2. Sindirim Sistemi
Yaşamamızı devam ettirmek için enerjiye ihtiyaç duyarız. İhtiyaç
duyduğumuz bu enerjiyi ise besinlerden sağlarız.
Besin maddeleri içeriklerine göre: karbonhidrat, protein, yağ, su,
vitamin ve mineraller olarak gruplandırılır. Bu besin içerikleri büyük
yapılardır. Bunların daha küçük yapılara parçalanması gerekir.
Sindirim, büyük yapılı besin içeriklerinin, hücrelerin
kullanabileceği kadar küçük yapı birimlerine
ayrılmasıdır.
3. Sindirim Sistemi
Sinirimin amacı bu besinlerin hücre zarından geçebilecek kadar
küçük parçalara ayrılması ve besinlerin hücre içine alınmasıdır. İki
çeşit sindirim vardır; mekanik (fiziksel) ve kimyasal sindirim.
Fiziksel sindirim: Besinler çiğneme ve kas hareketleri ile daha
küçük parçalara ayrılır.
Kimyasal sindirim: Besinlerin bazı sindirim
organlarında enzim adı verilen salgılar
yardımıyla parçalanmasıdır
4. Sindirimde görevli yapı ve organlar
Sindirim sistemi organları sırasıyla:
ağız, yutak, yemek borusu, mide,
ince bağırsak ve kalın bağırsaktır.
5. Sindirimde görevli yapı ve organlar
Ağız: Sindirim ilk olarak ağızda başlar. Burada besinlerin çiğneme ile
fiziksel sindirimi sağlanır. Dişler besinleri parçalarken tükürük ise
besinleri yumuşatır. Karbonhidratlar tükürük sıvısında bulunan
enzimler sayesinde kimyasal sindirime uğrarlar.
Yutak: Besinlerin ağızdan yemek borusuna iletilmesini sağlar.
Yemek borusu: Besinleri yapısında bulunan kaslar yardımıyla
mideye iletir.
6. Sindirimde görevli yapı ve organlar
Mide: Besinlerin fiziksel sindirimi midede kasılıp gevşeme
hareketleri ile devam eder. Kimyasal sindirim ise mide öz suyu
içerisinde bulunan mide asidi ve enzimler sayesinde gerçekleşir.
Bunun sonucunda besinler bulamaç haline gelmiş olur. Proteinlerin
kimyasal sindirimi midede başlar.
7. Sindirimde görevli yapı ve organlar
İncebağırsak: Sindirim sistemin en uzun bölümüdür. Yağların fiziksel
ve kimyasal sindirimi burada başlar. Karbonhidrat ve proteinlerin
sindirimi burada tamamlanır. Besinler incebağırsakta en küçük
yapılarına kadar parçalanıp kana geçebilecek hale gelir. Bu küçük
besinler ince bağırsakta bulunan villus denilen yapı tarafından
emilerek (emilim) kana geçer.
Kalın bağırsak: Vitamin, su ve mineraller sindirime uğramadan kalın
bağırsağa kadar gelir. Su, vitamin ve mineraller kalınbağırsakta
emilir, kalın atıklar ise anüs yoluyla vücut dışına atılır.
8. Sindirimde görevli yapı ve organlar
Not:
Besinlerin fiziksel ve kimyasal sindirimi ağızda başlar.
Ağızda dişler yardımıyla fiziksel sindirim, tükürük sıvısında yer
enzimler sayesinde kimyasal sindirim gerçekleşir. Ağızda sadece
karbonhidratların kimyasal sindirimi başlar.
Midede kas hareketleri ile fiziksel sindirim, mide asidi ve enzimler ile
kimyasal sindirim gerçekleşir. Midede sadece proteinlerin kimyasal
sindirimi başlar.
İncebağırsakta sadece yağların sindirimi başlar. Karbonhidrat, protein
ve yağların sindirimi incebağırsakta tamamlanır.
9. Sindirime Yardımcı Organlar: Karaciğer ve pankreas
Karaciğer: Vücudun en büyük iç organıdır. Safra adı verilen yeşil
renkli bir sıvı üretir. Safra sıvısı safra kesesinde depolanır ve
gerektiğinde bir kanal yardımıyla yağların fiziksel sindirimi için
ince bağırsağa gönderilir.
Pankreas: Midenin altında yer alan yaprak şeklinde bir organdır.
Pankreas öz suyu salgılar. Pankreas öz suyu ince bağırsağa
gönderilir. Bu sıvı içinde karbonhidratlar, proteinler ve yağların
kimyasal sindirimini gerçekleştiren enzimler yer alır.
10. Yeterli ve Dengeli Beslenme
Dengeli ve yeterli beslenme karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral
ve sudan yeteri kadar tüketmektir. Lifli yiyecekler tüketmek sindirim
sistemi sağlığı üzerinde olumlu etki yapar. Sindirim sistemi sağlığını
korumak için;
1. Yiyecekler temiz olmalı
2. Çok soğuk veya çok sıcak içecekler yenmemeli
3. Yemek sırasında fazla değil yeteri kadar yemeliyiz
4. Sigara ve alkol alışkanlığı kesinlikle olmamalı
5. Aşırı yorgunluk ve stresten uzak durulmalı
6. Tuvalet alışkanlığı düzenli olmalı
7. Lifli yiyeceklerde tüketilmeli
8. Yemeklerde yeterince su içip sindirime yardımcı olunmalı
11. Boşaltım Sistemi
Beslenme sonucu vücuda alınan besinler sindirim olayının sonucunda kana
geçer ve hücrelere taşınır. Hücrelerde yapım, onarım ve enerji elde etme
gibi olayların sonucunda çeşitli zararlı ve atık maddeler oluşur. Bu atık
maddelerin vücuttan uzaklaştırılması gerekir aksi takdirde birikerek vücut
düzenin bozulmasına ve organların zehirlenmesine sebep olabilir.
Vücuttaki zararlı ve zehirli maddelerin çeşitli organlar yardımıyla vücuttan
uzaklaştırılmasına boşaltım denir. Bu yolla zararlı ve zehirli maddelerin
atılmasını boşaltım sistemi sağlar. Vücuttaki zehirli ve zararlı atıklar; üre,
tuz, fazla su ve mineral.
12. Boşaltım Sisteminde Görevli Yapı ve Organlar
Boşaltım sistemini oluşturan yapı ve organlar;
• böbrek, üreter (idrar kanalı),
• idrar kesesi (mesane) ve üretra (idrar yolu).
13. Boşaltım Sisteminde Görevli Yapı ve Organlar
Böbrekler: Kandaki zararlı maddeleri süzerek idrar oluşturur.
Vücudun su ve tuz dengesini sağlar. Sağlıklı insanlarda biri sağda ve
biri solda olmak üzere iki böbrek bulunur.
Üreter: Böbreklerde oluşan idrarı mesaneye (idrar kesesi) taşıyan
boru şeklinde bir yapıdır.
İdrar Kesesi: Böbreklerden gelen idrarın bir süre depolandığı
kısımdır. Biriken idrar belli bir miktarı geçince dışarı atılır.
Üretra: İdrar kesesinde biriken idrar üretra yoluyla vücut dışına
atılır. İdrar borusu da denir.
14. Boşaltım Sisteminde Görevli Yapı ve Organlar
Not: İdrarın yapısında üre, su, tuz, mineral ve vitamin (B ve C)
olabilir. Böbreğe temizlenmek için kan böbrek atardamarı ile gelir.
Bu damarda bulunan kanda üre ve oksijen yoğunluğu fazladır. Üre
böbreklerde emildikten sonra böbrekten ayrılan böbrek
toplardamarda bulunan kanda atık madde az, karbondioksit ise
fazladır.
15. Boşaltım Sisteminde Görevli Yapı ve Organlar
Böbreğin Yapısı: Bel hizasında, karın boşluğunun arkasında bulunan
böbreğin şekli fasulyeye benzer. Böbrek dıştan içe doğru kabuk, öz
bölgesi ve havuzcuktan oluşur. Kabuk bölgesinde böbreğin en küçük
yapısı olan nefronlar bulunur. Böbreğe gelen kan nefronlarda
süzülür ve idrar oluşur. Bu süzüntüde yararlı maddeler varsa öz
bölgesinde bunlar emilip (geri emilim) kana geçer.
Son kalan kısım atılacak olan idrar ise havuzcukta biriktirilir.
17. Denetleyici ve Düzenleyici Sistemler
• Farklı görevleri olan sistemlerin ve bu sistemi oluşturan organların
bir bütünlük içinde çalışmasını yöneten ve kontrol eden sisteme
denetletici ve düzenleyici sistem denir. Bu sistem ikiye ayrılarak
incelenir.
Denetleyici ve
Düzenleyici
Sistem
Sinir Sistemi
Merkezi Sinir
Sistemi
Çevresel Sinir
Sistemi
İç Salgı Bezleri
18. Sinir Sistemi
Duymak, hissetmek, irkilmek, mutlu olmak, koşmak, korkmak ve
bunlar gibi daha birçok olayda sinir sistemi görev alır. Çünkü sinir
sistem vücudumuzdan ve çevreden aldığı bilgileri toplayıp yorumlar
ve sonuç olarak bu bilgilere uygun cevaplar vermemizi sağlar. Sinir
sistemi organların uyumlu çalışmasını, koklama, tatma, duyma,
görme hareket etme, düşünme ve hayal kurma gibi faaliyetlerin
gerçekleşmesini sağlar.
19. Sinir Sistemi
Merkezi Sinir Sistemi
Beyin ve omurilik olmak üzere iki kısımdan oluşur.
• Beyin: Kafatası kemikleri tarafından korunan beyin, vücudumuzun
yönetim merkezidir. Beyin binlerce sinir hücresinden meydana
gelmiştir. Beynin sağ kısmı sol bölümü, sol kısmı ise vücudun sağ
bölümünü kontrol eder. Duyu organlarımızın çalışmasını sağlar
Konuşma ve yazma gibi istemli hareketlerin gerçekleşmesini sağlar.
Vücudun sıcaklığını ve kan basıncını ayarlar Acıkma, susama, uyku
ve uyanıklık gibi olayları düzenler. Öğrenme, düşünme, hafıza ve
hayal kurma merkezidir.
20. Sinir Sistemi
• Omurilik Soğanı: Omurilik ile beyin arasındaki bağlantıyı sağlar.
Solunum, sindirim, hapşırma, kusma, yutma vb. iç organ
reflekslerini kontrol eder.
• Beyincik: Beynin arka alt kısmında bulunur. Vücudumuzun
dengesini sağlar. Çizgili kas hareketlerinin düzenli
olmasında görev alır. Beyinciği zarar gören birinde
denge sorunu görülür.
21. Sinir Sistemi
Omurilik: Omurgaların içinde bulunan bir sinir ağıdır. Omurilik
soğanı ile başlayıp kuyruk sokumuna kadar ilerler. Beyin ile diğer
organlar arasındaki bilgi iletimini sağlar. Refleksleri kontrol eden
yerdir. Omurilik zarar gördüğünde hasar gören yer ile beyin
arasındaki iletişim sağlanamaz, buna felç denir.
Refleks: Vücut içinde veya dışında meydana gelen ani değişikliklere
karşı gösterilen ani tepkilere refleks denir. Refleks hareketleri istem
dışı gerçekleşir ve omurilik tarafından kontrol edilir. İkiye ayrılır;
doğuştan kazanılan refleksler ve sonradan kazanılan refleksler.
22. Sinir Sistemi
Doğuştan kazanılan refleksler: Bütün insanlarda doğal olarak
doğuştan bulunur. Örneğin; iğne batan parmağın çekilmesi, bebeğin
emme davranışı, göz kapağı hareketi, hapşırınca gözün kapanması
Sonradan kazanılan refleksler: Önce beyin öğrenir daha sonra
omurilik tarafından kontrol edilen, her insanda görülmeyen
reflekslerdir. Örneğin; örgü örme, bisiklet sürme, limon görünce
ağzın sulanması, araba kullanma.
23. Çevresel Sinir Sitemi
Merkezi sinir sisteminden gelen bilgileri organlara, organlardan gelen
uyarıları beyne taşıma işini çevresel sinir sistemi meydana getirir.
Çevresel sinir sistemi tüm vücudu sarmıştır. Bu sinirler beyin ve
omurilikten çıkıp tüm iç organlara ulaşır.
Sinir Hücresi: Sinir sistemi nöron adı verilen sinir hücrelerinden oluşur.
Sinir hücreleri çok fazla enerjiye ihtiyaç duyar o nedenle yapılarında
çok sayıda mitokondri bulunur. Bir sinir hücresi hücre gövdesi, dendrit
ve akson olmak üzere üç kısımdan oluşur.
24. Çevresel Sinir Sitemi
Uyarı: Işık, ses, koku, sertlik ve yumuşaklık gibi vücutta tepki
oluşmasına neden olan etkilere uyarı denir. Uyarılar duyu organları
ile alınıp sinirler ile merkezi sinir sistemine taşınır. Sinir
hücrelerinde taşınan bu uyarıya uyartı denir. Uyartılar sinir
hücrelerinde elektrik enerjisi ile taşındığı için çok hızlıdır. Uyartılar
beyin veya omurilik tarafından değerlendirilip bu uyarıya cevap
verilir. Cevap sinirler ile kas veya salgı bezlerine iletilerek tepki
verilir
Uyarı--------->Uyartı mesajı--------->cevap------------->tepki
25. Çevresel Sinir Sitemi
İç Salgı Bezleri
Doku ve organların denetlenmesini ve düzenlenmesini sadece
sinir sistemi sağlamaz. Sinir sistemi ve iç salgı bezleri bu görevi
beraber yerine getirir.
İç salgı bezleri vücudumuzda farklı yerlerde bulunur. Bu bezler
görevlerini yerine getirirken hormon adı verilen özel kimyasal
maddeler üretirler. Tüm hormonlar kan yoluyla ilgili organa
iletilir. Büyüme, gelişme, üreme, kandaki mineral ve şeker
dengesini sağlama gibi görevleri yerine getirir. Hormonların az ya
da çok salgılanması çeşitli sorunlara sebep olabilir.
Uyarı: Hormonlar denetleme ve düzenleme görevini yavaş ve
uzun sürede gerçekleştirirler. Sinir sistemi ise uyartıları çok hızlı
ve kısa sürede değerlendirirdi.
26. Çevresel Sinir Sitemi
İç Salgı Bezleri Salgıladığı Hormon Hormonun Görevi
Hipofiz Bezi Büyüme Hormonu Büyüme hormonu salgılayarak büyümeyi sağlar. İç salgı bezlerinin çalışmasını denetler.
Büyüme döneminde az salgılanırsa cücelik, çok salgılanırsa devlik görülür. Gelişme
döneminde çok salgılanırsa el, ayak ve kafatası kemikleri aşırı büyür ve akromegali
hastalığı görülür
Tiroit Bezi Tiroksin Hormonu Tiroksin hormonu salgılar. Büyüme, gelişme ve diğer kimyasal olayların düzenlenmesinde
görev alır. Fazla salgılanırsa guatr oluşur.
Böbrek Üstü Bezleri Adrenalin Hormonu Adrenalin hormonu salgılar. Heyecan, korku ve öfke gibi durumlarda kalp atışını
hızlandırır, kan basıncını ve kandaki şeker miktarını artırır. Metabolizma hızlanır. Bez
zarar görürse addison hastalığı ortaya çıkar. Güçsüzlük, kansızlık, kilo kaybı…
Pankreas İnsülin Hormonu İnsülin kandaki şeker miktarını azaltır. Yeterli insülin salgılanmazsa kandaki şeker çok
artar ve şeker hastalığı (diyabet) oluşur.
Glukagon Hormonu Glukagon ise kandaki şeker miktarını artırır.
Eşeysel Bezler Testis Eşeysel Hormonlar Erkeklere özgü özellikleri ortaya çıkarır ve üreme olaylarını düzenler. Erkek üreme
hücresi sperm üretilir.
Yumurtalı
k
Eşeysel Hormonlar Dişiye özgü özelliklerin ortaya çıkışını kontrol eder ve üreme olayını düzenler.
Yumurtalıkta dişi üreme hücresi yumurta üretilir. İki hormonda az salgılandığında kısırlık
oluşur.
28. Duyu Organları
Uyarıları dış ortamdan alarak sinirlere ileten, duyu
organlarının yapısında bulunan duyu almaçlarıdır. Duyu
almaçları aldığı uyarıyı daha sonra beyne iletir, beyin bu
uyartıları değerlendirir ve uygun yanıtı verir.
29. Göz
Gözümüz ışık sayesinde cisimlerin şeklini, rengini ve konumunu
algılamamızı sağlar. Kaşlar, kirpikler ve göz kapakları gözümüzü
korur. Ayrıca gözyaşı da gözümüzü nemlendirerek temizlenmesini
sağlar. Gözü göz çukuruna bağlayan göz kasları da vardır.
30. Göz
Gözümüz dıştan içe doğru üç kısımdan oluşur. Bunlar; sert tabaka, damar
tabaka ve ağ tabakadır.
Sert Tabaka (Göz Akı): En dışta bulunan beyaz renkli ve sert kısımdır. Gözü
dış etkilerden korur. Göz ön kısmında incelip saydamlaşarak kubbeye
benzeyen bir şekil alır. Işığı geçiren bu kısma saydam tabaka (kornea)
denir.
Damar Tabaka: İçindeki çok sayıda damarla gözü besler. Damar tabaka
gözün ön kısmında kalınlaşarak irisi oluşturur. İris göze rengi veren
kısımdır. İrisin ortasındaki açıklığa göz bebeği denir. İrisin hemen arkasında
göz merceği bulunur. Göz merceği, göz bebeğinden gelen ışınları kırarak
ağ tabakaya düşmesini sağlar. Göz merceği ile ağ tabaka arasındaki boşluğu
dolduran yapıya camsı cisim denir. Camsı cisim göz yuvarlağının şeklini
korur.
31. Göz
Ağ tabaka (Retina): Görmemizi sağlayan duyu almaçları ve sinirler
burada bulunur. Bu tabaka karanlık bir odaya benzer. Duyu
almaçlarının en çok bulunduğu ve görüntünün en net olduğu yere
sarı leke (sarı benek) denir. Buradaki sinirler uyartıyı beyne iletir.
Sinirlerin gözden ayrıldığı yerde duyu almaçları olmadığı için buraya
kör nokta denir.
32. Göz
Nasıl Görürüz
1) Cisimlerden yansıyan ışınlar saydam tabakada kırılır ve göz
bebeğinden geçer.
2) Göz bebeğinden ışınlar göz merceğinden tekrar kırılarak camsı
cisimden geçer.
3) Camsı cisimden ağ tabakaya ulaşan ışınlar, sarı leke üzerinde ters
görüntü oluşturur ve duyu almaçları tarafından algılanır.
4) Algılanan görüntü beyne iletilir. Ters görüntüyü beyin düz
algılayarak görme olayı tamamlanır.
33. Kulak
Kulak çevreden gelen seslerin algılanmasını sağlar. Kulaktaki özel alıcılar
sayesinde ses beyne iletilerek duyma işlemi tamamlanmış olur. Kulak 3
kısımdan oluşur; dış kulak, orta kulak ve iç kulak.
Dış Kulak: Kulak kepçesi, kulak yolu ve kulak zarından oluşur
a) Kulak kepçesi: Kıkırdak yapıda olup, ses kaynaklarından gelen sesleri
toplayarak kulak yoluna iletir.
b) Kulak yolu: Gelen sesleri kulak zarına iletir. Kulak yolundaki tüyler ve
bezlerden salgılanan kulak kiri sayesinde yabancı maddelerin kulağa
girmesini engellenir. Kurak kiri aynı zaman da kulak zarının kurumasını
önler.
c) Kulak zarı: İnce ve esnek yapıdadır. Kulak yolundan gelen sesleri
titreştirerek orta kulaktaki kemiklere iletir.
34. Kulak
Orta Kulak: Kulak zarı ile oval pencere arasında kalan kısımdır.
Çekiç, örs, üzengi ve östaki borusundan oluşur.
a) Çekiç, örs, üzengi kemikleri: kulak zarından gelen sesi titreşim
olarak alarak iç kulaktaki oval pencereye iletir. Çekiç kemiği kulak
zarına, üzengi kemiği ise oval pencereye temas eder.
b) Östaki borusu: Kulağın orta kısımdan yutağa bağlanmasını sağlar.
Kulak zarının içindeki ve dışındaki basıncın dengelenmesinde görev
alarak kulak zarının zarar görmesini engeller.
35. Kulak
İç Kulak: Ses dalgaları bu kısımda alınarak beyne iletilir. Oval
pencere, dalız, salyangoz ve yarım daire kanallarından oluşur.
a) Oval pencere: Ses dalgalarını dalıza iletir, dalız da aldığı sesi
salyangoza iletir.
b) Salyangoz: Şekli salyangoza benzer. Yapısında duyu almaçları
vardır. Ses dalgaları duyu almaçları tarafından alınıp beyindeki
işitme merkezine iletilir.
c) Yarım daire kanalları: Salyangozun üst kısmında yer alır, Görevi
beyincikle birlikte vücudun dengesini sağlamaktır.
37. Kulak
Nasıl işitiriz
1) Kulak kepçesi çevreden gelen sesleri toplar.
2) Kulak yoluna gelen ses kulak zarına geçerek burada titreşimler
oluşturur.
3) Kulak zarı titreşimleri iç kulaktaki çekiç, örs, üzengi kemiklerine
iletir.
4) Çekiç, örs, üzengi ses dalgalarının şiddetini artırır ve oval
pencereden dalıza iletir.
5) Dalız da aldığı sesi salyangoza iletir.
6) Sesler salyangozda bulunan duyu almaçları tarafından alınır ve
sinirlerle beyne iletir. Böylece işitme olayı tamamlanmış olur.
38. Burun
Burun koku alma duyu organı olmasının yanında aynı zamanda
solunum sisteminin bir organıdır. Soluduğumuz havadaki kokuları
algılamamızı sağlar. Burunun yapısında hem kıkırdak hem de kemik
bulunur. Burun titrek tüyler, kılcal damarlar, mukoza tabakası ve sarı
bölgeden oluşur. Burundaki mukus mukoza tarafından salgılanır ve
hem havanın ısıtılmasını hem de tozların tutulmasında görev alır.
Kılcal damarlar içeri giren havanın ısıtılmasında görev alır. Burun
boşluğunun üst kısmında bulunan sarı bölgede duyu almaçları vardır.
Bu kısımda yer alan mukus sıvısında gelen kokular çözünür ve sarı
bölgede algılandıktan sonra sinirlerle beyindeki koku alma
merkezine iletilir. Koku alma duyusunun yorulma özelliği olduğu için
uzun süre aynı koku alınamaz.
40. Burun
Nasıl Koku Alırız
1) Koku tanecikleri solunan hava ile burundan içeri girer.
2) Bu tanecikler mukus sıvısında çözünerek sarı bölgedeki koku
almaçları tarafından algılanır.
3) Alınan uyarılar, uyartı şeklinde sinirler ile beyne iletilir.
4) Uyartılar beyindeki koku alma merkezine iletilerek koku algılanır.
41. Dil
Dil besinlerin tadını algılamamızı sağlar. Bunun dışında çiğneme,
yutma, ve konuşmaya da yardımcı olur. Besinlerin tadını almamızı
sağlayan dilin yapısındaki tat tomurcuklarıdır. Tat tomurcuklarının
yapısında duyu almaçları yer. Dilimiz tatlı, acı, ekşi ve tuzlu tatları
algılayabilir.
Dilimizi ön kısmı tatlı, arka kısmı acı, ön yanları tuzlu ve arka
yanları ise ekşi tatları daha iyi algılar. Aslında dilimizin her yerinde
tüm tatları algılayan almaçlar bulunur. Bu kısımlar duyu almaçlarının
daha yoğun olmasından dolayı ayrılmıştır.
42. Dil
Tadı Nasıl Alırız
1) Tat tanecikleri ağızdaki tükürük sıvısında çözünür tadı algılayan
almaçlar tarafından alınır.
2) Alınan tat sinirlerle beyne iletilir ve besinlerin tadı algılanmış
olur.
43. Deri
Dokunma ile derimiz birçok şeyi algılar. Tüm vücudu saran en büyük
duyu organıdır. Derimiz ağrı, acıyı, soğuk ve sıcağı, sertlik ve
yumuşaklık gibi durumları algılayabilir.
Derimiz vücudu dıştan sararak vücudu korumaya çalışır. Terleme ile
boşaltım yardımcı olur. Üst kısımda yer alan hücreler ile deriye renk
verir. Vücudun su ve ısı dengesini sağlar. Deri üst deri ve alt deri
olmak üzere iki kısımdan oluşur.
44. Deri
Üst deri: Alt deriyi korumaya çalışır. Alt deriye göre daha incedir.
Güneşten gelen zararlı ışınların geçmesini önler. Ölü hücrelerden
oluşur. Bu tabakada sinirler, almaçlar ve kan damarları bulunmaz.
Alt deri: Alt deriye göre daha kalındır. Kan damarları, ter bezleri,
duyu almaçları, kıl kökü ve kasları kan damarları, sinirler ve yağ
tabakası burada yer alır. Duyu almaçları derinin her bölgesinde aynı
yoğunlukta değildir. O nedenle bazı bölgeler, parmak uçları gibi
daha duyarlıdır.