2. • Bu bölüme siyaset sosyolojisindeki önemli
ama sorgulanan kavramları ele alarak
başlıyoruz; özel olarak, erk kavramın
inceliyoruz. Sonra demokrasinin son yirmi
yıl içindeki dikkate değer küresel
yayılımına ve küresel yönetimle ilgili
meselelere bakıyoruz.
3.
Toplumsal hareketlerin ele alınmasıyla, parti
siyasasından, daha geniş bir anlamda
siyasaya geçiyoruz ve bu devinimlerin
küreselleşme ve değişmekte olan teknoloji
tarafından etkilenme biçimlerinden kimilerine
bakıyoruz. .
4. Pek çok örnekte, artan
demokrasi yönündeki baskı, erkli
bir siyasal kuvvet yaratmak için
ulusçu hareketlere bağlanmıştır,
bu nedenle ardından
ulusçuluğun yükselişini
inceliyoruz.
6. Siyaset, hükümet ve devlet
• Hükümetler, oldukça kişisel olan
etkinlikleri etkilerler ve, savaş
zamanlarında, zorunlu saydıkları
amaçların uğrunda yaşamlarımızdan
vazgeçmemizi bize buyurabilirler.
Hükümetin alanı,siyasal erkin
alanıdır. Tüm siyasal yaşam erkle
ilgilidir.
7. 'Hükümet' terimi, içinde görevlilerin siyasaları
yasalaştırdıkları ve kararlar verdikleri bir siyasal
aygıta
gönderme yapar. 'Siyasa', hükümet etkinliklerinin
uzanımını ve içeriğini etkilemek için gücün onun
aracılığıyla kullanıldığı ve sorgulandığı araçtır.
8. Nerede yetkesi bir yasa dizgesiyle ve
siyasalarını yürürlüğe koymak için asker
kullanma sığasıyla/kapasitesiyle
desteklenen, verili bir toprak parçasını
yöneten bir hükümet aygıtı varsa, orada
bir devletin var olduğunu söyleyebiliriz.
9. Tüm modern toplumlar ulus-
devletlerdir. Yani, içinde nüfusun
büyük kitlesinin kendilerine tek bir
ulusun parçası gözüyle bakan
yurttaşlardan oluştuğu devletlerdir.
Ulus-devletler çeşitli zamanlarda
dünyanın farklı yerlerinde varlığa
gelmişlerdir.
10. Ulus-devletlerin başlıca ıralıyıcıları:
• Egemenlik : Hükümetin, içerisinde
kendisinin yüce güç olduğu, kesin
bir sınırı olan bir alan üzerinde
yetkeye sahip olma meselesidir.
11. • Yurttaşlık : Modern
toplumlarda, bir siyasal düzenin
sınırları içerisinde yaşayan
insanların çoğu, ortak hakları ve
ödevleri olan ve kendilerine bir
ulusun parçası gözüyle bakan
yurttaşlardır.
12. • Ulusçuluk : Ulus-devletler, tek bir siyasal
cemaatin parçası olma duygusunu
sağlayan bir simgeler ve inançlar kümesi
diye tanımlanabilen ulusçuluğun
yükselişiyle ilişkilendirilmiştir.
14. • Max Weber, gücün genel bir tanımını
“bir insanın ya da birçok insanın, bir
emir eylemde kendi istençlerini,
eyleme katılmakta olan başkalarının
direnişine karşın bile olsa
gerçekleştirme olanağı” diye
yapıyordu. Weber’e göre, güç,
başkaları istemediği zaman bile kendi
yolumuzda ilerlemeyle ilgilidir.
16. Geleneksel yetke, uzun zamandır
yerleşmiş olan kültür örüntülerine
duyulan saygı aracılığıyla
meşrulaştırılan güçtür. Weber ortaçağ
Avrupasın’da soyluların kalıtsal aile yönetimini
buna örnek olarak verir.
17. Karizmatik yetke
Önderlerin adanmışlığığı esinleyen sıradışı
niteliklere sahip olduğuna inanan astların bir
öndere hissettiği adanmışlık.
Weber’e göre, kişiliğin bir ıralayıcısıdır.
18. Weber, modern dünyada geleneksel
yetkenin yerini gitgide artan biçimde akılcı-
yasal yetke nin almaya başladığını
savlıyordu. Bu yasal olarak geçirilmiş
kurallar ve düzenlemeler aracılığıyla
meşrulaştırılmış güçtür. Bu modern
örgütlerde ve bürokrasilerde ve Weber’in
bir toplumun siyasi yaşamını yöneten
resmi örgütler diye betimlediği devlet
yönetiminde bulunur.
19. Stepfen Lukes: köktenci seçenekler
• Güç hakkında köktenci ve seçenek bir
görüş, sosyolog Stephen Lukes (1974)
tarafından önerilmiştir. Klasik anlatısında
Lukes güce değgin “üç boyutlu bir görüş”
sunar.
20. • Birinci boyut, gücü, gözlemlenebilir
çatışımlarda, kişinin kendi yoluna gitme
yönünde kararlar verme becerisiyle
ilgisinde ele alır.
21. • Gücün ikinci bir boyutu, hangi
meselelerle ilgili karar verildiğini
denetleme becerisiyle ilintilidir. Lukes
bununla, gücü olan toplulukların ya da
bireylerin, bunu bir karar vererek değil
de, başkaları için erişilebilir olan
seçenekleri sınırlandırarak
uygulayabildiklerini anlatmak ister.
22. • Lukes, gücün bir de, kendisinin “arzuların
suiistimali” dediği üçüncü boyutunun
olduğunu ileri sürer.
23. Foucault ve güç
Fransız sosyolog Michel Foucault’ya göre
güç ve bilgi birbirine yakından bağlıdır ve
birbirlerini berkitmeye yararlar.
Sağlık ve hastalıkta ilgili bilgideki artış,
doktorlara güç verdi; onlar hastalar
üzerinde yetke diretisinde
bulunabiliyorlardı. Foucault , gücü ve bilgiyi
tartışma yolları sağlayan “söylemlerin”
gelişimini betimler.
24. Yetkecilik ve demokrasi
Tarih boyunca toplumlar çeşitli siyasal
düzenlere bel bağlamışlardır. Yirmibirinci
yüzyılın başlangıcında, yani bugün bile,
dünyanın her yanındaki ülkeler kendilerini farklı
örüntülere ve gruplaşmalara göre örgütlemeyi
sürdürmektedirler.
25. Yetkecilik
Yetkeci devletler de katılım halktan
esirgenir ya da sertçe kısıtlanır. Böyle
toplumlarda, devletin gereksinimleri ve
çıkarları ortalama yurttaşlarınkinden
öncelikli tutulur ve devlet yönetimine karşı
durma ya da bir önderi güçten
uzaklaştırmak için hiçbir düzenek
kurulmamıştır.
27. Demokrasi
Demokrasi sözcüğünün kökleri, tek tek parçaları
demos (‘halk’) ve kratos (‘yönetim’) olan
Yunanca demokratia terimindendir. Dolayısıyla,
temel anlamıyla demokrasi, yönetimde
hükümdarların ya da soylular sınıflarının değil,
halkın olduğu bir siyasal düzendir.
28. Demokrasi genel olarak siyasal
eşitliği güvenceye almayı, özgurleşmeyi
ve ozgurluğu korumayı, ortak cıkarı
savunmayı, yurttaşların gereksinimlerini
karşılamayı, ahlaki ozgelişime
yardımcı olmayı ve herkesin cıkarını
dikkate alan etkili karar verme surecini
sağlamayı en iyi başarabilen siyasal duzen
olarak gorulur (Held 1996).
30. Temsili demokrasi
Bir topluluğu etkileyen kararların, bir bütün olarak
onun üyeleri tarafından değil, onların bu amaçla
seçmiş oldukları insanlar tarafından verildiği
siyasal düzenlere temsili demokrasi denir.
31. Demokrasinin küresel yayılımı
Bu bolumde ozgurlukcu demokrasinin
kuresel yayılımını gozden
gecireceğiz ve onun populerliğiyle ilgili
olanaklı kimi acıklamalar onereceğiz.
Sonra cağdaş dunyada demokrasinin
karşı karşıya geldiği sorunlardan
kimilerini inceleyeceğiz.
32. Komunizmin cokuşu
•Uzun bir zaman boyunca dunyanın siyasal duzenleri,
eski Sovyeder Birliği'nde ve Doğu Avrupa'da
bulunduğu (ve bugun de Cin'de ve az sayıdaki başka
birkac ulkede var olan) bicimiyle komunizm ile
ozgurlukcu demokrasi arasında bolunmuştu.
•Bir dizi "kadife devrimle“ komunist rejimler birbiri
ardına cokerken, 1989'da yayılmaya carpıcı akışını
onceden bildiren, eğer varsa, pek az kişi vardı.Baştan
başa Doğu Avrupa'da katı ve yaygın bicimde
yerleşmiş bir yonetim duzeni gibi gorunen şey,
neredeyse bir gecede bir yana atıldı.
33. Demokrasinin populerliğini acıklamak
Demokrasi neden bu denli populer
olmuştur? Sıklıkla anılan bir acıklama,
siyasal yonetimin oteki bicimlerinin
denenip başarısızlığa uğramış olmasıdır
-demokrasinin, "en iyi" siyasal duzen
olduğunu kanıtlamış olmasıdır.
35. İkinci olarak kureselleşmiş dunyada
onemi gitgide artan bir rol oynamaya
başlamış olan Birleşmiş Milletler ve
Avrupa Birliği gibi uluslararası orgutler,
demokratik olmayan devletlere demokratik
yonlerde hareket etmeleri yonunde
dış baskı uygulamışlardır.
36. Ucuncu olarak, dunya kapitalizminin
genişlemesi demokratikleşmeyi
kolaylaştırmıştır.
37. Demokrasinin başı dertte mi?
• Demokrasi boyle yaygınlaşmaya
başladığı icin, onun cok başarılı bir
bicimde işlemesini bekleyebiliriz.
Ancak, durum boyle değildir.
38. • Başka Batı ulkelerinde olduğu gibi Britanya'da
da Avrupa secimlerinde, genel ve yerel
secimlerde oy kullanan insanların sayısı
1990'lann başından bu yana dikkate değer olcude
azalmıştır
39. • Oy vermedeki azalmanın, Batı'daki insanların
gucu elinde bulunduranlara guvenlerini
yitirdiklerini gosterdiği savlanmıştır: Kimi
akademisyenler ve siyasetciler toplumda daha
geniş bir "guven bunalımından" soz etmişlerdir.
40. • Kimileri, bunun gibi eğilimlerin, insanların
gitgide artan bicimde yetkenin geleneksel
bicimlerinden kuşku duyduklarına işaret ettiğini
savlamıştır. Bununla bağlantılı olarak demokratik
uluslarda siyasal değerler bakımından, "kıtlık
değerlerinden" uzaklaşılıp "maddecilik sonrası
değerlere" yonelinmiştir (Inglehart 1997).
41. • Son yirmi otuz yıl, ayrıca, birkac Batı ulkesinde
refah devletinin saldırıya uğradığı bir donem
olmuştur. Uzun donemler boyunca uğrunda
savaşılan haklar ve kazanımlar, sorgulanmış ve
geri alınmıştır.
42. Kuresel yonetim
• Amerikalı sosyolog Daniel Bell'in gozlemlediği
uzere, ulusal hukumet, kuresel ekonomik yarışma
ya da dunyadaki cevre yıkımı gibi buyuk sorulara
karşılık veremeyecek kadar kucuktur ama kucuk
sorularla, belirli kentleri ya da bolgeleri etkileyen
meselelerle uğraşamayacak kadar da buyumuştur
(Bell 1997).
43. • Kureselleşme yeni riskler yaratmıştır:Orneğin,
kitle imha silahlarının kirliliğin, terorun ve
uluslararası fınans bunalımlarının yayılımı.
44. • Kuresel yonetim, kuresel sorunları cozmek icin
gereksinim duyulan kurallar cercevesiyle ve bu
kurallar cercevesini guvenceye bağlamak icin
gereksinim duyulan (gerek uluslararası orgutler
gerekse ulusal hukumetler icinde olmak uzere)
başka başka kurumlardan oluşan kumeyle
ilintilidir.
45. • David Held'in goruşune gore, kuresel sosyal
demokrasi, icinde pek cok orgutun farklı
duzeylerde birlikte işlediği cok-katmanlı yonetim
aracılığıyla elde edilecektir: Yerel, ulusal ve
kuresel.
48. Üçüncü yol siyasası
• Ucuncu yol siyasasının başlıca altı boyutu vardır:
1.Hükümet reformu
Etkin bir hukumetin hızla değişen bir dunyanın
gereksinimlerini karşılaması gereklidir, ancak,
hukumet dışlayıcı bicimde ust-alt burokrasisiyle
ilişiklendirilmemelidir. İş sektorunde kimi zaman
gorulenlere benzer dinamik yonetim bicimleri,
kamusal alanı savunmada ve yeniden
canlandırmada hukumetle birlikte calışabilir.
49. 2. Sivil toplumun işlenmesi
Hukumet ve pazar, gec modern toplumlardaki pek
cok meydan okumayı tek başına cozmek icin
yeterli değildir. Sivil toplum - devletin ve
pazarın dışarısındaki alan guclendirilmeli ve
devlet yonetimiyle ve iş dunyasıyla
birleştirilmelidir. Gonullu topluluklar, aileler ve
yurttaş dernekleri, suctan eğitime dek topluluk
meselelerini ele almada cok onemli roller
oynayabilirler.
50. 3. Ekonominin yeniden yapılandırımı
Ucuncu yol, devlet yonetiminin duzenlemeleri ile
devlet denetiminin kaldırılmasının arasındaki bir
dengeyle ıralanan yeni bir karma ekonomiyi
imgeler. Devlet denetiminin kaldırılmasının
ozgurluğu ve buyumeyi guvenceye bağlayan tek
yol olduğuna değgin yeni-ozgurlukcu goruşu
reddeder.
51. 4. Refah devletinin yeniden biçimlendirimi
Refah devleti, etkili refah hizmetlerinin sağlanması
yoluyla incinebilir olanın korunmasında ozsel
bolmakla birlikte, daha verimli olması icin
yeniden bicimlendirilmelidir.
52. 5. Çevrebilimsel modernleşme
Ucuncu yol siyasası, cevre koruma ile ekonomik
buyumenin birbiriyle uyumsuz olduğu goruşunu
reddeder. Cevreyi savunmaya adanmışlığın işler
yaratmasının ve ekonomik gelişimi
canlandırmasının pek cok yolu vardır.
53. 6. Küresel düzen reformu
Kureselleşme cağında, ucuncu yol siyasası kuresel
yonetimin yeni bicimlerini araştırır. Ulusaşırı
dernekler ulus-devlet duzeyinin ustunde
demokrasiye goturebilirler ve değişken
uluslararası ekonominin daha iyi yonetimini
sağlayabilirler.
54. Siyasal ve toplumsal değişim
• Yukarıdaki tartışımın gosterdiği uzere, siyasal
yaşam hicbir şekilde yalnızca siyasal partilerin,
oy vermenin ve yasa yapıcı ve hukumetle ilgili
kurullarda temsil edilmenin orthodox cercevesi
icerisinde yurutuluyor değildir.
55. Kureselleşme ve toplumsal
hareketler
Toplumsal harekeder tum şekil ve boyutlarda
ortaya cıkarlar. Birkac duzineden fazla uyesi
olmayan kimileri cok kucuktur; otekilerse
binlerce, hatta milyonlarca insanı iclerine
alabilirler.
56. Toplumsal hareketler sıklıkla, nufusun bir
bolutunun sivil haklarını genişletme gibi kamusal
meselelerde değişim gercekleştirme amacıyla
başgosterirler.
57. Toplumsal hareketlerin eyleminin bir sonucu
olarak, sıklıkla, yasalar ya da siyasalar
değiştirilir. Yasamadaki bu değişimlerin geniş
kapsamlı etkileri olabilir.
58. Toplumsal hareketler, toplu eylemin en guclu
bicimleri arasındadır. İyi orgutlenmiş, varlığını
surduren kampanyalar carpıcı sonuclar elde
edebilirler.
59. Yeni toplumsal hareketler
• 1960'larla 1970'lerdeki yurttaşlık hakları
hareketinden ve feminist hareketten, 1980'lerin
nukleer-karşıtı ve cevreci hareketlere ve
1990'lardan sonraki eşcinsel hakları
kampanyasına dek uzanan ceşitli hareketlere,
yorumcular tarafından sıklıkla yeni toplumsal
hareketler (YTH'ler) diye gonderme yapılır.
60. Teknoloji ve toplumsal
hareketler
Son yıllarda, gec modern toplumlardaki en etkili
kuvvetlerden ikisi bilgi teknolojisi ile toplumsal
hareketler biraraya gelerek şaşırtıcı sonuclara yol
acmıştır.
• Her ne denli cep telefonları, faks makineleri ve
uydu yayını da bunların evrimini hızlandırdıysa
da, internet bu değişimlerin on sırasında
olmuştur. Bir duğmeye basmakla, yerel oykuler
uluslararası olarak yayılmaktadır.
61. Birleşik Devletler'deki RAND Şirketi gibi beyin
takımlarında calışan siyasa danışmanları "net
savaşlarından“ -savaşımın icindeki meselelerin
kaynaklar ya da toprak parcaları yerine, bilgi ve
kamusal kanı olduğu, buyuk olcekli uluslararası
catışımlar- soz etmişlerdir.
62. Ulusculuk ve ulus kuramları
Cağdaş dunyadaki en onemli toplumsal
harekederden kimileri uluscu hareketlerdir.
63. Ulusculuk ve modern toplum
Belki de ulusculuğun onde gelen kuramcısı Ernest
Gellner'dır (1925-1995). Gellner (1983)
ulusculuğun, ulusun ve ulus-devletin her ucunun
de, kokenleri onsekizinci yuzyılın sonlarındaki
Sanayi Devrimi'nde yatan modern uygarlığın
urunleri olduğunu ileri surdu.
64. Modern toplumların, bu gorungulerin ortaya
cıkışına neden olmuş olan birkac ozelliği vardır.
• Birinci olarak, modern bir sanayi toplumu hızlı
ekonomik gelişmeyle ve karmaşık bir iş
bolumuyle ilişiklendirilir. Gellner, daha once var
olandan cok daha etkili bir devlet ve devlet
yonetimi duzenine duyulan gereksinimi modern
sanayiciliğin yarattığını işaret eder,
65. • ikinci olarak, modern devlette bireyler
yabancılarla her zaman etkileşmelidir, cunku
toplumun temeli artık yerel koy ya da kent değil,
cok cok daha buyuk bir birimdir. Temelinde
okullarda oğretilen bir "resmi dilin" olduğu kitle
eğitimi, buyuk olcekli bir toplumun
orgutlenmesinin ve birliğini korumasının başlıca
aracıdır.
66. • Ulusculuğun şimdiki en tanınmış bilginlerinden
biri olan Anthony Smith'e (1986) gore, uluslar,
onları daha eski etnik topluluklarla ya da onun
deyişiyle etnilerle, bağlayan doğrudan sureklilik
cizgilerine sahip olma eğilimindedir. Etni, ortak
atalara, ortak bir kulturel kimliğe ve ozgul bir
memleketle olan bir bağa ilişkin fikirleri
paylaşan bir topluluktur.
67. Devletsiz uluslar
Yerleşmiş ulusların icerisindeki iyi tanımlanmış
etnilerin varlığını surdurmesi, devletsiz uluslar
olgusuna neden olur. Bu durumlarda, ulusun
ozsel ıralayıcılarından pek coğu bulunur ama
ulusu oluşturan kimseler bağımsız siyasal
topluluktan yoksundur.
69. Terorun ve terorizmin kokenleri
Terörizm sozcuğunun kokenleri, 1789 Fransız
Devrimi'ndedir. Binlerce insan -asıl olarak
soylular ama sonradan, cok daha fazla sayıda
sıradan yurttaş- siyasal yetkeler tarafından
avlandı ve giyotinle idam edildi. 'Teror‘ terimi
devrimciler tarafından değil, karşı-devrimciler
tarafından icat edildi
70. • Terorizmi, "yapısı ya da bağlamı bakımından
boyle bir edimin amacı bir nufusu urkutmek ya
da bir hukumeti veya uluslararası bir orgutu
herhangi bir edimi gercekleştirmeye ya da
gercekleştirmekten kacınmaya zorlamak
olduğunda, [devletle ilgili olmayan bir orgut
tarafından] sivillerin ya da carpışmaya
katılmayanların olumune ya da ciddi bedensel
zarara neden olmasına niyet edilen herhangi bir
eylem" diye tanımlayabiliriz (Anand
Panyarachun ve diğerleri 2004).
71. Eski ve yeni tarz terorizm
• Yukarıda tanımlanmış olduğu uzere, terorizm,
eski kentlerin yerle bir edilmesi gibi tarihin
onceki donemlerinde dehşete duşurmek icin
tasarımlanan şiddet edimlerinden
secikleştirilebilir. Terorizm, iletişim
teknolojisindeki değişimlerle bağlantılıdır.
72. Eski tarz terörizm
• Eski tarz terorizm, yirminci yuzyılın coğunda
başattı ve bugun yine vardır. Terorizmin bu turu,
buyuk olcude, ulusculuğun yukselişiyle ve
yukarıda tartıştığımız uzere onsekizinci yuzyılın
sonlarından başlayarak Avrupa'da ulusların,
egemen, topraklarının sınırları belirli şeyler
olarak kurulmasının gercekleşmesiyle
ilişiklendirilir.
73. Yeni tarz terörizm
Yeni tarz terorizm, eski tarz terorizmden birkac
bakımdan, birinci olaraksa iddiaların uzanımı
bakımından farklılık gosterir.
• kuresel jeopolitik amaclarının olmasıdır; O,
dunya toplumunu yeniden yapılandırmaya calışır.
• ikinci olarak, yeni tarz terorizm eski tarz
terorizmden, orgutsel yapılanımı bakımından
farklılık gosterir. Pek cok STO'nun kullandığı
aynı kuresel bicimleri kullanır.
74. • Eski ve yeni tarz terorizmin farklılık gosterdiği
ucuncu ve son yan ise, araclarla ilgilidir. Yeni
tarz terorizm, kullanmaya hazırlıklı olduğu
araclar bakımından cok daha acımasızdır.