji ve Sürdürülebilirlik
İnşaat Sektöründe Yıkıcı Teknoloji ve Sürdürülebilirlikİnşaat Sektöründe Yıkıcı Teknoloji ve Sürdürülebilirlik
İnşaat Sektöründe Yıkıcı Teknoloji ve Sürdürülebilirlik
 
Sanayide Sürekli Gelisme için: “KAIZEN”
Sanayide Sürekli Gelisme için: “KAIZEN”Sanayide Sürekli Gelisme için: “KAIZEN”
Sanayide Sürekli Gelisme için: “KAIZEN”
 
Yeni Is Gelistirme Kilavuzu
Yeni Is Gelistirme KilavuzuYeni Is Gelistirme Kilavuzu
Yeni Is Gelistirme Kilavuzu
 
Tedarik Zinciri Yönetimi
Tedarik Zinciri YönetimiTedarik Zinciri Yönetimi
Tedarik Zinciri Yönetimi
 
İnavasyon değişim
İnavasyon değişimİnavasyon değişim
İnavasyon değişim
 
Teknoloji Yönetiminde Kritik Faktörler by Musa AKGÜL
Teknoloji Yönetiminde Kritik Faktörler by Musa AKGÜLTeknoloji Yönetiminde Kritik Faktörler by Musa AKGÜL
Teknoloji Yönetiminde Kritik Faktörler by Musa AKGÜL
 
6-Sigma Kilavuzu
6-Sigma Kilavuzu6-Sigma Kilavuzu
6-Sigma Kilavuzu
 
yeni ürün ve yeni pazarlara giriş stratejileri
yeni ürün ve yeni pazarlara giriş stratejileriyeni ürün ve yeni pazarlara giriş stratejileri
yeni ürün ve yeni pazarlara giriş stratejileri
 
Yenilik / Innovation
Yenilik / InnovationYenilik / Innovation
Yenilik / Innovation
 
Yenilik stratejisi
Yenilik stratejisiYenilik stratejisi
Yenilik stratejisi
 
İNNOVATİON PRESENTATİON (TURKİSH)
İNNOVATİON PRESENTATİON (TURKİSH)İNNOVATİON PRESENTATİON (TURKİSH)
İNNOVATİON PRESENTATİON (TURKİSH)
 
Tedarik zinciri yönetimi scm
Tedarik zinciri yönetimi scmTedarik zinciri yönetimi scm
Tedarik zinciri yönetimi scm
 
Gelecegin Teknolojilerin Tanımı ve Değerlendirilmesi
Gelecegin Teknolojilerin Tanımı ve DeğerlendirilmesiGelecegin Teknolojilerin Tanımı ve Değerlendirilmesi
Gelecegin Teknolojilerin Tanımı ve Değerlendirilmesi
 
Kalite Ders Notları
Kalite Ders NotlarıKalite Ders Notları
Kalite Ders Notları
 
Temel kalite eğitimi
Temel kalite eğitimiTemel kalite eğitimi
Temel kalite eğitimi
 

Más de Dr. Lutfi Apiliogullari

An Assessment Model Study for Lean and Agile (Leagile) Index by Using Fuzzy AHP
An Assessment Model Study for Lean and Agile (Leagile) Index by Using Fuzzy AHPAn Assessment Model Study for Lean and Agile (Leagile) Index by Using Fuzzy AHP
An Assessment Model Study for Lean and Agile (Leagile) Index by Using Fuzzy AHPDr. Lutfi Apiliogullari
 
Cost reduction in manufacturing industry
Cost reduction in manufacturing industryCost reduction in manufacturing industry
Cost reduction in manufacturing industryDr. Lutfi Apiliogullari
 
Değişim Trendi Altında Operasyonel Mükemmellik
Değişim Trendi Altında Operasyonel MükemmellikDeğişim Trendi Altında Operasyonel Mükemmellik
Değişim Trendi Altında Operasyonel MükemmellikDr. Lutfi Apiliogullari
 
Become a World Class Manufacturer / The 7 Principles
Become a World Class Manufacturer / The 7 PrinciplesBecome a World Class Manufacturer / The 7 Principles
Become a World Class Manufacturer / The 7 PrinciplesDr. Lutfi Apiliogullari
 
Kalitesizlik – kaliteli olmaktan daha maliyetlidir!
Kalitesizlik – kaliteli olmaktan daha maliyetlidir!Kalitesizlik – kaliteli olmaktan daha maliyetlidir!
Kalitesizlik – kaliteli olmaktan daha maliyetlidir!Dr. Lutfi Apiliogullari
 
Operatioal Excellence Assessment / On-Line
Operatioal Excellence Assessment / On-LineOperatioal Excellence Assessment / On-Line
Operatioal Excellence Assessment / On-LineDr. Lutfi Apiliogullari
 
Operatioal Excellence Assessment / On-Line
Operatioal Excellence Assessment / On-LineOperatioal Excellence Assessment / On-Line
Operatioal Excellence Assessment / On-LineDr. Lutfi Apiliogullari
 

Más de Dr. Lutfi Apiliogullari (16)

An Assessment Model Study for Lean and Agile (Leagile) Index by Using Fuzzy AHP
An Assessment Model Study for Lean and Agile (Leagile) Index by Using Fuzzy AHPAn Assessment Model Study for Lean and Agile (Leagile) Index by Using Fuzzy AHP
An Assessment Model Study for Lean and Agile (Leagile) Index by Using Fuzzy AHP
 
Cost reduction in manufacturing industry
Cost reduction in manufacturing industryCost reduction in manufacturing industry
Cost reduction in manufacturing industry
 
DÜNYA SINIFI ÜRETİCİ OLMAK
DÜNYA SINIFI ÜRETİCİ OLMAKDÜNYA SINIFI ÜRETİCİ OLMAK
DÜNYA SINIFI ÜRETİCİ OLMAK
 
Cost reduction strategies
Cost reduction strategiesCost reduction strategies
Cost reduction strategies
 
Op ex checkup_presentation_eng_1
Op ex checkup_presentation_eng_1Op ex checkup_presentation_eng_1
Op ex checkup_presentation_eng_1
 
Değişim Trendi Altında Operasyonel Mükemmellik
Değişim Trendi Altında Operasyonel MükemmellikDeğişim Trendi Altında Operasyonel Mükemmellik
Değişim Trendi Altında Operasyonel Mükemmellik
 
Become a World Class Manufacturer / The 7 Principles
Become a World Class Manufacturer / The 7 PrinciplesBecome a World Class Manufacturer / The 7 Principles
Become a World Class Manufacturer / The 7 Principles
 
Lutfi apiliogullari
Lutfi apiliogullariLutfi apiliogullari
Lutfi apiliogullari
 
Kalitesizlik – kaliteli olmaktan daha maliyetlidir!
Kalitesizlik – kaliteli olmaktan daha maliyetlidir!Kalitesizlik – kaliteli olmaktan daha maliyetlidir!
Kalitesizlik – kaliteli olmaktan daha maliyetlidir!
 
Değişimin yol haritası_part_2
Değişimin yol haritası_part_2Değişimin yol haritası_part_2
Değişimin yol haritası_part_2
 
Operatioal Excellence Assessment / On-Line
Operatioal Excellence Assessment / On-LineOperatioal Excellence Assessment / On-Line
Operatioal Excellence Assessment / On-Line
 
Operatioal Excellence Assessment / On-Line
Operatioal Excellence Assessment / On-LineOperatioal Excellence Assessment / On-Line
Operatioal Excellence Assessment / On-Line
 
Lean Transformation Case Study
Lean Transformation Case StudyLean Transformation Case Study
Lean Transformation Case Study
 
Lean Ofis Presentation
Lean Ofis PresentationLean Ofis Presentation
Lean Ofis Presentation
 
Neden YalıN
Neden YalıNNeden YalıN
Neden YalıN
 
Lean Ofis
Lean OfisLean Ofis
Lean Ofis
 

Tedari̇k zi̇nci̇ri̇ yöneti̇mi̇ni̇n temelleri̇

  • 1. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ Dr. Lütfi Apilioğulları ARALIK 2016 AKADEMİK SERİ
  • 2. SCM Komitesinin vizyonu “Şirketlerin verimlilik artışı gereksinimleri ve geleceğe dair yatırımları doğrultusunda, kurumsal yönetim sistemlerini oluşturmaları ve geliştirmeleri için gerekli bilgilere ulaşmalarını sağlamak, destekleyici ve geliştirici hizmetler üretmek ve bunları güncel tutmalarına yardımcı olmak” olarak ifade edilebilir. Bu stratejik amaçlar doğrultusunda SCM Komitesi akademisyen üyelerinin katkılarıyla hazırlanan bu çalışmayla SCM farkındalığına yönelik bir referans kaynak ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu anlamda, bu çalışmalarda katkıda bulunan, emeği geçen, sahip oldukları birikimi bu çalışmada kurumların yararı için paylaşan SCM Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu akademisyen üyelerine kurumların kalkınma, strateji gelişim sürecine önemli katkılar verdikleri inancıyla teşekkür eder, bu yayının kurumlara katkı sağlamasını temenni ederim. M. Göker SARP Koordinatör SCM Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu ÖNSÖZ TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları2
  • 3. İÇERİK ÖNSÖZ 2 1.Giriş 4 2. Tedarik Zinciri Yönetimi 7 2.1. Yalın Üretimin Gelişimi 11 2.2. Çeviklik Gereksinimi 15 2.3. Hibrid Model 20 3. Verimli Şirketlere Dönüşebilmek 25 Yazar Hakkında 30 SCM Komitesi Hakkında 31 Yayın ile İlgili Açıklamalar 32 Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 3
  • 4. Giderek daha da küreselleşen Dünya’da üretici ve tüketiciler arasındaki dengeler hızla değişmektedir. Artık müşteriler satın alım yaptıkları ürün ya da tedarikçileri giderek artan bir seyir ile değiştirmekte ve eskiden hakim olan “firma geçmişi, ünü ya da marka bilinirliğinin” tercih etmedeki üstünlüğü yerini artık müşteri açısından değeri en fazla kimin ürettiğine bırakmaktadır. Bugün, müşteriler çok daha bilinçli, sorgulayıcı ve en önemlisi kendi öneminin farkındadırlar. Eskiden hangi ürünün üretileceği, ürün özelliklerinin ve fiyatının ne olacağı gibi konularda üreticiler söz sahibi iken bugün bu durum, eğer son derece özel ve başka bir yerde bulunmayan bir ürün üretmiyorsanız tamamı ile müşterinin kontrolüne girmiştir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak da pazar dinamikleri tamamen farklı bir boyut kazanmıştır. Değişimin boyutlarını ve inanılmaz etkilerine her gün şahit oluyoruz. 1996’da dünyanın en değerli dördüncü firması olan Kodak bugün acaba ne durumdadır. Kodak analog teknolojiden dijitale geçişte geç kalmıştır. 55 yıl kesintisiz TV üreten Japon Hitachi artık TV üretimini bırakmıştır. LG ve Samsung’un inovasyon yeteneği ile baş edememiş, TV üretimini kapatmak durumunda kalmıştır. On beş yıl öncesinin en çok tercih edilen telefon markası Nokia, Blackberry gibi firmalar, pazar paylarının gücüne güvenerek gerekli değişimi gerçekleştirmede geç kalmışlar ve yerlerini Apple, Samsung’ a bırakmak zorunda kalmışlardır. Benzer örnekleri ülkemizden de verebiliriz. Bunun en temel nedeni; şu an pazarda lider olan firmaların, müşteri beklentilerini çok iyi anlamaları ve bu beklentilere tam olarak karşılık verebilmek için stratejilerini “değişim, inovasyon ve hız” olarak belirlemeleridir. Kısaca müşterinin istediklerine yani değere odaklanarak her alanda operasyonel mükemmelliği yakalamayı hedeflemeleridir. Müşteri beklentilerindeki eskiye oranla daha hızlı olan değişim biz üreticileri de değişime / gelişime zorlamaktadır. Çünkü artık kesin olan bir şey var ki o da, eğer biz değişmezsek net bir şekilde müşterinin bizi değiştireceğidir. Müşteri bizim varlık sebebimizdir ve gerçek patronumuzdur. O halde bizde müşterilerimizin 1.GİRİŞ TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları4
  • 5. beklentilerine daha iyi cevap verebilmek, onlar tarafından vazgeçilmez bir tedarikçi olarak kalabilmek için – küresel boyutlara gelmiş olan rekabet dünyasında – eskiye oranla daha farklı / yeni stratejiler geliştirmeli ve uygulamalıyız. Ülkemizde petrol / doğalgaz gibi doğal kaynaklarımız yok. Ham maddeyi, enerjiyi dünyadaki rakiplerimize göre daha pahalıya mal ediyoruz. Bu şartlarda var olabilmek, ayakta kalabilmek ve rakiplerimizi geride bırakabilmek için mutlak suretle rakiplerimizden daha verimli olmamız gereklidir. Kısaca ya biz kendi isteğimizle değişeceğiz ya da müşteri tarafından değiştirileceğiz Sürekli değişen dünyamızda işletmelerin en öncelikli gündem maddelerinden biri değişen müşteri beklentilerini sorunsuz olarak karşılarken, aynı zamanda da kendi varlıklarını devam ettirebilmeleri açısından verimli süreçlere sahip olmalarının gerekliliğidir. Verimli olabilmek için öncelikle Tedarik Zinciri Yönetimi stratejilerin özellikleri, hangi durumda hangi stratejilerin kullanılması gerektiği, mevcut durum itibarı ile hangi alanlarda açıkların olduğunu ve bu açıkların sistemi nasıl etkilediğinin çok iyi anlaşılması gereklidir. Müşteriye yok dememek ancak stok seviyelerini az tutmak, üretiminde malzemesiz kalmamak ancak envanter seviyelerini en aza indirgemek, operasyonel anlamda hızlı olmak ancak kaynakları en optimum seviyede kullanmak ve tüm bunları yaparken de çevresel faktörleri göz önüne alarak, karbon salınım seviyelerini azaltmak operasyonel mükemmelliği arayan üreticilerin birinci gündem maddesi. Tüm bu gerekli ancak birbirini kısıtlar gibi gözüken faktörler artık hiç bir işletmenin tek başına üstesinden gelemeyeceği boyutlardadır. Bu boyut, tedarik zinciri yönetiminin önemimi daha da artırmakta ve daha etkin yönetilmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Değişim sonucu ortaya çıkan yeni mevcut durum şu şekildedir. • Pazar ve müşteri beklentileri teknoloji, küreselleşme ve soyso kültürel etkiler gibi nedenlerden dolayı inanılmaz bir hız ile değişmektedir. • Müşteriler her geçen gün daha fazla kişiselleştirilmiş ürünler istemekte, bunun sonucunda ürün çeşitliliği artmakta ve ürün hayat süreleri kısalmaktadır. • Fiyat faktörü, tercih etme sürecinde tek başına yeterli olamamakta, tedarik zinciri süreçlerinde hız ve esneklik yetisi bir firma için hayatı derecede önem ihtiva etmektedir. • Günümüzde firmalar değil, tedarik zincirleri rekabet etmektedir. • Bu değişkenlikler karşısında tek bir üretim stratejisinin her alana uyarlanması mümkün değildir. Bir üretim işletmesinin en genel manada iyi yönetmesi gereken iki ana zinciri vardır. Bunlar pazarın ihtiyaç duyduğu yeni ürünleri tasarlamak için kullandığı ürün geliştirme zinciri süreci diğeri ise daha önceden devreye alınmış, halen üretimi olan ürünlerin; malzemelerinin sürekli olarak tedarik ederek, üretmek ve sevk etmektir için kullandığı tedarik zinciri süreçleridir.. Ürün geliştirme sürecinde; ürün tasarım, stratejik tedarik, yeni ürün geliştirme ve deneme üretim süreçleri yer alır. Tedarik zinciri sürecinde ise; tedarik, üretim ve dağıtım süreçleri yer alır. Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 5
  • 6. • Tedarik Zinciri (Supply Chain): Firmanın mevcut portföyünde bulunan ürünleri üretip, sevk edebilmek için kullanılan zincirdir. Talep planlama, sipariş yönetimi, stratejik / operasyonel satın alma, üretim yönetimi, depolama ve sevkiyat gibi ana süreçlerin etkin bir şekilde koordine edilip yönetilmesine odaklanan bir yapıdır. Ürün doğuşundan (product launch) – ürünlerin sistem dışına çıkıncaya kadar (phase out) olan tüm süreci kapsadığı için ürünün hayat sürelerinin sıkı takibi ve ürünün yaşam sürecinin farklı evrelerinde farklı üretim / tedarik stratejilerinin izlenmesini gerektirmektedir. Günümüzde firmaların değil tedarik zincirlerinin rekabet ettiğini düşünecek olursak bu sürecin etkin yönetimi de aynen ürün geliştirme zinciri gibi son derece önemli bir rekabet aracıdır. • Ürün Geliştirme Zinciri (Product Development Chain): Pazarlama stratejilerinin hedeflerine ulaşabilmesi için gerekli olan yeni ürünlerin geliştirildiği (NPI: New Product Introduction) süreçlerin oluşturduğuzincirdir.Pazarihtiyaçlarınıerkendenfarkedip,gerekliürünüzamanındapazarasunabilmek için müşteri güdümlü inovasyon, modüler ürün tasarımı, üret / satın al kararları (make / buy decisions), stratejik tedarik ilişkileri, eş zamanlı mühendislik ve yeni ürün devreye alma gibi konulara odaklanır. Ürün hayat sürelerinin kısalması, müşterilerin giderek daha fazla kişiselleştirilmiş ürün talep etmeleri sonucunda yeni ürün geliştirme sayısı önemli oranlarda artış göstermektedir. Yapılan bir araştırmaya göre Telekom sektöründeki firmaların son bir yıl içinde elde ettikleri cirolarının yüzde ellisi, son üç yıl içinde geliştirdikleri ürünlerden gelmektedir. Şekil 1 1: Değer Zincirleri Şekil 1 2: Değer Zincirleri ve Kayıplar TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları6
  • 7. 2. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 7
  • 8. 2. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ Lojistik tarihi insanlık kadar eskidir. Lojistik kelimesi yunanca “logisticos” kelimelerinden türemiş olup, hesaplama yeteneği ya da hesapta beceri anlamına geldiği ileri sürüldüğü gibi bir başka görüşe göre ise “Logic (mantık)” ve “Statistics (istatistik)” kelimelerinden meydana gelmektedir. 1950’lere kadar askeri bir terim olarak görülen lojistik kavramı daha ziyade askeri faaliyetlerdeki satın alma, bakım ve taşıma faaliyetlerinin koordine edilmesi ve yönetilmesi süreçlerinde yer alıyordu. II.Dünya savaşında birçok kompleks askeri lojistik probleme çözüm geliştirmek amacı ile üzerine yoğun olarak çalışılan lojistik konsepti 1950’li yıllarda işletme biliminin de ilgisini çekerek operasyonel süreçlerde yer almaya başlamıştır. O dönemlerdeki en öncelikli konuların başında emek yoğun malzeme elleçleme süreçlerindeki verimsizlik, yüksek hacimli depolama problemleri ve depo tasarımı problemleri geliyordu. Depolama (warehousing) ve malzeme elleçleme (material handling) konularının üzerine çalışmaların başlamasının akabinde 1960’lar ile birlikte zaman karşı hassas yüklerin taşınmasında trenler ile birlikte kamyonlar yer almaya başlaması ve depolama, elleçleme ve taşıma süreçlerinin bir bütün olarak fiziksel dağıtım adı altında düşünülmesine neden olmuştur. Fiziksel dağıtımın pazarlamanın bir alt fonksiyonu olarak görülmesi ile birlikte lojistik süreçleri işletme içinde genelolarakpazarlama,finansveüretimaçısındanparçaparçairdelenmeyebaşlanmıştır.Ancakpazarlamanın ciro hedefleri doğrultusunda her daim elinde fazla stok tutma beklentisi; finansın daha az stok ve yatırım geri dönüş oranı hedefleri; üretimin yüksek adetli üretim adetleri ve fabrika içinde envanter tutulması talepleri toplam süreç yönetiminde bir takım karışlıklara sebep olmuştur. Silo tarzı yönetim felsefesi ve departman hedeflerinin firma hedeflerinin önüne geçmesi yaklaşımının negatif etkileri toplam maliyet konseptinin ortaya çıkmasına sebep olmuş ve lojistik - fiziksel dağıtım (toplam lojistik maliyetinin %60’ı olması nedeni ile) anlamında öncelikli olarak pazarlama fonksiyonunun bir alt birim olarak işletmelerde bir fonksiyon olarak görülmeye başlananan bu konsepte 1964’lerde fiziksel tedarik süreci de eklenerek mevcut süreç iş lojistiği adı altında anılmaya başlanmıştır. Bilim adamlarının maliyetlerin birbiri ile olan ilişkilerinin (stok maliyeti ve taşıma maliyeti) önemli boyutlarda olduğunu ve doğru ürünü, doğru zamanda, doğru yerde olmasının firmaya rekabet ve karlılık anlamında önemli getiriler sağladığını fark etmeleri lojistik üzerine bilimsel çalışmaların daha fazla yapılmasını sağlamış ve lojistiğin ayrı bir disiplin olarak daha kapsamlı bir şekilde düşünülmeye başlanmasına neden olmuştur. 1980’lere kadar depolama ve taşıma aktivitelerinin üzerine yoğunlaşan iş lojistiği bilgisayar sistemlerinin gelişimi ile birlikte bir devrim sürecine girmiştir. Önceleri manuel yapılan ve teknik açıdan hesaplanması pek kolay olmayan problemler bilgisayar sistemleri ve yazılımları sayesinde çok daha hızlı ve doğru olarak yapılmaya başlanmıştır. Malzeme İhtiyaç Planlama (MRP) sürecinin gelişimi, ağırlıklı olarak fiziksel dağıtım ve kısmi olarak da tedarik süreçleri ile sınırlı olan iş lojistik kavramının kapsamını bu evrede genişleterek, ilgi alanına satın alma (Purchasing), üretim yönetimi (production management) ve fiziksel dağıtım (physical TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları8
  • 9. 2. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ distribution) konularını daha da geniş bir şekilde almaya başlamıştır. Satın alma ile birlikte tedarikçi seçimi, fiyatbelirleme,teslimatkoşulları;malzemeyönetimiilehammadde,yarımamulgirişi,elleçlemevestoklanma; fiziksel dağıtım ile ürünün sevkiyatına kadar olan tüm firma içi süreçler lojistik değer zincirinde yer almaktaydı. Bu aşamadan sonra İş Lojistiği konseptinin yerini Lojistik Yönetimi (Logistics Management) almıştır. Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri Konseyi (CSCMP: Council of Supply Chain Management Professional), Lojistik Yönetimini: “Müşteri ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürün, servis hizmeti ve bilgi akışının, başlangıç noktasından (kaynağından), tüketildiği son noktaya (nihai tüketici) kadar olan tedarik zinciri içindeki hareketinin etkili ve verimli şekilde planlanması, uygulanması, taşınması, depolanması ve kontrol altında tutulması hizmeti olarak tanımlanmaktadır. Bu sürece göre lojistiğin temel fonksiyonlarına baktığımız zaman beş ana başlık görmekteyiz. 1. Lojistik ağ tasarımı (networking) 2. Kaynak planlama ve satın alma. (Sourcing and procurement) 3. Planlama ve talep tahminleme (planning and forecasting) 4. Taşıma (transportation) 5. Dağıtım (distribution) Lojistik yönetiminde toplam maliyet olgusu sadece firma süreçleri ile kısıtlı olsa da tedarik zinciri yönetimi konseptinin temelleri bu aşamadan sonra gelişme göstermeye başlamıştır. Güç dengelerinin müşteri ve ana sanayi etrafında toplanmaya başlaması, üretim sektöründeki küreselleşme, artan rekabet koşulları ve teknolojik gelişimin paralelinde işletmeler tüm fonksiyonel süreçlerinin gereksinimlerini tek ve ortak bir platformdayapabilmelerineolanaksağlayacakkurumsalkaynakplanlama(ERP:EnterpriseResourcePlanning) ve ileri programlama-çizelgeleme yazılımlarını geliştirmişlerdir. Bu sayede işletmeler gerek müşterileri gerek ise tedarikçileri ile aynı platform üzerinden iletişime geçebilmeye ve ortak hareket edebilme yeteneklerini geliştirmeye başladılar. Önceleri sadece firma içi süreçlere konsantre olan ve tedarikçi /müşteri tarafındaki süreçler ile pek ilgilenmeyen firmalar bu aşamadan sonra işbirliği ve stratejik tedarik zinciri yönetimi başlığı altında kapsamını daha da genişleterek malzemenin tedariğinden ürünün müşteriye gönderilmesine kadar olan tüm süreç ile ilgilenmeye başlamıştır. Öte yandan maliyet azaltımı ve karlılık artışı baskıları birçok firmanın üretimden, satın almaya kadarbirçoksüreçtedışkaynakkullanmasınasebepolmuştur.Öylekibazısektörlerdesatınalmamaliyetlerinin toplam ciro içindeki etkisinde ciddi oranlarda artışlar meydana gelmiştir. Bu tür etkenlerin sonucunda sadece firma içi süreçlere odaklanma konsepti, yerini tüm süreçlere konsolide olarak bakarak etkin planlama ve kontrol aktivitelerine bırakmıştır. Firma içi süreçlere odaklanılması yerine tedarikçi ve müşteriyi de içine alan bir yapıda tüm sürecin irdelenmesi yaklaşımı ile başlayan tedarik zinciri yönetimi konsepti 1990’lardan sonra kendine yer bulmuştur. Tedarik zinciri müşterinin istediği ürünü yapabilmek için maliyetlere etki eden ve ürün oluşumu sürecinde yer alan tüm işletmelerin, fonksiyonların bütünleşik bir yapıda yönetilmesini içerir. Müşteriden tedarikçiye kadar olan tüm süreçlerdeki malzeme, bilgi ve para akışını süreç içinde yer alan tüm fonksiyonlar tarafından entegre bir şekilde yönetilmesini kapsar. Toplam maliyete sistem yaklaşım ile bakarak sadece taşıma maliyetlerinin azaltılması ya da stok seviyelerin düşürülmesi konularına değil tüm süreç boyunca (tedarikçiden müşteriye kadar) toplam maliyetin azaltımına odaklanır. Zincir içinde yer alan tüm tarafların uzun dönemli iş birliği ilkesine dayanan Tedarik Zinciri Yönetimi anlayışında stok, taşıma, sevkiyat, üretim planları gibi bilgiler zincir üyeleri arasında paylaşılarak risk ve kazanç tüm taraflara eşit olarak dağıtılmaya çalışılır. Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 9
  • 10. Ortak Yönetilen Envanter (Co-Managed Inventory), Tedarikçi Yönetimli Envanter (Vendor Managed Inventory), Sürekli Yenileme Sistemi (Continious Replenishment System) gibi süreçler bu anlayışın ortaya çıkardığı uygulama örnekleridir. Küreselleşmenin artarak devam etmesi, sınırların kalkması ve serbest ticaretin gelişmesi, üretimde dış kaynak kullanımının artması tedarik zinciri yönetimine ilgiyi her geçen gün artırmaktadır. Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri Konseyi (Council of Supply Chain Management Professional), Tedarik Zinciri Yönetimi’nin tanımını; ”Tedarik zincirinin ve bu zincir içinde yer alan tüm şirketlerin uzun vadeli performanslarını artırmak amacıyla, söz konusu şirketlere ait işletme fonksiyonları ve planlarının, zincirdeki tüm şirketleri kapsayacak şekilde, sistematik ve stratejik koordinasyonudur”, şeklinde yapmaktadır. Tedarik zinciri yönetimi, sürekli değişkenlik gösteren pazarda organizasyonların müşteri beklentilerine hızlı cevapvererek,rekabetçiolabilmeleriaçısındansonderecehayatidirveasılamacısürdürülebilirrekabetavantajı elde etmektir. Müşteri beklentilerinin maksimizasyonunun yanında toplam tedarik zinciri maliyetlerinin indirgenmesi yaklaşımı kademeli olarak önce tedarikçiyi, müşteriyi, sonra her ikisini ve en sonunda da zinciri bir kademe daha genişleterek tedarikçinin tedarikçisini ve müşterinin müşterisini de kapsam alanı içine alacaktır. Tedarik Zinciri Yönetimi tedarikçi, üretici, müşterinin verimli entegrasyonuna odaklandığı için firma aktivitelerini hem stratejik, hem taktiksel hem de operasyonel seviyede ilgilendirmektedir. Günümüzde, Tedarik Zinciri Yönetimi (TZY) kavramı genelde tedarik ve lojistik kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak olması gereken durum aslında hiçte bu şekilde değildir. Müşteri değer zinciri süreçlerine bakacak olursak ürün geliştirme sürecinden - satın almaya, üretim süreçlerinden - lojistik yönetiminekadarolantümsürecin,zinciryapısıaltındavetekbirfonksiyonaltındayönetilmesigerekmektedir. Akademik çalışmalar yakın geleceğin organizasyonunda her şeyin üç ana fonksiyon altında toplanacağını belirtmektedir. • Genel Müdür (CEO) o Pazarlama o Tedarik Zinciri Yönetimi o Finans 2. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ Şekil 2 1: Tedarik Zinciri Yönetiminin Gelişimi TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları10
  • 11. 2.1.YALIN ÜRETİMİN GELİŞİMİ Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 11
  • 12. 2.1. YALIN ÜRETİMİN GELİŞİMİ IBM eski CEO’sunun 1943’de “Dünya’da ancak beş adet bilgisayar için pazar olabilir” sözünden yaklaşık olarak yetmiş yıl sonra baktığımız zaman mevcut durumda bunun tam aksine bir gelişme olduğunu görmekteyiz. Endüstri tarihi açısından ilk önemli mihenk taşı olarak 18.Yüzyılın son çeyreğinde buhar makinesinden güç üretilmesi ile başlayan endüstri devrimi (Endüstri 1.0) gösterilmektedir. Bu sayede insanlık makineleşmeyi öğrenmeye başlamış ve günümüz endüstrisinin temellerini atmaya başlamıştır. Bu dönemden sonraki çığır açan dönem (Endüstri 2.0) her ne kadar Henry Ford’un seri üretim montaj bantları (konveyör sistem) kullanarak, model T üretimlerini gerçekleştirmesi gösterilse de, daha önceleri kasapların karkas etleri konveyör bantlarında taşıyarak bir nevi seri üretim yaptıkları da bilinmektedir. Henry Ford ile başlayan montaj bantları kullanarak seri üretim yapma yetisi o günlerde koşulları üreticilerin belirlemesi ve pazarın, müşterinin koşulsuz olarak üretilene razı olması prensibine dayanıyordu. Bu sayede Ford, tek tip olan Model-T ürünlerini, toplu olarak üretme stratejileri ile ucuza üreterek piyasalara sunabilmekte, bunun karşılığında da üretim hacmini giderek attırmaktaydı. Ancak aynı dönemlerde Ford’un kendisini General Motors (GM) ile rekabet altında bulması ve GM’in yükselişi, modellerdeçeşitliliğinartmasıileberaberüretimsüreçlerinde ilk değişim gerekliliğin sinyalleri gelmeye başlamıştır. Her geçen gün giderek daha farklı ve gelişmiş modeller, özellikle GM tarafından piyasaya sürülmüş, gelir ve zevk durumları değişken sosyal gruplara hitap etme eğilimi güçlenmiş ve bunun sonucunda, Ford tarafından geliştirilen tek modele endeksli, toplu üretim felsefesine dayanan üretim montaj hatları beklentilere karşılık veremez duruma gelmiştir. Zira, Ford üretim sistemi gerçekte sadece montaj bandında, tek bir modelin akışına olanak sağlamaktaydı. Montaj bandını besleyen diğer alt süreçlerde hala toplu üretim yaklaşımı ve stoklu imalat yöntemleri ile süreçler yönetiliyor, model sayısının artması çok sayıda kalıp değişiminin olmasını ve farklı modellerde aynı standartlarda çalışabilecek uygun iş gücünün olmasını da zorunlu hale getiriyordu. Bu iki faktör Ford üretim sisteminin yeni düzene ayak uyduramamasının en temel sebepleriydi. TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları12
  • 13. 2.1. YALIN ÜRETİMİN GELİŞİMİ Zamanla gelişen rekabet ve değişen müşteri beklentileri sonucunda üretim sistemleri de gelişti ve 1950’lerden sonra kısmi olarak üretim süreçlerinde endüstriyel otomasyon sistemleri kullanılmaya başlandı (Endüstri 3.0). Özellikle PLC, DCS gibi sistemlerin yaygın bir şekilde kullanılması bilgisayar destekli / kontrollü üretim sistemlerinin gelişmesine oldukça katkı sağlamıştır. Bu sayede üretim süreçleri eskiye oranlarla daha hızlı, basit olduğu gibi ürünler de standart olarak (aynı kalite, aynı hız, vs.,) üretilmeye başlandı. Ancak bu etkiler aynı zamanda müşteri beklentilerini ve dolayısıyla ürün çeşitliliğini de artırıyordu. Bir başka ifade ile artık piyasalar müşteri tarafından yönlendiriliyor ve müşterinin değişken tercih, ruh yapısı üretim yapısını, üretim süreçlerini belirliyordu. Kısaca artık tek tip ürün yerine, kişiselleştirilmiş ürünler üretilmesi ve bunu yaparken de maliyetlerde artışta olmaması gerekiyordu. Bu sonuç gerçekte yalın üretim felsefesinin doğuşunun ana teması olmuştur. Piyasaların artık müşteri tarafından yönlendirildiğini fark eden Ohno, Toyota fabrikalarında tek tip ürün ile toplu üretim yapma felsefesi yerine birden fazla modeli, aynı üretim hatlarında en düşük maliyete yapabilme üzerine kurgular yapmış ve temelde üç ana stratejiye dayanan yalın üretim felsefesinin doğmasına neden olmuştur. 1. Tam zamanında üretim (JIT: Just In Time), 2. Anormallikler de duruş kültürü (JIDOKA) 3. Seviyelendirme (Heijunka). Yalın üretimin özünde değerin anlaşılması ve kayıplar ile sürekli mücadele etmek yatar. Temel amacı; müşteri değer zincirinde değer oluşturmayan aktiviteleri (kayıplar ve değişkenler) sürekli iyileştirme faaliyetleri ile elimine ederek, üretim zamanını kısaltmak ve nakit akış hızını pozitif yönde iyileştirmektir. İlk olarak Toyota tarafından; “Tüm üretim süreçlerinde, değer oluşturmayan kayıpların ortadan kaldırılması, ekipman ve üretim hatlarının hızlı bir şekilde farklı bir model üretebilecek hale getirilmesi ve üretimde herhangi bir hata meydana geldiği an üretim hatlarını hatanın ortadan kaldırılıp yeniden oluşumunun engelleninceye kadar durdurulması“ anlayışı üzerine kurulan Toyota Üretim Sistemi felsefesi o günden itibaren Toyota’nın üretim maliyetlerini ve esnekliğini rakiplerine oranla çok daha iyi seviyelere getirmeye başlamasıyla her geçen gün gelişerek tüm dünya üreticilerinin kabul ettiği bir üretim sistemi halini almıştır. Önceleri sadece fabrika içi süreçlere odaklı olarak düşünülen yalın üretim felsefesi, günümüzde tedarik zinciri kavramının giderek daha da önemli bir hale gelmesi ile bakış açısını tedarikçiden başlayıp ürünün müşteriye gönderilmesine kadar olan tüm süreçleri kapsayacak bir şekle dönüştürmüştür. Womack (1990) yazmış olduğu “Dünyayı değiştiren makine” adlı eserinde yalın üretimin bir sistemden öte bir felsefe oluğunu ve temel bileşenlerinin “değer, değer zinciri, akış, çekme ve kusursuzluk” olduğunu, yalın üretimin felsefesinin özünde müşteri istek ve beklentilerini karşılamak için değer zincirindeki kayıplar ile mücadele ederek, değere odaklı süreçler geliştirilmesinin gerekliliği belirtmiştir. Kayıpların her süreçte var olacağı düşüncesi ile üretim harici süreçleri de kapsamı içine alan yalın üretim felsefesi, her alanda uygulanabilir bir yönetim modeli haline gelmiş ve halen son elli yılın en kayda değer operasyon ve tedarik zinciri yaklaşımı olarak kabul edilmektedir. Şekil 1-4: Değer ve Kayıpların Üretim Zamanına Etkisi Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 13
  • 14. 2.1. YALIN ÜRETİMİN GELİŞİMİ Pazarda daha fazla oyuncunun olması ve değişen, gelişen müşteri beklentileri maliyet faktörünün yanına kalite olgusun da yerleşmesine neden olmuştur. Sadece fiyat parametresi ile pazarda kalıcı olunamayacağının anlaşılması toplam kalite yönetimi, kalite güvence sistemleri ve istatistiksel proses kontrol gibi süreçlerim gelişmesine etki etmiştir. 1990’lar sonrasında globalleşme, teknolojik ve sosyo kültürel gelişmeler gibi etkenlerin sonucunda müşteri pazarın tek hakimi olarak yerini almış ve oyunun kurallarını baştan aşağı değiştirmeye başlamıştır. Bu yeni evrede; fiyat ve kalitenin yanında, hızlı teslimat, kişiselleştirilmiş ürün, esneklik gibi faktörlerin de tercih sürecinde etkin rol alacağını tanımlayıp, rekabetin eskisi kadar kolay olmayacağının altını kalın çizgi ile çizmiştir. Meydan okuma ile sürekli iyileştirme yaklaşımını benimseyen yalın üretim felsefesi özellikle pazarda talebin öngörülebilir, sipariş büyüklüğünün yüksek ve ürün çeşitliliğin fazla olmadığı durumlarda oldukça etkin bir rekabet aracı olarak kabul edilmektedir. Ancak bunun aksi yani talebin ön görülemediği, değişkenliğin oldukça fazla olduğu ve ürün çeşitliliğin yüksek olduğu durumlarda, yalın üretim felsefesinin (çekme sisteminin) tüm ihtiyaçlara cevap veremediği bir çok araştırmacı tarafından eleştirilmektedir. Şekil 2 5: Yalın Üretim Bileşenleri TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları14
  • 15. 2.2. ÇEVİKLİK GEREKSİNİMİ Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 15
  • 16. 2.2. ÇEVİKLİK GEREKSİNİMİ Giderek kısalan teslimat süreleri, ürün hayat sürelerinin azalması, kişiselleştirilmiş ürünlerin pazarda ağırlıklarının artış göstermesi ve ani talep dalgalanmaları gibi nedenlerden dolayı tedarik zincirlerinde doğru ürünü, doğru miktarda, doğru şekilde, doğru yere ve doğru fiyata sevke edebilmek giderek zorlaşmaktadır. Değişim daha önceye göre çok daha hızlı olması ve bunun sonucu olarak pazarda belirsizliklerin ve türbülansların artması, tedarik zinciri stratejilerinin hata yapmasının en temel nedenleridir. Bu değişimler iş modellerinin, iş yapma tekniklerinin ve önceliklerin değişmesine neden olmakta ve farklı stratejilerin gelişmesine etki etmektedir. Seri üretim performansında kişileştirişmiş ürün yapabilmek ve bunu yaparken de hızlı ve esnek olabilmek günümüz tedarik zinciri süreçlerinin en önemli rekabet araçlarından biridir. Müşteri istekleri ve beklentilerinin sürekli değişiklik gösterdiği için tedarik zinciri miktar ve çeşit anlamında olabilecek talep değişikliklerine karşı uygun maliyetler altında, hızlı cevap verebilme yeteneğine sahip olmalıdır. Bu bağlamda firmalar hayatta kalabilmek için çeviklik konseptinin vazgeçilmez olduğunun farkına varmışlar ve bunun içinde yekpare olarak değil, entegre tedarik zinciri bazında tedarikçiden – müşteriye kadar birlikte çalışarak çevik olabilmeye odaklanmışlardır. Çevik üretim (Agile Manufacturing) konsepti, 1991 yılında Iaccoca enstitüsündeki bir grup araştırmacı tarafından pazarın hızla değişen gereksinimlerini, hızlı bir şekilde karşılayabilmek amacı ile ortaya sürülmüş bir tedarik zinciri modelidir. Temelinde, Amerikan üretim endüstrisinin Uzakdoğulu rakiplerine kaptırdığı üretim yeteneği üstünlüğünün geri alınabilmesi kurgusu yatmakta olup, bir çok araştırmacı ve uygulayıcı tarafından, hızla değişen ve gelişen dinamik pazar koşullarında uygulanabilecek en etkin stratejik tedarik zinciri modellerinden biri olarak kabul edilmektedir. Hedefi hız, esneklik olan bu sistemde ana tema tedarik zincirindeki tüm fonksiyonların pazar beklentilerini çok iyi anlayarak, ortak hedefler doğrultusunda ve stratejik işbirliği ile esnekliği sağlayarak, değişken pazardaki müşteri beklentilerini karşılamaktır. Pazara duyarlı olup müşteri isteklerini doğru olarak sezinleyebilmek ve bu isteğe hızlı atak edebiliyor olmak çevik olabilmenin birinci koşuludur. Bunun için müşteriler ile sıkı iletişimde olmak, sahadan gerçek zamanlı veri alarak işbirlikçi stratejiler ile kolektif planlama yapmak ve talebe dayalı üretim yapmak gereklidir. Bu anlamda sanal tedarik zinciri ağı ile bilginin her alanda paylaşılması, bilgi iletiminde teknoloji ve internetin etkin kullanılması son derece zaruridir. Artık firmaların değil – tedarik zincirlerinin rekabet günümüz koşullarında tedarik zincirinde uzmanlaşmaya gidilerek tedarikçiler ile süreç entegrasyonun tesis edilmesi (stratejik tedarik ilişkileri yönetimi) çeviklik için bir diğer gereksinimdir. Çevikliğin gereksinimi altındaki en önemli etken değişim, en temel karakteristiği ise esnekliktir. Önceleri ürün çeşitliliği ve talep artışı durumlarında, üretim hatlarını hızlı bir şekilde ayarlayabilme yeteneği olarak TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları16
  • 17. 2.2. ÇEVİKLİK GEREKSİNİMİ algılanan çeviklik kavramı, globalleşmenin ve dış kaynaklara bağımlılığın artış göstermesi sonucu tedarik zincirindeki tüm firmaların eş zamanlı olarak çevik olmasını zaruri hale getirmiştir. Bir çok araştırmacının görüşüne göre sadece firma içinde yalın olunabilmesi kısmen olanaklı iken, çeviklik için ise tüm zincirin esneklik yetkinliğine sahip olmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Bu bağlamda firmalar hayatta kalabilmek için çevik üretim stratejilerinin vaz geçilmez olduğunun farkına varmışlar ve tam anlamıyla başarıyı elde edebilmek için tek başına değil, entegre olarak tüm tedarik zinciri paydaşları ile çevik olabilmeye odaklanmışlardır. Çeviklik yalınlık ile karşılaştırılmamalıdır. Yalınlık daha çoğu daha az ile yapabilme yetisi olarak adlandırılırken, temel amacı değişkenliği ve ürün çeşidi az olan pazarlarda, tam zamanında üretim felsefesi ve çekme sistemi ile süreçler arasındaki stok seviyelerini sıfıra yakın bir noktaya çekerek, maliyet azaltımını birinci önceliğe koyan bir yaklaşımdır. Yalın üretim felsefesinin değişkenlik karşısındaki en önemli artısı, önceden belirlenmiş belirli bir program doğrultusunda, üretimin müşteri tarafından belirlenen hıza göre (takt) ve dengeli olarak yönetilmesi sonucu elde edilen esnekliktir. Yani talebin önceden kestirilebilir ve dalgalanmanın az olduğu durumlar için yalın üretim yaklaşımı fark oluşturmaktadır. Bir çok araştırmacı, yalın üretim felsefesinin belirsizlik ve öngörülemez değişiklikler karşısında çok etkili olmadığını, bunun temel nedeni olarak da değişkenliğe karşı sistem içinde kapasite ya da stok anlamında bir rezervin olmamasının yalın üretim ilkesinin bir gereği oluğunu belirtmektedirler. Yalın üretim kayıplara karşı mücadele eden bir sistem iken, değişkenliğe karşı bir savunma mekanizması olarak görülen stok bulundurma veya rezerv kapasite ayrılması yalın üretim sistemleri için bir paradoks gibi gözükmektedir. Çevik üretim bir bakıma belirsizlikler ile mücadele etme konusuna odaklanır. Firmaların değişimi zamanında algılayıp hızlı, proaktif olarak doğru tepki verebilmesi, etkin ve verimli bir şekilde kurumsal hedefleri algılama düzeyi, aynı amaca ulaşabilmek için farklı prosesleri uygulayabilme yeteneği ve herhangi bir aktiviteyi hızlı bir şekilde tamamlayabilme yetkinliği başlıca odaklandığı konular arasındadır. Literatürde çeviklik üzerine birçok çalışmaya rastlamaktayız. Gunasekaran, çalışmalarında, çeviklik için uzmanlık alanına odaklanmaya, tüm tedarik zincirinde bilgili, donanımlı iş gücünün önemine, sanal tedarik zinciri ağlarına ve süreçleri gerektiğinde yeniden tasarlayabilme yeteneğinin önemine değinmiştir. Bu anlamda kişilerin bilgi seviyelerinin bir firma için son derece hayati olduğunu, firmaların eğitime yatırım yaparak, öğrenen bir organizasyon modeli içinde farklı disiplinlerde yetkinliğe sahip insanlar yetiştiren kurumlar olmaları gerektiğini ve bunun için kurumlar arasında işbirliğinin gerekli olduğunu vurgulamıştır. Tedarik zincirinde kurumlar arası işbirliğinin, ortak çalışmanın, nihai müşteriden gelecek talep değişikliklerine karşı hızlı tepki verilebilmesi için ön şart olduğunu, tedarikçiler ile birlikte eş zamanlı mühendislik uygulamaları için operasyonel seviyeden öte kurumsal seviyede iletişimin zaruri olduğunu, farklı fonksiyonların birlikte çalışmalarına, üretim personelinin daha fazla yetkilendirilmesine, modüler ürünler ile ürünü sonradan farklılaştırmanın önemine vurgu yapmış ve bilginin, değişime adapte olabilme yeteneğinin, hızlı modelleme ve kolay konfigure edilebilir, teknolojik üretim hatlarının çeviklik için olmaz ise olmaz olacağını vurgulamıştır. Christopher,çeviktedarikzincirinindörtanakarakteristiğinipazaraduyarlılık,sanaltedarikzinciri,proseslerarasında entegrasyon ve ağ yönetimi olarak kurgulamıştır. Pazarın beklentileri iyi anlamak ve doğru olarak üretebilmek için müşteriler ile sıkı iletişimde olmak, sahadan gerçek zamanlı veri alarak işbirlikçi stratejiler ile kolektif planlama yapmanın ve talebe dayalı üretim yapmanın önemine değinmiştir. Bu anlamda müşteri isteklerini doğru olarak sezinleyebilmek ve bu isteğe hızlı atak edebilmenin çevik olabilmenin birinci koşulu olduğunu belirtmiştir. Sanal tedarikzinciriağıilebilgininheralandapaylaşılmasıgerektiğinevurguyapmış,bilgiiletimindeteknolojiveinternetin önemimedeğinmiştir.Tedarikçilerilesüreçentegrasyonunagidilerekstratejiktedarikilişkileriyönetiminçeviklikiçin bir diğer zaruriyet olduğunun altını çizerek, tedarik zincirinde uzmanlaşmaya gidilmesi ve artık firmaların değil – tedarik zincirlerinin rekabet ettiğini, az sayıda tedarikçiler ile güvene, uzun vade stratejik ilişkilerin kurulmasının ortak, eşzamanı ve çevik olarak ürün geliştirilmesi sürecine pozitif katkı sağlayacağını belirtmiştir. Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 17
  • 18. Gehani, çeviklik için farklı fonksiyonların ortak platformlarda çalışmasına, üretimde oluşan sorunların hızlı çözümü için ilk kademe yöneticilerinin daha fazla yetkilendirilmelerine, modüler teknolojinin ve tasarım aşamasında ürünü sonradan farklılaştırmak için jenerik ürün geliştirme sürecinin önemime değinmiştir. Bottani, bu sonuçlara organizasyonların entegrasyonu, yüksek becerili ve bilgili insanların önemi, ileri seviye teknolojinin çeviklik için gerekli olduğunu eklemiştir. Yusuf, plansız hızın hayati hata getireceğini belirtirken, İngiltere 600 firma üzerine yaptığı çalışma sonucunda hız, esneklik ve kaliteye aynı anda ulaşabilmek için tedarik zincirindeki firmaların internet teknolojileri üzerinden etkin iletişim ve işbirliği yapmalarının oldukça önemli olduğuna değinmiştir. Stratton, pazarda ilk, en hızlı ve en iyi olabilmek için çevik üretimin gerekli olduğunu savunurken, çevikliğe ulaşabilmek için modüler ürünler ile ürünü sonradan farklılaştırma (erteleme) konseptinin ve üretim stratejilerinde farklı zamanlarda farklı stratejilerin uygulanmasının önemine vurgu yapmıştır. Harrison, pazara duyarlı olmanın önemine, maksimum bilgi paylaşan sanal tedarik zincirinin, tedarik zincirinde ortak hedeflerin olmasının gerektiğine ve firmaların süreçleri arasında kurumsal seviyede entegrasyonun çevikliğe katkının gerekliliğine vurgu yapmıştır. Li, stratejik tedarikçi ve müşteri yönetimi, kaliteli ve yüksek seviye bilgi paylaşımı ve ürünü sonradan farklılaştırmanın önemine değinmiştir. Agarwal, çevik tedarik zincirinde bulunması gereken karakteristikler olarak; pazara duyarlılık, müşteri memnuniyeti, yeni ürün devreye alma, kalite iyileştirme, teslimat hızı, veri güvenirliği, bilgi teknolojilerinde teknoloji, üretim zamanının kısaltılması, maliyet optimizasyonu, servis seviyesinin iyileştirilmesi, merkezi ve işbirlikçi tahminlime ve planlama, süreç içinde yer alan fonksiyonlar ile güven ilişkisi olduğunu belirtmiştir. Azevedo, değişken pazarlarda kalıcı başarı için öncelikli olarak pazara duyarlılık ve organizasyonların yakın, sıkı iş birliği yapmasının önemine değinmiştir. Çevik tedarik zinciri yönetimi için tedarikçiler, bayiler ve müşteriler ile yakın ve işbirlikçi yaklaşım içinde olan bir organizasyon içinde bulunmaları ve zincir içinde bulunan tüm organizasyonların operasyonel, yönetsel ve bilgi teknolojileri alanlarındaki yetkinliklerini paylaşarak toplam sinerji elde etmelerini önemime değinmişleridir. Çeviklik bu anlamda, “Sürekli belirsiz ve öngörülemeyen değişimlerin olduğu rekabet ortamında, müşteri tarafından tasarlanan ürünlere, hızlı ve verimli şekilde cevap verebilme yeteneği”, olarak tanımlanabilir. Literatürde bu tanımı destekleyen başka tanımlarda mevcuttur. Christopher çevikliği; esneklik faktörüne vurgu yaparak, “Organizasyonların değişen ve taleplerin öngörülemediği Pazar koşullarında, volüm ve çeşitlilik anlamında değişime adapte olabilme yeteneği olarak yaparken, Brown ve Bessand beklenmeyen şekilde gelen değişkenliklere karşı, hızlı ve etkin şekilde cevap verme yeteneği olarak tanımlamıştır. Iskanius, sürekli yüksek kalite ve performans beklenen, müşteri tarafından yapılandırılmış ürünlerin olduğu ve talebin sürekli değişkenlik gösterdiği markette karlılık fırsatlarını arayıp, yakalamak için kapsamlı bir şekilde cevap verebilme yeteneğini eklerken, Baker kişiselleştirilmiş müşteri isteklerine, kitle üretimi performansı ile cevap verebilme yeteneği olarak tanımlamıştır. 2.2. ÇEVİKLİK GEREKSİNİMİ TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları18
  • 19. Bu bağlamda ; Çevikliğe etki eden ana unsurları; • Müşteri istekleri • Yoğun rekabet • Pazar koşulları • Teknoloji • Sosyo kültürel gelişmeler Çevikliğin temel bileşenlerini; • Pazarın beklentileri iyi anlamak ve doğru olarak üretebilmek için müşteriler ile sıkı iletişimde olmak, sahadan gerçek zamanlı veri alarak işbirlikçi stratejiler ile kolektif planlama yaparak talebe dayalı üretim yapmak. • Sanal tedarik zinciri ağı ile bilginin her alanda paylaşılmasını sağlayarak, bilgi iletiminde teknoloji ve internet etkin kullanmak. • Tedarikçiler ile süreç entegrasyonuna gidilerek, uzmanlığa odaklanmak ve işbirlikçi stratejiler ile birlikte hızlı yeni ürün geliştirmek. • Günümüzde artık firmaların değil tedarik zincirlerinin rekabet ettiği yaklaşımı ile tedarik zincirinde ortak hedefleri belirlemek, firmaların süreçleri arasında kurumsal seviyede entegrasyonu sağlamak. Çevikliğin temel karakteristiğini; • Tepkisellik (responsiveness): Değişimi algılama ve hızlı, proaktif olarak doğru tepkiyi verebilme yeteneği. • Yetenek / Yeterlilik (competency): Etkin ve verimli bir şekilde kurumsal hedefleri algılama yeteneği. • Esnekliik (Flexibility): Aynı amaca ulaşabilmek için farklı projeleri uygulayabilme yeteneği. • Hız (Speed): Herhang bir aktiviteyi hızlı bir şekilde tamamlayabilme yeteneği. Çevikliğin genel tanımı ise; • Sürekli, belirsiz ve öngörülemeyen değişime karşı tedarik zincirinin topyekûn olarak, hızlı ve etkin bir şekilde adapte olabilme yeteneği, olarak yapabiliriz. 2.2. ÇEVİKLİK GEREKSİNİMİ Şekil 2 6: Çevik Üretim Bileşenleri Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 19
  • 20. 2.3. HİBRİD MODEL TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları20
  • 21. 2.3. HİBRİD MODEL Teknoloji ortalama her on sekiz ayda bir kendini ikiye katlamaktadır (Moore Law). Günümüze kadar bu süreç artan bir seyir ile devam etmiş ve özellikle mikro elektronik sektöründeki gelişmelerin sonucu olarak daha önceleri kısmen maliyetli olan ve genelde endüstriyel alanlarda kullanılmakta olan sensor ve iletişim teknolojileri giderek artan bir şekilde bireylerin gündelik yaşamlarında kullanılmaya başlamıştır. Bu gelişmeler bireysel ve profesyonel anlamda tüm alışkanlıkları değiştirmiş ve endüstri 4.0 denilen nesnelerin interneti (Internet of Things) kavramını ortaya çıkarmıştır. Teknolojik gelişmeler, internetin hayatımızın her alanında yer alması müşterilerin giderek artan bir seyir ile kişiselleştirilmiş ürünlere önem vermesi, bunun etkisi olarak ürün çeşitliliği artması, ürün hayat sürelerinin her geçen gün kısalması tedarik zinciri stratejilerinin statik yapısının yerini dinamik olmaya doğru itmektedir. Yalın ve çevik üretim stratejileri üzerine bir çok akademisyen, uygulamacı araştırmalar yapmış ve tedarik zinciri stratejilerinde tek bir modelin, her beklentiye cevap veremeyeceği (one size does not fit all), pazarda değişkenliği kararlı, fonksiyonel ürünlerin fiyat kriteri ile sipariş kazandığı ancak değişkenliği az olan inovatif ürünlerin ise pazara hızlı girilebilmesi durumunda sipariş kazanma şanslarının olduğu ve hibrid model olarak adlandırılan “yalın ve çevik” stratejilerin birlikte uygulanabilir olmasının bir işletme için en ideal model olduğu görüşü hakim olmuştur. Üretim stratejileri Pazar koşullarına, karakteristiğine göre değişebilir. Pazara ilk girişte çevik stratejiler ile ilk, en hızlı olma yaklaşımı tercih edilebilirken, pazarın doyuma ulaşıp olgunlaşması durumunda çevik yerine yalın stratejilerin izlenmesi daha doğru olabilmektedir. Pazarda değişkenliği az, standart ürünler fiyat kriteri ile rekabet ederler iken, değişkenliği yüksek, özel- inovatif ürünler ise pazarda ilk olma ve ulaşılabilir olma kriterleri ile rekabet etmektedir. Yapılan araştırmalar hızlı tüketilen tüketici ürünleri sektöründe marketin değişken olduğu durumda çevik üretim stratejisinin pazarda ilk ve en hızlı olma konusunda avantaj sağladığını ancak pazarın olgunlaşma dönemine doğru bu stratejinin son dakika krizleri meydana getirerek, avantajını kaybettiğini ve pazarın olgunluk seviyesine geldikten sonra ise talep odaklı yaklaşım, yalın stratejileri ile süreci devam ettirdiklerini ortaya koymuştur. Benzer şekilde, ürün çeşitlerinin hızlı atış göstermesi ve talep değişkenliğinin her geçen gün artması gerçeğine karşılık tedarik zincirinin bu duruma hızlı ve tepkisel olarak cevap verebilmesi için belirli alanlarda rezerv kapasite ve stoklara gereksinim olduğu konusunda da akademikgörüşlermevcuttur.Rezervkapasiteyadastokbulundurmapolitikalarından,özellikleinovatifürünleriçin kapasite bulundurmadan daha efektif olacağına vurgu yapmıştır. Yapılan araştırmalar ürün karakteristiklerinin ürün hayat eğrisinin farklı evrelerinde sabit olmadığını, değişkenlik gösterdiğini ve her bir evre için farklı bir stratejinin izlenmesi gerektiğini ve ürün hayat eğrisinin özellikle son evresi, aşırı üretim ya da kısa üretim olmaması açısından itina ile takip edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Araştırmaların çoğubenzerikonularavurguyaparakdeğişkenliğininaz/çokolmasıkriteriilebirlikteürünlerinpazardakiürünhayat sürelerine, pazara girme hızına, ürün çeşitliliğine ve yıllık ürün adedine göre alternatif tedarik zinciri stratejilerinin ayrı ayrı ya da hibrid şeklinde birlikte uygulanabileceğine vurgu yapmıştır. Şekil 2 2: Hibrid Üretim Modeli Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 21
  • 22. Destek başka görüşler tedarik zinciri stratejilerinde tek bir modelin, her beklentiye cevap veremeyeceğini, pazarda değişkenliği kararlı fonksiyonel ürünlerin fiyat kriteri ile sipariş kazandıklarını ancak değişkenliği az olan inovatif ürünlerin ise pazara hızlı girilebilmesi durumunda sipariş kazanma şanslarının olduğu belirtmiştir. Örneğin düşük fiyatlı hava yolu firması maliyetlere odaklanırken, bir kargo firması hızlı teslimat, güvenirlik ya da hizmet düzeyi kriterlerine odaklanabilmektedir. Firmanın ürettiği veya satışını yaptığı ürünlere ilişkin talebin belirsizlik derecesinin yüksek olması daha esnek tedarik zinciri yapısının kurulmasını gerektirirken, talep belirsizliği düşük veya talebi tahmin edilebilecek ürünler için verimlilik odaklı tedarik zincirlerinin kurulması gereklidir. Yalın ve çevik üretimin birlikte kullanılması (hibrid model), konusunda ilk olarak Naylor (1997) araştırmalar yapmıştır. Bunun hemen akabinde literatürde üç farklı hibrid stratejisinin uygulanabileceğine vurgu yapılmıştır. Hibrid A: Karma Model Pareto analizine göre, (80/20 kuralı) firma cirosunun %80’i, ürünlerin %20’inden üretilmektedir. Bu duruma göre hızlı hareket eden, talep değişkenliği az olan ve ilk %20 lik dilime giren ürünler A grubu, diğer geri kalan kısım ise B grubu olarak tanımlanmıştır. A grubuna giren ürünler için maliyet avantajı, getirisi yüksek olan yalın üretim stratejisi ile stoka üretim yaklaşımının benimsenmesi, B grubuna giren ürünler için ise üretimin ancak müşteriden kesin sipariş alındıktan sonra üretilmesi stratejisine dayanmaktadır. Karma model yaklaşımı olarak da anılan bu strateji için farklı üretim hatları tahsis edilir. A grubu hatları ölçek ekonomisi kapsamında yüksek adetli, hızlı hareket eden ürünlerin üretiminde kullanılır iken B grubu üretim hatları ile daha küçük adetlerde ve çok sık ürün dönüşünün olduğu ürünlerin üretiminde kullanılmaktadır. Hibrid B: Dış Kaynak Kullanımı İkinci hibrid stratejisi ise sezonsal ya da ani gelişen talep artışlarına karşı sistemin cevap verebilmesine olanak sağlayabilmek için her an kullanılabilir yedek kapasitenin ya da stokun hazır olarak bulundurulmasıdır. Stratton, kısıtlar teorisi konseptini kullanarak etkin karar verme stratejileri üzerine çalışmalar yapmış ve yalın üretimin, talep değişkenliğinin az olduğu pazarlarda süreç içindeki değişkenliği ve kayıpları da elimine ederek, akışı tesis etmesi ile talep değişkenliğine karşı stok ve kapasite gereksinimine ihtiyaç duymadığını belirtmiştir. Ancak, öte yandan ürün çeşitlerinin hızlı atış göstermesi ve talep değişkenliğinin her geçen gün artması gerçeğine karşılık tedarik zincirinin bu duruma hızlı ve tepkisel olarak cevap verebilmesi için belirli alanlarda rezerv kapasite ve stoklara gereksinim olduğunu belirtmiştir. Rezerv kapasite ya da stok bulundurma politikalarından, özellikle inovatif ürünler için kapasite bulundurmanın daha efektif olacağına vurgu yapmıştır. Genel olarak talep değişkenliği çok fazla olmayan A grubu ürünler için firma kapasitesi üretim sıralaması ve hat dengelemesi yöntemleri ile belirli bir düzen içinde ve verimli olarak çalışır. Her bir ürün için belirli bir zaman dilimi ayrılmıştır ve firma kapasitesi hemen hemen dolmuştur. Bu durumda olası sezonsal ya da promosyonel aktiviteler kaynaklı oluşabilecek kapasite gereksinimleri dış kaynak kullanılarak çözümlenmeye çalışılır. 2.3. HİBRİD MODEL Şekil 2 4: Dış kaynak kullanımı Şekil 2 3: Karma model TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları22
  • 23. Hibrid C: Erteleme (Postponement) Stratejisi Üçüncü hibrid stratejisi ise müşteriden kesin sipariş alına kadar, final ürüne son halini vermeyi geciktirme, erteleme yaklaşımına dayanan ürünü sonradan farklılaştırma (postponement) yaklaşımıdır. Bir çok tedarik zincircindeki ana problemlerden biri gerçek talebin ne olduğunun her zaman net olarak önceden anlaşılamamasıdır. Teknolojik gelişimin hızı, küreselleşme ile birlikte kişiselleştirilmiş ürünlere olan rağbet ve kamçı etkisi gibi nedenlerden dolayı ürün bazında talep tahminlemesinin yapılabilmesi pek olanaklı gözükmemektedir. Ürün bazlı tahminlemeye dayalı tedarik zinciri stratejileri kamçı etkisi nedeni ile büyük oranda hata getirirler. Bu durumu engellemek için ürün ailesi bazında (aggregate), kısa dönemi baz alarak, müşteri ve tedarikçileri ile işbirlikçi talep tahminleme, planlama stratejileri ile yapılması gereklidir. Ürünü sonradan farklılaştırma stratejisi bir çok sektörde başarı ile uygulanan ve ürünün son halini alabilmesi için gereken karar verme sürecini son aşamaya taşıyan bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle müşteri siparişlerinde yaşanabilecek uyuşmazlıkları engellemek ve stok seviyelerini olması gereken seviyelerde tutabilmek için oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. İlk olarak Alderson (1950) tarafından literatüre giren ürün farklılaştırma konsepti elli yıldan bu yana sürekli olarak tartışılmaktadır. Günümüze kadar bu konuda endüstride bir çok uygulama / çalışma yapılmış ve bu sürecin operasyonel performansa etkisi kanıtlanmıştır. Ürünü sonradan farklılaştırma stratejisi tasarım aşamasından başlayıp, ürün sevk edilinceye kadar olan her aşamadauygulamaolasılığıolanbiruygulamadır.Genelolarakyarımamullerinyadastandartürünlerin(vanilyabox, decouplingpoint)ayrışımnoktasıolaraktanımlananstokalanlarındabekletildiğivesiparişüzerinefarklılaştırmanın (montaj, imalat) yapıldığı üretim süreçleri içinde farklılaştırma stratejisi ile birlikte lojistik süreçlerinde de (paketleme, etiketleme, dağıtım) gibi alanlarda da benzeri uygulama örneklerine rastlanmaktadır. Ürünler ayrışım noktasına kadar jenerik halde itme sistemine göre, talep tahminleme stratejileri ile üretilirler. Jenerik model üretimi yapılacağı için talep tahminlemesinin, tek bir ürün ile mukayese edildiğinde jenerik ürüne tahmin yapmak çok daha gerçekçidir. Ayrışım noktasından sonra ürünler talep odaklı olarak, çekme sistemine göre müşteri konfigürasyonu doğrultusunda farklılaştırılarak, tamamen kişiselleştirişmiş ürün elde edilir. Bu sayede seri üretim performansında, talep kadar üretim miktarı ile kişiselleştirilmiş ürünler elde edilerek, hem hızlı bir şekilde cevap vermiş hem de gereksizüretiminönünegeçerek,satılamayacakürünlerinüretilmesisonucuortayaçıkanfırsatmaliyetikayıplarının azalmasını sağlamış olur. 2.3. HİBRİD MODEL Şekil 2 5: Erteleme stratejisi Şekil 2 4: Dış kaynak kullanımı Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 23
  • 24. Bilgisayar üreticisi Dell firması müşteri isteklerine göre ürünleri çeşitlendirme sürecini başarı ile uygulamış ve kişiselleştirilmiş ürünlerin rekabetçi fiyata ve zamanında müşterilerine sevk edilmesi konusunda oldukça önemli bir rekabet üstünlüğü elde etmiştir. Teknik olarak bakıldığı zaman Dell ürünlerini farklılaştıran; işlemci, işletim sistemi, yazılım, hafıza, klavye gibi bir çok komponenti vardır. Tüm bu değişkenliklerin sonucunda bitmiş ürün olarak 100 milyon kadar farklı ürün konfigürasyonu ortaya çıkabilmektedir. Bu kadar çeşit ürünü stoklayabilmek ya da her konfigürasyona anında reaksiyon gösterebilmek olanak dışıdır. Dell bu soruna çözüm için erteleme (postponement) stratejisini başarı ile uygulamıştır. Buyöntemileürünlerbellibiraşamayakadarstandartyadajenerikolarakyarımamulstoklarındabeklemektedir. Müşteriden gelen kesin sipariş üzerine ürünler jenerik olarak bekledikleri stoklardan alınıp, bu aşamadan sonra müşteri istekleri doğrultusunda farklılaştırılmaktadır. Yani ürünü farklılaştıran komponentler, ayrışım noktasından itibaren ürüne giydirilmektedir. Dell ayrışım noktasına kadar jenerik bazda talep tahminleme stratejisi ile yalın felsefeyi uygulamış, bu aşamadan sonra ise talep odaklı üretim yani çevik üretim stratejisi ile ürünü farklılaştırmaya giderek, siparişlere hızlı reaksiyon verebilmiştir. Bu duruma ilave olarak, Dell firması en çok tercih edilen ürünler içinde ayrıca bir bitmiş ürün stoku tutarak, bu ürünlerin fiyatını da özel ürünlere göre daha az tutmaktadır. Bu sayede hem müşterisini en çok giden ürünlere doğru yönlendirerek stoklardan sevkiyat yapmakta hem de özel ürün isteyen müşteri isteklerine de ürünü sonradan farklılaştırma stratejisi ile cevap verebilmektedir. Bu sayede talep tahminleme stratejisini ürün bazından değil, ürün ailesi bazında yaparak tahmin hatası kaynaklı aşırı stok, gereksiz envanter ve satılmayacak ürünlerin üretiminden doğan fırsat maliyeti kayıplarını ortadan kaldırarak önemli bir rekabet avantajı elde etmiştir. 2.3. HİBRİD MODEL Şekil 2 7: Dell firması erteleme stratejisi modeli TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları24
  • 25. 3. VERİMLİ ŞİRKETLERE DÖNÜŞEBİLMEK Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 25
  • 26. 3. VERİMLİ ŞİRKETLERE DÖNÜŞEBİLMEK Bundan birkaç yıl önce Samsung firmasının Avrupa satış direktörü ile tanışmıştım. Kendisine, Güney Kore’nin son yıllarda gerek ekonomik gerek ise teknoloji anlamında dikkat çekici bir büyüme içinde olduğunu ve bunu nasıl başardıklarını sormuştum. Bana bu sürecin temel olarak üç adımı olduğunu söyledi. 1-Firmaları uzmanlık alanlarına göre ayır. Devletin;firmalarıuzmanlıkalanlarınagöresegmentlereayırdığınıveherfirmanınolabildiğincekendisegmentinde uzmanlaşmasını, büyümesini destekliğinden bahsetti. Bu duruma göre firmaların sermayesi olsa dahi uzmanlık alanları dışındaki segmentlere yatırım yapmaları bir bakıma engellenmiş, mevcut yatırımlarını içinde bulundukları segmente kaydırmaları teşvik edilmiş. Bundan yirmi yıl önce Hyundai bilgisayar da üretirken bugün ağırlıklı olarak otomotiv segmentine yönelmesi, ya da Samsung yıllar önce kısmi olarak otomotiv sektöründe de var iken bu gün bir elektronik devi haline gelmesi bu stratejinin ne denli doğru olduğunu kanıtlar niteliktedir sanıyorum. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerdeki en temel sorunlardan birisi moda endeksli yatırım konseptidir. Örneğin bir yerlerde bir yatırımcı pazarın gereksinimlerini analiz etmiş ve karar vererek bir fabrika ya da işletme açmış olsun. Bu yatırımcılar geneldepazarailkgirenolmalarından,işiiyiplanlayıp etkin yönetmelerinden ve biraz da konjoktürel yapı sonucunda iyi sonuçlar elde ederler. Bu durum hemen diğer yatırımcıların dikkatini çeker ve bir çok yatırımcı aynı alanda fabrika, işletme açmaya başlar. Serbest piyasa koşullarında bu tercihler elbette sorgulanamaz ancak – gereğinden fazla üreticinin aynı segmente yatırım yapması belirli bir eşik seviyesine gelindiğinde yarardan çok zarar getirmektedir. Otomotiv sektöründe danışmanlık yaptığım sırada bir analiz yapmıştım. Ülkemizde plastik türevi komponent ihtiyacı için gereken plastik enjeksiyon makinesi sayısı ile mevcut kurulu plastik enjeksiyon makinesi sayısını kapasite bazında karşılaştırdığınız zaman %40’lara varan oranda atıl kapasite olduğu sonucunu edinmiştim. Bir başka ifade ile kurulu 100 makineniz var ancak siz bunun sadece 60 adedini kullanıyorsunuz. Geri kalan 40 makine ise hem işletme sermayelerinin boş yere harcanmasına, hem ülke cari açığının artmasına hem de gereksiz rekabet unsuru oluşturarak segmentin gerekli yatırımları yapaması sonucunda ideal büyüme olgunluğuna erişememesine neden olmaktadır. Tahmini olarak ülkemizde 15-20 bin plastik enjeksiyon makinesi olduğunu ve ortalama makine birim fiyatı olarak 50.000 $ baz alırsak, atıl kapasitenin bize yatırım maliyetinin 300 Milyon $ ile 400 Milyon $ arası bir TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları26
  • 27. 3. VERİMLİ ŞİRKETLERE DÖNÜŞEBİLMEK rakam olduğunu görebiliriz. Bu durum sadece bu segment için böyledir. Yüzlerce segmenteki ki atıl kapasiteyi, yanlış yatırımı hesaba katarsak bu rakamın oldukça ciddi boyutlarda olduğu görebiliriz. Oysa bir başka segmente ise bu durumun tam tersi geçerli olabilir. Olması gerekenden daha az sayıda üreticinin olması – ülke olarak bu segmente yeterinde güçlü olamamıza etken olmaktadır. Bu durumda kanımca izlenmesi gereken stratejilerden birisi bu olmalıdır. Seğmenleri, oyuncu sayısını, hedefleri ve kapasitelerini tanımlamalı, güçlü zayıf yönlerimizi belirlemeli, elimizdeki sermayeyi doğru, gereksinim olan alana doğru kaydırarak üretici enflasyonunu veya kısıtını dengeli bir şekilde koordine etmeliyiz. Aynen Güney Kore’nin yaptığı gibi. 2- Eğitim ve öğrenim (TPS) Ekonomi için olmazsa unsurun üretim yapmak değil verimli üretim yapmak olarak gördüklerinden bahsetti. Bu doğrultuda kendilerine oldukça yakın olan Japon uzmanlardan özellikle üretim yönetimi ve verimlilik konularında son derece bilinçli ve etkin yalın üretim teknikleri eğitimler alınmış. Özellikle Toyota menşeili uzman sensei’ler transfer ederek Toyota Üretim Sistemleri konusunu en öncelikli konuların başında göstermişler ve eğitim için seferberlik ilan etmişler. Bu sayede verimlilik konusunda bir hayli mesafe almışlar ve Dünyailerekabetaşamasındabiradımönegeçebilmişler. Bilgili ve eğitimli kadrolar ile üretim yapmanın avantajını her daim öncelikleri yapmışlar. Bilginin önemine ve değerine ait güzel bir hikaye vardır. Bir gün bir fabrikadaki en öneli makine arıza yapar ve işletme üretim yapamaz duruma gelir. Fabrika ekibi bir türlü arızanın kaynağını bulamaz ve sonunda dışarıdan servis çağırmaya karar verirler. Servis mühendisi fabrikaya gelir, kısa bir süre içinde arızayı çözer ve makine üretim yapmaya başlar. İşlem sonrası firmaya 2000$ fatura keser. Faturayı gören Genel Müdür çok şaşkın bir vaziyette ; “ Ne yaptın ki, alt tarafı bir vida sıktın ve bunun karşılığı olarak 2000$ talep ediyorsun. Bana ayrıntılı fatura ver lütfen” der. Servis mühendisi ayrıntılı faturayı hazırlar ve Genel Müdüre iletir. - Vida sıkma işlemi : 50 $ - Hangi vidanın sıkılacağını bilme : 1950 $ Ülkemizde şu aralar kentsel dönüşüm anlamında, son derece önemli bir proje yürütülüyor. Gecikmiş bile olsak belki yirmi yıl içinde daha çarpık yapılaşmayı ve bunun getirdiği sorunları, milli kayıpları ortadan kaldırabilecek daha modern, verimli bir ortama kavuşacağız. Peki sadece bu adım yeterli midir ? Bu projeler nasıl finansa edilecek veya bunun gibi daha nerelere kaynaklar ayırmamız gerekiyor. ? Ve bu kaynaklar nerelerden bulunacak ? Ekonomistlerin her konuştuğu konuların başında cari açık ve verimlilik gelir. Üretim yapmak için gereken bir çok kaynakta dışa bağımlı olmamız ve yeterince verimli olamamamız sonucunda net olarak görüyoruz ki 110 TL’ye sattığımız bir ürünü 90 TL’ye mal ediyoruz ve belki de 60 TL’sini dışarı veriyoruz. Belki iş aşamada, kısmen elimizde olmayannedenlerdendolayı(petrol-doğalgazyadabazıhammaddelerinülkemizdeolmamasınedeniile)dışalımda tasarrufa tam gidemesek de verimli olarak ürün mal etme maliyetlerimizi daha aşağılara rahatlıkla çekebiliriz Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 27
  • 28. 3. VERİMLİ ŞİRKETLERE DÖNÜŞEBİLMEK kanısındayım. Verimli olmak hem işletme giderlerini azaltacak hem de dışarıdan gelen kaynakların da verimli kullanılmasına etki ederek, cari açığında düşmesine katkı sağlayacaktır. Bunun için yapılması gereken ise kentsel dönüşüm gibi , ülkemiz fabrikalarının teknik ve bilgi anlamında modernizasyonunu yapabilmek için Yalın Dönüşüm projesini ivedilikle devreye almalıyız. Her bir işletmenin %5 ile 20% arasında iyileştirme olasılığının olduğu gününüz koşullarında, buradan elde edilecek devasa tasarrufun hem yeni yatırımlar ile istihdamı artırmada hem de modern çağın en stratejik silahı olan teknoloji, arge yatırımlarına kullanılması ile geleceğe daha güvenle bakmamıza destek olacaktır kanısındayım. 3- Kendi tarlanıza kendi ürününüzü ekin. Üretim yeteneği ve verimli olmak son derece önemlidir. Ancak bu iki faktör size bir ömür boyu asla yetmez. Sürekli başkasının tarlasını ekerek hasat yapmaya çalışırsanız, bir gün tarla sahibi bir başkasına bu işi yaptırmaya kalkar, sizde ortada kalırsınız. Ne üreteceğinizin ve üreteceğiniz ürünlerde kullanılan ham madde veya malzemeler için başkalarına bağımlılığınız yüksek olduğu müddetçe her daim risk altındasınız demektir. Bu riski bertaraf edebilmek için üretim ile beraber teknoloji anlamında da güçlü olmanız gerekir. Bu duruma tek çare olarak ARGE’ye yatırım, inovasyon konularında özendirici politikalar sergilemişler ve Dünya’da kendi alanlarında dev teknolojik firmalar geliştirmişler. İğne ile kuyu kazar gibi sürekli olarak araştırma yapmışlar ve dışa bağımlılığı en aza indirgemeye çalışmışlar. Bu dünya bilindiği kadarı ile iki Dünya savaşı gördü. Fiziksel olarak üçüncüsü olur mu bilinmez ama ekonomi ve çıkar ana başlığı altında belki de hiç görülmediği kadar ülkeler, şirketler savaşının tam ortasında yaşıyoruz. Iphone –Samsung, Google – Yandex gibi firmaların rekabet dedikleri mücadele sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda da bilgi edinme ve kontrol amaçlı olarak da son derce stratejik bir oyundur. Benzeri şekilde facebook, twitter, linkedin gibi sosyal medya platformlarının da birçok bilgiyi toplu olarak, işlenmek üzere barındırdığını da unutmamak gerekir kanısındayım. Mobilizasyon, GPS ve yazılım teknolojilerinde ki gelişmeler ile bu gün bir çok önemli bilgiye ulaşılması son derece kolay olmaktadır. Örneğin cep telefonlarının nerelerden sinyal aldığı, kontak bilgileri, e-mail adresleri ve tüm iletişim bilgileri, belirli bir GPS koordinatlarına hangi mobil cihazların rutin olarak girdiği gibi hassas ve önemli bilgiler artık çok rahatlıkla erişilebilir durumdadır. Onca yatırım ve teknolojinin ücretsiz sunulması acaba ne içindir ? BukonuyufazlauzatmadaninovasyonveARGEkonusundayenidendönelim.Bubirkaynakvemotivasyonmeselesi kanaatimce. Kaynak yani bütçe için yukarıda bahsettiğimiz gibi verimli olmak, sermayeyi doğru yere kullanmak ve TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları28
  • 29. 3. VERİMLİ ŞİRKETLERE DÖNÜŞEBİLMEK etkin planlama yapmak gerekiyor. Motivasyon için ise gerçek anlamda bu işe gönül vermiş kişilerin liderliğinde, bilimsel çalışma yapan kişilerin özendirilmesi, desteklenmesi gereklidir. Üniversite – sanayi iş birliği, eğitim sisteminde uygulamaya ağırlık, ezberci yöntemlerden araştırmacı, ispat edici yaklaşımlara, vergi düzenlemesinden, bütçeden ARGE’ye ayrılan orana kadar bir çok alanda radikal iyileştirmelere, politikalara gereksinim vardır. Bu politikalar içinde bir değişim, dönüşüm sürecine ve gerçek Liderlere gereksinimiz vardır. Stephan Covey “Etkili İnsanların yedi alışkanlığı” adlı başyapıtında başarılı liderlerin ortak özelliklerinin dürüstlük, bağlılık, alçakgönüllülük, ölçülü olma, cesaret, adalet, sabır, çalışkanlık, yalınlık ve herkese iyilik etmek şeklindeki Altın kuralları olan karakter etiğinden bahseder. Yaşadığı olaylar karşısında umudunu hiçbir zaman yitirmeyen ve sonunda arzuladığı sonuçlara ulaşan Hz. Yusuf’un proaktif liderlik özelliklerinin günümüz liderlerine nasıl örnek olduğundan,bireyselliğindeğilancakkolektifdüşünce,karşılıklıbağımlılıkveyaklaşımilebaşarınıngelebileceğinden bahseder.Yineaynışekildegerçekliderlerinkazan–kazanilişkilerinitercihettiklerini,bunusağlamakiçindehemaltın yumurtaya hem de kaza denge ile odaklandıklarını, anlaşılmaktan önce anlamaya, dinlemeye önem verdiklerinden bahseder. Jim Collins “ İyiden mükemmele” adlı eserinde ise oldukça benzer örnekler ile liderlerin özelliklerine vurgu yapar. Dönüşüm – değişim için öncelikle “ne” sorusu yerine “kim” sorusunun sorulması gerektiğini ve doğru insanın, liderin bulunması için harcanan çabanın asla boşa gitmeyeceğini söyler. V. Düzey liderlik başlığı ile “sade, mütevazi, alçakgönüllü, geri planda kalmayı tercih eden, acımasız gerçeklerle yüzleşebilecek cesarette, ilişki değil ilke yönetimini uygulayan, bireysel hırs yerine kurumsal hırsı olan, başarıyı başkalarına atfedebilecek karakterde ve gösteri atından ziyade bir yük beygiri benzetmesi ile tanımlar ideal liderliği. Ne kadar ilginçtir ki her iki Usta’da aynı noktalara vurgu yapmışlar. Adil, çalışkan, yardımsever, sabırlı, kararlı ve dürüst. Ben buradan liderlerin ortak özeliği olarak; “ Kalplerinde haset ve fesatlığa, beyinlerinde ise kötü düşünceye asla yer vermeyen çalışkan, azimli ve dürüst insanlar olarak algılıyorum. Bir başka ifade ile adam gibi adamlardır liderler.” Bizim işimiz üretim, verimlilik ve gelişim. Bu üçlüyü sağlayarak ekonomiyi canlandırmak, ülkemiz refah seviyesini sürekli artışına destek olarak güçlü ekonomiye sahip bir ülke olabilmek için çabalamak. Bunun için değişim sürecine girerek, nasıl daha verimli olabiliriz araştırmak, öğrenmek ve öğrendiklerimizi uygulamaktan başka seçeneğimiz yoktur. Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 29
  • 30. Dr. Lütfi Apilioğulları yirmi yılı aşan iş deneyiminde elektronik, telekomünikasyon ve otomotiv sektörlerinde Mühendislik Müdürü, Operasyonel Mükemellik Direktörü ve Genel Müdür rolleri almıştır. Uzun yıllar Japon Sensei’ler ile birlikte çalışarak, kendisini “Toyota Üretim ve Yönetim Sistemleri”, “Çevik Üretim” ve “Tedarik Zinciri Yönetimi” konularında geliştirmiş ve sahada edindiği deneyimlere “Tedarik Zinciri Yönetimi” alanında doktora yaparak akademik bakış açısını da eklemiştir. USA,UK,Japonya,Çin,Tayvan,Avrupa’nınbirçokülkesindeveTürkiye’de farklı sektörlerde bir çok fabrikayı ziyaret etmiş, ortak çalışmalar yapmış ve üretim operasyonlarının yönetimi konusunda Toyota metodolojisini kendisine ana felsefe edinmiştir. Farklı sektörlerdeki işletmelerde birçok dönüşüm / değişim sürecine sıra dışı danışmanlık metodolojisi ile liderlik eden Apilioğulları, 2010 yılından bu yana kendi kurmuş olduğu Lean Ofis (www.leanofis.com) danışmanlık şirketinde yerli / yabancı firmalara operasyonel mükemmellik, yalın dönüşüm, tedarik zinciri yönetimi ve değişim yönetimi konularında stratejik yönetim ve uygulama danışmanlığı hizmetleri vermektedir. Çalıştığı firmalarda tamamen Toyota yönetim sistemlerini süreçlere uyarlayarak operasyonel ve finansal anlamda kritik başarı göstergelerinin pozitif eğilime gelmesine katkı sağlamıştır. Toyota yönetim sistemleri ve süreçlere uyarlanması ile ilgili bilgi birikimlerini paylaşmak için yazdığı ; • “Yalın Dönüşüm / Verimliliğin Şifresi” adlı kitabı 2010 yılında, • “Operasyonel Mükemmellik / Yalın Değişim Yöntemi” adlı kitabı ise 2013 yılında sistem yayıncılık tarafından yayımlanmıştır. • “Rekabette Yeni Boyut / Değer Zinciri Yöntemi” adlı kitabı ise 2016 aralık ayında Aura yayıncılık tarafından yayımlanmıştır. Stratejik Planlama ve Değişim Yönetimi, Tedarik Zinciri Yönetimi, Yalın ve Çevik Üretim Yönetimi, Operasyonel Mükemmellik konularında uzman olan Dr. Lütfi Apilioğulları evli, iki çocuk babasıdır. YAZAR HAKKINDA Dr. Lütfi Apilioğullar lutfi.apiliogullari@leanofis.com TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları30
  • 31. Kurumsal Dönüşüm Platformu, 2012 yılı şubat ayında, Türkiye’deki firmalarda kurumsal dönüşüm konusunda farkındalık yaratmak amacıylakurulduveKurumsalKaynakPlanlaması(ERP),Müşteriilişkileri Yönetimi (CRM), İş Zekası (BI), Üretim Yönetimi Sistemleri (MES), Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) ve Tedarik Zinciri Yönetimi (SCM) başta olmak üzere kurumsal dönüşümün gerçekleşmesi amacıyla marka bağımsız deneyim paylaşımı ortamı sağlayan alt grupları (komiteleri) vasıtasıyla, etkinliğini büyüterek devam etti. Özellikle Kurumsal Kaynak Planlaması konusunda deneyim paylaşımı ve iletişim sağlamayı hedefleyen ERP Komitesi, faaliyete geçtiği 2012 yılı sonundan itibaren Kurumsal Dönüşüm Platformu’nun en çok ilgi gören alt grubu (komitesi) oldu. 2013 yılında istanbul dışında, İzmir, Bursa, Ankara ve Antalya’da bölgesel yapılanmasını sürdürdü, sektörel çalışma gruplarını oluşturmaya başladı, Kurumsal Çözümler Rehberi adındaki ilk yayınını ve ilk ERP Kullanımı raporunu (İnşaat sektörüne yönelik) yayınladı, 2014 yılında çok sayıda gönüllü seminer düzenleyerek bilgilendirme yönündeki aktivitelerini artırdı, bölgesel yapılanmalarına da devam etti. 2015 yılında 3. Yaşını kutlarken 8.000 üye ve takipçi sayısına ulaştı. 4. Yayını olan Kurumsal Çözümler Rehberi yayınladı, e-Dönüşüm Komitesi faaliyetlerine başladı ve Gelir İdari Başkanlığının da katılımlarıyla periyodik olarak e-Dönüşüm konuları konuşulmaya ve ortak akıl oluşturulmaya devam ediliyor. 2016 yılından itibaren İstanbul ve diğer bölgelerde Kurumsal Dönüşüm Farkındalık Günleri adı altında kurumsal dönüşümü gerçekleşmesi için marka bağımsız proje deneyimi ve kavramsal bilgi paylaşımını hedefleyen etkinlikler düzenlemeye başlandı. CRM, MES ve PLM Komiteleri ilk toplantılarını gerçekleştirdi. 5. Yayını olan Kurumsal Başarı Hikayeleri 2016 yayınladı. SCM Komitesi, yakın zamanda Operasyonel Mükemmelik temalı toplantılar düzenlenmeye başlayacak, Tedarik Zinciri ve unsurları hakkında referans kaynakları üretmeye devam edecek. SCM KOMİTESİ HAKKINDA Dr. Lütfi Apilioğulları TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ 31
  • 32. Oluşturulan bu çalışma (dökümanlar) iceriğindeki bilgiler, SCM Komitesi’nin akademisyen veya konusunda uzman niteliği kazanmış üyeleri tarafından sağlanmakta ve Komite üyelerine bilgi vermek amacını taşımaktadır. Sorumluluğu yazarına aittir. SCM Komitesi, bu çalışmanın içeriğindeki bilgilerin hata içermediğine veya belirli performans ve kalite kriterlerini karşıladığına dair bir güvence vermemektedir. Çalışmanın içeriğindeki bilgileri kullanımınız sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir ve bu kullanımdan kaynaklanacak her turlu zarara dair risk ve sorumluluğun tamamen tarafınızca üstlenileceği varsayılmıştır. SCM Komitesi, söz konusu bilgilerin kullanımdan dolayı, (ihmalkarlık kaynaklı olanlar da dahil olmak üzere) sözleşmeyle ilgili bir dava, kanunlar veya haksız fiilden doğan her türlü özel, dolaylı veya arızi zararlardan ve cezai tazminattan dolayı sorumlu tutulamaz. Bu çalışmanın tamamının veya belirli bir bölümünün referans olarak kullanılması SCM Komitesinin iznini gerektirmez. Ancak Internet adresi (www.kurumsaldonusumplatformu.com) belirtilerek yayın ve referans (kaynak olarak gösterilebilir) olarak kullanılabilir. pdf dosyası olarak üretilmiştir. 2016, SCM Komitesi YAYIN İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN TEMELLERİ | AKADEMİK SERİ Dr. Lütfi Apilioğulları32