SlideShare una empresa de Scribd logo
1 de 16
DEPREM ODAKLI KENTSEL YÖNETİM
Derleyen: İşletme Yüksek Mühendisi Binnur GÜRÜL1
İÜ Mühendislik Bilimleri Bölümü Doktora Programı Öğrencisi
ÖZET
Adalar Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi işbirliği ile 3 Haziran 2014 Salı günü
Adalar Belediye Meclis Salonu'nda; kentsel dönüşümde öncelik olarak, deprem riskinin
değerlendirilmesi ve yönetilmesi gerçeğinin göz ardı edilmemesi adına bir çalıştay
düzenlendi. Düzenlenen 1. Adalar Çalıştayı’ ndan yola çıkılarak, bu rapor hazırlanmıştır.
Depremlerin önlenmesi belki imkânsız olabilir; ama deprem öncesi etkili yöntemler
vasıtasıyla gerçekleştirilecek önlemler, deprem hasarlarının özellikle de can kaybının
azaltılmasını mümkün kılar. 17 Ağustos 1999 depreminde çok büyük acılar yaşamış olan
ülkemizde, maalesef aynı acıların yaşanmaması konusunda gerekli önlemler hala alınabilmiş
değil.
Deprem konusunda ülkemizde, özellikle deprem sonrası ilk 24, 48 veya 72 saat
içerisinde gerçekleştirilecek afet yönetimi ile ilgilenilmekte ve bu konu üzerinde
durulmaktadır. Ancak; tüm enerji ve kaynakların afet yönetime aktarılması, can kayıpları
konusunda zaman kaybedilmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, önemle üzerinde durulması
gereken konu; “deprem riskinin azaltılması” yani daha deprem olmadan önlem(ler)in
alınmasıdır. Bu konuda da en önemli görevler; ülke yönetiminin temel taşları olan belediyeler
yönetimine düşmektedir. Öncelikle belediyelerin deprem konusunda risk odaklı yönetimi
benimsemeleri gerekir. Deprem konusunda belediyelerin bir diğer önemli fonksiyonu da;
halkı deprem konusunda bilinçlendirmeleridir. Deprem öncesinde halkın, risk azaltma üzerine
bilgilendirilmesi büyük önem arz etmektedir.
GİRİŞ
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Jeofizik Mühendisleri Odası XII. Dönem
İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Öncel; risk azaltmak adına ve depreme dayanıklı
güvenli kentler inşa edilmesi için “Kentsel Dönüşüm” yasasının çıkarıldığını ve isabetli bir
karar olduğunu vurguladı. Ülkemizin deprem bölgesinde olduğunu belirterek; kentsel
dönüşüm çalışmalarının usulüne uygun olarak gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof.
Dr. Ali Osman Öncel; ayrıca deprem konusunda halkı bilinçlendirmenin da önemine değindi.
Türk halkı olarak deprem konusunda çok büyük acılar yaşadık ve en son 24 Mayıs’ da
olan depremde de, depremlere karşı maalesef hala hazırlıksız olduğumuzu gördük. Bu
depremde İstanbul, depremin merkezi olan Ege Denizi’ne 300 km’lik uzaklıkta olmasına
rağmen, İstanbul’da sarsılmadık ya da depremin hissedilmediği bina kalmadı. 24 Mayıs Ege
depreminde telefonlar dahi çalışmadı. Böyle bir afet durumda telefonlar çalışmayacaksa, diğer
normal durumlarda telefon ya da teknolojinin hiçbir önemi yoktur. Telefonla iletişim
yapılamadığı bir depremde, nereye müdahale edeceksiniz? Çok açık görülüyor ki; Türkiye
depremlere karşı hala hazır değil.
Marmara Adalarına (Büyük Adaya yaklaşık 8 km, Heybeli Adaya 9 km uzaklıktan
geçen ve Kınalı Adaya 11 km) 8 ila 11 km uzaklıkta olan Fay Hattı (Kuzey Anadolu Fay
Hattı), dünya tarafından bilinen ve takip edilen bir faydır. Bu nedenle Adalar hem deprem
üreten büyük faylara yakınlığı açısından, hem de turizm açısından önemli bir konuma sahiptir.
Buna karşın; Adalar ve İstanbul gibi deprem riski altında yaşayan kentlerde, bir deprem
odaklı risk yönetimi eksikliği vardır. Ülkemizde deprem öncesi risk yönetimi yerine, deprem
sonrası afet yönetimi uygulamaları gerçekleşmektedir; fakat bu da can kayıpları konusunda
zaman kaybına neden olmaktadır. İstanbul’da ve Türkiye’nin birçok yerinde yaklaşık
1.000.000 kişiye Afet Yönetimi eğitimi verildi ve daha da fazla kişiye bu eğitimler verilmeye
devam ediliyor. Afet yönetimine karşın; risk yönetimini benimseyip riski azaltırsak, aynen
riski azalmış bir Japonya ya da bir Şili gibi olursak, o zaman deprem sonrası ilk 24 ya da 72
saatin pek bir önemi kalmayacaktır.
Deprem odaklı risk yönetimi konusuna geçmeden önce, örnek teşkil etmesi amacıyla
ilk olarak, en son 24 Mayıs’ta gerçekleşen Ege depremini (M6.9) değerlendirip analiz etmek
doğru olacaktır.
VAKA: 24 Mayıs 2014 Ege Depreminin (M6.9) Değerlendirilmesi Ve Analizi
24 Mayısta Ege Denizi'nde yaşanan deprem değerlendirilerek, bu depremin
merkezinden 1.000 km uzaklıkta dâhil hissedildiğini ve bu anlamda önemli ve üzerinde
durulması gereken bir deprem olduğunu vurgulandı (Öncel, A.O. 2014).
Depremle ilgili olarak basına yansıyan ilk açıklamalarda deprem büyüklüğü M6.5
olarak açıklandı; ancak ABD Deprem Araştırma Merkezi tarafından Şekil-1’de görüldüğü
gibi bu depremin posteri hazırlandıktan sonra, depremin M6.9 büyüklüğünde olduğu netleşti.
Deprem büyüklükleri konusunda, ABD Deprem Araştırma Merkezi tarafından ilksel
tahminden sonra düzeltilmiş veya derinleştirilmiş incelemeli tahmin çalışmaları, depremi
takip eden saatlerde yapılmakta ve en güvenilir sonuç verilmektedir.
Şekil-1: 24 Mayıs 2014 Ege Depreminin Posteri
Amerika her büyük depremin ardından, deprem bilgilerinin yer aldığı bir Deprem
Posteri yayınlıyor. Örneğin; Amerika Deprem Merkezi bu deprem için ilk olarak büyüklüğü
M6.4 olarak yayınlamış, ancak 3-4 saat sonra depremin gerçek büyüklüğünün M6.9 olarak
düzeltmiştir. Ülkemizde ise, depremlerin gerçek büyüklükleri konusunda ilksel demeçler
verilmekte; fakat global deprem merkezlerince düzeltilmiş en doğru bilgilerle güncellemelere
gidilmesinde sorunlar yaşanmaktadır. USGS gibi Global Deprem Merkezleriyle eşgüdümlü
olarak düzeltmelerin yapılması doğru olanıdır.
Bilindiği gibi; deprem fayı boşluk kabul etmiyor, dolduruyor. 1975 - 1982 yılları
arasındaki boş bir alan vardı; bu deprem de fay üzerinde bu boşluğu doldurmuş oldu. Nasıl
dolduruldu? Normal yatay gerilme sistemiyle dolduruldu. Türkiye’nin en doğusunda Van
Gölü’ nden başlayan, en batısındaki Ege Denizi’ne kadar devam eden Kuzey Anadolu Fay
sistemi içerisinde bir boşluk daha doldurulmuş oldu; daha öncesinden bu boşluk tespit
edilmeliydi. 1979 yılında saygıdeğer Nafi TOKSÖZ hocamızın uluslararası bir dergide İzmit
depreminin olduğu yerde bir boşluk olduğuna dair tespiti ile ilgili yazının çıkmasına rağmen,
hiçbir önlem alınmadı ve bu depreme de sonuç olarak önlem almadan yakalanmış olduk.
24 Mayıs Ege depreminin altında yatan sebep nedir? Temelde yatan sebep; yeraltı
katmanlarında meydana gelen stres yani gerilmedir. Bir depremden sonra, stres dağılımı
meydana gelir. Bir deprem meydana geldiğinde bu deprem, o bölgenin gerilme düzeyini
değiştiriyor. Depremler meydana geldikten sonra, demek ki belirli alanlarda gerilme
yükseltiyor, bunun anlamı şudur; orada olacak olan olası depremin oluş zamanını öne çekiyor.
Diğer taraftan oluşan depremler, belirli alanlarda da gerilmeyi düşürüyor ve orada oluşacak
olan olası depremin oluş zamanını öteliyor.
Şekil-2: M6.9 Ege Depremi SONRASI Artçışoklar Bölgesel Gerilme Haritası (Nalbant ve
diğ., 1999) üzerine işaretlendi.
Genel olarak, oluşan depremlerin değerlerini doğru tespit ederek ve bu değerleri
kullanarak; depremlerin kırık geometrisini çizebiliriz. Çünkü depremin artçı şoklarını harita
üzerinde işaretlediğiniz zaman, bir kırık sisteminin geometrisi ortaya çıkar. Kırık sisteminin
yanı sıra, depremin gerilme biçimini ve bölgesel gerilmeleri doğru olarak tespit edebilirsek ve
son olarak da bunları jeofizikte bir gerilme modellemesi yardımıyla analiz edebilirsek; o
bölgenin gerilme haritasını çıkarabiliriz. Şekil-2’de Nalbant ve diğ., (1999) hazırlanan gerilme
haritasından görüldüğü gibi; Ege depremi sonrasında bölgesel gerilme haritası üzerine artçı
şoklar işaretlenerek güncel deprem ve gerilme ilişkisi gösterilmektedir. Haritada kırmızı ile
gösterilen yerler, gerilimi yüksek olan yerlerdir. Gerilme haritasından; Nereler çok gerilmiş?
Nerelerin gerilimi düşük? Nereler kırılmaya yakın yerler ya da nereler kırılmadan uzak?
şeklinde tespitler yapabiliriz.
Marmara ve civarı için hazırlanmış harita ile verilen gerilmelere bakarak olası
depremlerin nerelerde olabileceğini tahmin edebiliriz. Haritalarda nereleri Gerilme Yükselim
Alanları (Stress Increased Zone) etkisiyle ilave yüklerle çok gerildi ya da Gerilme Düşüm
Alanlar (Stress Shadow Zone) etkisi altında kalarak nereleri çok gerilmedi diye bakmamız
lazım. Oluşan depremler yaklaşık olarak iki buçuk (2,5) yıl öncesinden, gelecek olası
depremler için bir nevi sinyal veriyorlar (bkz. Oncel ve Wilson, 2007).
Şekil-3: M6.9 Ege Depremi ÖNCESİ Gerilme Haritası (Nalbant ve diğ., 1999) üzerine son
beş yılda meydana gelen depremler işaretlendi.
Meydana gelen bu Ege Depreminden önce; acaba bu bölgede aktivite var mıydı? Bu
deprem, adalar depremidir. Deprem merkezinin güneyinde Gökçeada ve kuzeyinde ise
Samothraki adaları bulunmaktadır. Deprem, iki adanın tam ortasında gerçekleşmiştir. 2014
depreminden geriye doğru 2008 yılına kadar geriye gittiğimizde; bu depremin meydana
geldiği yer sismik etkinlik açısından düşük veya boş değilmiş; Şekil-3’de görüldüğü gibi,
haritada depremin olduğu yerde oldukça yoğun, yüksek dereceli deprem yığılması var; demek
ki depremin olduğu bölge çok aktifmiş; gerilmiş, gerilmiş ve sonucunda da deprem meydana
gelmiştir. Bir nevi burası, Ege depremi olmadan önce küçük depremlerle veya önceleyen
deprem etkinliğiyle alarm vermiş, sinyal vermiştir. Burada ve büyük deprem potansiyeli olan
diğer alanlarda olması gerektiği gibi zamanında ve yerinde fiziksel parametreye dayalı detaylı
bir çalışma yapılmış olsaydı, belki bu çalışma bu Ege depremini haber verebilirdi.
Orta dönemli depremlerin 2,5 yıl öncesinden belirlenebileceğini gösteren birçok
çalışma günümüzde yapılmaktadır. Deprem belirlenmesi 3 şekilde yapılmaktadır: Birincisi;
uzak dönemli genellikle 25-30 yıl şeklinde. İkincisi; yakın dönemli (orta dönemli) 2,5 – 5 yıl
ve üçüncüsü ise; çok yakın zamanlı yani 2 – 5 günlük şeklinde. Çok yakın zamanlı
depremlerin yani gün mertebesindeki depremlerin belirlenmesi şu an için yapılamıyor; fakat
büyük deprem sonrasında 24 saat içerisinde olacak artçışokların yerleri gösteriliyor. 2,5 yıl
öncesinden depremlerin büyük depremlerden önce öncü anomaliler verdiği yapılan
çalışmalarda belirlenebileceğini göstermiştir fakat sorun büyük deprem olacak alanlarda özel
deprem izleme ağlarının ve takip merkezlerinin oluşturulmasını zorunlu kılıyor. İzmit
depreminden sonra şunu görmüş olduk; 2,5 yıl öncesinden depremler sinyal verebiliyor (örn.,
Oncel ve Wilson, 2007).
24 Mayıs Ege depreminin şiddet dağılımına bakacak olursak; vatandaşlar ne kadar
uzaklıktan telefona sarılmaya başlamışlar? “Alo Deprem” hattından gelen bilgiler
doğrultusunda; vatandaşlarımızın rapor ettiği yerler Şekil-4’ de görülmektedir.
Vatandaşlarımızın rapor verdiği yerler, depremin hissediliş yeri olarak Google Earth üzerinde
toplanıyor ve buna göre de, depremin şiddet haritası ortaya çıkarılıyor. Şekil-4’de görüldüğü
gibi; bu depremin meydana getirmiş olduğu deprem yığılmasının uzunluğu 120 km’dir ve
arada 45 km’lik bir boşluk var; 45 km’lik boşluktan sonra da yine bir deprem yığılması var.
Demek ki bu depremden sonra 45 km uzaklıkta olan bu yerler tetiklenmiş; yani bu depremin
45 km’ de artçı tetiklemesi var. Bu depremin büyüklüğüne (M6.9) bakılarak, geçmişte
yaşanmış büyük depremlerin matematik ve istatistik bilgileri ile ilişkilendirildiğinde, bu
depremin 50 km’ den fazla bir kırılmaya neden olmaması gerekir. Bu bilgiyi doğru kabul
edersek; demek ki 70 km’lik (120 km - 50 km = 70km) fay hattı tetiklendi diyebiliriz ya da
önceki deprem düzenini sürdürüyor diyebiliriz. Sonuç olarak; bu deprem sonucunda açıkça
görülen şu ki; risk ve tehlike büyüyerek Marmara’ya doğru bir yakınlaşma var.
Şekil-4: 24 Mayıs Ege Depreminin Bütünleşik Deprem Şiddet Haritası
Büyüklüğü M6’dan fazla olan depremler kırılma yaratıyor. Büyük depremler, büyük
kırılmalar yaratır. Ayrıca, büyük depremlerin oluşum süreleri de fazladır. Son deprem olan 24
Mayıs Ege Depremi; 42 saniye sürdü. Bu süre aslında; büyüklük olarak ortalama M7.3 - M7.5
gibi depremlerin sürebileceği bir süredir. M6.9 büyüklüğündeki Ege depreminin aslında
normal olarak 20 saniye veya daha az sürmesi gerekirdi. Bu nedenle, bu Ege depremi,
olağandışı bir depremdir ve uyarıcı bir depremdir. Bu deprem, fay hattını tetikler mi
denilmemeli. Çünkü bu depremin bazı alanları tetikleyeceği aşikârdır ve zaten böyle
depremlerde Kuzey Anadolu Fay Hattının tetiklendiği kanıtlanmıştır. Bu yüzden bu depremin
acaba hangi alanı, nereyi tetikleyeceği sorulmalıdır. Uzmanlığı ile tetikleme alanını bulacak
araştırma veya çalışma gruplarının olması gerekir; fakat günümüzde büyük depremlerden 24
saat sonra deprem gerilme haritasının güncellemesini yapacak böylesine lüzumlu ulusal
araştırma grupları ülkemizde maalesef yoktur.
24 Mayıs Depremi (M6.9) için, en önemli konulardan biri de; depremin hissedilme
derecesidir. Bu deprem; daha önce belirtildiği gibi depremin merkezinden 1000 km’ ye kadar
uzak olan yerlerde bile hissedilmiştir; çünkü bu deprem büyük bir depremdir. Bu deprem, çok
yakın yerlerde yani depremin merkezinden 20 - 50 km uzak olan yerlerde büyüklüğü 7 - 8;
50-200 km uzaklıkta olan yerler de ise şiddet büyüklüğü (I) 4 ile 6 arasında hissedilmiştir.
Depremin merkezinden 300 km uzaklıkta olan İstanbul’ da bu depremin büyüklüğü sağlam
zeminde ya da sağlam binalarda oturanlar tarafından I=4 olarak; sağlam olmayan zeminde ya
da sağlam olmayan binalarda oturanlar tarafından ise büyüklüğü I=6 şeklinde hissedilmiştir.
Farklı hissedilmesinin nedeni; İstanbul’daki binaların homojen olmaması; yani İstanbul’da
sağlam olan ve sağlam olmayan binalar var. Ayrıca İstanbul’da zemin homojenliği de yoktur;
İstanbul’ da sağlam olan zemin de var, sağlam olmayan zemin de var.
Sağlam zeminde oturanlar bu depremi; rahat olarak atlatmışlar. Ancak; sağlam
zeminde veya sağlam binalarda olmayıp kentsel dönüşüm gerektiren yerlerde veya yapılarda
oturan vatandaşlar “acaba yıkılıyor muyuz, göçüyor muyuz?” şeklinde şiddetli korku ile bu
depremi geçirmişlerdir. Çünkü sağlam olmayan zayıf yapı veya zeminlerde depremin şiddeti
daha çok hissedilir ve verdiği hasarda daha çok olur. Şiddeti büyüten faktörlerden yer ve
yapı arasında hangisinin öncelikli olduğu ancak yerinde Yer ve Yapı İnceleme Mühendisliği
çalışmalarıyla anlaşılabilir.
Son olarak; deprem konusunda birçok değişik senaryolar yazılmaktadır. Mevcut
senaryo; 1966 yılından beri, Adalara çok yakın ve önünden başlayarak, Adaları da içine alan
Marmara içerisinde büyüklüğü M7’nin üzerinde depremler bekleniyor. Dünya’daki bilim
adamları, 22 Mayıs 1766 M6.9 ve 5 Ağustos 1766 M7.4 depremlerinden günümüze yaklaşık
250 yıldan beri beklenen bu depremlerin neden olmadığını tartışıyorlar ve araştırıyorlar; bizler
ise hala olacak mı diye soruyoruz. Beklenen bu depremlerin olmaması bizim için avantajdır;
ama bu zamana kadar olmadı, bundan sonra da olmayacak anlamına gelmez. Bu nedenle, bu
konuda deprem odaklı kentsel dönüşüm büyük önem arz ediyor ve bu tür projelerin
desteklenmesi gerekir.
YAKLAŞIM VE YÖNTEM
Yaklaşım ve yöntem olarak; Afet Yönetimi’ değil, Deprem Odaklı Risk Yönetimi
benimsenmelidir.
DEPREM ODAKLI KENTSEL RİSK YÖNETİMİ
Deprem riskinin azaltılmasını amaçlayan en önemli yasalardan birisi, Kentsel
Dönüşüm yasasıdır. Bu yasanın; “Deprem Odaklı Kentsel Risk Yönetimi” çerçevesinde
yürütülmesi gerekir. Bu yönetimin öneminde yatan gerçek; deprem odaklı ranta karşın, bilim
odaklı yönetim olmasıdır. Peki, bu risk yönetimi nedir?
Deprem Odaklı Kentsel Risk Yönetimi; Türkiye genelinde özellikle de Marmara
Bölgesi’nde, deprem riskinin belirlenerek ve jeofizik bilim dalı sayesinde yer bilimi ile ilgili
ölçümlerin yapılarak (jeofizik uygulamalar), kentsel dönüşümünün gerçekleştirilmesini ve bu
şekilde kentlerin depreme hazırlanmasını amaçlayan bir yönetimdir. Buradan da anlaşılacağı
gibi; deprem odaklı kentsel risk yönetiminin 2 fonksiyonu vardır:
• Kentsel riski belirlemek ve
• Yapılaşmanın Jeolojisi ve Jeofizik Uygulamalarını gerçekleştirmek
İnternet üzerinden yapılan bir araştırmaya göre, çalışmaya cevap verenlerin ortalama
%70’i depreme karşı hiçbir hazırlıklarının olmadığını söylemişlerdir. Peki depreme karşı
vatandaşları kim hazırlayacaktır? Kanunlar kimi zorunlu tutuyor bunu bilmemiz lazım.
5393 Sayılı Belediye Kanunu
MADDE 53.- Belediye; yangın, sanayi kazaları, deprem ve diğer doğal afetlerden
korunmak veya bunların zararlarını azaltmak amacıyla beldenin özelliklerini de dikkate
alarak gerekli afet ve acil durum plânlarını yapar, ekip ve donanımı hazırlar.
Bu kanuna göre; vatandaşları depreme hazırlayacak olan birim belediyelerdir.
Dolayısıyla, vatandaşları doğal afetlerden koruma ya da zararlarını azaltma konusunda
belediyelere önemli görevler düşmektedir. İstanbul’da bulunan tüm belediyelere
“Belediyenizde Jeofizik Mühendisi çalışıyor mu?” şeklinde sorulmuştur. Verilen cevaplara
göre; İstanbul’daki tüm belediyelerin %56’sında en az 1 jeofizik mühendisi çalışmaktadır.
Jeofizik mühendisleri aslında, afet zararlarını azaltma mühendisleridir. Çünkü jeofizik
mühendisi demek; jeofizik mühendisliğinin sismoloji anabilim dalının öğretim üyesi
bulunduran bölüm demektir. Sismoloji de; deprem bilimi demektir. Amacımız depremi
anlamak ve afet zararını azaltmaktır.
1- Kentsel Risk
Belediye Kanununda belirtildiği gibi, öncelikli olarak ilk amaç; vatandaşların depremi
güven içerisinde rahatlıkla geçirebilmesini sağlamaktır. Depremlerin hissedilmeden ya da
uyuyarak geçirilebilmesi için; riskin tespit edilerek azaltılması gerekmektedir.
Şekil-5: Kentsel Risk Modeli
Şekil-5’den anlaşılacağı gibi; riski etkileyen faktörlerden biri zemindir. Fay hattının
yerinin değişmeyeceğine göre, örneğin; Kuzey Anadolu Fay Hattını kaldıramayız, fay orada
kalacaktır; demek ki tehlike (sismik tehlike) sabit kalır, değişmez. Ancak, etkilenme
değişebiliyor; örneğin deprem odaklı kentsel dönüşüm projeleri ile yapılaşmayı zayıf
zeminden sağlam zemine doğru kaydırarak, depremden etkilenmeyi değiştirebiliriz; yani
etkilenmeyi azaltabilirsiniz. Etkilenmeyi azalttığınızda maliyet ve kayıplar da azalacaktır. En
önemlisi de, etkilenmeyi azalttığınız da otomatik olarak hasar görebilirlikte azalacaktır. Sonuç
olarak; risk kontrol edilebilir. Riski; 3 parametre ile kontrol edilebiliriz. Bu parametreler:
• Büyüklük
Depremin büyüklüğü, aslında açığa çıkan enerjidir. Son Ege depreminde demek ki
açığa çıkan enerjinin karşılığı 6.9’ dur. Açığa çıkan enerji her yerde aynıdır; yani 6.9
her yerde 6.9’ dur.
• Mesafe
Fay hattına olan uzaklıktır. Öyleyse, sarsıntı / deprem mesafeyle azalabilir ve sarsıntı
değişimi de şiddeti veriyor demektir.
• Yer Yapısı
Zayıf zeminde sarsıntı büyük, sağlam zeminde ise sarsıntı az olacaktır.
• Bina Yapısı
Yapı mühendisliği standartlarına göre Yer Yapısına uygun yapılmış binalarda sarsıntı
düşük olacaktır.
Sonuç olarak; fay hattından uzak kalarak ve sağlam Yer/Bina yapı özelliklerine uygun
yapılaşmayla riski kontrol edebiliriz.
2- Yapılaşma Jeolojisi Ve Yapılaşma Jeofiziği Uygulamaları
Kentsel dönüşüm çalışmalarının amacına uygun gerçekleştirilebilmesi için, Yapılaşma
Jeolojisine ve Yapılaşma Jeofiziğine ihtiyaç duyulmaktadır; çünkü yer yapısının hasarsız bir
şekilde incelenmesi ancak bu bilim dalları sayesinde yapılabilmektedir. Yapılaşma Jeolojisi;
zeminlerden alınan numuneleri laboratuvar ortamında inceleyerek ve çeşitli zemin testlerine
tabi tutarak zeminlere ait çeşitli parametreleri ortaya koymaktadır. Yapılaşma Jeofiziği ise;
yer altı tabakalarının jeolojik yapılarını, kalınlıklarını, durumlarını, konumlarını,
derinliklerini, yoğunluklarını, yeraltı su hareketlerini, ivmesini vb. gibi parametrelerini ve
herhangi bir doğal afet durumunda bu tabakalarının nasıl davranış sergileyeceklerini araştırıp
tespit etmektedir. Bu nedenle kentsel dönüşüm projelerinde Yer İnceleme Projeleri için, hem
Yapılaşma Jeolojisi hem de Yapılaşma Jeofiziği konusunda uzmanlaşmış profesyonel
mühendislere ihtiyaç vardır.
TARTIŞMA / ÖNERİLER
Vaka olarak 24 Mayıs Ege depremi ele alındıktan ve yöntem bilgisi de verildikten
sonra, ülkemiz için alınması gereken önlemlerden bazılarını, öneri olarak şu şekilde
özetleyebiliriz:
Deprem Dinleyen İstasyonlar
Londra’ da olası bir deprem beklentisi olmamasına rağmen, okullarda deprem dinleyen
istasyonlar var; yani okullar deprem istasyonu gibi çalışıyor. Bu okullar; beklenen olası büyük
depremlerin meydana geleceği yerlerde (Tokyo, Los Angeles, İstanbul gibi), okulların nasıl
olması gerektiğine örnek teşkil ediyorlar. Aynı şekilde, Amerika’daki ve Avrupa’daki
okullarda da deprem istasyonları var. Türkiye’ nin fay hattı üzerinde olmasına ve beklenen
olası depremlerin yüksek ihtimaline karşılık, maalesef Türkiye’ de toplam 4 tane okulda
deprem dinleyen istasyon var. Bunlardan ikisi Sakarya Üniversitesi’ nde, diğer ikisi de özel
okullarda / kolejlerdedir. Okullarımızı bir an önce bilimsel ve fiziksel olarak depremleri ölçen
istasyonlara dönüştürmemiz gerek. Bunun için de, okullarımıza deprem istasyonları
yerleştirebiliriz. Bu işi, bir pilot bölgede örneğin fay hattına en yakın yerleşim merkezi olan
Adalar’ da gerçekleştirmeye başlayabiliriz.
Türkiye’ de depremlere ait kayıtlar ilk olarak 1800’ lü yıllarda tutulabilmiştir.
Depremler yeryüzünün içi hakkında bilgi vermektedir. Yeryüzü içinde seyahat, depremler
vasıtasıyla olmaktadır. Ayrıca depremler, ihtiyacımız olan enerjiyi (jeotermal, petrol, altın,
bakır vb. gibi maden yatakları) bulmamız için bize ışık tutmaktadırlar. Bu nedenle
depremlerden ışık niteliğinde bilgi alabilmek için deprem dinleyen istasyonların olması ve
sayılarının arttırılması gerekir.
Jeofizik Tabanlı Gizli ve Gömülü Fay Arama Hattı
Doğru gizli fay (hidden fault) araştırma sistemi; jeofizik tabanlı yapılan araştırmadır.
Amerika’daki USArray fay arama işlemiyle bu şekilde yapılmaktadır; yani jeofizik izleme ile
fay arama hattı kurmuşlardır. Bu fay arama hattında, 400 tane deprem sismometresi
sayesinde, ülkenin en doğusundan en batısına kadar, 4 ay süreyle 500 metrelik ya da 1 km’lik
aralıklarla haritalarda güncellemeler yapılmaktadır. Bu şekilde yerin altında kaçak ya da
görülmemiş fay hattı büyük olasılıkla kalmamış oluyor.
Ülkemizde ise; jeofizik izleme ile gizli deprem faylarının araştırması yapılmadı.
Ülkemizde fay arama işlemi, göze dayalı jeolojik olarak yapılmaktadır ve bu işlem de ancak
20 yıldan sonra jeolojik tabanlı araştırmayla güncelleme tamamlanmaktadır. Çünkü jeolojik
inceleme, yüzeylenmiş fayların gözlemlenmesine dayanıyor. Fakat yüzeylenmemiş ve ancak
olan depremlerle farkındalık sağlayan gizli fayların belirlenmesinde yetersiz olduğu çok açık
olarak anlaşılıyor. Bütüncül ve hızlı fay araştırmasında Jeofizik İzlemeli Taşınabilir Sisteme
geçilmediği sürece ülkemizde ki fay güncellemeleri hep tartışmalı olacaktır.
Derinden Deprem İzleme Sistemi / Küçük Depremlerin İzlenmesi
Yerin altına kulak vermek ve yerin sesini duymak lazım. Bu nedenle de, deprem
kayıtlarına dayanan bir izleme sisteminin oluşturulması gerekir.
Depremler izlendiği zaman:
• Yapılaşma için doğru yerler tespit ediliyor,
• Enerji ve kaynak üretecek yerler belirlenebiliyor.
Japonya’nın nüfusu (127.6 milyon), Türkiye nüfusunun (74 Milyon) yaklaşık 2 katı ve
Japonya (377.800 km2
) yüzölçümü olarak Türkiye (783.562 km2
) ’nin yaklaşık yarısı
kadardır. Bu bilgilere karşın, Japonya’ da oldukça yoğun bir deprem izleme ağı mevcuttur,
her bir noktada deprem istasyonu vardır. Türkiye’ de; ise AFAD (715) ve Kandilli (215) dâhil
toplam 930 tane deprem istasyonu vardır. Japonya deprem izlemeyi sadece yüzeysel
yapmıyor; ayrıca derinden izleme yapıyor. Japonya’ da sadece 800 tane derinden kuyu
sismometre ağı var. Türkiye’de ise derin kuyu sismometre ağı yok fakat 1 tane derinden kuyu
izleme istasyonu var. Türkiye’deki GONAF adı verilen bu derinden izleme istasyonu da,
zaten geçen sene yani 2013 yılında kuruldu. Türkiye’de depremler konusunda yüzeysel
incelemeler var. Ancak ülkemizin de bir an önce depremleri derinden kuyu sismometre izleme
ağını kurması gerekir ve Türkiye’de bu derinden kuyu izleme istasyonlarının sayısı
arttırılmalıdır. GONAF dışında başka istasyonların kurulması için finansal desteğin
sağlanmasına rağmen; katı bürokrasiden dolayı yeni istasyonlar yapılamamaktadır. Bu katı
bürokrasinin bir an önce kaldırılması lazım ve network ağı kurularak Türkiye’de her yerin,
derinden kuyu sismometre ağlarıyla izlenmesi gerekir.
Derinden kuyu sismometre izleme sistemi dışında; Japonya’da her üniversitede
deprem izleme merkezleri kuruluyor (Tokyo, Tohoku, Kyushu, Nagoya, Hirosaki gibi).
Ülkemizde ise; sadece Boğaziçi Üniversitesi’nde deprem merkezi kurulmuştur. Sadece Tokyo
Üniversitesi’nde yaklaşık 100 tane deprem uzmanı (sismolog) vardır. Türkiye ise; toplam
sismolog sayısı en fazla 50’dir. Japonya’da depreme karşın oldukça yatırım yapılıyor ve bu
yüzden de depremde yıkılmıyorlar.
Şekil-6’da görüldüğü gibi; deprem büyüklüğünde 1 birimlik değişim, ortaya çıkan
enerji miktarlarında çok büyük farklılıklara neden olmaktadır. Deprem büyüklüğünün M5 mi,
ya da M6’mi olması aslında çok önemlidir. Çünkü Şekil-6’da görüldüğü gibi, deprem
büyüklüğü M6 olduğunda ortaya çıkan enerji; büyüklüğü M5 olan depreme oranla 30 kat ve
büyüklüğü M7 olduğunda ise ortaya çıkan enerji miktarı 900 kat artıyor. Dolayısıyla M7
büyüklüğünde beklenen depremin ya da depremlerin olmamasından önce, M5 ve daha küçük
büyüklükteki depremlerin izlenmesi ve bu deprem bilgilerinin kullanılması gerekir. Bu
nedenle, büyük depremler oluşmadan küçük depremlerin izlenmesi son derece önemlidir.
Yılda 1.000.000 tane küçük depremler (büyüklükleri M2 ile M3 arasında olanlar) oluşuyor.
Buna karşın; senede büyüklüğü ortalama M8 olan 1 tane deprem oluşuyor. Küçük
depremlerin kaydedilmesi ve izlenmesi için de, Derin (Kuyu Sismometreli) İzleme Sisteminin
(DES) olması şart. Ayrıca, küçük depremlerin izlenmesi ile fay hatlarının güncellenmesi çok
hızlı şekilde yapılabilir. Diğer yandan, küçük depremlerin izlenmesi ile büyük depremler
önceden tahmin edilmeye çalışılmalıdır. Türkiye’de DES olmadığından, küçük depremlerin
de izlenmesi yapılamıyor.
Şekil-6: Deprem Büyüklüğü ve Enerji
Sismik Tehlike Haritasının ve Fay Hattı Haritalarının Sürekli Güncellenmesi
İlk olarak 1945 yılında oluşturulan Türkiye Sismik Tehlike Haritası (Şekil-7), 1996
yılında güncellemeye tabi tutuluyor ve 1996 yılından sonra bir daha güncelleme yapılmadan,
maalesef hala eksik ve yanlış bilgiler içeren bu harita günümüzde de kullanılmaktadır. Kentsel
dönüşümde de maalesef bu harita kullanılarak; yani yanlış referans alınarak, doğru bina
yapmaya çalışıyoruz. Ülkemizde yapılan bu yanlışlığa karşın; Kanada’ da sismik tehlike
haritası her 5 senede bir güncellenmektedir ve Japonya’da her sene fay hatlarını gösteren
haritalarını güncellemektedir.
Şekil-7: Türkiye Sismik Tehlike Haritası
Deprem şiddeti; kırık zemine yakınlıkla alakalıdır. Fayın yani kırık zeminin iki çeşidi
vardır:
1)- Deprem Üreten Aktif Kırıklı Zeminler
2)- Deprem Üretmeyen Pasif Kırıklı Zeminler
Şekil-8 ve Şekil-9’ da görüldüğü gibi, Türkiye’ de hem deprem üreten hem de deprem
üretmeyen birçok kırıklı zemin (fay) vardır. Buradan da anlaşılacağı gibi, Türkiye deprem
bölgesidir ve deprem konusunda büyük risk taşımaktadır. Her iki kırık sistemli zemin de
tehlikelidir ve bu kırık zeminlerden uzak durmak gerekir ve bu zeminler üzerine binalar
yapılmamalıdır.
Jeotermal, petrol ve maden yatakları açısından baktığımızda kırık sistemiyle kesilen
sahalar, aslında potansiyel enerji açısından zenginlik demektir. Çünkü kırık sistemli arazilerin
yani fay hatlarının varlığı, depremin olması demek; depremin meydana gelmesi ise yeraltında
yatan enerjinin (gerek jeotermal ve petrol gerekse maden yatakları) açığa çıkması demektir.
Ayrıca, jeotermal açıdan da kırıkların dirilik açısından incelenmesi önem arz etmektedir.
Çünkü yeraltı sularının derinlikleri ve hareketleri, yeryüzü hareketleri özellikle de deprem
hakkında bilgi vermektedir.
Şekil-8: Türkiye’de Deprem Üreten Aktif Faylar (Harita Üzerinde Kırmızı İle Çizili Olanlar).
MTA, 2012.
Şekil-9: Türkiye’de Deprem Üretmeyen Pasif Faylar (Harita Üzerinde Siyah İle Çizili
Olanlar). MTA, 2012.
Türkiye’nin aktif ve pasif fay hatlarını gösteren haritalar (Şekil-8 ve Şekil-9) en son
olarak 2012 yılında MTA tarafından güncellenmiş ve MTA Yerbilimleri Portalı olarak
araştırmacıların kullanımına açılmıştır. 2012 yılı öncesinde de, 1992 yılında güncellenmişti bu
haritalar. Dolayısıyla mevcut bu yeni haritalar 20 yıl sonra güncellenmiştir. 20 yıl sonrasında
yeni fay hatlarının ortaya çıktığını tespit ettik. Güncellenmenin bu kadar geç yapılması
sonucunda şunu gördük ki; büyük binaların, gökdelenlerin ya da stadyumların altından fay
hattı geçiyor. Bunun gibi hataların tekrarlanması için, fay hatlarını gösteren haritaların sürekli
olarak hızlı şekilde güncellenmesi gerekir. Çünkü doğru takip ve çağdaş takip düzenini
kullanmak için sürekli ve hızlı güncellemeye ihtiyaç vardır.
Zemin Etütlerinin Yapılması
Bir depremden sonra, zeminin dinamik yükler altında tepkisinin nasıl olduğunu
anlamak için, deprem dalgalarının geçmiş olduğu zeminlerde dalga genliklerinden ki
değişimlerinin izlenmesi gerekir. Bir deprem sonrasında; katı zeminin, zayıf zeminin ve suya
doygun zeminin davranış biçimleri farklı olmaktadır. Çünkü katı zeminde deprem dalgaları
yüksek hızla geçtiğinden depremler az şiddetli ve kısa süreli; zayıf ve suya doygun zeminde
ise deprem dalgaları düşük hızla geçtiğinden çok şiddetli ve uzun hissediliyor. Suya doygun
zeminde yani gevşek zeminde, sağlam bina (örneğin çelik bina) yapsanız dahi, depremde
devrilir ya da çöker. Zayıf zeminlerde de, aynı şeklide deprem acımasız oluyor. Önemli olan
sağlam bina yapmak değil; önemli olan uygun yere, uygun zemine göre bina yapmaktır. Bu
yüzden de yapılaşmanın ya da kentsel dönüşümün, detaylandırılmış Yer İnceleme Projelerine
-zemin tespitine ve zemin etütlerine- göre yapılması gerekir. Öncelikle zemin, bina yapılmaya
uygun mu buna bakılmalıdır. Kentsel dönüşümde amacımız; riskli alanları, riskli zeminleri
tespit etmektir. Zayıf zeminlerde gerçekleştirilen yapılaşma engellenmelidir ve sağlam
zeminde yapılaşmaya devam edilmelidir. Çünkü emniyetli zemin, hayatı emniyete alır.
Günümüzde kentsel dönüşüm konusunda, maalesef zemin etütleri yapılmadan, her yer
gelişi güzel yapılaşmaya açılmaktadır. Bu konuda özellikle de belediye yönetimlerine büyük
görevler düşmektedir. Yapılacak denetimli Yer İnceleme Projelerinin -zemin etütlerinin-
uluslararası standartlara göre, risk azaltma konusunda büyük önem arz etmektedir.
Deprem Evi Projesinin Geliştirilmesi
“Deprem Evi Projesi” internet üzerinden düşük maliyetli deprem ivme ölçüm
cihazlarını yerleştirilebilecek gönüllü evlerin arandığı bir ‘vatandaş odaklı bilim’ projesidir.
Bu proje ile beklenen büyük ve yıkıcı İstanbul depremleri öncesinde, İstanbul’da meydana
gelen orta büyüklükteki uyarıcı depremler izlenilecektir. Bu izlemelerde ölçülen noktasal
ivmelerden yararlanılarak, ilk olarak mahalle bazlı ölçülen şiddet değişim haritalamasının
ortaya çıkarılması hedeflenmektedir. Bu projenin bir diğer amacı ise; deprem şiddet
değişimlerinin hızlı şekilde sınıflandırılmasıyla, kentsel dönüşüm çalışmalarına referans
olmaktır.
Bu proje, çok büyük bir yatırım gerektiren proje değildir, maliyeti düşüktür; Bu proje
için gerekli ekipmanlar şunlardır:
• Bilgisayar
• Güç kaynağı ve
• İnternet bağlantısı
Bu proje hayata geçirildiğinde, depremin en çok hissedildiği ev, mahalle, bölge
haritaları çıkartılır. Bu proje ile en çok hissedilen alandan başlanarak, detaylı DİM -Derin
İzleme Modeline - geçilebilir.
Bu proje için; pilot bölge olarak Adaları seçebiliriz. Çünkü Adaların 8-10 km
güneyinden fay hattı geçiyor; Marmara denizi içerisinde Kuzey Anadolu Fay hattının en
yakınında ve yerleşime açık tek kucaklayan yer Adalar’dır. Ayrıca Adalar çevresinde uzun
yıllardır gerilme var; kırılma meydana gelmedi. Son olarak, Adalar’da daha az ev, mahalle var
ve Adaların zemini taş zemindir. Bu nedenlerden dolayı; Adaları pilot bölge seçmemizde
yarar vardır. Bu proje sayesinde Adalar üzerinden yapılacak dinleme ve izleme; tüm Dünya
deprem bilimine katkı sağlayacaktır.
Alo Deprem Hattının Kurulması
Gerek telefon gerekse internet üzerinden Alo Deprem Hattı vasıtasıyla, vatandaşlara
“Depremi Hissettin mi?” şeklinde sorarak, depremde riskli zeminleri tespit etmiş olursunuz,
böylece sıfır maliyet ile risk haritasını çıkartabilirsiniz. Alo Deprem Hattı yöntemi; milyar
$’lık yatırım gerektiren Derinden İzleme Sistemi ile örtüşmektedir. İnsan Davranışlarıyla
Odaklı bu bilgilendirme ile çok kesin ve doğru bilgi alabiliriz. Ayrıca, maliyeti çok düşük
olduğundan göreli olarak sıfır maliyetli bir yöntem olduğu söylenebilir; yeter ki
vatandaşlarımız telefonlarının başına geçsinler.
Deprem Konusunda Halkın Bilinçlendirilmesi
Deprem konusunda sosyal medyada oluşturulacak gruplar, özellikle bilim adamları
tarafından kurulup yönetilecek bu sosyal gruplar, halkın doğru bilgilendirilmesini
sağlayacaklardır.
İnsanların deprem konusunda bilinçlenmeleri için, meydana gelen depremlerin sinema
filmlerine konu olmaları gerekir. Örneğin; 1999 yılı depremi, bir sinema filminde konu olarak
işlenebilir; böyle bir proje gerçekleştirildiğinde hem Avrupa hem de Dünya sinemalarına katkı
sağlanmış olunur. Yakın zamanda ABD’ de böyle bir proje gerçekleştirildi; konusu deprem
olan bir kaç film yayınlandı.
Diğer yandan; halkın bilinçlenmesi için, deprem olmadan da medyada belli aralıklarda
deprem konusunun gündeme getirilmesi gerekir; örneğin “Deprem Slogan Yarışması” gibi
etkinlikler yapılabilir veya TV programlarında deprem konusu işlenebilir. Ancak; medya
gündemlerinde halkı korkutacak şekilde demeçler verilmemeli, Türkiye’nin deprem
gerçeğinin hatırlatılması yapılmalı ve bunun sayesinde de, ülke yöneticilerin gerekli önlemleri
almaları için halkın itici güç olması gerekir.
Bir önceki depreme oranla, halkın bilinçlenmesi artmıştır; özellikle de sosyal medya
üzerinden geri dönüşüm %50 oranında artış göstermiştir. Buradan da anlaşılacağı gibi,
insanlar depremden sonra araştırma yapıyorlar. 24 Mayıs Ege Depremi olduktan sonra
vatandaşların tepkisi ne olmuş? Depremden sonra vatandaşlar internet ve telefon aracılığıyla
“depremi hissettim” demişler. 2 gün geçtikten sonra yavaş yavaş hissedenler, “hissettim
raporu” vermemeye başlamışlar; bir nevi hayat yani deprem sonrasındaki insan psikolojisi ve
davranışları da normale dönmüştür.
Deprem bilincinin artmasında, geçmiş yıllardaki depremleri hatırlatacak şekilde
düzenlenecek anma etkinliklerinin ve deprem faylarında yürüyüş gezilerinin önemi büyüktür.
Bu faaliyetler sayesinde; hem ölenler anılacak hem de yapılmamış tedbirler ya da alınmamış
önlemler hatırlatılacaktır. Vurgulanması ve unutulmaması gereken konu da; Türkiye’nin
deprem gerçeğidir. Çünkü Türkiye’nin her yerinde deprem oluyor; örneğin; 1938 yılı Kırşehir
depreminin (M6.8) üzerinden 75 yıl, 1963 yılında Adalar’ da meydana gelen depremin (M6.4)
üzerinden 50 yıl geçmiş. Dolayısıyla sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin her yerinde
deprem olabilir. Türkiye depremlerini, Amerikalı ve Japon bilim adamları da incelemekte,
özellikle de Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde gerçekleşen depremlerle ilgili çalışmalar
yapıyorlar. Bu bilim adamları geçmişe dönük, Türkiye Deprem Tarihini inceleyerek bir ders
çıkartmaya çalışıyorlar. Ancak bizler ders çıkartma konusunda maalesef geri kalmış
durumdayız.
Son olarak; halkın afet riskinin azaltılması konusunda da bilgilendirilmesi ve
eğitilmesi gerekir. Ciddi yaralanma, can kaybı ya da mal kaybının olmaması için,
vatandaşların evlerindeki eşyaları duvarlara sabitlemeleri gerekir.
SONUÇ
• Meydana gelen depremlerden sonra, vatandaşların depremi internet veya
telefon üzerinden ihbar etmesi hala resmi bir makam tarafından talep
edilmemiştir.
• Ülkemizde vatandaşlarımız, deprem çalışmalarına katılmaları konusunda hala
bilinçlendirilmiş değillerdir.
• “Deprem Evi Projesi” kapsamında vatandaşlara ucuz deprem sensörler hala
dağıtılmamış ve vatandaşlar bir partner olacak şekilde “Deprem Odaklı Kentsel
Risk Yönetimi” çalışmalarına hala dahil edilmemişlerdir.
KAYNAKLAR
http://www.slideshare.net/oncel/kentsel-deprem-risk-ynetimi
https://www.facebook.com/photo.php?
v=714727055260723&set=vb.257150954351671&type=3&theater
https://www.facebook.com/photo.php?
v=714779391922156&set=vb.257150954351671&type=3&theater
https://www.facebook.com/photo.php?
v=714816015251827&set=vb.257150954351671&type=3&theater
https://www.facebook.com/photo.php?
v=714779391922156&set=vb.257150954351671&type=3&theater
https://www.facebook.com/photo.php?
v=666438756761879&set=vb.310461829026242&type=3&theater
https://www.facebook.com/photo.php?
v=665887966816958&set=vb.310461829026242&type=3&theater
https://www.facebook.com/photo.php?
v=665851683487253&set=vb.310461829026242&type=3&theater
https://www.facebook.com/photo.php?
v=666499010089187&set=vb.310461829026242&type=3&theater
https://www.facebook.com/photo.php?
v=666881506717604&set=vb.310461829026242&type=3&theater

Más contenido relacionado

La actualidad más candente

ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARI
ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARIÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARI
ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARIAli Osman Öncel
 
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanÖncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanAli Osman Öncel
 
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ Ali Osman Öncel
 
1999 depreminin 16 nci yilinda buyuyen sehirlerimiz ve deprem riski 2015
1999 depreminin 16 nci yilinda buyuyen sehirlerimiz ve deprem riski 20151999 depreminin 16 nci yilinda buyuyen sehirlerimiz ve deprem riski 2015
1999 depreminin 16 nci yilinda buyuyen sehirlerimiz ve deprem riski 2015Haluk Eyidoğan
 
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanÖncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanAli Osman Öncel
 
İstanbul'da Deprem Olmaması Şaşırtıyor?
İstanbul'da Deprem Olmaması Şaşırtıyor?İstanbul'da Deprem Olmaması Şaşırtıyor?
İstanbul'da Deprem Olmaması Şaşırtıyor?Ali Osman Öncel
 
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanÖncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanAli Osman Öncel
 
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ Ali Osman Öncel
 
BÜYÜK GLOBAL DEPREMLER: MEKSİKA DEPREMİ
BÜYÜK GLOBAL DEPREMLER: MEKSİKA DEPREMİBÜYÜK GLOBAL DEPREMLER: MEKSİKA DEPREMİ
BÜYÜK GLOBAL DEPREMLER: MEKSİKA DEPREMİAli Osman Öncel
 
1992 Erzincan Deprem Paneli Sonuç Bildirisi
1992 Erzincan Deprem Paneli Sonuç Bildirisi1992 Erzincan Deprem Paneli Sonuç Bildirisi
1992 Erzincan Deprem Paneli Sonuç BildirisiAli Osman Öncel
 
Isitma bolum-13
Isitma bolum-13Isitma bolum-13
Isitma bolum-13CMSMERSIN
 
80. YIL DEPREM KONFERANSI SONUÇ BİLDİRİSİ
80. YIL DEPREM KONFERANSI SONUÇ BİLDİRİSİ80. YIL DEPREM KONFERANSI SONUÇ BİLDİRİSİ
80. YIL DEPREM KONFERANSI SONUÇ BİLDİRİSİAli Osman Öncel
 
Deprem Bilimi Twitter Posteri
Deprem Bilimi Twitter Posteri Deprem Bilimi Twitter Posteri
Deprem Bilimi Twitter Posteri Ali Osman Öncel
 
TEHLİKE GELİYORUM DEMİŞTİ: İTALYA’DA ÜÇLÜ DEPREM ATAĞI
TEHLİKE GELİYORUM DEMİŞTİ: İTALYA’DA ÜÇLÜ DEPREM ATAĞITEHLİKE GELİYORUM DEMİŞTİ: İTALYA’DA ÜÇLÜ DEPREM ATAĞI
TEHLİKE GELİYORUM DEMİŞTİ: İTALYA’DA ÜÇLÜ DEPREM ATAĞIHaluk Eyidoğan
 
Basında Deprem Eğitimi: Saatlik Eğitim
Basında Deprem Eğitimi: Saatlik EğitimBasında Deprem Eğitimi: Saatlik Eğitim
Basında Deprem Eğitimi: Saatlik EğitimAli Osman Öncel
 
ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARI
ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARIÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARI
ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARIAli Osman Öncel
 

La actualidad más candente (19)

ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARI
ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARIÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARI
ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARI
 
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanÖncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
 
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ
 
1999 depreminin 16 nci yilinda buyuyen sehirlerimiz ve deprem riski 2015
1999 depreminin 16 nci yilinda buyuyen sehirlerimiz ve deprem riski 20151999 depreminin 16 nci yilinda buyuyen sehirlerimiz ve deprem riski 2015
1999 depreminin 16 nci yilinda buyuyen sehirlerimiz ve deprem riski 2015
 
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanÖncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
 
İstanbul'da Deprem Olmaması Şaşırtıyor?
İstanbul'da Deprem Olmaması Şaşırtıyor?İstanbul'da Deprem Olmaması Şaşırtıyor?
İstanbul'da Deprem Olmaması Şaşırtıyor?
 
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanÖncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
 
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ
ÖNCEL AKADEMİ : İSTATİSTİKSEL SİSMOLOJİ
 
BÜYÜK GLOBAL DEPREMLER: MEKSİKA DEPREMİ
BÜYÜK GLOBAL DEPREMLER: MEKSİKA DEPREMİBÜYÜK GLOBAL DEPREMLER: MEKSİKA DEPREMİ
BÜYÜK GLOBAL DEPREMLER: MEKSİKA DEPREMİ
 
1992 Erzincan Deprem Paneli Sonuç Bildirisi
1992 Erzincan Deprem Paneli Sonuç Bildirisi1992 Erzincan Deprem Paneli Sonuç Bildirisi
1992 Erzincan Deprem Paneli Sonuç Bildirisi
 
Isitma bolum-13
Isitma bolum-13Isitma bolum-13
Isitma bolum-13
 
80. YIL DEPREM KONFERANSI SONUÇ BİLDİRİSİ
80. YIL DEPREM KONFERANSI SONUÇ BİLDİRİSİ80. YIL DEPREM KONFERANSI SONUÇ BİLDİRİSİ
80. YIL DEPREM KONFERANSI SONUÇ BİLDİRİSİ
 
Deprem Bilimi Twitter Posteri
Deprem Bilimi Twitter Posteri Deprem Bilimi Twitter Posteri
Deprem Bilimi Twitter Posteri
 
Yerel Risk ve Deprem
Yerel Risk ve DepremYerel Risk ve Deprem
Yerel Risk ve Deprem
 
TEHLİKE GELİYORUM DEMİŞTİ: İTALYA’DA ÜÇLÜ DEPREM ATAĞI
TEHLİKE GELİYORUM DEMİŞTİ: İTALYA’DA ÜÇLÜ DEPREM ATAĞITEHLİKE GELİYORUM DEMİŞTİ: İTALYA’DA ÜÇLÜ DEPREM ATAĞI
TEHLİKE GELİYORUM DEMİŞTİ: İTALYA’DA ÜÇLÜ DEPREM ATAĞI
 
Öncel Akademi: Konferans
Öncel Akademi: KonferansÖncel Akademi: Konferans
Öncel Akademi: Konferans
 
Basında Deprem Eğitimi: Saatlik Eğitim
Basında Deprem Eğitimi: Saatlik EğitimBasında Deprem Eğitimi: Saatlik Eğitim
Basında Deprem Eğitimi: Saatlik Eğitim
 
ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARI
ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARIÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARI
ÖNCEL AKADEMİ: DEPREM NOTLARI
 
Öncel Akademi: Konferans
Öncel Akademi: KonferansÖncel Akademi: Konferans
Öncel Akademi: Konferans
 

Destacado

E4 Det Time When Past EVU 21 D
E4 Det Time When Past EVU 21 DE4 Det Time When Past EVU 21 D
E4 Det Time When Past EVU 21 DDet Deprez
 
Weathering And Erosion
Weathering And ErosionWeathering And Erosion
Weathering And ErosionKelly Neal
 
Econ Ch16 Economic Growth
Econ Ch16 Economic GrowthEcon Ch16 Economic Growth
Econ Ch16 Economic GrowthDan Hess
 
03 Alexandre Fernandes Adene 22nd Jan 2010 Ics
03 Alexandre Fernandes Adene 22nd Jan 2010 Ics03 Alexandre Fernandes Adene 22nd Jan 2010 Ics
03 Alexandre Fernandes Adene 22nd Jan 2010 IcsConstrução Sustentável
 

Destacado (7)

E4 Det Time When Past EVU 21 D
E4 Det Time When Past EVU 21 DE4 Det Time When Past EVU 21 D
E4 Det Time When Past EVU 21 D
 
Sales Support
Sales SupportSales Support
Sales Support
 
Bebes
BebesBebes
Bebes
 
Weathering And Erosion
Weathering And ErosionWeathering And Erosion
Weathering And Erosion
 
Econ Ch16 Economic Growth
Econ Ch16 Economic GrowthEcon Ch16 Economic Growth
Econ Ch16 Economic Growth
 
03 Alexandre Fernandes Adene 22nd Jan 2010 Ics
03 Alexandre Fernandes Adene 22nd Jan 2010 Ics03 Alexandre Fernandes Adene 22nd Jan 2010 Ics
03 Alexandre Fernandes Adene 22nd Jan 2010 Ics
 
My summer
My summerMy summer
My summer
 

Similar a DEPREM ODAKLI KENTSEL RİSK YÖNETİMİ

Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?
Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?
Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?Ali Osman Öncel
 
GENİŞLETİLMİŞ ÖZET: İSTANBUL'UN DEPREM TEHLİKESİ
GENİŞLETİLMİŞ ÖZET: İSTANBUL'UN DEPREM TEHLİKESİGENİŞLETİLMİŞ ÖZET: İSTANBUL'UN DEPREM TEHLİKESİ
GENİŞLETİLMİŞ ÖZET: İSTANBUL'UN DEPREM TEHLİKESİAli Osman Öncel
 
Türkiye Afetler Coğrafyası:Sismik Aktiviteler ve Zonlar
Türkiye Afetler Coğrafyası:Sismik Aktiviteler ve ZonlarTürkiye Afetler Coğrafyası:Sismik Aktiviteler ve Zonlar
Türkiye Afetler Coğrafyası:Sismik Aktiviteler ve ZonlarAli Osman Öncel
 
Mevcut deprem bolgeleri haritası acilen degiştirilmeli 2015
Mevcut deprem bolgeleri haritası acilen degiştirilmeli 2015Mevcut deprem bolgeleri haritası acilen degiştirilmeli 2015
Mevcut deprem bolgeleri haritası acilen degiştirilmeli 2015Haluk Eyidoğan
 
Kentsel Dönüşüm Soruları
Kentsel Dönüşüm SorularıKentsel Dönüşüm Soruları
Kentsel Dönüşüm SorularıAli Osman Öncel
 
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanÖncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanAli Osman Öncel
 
ÖNCEL AKADEMİ: POPÜLER MAKALE
ÖNCEL AKADEMİ: POPÜLER MAKALEÖNCEL AKADEMİ: POPÜLER MAKALE
ÖNCEL AKADEMİ: POPÜLER MAKALEAli Osman Öncel
 
ÖNCEL AKADEMİ: SAHA SİSMOLOJİSİ
ÖNCEL AKADEMİ: SAHA SİSMOLOJİSİÖNCEL AKADEMİ: SAHA SİSMOLOJİSİ
ÖNCEL AKADEMİ: SAHA SİSMOLOJİSİAli Osman Öncel
 

Similar a DEPREM ODAKLI KENTSEL RİSK YÖNETİMİ (11)

Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?
Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?
Herkes 250 yıldır İstanbul’da neden büyük bir deprem olmadığını tartışıyor?
 
Marmarada Deprem Sorunu
Marmarada Deprem SorunuMarmarada Deprem Sorunu
Marmarada Deprem Sorunu
 
GENİŞLETİLMİŞ ÖZET: İSTANBUL'UN DEPREM TEHLİKESİ
GENİŞLETİLMİŞ ÖZET: İSTANBUL'UN DEPREM TEHLİKESİGENİŞLETİLMİŞ ÖZET: İSTANBUL'UN DEPREM TEHLİKESİ
GENİŞLETİLMİŞ ÖZET: İSTANBUL'UN DEPREM TEHLİKESİ
 
Türkiye Afetler Coğrafyası:Sismik Aktiviteler ve Zonlar
Türkiye Afetler Coğrafyası:Sismik Aktiviteler ve ZonlarTürkiye Afetler Coğrafyası:Sismik Aktiviteler ve Zonlar
Türkiye Afetler Coğrafyası:Sismik Aktiviteler ve Zonlar
 
Kentseldonusum
KentseldonusumKentseldonusum
Kentseldonusum
 
Sunami
SunamiSunami
Sunami
 
Mevcut deprem bolgeleri haritası acilen degiştirilmeli 2015
Mevcut deprem bolgeleri haritası acilen degiştirilmeli 2015Mevcut deprem bolgeleri haritası acilen degiştirilmeli 2015
Mevcut deprem bolgeleri haritası acilen degiştirilmeli 2015
 
Kentsel Dönüşüm Soruları
Kentsel Dönüşüm SorularıKentsel Dönüşüm Soruları
Kentsel Dönüşüm Soruları
 
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık AlanÖncel Akademi: Uzmanlık Alan
Öncel Akademi: Uzmanlık Alan
 
ÖNCEL AKADEMİ: POPÜLER MAKALE
ÖNCEL AKADEMİ: POPÜLER MAKALEÖNCEL AKADEMİ: POPÜLER MAKALE
ÖNCEL AKADEMİ: POPÜLER MAKALE
 
ÖNCEL AKADEMİ: SAHA SİSMOLOJİSİ
ÖNCEL AKADEMİ: SAHA SİSMOLOJİSİÖNCEL AKADEMİ: SAHA SİSMOLOJİSİ
ÖNCEL AKADEMİ: SAHA SİSMOLOJİSİ
 

Más de Ali Osman Öncel

Riskli Yapılar - Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar - Çevre ve ŞehircilikRiskli Yapılar - Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar - Çevre ve ŞehircilikAli Osman Öncel
 
Riskli Yapılar -Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar -Çevre ve ŞehircilikRiskli Yapılar -Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar -Çevre ve ŞehircilikAli Osman Öncel
 
Kar Kar Geothermal Field Work
Kar Kar Geothermal Field WorkKar Kar Geothermal Field Work
Kar Kar Geothermal Field WorkAli Osman Öncel
 
High Resolution Earth's Gravitational Field
High Resolution Earth's Gravitational FieldHigh Resolution Earth's Gravitational Field
High Resolution Earth's Gravitational FieldAli Osman Öncel
 
Gravity Predictions for Earthquakes
Gravity Predictions for EarthquakesGravity Predictions for Earthquakes
Gravity Predictions for EarthquakesAli Osman Öncel
 
Nakamura Technique for Soil Characterization
Nakamura Technique for Soil CharacterizationNakamura Technique for Soil Characterization
Nakamura Technique for Soil CharacterizationAli Osman Öncel
 
Geopsy: Seismic Vibration Processing
Geopsy: Seismic Vibration ProcessingGeopsy: Seismic Vibration Processing
Geopsy: Seismic Vibration ProcessingAli Osman Öncel
 

Más de Ali Osman Öncel (20)

APA Yazım Kuralları
APA Yazım KurallarıAPA Yazım Kuralları
APA Yazım Kuralları
 
Gravimetri : Ders 14
Gravimetri : Ders 14Gravimetri : Ders 14
Gravimetri : Ders 14
 
Gravimetri : Ders 13
Gravimetri : Ders 13Gravimetri : Ders 13
Gravimetri : Ders 13
 
Gravimetri : Ders 12
Gravimetri : Ders 12Gravimetri : Ders 12
Gravimetri : Ders 12
 
Riskli Yapılar - Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar - Çevre ve ŞehircilikRiskli Yapılar - Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar - Çevre ve Şehircilik
 
Riskli Yapılar -Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar -Çevre ve ŞehircilikRiskli Yapılar -Çevre ve Şehircilik
Riskli Yapılar -Çevre ve Şehircilik
 
Gravimetri : Ders 07
Gravimetri : Ders 07Gravimetri : Ders 07
Gravimetri : Ders 07
 
Gravimetri : Ders 06
Gravimetri : Ders 06Gravimetri : Ders 06
Gravimetri : Ders 06
 
Gravimetri: Ders 05
Gravimetri: Ders 05Gravimetri: Ders 05
Gravimetri: Ders 05
 
Gravimetri : Ders 04
Gravimetri : Ders 04Gravimetri : Ders 04
Gravimetri : Ders 04
 
Gravimetri : Ders 03
Gravimetri : Ders 03Gravimetri : Ders 03
Gravimetri : Ders 03
 
Gravimetri Ders 02
Gravimetri Ders 02Gravimetri Ders 02
Gravimetri Ders 02
 
Gravimetri Ders 01
Gravimetri Ders 01Gravimetri Ders 01
Gravimetri Ders 01
 
Kar Kar Geothermal Field Work
Kar Kar Geothermal Field WorkKar Kar Geothermal Field Work
Kar Kar Geothermal Field Work
 
Beppu geothermal field
Beppu geothermal fieldBeppu geothermal field
Beppu geothermal field
 
High Resolution Earth's Gravitational Field
High Resolution Earth's Gravitational FieldHigh Resolution Earth's Gravitational Field
High Resolution Earth's Gravitational Field
 
Gravity Predictions for Earthquakes
Gravity Predictions for EarthquakesGravity Predictions for Earthquakes
Gravity Predictions for Earthquakes
 
Nakamura Technique for Soil Characterization
Nakamura Technique for Soil CharacterizationNakamura Technique for Soil Characterization
Nakamura Technique for Soil Characterization
 
H/V User Guidelines
H/V User Guidelines H/V User Guidelines
H/V User Guidelines
 
Geopsy: Seismic Vibration Processing
Geopsy: Seismic Vibration ProcessingGeopsy: Seismic Vibration Processing
Geopsy: Seismic Vibration Processing
 

DEPREM ODAKLI KENTSEL RİSK YÖNETİMİ

  • 1. DEPREM ODAKLI KENTSEL YÖNETİM Derleyen: İşletme Yüksek Mühendisi Binnur GÜRÜL1 İÜ Mühendislik Bilimleri Bölümü Doktora Programı Öğrencisi ÖZET Adalar Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi işbirliği ile 3 Haziran 2014 Salı günü Adalar Belediye Meclis Salonu'nda; kentsel dönüşümde öncelik olarak, deprem riskinin değerlendirilmesi ve yönetilmesi gerçeğinin göz ardı edilmemesi adına bir çalıştay düzenlendi. Düzenlenen 1. Adalar Çalıştayı’ ndan yola çıkılarak, bu rapor hazırlanmıştır. Depremlerin önlenmesi belki imkânsız olabilir; ama deprem öncesi etkili yöntemler vasıtasıyla gerçekleştirilecek önlemler, deprem hasarlarının özellikle de can kaybının azaltılmasını mümkün kılar. 17 Ağustos 1999 depreminde çok büyük acılar yaşamış olan ülkemizde, maalesef aynı acıların yaşanmaması konusunda gerekli önlemler hala alınabilmiş değil. Deprem konusunda ülkemizde, özellikle deprem sonrası ilk 24, 48 veya 72 saat içerisinde gerçekleştirilecek afet yönetimi ile ilgilenilmekte ve bu konu üzerinde durulmaktadır. Ancak; tüm enerji ve kaynakların afet yönetime aktarılması, can kayıpları konusunda zaman kaybedilmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, önemle üzerinde durulması gereken konu; “deprem riskinin azaltılması” yani daha deprem olmadan önlem(ler)in alınmasıdır. Bu konuda da en önemli görevler; ülke yönetiminin temel taşları olan belediyeler yönetimine düşmektedir. Öncelikle belediyelerin deprem konusunda risk odaklı yönetimi benimsemeleri gerekir. Deprem konusunda belediyelerin bir diğer önemli fonksiyonu da; halkı deprem konusunda bilinçlendirmeleridir. Deprem öncesinde halkın, risk azaltma üzerine bilgilendirilmesi büyük önem arz etmektedir. GİRİŞ İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Jeofizik Mühendisleri Odası XII. Dönem İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Öncel; risk azaltmak adına ve depreme dayanıklı güvenli kentler inşa edilmesi için “Kentsel Dönüşüm” yasasının çıkarıldığını ve isabetli bir karar olduğunu vurguladı. Ülkemizin deprem bölgesinde olduğunu belirterek; kentsel dönüşüm çalışmalarının usulüne uygun olarak gerçekleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ali Osman Öncel; ayrıca deprem konusunda halkı bilinçlendirmenin da önemine değindi. Türk halkı olarak deprem konusunda çok büyük acılar yaşadık ve en son 24 Mayıs’ da olan depremde de, depremlere karşı maalesef hala hazırlıksız olduğumuzu gördük. Bu depremde İstanbul, depremin merkezi olan Ege Denizi’ne 300 km’lik uzaklıkta olmasına rağmen, İstanbul’da sarsılmadık ya da depremin hissedilmediği bina kalmadı. 24 Mayıs Ege depreminde telefonlar dahi çalışmadı. Böyle bir afet durumda telefonlar çalışmayacaksa, diğer normal durumlarda telefon ya da teknolojinin hiçbir önemi yoktur. Telefonla iletişim yapılamadığı bir depremde, nereye müdahale edeceksiniz? Çok açık görülüyor ki; Türkiye depremlere karşı hala hazır değil. Marmara Adalarına (Büyük Adaya yaklaşık 8 km, Heybeli Adaya 9 km uzaklıktan geçen ve Kınalı Adaya 11 km) 8 ila 11 km uzaklıkta olan Fay Hattı (Kuzey Anadolu Fay
  • 2. Hattı), dünya tarafından bilinen ve takip edilen bir faydır. Bu nedenle Adalar hem deprem üreten büyük faylara yakınlığı açısından, hem de turizm açısından önemli bir konuma sahiptir. Buna karşın; Adalar ve İstanbul gibi deprem riski altında yaşayan kentlerde, bir deprem odaklı risk yönetimi eksikliği vardır. Ülkemizde deprem öncesi risk yönetimi yerine, deprem sonrası afet yönetimi uygulamaları gerçekleşmektedir; fakat bu da can kayıpları konusunda zaman kaybına neden olmaktadır. İstanbul’da ve Türkiye’nin birçok yerinde yaklaşık 1.000.000 kişiye Afet Yönetimi eğitimi verildi ve daha da fazla kişiye bu eğitimler verilmeye devam ediliyor. Afet yönetimine karşın; risk yönetimini benimseyip riski azaltırsak, aynen riski azalmış bir Japonya ya da bir Şili gibi olursak, o zaman deprem sonrası ilk 24 ya da 72 saatin pek bir önemi kalmayacaktır. Deprem odaklı risk yönetimi konusuna geçmeden önce, örnek teşkil etmesi amacıyla ilk olarak, en son 24 Mayıs’ta gerçekleşen Ege depremini (M6.9) değerlendirip analiz etmek doğru olacaktır. VAKA: 24 Mayıs 2014 Ege Depreminin (M6.9) Değerlendirilmesi Ve Analizi 24 Mayısta Ege Denizi'nde yaşanan deprem değerlendirilerek, bu depremin merkezinden 1.000 km uzaklıkta dâhil hissedildiğini ve bu anlamda önemli ve üzerinde durulması gereken bir deprem olduğunu vurgulandı (Öncel, A.O. 2014). Depremle ilgili olarak basına yansıyan ilk açıklamalarda deprem büyüklüğü M6.5 olarak açıklandı; ancak ABD Deprem Araştırma Merkezi tarafından Şekil-1’de görüldüğü gibi bu depremin posteri hazırlandıktan sonra, depremin M6.9 büyüklüğünde olduğu netleşti. Deprem büyüklükleri konusunda, ABD Deprem Araştırma Merkezi tarafından ilksel tahminden sonra düzeltilmiş veya derinleştirilmiş incelemeli tahmin çalışmaları, depremi takip eden saatlerde yapılmakta ve en güvenilir sonuç verilmektedir. Şekil-1: 24 Mayıs 2014 Ege Depreminin Posteri
  • 3. Amerika her büyük depremin ardından, deprem bilgilerinin yer aldığı bir Deprem Posteri yayınlıyor. Örneğin; Amerika Deprem Merkezi bu deprem için ilk olarak büyüklüğü M6.4 olarak yayınlamış, ancak 3-4 saat sonra depremin gerçek büyüklüğünün M6.9 olarak düzeltmiştir. Ülkemizde ise, depremlerin gerçek büyüklükleri konusunda ilksel demeçler verilmekte; fakat global deprem merkezlerince düzeltilmiş en doğru bilgilerle güncellemelere gidilmesinde sorunlar yaşanmaktadır. USGS gibi Global Deprem Merkezleriyle eşgüdümlü olarak düzeltmelerin yapılması doğru olanıdır. Bilindiği gibi; deprem fayı boşluk kabul etmiyor, dolduruyor. 1975 - 1982 yılları arasındaki boş bir alan vardı; bu deprem de fay üzerinde bu boşluğu doldurmuş oldu. Nasıl dolduruldu? Normal yatay gerilme sistemiyle dolduruldu. Türkiye’nin en doğusunda Van Gölü’ nden başlayan, en batısındaki Ege Denizi’ne kadar devam eden Kuzey Anadolu Fay sistemi içerisinde bir boşluk daha doldurulmuş oldu; daha öncesinden bu boşluk tespit edilmeliydi. 1979 yılında saygıdeğer Nafi TOKSÖZ hocamızın uluslararası bir dergide İzmit depreminin olduğu yerde bir boşluk olduğuna dair tespiti ile ilgili yazının çıkmasına rağmen, hiçbir önlem alınmadı ve bu depreme de sonuç olarak önlem almadan yakalanmış olduk. 24 Mayıs Ege depreminin altında yatan sebep nedir? Temelde yatan sebep; yeraltı katmanlarında meydana gelen stres yani gerilmedir. Bir depremden sonra, stres dağılımı meydana gelir. Bir deprem meydana geldiğinde bu deprem, o bölgenin gerilme düzeyini değiştiriyor. Depremler meydana geldikten sonra, demek ki belirli alanlarda gerilme yükseltiyor, bunun anlamı şudur; orada olacak olan olası depremin oluş zamanını öne çekiyor. Diğer taraftan oluşan depremler, belirli alanlarda da gerilmeyi düşürüyor ve orada oluşacak olan olası depremin oluş zamanını öteliyor. Şekil-2: M6.9 Ege Depremi SONRASI Artçışoklar Bölgesel Gerilme Haritası (Nalbant ve diğ., 1999) üzerine işaretlendi. Genel olarak, oluşan depremlerin değerlerini doğru tespit ederek ve bu değerleri kullanarak; depremlerin kırık geometrisini çizebiliriz. Çünkü depremin artçı şoklarını harita üzerinde işaretlediğiniz zaman, bir kırık sisteminin geometrisi ortaya çıkar. Kırık sisteminin yanı sıra, depremin gerilme biçimini ve bölgesel gerilmeleri doğru olarak tespit edebilirsek ve son olarak da bunları jeofizikte bir gerilme modellemesi yardımıyla analiz edebilirsek; o bölgenin gerilme haritasını çıkarabiliriz. Şekil-2’de Nalbant ve diğ., (1999) hazırlanan gerilme
  • 4. haritasından görüldüğü gibi; Ege depremi sonrasında bölgesel gerilme haritası üzerine artçı şoklar işaretlenerek güncel deprem ve gerilme ilişkisi gösterilmektedir. Haritada kırmızı ile gösterilen yerler, gerilimi yüksek olan yerlerdir. Gerilme haritasından; Nereler çok gerilmiş? Nerelerin gerilimi düşük? Nereler kırılmaya yakın yerler ya da nereler kırılmadan uzak? şeklinde tespitler yapabiliriz. Marmara ve civarı için hazırlanmış harita ile verilen gerilmelere bakarak olası depremlerin nerelerde olabileceğini tahmin edebiliriz. Haritalarda nereleri Gerilme Yükselim Alanları (Stress Increased Zone) etkisiyle ilave yüklerle çok gerildi ya da Gerilme Düşüm Alanlar (Stress Shadow Zone) etkisi altında kalarak nereleri çok gerilmedi diye bakmamız lazım. Oluşan depremler yaklaşık olarak iki buçuk (2,5) yıl öncesinden, gelecek olası depremler için bir nevi sinyal veriyorlar (bkz. Oncel ve Wilson, 2007). Şekil-3: M6.9 Ege Depremi ÖNCESİ Gerilme Haritası (Nalbant ve diğ., 1999) üzerine son beş yılda meydana gelen depremler işaretlendi. Meydana gelen bu Ege Depreminden önce; acaba bu bölgede aktivite var mıydı? Bu deprem, adalar depremidir. Deprem merkezinin güneyinde Gökçeada ve kuzeyinde ise Samothraki adaları bulunmaktadır. Deprem, iki adanın tam ortasında gerçekleşmiştir. 2014 depreminden geriye doğru 2008 yılına kadar geriye gittiğimizde; bu depremin meydana geldiği yer sismik etkinlik açısından düşük veya boş değilmiş; Şekil-3’de görüldüğü gibi, haritada depremin olduğu yerde oldukça yoğun, yüksek dereceli deprem yığılması var; demek ki depremin olduğu bölge çok aktifmiş; gerilmiş, gerilmiş ve sonucunda da deprem meydana gelmiştir. Bir nevi burası, Ege depremi olmadan önce küçük depremlerle veya önceleyen deprem etkinliğiyle alarm vermiş, sinyal vermiştir. Burada ve büyük deprem potansiyeli olan diğer alanlarda olması gerektiği gibi zamanında ve yerinde fiziksel parametreye dayalı detaylı bir çalışma yapılmış olsaydı, belki bu çalışma bu Ege depremini haber verebilirdi. Orta dönemli depremlerin 2,5 yıl öncesinden belirlenebileceğini gösteren birçok çalışma günümüzde yapılmaktadır. Deprem belirlenmesi 3 şekilde yapılmaktadır: Birincisi; uzak dönemli genellikle 25-30 yıl şeklinde. İkincisi; yakın dönemli (orta dönemli) 2,5 – 5 yıl ve üçüncüsü ise; çok yakın zamanlı yani 2 – 5 günlük şeklinde. Çok yakın zamanlı depremlerin yani gün mertebesindeki depremlerin belirlenmesi şu an için yapılamıyor; fakat büyük deprem sonrasında 24 saat içerisinde olacak artçışokların yerleri gösteriliyor. 2,5 yıl öncesinden depremlerin büyük depremlerden önce öncü anomaliler verdiği yapılan çalışmalarda belirlenebileceğini göstermiştir fakat sorun büyük deprem olacak alanlarda özel deprem izleme ağlarının ve takip merkezlerinin oluşturulmasını zorunlu kılıyor. İzmit
  • 5. depreminden sonra şunu görmüş olduk; 2,5 yıl öncesinden depremler sinyal verebiliyor (örn., Oncel ve Wilson, 2007). 24 Mayıs Ege depreminin şiddet dağılımına bakacak olursak; vatandaşlar ne kadar uzaklıktan telefona sarılmaya başlamışlar? “Alo Deprem” hattından gelen bilgiler doğrultusunda; vatandaşlarımızın rapor ettiği yerler Şekil-4’ de görülmektedir. Vatandaşlarımızın rapor verdiği yerler, depremin hissediliş yeri olarak Google Earth üzerinde toplanıyor ve buna göre de, depremin şiddet haritası ortaya çıkarılıyor. Şekil-4’de görüldüğü gibi; bu depremin meydana getirmiş olduğu deprem yığılmasının uzunluğu 120 km’dir ve arada 45 km’lik bir boşluk var; 45 km’lik boşluktan sonra da yine bir deprem yığılması var. Demek ki bu depremden sonra 45 km uzaklıkta olan bu yerler tetiklenmiş; yani bu depremin 45 km’ de artçı tetiklemesi var. Bu depremin büyüklüğüne (M6.9) bakılarak, geçmişte yaşanmış büyük depremlerin matematik ve istatistik bilgileri ile ilişkilendirildiğinde, bu depremin 50 km’ den fazla bir kırılmaya neden olmaması gerekir. Bu bilgiyi doğru kabul edersek; demek ki 70 km’lik (120 km - 50 km = 70km) fay hattı tetiklendi diyebiliriz ya da önceki deprem düzenini sürdürüyor diyebiliriz. Sonuç olarak; bu deprem sonucunda açıkça görülen şu ki; risk ve tehlike büyüyerek Marmara’ya doğru bir yakınlaşma var. Şekil-4: 24 Mayıs Ege Depreminin Bütünleşik Deprem Şiddet Haritası Büyüklüğü M6’dan fazla olan depremler kırılma yaratıyor. Büyük depremler, büyük kırılmalar yaratır. Ayrıca, büyük depremlerin oluşum süreleri de fazladır. Son deprem olan 24 Mayıs Ege Depremi; 42 saniye sürdü. Bu süre aslında; büyüklük olarak ortalama M7.3 - M7.5 gibi depremlerin sürebileceği bir süredir. M6.9 büyüklüğündeki Ege depreminin aslında normal olarak 20 saniye veya daha az sürmesi gerekirdi. Bu nedenle, bu Ege depremi, olağandışı bir depremdir ve uyarıcı bir depremdir. Bu deprem, fay hattını tetikler mi denilmemeli. Çünkü bu depremin bazı alanları tetikleyeceği aşikârdır ve zaten böyle depremlerde Kuzey Anadolu Fay Hattının tetiklendiği kanıtlanmıştır. Bu yüzden bu depremin acaba hangi alanı, nereyi tetikleyeceği sorulmalıdır. Uzmanlığı ile tetikleme alanını bulacak araştırma veya çalışma gruplarının olması gerekir; fakat günümüzde büyük depremlerden 24 saat sonra deprem gerilme haritasının güncellemesini yapacak böylesine lüzumlu ulusal araştırma grupları ülkemizde maalesef yoktur.
  • 6. 24 Mayıs Depremi (M6.9) için, en önemli konulardan biri de; depremin hissedilme derecesidir. Bu deprem; daha önce belirtildiği gibi depremin merkezinden 1000 km’ ye kadar uzak olan yerlerde bile hissedilmiştir; çünkü bu deprem büyük bir depremdir. Bu deprem, çok yakın yerlerde yani depremin merkezinden 20 - 50 km uzak olan yerlerde büyüklüğü 7 - 8; 50-200 km uzaklıkta olan yerler de ise şiddet büyüklüğü (I) 4 ile 6 arasında hissedilmiştir. Depremin merkezinden 300 km uzaklıkta olan İstanbul’ da bu depremin büyüklüğü sağlam zeminde ya da sağlam binalarda oturanlar tarafından I=4 olarak; sağlam olmayan zeminde ya da sağlam olmayan binalarda oturanlar tarafından ise büyüklüğü I=6 şeklinde hissedilmiştir. Farklı hissedilmesinin nedeni; İstanbul’daki binaların homojen olmaması; yani İstanbul’da sağlam olan ve sağlam olmayan binalar var. Ayrıca İstanbul’da zemin homojenliği de yoktur; İstanbul’ da sağlam olan zemin de var, sağlam olmayan zemin de var. Sağlam zeminde oturanlar bu depremi; rahat olarak atlatmışlar. Ancak; sağlam zeminde veya sağlam binalarda olmayıp kentsel dönüşüm gerektiren yerlerde veya yapılarda oturan vatandaşlar “acaba yıkılıyor muyuz, göçüyor muyuz?” şeklinde şiddetli korku ile bu depremi geçirmişlerdir. Çünkü sağlam olmayan zayıf yapı veya zeminlerde depremin şiddeti daha çok hissedilir ve verdiği hasarda daha çok olur. Şiddeti büyüten faktörlerden yer ve yapı arasında hangisinin öncelikli olduğu ancak yerinde Yer ve Yapı İnceleme Mühendisliği çalışmalarıyla anlaşılabilir. Son olarak; deprem konusunda birçok değişik senaryolar yazılmaktadır. Mevcut senaryo; 1966 yılından beri, Adalara çok yakın ve önünden başlayarak, Adaları da içine alan Marmara içerisinde büyüklüğü M7’nin üzerinde depremler bekleniyor. Dünya’daki bilim adamları, 22 Mayıs 1766 M6.9 ve 5 Ağustos 1766 M7.4 depremlerinden günümüze yaklaşık 250 yıldan beri beklenen bu depremlerin neden olmadığını tartışıyorlar ve araştırıyorlar; bizler ise hala olacak mı diye soruyoruz. Beklenen bu depremlerin olmaması bizim için avantajdır; ama bu zamana kadar olmadı, bundan sonra da olmayacak anlamına gelmez. Bu nedenle, bu konuda deprem odaklı kentsel dönüşüm büyük önem arz ediyor ve bu tür projelerin desteklenmesi gerekir. YAKLAŞIM VE YÖNTEM Yaklaşım ve yöntem olarak; Afet Yönetimi’ değil, Deprem Odaklı Risk Yönetimi benimsenmelidir. DEPREM ODAKLI KENTSEL RİSK YÖNETİMİ Deprem riskinin azaltılmasını amaçlayan en önemli yasalardan birisi, Kentsel Dönüşüm yasasıdır. Bu yasanın; “Deprem Odaklı Kentsel Risk Yönetimi” çerçevesinde yürütülmesi gerekir. Bu yönetimin öneminde yatan gerçek; deprem odaklı ranta karşın, bilim odaklı yönetim olmasıdır. Peki, bu risk yönetimi nedir? Deprem Odaklı Kentsel Risk Yönetimi; Türkiye genelinde özellikle de Marmara Bölgesi’nde, deprem riskinin belirlenerek ve jeofizik bilim dalı sayesinde yer bilimi ile ilgili ölçümlerin yapılarak (jeofizik uygulamalar), kentsel dönüşümünün gerçekleştirilmesini ve bu şekilde kentlerin depreme hazırlanmasını amaçlayan bir yönetimdir. Buradan da anlaşılacağı gibi; deprem odaklı kentsel risk yönetiminin 2 fonksiyonu vardır: • Kentsel riski belirlemek ve • Yapılaşmanın Jeolojisi ve Jeofizik Uygulamalarını gerçekleştirmek
  • 7. İnternet üzerinden yapılan bir araştırmaya göre, çalışmaya cevap verenlerin ortalama %70’i depreme karşı hiçbir hazırlıklarının olmadığını söylemişlerdir. Peki depreme karşı vatandaşları kim hazırlayacaktır? Kanunlar kimi zorunlu tutuyor bunu bilmemiz lazım. 5393 Sayılı Belediye Kanunu MADDE 53.- Belediye; yangın, sanayi kazaları, deprem ve diğer doğal afetlerden korunmak veya bunların zararlarını azaltmak amacıyla beldenin özelliklerini de dikkate alarak gerekli afet ve acil durum plânlarını yapar, ekip ve donanımı hazırlar. Bu kanuna göre; vatandaşları depreme hazırlayacak olan birim belediyelerdir. Dolayısıyla, vatandaşları doğal afetlerden koruma ya da zararlarını azaltma konusunda belediyelere önemli görevler düşmektedir. İstanbul’da bulunan tüm belediyelere “Belediyenizde Jeofizik Mühendisi çalışıyor mu?” şeklinde sorulmuştur. Verilen cevaplara göre; İstanbul’daki tüm belediyelerin %56’sında en az 1 jeofizik mühendisi çalışmaktadır. Jeofizik mühendisleri aslında, afet zararlarını azaltma mühendisleridir. Çünkü jeofizik mühendisi demek; jeofizik mühendisliğinin sismoloji anabilim dalının öğretim üyesi bulunduran bölüm demektir. Sismoloji de; deprem bilimi demektir. Amacımız depremi anlamak ve afet zararını azaltmaktır. 1- Kentsel Risk Belediye Kanununda belirtildiği gibi, öncelikli olarak ilk amaç; vatandaşların depremi güven içerisinde rahatlıkla geçirebilmesini sağlamaktır. Depremlerin hissedilmeden ya da uyuyarak geçirilebilmesi için; riskin tespit edilerek azaltılması gerekmektedir. Şekil-5: Kentsel Risk Modeli Şekil-5’den anlaşılacağı gibi; riski etkileyen faktörlerden biri zemindir. Fay hattının yerinin değişmeyeceğine göre, örneğin; Kuzey Anadolu Fay Hattını kaldıramayız, fay orada kalacaktır; demek ki tehlike (sismik tehlike) sabit kalır, değişmez. Ancak, etkilenme değişebiliyor; örneğin deprem odaklı kentsel dönüşüm projeleri ile yapılaşmayı zayıf
  • 8. zeminden sağlam zemine doğru kaydırarak, depremden etkilenmeyi değiştirebiliriz; yani etkilenmeyi azaltabilirsiniz. Etkilenmeyi azalttığınızda maliyet ve kayıplar da azalacaktır. En önemlisi de, etkilenmeyi azalttığınız da otomatik olarak hasar görebilirlikte azalacaktır. Sonuç olarak; risk kontrol edilebilir. Riski; 3 parametre ile kontrol edilebiliriz. Bu parametreler: • Büyüklük Depremin büyüklüğü, aslında açığa çıkan enerjidir. Son Ege depreminde demek ki açığa çıkan enerjinin karşılığı 6.9’ dur. Açığa çıkan enerji her yerde aynıdır; yani 6.9 her yerde 6.9’ dur. • Mesafe Fay hattına olan uzaklıktır. Öyleyse, sarsıntı / deprem mesafeyle azalabilir ve sarsıntı değişimi de şiddeti veriyor demektir. • Yer Yapısı Zayıf zeminde sarsıntı büyük, sağlam zeminde ise sarsıntı az olacaktır. • Bina Yapısı Yapı mühendisliği standartlarına göre Yer Yapısına uygun yapılmış binalarda sarsıntı düşük olacaktır. Sonuç olarak; fay hattından uzak kalarak ve sağlam Yer/Bina yapı özelliklerine uygun yapılaşmayla riski kontrol edebiliriz. 2- Yapılaşma Jeolojisi Ve Yapılaşma Jeofiziği Uygulamaları Kentsel dönüşüm çalışmalarının amacına uygun gerçekleştirilebilmesi için, Yapılaşma Jeolojisine ve Yapılaşma Jeofiziğine ihtiyaç duyulmaktadır; çünkü yer yapısının hasarsız bir şekilde incelenmesi ancak bu bilim dalları sayesinde yapılabilmektedir. Yapılaşma Jeolojisi; zeminlerden alınan numuneleri laboratuvar ortamında inceleyerek ve çeşitli zemin testlerine tabi tutarak zeminlere ait çeşitli parametreleri ortaya koymaktadır. Yapılaşma Jeofiziği ise; yer altı tabakalarının jeolojik yapılarını, kalınlıklarını, durumlarını, konumlarını, derinliklerini, yoğunluklarını, yeraltı su hareketlerini, ivmesini vb. gibi parametrelerini ve herhangi bir doğal afet durumunda bu tabakalarının nasıl davranış sergileyeceklerini araştırıp tespit etmektedir. Bu nedenle kentsel dönüşüm projelerinde Yer İnceleme Projeleri için, hem Yapılaşma Jeolojisi hem de Yapılaşma Jeofiziği konusunda uzmanlaşmış profesyonel mühendislere ihtiyaç vardır. TARTIŞMA / ÖNERİLER Vaka olarak 24 Mayıs Ege depremi ele alındıktan ve yöntem bilgisi de verildikten sonra, ülkemiz için alınması gereken önlemlerden bazılarını, öneri olarak şu şekilde özetleyebiliriz: Deprem Dinleyen İstasyonlar Londra’ da olası bir deprem beklentisi olmamasına rağmen, okullarda deprem dinleyen istasyonlar var; yani okullar deprem istasyonu gibi çalışıyor. Bu okullar; beklenen olası büyük depremlerin meydana geleceği yerlerde (Tokyo, Los Angeles, İstanbul gibi), okulların nasıl olması gerektiğine örnek teşkil ediyorlar. Aynı şekilde, Amerika’daki ve Avrupa’daki okullarda da deprem istasyonları var. Türkiye’ nin fay hattı üzerinde olmasına ve beklenen olası depremlerin yüksek ihtimaline karşılık, maalesef Türkiye’ de toplam 4 tane okulda deprem dinleyen istasyon var. Bunlardan ikisi Sakarya Üniversitesi’ nde, diğer ikisi de özel okullarda / kolejlerdedir. Okullarımızı bir an önce bilimsel ve fiziksel olarak depremleri ölçen
  • 9. istasyonlara dönüştürmemiz gerek. Bunun için de, okullarımıza deprem istasyonları yerleştirebiliriz. Bu işi, bir pilot bölgede örneğin fay hattına en yakın yerleşim merkezi olan Adalar’ da gerçekleştirmeye başlayabiliriz. Türkiye’ de depremlere ait kayıtlar ilk olarak 1800’ lü yıllarda tutulabilmiştir. Depremler yeryüzünün içi hakkında bilgi vermektedir. Yeryüzü içinde seyahat, depremler vasıtasıyla olmaktadır. Ayrıca depremler, ihtiyacımız olan enerjiyi (jeotermal, petrol, altın, bakır vb. gibi maden yatakları) bulmamız için bize ışık tutmaktadırlar. Bu nedenle depremlerden ışık niteliğinde bilgi alabilmek için deprem dinleyen istasyonların olması ve sayılarının arttırılması gerekir. Jeofizik Tabanlı Gizli ve Gömülü Fay Arama Hattı Doğru gizli fay (hidden fault) araştırma sistemi; jeofizik tabanlı yapılan araştırmadır. Amerika’daki USArray fay arama işlemiyle bu şekilde yapılmaktadır; yani jeofizik izleme ile fay arama hattı kurmuşlardır. Bu fay arama hattında, 400 tane deprem sismometresi sayesinde, ülkenin en doğusundan en batısına kadar, 4 ay süreyle 500 metrelik ya da 1 km’lik aralıklarla haritalarda güncellemeler yapılmaktadır. Bu şekilde yerin altında kaçak ya da görülmemiş fay hattı büyük olasılıkla kalmamış oluyor. Ülkemizde ise; jeofizik izleme ile gizli deprem faylarının araştırması yapılmadı. Ülkemizde fay arama işlemi, göze dayalı jeolojik olarak yapılmaktadır ve bu işlem de ancak 20 yıldan sonra jeolojik tabanlı araştırmayla güncelleme tamamlanmaktadır. Çünkü jeolojik inceleme, yüzeylenmiş fayların gözlemlenmesine dayanıyor. Fakat yüzeylenmemiş ve ancak olan depremlerle farkındalık sağlayan gizli fayların belirlenmesinde yetersiz olduğu çok açık olarak anlaşılıyor. Bütüncül ve hızlı fay araştırmasında Jeofizik İzlemeli Taşınabilir Sisteme geçilmediği sürece ülkemizde ki fay güncellemeleri hep tartışmalı olacaktır. Derinden Deprem İzleme Sistemi / Küçük Depremlerin İzlenmesi Yerin altına kulak vermek ve yerin sesini duymak lazım. Bu nedenle de, deprem kayıtlarına dayanan bir izleme sisteminin oluşturulması gerekir. Depremler izlendiği zaman: • Yapılaşma için doğru yerler tespit ediliyor, • Enerji ve kaynak üretecek yerler belirlenebiliyor. Japonya’nın nüfusu (127.6 milyon), Türkiye nüfusunun (74 Milyon) yaklaşık 2 katı ve Japonya (377.800 km2 ) yüzölçümü olarak Türkiye (783.562 km2 ) ’nin yaklaşık yarısı kadardır. Bu bilgilere karşın, Japonya’ da oldukça yoğun bir deprem izleme ağı mevcuttur, her bir noktada deprem istasyonu vardır. Türkiye’ de; ise AFAD (715) ve Kandilli (215) dâhil toplam 930 tane deprem istasyonu vardır. Japonya deprem izlemeyi sadece yüzeysel yapmıyor; ayrıca derinden izleme yapıyor. Japonya’ da sadece 800 tane derinden kuyu sismometre ağı var. Türkiye’de ise derin kuyu sismometre ağı yok fakat 1 tane derinden kuyu izleme istasyonu var. Türkiye’deki GONAF adı verilen bu derinden izleme istasyonu da, zaten geçen sene yani 2013 yılında kuruldu. Türkiye’de depremler konusunda yüzeysel incelemeler var. Ancak ülkemizin de bir an önce depremleri derinden kuyu sismometre izleme ağını kurması gerekir ve Türkiye’de bu derinden kuyu izleme istasyonlarının sayısı arttırılmalıdır. GONAF dışında başka istasyonların kurulması için finansal desteğin sağlanmasına rağmen; katı bürokrasiden dolayı yeni istasyonlar yapılamamaktadır. Bu katı
  • 10. bürokrasinin bir an önce kaldırılması lazım ve network ağı kurularak Türkiye’de her yerin, derinden kuyu sismometre ağlarıyla izlenmesi gerekir. Derinden kuyu sismometre izleme sistemi dışında; Japonya’da her üniversitede deprem izleme merkezleri kuruluyor (Tokyo, Tohoku, Kyushu, Nagoya, Hirosaki gibi). Ülkemizde ise; sadece Boğaziçi Üniversitesi’nde deprem merkezi kurulmuştur. Sadece Tokyo Üniversitesi’nde yaklaşık 100 tane deprem uzmanı (sismolog) vardır. Türkiye ise; toplam sismolog sayısı en fazla 50’dir. Japonya’da depreme karşın oldukça yatırım yapılıyor ve bu yüzden de depremde yıkılmıyorlar. Şekil-6’da görüldüğü gibi; deprem büyüklüğünde 1 birimlik değişim, ortaya çıkan enerji miktarlarında çok büyük farklılıklara neden olmaktadır. Deprem büyüklüğünün M5 mi, ya da M6’mi olması aslında çok önemlidir. Çünkü Şekil-6’da görüldüğü gibi, deprem büyüklüğü M6 olduğunda ortaya çıkan enerji; büyüklüğü M5 olan depreme oranla 30 kat ve büyüklüğü M7 olduğunda ise ortaya çıkan enerji miktarı 900 kat artıyor. Dolayısıyla M7 büyüklüğünde beklenen depremin ya da depremlerin olmamasından önce, M5 ve daha küçük büyüklükteki depremlerin izlenmesi ve bu deprem bilgilerinin kullanılması gerekir. Bu nedenle, büyük depremler oluşmadan küçük depremlerin izlenmesi son derece önemlidir. Yılda 1.000.000 tane küçük depremler (büyüklükleri M2 ile M3 arasında olanlar) oluşuyor. Buna karşın; senede büyüklüğü ortalama M8 olan 1 tane deprem oluşuyor. Küçük depremlerin kaydedilmesi ve izlenmesi için de, Derin (Kuyu Sismometreli) İzleme Sisteminin (DES) olması şart. Ayrıca, küçük depremlerin izlenmesi ile fay hatlarının güncellenmesi çok hızlı şekilde yapılabilir. Diğer yandan, küçük depremlerin izlenmesi ile büyük depremler önceden tahmin edilmeye çalışılmalıdır. Türkiye’de DES olmadığından, küçük depremlerin de izlenmesi yapılamıyor. Şekil-6: Deprem Büyüklüğü ve Enerji
  • 11. Sismik Tehlike Haritasının ve Fay Hattı Haritalarının Sürekli Güncellenmesi İlk olarak 1945 yılında oluşturulan Türkiye Sismik Tehlike Haritası (Şekil-7), 1996 yılında güncellemeye tabi tutuluyor ve 1996 yılından sonra bir daha güncelleme yapılmadan, maalesef hala eksik ve yanlış bilgiler içeren bu harita günümüzde de kullanılmaktadır. Kentsel dönüşümde de maalesef bu harita kullanılarak; yani yanlış referans alınarak, doğru bina yapmaya çalışıyoruz. Ülkemizde yapılan bu yanlışlığa karşın; Kanada’ da sismik tehlike haritası her 5 senede bir güncellenmektedir ve Japonya’da her sene fay hatlarını gösteren haritalarını güncellemektedir. Şekil-7: Türkiye Sismik Tehlike Haritası Deprem şiddeti; kırık zemine yakınlıkla alakalıdır. Fayın yani kırık zeminin iki çeşidi vardır: 1)- Deprem Üreten Aktif Kırıklı Zeminler 2)- Deprem Üretmeyen Pasif Kırıklı Zeminler Şekil-8 ve Şekil-9’ da görüldüğü gibi, Türkiye’ de hem deprem üreten hem de deprem üretmeyen birçok kırıklı zemin (fay) vardır. Buradan da anlaşılacağı gibi, Türkiye deprem bölgesidir ve deprem konusunda büyük risk taşımaktadır. Her iki kırık sistemli zemin de tehlikelidir ve bu kırık zeminlerden uzak durmak gerekir ve bu zeminler üzerine binalar yapılmamalıdır. Jeotermal, petrol ve maden yatakları açısından baktığımızda kırık sistemiyle kesilen sahalar, aslında potansiyel enerji açısından zenginlik demektir. Çünkü kırık sistemli arazilerin yani fay hatlarının varlığı, depremin olması demek; depremin meydana gelmesi ise yeraltında yatan enerjinin (gerek jeotermal ve petrol gerekse maden yatakları) açığa çıkması demektir. Ayrıca, jeotermal açıdan da kırıkların dirilik açısından incelenmesi önem arz etmektedir. Çünkü yeraltı sularının derinlikleri ve hareketleri, yeryüzü hareketleri özellikle de deprem hakkında bilgi vermektedir.
  • 12. Şekil-8: Türkiye’de Deprem Üreten Aktif Faylar (Harita Üzerinde Kırmızı İle Çizili Olanlar). MTA, 2012. Şekil-9: Türkiye’de Deprem Üretmeyen Pasif Faylar (Harita Üzerinde Siyah İle Çizili Olanlar). MTA, 2012. Türkiye’nin aktif ve pasif fay hatlarını gösteren haritalar (Şekil-8 ve Şekil-9) en son olarak 2012 yılında MTA tarafından güncellenmiş ve MTA Yerbilimleri Portalı olarak araştırmacıların kullanımına açılmıştır. 2012 yılı öncesinde de, 1992 yılında güncellenmişti bu haritalar. Dolayısıyla mevcut bu yeni haritalar 20 yıl sonra güncellenmiştir. 20 yıl sonrasında yeni fay hatlarının ortaya çıktığını tespit ettik. Güncellenmenin bu kadar geç yapılması sonucunda şunu gördük ki; büyük binaların, gökdelenlerin ya da stadyumların altından fay hattı geçiyor. Bunun gibi hataların tekrarlanması için, fay hatlarını gösteren haritaların sürekli olarak hızlı şekilde güncellenmesi gerekir. Çünkü doğru takip ve çağdaş takip düzenini kullanmak için sürekli ve hızlı güncellemeye ihtiyaç vardır.
  • 13. Zemin Etütlerinin Yapılması Bir depremden sonra, zeminin dinamik yükler altında tepkisinin nasıl olduğunu anlamak için, deprem dalgalarının geçmiş olduğu zeminlerde dalga genliklerinden ki değişimlerinin izlenmesi gerekir. Bir deprem sonrasında; katı zeminin, zayıf zeminin ve suya doygun zeminin davranış biçimleri farklı olmaktadır. Çünkü katı zeminde deprem dalgaları yüksek hızla geçtiğinden depremler az şiddetli ve kısa süreli; zayıf ve suya doygun zeminde ise deprem dalgaları düşük hızla geçtiğinden çok şiddetli ve uzun hissediliyor. Suya doygun zeminde yani gevşek zeminde, sağlam bina (örneğin çelik bina) yapsanız dahi, depremde devrilir ya da çöker. Zayıf zeminlerde de, aynı şeklide deprem acımasız oluyor. Önemli olan sağlam bina yapmak değil; önemli olan uygun yere, uygun zemine göre bina yapmaktır. Bu yüzden de yapılaşmanın ya da kentsel dönüşümün, detaylandırılmış Yer İnceleme Projelerine -zemin tespitine ve zemin etütlerine- göre yapılması gerekir. Öncelikle zemin, bina yapılmaya uygun mu buna bakılmalıdır. Kentsel dönüşümde amacımız; riskli alanları, riskli zeminleri tespit etmektir. Zayıf zeminlerde gerçekleştirilen yapılaşma engellenmelidir ve sağlam zeminde yapılaşmaya devam edilmelidir. Çünkü emniyetli zemin, hayatı emniyete alır. Günümüzde kentsel dönüşüm konusunda, maalesef zemin etütleri yapılmadan, her yer gelişi güzel yapılaşmaya açılmaktadır. Bu konuda özellikle de belediye yönetimlerine büyük görevler düşmektedir. Yapılacak denetimli Yer İnceleme Projelerinin -zemin etütlerinin- uluslararası standartlara göre, risk azaltma konusunda büyük önem arz etmektedir. Deprem Evi Projesinin Geliştirilmesi “Deprem Evi Projesi” internet üzerinden düşük maliyetli deprem ivme ölçüm cihazlarını yerleştirilebilecek gönüllü evlerin arandığı bir ‘vatandaş odaklı bilim’ projesidir. Bu proje ile beklenen büyük ve yıkıcı İstanbul depremleri öncesinde, İstanbul’da meydana gelen orta büyüklükteki uyarıcı depremler izlenilecektir. Bu izlemelerde ölçülen noktasal ivmelerden yararlanılarak, ilk olarak mahalle bazlı ölçülen şiddet değişim haritalamasının ortaya çıkarılması hedeflenmektedir. Bu projenin bir diğer amacı ise; deprem şiddet değişimlerinin hızlı şekilde sınıflandırılmasıyla, kentsel dönüşüm çalışmalarına referans olmaktır. Bu proje, çok büyük bir yatırım gerektiren proje değildir, maliyeti düşüktür; Bu proje için gerekli ekipmanlar şunlardır: • Bilgisayar • Güç kaynağı ve • İnternet bağlantısı Bu proje hayata geçirildiğinde, depremin en çok hissedildiği ev, mahalle, bölge haritaları çıkartılır. Bu proje ile en çok hissedilen alandan başlanarak, detaylı DİM -Derin İzleme Modeline - geçilebilir. Bu proje için; pilot bölge olarak Adaları seçebiliriz. Çünkü Adaların 8-10 km güneyinden fay hattı geçiyor; Marmara denizi içerisinde Kuzey Anadolu Fay hattının en yakınında ve yerleşime açık tek kucaklayan yer Adalar’dır. Ayrıca Adalar çevresinde uzun yıllardır gerilme var; kırılma meydana gelmedi. Son olarak, Adalar’da daha az ev, mahalle var ve Adaların zemini taş zemindir. Bu nedenlerden dolayı; Adaları pilot bölge seçmemizde
  • 14. yarar vardır. Bu proje sayesinde Adalar üzerinden yapılacak dinleme ve izleme; tüm Dünya deprem bilimine katkı sağlayacaktır. Alo Deprem Hattının Kurulması Gerek telefon gerekse internet üzerinden Alo Deprem Hattı vasıtasıyla, vatandaşlara “Depremi Hissettin mi?” şeklinde sorarak, depremde riskli zeminleri tespit etmiş olursunuz, böylece sıfır maliyet ile risk haritasını çıkartabilirsiniz. Alo Deprem Hattı yöntemi; milyar $’lık yatırım gerektiren Derinden İzleme Sistemi ile örtüşmektedir. İnsan Davranışlarıyla Odaklı bu bilgilendirme ile çok kesin ve doğru bilgi alabiliriz. Ayrıca, maliyeti çok düşük olduğundan göreli olarak sıfır maliyetli bir yöntem olduğu söylenebilir; yeter ki vatandaşlarımız telefonlarının başına geçsinler. Deprem Konusunda Halkın Bilinçlendirilmesi Deprem konusunda sosyal medyada oluşturulacak gruplar, özellikle bilim adamları tarafından kurulup yönetilecek bu sosyal gruplar, halkın doğru bilgilendirilmesini sağlayacaklardır. İnsanların deprem konusunda bilinçlenmeleri için, meydana gelen depremlerin sinema filmlerine konu olmaları gerekir. Örneğin; 1999 yılı depremi, bir sinema filminde konu olarak işlenebilir; böyle bir proje gerçekleştirildiğinde hem Avrupa hem de Dünya sinemalarına katkı sağlanmış olunur. Yakın zamanda ABD’ de böyle bir proje gerçekleştirildi; konusu deprem olan bir kaç film yayınlandı. Diğer yandan; halkın bilinçlenmesi için, deprem olmadan da medyada belli aralıklarda deprem konusunun gündeme getirilmesi gerekir; örneğin “Deprem Slogan Yarışması” gibi etkinlikler yapılabilir veya TV programlarında deprem konusu işlenebilir. Ancak; medya gündemlerinde halkı korkutacak şekilde demeçler verilmemeli, Türkiye’nin deprem gerçeğinin hatırlatılması yapılmalı ve bunun sayesinde de, ülke yöneticilerin gerekli önlemleri almaları için halkın itici güç olması gerekir. Bir önceki depreme oranla, halkın bilinçlenmesi artmıştır; özellikle de sosyal medya üzerinden geri dönüşüm %50 oranında artış göstermiştir. Buradan da anlaşılacağı gibi, insanlar depremden sonra araştırma yapıyorlar. 24 Mayıs Ege Depremi olduktan sonra vatandaşların tepkisi ne olmuş? Depremden sonra vatandaşlar internet ve telefon aracılığıyla “depremi hissettim” demişler. 2 gün geçtikten sonra yavaş yavaş hissedenler, “hissettim raporu” vermemeye başlamışlar; bir nevi hayat yani deprem sonrasındaki insan psikolojisi ve davranışları da normale dönmüştür. Deprem bilincinin artmasında, geçmiş yıllardaki depremleri hatırlatacak şekilde düzenlenecek anma etkinliklerinin ve deprem faylarında yürüyüş gezilerinin önemi büyüktür. Bu faaliyetler sayesinde; hem ölenler anılacak hem de yapılmamış tedbirler ya da alınmamış önlemler hatırlatılacaktır. Vurgulanması ve unutulmaması gereken konu da; Türkiye’nin deprem gerçeğidir. Çünkü Türkiye’nin her yerinde deprem oluyor; örneğin; 1938 yılı Kırşehir depreminin (M6.8) üzerinden 75 yıl, 1963 yılında Adalar’ da meydana gelen depremin (M6.4) üzerinden 50 yıl geçmiş. Dolayısıyla sadece İstanbul’da değil, Türkiye’nin her yerinde deprem olabilir. Türkiye depremlerini, Amerikalı ve Japon bilim adamları da incelemekte, özellikle de Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde gerçekleşen depremlerle ilgili çalışmalar yapıyorlar. Bu bilim adamları geçmişe dönük, Türkiye Deprem Tarihini inceleyerek bir ders
  • 15. çıkartmaya çalışıyorlar. Ancak bizler ders çıkartma konusunda maalesef geri kalmış durumdayız. Son olarak; halkın afet riskinin azaltılması konusunda da bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerekir. Ciddi yaralanma, can kaybı ya da mal kaybının olmaması için, vatandaşların evlerindeki eşyaları duvarlara sabitlemeleri gerekir. SONUÇ • Meydana gelen depremlerden sonra, vatandaşların depremi internet veya telefon üzerinden ihbar etmesi hala resmi bir makam tarafından talep edilmemiştir. • Ülkemizde vatandaşlarımız, deprem çalışmalarına katılmaları konusunda hala bilinçlendirilmiş değillerdir. • “Deprem Evi Projesi” kapsamında vatandaşlara ucuz deprem sensörler hala dağıtılmamış ve vatandaşlar bir partner olacak şekilde “Deprem Odaklı Kentsel Risk Yönetimi” çalışmalarına hala dahil edilmemişlerdir. KAYNAKLAR http://www.slideshare.net/oncel/kentsel-deprem-risk-ynetimi https://www.facebook.com/photo.php? v=714727055260723&set=vb.257150954351671&type=3&theater https://www.facebook.com/photo.php? v=714779391922156&set=vb.257150954351671&type=3&theater https://www.facebook.com/photo.php? v=714816015251827&set=vb.257150954351671&type=3&theater https://www.facebook.com/photo.php? v=714779391922156&set=vb.257150954351671&type=3&theater https://www.facebook.com/photo.php? v=666438756761879&set=vb.310461829026242&type=3&theater https://www.facebook.com/photo.php? v=665887966816958&set=vb.310461829026242&type=3&theater https://www.facebook.com/photo.php? v=665851683487253&set=vb.310461829026242&type=3&theater https://www.facebook.com/photo.php? v=666499010089187&set=vb.310461829026242&type=3&theater