SlideShare una empresa de Scribd logo
1 de 7
Descargar para leer sin conexión
1
EVLİLİK HAYALİ
Evlilik ile ilgilidir. Lütfen okuyunuz...
Ömrümde okuduğum en güzel hikâye diyebilirim.
Uzun ama tavsiye ederim çok güzel…
2
Yaş 25 evlilik zamanı geldi geçti derken annem açtı yuva kurma konusunu.
Saliha bir kız olsun gerisi gelir diye düşünüyordum. Yakın bir akrabamızdan haber
geldi. Komşuları çok dindarmış, kızlarının ailesinden daha da dine bağlı olduğunu
duyunca sevindim.
Gittik bir görelim görüşelim dedim. İlk ailesiyle konuştum... Hatta ben
konuşmadım sürekli onlar konuştu, şaşırdım kaldım...
Bir şey diyemedim...
Kına gecesinde en iyi müzisyenler olacakmış...Düğünde keza aynı... Ev dayalı
döşeli olacakmış hem de hepsi en pahalısından... Araba olacakmış son model hem de
çünkü komşunun damadı sıfır araba almış geçende...Anne hadi kalkalım diyecektim
utandım...
Kızla görüştürmek istediler...
İslamiyet’e uygun olarak görüştük... on beş bilezik...En güzel gelinlik (10 bin
TL)...En büyük düğün salonu...Ne diyeceğimi bilemedim...
Ben Saliha Bir Eş istiyordum sadece...
İstekleri bir türlü bitmiyordu...O anda yan taraftaki aynaya göz ucuyla baktım
kendime...Görünüşüm dede bir iş adamı profilide yoktu... Yirmi beş dakika konuştu
istekleri bitince sıra bana geldi. Senin isteklerin nelerdir dedi...
Bir an önce kalkıp gitmek istiyordum sıkılmıştım, geleli bir saat olmasına rağmen
dünya malına bağlananlarla birlikte olmak içimi karartmıştı...
Tekrar sordu isteklerin nelerdir...
Hayırlısı olsun dedim kalktım...
Nezaketle ayrıldık evden...
Yolda giderken telefon geldi... Amcam arıyordu. Yan komşuları Serhat amcanın
kızı varmış...Serhat amca çok iyidir...Çocukluğumdan beri tanırdım kendisini...
Tamam dedim amcama geliriz... Serhat amcalara gitmek için hazırlanıp annemle
koyulduk yola, on beş dakika sonra ulaştık evlerine.
Sohbet açıldı çocukluğumuzdan, başladı beni övmeye… Kızardıkça kızardım
utancımdan bir şeyde diyemiyorum… Derken söz asıl konuya gelmişti… Evladım seni
severim maksat gençleri mutlu etmek Allah Teâlâ’nın izniyle dedi ve başladı
isteklerini saymaya…
O kadar çok şey saydı ki uykum gelmeye başladı… En sonunda da benim oğlumun
kumar borcu var onu ödemeden evlilik de olmaz zaten dedi. Birden gözlerim açıldı,
şaşırmıştım açıkçası… Gözümü yerden alamadım uzun süre…
Serhat amca gençleri görüştürelim dedi… Bir odaya geçtik kız konuşmaya başladı…
Önceki görüştüğüm kız gibi ne varsa her şeyi istiyordu …
Konuşmasını çalan telefonu böldü açıp konuştu kapattı. Tekrar çaldı konuşup
kapattı… Sonra tekrar...
Dayanamadım sordum arayan kim diye. Eski nişanlısıymış ayrılalı on gün
olmuş. Neden ayrıldıklarını sordum. Çay bahçesinde bir erkekle otururken görmüş
sonra tartışmışlar, tartışma büyüyünce de ayrılmak zorunda kalmışlar. Oturduğun kişi
kimdi ki? ... Çalıştığı yerdeki müşterilerinden biriymiş… Demek önceden
çalışıyordunuz? Evet ben masörüm dedi…
Şoktan şoka giriyordum... Beş dakikada bilmediğim bir sürü şey çıkmıştı… Evlilik
amacını sordum… Nişanlısı çok rahatsız ediyormuş farklı bir hayat, farklı bir ortam
istiyormuş… Açık konuşmak gerekirse hava değişimine ihtiyaç duymuş… Daha fazla
dayanamayıp izin istedim kalktım…
Ben sadece saliha bir eş istiyordum…
3
Nezaketle evden ayrıldık annemle… Daha sonra öğrendim ki serhat amca
arkamdan bir sürü laf etmiş… Gülümseyip, bugün öven yarın söver dedim içimden…
Artık evlilik düşüncesinden vazgeçmek üzereydim.
Haftalardır dışarı çıkmıyordum. Akşamları hava almak için balkonda oturup kitap
okuyordum… Karşı komşumuz gece çalıştığı için akşam dokuz gibi evden çıkıyordu.
On yaşındaki oğlu da babasının peşinden ağlayıp dururdu her gece ablası çocuğu
oyalamak için balkona çıkarıyor ve her fırsatta benimle konuşmaya çalışıyordu… Bu
sık sık tekrar etmeye başlayınca bunaldım artık. Bir akşam kıyamet ve ahiret kitabını
alıp aynı saatte çıktım balkona… Beni görünce o da çıktı balkona, bir konu bulup yine
başladı konuşmaya… Her akşam kitap okuyorsun nedir onlar… işte beklediğim fırsat
gelmişti okumak istersen vereyim deyince olur dedi… Besmele çekip iki üç metre
karşıdaki kıza attım kitabı. Hadi gir de evde okumaya başla dedim… Kitabı okumuş
olacak ki bir daha balkona çıkmaz oldu…
Evlilikten vazgeçmiştim bir eş bulmak bana uzak görünüyordu…Aradan aylar
geçmişti, o zaman zarfında birkaç kızla daha görüşmeye gittim annemle… Fakat
netice aynı değişen bir şey yoktu…
Bir Salı akşamıydı içim çok daralmıştı, adeta boğuluyordum… O gece iki rekât
namaz kılıp yattım… Acayip bir rüya gördüm… Birine anlatmalıydım bu rüyayı…
O akşam balkonda dolunayı izlerken telefonum çaldı…Gözüm dolunayda,
cebimden çıkarttım telefonu kimin aradığına bakmadan kulağıma götürüp telefonu
açtım…Arayan ses tanıdıktı…Fakat o günden sonra hayatımın değişeceğini nereden
bilebilirdim ki… Arayan en yakın arkadaşım Ali’ydi. Canı sıkılmış beni çağırıyordu.
Abdest aldım evin yakınındaki çay bahçesine gittim.
Çocukluğumuzdan açıldı konu sonra gördüğüm rüyayı anlatmak istedim…
Tozlu bir köy yolunda gidiyordum elimde bir tane kılıç vardı etrafımda ise bir sürü
yılanlar… Yılanlar bir metre kadar yükseltmişler kafalarını yukarıya doğru…Hepsi
üzerime atılmak için zaman kolluyorlardı… Kılıçla kendimi savunuyordum… Bana
yaklaşanları kılıçla öldürüp ilerliyordum… İleride uyuyan biri vardı bilmediğim bir ses
işittim ama ortalıkta kimse yoktu… Uyuyan kişiye baktım… O ses; yatan kişi Musab
bin Umeyr’dir dedi. Sonra ileride giden iki kişi gördüm biri Peygamberimizdi diğerinin
kim olduğunu göremedim…
Ali yorumlamaya başladı rüyamı; Düşmanlarını yenerek iyi bir neticeye ulaşacaksın
dedi…
Konu evliliğe geldi yine… Başımdan geçenleri anlattım… Dertliydim bu konuda…
benim eşim dünyaya bağlı olmamalıydı, sadece dünyalık uğruna yaşamamalıydı…
Uzunca dinledi Ali sıkıntılarımı… O konuşmaya başladı bu sefer. Evden çıkarken
annem dedi bizim mahallede bir kız varmış onunla görüştürmek istiyorlar seni.
Yok Ali bundan sonra kolay kolay kimseyle görüşmek istemiyorum dedim… Kızda pek
istekli değilmiş zaten dedi… niye diye sordum. O da birkaç kişiyle görüşmüş daha
sonra evlilikten soğumuş iyice… Ali’nin annesi ısrar edince de olur görüşelim
demiş...Tamam dedim yarın gideriz diye sözleştik…
Rüyam gerçek mi olacaktı acaba… Bu zamana kadar sabrettim önüme gelen
engelleri Allah Teâlâ’nın izniyle aşmıştım… Ali ile vedalaşıp eve geldim konuyu
anneme açtım… Yarın gidecektik görüşmeye… Çok heyecanlıydım nedense… Sabah
erkenden kalkıp giyindim… Heyecan gitmek bilmiyordu bir sağa bir sola yürüyüp
duruyordum evin içinde… İlk defa bu kadar heyecanlıydım… Öğle namazını kıldıktan
sonra yola koyulduk annemle… Ali bizi kızın evine kadar götürdü… Kapıyı çaldım…
Kapıyı babası açtı eve buyur etti… Biraz sohbet ettik söz asıl konuya geldi
sonra…kızın babası konuşuyordu; evladım benim söyleyeceğim bir şey yok sen
kızımla konuş bu konuları dedi.
4
Şaşırmıştım gerçekten çünkü ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyordum… dünyalık
bir konu açılmamıştı ilk defa…
Bir odaya aldılar beni kızla görüşecektim… Sandalyeye oturdum ellerim masanın
üzerinde avucumun içerisinde ise terleyen ellerimi silmek için bez bir mendil vardı…
Odaya kız girdi nurani yüzlüydü… önüne bakarak konuşmaya başladı…
Diğer kızlar gibi bilezikten gelinlikten girmedi konuya… ilk sorusu namazdan
oldu…. Bana namaz kılıyor musun demedi, namazı kaç dakikada kıldığımı sordu.
Mesela öğle namazın kaç dakikada bitiyor dedi… on beş dakika civarında diye
söyledim… Memnun oldu… sonra birikmiş ne kadar paran var deyince önceki
görüştüklerim gibi konuşmaya başlayacak herhalde dedim içimden… 45 bin lira
var…
Paranın zekatını veriyor musun deyince yanlış düşündüğün için utandım... Evet
veriyorum dedim…
Konuşmasına ağır ağır devam etti…
Sizden önce üç kişi ile daha görüştüm hepsi de zengindi, güvendikleri tek şeyleri
paralarıydı. Bütün konuşmaları paraya zenginliğe dayanıyordu. Dine ait hiçbir bilgileri
yoktu ve namaz bile kılmıyorlardı.
Size ilk sorum namaz oldu çünkü namazı doğru olan ve huşu içinde kılan bir
insandan zarar gelemez. Ailesinin hakkını gözetir haksızlık yapamaz. Herkes için en
iyisini en güzelini ister. Kimseyi hor görmez ve ezmez. Böyle insanı bütün mahlukat
sever, mahlukatın sevdiğini de Allah Teâlâ sever. Allah Teâlâ’nın sevdiği kul ise
makbul edilen kuldur…
Ve devam etti konuşmasına…
Sonra zekâtı sordum çünkü o parada fakirlerin hakkı da var. Fakirlerin hakkını
gözetmeyen eşinin hakkını da gözetmez. Allah Teâlâ ondan nasıl razı olur ki…
Ne kadar doğru konuşuyordu konuşmaları beni çok mutlu etmişti. Dünyalık bir
şey istemiyorum diye dem etti... Yan taraftaki kitaplığı göstererek okuduğu kitapları
gösterdi. Görünce çok mutlu oldum çünkü benim okuduğum Ehli sünnet Alimlerinin
kitaplarını okuyormuş.
Ben kızarıp terliyordum nedense, elimdeki bez mendil de iyice ıslanmıştı. Benim
ise kıza soracağım bir şey kalmamıştı, ben sormadan her şeyi anlattı bana.
Son olarak annemle konuşmak istedi, ben dışarı çıkmak için ayağa kalkınca
elimdeki mendil yere düştü. Yere göz gezdirdim ama göremedim dışarı çıktım…
annemle de on dakika kadar konuştular içeride, annem çıkınca evden izin isteyip
ayrıldık.
İki tarafta birbirinden memnun olmuştu.
Anneme içeride ne konuştuklarını sordum. Anneme nasıl davrandığımı ailemle
olan ilişkilerimi sormuş. Çünkü anne ve babanın razı olmadığı bir evlattan Allah Teâlâ
razı olmazdı.
Eve gidince konuyu babamla konuştuk çok sevindi… Abdest aldım iki rekât
namaz kıldım odamda sonra birkaç gün önce gördüğüm rüya geldi aklıma… Elimdeki
sabır kılıcıyla zorlukları aşmak nasip olmuş ve sonuca ulaşmıştım…
Bugünden itibaren düğün hazırlıklarına başlayacaktık artık… Söz kesilip aileler
arasında yüzük takıldı. Düğün konusu biraz sıkıntılı olmuştu...
Akraba tarafı çalgılı olmasında ısrar ediyor, ben ise dini yönden olmayacağını
anlatmaya çalışıyordum. Ben yumuşak huylu oldukça onlar daha fazla üzerime
geliyorlardı. Düğün çalgılı olurmuş onlara göre. Cenaze evi gibi dualar edilip mevlit
okutulmazmış… Ne yapacağımı şaşırmış ve iyice bunalmıştım. Defalarca haram
olduğunu anlatsam da çalgısız olması gerektiğini kabul ettiremiyordum… Bir akşam
evde akrabalarla toplandık bu konu hakkında konuşuyorduk. Bir şartla isteğinizi
kabul ederim deyince hepsi şaşırdı… herkes gözlerini bana çevirmiş ne diyeceğimi
5
bekliyorlardı. Öldüğümde mezara benimle girecek olan varsa ve benim yerime hesap
vermek isteyen olursa kabul edeceğimi söyledim… Kimse yüzüme bakmıyordu artık
utanmışlardı açıkçası… Bu konu da böylece şekilde kapamış oluyordu…
Bir perşembe günü kız tarafıyla sözleşip düğün alışverişine çıktık… Nişanlım
sanki yanımda köle gibi duruyordu. Ben ne göstersem olur beğendim diyordu. Bir
insan bu kadar mı mütevazi bu kadar mı ince olabilirdi. Onun bu durumunu
gördüğüm zaman ben en kaliteli en güzel olan eşyaları alıyordum. Onu mutlu etmek
için elimden geleni yapmak istiyordum… Evimizi döşemiştik her şey çok güzel
gidiyordu… düğün günü gelip çatmıştı… heyecandan ölecek gibiydim elim ayağıma
dolaşıyordu adeta. Düğün tam istediğim gibi olmuştu….
Evliliğimizin ilk yılları diğer evlikler gibi tartışma ya da kavga ile geçmiyordu. Biz
İslam’ın etrafında birleşmiştik. Hiçbir sorunumuz da olmuyordu. Eşimin zekasına
güzel ahlakına güler güzüne hayrandım… Onsuz zaman geçmiyordu, işteyken fırsat
buldukça arıyordum, sesini duyunca da çok mutlu oluyordum. Konuşmasında içimi
rahatlatan bir tesir vardı. Bunu nasıl yapıyordu bir türlü anlayamıyordum. Eve
gittiğimde beni her zaman güler yüz ile karşılardı, o anda bütün yorgunluğum
giderdi. Yemek hazırlarken yardım ederdim. Sen otur yorgunsun der, ben de içeri
gidip otururdum. Onun üzülmesini hiç istemiyordum çünkü. Her ne isterse yerine
getirmek için can atıyordum… Benden bir şey istesin diye gözlerinin içine bakardım.
Arada bir arabamla gezerdik, gezdirince mutlu olurdu…
Yine bir gün gezdirmek için çıkıp arabaya bindik. Dönüp bana baktı. Sabır çok
güzeldir, sabır insanı bu araba gibi ulaşmak istediği yere götürür dedi. Neden böyle
bir şey söylediğini anlamamıştım… biraz gezip eve gelmiştik…
Birkaç gün önce yatak odasının kapısı bozulmuş, kilidi zor açılıp kapanıyordu.
Geçen gün mahallemizde hırsızlık olayı olduğu için odamızın kapısını kilitliyorduk… Bir
haftadır eşimin midesi bulanıyor bunun içinde geceleri sık sık kalkıyordu… benim
uykum çok hafif olduğu içinde hemen uyanıyordum…
O gece tekrar midesi bulanmış olacak ki kalktı, kalktığını hissedip gözlerimi
açtım ama uyandığımı anlamadı. Yavaş yavaş kapıya doğru ilerledi…Fakat o anda
gözlerime inanamayacağım bir olay gerçekleşti… Ben rahatsız olmayım diye kilitli
olan kapının anahtarına bile dokunmadı… kapı kilitliydi Eşim
"Bismillahirrahmanirrahim" dedi ve kapıyı açmadan dışarı çıkmıştı. Bu durumu
görünce kalbimin atışları hızlandı terlemeye başladım… yataktan kalktım gözlerim,
kapıya odaklanmıştı… yatak odasının camından lavabonun ışığı belli oluyordu…
Lavaboda elini yüzünü yıkayıp ışığı söndürdü. Ben hemen yatağa yatıp uyuyormuş
gibi yaptım. Fakat eşim kapıyı açmadan odaya girdi… Kalp atışlarım iyice artınca
dayanamadım uyanmış gibi yaparak Yatakta doğrulup oturdum… Eşimin yüzüne
baktım… adeta güzü nurlanmış parlıyordu… Uyandığımı görünce gülümseyerek
yüzüme baktı. Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemedim. Rahatsız mı ettim diye
sordu. Yok çıktığını bile duymadım deyince gülümsedi ve yattı…
İşe gittiğimde sürekli o anları düşünüp duruyordum. Bu nasıl olabilirdi?...
Akşam eve gittiğimde zile basmadım ve kapıyı anahtarımla açtım. Kapıyı açtığımda
eşimi karşımda buldum… işten geldiğimde kapıyı açmak için bekliyormuş… Selam
verip içeri girdim elimi yüzümü yıkayıp sofrayı hazırladık yemeği yedik… Bugün
neden durgunsun bir şey mi oldu? Diye sordu… Cevap veremedim…
Dün geceki olayı nasıl sorabilirdim ki…
Sana bir şey söyleyeceğim diyerek elimden tutup beni ayağa kaldırdı…gözlerinin
içine bakıyordum… buyur söyle dedim… Hamileyim dedi… Ondan sonrasını
hatırlamıyorum zaten… O anda ayaklarım boşaldı… Düşüp kalmışım yerde… Yarım
saat sonra kendime geldiğimde eşim yanı başımda oturuyordu… Yattığım yerden
6
doğrulup eşime bakınca utanıp yüzünü yere çevirdi… Bu habere o kadar sevinmiştim
ki anlatamam…
Akşamları işten eve gelirken artık bebek eşyaları alıyordum… Gece yattığımızda
eşimle hep hayal kurup duruyorduk… Çocuğumuz belli bir yaşa geldiğinde ilk hangi
kitabı okumalıydı acaba… ilk önce namaz kitabındaki bilgileri öğrenmeliydi. Ondan
sonra hangisini okutsak acaba İslam Ahlakını mı? Herkese Lazım olan İmanı mı
okutsaydık… Yok yok ilk önce Halifelerin menkıbeleriyle yeşertmeliydi kalbini… Benim
evladım Ehli Sünneti savunan Ehli Sünneti yaymak için çabalayan bir kul olmalıydı
onu bu şekilde yetiştirmeliydik…
Her akşam belli bir zaman dilimi içerisinde eşimle İmam-ı Rabbaninin mektuba
tını okuyorduk. Bir akşam okurken yorgunluktan gözüme ağrı girince eşime rica edip
sesli okumasını söyledim ve gözlerimi dinlendirmek için kapattım. 212. Mektubu
okuyordu… Bir ara gözlerimi açtım elindeki kitap kapalıydı. Gözlerimi açtığımı
görünce hemen kitabı açıp gözlerini kitaba dikti… anladım ki o kadar sayfayı
ezberlemiş ve ezberinden okuyordu. Okuduğu mektup bitince durdu… Mektubat’ı bu
zamana kadar kaç defa okudun diye sorunca bilmiyorum dedi… Peki kitabı bitirmen
ne kadar sürüyor? Bir hafta diye cevap verdi. Anladım ki eşim manevi derecelere
yükselmişti. Beni rahatsız etmemek için kapıyı açmadan çıkması bir kerametti…
O günden sonra eşime olan hürmet ve saygım daha da arttı. Eşim bir evliya
idi… İlmihal okuduğumda anlamadığım yerleri eşime soruyordum. Öyle güzel
açıklayıp anlatıyordu ki hayran kalmamak mümkün değildi… Hikmetini bilmediğim en
ufak bir davranışını görsem soruyordum. O da hemen açıklar; ilmihalin şu sayfasında
yazıyor diye söylerdi… Her haline sabrediyordu ve her haliyle de şükrettiği
ortadaydı… İslamiyet’i yaşayan bir numune vardı karşımda, bu yüzden Allah Teâlâ’ya
her saniye şükretsem yine az gelirdi…
Eşimin birkaç kerametini daha görünce dayanamadım, artık ne pahasına olursa
olsun bu konuyu konuşacaktım kendisiyle… her zamanki gibi işten geldim yemek
yedik konuyu konuşmak için eşimi karşıma aldım… giderek büyüyen bir heyecanla
yavaş yavaş konuşmaya başladım...
İslamiyet’in en ince kurallarına en güzel şekilde dikkat ediyorsun. Konuyu
uzatmak istemiyorum dediğim anda eşim konuşmaya başladı… "Sabır güzel şeydir.
Sabrederken şükretmek daha güzeldir. İnsan her haline sabreder ve şükrederse
Allah Teâlâ ona daha iyilerini ihsan eder"…
Artık ağzımdan tek kelime çıkmıyordu, eşimde konuşmasını bitirmişti… O
günden sonra ona olan davranışlarım daha dikkatliydi. Onu kırabilecek her şeyden
uzak duruyordum…
Bir akşam annem aradı komşu kızının düğünü varmış iki gün sonra, düğüne
beni de davet etmişler. Eşimle birlikte gittik düğüne, her şey İslama uygun
düzenlenmişti. Erkekler ve bayanların yerleri farklı bölümlerdeydi… düğündeki İslama
uyma titizliğini görünce çok sevindim.
Bir akşam kendisine balkondan verdiğim Kıyamet ve ahiret kitabı geldi aklıma.
On dakika sonra küçük bir çocuk geldi, o kızın kardeşiydi bu. Babası işe giderken
arkasından ağlayan çocuk… Abi eğilir misin dedi. Eğildim kulağıma ablasının bana
çok teşekkür ettiğini söyledi. Ben vesile olmuşum onun bu duruma gelmesinde. Bunu
öğrenince çok sevindim… Eşim hamile olduğu için fazla kalamadık düğünde eve
gittik…
Aradan aylar geçmiş ve eşim doğurmuş ve Bir tane oğlum olmuştu…
hayatımızdan çok memnunduk… Eşimle her akşam kitap okumaya devam ediyorduk
yine… Eşime üstadım diye hitap ediyordum… O benim üstadımdı. Dünya ve ahiret
saadetim için en büyük vesile idi… geceleri rahatsız olmasın diye oğlumuz ağlayınca
çocuğu alıp başka odaya gidiyordum… aradan iki yıl geçmiş oğlumuz büyümüştü…
7
Eşim her fırsatta sabır ve şükretmemi telkin ediyordu… bir zaman sonra eşim
hastalandı. Zamanımızın çoğu hastanede geçiyordu… eşimin hastalığı artmış, benim
ise elimden bir şey gelmiyordu.
Bir akşam işten eve geldiğimde kapıyı çalmama rağmen açmadı. İçeri girdim
içeriden bilemediğim mükemmel bir koku geliyordu. İçeri girdim eşim yatıyordu ilk
önce uyuyor zannettim. Uzun zaman uyanmayınca gidip uyandırmaya çalıştığımda
vefat ettiğini anladım. O anda yıkılmıştım. İçim yanmıştı. Gözlerimden yaşlar akmaya
başladı.
Annemi aradım gelmesini istedim…. Eşimi diğer gün defnettik… Eve girdiğimde
burnuma gelen o güzel koku mezardan gelmeye başladı… Her gittiğimde o kokuyu
duyardım… giremiyordum. Onu özlüyordum sadece. Canım eşim, üstadım vefat
etmişti. Söylediği gibi yapmaya çalışıyor sabretmekten başka çare bulamıyordum…
her an onu düşünüyordum…
Aylar sonra eve girme cesareti gösterdim… gözlerim doldu ağlamaya başladım.
Balkonda çıkıp sandalyeye oturdum. Dolunay vardı… Ali’nin beni aradığı o akşam
geldi aklıma… O akşamda aynı dolunay vardı… gözlerimden yaşlar akarak dışarıya
çıktım… doğru üstadımın, eşimin mezarına gittim. Saatlerce ağladım…. O güzel
kokuyu hissetmeye başladım tekrar… arkamdan bir el omzuma dokundu. Arkama
döndüm eşim nurlar içinde arkamda duruyordu… Heyecandan bir şey
söyleyemiyordum.. Başım dönmeye başladı ve bayılmışım sonra… Uyandığımda
sabah ezanı okunuyordu… Kalktım etrafıma baktım… Eşimi gördüğüm anda... sabret
dediğini hatırladım… Camiye gidip sabah namazını kıldıktan sonra dışarı çıkarken
cebimde bir şey olduğunu fark ettim… Elimi cebime attım bir tane mendil vardı…
Eşimin evinde ilk konuştuğumuz zaman avucumun içindeki mendil ayağa kalkarken
yere düşmüştü bulamamıştım daha… demek ki eşim bulup saklamış… Mendilin
bilmediğim şekilde çok güzel bir kokusu vardı…
BU GERCEK BIR HİKAYEDIR BU HİKAYENIN YAZARI YAZININ
SONUNA EKLEDİĞİ CÜMLELER İSE ŞÖYLEDİR...
(Bu yaşananları babamın günlüklerinden derleyerek sadeleştirdim… Hikâyede
anlattığım kişiler annem ve babama aitti. Doğan o çocuk bendim. Sabır ve şükür
insanı en üst derecelere yükseltecek kanatlardır…)
Allah Teâlâ herkese böyle eş nasip eylesin …
(çok teşekkür ediyorum kıymetli vaktinizi ayırıp okuduğunuz için , bekar ve evli
kardeşlerimizin bu kıssadan bolca hisse alacağına inanıyorum, bu hikayedeki Saliha
hanıma bir Fatiha bağışlamayı da ihmal etmeyelim lütfen…

Más contenido relacionado

Más de Ahmet Türkan

Más de Ahmet Türkan (20)

Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.
Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.
Atalarımız “ibret olma ibret al” demişler. Ne doğru söz.
 
UNUTULMAZ SÖZLER.pptx
UNUTULMAZ SÖZLER.pptxUNUTULMAZ SÖZLER.pptx
UNUTULMAZ SÖZLER.pptx
 
HAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdf
HAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdfHAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdf
HAFIZAYI KUVVETLENDİRME YOLLARI.pdf
 
MEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdf
MEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdfMEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdf
MEVLANA’DAN ÖZLÜ SÖZLER.pdf
 
TARIK BİN ZİYAD.pdf
TARIK BİN ZİYAD.pdfTARIK BİN ZİYAD.pdf
TARIK BİN ZİYAD.pdf
 
DİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdf
DİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdfDİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdf
DİNİ HİKAYELER VE KISSALAR.pdf
 
GÖNÜLDEN NAĞMELER.pdf
GÖNÜLDEN NAĞMELER.pdfGÖNÜLDEN NAĞMELER.pdf
GÖNÜLDEN NAĞMELER.pdf
 
OSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdf
OSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdfOSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdf
OSMANLI MİMARİ SÖZLÜĞÜ.pdf
 
ANNEM BABAM.pdf
ANNEM BABAM.pdfANNEM BABAM.pdf
ANNEM BABAM.pdf
 
KENDİ GİBİ OLMAK.pdf
KENDİ GİBİ OLMAK.pdfKENDİ GİBİ OLMAK.pdf
KENDİ GİBİ OLMAK.pdf
 
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdfHAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
HAYATA DOKUNAN HİKAYELER.pdf
 
AİLE OLMAK.pdf
AİLE OLMAK.pdfAİLE OLMAK.pdf
AİLE OLMAK.pdf
 
AŞKA GİDEN YOL.pptx
AŞKA GİDEN YOL.pptxAŞKA GİDEN YOL.pptx
AŞKA GİDEN YOL.pptx
 
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdfHAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
HAYATA DAİR OKUMALAR-1.pdf
 
İŞ AHLAKI.pdf
İŞ AHLAKI.pdfİŞ AHLAKI.pdf
İŞ AHLAKI.pdf
 
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdfÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP-1 docx.pdf
 
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdfÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdf
ÇOCUK EĞİTİMİ. E KİTAP -2 docx.pdf
 
HABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdf
HABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdfHABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdf
HABERNAME YAZILARIM-E-KİTAP CİLT 3.pdf
 
KISSALARDAN HİSSELER-1.pdf
KISSALARDAN HİSSELER-1.pdfKISSALARDAN HİSSELER-1.pdf
KISSALARDAN HİSSELER-1.pdf
 
İLETİŞİMİN AŞK HALİ.pdf
İLETİŞİMİN AŞK HALİ.pdfİLETİŞİMİN AŞK HALİ.pdf
İLETİŞİMİN AŞK HALİ.pdf
 

EVLİLİK HAYALİ.pdf

  • 1. 1 EVLİLİK HAYALİ Evlilik ile ilgilidir. Lütfen okuyunuz... Ömrümde okuduğum en güzel hikâye diyebilirim. Uzun ama tavsiye ederim çok güzel…
  • 2. 2 Yaş 25 evlilik zamanı geldi geçti derken annem açtı yuva kurma konusunu. Saliha bir kız olsun gerisi gelir diye düşünüyordum. Yakın bir akrabamızdan haber geldi. Komşuları çok dindarmış, kızlarının ailesinden daha da dine bağlı olduğunu duyunca sevindim. Gittik bir görelim görüşelim dedim. İlk ailesiyle konuştum... Hatta ben konuşmadım sürekli onlar konuştu, şaşırdım kaldım... Bir şey diyemedim... Kına gecesinde en iyi müzisyenler olacakmış...Düğünde keza aynı... Ev dayalı döşeli olacakmış hem de hepsi en pahalısından... Araba olacakmış son model hem de çünkü komşunun damadı sıfır araba almış geçende...Anne hadi kalkalım diyecektim utandım... Kızla görüştürmek istediler... İslamiyet’e uygun olarak görüştük... on beş bilezik...En güzel gelinlik (10 bin TL)...En büyük düğün salonu...Ne diyeceğimi bilemedim... Ben Saliha Bir Eş istiyordum sadece... İstekleri bir türlü bitmiyordu...O anda yan taraftaki aynaya göz ucuyla baktım kendime...Görünüşüm dede bir iş adamı profilide yoktu... Yirmi beş dakika konuştu istekleri bitince sıra bana geldi. Senin isteklerin nelerdir dedi... Bir an önce kalkıp gitmek istiyordum sıkılmıştım, geleli bir saat olmasına rağmen dünya malına bağlananlarla birlikte olmak içimi karartmıştı... Tekrar sordu isteklerin nelerdir... Hayırlısı olsun dedim kalktım... Nezaketle ayrıldık evden... Yolda giderken telefon geldi... Amcam arıyordu. Yan komşuları Serhat amcanın kızı varmış...Serhat amca çok iyidir...Çocukluğumdan beri tanırdım kendisini... Tamam dedim amcama geliriz... Serhat amcalara gitmek için hazırlanıp annemle koyulduk yola, on beş dakika sonra ulaştık evlerine. Sohbet açıldı çocukluğumuzdan, başladı beni övmeye… Kızardıkça kızardım utancımdan bir şeyde diyemiyorum… Derken söz asıl konuya gelmişti… Evladım seni severim maksat gençleri mutlu etmek Allah Teâlâ’nın izniyle dedi ve başladı isteklerini saymaya… O kadar çok şey saydı ki uykum gelmeye başladı… En sonunda da benim oğlumun kumar borcu var onu ödemeden evlilik de olmaz zaten dedi. Birden gözlerim açıldı, şaşırmıştım açıkçası… Gözümü yerden alamadım uzun süre… Serhat amca gençleri görüştürelim dedi… Bir odaya geçtik kız konuşmaya başladı… Önceki görüştüğüm kız gibi ne varsa her şeyi istiyordu … Konuşmasını çalan telefonu böldü açıp konuştu kapattı. Tekrar çaldı konuşup kapattı… Sonra tekrar... Dayanamadım sordum arayan kim diye. Eski nişanlısıymış ayrılalı on gün olmuş. Neden ayrıldıklarını sordum. Çay bahçesinde bir erkekle otururken görmüş sonra tartışmışlar, tartışma büyüyünce de ayrılmak zorunda kalmışlar. Oturduğun kişi kimdi ki? ... Çalıştığı yerdeki müşterilerinden biriymiş… Demek önceden çalışıyordunuz? Evet ben masörüm dedi… Şoktan şoka giriyordum... Beş dakikada bilmediğim bir sürü şey çıkmıştı… Evlilik amacını sordum… Nişanlısı çok rahatsız ediyormuş farklı bir hayat, farklı bir ortam istiyormuş… Açık konuşmak gerekirse hava değişimine ihtiyaç duymuş… Daha fazla dayanamayıp izin istedim kalktım… Ben sadece saliha bir eş istiyordum…
  • 3. 3 Nezaketle evden ayrıldık annemle… Daha sonra öğrendim ki serhat amca arkamdan bir sürü laf etmiş… Gülümseyip, bugün öven yarın söver dedim içimden… Artık evlilik düşüncesinden vazgeçmek üzereydim. Haftalardır dışarı çıkmıyordum. Akşamları hava almak için balkonda oturup kitap okuyordum… Karşı komşumuz gece çalıştığı için akşam dokuz gibi evden çıkıyordu. On yaşındaki oğlu da babasının peşinden ağlayıp dururdu her gece ablası çocuğu oyalamak için balkona çıkarıyor ve her fırsatta benimle konuşmaya çalışıyordu… Bu sık sık tekrar etmeye başlayınca bunaldım artık. Bir akşam kıyamet ve ahiret kitabını alıp aynı saatte çıktım balkona… Beni görünce o da çıktı balkona, bir konu bulup yine başladı konuşmaya… Her akşam kitap okuyorsun nedir onlar… işte beklediğim fırsat gelmişti okumak istersen vereyim deyince olur dedi… Besmele çekip iki üç metre karşıdaki kıza attım kitabı. Hadi gir de evde okumaya başla dedim… Kitabı okumuş olacak ki bir daha balkona çıkmaz oldu… Evlilikten vazgeçmiştim bir eş bulmak bana uzak görünüyordu…Aradan aylar geçmişti, o zaman zarfında birkaç kızla daha görüşmeye gittim annemle… Fakat netice aynı değişen bir şey yoktu… Bir Salı akşamıydı içim çok daralmıştı, adeta boğuluyordum… O gece iki rekât namaz kılıp yattım… Acayip bir rüya gördüm… Birine anlatmalıydım bu rüyayı… O akşam balkonda dolunayı izlerken telefonum çaldı…Gözüm dolunayda, cebimden çıkarttım telefonu kimin aradığına bakmadan kulağıma götürüp telefonu açtım…Arayan ses tanıdıktı…Fakat o günden sonra hayatımın değişeceğini nereden bilebilirdim ki… Arayan en yakın arkadaşım Ali’ydi. Canı sıkılmış beni çağırıyordu. Abdest aldım evin yakınındaki çay bahçesine gittim. Çocukluğumuzdan açıldı konu sonra gördüğüm rüyayı anlatmak istedim… Tozlu bir köy yolunda gidiyordum elimde bir tane kılıç vardı etrafımda ise bir sürü yılanlar… Yılanlar bir metre kadar yükseltmişler kafalarını yukarıya doğru…Hepsi üzerime atılmak için zaman kolluyorlardı… Kılıçla kendimi savunuyordum… Bana yaklaşanları kılıçla öldürüp ilerliyordum… İleride uyuyan biri vardı bilmediğim bir ses işittim ama ortalıkta kimse yoktu… Uyuyan kişiye baktım… O ses; yatan kişi Musab bin Umeyr’dir dedi. Sonra ileride giden iki kişi gördüm biri Peygamberimizdi diğerinin kim olduğunu göremedim… Ali yorumlamaya başladı rüyamı; Düşmanlarını yenerek iyi bir neticeye ulaşacaksın dedi… Konu evliliğe geldi yine… Başımdan geçenleri anlattım… Dertliydim bu konuda… benim eşim dünyaya bağlı olmamalıydı, sadece dünyalık uğruna yaşamamalıydı… Uzunca dinledi Ali sıkıntılarımı… O konuşmaya başladı bu sefer. Evden çıkarken annem dedi bizim mahallede bir kız varmış onunla görüştürmek istiyorlar seni. Yok Ali bundan sonra kolay kolay kimseyle görüşmek istemiyorum dedim… Kızda pek istekli değilmiş zaten dedi… niye diye sordum. O da birkaç kişiyle görüşmüş daha sonra evlilikten soğumuş iyice… Ali’nin annesi ısrar edince de olur görüşelim demiş...Tamam dedim yarın gideriz diye sözleştik… Rüyam gerçek mi olacaktı acaba… Bu zamana kadar sabrettim önüme gelen engelleri Allah Teâlâ’nın izniyle aşmıştım… Ali ile vedalaşıp eve geldim konuyu anneme açtım… Yarın gidecektik görüşmeye… Çok heyecanlıydım nedense… Sabah erkenden kalkıp giyindim… Heyecan gitmek bilmiyordu bir sağa bir sola yürüyüp duruyordum evin içinde… İlk defa bu kadar heyecanlıydım… Öğle namazını kıldıktan sonra yola koyulduk annemle… Ali bizi kızın evine kadar götürdü… Kapıyı çaldım… Kapıyı babası açtı eve buyur etti… Biraz sohbet ettik söz asıl konuya geldi sonra…kızın babası konuşuyordu; evladım benim söyleyeceğim bir şey yok sen kızımla konuş bu konuları dedi.
  • 4. 4 Şaşırmıştım gerçekten çünkü ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyordum… dünyalık bir konu açılmamıştı ilk defa… Bir odaya aldılar beni kızla görüşecektim… Sandalyeye oturdum ellerim masanın üzerinde avucumun içerisinde ise terleyen ellerimi silmek için bez bir mendil vardı… Odaya kız girdi nurani yüzlüydü… önüne bakarak konuşmaya başladı… Diğer kızlar gibi bilezikten gelinlikten girmedi konuya… ilk sorusu namazdan oldu…. Bana namaz kılıyor musun demedi, namazı kaç dakikada kıldığımı sordu. Mesela öğle namazın kaç dakikada bitiyor dedi… on beş dakika civarında diye söyledim… Memnun oldu… sonra birikmiş ne kadar paran var deyince önceki görüştüklerim gibi konuşmaya başlayacak herhalde dedim içimden… 45 bin lira var… Paranın zekatını veriyor musun deyince yanlış düşündüğün için utandım... Evet veriyorum dedim… Konuşmasına ağır ağır devam etti… Sizden önce üç kişi ile daha görüştüm hepsi de zengindi, güvendikleri tek şeyleri paralarıydı. Bütün konuşmaları paraya zenginliğe dayanıyordu. Dine ait hiçbir bilgileri yoktu ve namaz bile kılmıyorlardı. Size ilk sorum namaz oldu çünkü namazı doğru olan ve huşu içinde kılan bir insandan zarar gelemez. Ailesinin hakkını gözetir haksızlık yapamaz. Herkes için en iyisini en güzelini ister. Kimseyi hor görmez ve ezmez. Böyle insanı bütün mahlukat sever, mahlukatın sevdiğini de Allah Teâlâ sever. Allah Teâlâ’nın sevdiği kul ise makbul edilen kuldur… Ve devam etti konuşmasına… Sonra zekâtı sordum çünkü o parada fakirlerin hakkı da var. Fakirlerin hakkını gözetmeyen eşinin hakkını da gözetmez. Allah Teâlâ ondan nasıl razı olur ki… Ne kadar doğru konuşuyordu konuşmaları beni çok mutlu etmişti. Dünyalık bir şey istemiyorum diye dem etti... Yan taraftaki kitaplığı göstererek okuduğu kitapları gösterdi. Görünce çok mutlu oldum çünkü benim okuduğum Ehli sünnet Alimlerinin kitaplarını okuyormuş. Ben kızarıp terliyordum nedense, elimdeki bez mendil de iyice ıslanmıştı. Benim ise kıza soracağım bir şey kalmamıştı, ben sormadan her şeyi anlattı bana. Son olarak annemle konuşmak istedi, ben dışarı çıkmak için ayağa kalkınca elimdeki mendil yere düştü. Yere göz gezdirdim ama göremedim dışarı çıktım… annemle de on dakika kadar konuştular içeride, annem çıkınca evden izin isteyip ayrıldık. İki tarafta birbirinden memnun olmuştu. Anneme içeride ne konuştuklarını sordum. Anneme nasıl davrandığımı ailemle olan ilişkilerimi sormuş. Çünkü anne ve babanın razı olmadığı bir evlattan Allah Teâlâ razı olmazdı. Eve gidince konuyu babamla konuştuk çok sevindi… Abdest aldım iki rekât namaz kıldım odamda sonra birkaç gün önce gördüğüm rüya geldi aklıma… Elimdeki sabır kılıcıyla zorlukları aşmak nasip olmuş ve sonuca ulaşmıştım… Bugünden itibaren düğün hazırlıklarına başlayacaktık artık… Söz kesilip aileler arasında yüzük takıldı. Düğün konusu biraz sıkıntılı olmuştu... Akraba tarafı çalgılı olmasında ısrar ediyor, ben ise dini yönden olmayacağını anlatmaya çalışıyordum. Ben yumuşak huylu oldukça onlar daha fazla üzerime geliyorlardı. Düğün çalgılı olurmuş onlara göre. Cenaze evi gibi dualar edilip mevlit okutulmazmış… Ne yapacağımı şaşırmış ve iyice bunalmıştım. Defalarca haram olduğunu anlatsam da çalgısız olması gerektiğini kabul ettiremiyordum… Bir akşam evde akrabalarla toplandık bu konu hakkında konuşuyorduk. Bir şartla isteğinizi kabul ederim deyince hepsi şaşırdı… herkes gözlerini bana çevirmiş ne diyeceğimi
  • 5. 5 bekliyorlardı. Öldüğümde mezara benimle girecek olan varsa ve benim yerime hesap vermek isteyen olursa kabul edeceğimi söyledim… Kimse yüzüme bakmıyordu artık utanmışlardı açıkçası… Bu konu da böylece şekilde kapamış oluyordu… Bir perşembe günü kız tarafıyla sözleşip düğün alışverişine çıktık… Nişanlım sanki yanımda köle gibi duruyordu. Ben ne göstersem olur beğendim diyordu. Bir insan bu kadar mı mütevazi bu kadar mı ince olabilirdi. Onun bu durumunu gördüğüm zaman ben en kaliteli en güzel olan eşyaları alıyordum. Onu mutlu etmek için elimden geleni yapmak istiyordum… Evimizi döşemiştik her şey çok güzel gidiyordu… düğün günü gelip çatmıştı… heyecandan ölecek gibiydim elim ayağıma dolaşıyordu adeta. Düğün tam istediğim gibi olmuştu…. Evliliğimizin ilk yılları diğer evlikler gibi tartışma ya da kavga ile geçmiyordu. Biz İslam’ın etrafında birleşmiştik. Hiçbir sorunumuz da olmuyordu. Eşimin zekasına güzel ahlakına güler güzüne hayrandım… Onsuz zaman geçmiyordu, işteyken fırsat buldukça arıyordum, sesini duyunca da çok mutlu oluyordum. Konuşmasında içimi rahatlatan bir tesir vardı. Bunu nasıl yapıyordu bir türlü anlayamıyordum. Eve gittiğimde beni her zaman güler yüz ile karşılardı, o anda bütün yorgunluğum giderdi. Yemek hazırlarken yardım ederdim. Sen otur yorgunsun der, ben de içeri gidip otururdum. Onun üzülmesini hiç istemiyordum çünkü. Her ne isterse yerine getirmek için can atıyordum… Benden bir şey istesin diye gözlerinin içine bakardım. Arada bir arabamla gezerdik, gezdirince mutlu olurdu… Yine bir gün gezdirmek için çıkıp arabaya bindik. Dönüp bana baktı. Sabır çok güzeldir, sabır insanı bu araba gibi ulaşmak istediği yere götürür dedi. Neden böyle bir şey söylediğini anlamamıştım… biraz gezip eve gelmiştik… Birkaç gün önce yatak odasının kapısı bozulmuş, kilidi zor açılıp kapanıyordu. Geçen gün mahallemizde hırsızlık olayı olduğu için odamızın kapısını kilitliyorduk… Bir haftadır eşimin midesi bulanıyor bunun içinde geceleri sık sık kalkıyordu… benim uykum çok hafif olduğu içinde hemen uyanıyordum… O gece tekrar midesi bulanmış olacak ki kalktı, kalktığını hissedip gözlerimi açtım ama uyandığımı anlamadı. Yavaş yavaş kapıya doğru ilerledi…Fakat o anda gözlerime inanamayacağım bir olay gerçekleşti… Ben rahatsız olmayım diye kilitli olan kapının anahtarına bile dokunmadı… kapı kilitliydi Eşim "Bismillahirrahmanirrahim" dedi ve kapıyı açmadan dışarı çıkmıştı. Bu durumu görünce kalbimin atışları hızlandı terlemeye başladım… yataktan kalktım gözlerim, kapıya odaklanmıştı… yatak odasının camından lavabonun ışığı belli oluyordu… Lavaboda elini yüzünü yıkayıp ışığı söndürdü. Ben hemen yatağa yatıp uyuyormuş gibi yaptım. Fakat eşim kapıyı açmadan odaya girdi… Kalp atışlarım iyice artınca dayanamadım uyanmış gibi yaparak Yatakta doğrulup oturdum… Eşimin yüzüne baktım… adeta güzü nurlanmış parlıyordu… Uyandığımı görünce gülümseyerek yüzüme baktı. Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemedim. Rahatsız mı ettim diye sordu. Yok çıktığını bile duymadım deyince gülümsedi ve yattı… İşe gittiğimde sürekli o anları düşünüp duruyordum. Bu nasıl olabilirdi?... Akşam eve gittiğimde zile basmadım ve kapıyı anahtarımla açtım. Kapıyı açtığımda eşimi karşımda buldum… işten geldiğimde kapıyı açmak için bekliyormuş… Selam verip içeri girdim elimi yüzümü yıkayıp sofrayı hazırladık yemeği yedik… Bugün neden durgunsun bir şey mi oldu? Diye sordu… Cevap veremedim… Dün geceki olayı nasıl sorabilirdim ki… Sana bir şey söyleyeceğim diyerek elimden tutup beni ayağa kaldırdı…gözlerinin içine bakıyordum… buyur söyle dedim… Hamileyim dedi… Ondan sonrasını hatırlamıyorum zaten… O anda ayaklarım boşaldı… Düşüp kalmışım yerde… Yarım saat sonra kendime geldiğimde eşim yanı başımda oturuyordu… Yattığım yerden
  • 6. 6 doğrulup eşime bakınca utanıp yüzünü yere çevirdi… Bu habere o kadar sevinmiştim ki anlatamam… Akşamları işten eve gelirken artık bebek eşyaları alıyordum… Gece yattığımızda eşimle hep hayal kurup duruyorduk… Çocuğumuz belli bir yaşa geldiğinde ilk hangi kitabı okumalıydı acaba… ilk önce namaz kitabındaki bilgileri öğrenmeliydi. Ondan sonra hangisini okutsak acaba İslam Ahlakını mı? Herkese Lazım olan İmanı mı okutsaydık… Yok yok ilk önce Halifelerin menkıbeleriyle yeşertmeliydi kalbini… Benim evladım Ehli Sünneti savunan Ehli Sünneti yaymak için çabalayan bir kul olmalıydı onu bu şekilde yetiştirmeliydik… Her akşam belli bir zaman dilimi içerisinde eşimle İmam-ı Rabbaninin mektuba tını okuyorduk. Bir akşam okurken yorgunluktan gözüme ağrı girince eşime rica edip sesli okumasını söyledim ve gözlerimi dinlendirmek için kapattım. 212. Mektubu okuyordu… Bir ara gözlerimi açtım elindeki kitap kapalıydı. Gözlerimi açtığımı görünce hemen kitabı açıp gözlerini kitaba dikti… anladım ki o kadar sayfayı ezberlemiş ve ezberinden okuyordu. Okuduğu mektup bitince durdu… Mektubat’ı bu zamana kadar kaç defa okudun diye sorunca bilmiyorum dedi… Peki kitabı bitirmen ne kadar sürüyor? Bir hafta diye cevap verdi. Anladım ki eşim manevi derecelere yükselmişti. Beni rahatsız etmemek için kapıyı açmadan çıkması bir kerametti… O günden sonra eşime olan hürmet ve saygım daha da arttı. Eşim bir evliya idi… İlmihal okuduğumda anlamadığım yerleri eşime soruyordum. Öyle güzel açıklayıp anlatıyordu ki hayran kalmamak mümkün değildi… Hikmetini bilmediğim en ufak bir davranışını görsem soruyordum. O da hemen açıklar; ilmihalin şu sayfasında yazıyor diye söylerdi… Her haline sabrediyordu ve her haliyle de şükrettiği ortadaydı… İslamiyet’i yaşayan bir numune vardı karşımda, bu yüzden Allah Teâlâ’ya her saniye şükretsem yine az gelirdi… Eşimin birkaç kerametini daha görünce dayanamadım, artık ne pahasına olursa olsun bu konuyu konuşacaktım kendisiyle… her zamanki gibi işten geldim yemek yedik konuyu konuşmak için eşimi karşıma aldım… giderek büyüyen bir heyecanla yavaş yavaş konuşmaya başladım... İslamiyet’in en ince kurallarına en güzel şekilde dikkat ediyorsun. Konuyu uzatmak istemiyorum dediğim anda eşim konuşmaya başladı… "Sabır güzel şeydir. Sabrederken şükretmek daha güzeldir. İnsan her haline sabreder ve şükrederse Allah Teâlâ ona daha iyilerini ihsan eder"… Artık ağzımdan tek kelime çıkmıyordu, eşimde konuşmasını bitirmişti… O günden sonra ona olan davranışlarım daha dikkatliydi. Onu kırabilecek her şeyden uzak duruyordum… Bir akşam annem aradı komşu kızının düğünü varmış iki gün sonra, düğüne beni de davet etmişler. Eşimle birlikte gittik düğüne, her şey İslama uygun düzenlenmişti. Erkekler ve bayanların yerleri farklı bölümlerdeydi… düğündeki İslama uyma titizliğini görünce çok sevindim. Bir akşam kendisine balkondan verdiğim Kıyamet ve ahiret kitabı geldi aklıma. On dakika sonra küçük bir çocuk geldi, o kızın kardeşiydi bu. Babası işe giderken arkasından ağlayan çocuk… Abi eğilir misin dedi. Eğildim kulağıma ablasının bana çok teşekkür ettiğini söyledi. Ben vesile olmuşum onun bu duruma gelmesinde. Bunu öğrenince çok sevindim… Eşim hamile olduğu için fazla kalamadık düğünde eve gittik… Aradan aylar geçmiş ve eşim doğurmuş ve Bir tane oğlum olmuştu… hayatımızdan çok memnunduk… Eşimle her akşam kitap okumaya devam ediyorduk yine… Eşime üstadım diye hitap ediyordum… O benim üstadımdı. Dünya ve ahiret saadetim için en büyük vesile idi… geceleri rahatsız olmasın diye oğlumuz ağlayınca çocuğu alıp başka odaya gidiyordum… aradan iki yıl geçmiş oğlumuz büyümüştü…
  • 7. 7 Eşim her fırsatta sabır ve şükretmemi telkin ediyordu… bir zaman sonra eşim hastalandı. Zamanımızın çoğu hastanede geçiyordu… eşimin hastalığı artmış, benim ise elimden bir şey gelmiyordu. Bir akşam işten eve geldiğimde kapıyı çalmama rağmen açmadı. İçeri girdim içeriden bilemediğim mükemmel bir koku geliyordu. İçeri girdim eşim yatıyordu ilk önce uyuyor zannettim. Uzun zaman uyanmayınca gidip uyandırmaya çalıştığımda vefat ettiğini anladım. O anda yıkılmıştım. İçim yanmıştı. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Annemi aradım gelmesini istedim…. Eşimi diğer gün defnettik… Eve girdiğimde burnuma gelen o güzel koku mezardan gelmeye başladı… Her gittiğimde o kokuyu duyardım… giremiyordum. Onu özlüyordum sadece. Canım eşim, üstadım vefat etmişti. Söylediği gibi yapmaya çalışıyor sabretmekten başka çare bulamıyordum… her an onu düşünüyordum… Aylar sonra eve girme cesareti gösterdim… gözlerim doldu ağlamaya başladım. Balkonda çıkıp sandalyeye oturdum. Dolunay vardı… Ali’nin beni aradığı o akşam geldi aklıma… O akşamda aynı dolunay vardı… gözlerimden yaşlar akarak dışarıya çıktım… doğru üstadımın, eşimin mezarına gittim. Saatlerce ağladım…. O güzel kokuyu hissetmeye başladım tekrar… arkamdan bir el omzuma dokundu. Arkama döndüm eşim nurlar içinde arkamda duruyordu… Heyecandan bir şey söyleyemiyordum.. Başım dönmeye başladı ve bayılmışım sonra… Uyandığımda sabah ezanı okunuyordu… Kalktım etrafıma baktım… Eşimi gördüğüm anda... sabret dediğini hatırladım… Camiye gidip sabah namazını kıldıktan sonra dışarı çıkarken cebimde bir şey olduğunu fark ettim… Elimi cebime attım bir tane mendil vardı… Eşimin evinde ilk konuştuğumuz zaman avucumun içindeki mendil ayağa kalkarken yere düşmüştü bulamamıştım daha… demek ki eşim bulup saklamış… Mendilin bilmediğim şekilde çok güzel bir kokusu vardı… BU GERCEK BIR HİKAYEDIR BU HİKAYENIN YAZARI YAZININ SONUNA EKLEDİĞİ CÜMLELER İSE ŞÖYLEDİR... (Bu yaşananları babamın günlüklerinden derleyerek sadeleştirdim… Hikâyede anlattığım kişiler annem ve babama aitti. Doğan o çocuk bendim. Sabır ve şükür insanı en üst derecelere yükseltecek kanatlardır…) Allah Teâlâ herkese böyle eş nasip eylesin … (çok teşekkür ediyorum kıymetli vaktinizi ayırıp okuduğunuz için , bekar ve evli kardeşlerimizin bu kıssadan bolca hisse alacağına inanıyorum, bu hikayedeki Saliha hanıma bir Fatiha bağışlamayı da ihmal etmeyelim lütfen…