1. Yeni İnsan Ve
İnsanlar
Sosyal Psikolojiye Giriş
Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı
Bölüm 7
2. SOSYAL BİLGİ (SOSYAL ALGI)
Günlük yaşamımızda karşılaştığımız olayları ve kişilerin
davranışlarının nedenlerini açıklamaya, başkalarının
güdü ve inançları hakkında bilgi sahibi olmaya çalışırız.
Başka kişi ve olayları tanıma ve anlama çabalarımız,
sosyal psikolojide, sosyal biliş ve sosyal algı başlığı
altında incelenir. Kişileri ve olayları anlama ve tanıma
girişimi farklı sosyal psikolojik süreçleri içerir. Bu
süreçleri çok kabaca şu iki gruba ayırabiliriz: izlenim
oluşturma ve atıfta bulunma.
3. İzlenim Oluşturma
Kendinizi bir an şu senaryo içinde düşünün: Akşam saat 19 suları,
hava kararmak üzere, yolda yürürken, telefon kulübelerinin
yakınında size doğru bir kişi yaklaşıyor. Size, telefon etmek
zorunda olduğunu, fakat parası olmadığı için telefon kartı
alamadığını söylüyor. Sizden telefon kartınızı iki dakikalığına
ödünç istiyor ve hemen geri vereceğini söylüyor. Kafanızdan
saliselik süreler içinde onlarca düşünce geçmez mi? Bu nasıl bir
kişidir? Yoksa başka bir amacı mı var? Kartı versem geri verir mi?
… vb. size yönelttiği bir soruyu ricaya cevap bekleyen bir kişi
karşınızda beklerken uzun süren bir ölçme tartma sürecine
girişemezsiniz. Ona ‘tabi buyurun’ veya ‘hayır veremem, işim var’
… vb. cevaplardan birini verirsiniz.
4. İlk İzlenimlerimizi Nelere
Dayanarak Oluşturuyoruz?
Sözel olmayan ip uçları :
Başkaları hakkındaki izlenimlerimizi, kimi zaman
onların bize sözel olarak ilettikleri bilgilere
dayanarak oluştururken, kimi zaman da sözel
olmayan bilgiler bizim kaynağımız olur. Sözel
olmayan iletişim kaynaklarından en önemlileri
yüz ifadesi, göz teması, fiziksel görünüm, beden
dilidir. Şimdi bunları beraber inceleyelim.
5. a) Yüz İfadeleri :
Bundan 2000 yıl önce Cicero, ‘yüz ruhun
yansımasıdır’ demiştir. Ondan yüzyıllar sonra
Darwin (1872), yüz ifadelerinin sadece
iletişimde önemli bir rol oynamadığını, ayrıca
bazı duygusal ifadelerin doğuştan var olduğunu
ve bu yüzden bütün dünyada aynı anlamda
algılandığını söylemiştir. Son 30 yılda
gerçekleştirilen araştırmalar Darwin’in bu tezini
destekler sonuçlar vermiştir.
6. b) Göz Teması :
İzlenim oluşturmada kullanılan bir başka sözel olmayan
ipucu göz teması, yani göz göze olmadır. Başkalarının
neler hissettiğini birbirlerine bakışlarının yönü ve
yoğunluğuna dikkat ederek çıkarabiliriz.
Göz göze gelmekten kaçınan kişilerin ilettikleri mesaj,
duruma göre farklı anlamlandırılabilir. Gözünü bizden
kaçıran bir kişinin korktuğu veya utandığı
söylenebileceği gibi, konuşulan konu özel ise sürekli
bize bakmayarak bizi rahatsız etmekten kaçındığı da
düşünülebilir.
7. c) Fiziksel Görünüm :
Sarışınlar eğlenceyi sever, gözlük takan
öğrenciler inektir, saçlarını aykırı renklere
boyayanlar asidir, temiz bir yüz güven uyandırır
vs. gibi inanışlar bize, insanların fiziksel
görünümden yola çıkarak nerelere vardığını
açıkça gösteriyor. Araştırmalar gösteriyor ki,
fiziksel güzellik, özellikle güzel bir yüz, bir çok
olumlu beklentiyi de beraberinde getiriyor.
8. d) Beden Dili :
Elimizi, kolumuzu nasıl oynattığımız, otururken
ve dururken vücudumuzun nasıl şekil aldığı,
konuşurken elimizi ağzımıza koyup
koymadığımız, bacak bacak üstüne atıp
bacağımızı sallamamız, parmak uçlarımızı bir
yere hafifçe vurmamız vs. gibi beden
hareketlerinden neler çıkarılabileceği üzerine
yazılmış kitaplar vardır.
9. İnsanların Kişilikleri Hakkında
İzlenim Oluşturma
Park’ın (1986) da belirttiği gibi, insanlar
başkalarıyla ilk karşılaşmalarında kolay
gözlenebilen fiziksel, sözel olmayan bilgilere
başvururlar, genel görünüş, giyim kuşam gibi.
Tanışılan kişiyle etkileşim ilerledikçe, izlenimlere
daha ayrıntılı ve betimleyici özellikler eklenir.
Başka bir deyişle, insanlar hakkında daha fazla
bilgiye sahip oldukça, izlenimler daha soyut hale
gelir ve belirli davranış özelliklerine daha az
dayanır.
10. Toplama ve Ortalama Modeli
Bir başkası hakkında edindiğimiz bilgileri nasıl bir araya
getirip bir bütün oluşturuyoruz? Şu örneği kafamızda
canlandıralım : iki yeni insanla karşılaşıyorsunuz, Veli ve
Can. Onlarla yaptığınız ilk sohbetiniz sonucunda ikisinin
da oldukça zeki ve terbiyeli insanlar olduğunu
anlıyorsunuz. Ayrıca Veli’nin neşeli ve yardımsever
olduğunu da düşünüyorsunuz. Edindiğiniz bu bilgiler
ışığında, Can hakkındaki bütünsel izleniminiz, Veli
hakkındaki izleniminizden daha mı olumsuz olacak?
11. Temel Kişilik Özellikleri
Ortamda modeline göre, kişilik özelliklerinin
ortalaması alınmakta ve buna göre bir izlenim
oluşturmaktadır. Ancak, bu modelde kullanılan
varsayım, bütün kişilik özelliklerini eşit ağırlık
taşımadığını, bu yüzden ortalama modeliyle
bütünsel değerlendirmelere varmanın mümkün
olmadığını öne sürmüştür. Asch’a göre, bazı
kişilik özelliklerinin ağırlığı daha fazladır ve
onların varlığı diğer kişilik özelliklerinin varlığı
varsayımını da beraberinde getirir.
12. Kişilik Yargılarında Düştüğümüz Yanılgılar
a) Gizil Kişilik Kuramları :
kişilik özellikleri hakkında bazı varsayımlarımız
ya da kendimizin de pek farkında olmadığımız
kuramlarımız vardır. İnsanlar hakkındaki
kanılarımız, hangi kişilik özelliklerinin birarada
bulunduğu hakkında önceden belirlenmiş
düşünce ve inançlarımızla şekillenir. İşte bazı
kişilik özelliklerinin birbiriyle ilişkili olup olduğuyla
ilgili bu varsayım ve inançlar sistemine gizil kişilik
kuramı adı verilir.
13. b) Olumluluk Yanılgısı :
İnsanlar hakkında olumsuzdan çok olumlu
değerlendirmeler yapma eğilimine olumluluk
yanılgısı denir. Örneğin, bir araştırmada
öğrencilerden öğretmenlerini değerlendirmeleri
istendiğinde, öğrencilerin % 97’si
öğretmenleriyle birbirinden farklı deneyimlere
sahip olmalarına rağmen, olumlu
değerlendirmelerde bulunuştur.
14. c) Olumsuzluk Yanılgısı :
Yukarıda açıkladığımız olumluluk yanılgısıyla ilk
anda çelişiyor gibi görünse de, insanlar zaman
zaman olumsuzluk yanılgısı içine de düşer.
Başkalarını olumlu görme eğilimimiz, olumsuz
bir kişilik özelliği gördüğümüz zaman bunu
olduğundan fazla önemsemememize ve kişi
hakkında izlenim oluştururken bu olumsuz
özelliğe daha çok göze batacaktır.
15. d) Öncelik ve Sonralık Etkisi :
İzlenimlerimizi etkileyen bir başka faktör de, biri
hakkında edindiğimiz ilk bilgilerin, o kişi
hakkındaki izlenimlerimizi, daha sonra
edindiğiniz bilgilerden daha çok etkilenmesine
öncelik etkisi denir. Bu etki, Edward Jones ve
arkadaşları (1960) tarafından oldukça etkileyici
bir biçimde gözler önüne serilmiştir.
16. Atıf Kuramı
En son duyduğumuz iltifatı hatırlamaya çalışalım. Çok
güzel göründüğünüzü söyleyen bir arkadaşımız,
yazılarınızın çok başarılı olduğunu iddia eden bir
hocamız, zamanımız olduğunda yaptığımız yemekleri
çok lezzetli bulduklarını söyleyen bir aile bireyleri vb.
kişilerden hemen hepiniz ara sıra böyle iltifatlar
almışsınızdır. İltifat aldığımız anda, bu iltifatı nasıl
yorumladığımız ve iltifatı yapan kişi veya kişilerle ilgili
neler düşündüğümüz, kişisine ve zamanına göre
farklılaşabilir.